Maliye Politikası ve Ekonomik Büyüme
Ekonomik büyüme nedir, açıklayınız?
Ekonomik büyüme reel Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) artış oranıdır. Bu reel artışlar ekonomik büyümenin sayısal olarak ölçülebilen bir olgu olduğunu göstermektedir. Büyümenin reel olup olmadığı yani GSYH’deki artışların fiyattaki değişimlerden arındırılıp arındırılmadığı, büyümenin sağlıklı bir şekilde ölçülmesi için önemlidir.
Ekonomik büyüme kavramı ile kalkınma kavramının birbirleri ile olan ilişkisini açıklayınız?
Ekonomik büyüme ve kalkınma kavramları birbirleriyle yakından ilişkili kavramlardır. Devletler ekonomik büyüme ve kalkınmayı aynı zamanda gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bir ülkenin sahip olduğu varlıklarda bir artış var ise bu ülke iktisadi olarak büyümektedir denilebilir. Ekonomik büyüme yukarıda da ifade edildiği gibi GSYH’deki reel artış olarak ifade edilirken kalkınma ekonomide topyekûn bir dönüşüm ve toplumsal iyileşme olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü gibi kalkınma kavramı ekonomik büyüme olgusundan çok daha geniş bir anlam ifade etmektedir. Ekonomik büyüme denildiğinde yalnızca üretimde meydana gelen artışlar kastedilmekte ancak kalkınmada bu duruma ek olarak ekonomide sosyal ve politik bazı yapısal değişimlerin de yaşanması gerekmektedir.
Bir ekonomide büyümenin temel kaynakları nelerdir?
Bir ekonomide büyümenin temel kaynakları, fiziki sermaye, iş gücü, doğal kaynaklar ve teknolojik gelişmedir. Doğal kaynakların sabit olduğu varsayımıyla, diğer faktörlerin reel artışı sonucunda ekonomik büyüme gerçekleşmektedir. Fiziki sermayenin uzun dönemde ekonomik büyümeyi tek başına açıklamakta yetersiz kalması, beşerî sermaye kavramının oluşmasında etkili olmuştur. Fiziki sermaye, üretimin artmasında katkısı olan alet, makineler, ulaşım sistem ve araçları, sanayi gereçleri, fabrika ve donanım unsurlarıdır. Bir ülkede fiziki sermaye yetersizliği mevcut ise iş gücünün üretken olmasını beklemek gerçekçi olmayacaktır. Görüldüğü gibi ekonomik büyüme açısından sermaye, büyüme isteğinde olan bir ekonominin en önemli kaynağıdır. Sermaye birikimindeki yetersizlikler gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüme performanslarını etkileyen en önemli olumsuzluktur. Gelişmekte olan ülkelerdeki düşük gelir, düşük tasarrufa, düşük tasarruf da düşük yatırıma neden olmakta ve bu durum ülkenin mevcut sermaye birikimine olan katkıyı düşürmektedir. Büyümenin bir diğer belirleyici olan iş gücü faktöründe artış sağlanması nüfusun artması ile olacaktır. Ancak emek miktarından çok emeğin daha verimli olması önemlidir. Bu da ancak insan sermayesine yapılan yatırım ile sağlanabilmektedir. Emeğin daha verimli olması için yapılan yatırımlara beşerî sermaye yatırımları denmektedir. Doğal kaynaklar insandan başka doğada bulunan tüm varlıkları ifade etmektedir. Bir ekonomide doğal kaynakların bol olması iktisadi büyümeyi olumlu yönde etkileyebilir, ancak doğal kaynaklar tek başına büyümeyi gerçekleştiremez. Teknolojik gelişme, üretkenliği de etkileyen en önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzun dönemli, sürdürülebilir büyümenin büyük ölçüde teknolojik ilerleme ve buna bağlı üretkenlik artışından kaynaklanması gerektiği, iktisat yazınında kapsamlı çalışmalarda defalarca vurgulanmıştır. Sermaye birikimi, teknolojik gelişme ile birlikte ve karşılıklı birbirini besleme ilişkisi içerisinde ekonomik büyümenin en önemli unsurlarındandır. Gerek fiziki gerekse beşerî sermaye birikimine yol açan yatırımlar, teknolojinin kullanılmasını sağlayan temel ortam hazırlayıcısı olarak üretkenliği yüksek çalışma alanları yaratma özellikleri ile de ekonomik büyümenin temel taşları olarak kabul edilmektedir.
Bir ekonomide üretim artışı nasıl sağlanmaktadır?
Bir ekonomide üretim artışı üretim faktörlerinin miktarında ya da niteliğinde sağlanan gelişmeler ile iki şekilde sağlanmaktadır. Bu da ekonomiye yeni üretim faktörlerinin eklenmesi ya da teknolojik gelişmenin sağlanması ile mümkün olmaktadır. Üretim faktörlerinin miktar olarak artması; nüfus artışına bağlı olarak niteliksiz iş gücü miktarındaki artış, yeni yatırımlar yaparak sermaye stokunda sağlanan artış, yeni rezervlerin keşfiyle doğal kaynak ya da hammadde miktarlarında sağlanan artışla mümkün olacaktır. Üretim faktörlerinin nitelik olarak iyileşmesi ise başta teknolojik gelişmeler olmak üzere iş gücünün kapasitesinin iyileştirilmesi ve emeğin verimliliğinin artırılması ile mümkün olacaktır.
İşsiz büyüme nedir, açıklayınız?
Bir ekonomide ekonomik büyüme sağlanmakla birlikte ülkede yeterli istihdam imkânının yaratılamaması nedeniyle işsizlikte artışın görülmesi hâline işsiz büyüme adı verilmektedir.
Ekonomik büyümenin sağlanmasında devlete düşen rolleri sıralayınız?
Ekonomik büyümenin sağlanmasında devlete düşen roller şu şekilde sıralanabilir:
• Ulusal tasarrufların artırılması (Doğrudan kamu tasarruflarının artırılması ya da özel tasarrufları artırıcı önlemler alınması)
• Kamu harcamaları yoluyla ekonomik büyümenin sağlanması (Kamu yatırımlarının artırılması, beşerî sermaye ve teknolojiye yatırım)
• Kamu gelirleri yoluyla tasarruf ve sermaye birikiminin arttırılması (özel yatırımların teşviki)
Ulusal tasarruf nelerden oluşmaktadır?
Ulusal tasarruf, özel sektör tasarrufu ve kamu sektörü tasarrufu toplamından oluşmaktadır.
Kamu harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi konusunda literatürde yer alan görüşler açıklayınız?
Kamu harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi konusunda ekonomik literatürde iki temel farklı görüş yer almaktadır. Klasik ve neo-klasik iktisadi düşünceye göre kamusal faaliyetler ekonomide kaynakların etkin dağılımına engel olacak ve bu faaliyetler için yapılan harcamalar özel sektör harcamaları üzerinde dışlama etkisi yaratarak, kamuya göre daha verimli olan özel sektör yatırımlarını azaltacaktır. Keynesyen yaklaşıma göre ise, Klasik iktisadi yaklaşımda ileri sürülen fikirlerin tam aksine kamu harcamalarındaki artış büyüme üzerinde olumlu etkide bulunacaktır.
Kamu harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisine ilişkin keynesyen yaklaşımı açıklayınız?
Keynesyen görüşe göre hükûmetler, gerek yatırım harcamaları gerekse de hanehalklarına yönelik olarak gerçekleştirdikleri transfer harcamaları aracılığıyla ve çarpan mekanizması yoluyla toplam talebi artırarak büyüme üzerinde bir artış yaratmaktadır. Keynes, özellikle özel tüketim ve yatırımların yetersiz olduğu kriz dönemlerinde işsizliği ve eksik istihdamı azaltmada talep yönlü politikaların uygulanması ve dolayısıyla kamu harcamalarının artırılması ile toplam talebin ve millî gelirin artacağını iddia etmektedir. Keynesyen yaklaşımın kamu sektörünün önemine dikkat çektiği bu görüşleri, hükûmetlerin kamu harcamalarının ekonomideki payını artırmasına zemin hazırlamış, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası devletler ekonomik durgunluktan çıkmak için Keynesyen politikalara başvurmuştur. Devletler kamu yatırım harcamaları ile özel sektörün yatırım, Ar-Ge, yenilik, üretim ve ihracatını desteklemek üzere sağlanan teşvik ve desteklerin gerektirdiği harcamalarla ekonomik büyümeye destek olmaktadırlar. Burada önemli olan kamu yatırımları ile özel sektör yatırımları arasındaki tamamlayıcılık ilişkisinin artırılarak; yüksek katma değer yaratan, istihdam artırıcı ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlayan özel sektör yatırımlarının önünün açılması ve üretken kapasitesinin yükseltilmesi için gereken kamu altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesidir.
Kamu yatırım harcamalarının ekonomik büyüme açısından ne gibi bir önemi vardır, açıklayınız?
Kamu yatırım harcamalarında ekonomik büyümenin ilk aşamalarında özellikle altyapı yatırımlarının önemli olduğu söylenebilir. Faydası yıllara yayılı olan sermaye birikimini sağlamak amacıyla yapılan ve ulaşım, iletişim, enerji gibi altyapı hizmetlerini sağlamada devletin rolünü yansıtan kamu yatırım harcamaları, toplam kamu harcamalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Altyapı harcamaları büyümenin ilk aşamalarında yüksek pozitif dışsallıkları ile kamu ve özel yatırımların verimliliğini artırıcı etkiye sahip olmaları yatırıma elverişli şartların oluşmasını sağlayarak özel sektör yatırımlarını teşvik etmesi bu tür harcamaların ekonomik büyüme açısından önemini oluşturmaktadır.
Kamu-Özel İşbirliği modellerini tanımlayınız?
Son yıllarda gelişmekte olan ülkeler ekonomik büyümenin sağlanmasında önem arz eden ancak çok maliyetli olan altyapı projelerinin gerçekleştirilmesinde çeşitli kamu-özel iş birliği (KÖİ) modellerini kullanmaktadırlar. Genel kabul gören bir tanımı bulunmayan KÖİ projelerine ilişkin olarak farklı kuruluşlar tarafından çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. KÖİ kamunun ve özel sektörün aynı anda rol aldığı finansman modellerini tanımlamaktadır. Bazı tanımlarda kamu ile özel sektör arasında yönetim ve organizasyon yapısı öne çıkarken, bazı tanımlarda ise kalkınma ve gelişmeye dikkat çekilmektedir. KÖİ’de; bir kamu idaresi ile özel sektör kuruluşu arasında yapılan anlaşma ile kamu hizmetinin sağlanması amacıyla her iki sektörün risk ve getirileri bir sözleşmeye dayalı olarak paylaşılmaktadır. KÖİ türleri olarak; Yap-İşlet Devret (YİD), Yap-İşlet (Yİ), Yap-Kirala-Devret (YKD), İşletme Hakkı Devri (İHD) sayılabilir.
KÖİ sözleşmelerinin temel özellikleri nelerdir?
KÖİ sözleşmelerinde, kamu hizmetinin yerine getirilmesi karşılığında kamu ile bir veya birden fazla özel sektör ortağı arasında bir sözleşme yapılmaktadır. Bu sözleşmelerde genel olarak; yatırım garantileri, gelir garantileri, döviz kuru garantileri, fesih halinde borç üstlenim taahhütleri, arz garantisi, talep garantisi ve fiyat garantileri sağlanmaktadır. Bu tür üstlenimler devlet için önemli mali risk kaynaklarıdır.
Kamu işletmeciliği nedir, açıklayınız?
Devletin ekonomiye müdahale yollarından birisi de piyasada girişimci olarak doğrudan yer alması şeklinde gerçekleşmektedir. Bu anlamda ekonomik büyümenin devlet eliyle sağlanmasında aktif müdahale araçlarından biri de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’ler) dir. Kamu işletmesi kavramı ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte, genellikle bir kamu idaresinin çoğunluk hissesine sahip olduğu ya da bir kamu idaresi tarafından yönetimi kontrol edilen işletmeler kamu işletmesi olarak adlandırılmaktadır. KİT’ler, özel sektörün gerçekleştiremediği yatırımları yapmak, özel sektöre öncülük etmek, ekonomik kalkınmayı sağlamak, tekelleri işletmek, piyasada düzenleyici rol üstlenmek, ekonomiyi yönlendirmek ve sosyal hizmet nitelikli faaliyetler yoluyla gelir dağılımını düzenlemek amaçlarına hizmet etmektedirler.
Ancak iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet gösteren kamu işletmelerinin ülke ekonomisine ve büyümesine katkı sağlayabilmeleri için etkili ve verimli bir şekilde faaliyet gösterebilmeleri, yönetimde şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması, kamu pay sahipliği fonksiyonunun etkin bir şekilde yürütülebilmesi ve kamu işletmelerinin faaliyet gösterdiği piyasalarda rekabet şartlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Küresel rekabet dinamikleri ve inovasyon arasındaki ilişkiyi açıklayınız?
Günümüz dünya ekonomisi koşullarında, hem mikroekonomik düzeyde hem de makroekonomik düzeyde, küresel rekabet dinamikleri her geçen gün daha da karmaşıklaşmaktadır. Hızla değişen ve büyüyen dünya düzeninde ülkeler küresel rekabet ortamından geri kalmamak için bu değişim ve gelişimi yakalamak zorundadır. Küresel rekabet gücünü belirleyen birçok faktör bulunsa da küreselleşen dünyada farklı olabilmek ve rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için gerekli olan en önemli unsurlardan birisi teknolojidir. Teknoloji bugün üretimde rekabet üstünlüğü sağlayan temel girdi durumuna gelmiştir. Teknoloji üretmek için Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine önem vermek gerekmektedir. İnovasyon kavramının sözlük anlamına bakıldığında toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması anlamına gelmektedir. İnovasyon politikasını
rekabet gücünü arttırma ve dolayısıyla toplum yararına en iyi şekilde kullanma konusunda çalışmalar yapılmak zorundadır. Yeni teknolojiler üreten inovasyon faaliyetleri günümüzde uzun dönemde ekonomik büyümenin temel kaynağıdır. Bu alanda devlete önemli görevler düştüğü kabul edilmektedir.
Etkileşimli inovasyon süreçlerinde büyüme ve kalkınma bağlamında hükümetlerin sorumluluklarını açıklayınız?
Çağımızda farklı ekonomik aktörlerin rol aldığı karmaşık ve etkileşimli inovasyon sürecinde, hükûmetlere önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda öncelikle hükûmetlerin, firmaların piyasadaki güçlerini korumaları için kurumsal ve hukuki alt yapıyı oluşturması gerekmektedir. Ardından ulusal düzeyde inovasyon sistemlerinin oluşturularak, tüm aktörler için uygun koşulların yaratılması ve gerekli denetlemelerin yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca hükûmetlerin ekonomik, toplumsal, siyasi hedeflere ulaşabilmek için, inovasyon stratejileri ve politikalarının da ortaya konulması gerekmektedir. Hemen hemen bütün ülkelerin izlediği inovasyon politikaları incelendiğinde, bu faaliyetlerin özellikle inovasyonun ana kaynağını oluşturan Ar-Ge faaliyetlerinin finansman yönünden devletçe desteklenerek inovasyonu teşvik edici bir ortamın yaratılması yönünde olduğu görülmektedir.
Ekonomik büyüme sürecinde vergi politikası kaç temel biçim altında kullanılabilecektir?
Kamu gelirleri politikası ve özellikle vergi politikası ekonomik büyümenin sağlanmasında etkili potansiyele sahip bir politika aracı olarak değerlendirilebilir. Vergi politikası bu amaç için özellikle tasarrufları ve sermeye birikimini
teşvik edici şekillerde düzenlenmelidir. Vergi politikası aracılığıyla ekonomik büyümenin sağlanması iki farklı yolla gerçekleştirilebilmektedir. Bunlardan birincisi devletin topladığı vergileri ekonomik büyüme amacıyla gerçekleştirdiği kamu harcamalarının finansmanında kullanmasıdır. İkincisi ise vergilerin yatırıma yönlendirilebilecek tasarruf hacmini artırmak ve dolayısıyla yatırımları artırmak için kullanılmasıdır. Görüldüğü gibi vergi politikası kalkınmanın finansmanı için kaynak yaratma aracı olarak düşünülebileceği gibi özel sektör yatırımlarını teşvik aracı olarak da kullanılabilmektedir
Vergi teşviklerinin temel amaçları nelerdir?
Vergi teşviklerinin temel amaçları şu şekilde sıralanabilir:
• Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak
• Rekabet gücünü arttırmak
• Büyük ölçekli yatırımlara destek olmak
• Sektörel kümelenmeyi desteklemek
Genel yatırım teşvik uygulamaları nedir, açıklayınız?
Genel Yatırım Teşvik Uygulamaları: Yatırımın yapılacağı bölge ayrımı yapılmaksızın, belirlenen kapasite şartları ve asgari sabit yatırım tutarını karşılayan tüm projeler Genel Yatırım Teşvik Uygulamaları çerçevesinde desteklenmektedir. Yatırım teşvik sistemi kapsamında yer almayan yatırım konuları bu rejimden yararlanamamaktadır.
KDV istisnası nedir açıklayınız?
KDV İstisnası: Yatırım teşvik belgesi kapsamında yurt içinden ve yurt dışından temin edilecek makine ve teçhizat için KDV ödenmemektedir.
Vergi teşviklerinde neler dikkat edilmesi gerekmektedir?
Vergi teşvikleriyle ekonomik büyümenin teşvik edilmesi temel amaçsa da burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da bulunmaktadır. Vergi teşviklerinin, girişimcilerin ve yatırımcıların gelecekte elde edecekleri getiriyi arttırarak toplam yatırımları canlandıracağı yaygın bir görüştür. Ancak belirli sektör ve projeleri desteklemek için uygulamaya konulan vergi teşvikleri nedeniyle vergi gelirlerinde ciddi bir azalma meydana geliyorsa ve bu azalma diğer iktisadi faaliyet ve/veya projelerin vergi yükünü arttırmayı gerektiriyorsa teşvik edilen sektör ve projeler dışındaki yatırımların azalmasına ve sonuçta toplam yatırımlarda gerilemenin ortaya çıkmasına neden olur.