MEDENİ HUKUK I - Deneme Sınavı - 26

Hâkimin önüne gelen olaya hukuk kuralını uygularken yaptığı yoruma yargısal yorum adı verilir. Bu nedenle doğru şık “b”dir.

Kanunların statik yapısı ile hayatın dinamik gerçekleri arasındaki çelişkiyi gidermek için hâkimler amaçsal yorum yöntemini uygularlar. Bu nedenle doğru şık “d”dir.

Kanun koyucunun kural koyarken bazı kavramları tanımlamaması ve bu kavramı tanımlama yetkisini hâkime tanıması halinde kural içi boşluktan söz edilir. Bu nedenle doğru şık “a”dır.

Kanun koyucunun bir konu hakkında düzenleme yapmaması fakat başka bir maddeye yollama yaparak, uygulanacak hükümleri göstermesi halinde kural içi boşluktan söz edilir. Bu nedenle doğru şık “a”dır.

Kanunlarda kullanılan “muhik sebepler”, “uygun tedbir” veya “hakkaniyete uygunluk”, gibi kavramlar hâkime takdir yetkisinin tanındığını gösterir. Bu nedenle doğru şık “d”dir.

Diğer bir ifade ile kişiler haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken toplum içindeki makul, orta zekâlı bir kimsenin davrandı- ğı gibi davranmalıdır.

mülkiyet hakkına sahip olan bir kimse, bu hakkını yasanın çizdiği sınırlar dâhilinde kullanmak zorundadır.

borcu olan bir kim- senin borcunu ödemek için gece yarısı, herkes uyu- duktan sonra alacaklının evine gitmesi dürüstlük kurallarına aykırıdır.

Dürüstlük kuralları genel olarak hakların kullanılması ve borçların yeri- ne getirilmesinde kullanılmaktadır. Ancak bu ilke- nin uygulama alanı sadece bu belirtilenlerle sınırlı olmayıp, çok daha geniştir.

Hukuk kural- ları, genel ve soyut niteliktedir. Hâkim bu kuralları somut olaylara uygularken ve kendisine tak- dir hakkı tanınan durumlarda doğ- ruluk ve dürüstlük ilkelerinden ya- rarlanmakta ve bu kural çerçevesinde kanunları yorumla- maktadır.

Kurulan sözleşmenin yorumlanmasından ka- sıt taraf iradelerinden ne anlaşılması gerektiğidir. Taraf iradelerinin ne anlama geldiğini belirlemede doktrinde bazı ilkeler ortaya atılmıştır.

Beyan ilke- si, irade ilkesi ve güven ilkesi olarak isimlendirilen bu üç ilkeden güven ilkesi benimsenmiştir. Güven ilkesinin işleyişi tamamen dürüstlük kuralının uy- gulanmasına dayanmaktadır.

Bir hukuki işlemde irade açıklamasında bulunan tarafın yaptığı açıkla- manın yeterince açık olmaması, kuşkuya yol açması durumunda, bu açıklamadan orta zekâlı, makul ve dürüst bir kimsenin ne anlayabileceği araştırılarak belirleme yapılması güven ilkesinin bir sonucudur.

iyiniyet hakların kazanılmasına hizmet eder.

İyiniyetin kişideki mazur görülebilen bir bil- gisizlik veya yanlış bilgi olarak tanımlanması açık bir şekilde iki unsurun varlığını göstermektedir. Bu unsurlar “bilgisizlik veya yanlış bilgi” ve “bilgisizli- ğin mazur görülebilmesi” şeklinde sıralanabilir.

Bir kimsenin iyiniyetinden söz edebilmek için bilgisizliğinin veya sahip olduğu yanlış bilginin

normal olarak karşılanabilmesi yani mazur görüle- bilir olması gerekir.

Bazı durumlarda kişilere yüklenmiş “kanundan dolayı bilme yükümlülüğü” vardır.

Kanundan dolayı bilme yükümlülüğü, kanun hükümleri ge- reğince ilan edilmesi gereken konularda ve açıklık ilkesine bağlı olarak tutulan sicillerde bulunmak- tadır.

tapu siciline kayıtlı olan bir duru- mun bilinmediği ileri sürülemez. Tapu kütüğünde- ki mevcut bir tescile rağmen, bu husus hakkındaki bilgisizlik veya yanlış bilgi mazur görülemez.

sahibinin elinden rızası ile çıkan bir malın iyiniyetle kazanılması mümkündür.

taşınırlarda ve taşınmazlarda zamanaşımı yoluyla ayni hak kazanımlarında da yine iyiniyet aranmaktadır.

Para ve hâmiline yazılı senetler sahibinin elinden rızası dışında çıkmasına rağmen, bunlara iyiniyetle sahip olan kimseden iade etmesi istenemez.

İyiniyetin aile hukukunda da korunduğu durumlar vardır.

Bir davada davacı somut olay bakımından iddiasını dayandırdığı ol- guları, davalı ise savunmasını dayandırdığı olguları ispat etmek zorundadır.

Kanunda ortak sona erme sebepleri yerine her bir tüzel kişinin kendine özgü sona erme halleri düzenlenmiştir. Cevap B dir.

Dernekler kazanç paylaşma amacı gütmeyen tüzel kişilerdendir.

Vakıflar özel hukuk tüzel kişisidir. Cevap D dir.

Sağlık bakanlığı devlet tüzel kişiliği içinde yer alır, ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Cevap E dir.

Medeni kanuna göre 7 kişi gereklidir. Cevap D dir.

Yönetim merkezinin bulunmasına gerek yoktur. Diğerleri zorunludur. Cevap B dir.

Tüzel kişi de vakıf kurabilir. A yanlıştır.