aofsorular.com
MLY404U

İşsizlik Sorunu ve Maliye Politikası

4. Ünite 27 Soru
S

İşsizlik oranı neden önemlidir?

İşsizlik oranı, iş gücü piyasasındaki koşulları anlamak için en yaygın kullanılan göstergedir. İş gücü piyasası ekonomistlerin iş gücünün arzı (hane halkından) ve iş gücü talebinden (devlet, işletmeler ve diğer kuruluşlar tarafından) bahsederken kullanılan terimdir. İşsizlik oranı, ekonominin daha genel olarak nasıl performans gösterdiğine dair bir öngörü sağlar ve maliye politikalarını tasarlamada önemli bir faktördür.

S

İş gücü anketi nedir?

Bir ülkede iş gücü piyasası verilerinin toplanmasından o ülkenin resmî istatistik kurumu sorumludur. İstatistik kurumları genellikle her ay yaklaşık belirli sayıdaki kişiye iş gücü piyasasına katılımları hakkında sorular sordukları iş gücü anketiadlı bir anket de düzenlerler. Kullanıcıların iş gücü piyasasına farklı açılardan yaklaşmalarını mümkün kılacak değişkenlerin elde edilebileceği bir soru kâğıdı oluşturmak, aynı zamanda iş gücü piyasasında kullanılan kavram kargaşasına son vermek ve uluslararası karşılaştırmalara elverişli rakam elde edebilecek tanımları oluşturabilmek amacıyla düzenlenen anketlerdir.

S

İşsizlik nasıl ortaya çıkar ve nasıl ölçülür?

İşsizlik, bireyler çalışmak için istekli ancak ücretli bir işleri olmadığı zaman ortaya çıkmaktadır. İşsizlik oranı, iş gücündeki işsizlerin yüzdesidir. Sonuç olarak, işsizlik oranının ölçülmesi, iş gücünde kimin bulunduğunu tespit etmeyi gerektirir. İş gücü çalışan veya işsiz olan kişileri içerir. Kimin çalıştığını veya işsiz olduğunu bulmak, bir kişinin bir işi olduğu kabul edilmesi için ne kadar ücretli iş yapması gerektiği gibi pratik yargılarda bulunmayı ve aslında kaç kişinin iş sahibi olup olmadığını saymayı içerir.

S

İşsizlik hangi kategorilere göre gruplandırılır?

15 yaş ve üstü insanlar (çalışma çağındaki nüfus) üç geniş kategoride gruplandırmaktadır:

  • Çalışan haftada bir saat veya daha fazla bir süre ücretli bir işte çalışan kişileri içerir.
  • İşsiz ücretli bir işte olmayan, ancak aktif olarak iş arayan kişileri içerir.
  • İş gücünde değil  ücretli bir işte olmayan ve iş aramayacak insanları içerir.
S

İş gücü piyasası göstergeleri nasıl hesaplanır?

İş gücünde olmayanlar okuyan, çocuklara veya aile üyelerine gönüllü olarak bakan, emekli olan veya sürekli çalışamayan insanları içerebilir. Bu kategorilerin her birindeki insan sayısı tahmin edildikten sonra, aşağıdaki iş gücü piyasası göstergeleri hesaplanabilir:

• İş gücü- çalışan ve işsiz kişilerin toplamı
• İşsizlik oranı- iş gücündeki işsizlerin yüzdesi
• Katılma oranı- çalışma çağındaki nüfusta iş gücüne dahil olan kişilerin yüzdesi

S

İş gücüne katılım, genellikle niçin iş döngüsü ile birlikte hareket eder?

Ekonominin reel üretim hacminde gözlenen söz konusu iniş ve çıkışlardır. Konjonktür döngüsü olarak da adlandırılır. İş gücüne katılım, genellikle iş döngüsüyle birlikte hareket eder. İşletmeler daha fazla işçi alıyor ve daha yüksek ücret ödüyorlarsa, teşvikler aktif olarak iş aramak için daha büyüktür. Buna karşılık, işletmeler işe almada çekimser davranıyor ve daha küçük ücret artışları sunuyorlarsa, bu durum insanların iş aramaları için daha az teşvik edicidir. İş gücüne katılımı etkileyen, iş döngüsünden bağımsız yapısal etkiler de vardır. Yarı zamanlı çalışma için daha fazla fırsatın doğması, iş arayan kadın sayısındaki artış (artan kadın katılımı) ve insanların emekliliklerini geciktirmek için uzun süre çalışmaya istekli hâle gelmeleri, katılım oranını etkileyen bazı trend örneklerdendir.

S

Kimler çalışılacak iş gücü olarak kabul edilmezler?

İş gücünde olmayanlar olarak sınıflandırılanlar çalışmamakta ve iş aramamaktadırlar. Dolayısıyla, istihdam edilmezler ve işsiz sayılmazlar.   Birçok tam zamanlı üniversite öğrencisi çalışmamayı tercih eder, böylece çalışmalarına odaklanabilirler. Bazı ebeveynler, küçük çocuklarına bakmak için evde kalmayı tercih eder. Yaşlı yetişkinlerin ise çoğuemekli olur, çünkü tasarrufları ve emekli aylığı gibi yeterli maddi kaynakları vardır ve artık çalışmak zorunda kalmazlar. Her durumda, bu insanlar kendilerini istihdam edilmek istemedikleri için kendilerini iş gücünden dışlamışlardır. İşleri olmasa da işsiz sayılmazlar. İş gücü olarak sınıflandırılmayan bir başka grup ise iş arama cesareti kırılmış işçilerdir. Bunlar işi olmayan insanlardır ve artık iş aramamaktadırlar. Çünkü kendileri için uygun iş olmadığını düşünmektedirler. Böyle bir cesaretsizlik, insanların işlerini kaybettikleri ve sonra bir başkasını bulmakta zorluk çektikleri uzun bir ekonomik durgunluk sırasında meydana gelebilir.

S

Eksik İstihdam ne zaman ortaya çıkar?

Özellikle sınırlı bir sosyal güvenlik ağı olan gelişmekte olan ülkelerde, fakir insanlar işsiz kalmayı göze alamazlar ve bu nedenle çok verimli olmayan ve çok az gelir saylayan ekonomik faaliyet biçimleri içinde çalışmaya zorlanırlar. Bunlar genellikle kayıt dışı ekonomide, kendi işlerinde (hurdacılık ve işportacılık gibi) ya da gündelik işlerde çalışmaktadırlar, ancak iş arama sırasında çok fazla zaman harcamaktadırlar. Bazıları uzun vadeli ancak güvencesiz veya tehlikeli istihdam biçimlerinde sıkışmış olabilir. Bu insanlar çoğunlukla işsiz olarak sınıflandırılmamasına rağmen, durumları genellikle işsizlerinki kadar zordur.

S

Eksik istihdam hangi koşullar altında ortaya çıkışı açıklanabilir?

Eksik istihdam koşulları altında çalışanlar açısından, tablo ayrıca iki türlü açıklanmaktadır. Birincisi, “düşük ücretler/koşullar” olarak adlandırılan, insanların tam zamanlı, genellikle uzun süreli, çok düşük ücretlerde ve düşük çalışma koşullarında ve resmî sözleşme düzenlemeleri olmadan çalıştırıldığı durumları ifade eder. Gelişmekte olan birçok ülkede, bu tür çalışma koşulları, insanların tam zamanlı çalıştıkları (genellikle fazla mesai de yaptıkları) ancak yoksulluk sınırının altında kaldıkları durumlar ile sonuçlanır. Onlar “çalışan fakirlerin” bir parçasıdır. Çoğu durumda, bu tür bir istihdam durumu iş mevzuatına uymaz ve özellikle asgari ücretler de göz ardı edilmektedir (bir işçinin verimliliğigenellikle daha yüksek ücretler gerektirebilir.

S

Kayıt dışı çalışma ne demektir?

Kayıt dışı çalışma yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanlardır. Hane halkı gelirinin nasıl dağıldığının analizi de çalışanların yapısını daha iyi anlamak için yardımcı olabilir (kayıt dışı yarı zamanlı çalışma, kayıt dışı ekonomide serbest meslek).

S

İşsizlik oranı bazen “doğal oran” olarak da adlandırılmaktadır.  Buna göre doğal işsizlik oranı ne demektir?

Doğal işsizlik oranı, enflasyonu hızlandırmayan ve enflasyonu aşağıya çekmek için gereken işsizlik oranıdır. Doğal işsizlik oranı yapısal ve geçici işsizliğin toplamından oluşur. Tam istidama karşılık gelen işsizlik oranı bazen “doğal oran” olarak da adlandırılmaktadır. Doğal işsizlik oranı ekonomistler tarafından, fiyat ve ücret enflasyonunun sabit olduğu bir ekonomide toplam talebin artmasına rağmen düşmeyen işsizlik seviyesinin durumu olarak tanımlanmaktadır. Bu bakımdan doğal işsizlik oranı, geçici ve yapısal işsizliğin toplamıdır. 

S

Geçici işsizlik nedir ve nasıl bir işsizlik türüdür?

Geçici işsizlik kavramı, insanlar iş piyasasında yeni olduklarında ya da daha iyi bir iş aradıklarında geçici olarak işsiz kaldıkları durumu ifade etmektedir. Aynı zamanda “arama işsizliği” veya “bekleme işsizliği” olarak da bilinir. İşsiz olanların iş gücü piyasasındaki işler arasında geçiş yaptığını göstermektedir. Geçici işsizlik, genellikle çok kısa süreli bir işsizlik türüdür. Ancak sonuçta işsizliktir çünkü çalışanların zevklerine ve becerilerine en uygun işleri bulmaları zaman alır. Çok sağlıklı bir ekonomide bile, bu türden bir işsizlik her zaman olacaktır.

S

Döngüsel işsizlik nasıl açıklanır?

Bir ülkenin doğal işsizlik oranı ile gerçek işsizlik oranı arasındaki fark, döngüsel işsizlik olarak adlandırılır. Döngüsel işsizlik iş arayanların sayısının geçerli bir ücret oranında mevcut iş sayısından daha fazla olduğu bir durumu ifade eder. Bunun nedeni mal ve hizmetler için etkin talep eksikliğidir.

S

Döngüsel işsizliğin artması neyin sonucudur?

Döngüsel işsizliğin artması, ekonominin potansiyelinin altında çalıştığını gösterebilir. Döngüsel işsizliğin varlığı, daha fazla kişi iş ararken emek piyasasını işletmeler açısından daha verimli kılmaktadır.

S

Yapısal işsizlik hangi durumda ortaya çıkar?

Yapısal işsizlik, işçilerin becerileri aşıldığında ve işverenlerin ihtiyaçlarını karşılamadığında ortaya çıkan uzun vadeli ve kronik işsizliktir. Yapısal işsizlik, sunulan meslekler ile ihtiyaç duyulan işler arasında beceri düzeyleri, coğrafi konum, bir ülkenin üretim düzenindeki sektörel kaymalar ve benzeri yapısal faktörler arasındaki eşitsizlikten kaynaklanan bir uyumsuzluğun olduğu bir durumu ifade eder. Yapısal işsizlik, genellikle altı aydan uzun süren bir işsizlik türüdür.

S

Yapısal işsizlik niçin her zaman var olacaktır?

Yapısal işsizlik, geçici işsizlik gibi her zaman dinamik bir ekonomide, hatta “tam istihdam” durumunda da var olacaktır. Ancak, genellikle kısa vadeli olan geçici işsizliğin aksine, yapısal işsizlik uzun vadeli olma eğilimindedir. Yapısal işsizliğin iki ana nedeni coğrafi ve mesleki hareketsizliktir. İşçilerin becerileri işverenlerin ihtiyaçlarını karşılamadığı sürece ekonomide boş işler bulunsa bile işsiz kalacaklardır. Bu, geçici işsizliğe nazaran çok daha ciddi bir işsizlik biçimidir. İşsizlere işverenlerin talep ettiği yeni becerileri kazandırmadan çözüm bulunması imkânı yoktur.

 

S

Bir kişinin işsiz kalması etrafına nasıl maliyet getirir?

İşsizliğin insani ve sosyal maliyetleri, acil geçici gelir kaybından çok daha geniş kapsamlıdır. Bunlar arasında ömür boyu kazanç kaybı, insan sermayesi kaybı, işçilerin cesaretinin kırılması, olumsuz sağlık sonuçları ve sosyal uyum kaybı sayılabilir. Ayrıca, ebeveynlerin işsizliği, çocuklarının sağlık ve eğitim durumlarını bile etkileyebilir. Maliyetler, gençler ve uzun süreli işsizler gibi bazı gruplar için özellikle yüksek olabilir.

S

İşsizliğin bireylere ve ailelere maliyeti nasıl açıklanabilir.

İşten çıkarılanlar hem kısa hem de uzun vadede kayda değer bir kazanç kaybı ile karşı karşıya kalırlar. Bireyler işsiz kaldıktan kısa bir süre sonra yeniden istihdam edilseler bile, yer değiştirme öncesindeki işlerine ve yerlerinde kalmış benzer işçilere kıyasla ücretlerinde bir düşüşe maruz kalırlar. İşçiler, durgunluk yaşandığında başka zamanda yapmayacakları daha kötü işleri tercih etmek durumunda kalırlar. İş kaybının zorluğunun sağlık üzerinde de ciddi olumsuz etkileri vardır. Kısa vadede işten çıkarmalar, kalp krizi riski ve diğer stres kaynaklı hastalıklar ile ilişkilidir. Ancak uzun vadede bile, işten çıkarılan işçilerin ölüm oranı ortalama olarak, işlerini kaybetmeyen diğer benzer işçilerden daha yüksektir. İşsizliğin kısa ve uzun dönem maliyetleri, doğrudan etkilenen birey veya nesiller ile sınırlı görünmemektedir.   Kısa vadede ebeveynlerin iş kaybı, çocuklarının okuldaki başarısını azaltma eğilimindedir. Araştırmacılar ebeveynlerin iş kaybının, çocuğun okulda bir dersi tekrarlama olasılığını yaklaşık yüzde 15 artırdığını ileri sürmektedirler. Uzun vadede, bir ebeveynin gelir kaybı çocuklarının da kazanımlarını azaltmaktadır.

S

İşsizliğin topluma olan maliyeti nasıl açıklanır?

İşsizliğin topluma olan maliyetini doğrudan etkileyen diğer etken de işsizlik dönemlerinin süresidir. Daha uzun bir işsizlik dönemi, işçilerin insan sermayesini kaybetmesi ve işgücünden kopması nedeniyle, döngüsel işsizliği yapısal bir olguya sokma riski taşımaktadır. Uzun vadeli işsizliğin yükselen payı, ortalama işsizlik süresindeki artışa yansımaktadır. İşsizliğin süresinde yıllar içerisinde bir yükseliş eğilimi olduğu görülmektedir. Uzun işsizlik süreleri aynı zamanda bireylerin emekli olma olasılığını da düşürmekte ve işsizlik histerisinin olumsuz sonuçları daha da artabilmektedir. İktisatta, işsizlik histerisi hipotezi tarihsel işsizlik oranlarının mevcut ve gelecekteki işsizlik oranlarını etkileyebileceğini belirtmektedir.

S

İşsizlike mücadele için hangi çözüm yollarına ihtiyaç vardır?

Genel olarak bu soruna üç yolla çözüm getirilmeye çalışılmaktadır:
• Para ve maliye politikası eylemleriyle toplam talebi desteklemek
• Kısa süreli çalışma programları ve işsizlik sigortası ödeneklerinin sağlanması yoluyla iş gücü piyasalarındaki baskıyı hafifletmek
• Çeşitli türlerde sübvansiyonlar sağlayarak işlerin geri kazanılmasını hızlandırmak

S

Toplam talebin düşmesi ve “Okun Yasası” ne demektir?

Bu politikaların kapsamını ve boyutunu belirleyen üç faktör vardır. Birincisi, toplam talebin düşme derecesidir. “Okun Yasası”, toplam talebin düşmesiyle işsizliğin arttığını ortaya koymaktadır. İkincisi, toplam talebin azalmasının finansal ve konut sektörlerinde sıkıntı yaratmasıdır. Kriz sırasında önemli derecede konut fiyatlarında düşüş yaşayan ülkelerin, talepte herhangi bir düşüş için ortalama olarak işsizlikte daha büyük bir artış yaşadığına dair kanıtlar vardır. Üçüncüsü, ülkelerin aktif iş gücü piyasası politikalarına başvurma dereceleri ve bunun altında yatan temel ekonomik şoklardır.

S

Finansal sektörde ekonomik kriz ve işsizliğin artmasını önlemek için hangi reformlara ihtiyaç duyulur?

Finansal sektörde ihtiyaç duyulan reformları şu şekilde özetleyebiliriz;

  1. Küresel rekabetin kazanımlarından yararlanmak için yönetmeliklerin daha fazla küresel koordinasyon sağlayacak biçimde düzenlenmesi,
  2. Sınır ötesini de kapsayacak biçimde güçlendirilmiş denetim,
  3. Özellikle başarısızlık sorunu ile mücadele edebilmek için daha iyi çözüm mekanizmaları;
  4. Sistemsel riskleri ele almak için kapsamlı bir makro ihtiyati çerçeve ve sadece bankaları değil, tüm finansal kurumları da kapsayacak biçimde reformları genişletmek.
S

Krizin neticesinde işgücü piyasalarında kötü sonuçların ortaya çıkmasını engellemek amacıyla hangi politikalara ihtiyaç duyulur?

Krizin neticesinde işgücü piyasalarında kötü sonuçların ortaya çıkmasını engellemek amacıyla birçok ülke maliye ve para politikalarına başvurmaktadırlar. Ancak çoğu ülkenin mali durumu, kamu borcunun GSYH’ye oranlarının sürdürebildiği ile ilgili endişeleri artıran seviyelere ulaşmıştır. Mali konsolidasyon, genel anlamda hükûmet harcamalarının azaltılması ve kamu borçlarının GSYİH içerisindeki payının düşürülmesi için gerekli politikaların uygulanmasıdır. Orta vadeli planlarını güvenilir hâle getirmek için ülkeler, bağlayıcı çok yıllı hedefler saptayabilirler. Burada işsizlik üzerindeki olumsuz etkinin azaltılması için konsolidasyonun nasıl gerçekleştiği konusu önem kazanmaktadır. Bu politikalar, arz kısıtlamalarını hafifleten yapısal reform politikaları ile de birleştirilirse istihdam yaratarak küresel geliri beraberinde arttırabilecektir.

S

İşgücü piyasalarında baskıyı kısa süreli çalışma ile nasıl azaltılabilir?

Bu programlar kapsamında, devlet genellikle işverenleri, çalışanlar için iş başında eğitim sübvansiyonları ile birlikte ödenen ücretin bir kısmı için desteklemektedir. Kısa süreli çalışmanın sübvansiyonu, yalnızca kamu maliyesi üzerindeki baskısı nedeniyle pahalı değildir. Koşullar düzeldiğinde bile firmalara sübvansiyonlara devam edilmesi etkinlik kaybına yol açmaktadır. Kısa süreli çalışma programının kullanımı ve işsizliğin azaltılmasına olan katkısı, ülkeler arasında önemli ölçüde değişmektedir. Programın tasarımı ve bunun altında yatan ekonomik koşullar, programın başarısı için hayati önem taşımaktadır. Kısa süreli çalışma sübvansiyonunun, uzun vadede geçerliliği olan işlerin ortadan kalkmasını önlemeye yardımcı olması gerektiğini vurgulamak önemlidir.

S

İşsizlik sigortası ve yardımları devletin nasıl bir politikası olmalıdır?

Çalışanların düşük tasarruf düzeyleri ve işsizken kullanabilecekleri kredilerin yetersizliği nedeniyle, yararlanma oranı çok yüksektir ve durgunluk sırasında talep istikrarını sağlamak konusunda hayati öneme sahiptir. İşsizlik sigortası ve yardımların bir diğer avantajı da işten çıkarılan çalışanın zaman harcayarak uygun yeni bir iş aramaya çaba göstermesine ve dolayısıyla potansiyel iş eşleşmesinin iyileştirilmesine izin vermesidir.

S

İkili istihdam sistemi nedir?

Prensip olarak, ikili istihdam, firmaların geçici sözleşmelerle çalışanları işe almaları için daha fazla istekli olmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak bu gerçekleşse bile, sistemin uzun vadede adaletli olduğu konusunda endişeler vardır. Geçici işçilerde daha yüksek bir paya sahip olan ülkelerde, sürekli ve geçici iş gücü arasında daha fazla eşitsizlik (ücret ve sosyal haklarda) oluşma eğilimi bulunmaktadır.

S

İstihdam sübvansiyonları için hangi gruplar hedef alınmalıdır?

İş gücü talebini doğrudan teşvik etmek için sübvansiyonlar (doğrudan sübvansiyonlar veya vergi indirimleri), işsizliğekarşı en savunmasız işgücü gruplarını hedef almalıdır; uzun süreli işsizler ve genç işsizler. Bu önlemler kitlesel işten çıkarmaları önlemede ve net istihdam artışını teşvik etmede potansiyel olarak etkili olsalar da hedefe yönelik ve geçici kalmaları önemlidir. Bunun nedeni, doğru oranda etkili olan istihdam sübvansiyonları tasarlamanın zor olmasıdır.