MEDENİ HUKUK BİLGİSİ

Gaiplik durumuna göre mirasçıların verdikleri teminatlar arasında cesedi bulunmazsa bile kişi ölü kabul edilmez şıkkı yanlıştır.

Aile üyelerinin mirasçı olabilmeleri için miras belgeleri olması gerekir.

Miras hakkına sahip olmak için aile üyelerinin doğmuş ya da cenini konumunda olması gerekir. Miras vericiden sonra doğmuş olmak mirasçı olmayı sağlamaz.

Miras bırakanın kazayla ölümüne sebebiyet verenler mirastan yoksun değildir.

Mirasbırakanın ailesi kapsamında kan bağı ile bağı olanlar vardır.

Sayfa 204 te Cezai İskat Çıkarma başlığı altında "Hükmün 1. bendinin yorumunda, sadece hısımlar" değil mirasbırakanla yakınlık ilişkisi bulunan
(nişanlısı, çok sevdiği arkadaşı, öğrencisi, çalışanı gibi) herkes “ailesi” kavramına dâhil edilmelidir.
Buna karşılık 2. bentte geçen, kendilerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerin önemli ölçüde yerine getirilmediği kimseler (mirasbırakanın
ailesi üyeleri) sadece kan hısımları, evlatlık ve eş gibi kimseler olup kayın hısımları kapsam dışında kalır. Tartışmalı olmakla birlikte nişanlı da aile kapsamında kabul edilebilir.

Mirasçıların bir paylaşma sözleşmesiyle aralarındaki  payları oluşturmasına ve fiilen paylaşımı gerçekleştirmesine elden paylaşma denir.

Miras Sebebiyle açılan istihkak davası adi istihkak davasından farklı olarak fikri haklardan kitap telif hakkı farklıdır.

Alacaklının birden çok borçlunun her birinden borcun tamamının ifasını isteyebileceği ve borcun tamamı ifa edilinceye kadar borçluların tamamının sorumlu olduğu borç ilişkisine müteseselsil sorumluluk denir.

Mirasçılar arasında tereke temsilcisi oy birliği ile seçilir.

Vasiyeti yerine getirme görevlisinin bu görev kendisine tebliğ edildikten 15 gün içinde kabul etmesi gerekir.

Vasiyetname, mirasbırakanın son yerleşim yeri Sulh hâkimi tarafından, kendisine tesliminden itibaren bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur (TMK m. 596/I).

Yoksunluk sebebinin varlığı, sadece eylemin yöneldiği kişiye karşı mirasçılık sıfatının kaybına neden olur; bu yönüyle nispidir. Dolayısıyla mirastan yoksun kalan kişinin altsoyu, yoksunluktan etkilenmez. Altsoyu, yoksun kalan kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi onun yerine geçer.

Ölümü tarihinde mirasbırakanın borç ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/II). Mirasçılık sıfatını kendiliğinden ortadan kaldıran reddin bu türüne “hükmi ret” denir.

Gerçek Redde, hem yasal hem de atanmış mirasçı mirası reddedebilir. Niteliği itibarıyla bozucu yenilik doğuran bir hakkın kullanılmasıyla gerçekleşir. Bu nedenle reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir (TMK m. 609/II). Kısmi ret mümkün değildir; reddin miras payının tümünü kapsaması gerekir. Ret beyanı, mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh mahkemesine yöneltilir (TMK m. 609/I). Sözlü olarak da yapılması mümkün olan bu beyan, sulh hâkimi tarafından bir tutanakla tespit edilir (TMK m. 609/ III).

Ret için üç aylık bir süre öngörülmüştür. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak mirasçı olduklarını daha sonra öğrendiklerini ispat edebilirler. Bu takdirde süre bu tarihten itibaren işlemeye başlar.

Koruyucu ıskat, mirasbırakana, borçlarını ödeyemez duruma düşen altsoyun çocuklarını korumak için saklı pay üzerinde tasarruf yetkisi tanır.

Resmi tasfiye, külli halefiyet ilkesini ortadan kaldıran bir tasfiye yöntemidir. Amaç, tereke ile mirasçıların mal varlığını birbirine karıştırmaksızın, borçların sadece terekeden ödenmesi ve geriye kalacak olan mal varlığının mirasçılara verilmesidir.

Mirasçılardan her birinin, paylaşmadan önce veya sonra bu davayı açmaya hakkı bulunur. Davayla sağlanan korumadan davacı olmayan mirasçılar da yararlanır (TMK m. 640/IV). Ancak bu davanın mirasçılardan birine karşı açılabilmesi için önce mirasın paylaştırılması dava edilmeli, bunun sonucuna göre miras sebebiyle istihkak davası açılmalıdır.

İyi niyetli olmayan zilyede karşı zaman aşımı süresi yirmi yıldır. Süre mirasbırakanın ölümü veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren işlemeye başlar.

Ecrimisil, bir malın haksız olarak kullanılmasından elde edilen yararların tazmini anlamına gelmektedir. Yararlanma hakkı engellenen mirasçı tereke mallarını haksız kullananlara karşı ecrimisil talebinde bulunulması da mümkündür.