MALİYE POLİTİKASI II

• Klasik Liberal Düşünceye göre bütün piyasalarda tam rekabet koşulları geçerlidir.
• Piyasa mekanizmasınca tahsis edilen ücret, faiz ve fiyatlar tam esnektir.
• Böylesine bir sistemin işlediği ekonomi doğal olarak tam istihdamda ve dengededir.
• Klasik Liberal Yaklaşım, iktisadi hayata yön veren bireylerin rasyonel ekonomik kararlar aldığını savunur.
• Klasik Liberal Düşünceye göre faiz hadleri tasarruflar ile yatırım düzeyinin temel be
• ekonomik hayatta para bir peçe (tül, perde) gibi olup, sadece bir değişim aracıdır.
• Parasal büyüklükler ile reel büyüklükler arasında bağlantı bulunmamakta, para miktarındaki değişim reel sektörü hiçbir şekilde etkilememektedir.
• Devlet dış ve iç güvenliği sağlamalı, dış ilişkilerde ülkeyi temsil etmeli ve sadece sağlık, eğitim gibi zorunlu hizmetleri vermelidir.
• Devlet parasal ve/veya mali araçlarla ekonomik hayata hiçbir şekilde müdahale

• Keynesyen Yaklaşım her şeyden önce arz yanlı bir anlayışa sahiptir.
• istikrarsızlıktan çıkış sürecinde devletin mali araçlarıyla ekonomiye müdahale etmesinin kaçınılmaz olduğu esasına dayanır.
• Keynesyen Yaklaşımına göre ekonomik yaşamda yaygın olarak eksik rekabet piyasalarıyla karşılaşılmaktadır.
• Bu yaklaşıma göre ücret ve fiyatlar artma yönünde esnek iken azalma yönünde esnek değildir.
• ücret ve fiyatlar esnek olmayıp yapışkan yani katıdır.
• Keynesyen Yaklaşımına göre ekonomide tam istihdam durumu tesadüfi olup genel olarak tam istihdamdan sapma hâli geçerlidir.
• Keynesyen Yaklaşımda istihdam seviyesi efektif talebe bağlıdır.
• Keynesyen Yaklaşıma göre denge millî geliri efektif talep tarafından belirlenmekte
• Keynesyen Yaklaşıma göre para işlem (mübadele) güdüsünün yanında, ihtiyat ve spekülasyon güdüsüyle de talep edilebilmektedir.
• Piyasalardaki yatırım düzeyinin istikrarsızlığı nedeniyle oluşan kötümser ve dengesiz ortamda yatırım düzeyi telafi edici maliye politikası ile istikrarlı hâle getirilebilir.
• Keynesyen Yaklaşıma göre ekonomideki en önemli belirleyici öge toplam taleptir.
• kamu harcamaları ve vergiler toplam talebin temel belirleyicileri arasında yer aldığı için istikrarsızlığı, enflasyonu, işsizliği önlemede faydalı araçlardır.
• Keynes’e göre şiddetli bir ekonomik durgunluğun yaşandığı bir ortamda yatırımlar faize karşı duyarsız hâle gelecek ve insanlar veri bir faiz oranında sahip oldukları tüm kaynakları nakit olarak ellerinde tutmaya başlayacaktır. Böyle bir ortamda para politikası etkinsiz, maliye politikası ise tam etkindir.

Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranlarının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması nedeniyle ortaya çıkan bu durum dışlama etkisi (Crowdingout effect) olarak ifade edilmektedir.

Arz Yanlı Yaklaşıma göre enflasyonun önemli nedenlerinden biri de para arzındaki aşırı artıştır. Bu nedenle para arzındaki artış reel üretimi olumsuz etkilemeyecek sabit bir oran olarak belirlenmeli, izlenecek vergi politikası ile yatırım ve tasarruflar teşvik edilmelidir. Böylece üretim ve istihdamın da artması sağlanacaktır. Arz Yanlı Yaklaşıma göre devletçe belirlenecek vergi politikası, aşırı vergi yükünü azaltacak ve boş zaman yerine çalışmayı, tüketim yerine tasarrufu özendirecek bir yapıda düzenlenmelidir.

Arz Yanlı İktisadi Yaklaşımın ortaya çıkış sürecinde 1974 yılında Arthur Laffer tarafından ortaya atılan “optimal düzeyin üzerinde olan vergiler şayet azaltılırsa devletin gelirleri artacaktır” şeklindeki görüş ve bu görüşü sistematik olarak yansıtan “Laffer Eğrisi” son derece etkili olmuştur.