aofsorular.com
MLY404U

Ekonomik Krizler ve Maliye Politikası

6. Ünite 54 Soru
S

Kriz nedir?

Kriz kavramı genel olarak, ani bir şekilde ortaya çıkan ve olumsuz sonuçlar doğuran olayları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Kriz, terim olarak karar vermek, kıtlık, bunalım, buhran anlamında kullanıldığı gibi tehlike ve fırsat anlamını da içermektedir.

S

Ekonomik kriz nedir?

Temelde ekonomik kriz; kısa sürede reel ve finansal sektörlerde yaşanan finansal yük olarak tanımlanabilir. Keynes; yükselen ekonomide öngörülemeyen, sıklıkla şiddetli ve ani bir olay olarak tanımlamaktadır. Bir mekanizmanın mevcut konumunu ve geleceğini olumsuz etkileyen, hiç beklenmeyen bir durumda ortaya çıkan ve bu yüzden önlem alınmakta geç kalınan bir durum ve en belirgin ve gerilim yaratıcı özelliğini belirsizlik olarak niteleyen tanımı yanında; herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya döviz piyasasındaki fiyat ve/veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak ifade eden tanımı da mevcuttur. Ekonomik kriz, bir ülkeyi istikrarlı bir durumdan istikrarsız bir duruma getiren bilinmeyen ve öngörülemeyen bazı gelişmelerin, ülke ekonomisini makro düzeyde ve işletmeleri mikro düzeyde etkileyecek sonuçlarının olması olarak ifade edilebilir.

S

Ekonomik krizin gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla görülmesinin temel nedenleri nelerdir?

Ekonomik kriz kavramı özellikle gelişmekte olan ülkelerin sık sık karşılaştıkları bir durum olduğundan krizlerin bu ülkeler için daha büyük önem taşıdığını söylemek mümkündür. Bu ekonomilerde hedeflenen yüksek büyüme politikalarının sonucu olarak tüketim teşvik edilmekte, bu da fiyatlarda istikrarsızlığa dolayısıyla enflasyona sebep olmaktadır. Ülkeler arasında mal ve hizmet ticareti yükselmekte ve üretim, yatırım ve sermaye piyasasına yönelik finansal akımlar hızla artmaktadır. Bu durum ödemeler bilançosunda sürdürülemez açıklara ve piyasanın bu duruma kolay uyum sağlayamaması nedeniyle krizlere neden olmaktadır. Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere ülkeler arasındaki ilişkilerin veya mal ve hizmet ticaretinin yoğun olması ekonomik krizlerin küresel çapta yayılmasına neden olan temel etkendir.

S

Ekonomik krizleri hangi iki ana sınıf altında gruplandırabiliriz?

Ekonomik krizlerde, mal ve hizmet piyasalarında ortaya çıkan reel sektör krizleri ile bankacılık, döviz ve borsalarda ortaya çıkan finansal krizler şeklinde ikili bir ayrım yoluna gidilebilmektedir.

S

Reel sektör nedir?

Reel sektör, toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin üretimini gerçekleştiren sistemdir.

S

Finansal sektör nedir?

Finansal sektör, reel sektörün faaliyetlerini devam ettirebilmesi için gerekli olan finansal kaynakların temin edilmesine yardımcı olan sistemdir.

S

Reel sektör krizlerinin yarattığı sorunlar nelerdir?

Reel sektör krizleri mal, hizmet ve iş gücü piyasalarında ciddi daralmalar olarak ortaya çıkarlar ve üretim miktarının azalması, tam istihdam düzeyinden uzaklaşılması, ekonomide atıl kapasitenin oluşması ve işsizliğin artması gibi olumsuz sonuçlar yaratırlar.

S

Reel sektör krizlerinin türleri nelerdir?

Mal ve hizmet piyasalarında ortaya çıkan krizler, enflasyon krizleri ve durgunluk (resesyon) krizleri olarak; iş gücü piyasalarında ortaya çıkan krizler ise işsizlik krizleri olarak adlandırılırlar.

S

Enflasyon krizi nedir?

Mal ve hizmet piyasalarında fiyatlar genel düzeyinin sürekli artışı belli bir sınırın üstünde oluşursa buna enflasyon krizi denir. 

S

İşsizlik krizi nedir?

İş gücü piyasasındaki işsizlik oranının kabul edilebilir (doğal işsizlik oranı) düzeylerin üstüne çıkması hâlinde işsizlik krizleri oluşur.

S

Resesyon krizleri nedir?

Resesyon krizleri, fiyatlar genel düzeyindeki artışların sonucu oluşan büyüme daralmalarına bağlı krizlerdir.

S

Reel sektör krizinin ortaya çıkmasının nedenleri nelerdir?

Reel sektör krizleri, ekonominin üretim ve istihdam alanıyla ilgili şokları ifade etmektedir. Bu tür krizler, genellikle talepteki düşüşe bağlı olarak üretimin azalması sonucu ortaya çıkarken; ekonomideki durgunluğun iş gücü talebini azaltacağı ve dolayısıyla işsizliği artıracağı beklenmektedir.

Reel sektör krizlerinin nedenleriyle ilgili değerlendirme yapılırken resesyon ve durgunluk kavramlarından da bahsedilir. Resesyon döneminde oluşan talep yetersizliği gayrisafi millî hasılada düşmeye yol açar, yatırımlarda azalma meydana gelir, işsizlik ise artar. İş gücü piyasalarında meydana gelen ve istihdam hacminde daralmaya yol açan etmenler de reel sektör krizlerinin oluşmasında başat etmenlerdendir.

S

İlk reel sektör krizine ne ad verilmektedir?

Ekonomi tarihinde ilk reel sektör krizi, 1970’li yıllarda yaşanmış olup; bu kriz literatüre “stagflasyon krizi” şeklinde girmiştir. Söz konusu dönemde petrol fiyatlarının hızla yükselmesi, petrol ithal eden ülkelerin üretim maliyetlerini artırmış ve dolayısıyla mal piyasasındaki fiyatlar da buna eşlik etmiştir. Öte yandan maliyetleri artan firmaların üretim hacimlerini azaltmasıyla birlikte işsizlik oranları yükselmiş ve böylece bu ülkelerde durgunluk ile enflasyon aynı anda ortaya çıkmıştır.

S

Durgunluk nedir?

Durgunluk, ekonominin cari yıl içerisinde büyümemesi yani yıl içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin piyasa değerinin bir yıl önceki değerleriyle aynı olması anlamına gelmektedir.

S

Resesyon nedir?

Resesyon kısaca, ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlamadır. Modern ekonomik anlayışa göre ise resesyon; ekonomideki büyümenin eksiye düşmesi demektir.

S

Finansal kriz nedir?

Ülke ekonomisinde ortaya çıkan bir durumun, aniden ve önemli ölçüde parasal sistemin işleyişini bozması “finansal kriz” olarak tanımlanmaktadır. Finansal kriz, herhangi bir fiyattan ödemelerin yapılmayacağı korkusuna dayanan, nakit bulmak için, aşırı kamu müdahalesinin ve bankacılık sistemindeki rezerv sıkışıklığının ortaya çıktığı, bankaların verdiği kredileri geri çağırıp yeni krediler vermediği ve varlıklarını sattığı bir durum olarak tanımlanmaktadır.

Finansal krizler, aynı zamanda asimetrik bilginin yol açtığı ters seçim ve ahlaki tehlike sorunlarının daha kötüye gitmesi şeklinde de nitelendirilebilir.

S

Finansal istikrar nedir?

Bir ülkenin finansal sisteminin sağlamlığı içsel ve dışsal şoklardan etkilenme derecesiyle ilgilidir ve finansal istikrar kavramıyla ifade edilir. 

S

Asimetrik bilgi nedir?

Asimetrik bilgi, ekonomi ve sözleşme teorisi konularında, bir tarafın diğerine göre daha iyi veya daha fazla bilgi sahibi olduğu alım satın işlemlerinde verilen kararların incelenmesi ile uğraşır. Bu durum, alım-satım işlemlerinde güç dengesizliğine neden olur.

S

Ters seçim nedir?

Ters seçim, tek taraflı bilgi olgusunun yarattığı bir sorundur. Örneğin, kredi kuruluşları güvenilirlik açısından her zaman düşük riskli kişiler ile yüksek riskli kişileri ayırt edememektedir. Bu nedenle piyasada faizler ortalama oranda belirlenmektedir. Ortalama faiz oranları güvenilir kişiler için yüksek; güvenilir olmayan kişiler için düşük kalacaktır. Bu durumda krediler güvenilir olmayan veya daha riskli olan kişilere yönelmektedir.

S

Ahlaki tehlike nedir?

Ahlaki tehlike, sözleşmenin taraflarından birisinin, diğer taraf aleyhine sözleşmeden yararlanacak biçimde, davranışını değiştirmesi durumunda ortaya çıkan sorundur. Örneğin yangına karşı evini sigorta eden eve sahibinin yangını önlemede daha az dikkatli davranması, sağlık sigortası olan bir kimsenin ilaç kullanımı konusunda savurganca hareket etmesi gibi.

S

Finansal krizler reel ekonomi üzerindeki etkileri nelerdir?

Finansal krizler reel ekonomi üzerinde belirgin bir etki yaratmaktadır:

  • Finansal koşullar kötüleştikçe, para arzı azalmakta ve üretimi olumsuz etkilemektedir.
  • Kredi kanalı talep tarafında ise finansal krizler, teminat değerlerini dolayısıyla hanehalklarının ve firmaların kredi alma kabiliyetini olumsuz etkileyebilmektedir.
  • Borç verenler ve girişimciler arasındaki bilgi asimetrileri, şirketler için daha yüksek sermaye maliyetine ve dolayısıyla daha düşük yatırım ve çıktılara neden olmaktadır.
  • Banka sermayesi aşındığında, bankalar borç vermeye karşı daha hassas olmakta ve bu nedenle finansal krizler daha derin bir ekonomik gerilemeye yol açabilmektedir.
  • Bununla birlikte, varlık fiyatlarındaki değişimler ve hanehalkı refahı yoluyla özel tüketimi etkileyebilmektedir.
  • Finansal krizler, pazardaki belirsizliği artırarak ekonomik aktiviteyi etkilemektedir. Artan belirsizlik daha düşük yatırımlara yol açabilmektedir.
  • Ayrıca, bir para biriminin krizini tetikleyerek, döviz kurundaki dalgalanmayı artırabilmektedir. Bu durum ise döviz rezervinde azalışa yol açarak ekonomik etkinliği olumsuz etkileyebilmektedir.
S

İktisat alanında genel kabul gören yaklaşımlara göre finansal kriz türleri nelerdir?

İktisat alanında genel kabul gören yaklaşımlara göre özellikle yükseliş hâlindeki piyasalarda yaygın olarak görülen finansal krizler, kökeninde borç krizleri, bankacılık krizleri, para krizleri ve sistemik finansal krizler şeklinde dört başlıkta sıralanmaktadır.

S

Borç krizi nedir?

Borç krizleri, bir ülkenin kamu veya özel kesime ait dış borçlarını ödeyememe durumu şeklinde tanımlanmaktadır. 

S

İyi bir borç yönetiminin temel amaçları nelerdir?

İyi bir borç yönetiminin temel amaçları; kamu dışı sektörlerden kamu kesiminin borçlanma gereği kadar finansman sağlanması, uzun vadede risk primi ile birlikte borçlanma maliyetlerinin en aza indirilmesi ve ülkede uygulanan para politikasıyla uyumlu bir borçlanma programı hazırlanıp hayata geçirilmesi şeklinde sıralanmaktadır.

S

Dış borçların, borç krizi açısından taşıdığı riskler nelerdir?

Dış borçların dış ticaret açığının kapatılması, yatırım projelerine finansman sağlaması, ekonomik istikrarın sağlaması gibi konularda önemli katkıları olsa da ekonominin ihtiyaçlarına uygun bir dış borç siyasetinin izlenmesi gerekmektedir. Çünkü dış borçlar, kur değerleri ve faiz oranlarındaki değişimler göz önüne alındığında fiyatlar genel seviyesindeki ani bir hareketlenme sonucunda aşırı fiyat dalgalanmaları gibi riskleri içlerinde barındırmaktadır. Kur farklarından kaynaklanan bu tür riskler, borç yönetim sürecinde tutarlı bir şekilde ortaya koyulmalıdır. Aksi takdirde bu tür risklerin ortadan kalkması, dış borç yönetiminde borçlanmanın sürdürülebilirliği açısından hem de ekonomik krizlerin yaşanmaması açısından büyük önem taşımaktadır.

S

Para krizlerine yol açacak spekülatif saldırılar nelerdir?

Para krizlerine yol açacak spekülatif saldırılar genelde aşağıda belirtilen gelişmelerden sonra ortaya çıkmaktadır;

  • Başta konut ve hisse senetleri olmak üzere yurt içi varlık fiyatlarının önemli ölçüde düşmesi,
  • Döviz cinsinden kısa vadeli borçların artması,
  • Cari işlemler açığının artması,
  • Sabit döviz kuru politikasının terk edilmesine dair beklentilerin kuvvet kazanması.
S

Ulusal paranın değer kaybetmesinin altında yatan temel nedenler nelerdir?

Bazı ekonomistlere göre, ulusal paranın en az %25 oranında değer kaybetmesi bir kriz durumu olarak ifade edilirken; ulusal paranın değer kaybetmesinin altında yatan temel nedenler ise beş maddede özetlenmektedir. Bunlar; doğrudan yabancı yatırımların kesilmesi, rezervlerin azalması, yurt içi kredi kullanımının hız kazanması, yurt dışı faiz oranlarının artması ve reel döviz kurunun aşırı değerlenmesidir.

S

Para krizi nedir?

Parasal krizler, ulusal paraya olan talebin azalmasıyla gerçekleştirilmesi planlanan yatırımların kısa sürede ülkeyi terk etmeye başlamasıyla patlak vermektedir. Bunun sonucunda finansal belirsizliğin başlaması ve ülkenin merkez bankasının yerli parayı yeteri kadar koruyamamasıyla da yayılmaktadır. Bunun sonucunda ulusal paranın değerinin düşürülmesi süreci para krizi olarak ifade edilmektedir.

S

Bankacılık krizi nedir?

Bankacılık krizleri bankaların başarısızlıkları, iflasları, yükümlülüklerini yerine getirememeleri durumlarında mevduat sahiplerinin riskten kaçınma amacıyla mevduatlarını bankalardan çekmeleri durumunda oluşan bir olgudur. Yatırımcılar bu gibi durumlarda güvenilir olmayan tahvil, bono, hisse senedi gibi kanallardan uzaklaşıp birikimlerini döviz ve altın yaparak kendilerini bu durumdan korumak isterler. Batma noktasına gelen bankaların, borçlarını yönetemez duruma gelmesi veya devletin tıkanma durumlarında bu sektöre müdahalelerle destek vermesi durumu bankacılık krizi olarak nitelendirilmektedir.

S

Bankacılık krizlerine yol açan temel faktörler nelerdir?

Bankacılık krizlerine yol açan temel faktörler şu şekilde sıralanabilir;

  • Zayıf piyasa disiplini
  • Sınırlı açıklama
  • Zayıf kurumsal yönetim
  • Yetersiz denetim
  • Yurt dışından sınırlı giriş dahil olmak üzere, finansal sistemde büyük devlet mülkiyeti ve sınırlı rekabet
  • Çeşitlendirilmemiş finansal sistem (örneğin; bankaların finansal sistem içerisinde baskın rol oynaması)
  • Politika çarpıklıkları
S

İkiz kriz nedir?

İkiz krizler, bankacılık ve para krizlerinin eş zamanlı ortaya çıkma durumunu ifade etmektedir.

S

Sistematik finansal kriz nedir?

Sistematik finansal krizler, finansal sistemin temel işlevlerini bozan ve reel ekonomi üzerinde yıkıcı etkiler ortaya çıkarabilen bir şok durumunu ifade etmektedir. Bu kriz finansal sistemin; kredi tahsisi, ödemeler ve varlık değerlemesi gibi temel işlevlerini kesintiye uğratmaktadır.

S

Sistematik finansal krizlerin öncü göstergeleri nelerdir?

Sistematik finansal krizlerin öncü göstergeleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Geniş kapsamlı likidite yardımı
  • Bankacılık sistemini yeniden yapılandırmanın yüksek maliyeti
  • Bankaların kamulaştırılması
  • Büyük miktarda teminatların verilmesi
  • Varlık alımları
  • Mevduatların dondurulması veya banka tatilleri
S

Ekonomik krizleri açıklayan modellerin, birbirlerinden farklılaşmasının nedenleri nelerdir?

1970’li yıllardan sonra finansal küreselleşmenin etkisiyle dünyada hem daha fazla kriz yaşanmaya başlanmış hem de yaşanan krizler daha çok finansal bir nitelik kazanmıştır. Üstelik söz konusu dönemden sonra ülkelerin en çok karşılaştığı finansal kriz türü ise para krizleri olmuştur. Krizlerin sıklığının, sayısının ve etkilerinin artması ile birlikte krizleri açıklamaya yönelik çok sayıda model geliştirilmiştir. Diğer yandan ortaya çıkan krizler benzer özelliklere sahip olsa bile, bünyesinde farklı dinamikleri barındırmaktadır. Böylece bir krizi açıklamaya yönelik geliştirilen bir model, bir başka krizi açıklamada yetersiz kalabilmektedir.

Farklı dönemlerde dünyadaki çeşitli ekonomilerin karşılaştıkları krizlerin birbirinden farklı niteliklere sahip olması bu krizleri açıklamaya çalışan modellerinde birbirinden farklı yaklaşımları içermelerine sebep olmuştur. Yaklaşımların arka planında kalan temel sebep ise gerçekleşen her yeni krizin öncekilere göre daha farklı çıkış sebeplerine dayanması ve daha farklı koşullarda meydana gelmesidir.

S

Ekonomik krizleri açıklayan modeller kaç ana sınıf altında değerlendirilebilir?

Ekonomik krizleri açıklayan modeller üç ana sınıf altında değerlendirilebilir: Birinci nesil kriz modelleri, mevcut ekonomi politikalarının yetersizliği ile krizi özdeştirirken, krizleri açıklamada ikinci nesil kriz modelleri ekonomi politikalarının sürdürebilirliğiyle alakalı oluşan beklentilerdeki ani değişikleri incelemektedir. Diğer model olan üçüncü nesil kriz modelleri, krize sebebiyet veren faktörü politika yapıcıların, banka ve finansal kuruluşların ahlaki riskin tanımına giren politikaları olarak açıklamaktadır.

S

Birinci nesil kriz modelleri, Krugman tarafından nasıl tanımlanmıştır?

Birinci nesil modeller, 1973-1982 yılları arasında Meksika ve diğer Latin Amerika ülkelerinde ortaya çıkan krizleri açıklamaya yönelik olarak geliştirilmiştir. Birinci nesil kriz modelleri, Paul Krugman tarafından 1979 yılında altın piyasası konusunda yapılan bir çalışmadan yola çıkılarak oluşturulmuştur. Krugman, birinci nesil kriz modellerinde, krizleri büyük ölçüde bütçe kaybına sebebiyet veren bir ödemeler dengesi problemi olarak açıklamıştır. Buna göre sabit kur rejimini benimseyen bir ekonomide beklentilerdeki değişimler kısa dönemde uluslararası rezervleri etkileyebilmektedir. Finansal kriz asıl anlamda ulusal rezervlerin azalmaya başladığı noktada meydana gelmektedir.

S

Birinci nesil kriz modellerinin genel özellikleri nelerdir?

Para basmanın sonucunda faizlerde meydana gelen düşme sermaye çıkışına yol açmakta ve rezerv kaybı oluşturmaktadır. Rezerv miktarı düştükçe spekülasyon güdüsüyle hareket eden sermaye sahipleri getiri kaybı yaşamamak adına kalan rezervi ele geçirirler. Birinci nesil krizler adına en önemli noktalardan birisi de kriz yaşanmadan önce uygulanan politikalar, Merkez Bankasındaki döviz miktarı gibi parametrelere bakılarak krizin oluşabileceğinin öngörülebiliyor olmasıdır. Birinci nesil krizlerde kriz, sürpriz bir şekilde değil beklentiler doğrultusunda oluşmaktadır.

Birinci nesil modeller, aynı zamanda “spekülatif atak modelleri” olarak da adlandırılmaktadır. Sabit döviz kurunu terk etmek para piyasalarında bir belirsizlik havası yaratmaktadır. Oluşan belirsizlik havasında faizleri artırmak sadece işsizliğin ve bankaların maliyetlerinin artmasına sebebiyet vermektedir. Sonuç olarak birinci nesil modellere göre; finansal krizlerin temel nedeni maliye politikasının sürdürülemez hâle gelmesidir.

S

İkinci nesil kriz modellerinin, birinci nesil kriz modellerinden temel farklılıkları nelerdir?

Birinci nesil para krizi modellerinin geliştirilmesi, Güney Amerika ülkelerinde 1980’li yıllarda ortaya çıkan krizleri açıklamada ve önlem almada başarılı olmuştur. Ancak 1990’lı yılların başında ortaya çıkan Avrupa krizi ve aynı dönemde patlak veren Meksika krizinin birinci nesil modellerin temel özelliklerine uymadığı anlaşılmıştır. Çünkü 90’ların başında ortaya çıkan krizler birinci nesil model düşüncesinin aksine parasallaşma ve bütçe açığı olmaksızın spekülatif ataklar nedeniyle ortaya çıkmışlardır. Bunun sonucunda ikinci nesil para krizi modelleri ismini alan yeni kriz modelleri geliştirilmiştir. Model temel ekonomik göstergelerde bir kötüye gidiş oluşmadan, uygulanan hükûmet politikalarında bir tutarsızlık olmadan, salt spekülatif ataklar yoluyla para krizlerinin çıkabileceğini ortaya koymaktadır.

Yine Krugman’ın yaptığı sıralamaya göre, birinci ve ikinci nesil kriz türlerinin farklar şu şekildedir:

  • Birinci nesil modellerde krizler devlet politikasının bir sonucu iken ikinci nesil modellerde devletin böyle bir sorumluluğu Ulusal paraya yönelik olarak kendiliğinden oluşan spekülatif saldırılar kriz yaratabilir.
  • Birinci nesil modellerde deterministik nitelik taşıyan krizlerin bu özelliği ikinci nesil modellerde Yani, ikinci nesil modellerde kriz, kaçınılmaz değildir.
S

1990’lı yıllarda özellikle Avrupa’da yaşanan gelişmeler hangi gerekçelere dayanmaktadır?

1990’lı yıllarda Avrupa’da yaşanan gelişmeler farklı gerekçelere dayanmaktadır. Söz konusu dönemde ekonomik konjonktür, bankacılık sistemi ve diğer ülkelerdeki para politikalarının getirdiği borçlanma kısıtlamaları; hükûmetleri zor durumda bırakmış ve döviz kurunun korunması için geleneksel yöntemlerin kullanılmasını engellemiştir. Böylece Avrupa ekonomisinde yaşanan spekülatif saldırılar, para krizlerine yönelik yeni yaklaşımların geliştirilmesine katkı sağlamış ve para krizlerinin sadece genişletici politikaların bir sonucu olmadığı anlaşılmıştır. Ele alınan ülkelerde sabit döviz kurunun terk edileceğine yönelik bir beklenti, yurt içi faiz oranlarının yükselmesine yol açmış ve bu durum kırılgan bankacılık sistemi, yüksek borçlu firmalar ve işsizlik problemleriyle mücadele içerisinde olan ülkeleri ciddi anlamda etkilemiştir. Yaşanan gelişmelerin ardından beklentilerdeki değişmeler, kendi kendini doğrulayan krizlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

S

İkinci nesil kriz modeline göre; spekülatif ataklara maruz kalan ekonomilerde hükûmetlerin uygulayabilecekleri politikalar nelerdir?

Spekülatif ataklara maruz kalan ekonomilerde hükûmetlerin önünde uygulayabilecekleri iki seçenek bulunmaktadır. Hükûmetler ya döviz satıp faizleri artırarak bu spekülatif saldırıya karşılık verecek ya da döviz kurunu sabit tutmaktan vazgeçip devalüasyona başvuracak ve dalgalı döviz kuru sistemine geçeceklerdir.

S

İkinci nesil kriz modellerinde bulaşma kavramı ne anlam ifade etmektedir?

Bulaşma “bir bölge ya da ülkede başlayan krizin, ilgili bölge ya da ülkenin iktisadi olarak bağlantılı olduğu başka bir bölge ya da ülkeye yayılması” anlamında kullanılmakta olup, enformasyon ile ilgilidir. 

S

İkinci nesil kriz modellerinde sürü psikolojisi kavramı ne anlam ifade etmektedir?

Krugman sürü psikolojisini, döviz piyasalarında etkisizliğin göstergesi olarak açıklamaktadır. Sürü psikolojisini konu edinen modellere göre bir grup yatırımcının yaptığı varlık alımı, diğer bilgisiz yatırımcıları da o varlığı almaya yönlendirecektir.

S

Deterministik model nedir?

Deterministik modeller, sistemin gelecek durumlarının belirlenmesinde hiçbir rastgelelik olmayan sistemlerdir. Yani iyi modellenmiş bir deterministik sistem için, aynı şartlar altında ve aynı başlangıç durumları için sistem her zaman aynı sonucu verecektir.

S

Üçüncü nesil krizlerin, birinci ve ikinci nesil kriz modelleriyle açıklanamamasının nedenleri nelerdir?

Tayland’da 1997 yılında ortaya çıkan kriz hızla diğer Asya ülkelerinden Kore, Endonezya, Malezya ve Filipinler’e yayılmıştır. Asya krizi olarak isimlendirilen bu kriz birinci kuşak modellerle açıklanamamıştır. Açıklanmama sebebi ise kriz yaşayan ülkelerden Kore ve Tayland’da kamu bütçesi fazla vermekte, dolayısıyla disiplinsiz bir maliye politikasından söz edilememektedir. Diğer taraftan bu ülkelerde işsizlik yüksek düzeyde olmayıp bu sebeple ülkelerin işsizlikle sabit kuru korumak ve kollamak arasında bir tercih yapmaları zorunluluğu yoktur. Yani krizle birlikte eğer ikinci kuşak modellerdeki gibi olsaydı, bu ülkelerin ekonomik büyüme hızlarında bir iyileşme gerçekleşmesi meydana gelmeliydi. Dolayısıyla Asya krizi, ikinci kuşak kriz modelleri ile de açıklanamamaktadır.

S

Üçüncü nesil kriz modelinin genel özellikleri nelerdir?

Bu model, krizlerin temelde finansal sistemdeki zayıflıklardan ve sorunlu bankalardan kaynaklandığını öne sürmekte olup; Asya krizi özelinde krizlerin bulaşıcılığını teorik bir çerçevede açıklamaya çalışmaktadır. Asya krizini açıklamak amacıyla geliştirilen üçüncü nesil modellerde krizlerin temel nedeni olarak ahlaki tehlike, asimetrik bilgi ve bulaşıcılık (yayılma) kavramları ön plana çıkarılmaktadır. Hükûmetler, bankaların ve şirketlerin yurt dışından sağlamış oldukları borçların geri ödeneceği konusunda karşı tarafa bir güvence vermektedir. Fakat alınan borçların hangi alanlarda kullanıldığının hükûmetler tarafından yeterince kontrol edilmemesi ahlaki tehlikeye yol açabilmektedir. Elde edilen bu kaynakların verimsiz alanlarda kullanılması borçların geri ödenememesine neden olabilmektedir. Bu durumda merkez bankası rezervleri de borçların geri ödenmesi konusunda yetersiz kalırsa ülke krize sürüklenebilecek ve dolayısıyla sabit kur politikası terk edilebilecektir. Diğer yandan finansal piyasalarda şeffaflığın ve kontrol mekanizma- sının yetersiz olması asimetrik bilgiye yol açarak, krizi tetikleyebilmektedir. Krugman’a göre; krizlerin ortaya çıkmasında belirleyici olan bir diğer unsur bulaşma (yayılma) etkisidir.

Ahlaki tehlike ve aşırı yükselen varlık fiyatlarının aniden çökmesi, Asya krizinin en önemli nedenleri arasında gösterilirken; Asya ekonomilerinde ortaya çıkan sorunların temelinde finansal aracılar yer almaktadır.

S

Ekonomik krizlerle mücadelede gerekli olan iki tür politika hangileridir?

Ekonomik krizlerle mücadele ederken iki türlü politika önlemi gerekmekte, toplam talebi artırmak ve tüketici ile yatırımcı güvenini yeniden sağlamak için ise maliye politikası daha etkili araçlar sunmaktadır.

S

Ekonomik krizle mücadele etmek için hazırlanan optimum mali paket nasıl olmalıdır?

Ekonomik krizle mücadele etmek için hazırlanan optimum mali paket:

  • Hızlı olmalıdır çünkü anında eyleme geçilmesi gerekmektedir.
  • Yeterince büyük olmalıdır çünkü talepteki mevcut ve beklenen düşüş son derece büyük olabilmektedir.
  • Kalıcı etkiye sahip olmalıdır çünkü ekonomik durgunluk krizin ardından uzun bir süre devam etmektedir.
  • Çeşitlendirilmiş bir içeriğe sahip olmalıdır çünkü ekonomik krize yol açan pek çok belirsiz etken bulunmaktadır.
  • Koşullu olmalıdır çünkü ekonomik aktörler karar alıcıların ekonomik kriz koşulları ortaya çıktığında müdahalede bulunacaklarından ve tekrar bir “Büyük Buhran” yaşanmayacağından emin olmalıdır.
  • Kolektif olmalıdır çünkü mali durumu uygun olan her ülke katkıda bulunmalıdır.
  • Ayrıca borçlanmanın artmasına ve finansal piyasaların olumsuz tepkisine yol açmayacak şekilde sürdürülebilir de olmalıdır.
S

Mali canlandırma paketinin uygun bileşimi, ekonomik krizin hangi iki özelliği ile doğrudan bağlantılıdır?

Mali canlandırma paketinin uygun bileşimi ekonomik krizin iki özelliği ile doğrudan bağlantılıdır.

  • Birincisi, ekonomik krizin etkisi uzun süreceği için uygulama gecikmesi sorunu diğer risklere oranla daha az önemli hâle geleceğinden mali canlandırma paketinde kamu harcaması araçlarına her zamankinden daha fazla ağırlık verilebilir. Ekonomik kriz koşullarında firmalara ve hanehalklarına yapılacak genel vergi indirimleri veya transferlerin sonuçları belirsizdir. Bu tür politika önlemleri yerine krizi yaratan faktörlere yönelik harcama önlemleri çalışanların gelirlerini ve satın alma güçlerini artırarak daha olumlu sonuçlar doğurabilecektir.
  • İkincisi, günümüzde ekonomilerde yaşanan dönüşümler ve makroekonomik koşullar hâlihazırdaki çarpan tahminlerini geçersiz kılmaktadır. Politik karar alıcılar hangi önlemlerin etkili olabileceğini kestirmede güçlük yaşayabilirler. Bu nedenle talebi destekleyecek maliye politika önlemlerini farklılaştırmak ve çeşitlendirmekte fayda bulunmaktadır.
S

Kamu harcamaları yoluyla ekonomik krizlerle mücadelede nelere dikkat edilmelidir?

Teorik olarak, mal ve hizmetlere yapılan kamu harcamalarının, transferler veya vergi indirimlerine oranla daha büyük çarpan etkileri vardır. Ancak uygulamada, kamu harcamalarındaki artış, israftan kaçınma düşüncesi ile sınırlandırılmaktadır. Talep düşüşüne karşı kamu harcamaları yoluyla etkili bir biçimde mücadelede bulunabilmek için, ilk olarak hükûmetler mevcut programların kaynak yetersizliği nedeniyle kesilmediğinden emin olmalıdırlar.

İkincisi finansman eksikliği veya makroekonomik kaygılar nedeniyle ertelenen, kesin- tiye uğratılan veya reddedilen, onarım ve bakım projelerinden yatırım projelerine kadar birçok harcama programı hızlı bir şekilde tekrar başlatılmalıdır.

Kamu sektöründe ücret artışlarından, iyi hedeflenmedikleri, geri çevrilmeleri zor olduğu ve etkinlikleri transferlere benzediği için kaçınılmalıdır. Bununla birlikte, bazı yeni program ve politikalarla ilişkili kamu sektörü istihdamında geçici bir artış yararlı olabilmektedir.

S

Tüketici harcamalarının maliye politikası aracılığıyla desteklenmesinde hangi faktörleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir?

Tüketici harcamalarının maliye politikası aracılığıyla desteklenmesinde bazı faktörleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu noktada tüketimi üç spesifik faktör etkilemektedir:

  • Bireylerin konut ve finansal varlıklar gibi servetlerinin değerindeki düşüşler (cari ve beklenen harcanabilir gelirin düşmesi) tüketimlerini azaltmalarına ne- den olmaktadır.
  • Yüksek belirsizlik, tüketicilerin ihtiyati tasarruflarını artırmalarına ve belirsizlik ortadan kalkana kadar bekle ve gör tutumu göstererek satın almalarını ertelemelerine neden olmaktadır.
  • Bazı tüketiciler kredi kullanım limitlerinin kaldırıldığını gördüklerinde veya çok daha yüksek faiz oranlarıyla karşılaştıklarında, daha az kredi kullanarak tüketimlerini azaltmaya zorlanmaktadırlar.
S

Firmalara yönelik mali teşvikler yoluyla ekonomik krizlerle mücadelede nelere dikkat edilmektedir?

Ekonomik kriz ortamında,  tıpkı tüketiciler gibi, firmalar da yatırım kararları konusunda bekle ve gör tavrı takınabilmektedirler. Bu nedenle sermaye kazançlarından alınan vergiler ve kurumlar vergisinin oranlarındaki düşüşler gibi sermayenin kullanım maliyetini düşürmeye yönelik sübvansiyonların veya önlemlerin çok fazla etkisinin olması beklenmemektedir.

Politika yapıcılar için en önemli zorluk, makul fiyatlı kredi de dahil olmak üzere çeşitli önlemlerle firmaların mevcut faaliyetlerini finansman eksikliği nedeniyle kısmak zorunda kalmamalarını sağlamaktır. Ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya olan firmaların yeniden yapılandırılmasında, yeni kredilerin devlet garantileri ile birleştirilmesine yönelik çalışmalar görülmektedir. Ancak bu tür uygulamalarda devletin sıkı kontrollerle alınan kredilerin doğru bir biçimde kullanılıp kullanılmadığını izleyerek, kamunun zarara uğratılmasına engel olması gerekmektedir.

Ekonomideki yüksek görünürlüğe sahip sektörlerdeki iflasların beklentiler ve dolayısıyla talep üzerine yaratabileceği potansiyel olumsuz etki nedeniyle devletin öncelikli olarak bu sektörlere destek vermesi gerektiği ileri sürülmektedir. Bu iddiada bir miktar geçerlilik payı bulunsa da siyasi yakalanma riski taşıması ve keyfi olması uygulanmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Ayrıca belirsizliğin artmasına ve yerel korumacılık konusunda soru işaretlerinin doğmasına da neden olabilmektedir.

S

Siyasi yakalanma nedir?

Siyasi yakalanma; politik bir kuruluş, politika yapıcı veya düzenleyici kurum belirli bir coğrafi alan, endüstri, meslek veya ideolojik grup gibi küçük bir topluluğun ticari, ideolojik veya politik çıkarlarına hizmet etmekle özellikle ilgilendiğinde ortaya çıkan bir kamu düzeni bozulmasıdır. Siyasi yakalanma gerçekleştiğinde, küçük topluluğun çıkarlarına öncelik verilmesi toplum geneli için net bir zarara yol açar.

S

Ekonomik krizlerde maliye politikalarının sürdürülebilirliğinde ortaya çıkan tehlikelerden kaçınmak için hangi uygulamalardan yararlanılabilir?

Ekonomik krizlerde maliye politikalarının sürdürülebilirliğinde ortaya çıkan tehlikelerden kaçınmak için aşağıdaki uygulamalar yardımcı olabilmektedir;

  • Çoğunlukla ekonomik duruma bağlı olarak geri çevrilebilir veya açık günbatımı hükümlerine sahip olan yasaları
  • Çarpıklıkları ortadan kaldıran politikalar uygulamak (örneğin, finansal işlem vergileri).
  • Doğası gereği konjonktürel olan otomatik stabilizatörlerin kapsamını arttırmak.
  • Gelecekteki düzeltici önlemleri tanımlamak için ön taahhütte bulunmak (vergi indirimleri gibi).
  • Mali teşviklerle ilgili belirli bir tarih süresince (örneğin, iki yıl boyunca KDV indirimi gibi) ya da koşula bağlı olarak (örneğin, GSMH belirli bir düzeyin üzerine çıktığında KDV indirimini sonlandırma gibi) ön taahhütte
  • Daha sağlam orta vadeli mali çerçeveler sağlamak. Bunlar 4-5 yıllık bir dönemi kapsamalı ve ideal olarak şunları içermelidir; hükûmet gelir ve giderlerinin doğru ve zamanında tahminleri; devlet varlık ve yükümlülüklerine ilişkin verileri raporlayan bir devlet bilançosu; koşullu borçlar ve diğer mali riskler tablosu; merkezi ve yerel yönetim, diğer kamu sektörü kuruluşları ile Merkez Bankasının operasyonlarına ilişkin mali bilgilerin izlenmesi ve raporlanması için şeffaf düzenlemeler. Bu tür çerçeveler, teşvikten kaynaklanan kamu borcundaki artışların nihayetinde dengeleneceğine güven verecek şekilde tasarlanmalıdır.
  • Kamu mali yönetimini güçlendirmek. Örneğin, bağımsız mali konseyler mali gelişmeleri izlemeye yardımcı olarak mali şeffaflığı artırabilir ve halkın olası politik önyargılarını algılamasını azaltmak için belirli kısa vadeli politikalar veya orta vadeli bütçe çerçeveleri hakkında tavsiyelerde
  • Hızlandırılmış kamu projelerine yönelik harcamaların, uzun vadeli büyüme (ve vergi artırma) potansiyelini artırmaya yönelik olmasını sağlamak için harcama prosedürlerini iyileştirmek.
S

Günbatımı hükümleri nedir?

Günbatımı hükümleri, kamu hukukunda, kanunun geçerliliğini genişletmek için daha fazla yasal işlem yapılmadığı sürece, kanunun belirli bir tarihten sonra yürürlükten kalkmasını öngören tedbirdir. Çoğu yasada günbatımı hükümleri yoktur ve bu nedenle süresiz olarak yürürlükte kalmaktadırlar.