Mahalli İdarelerin Sorunları ve Çözüm Önerileri
1982 Anayasası’nın “Mahalli İdareler” başlığını taşıyan 127. maddesi mahalli idareler hakkında neleri içerir?
1982 Anayasası’nın “Mahalli İdareler” başlığını taşıyan 127. maddesi şu şekildedir:
“Mahalli İdareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunla gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir.
Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Mahalli idarelerin seçimleri, Anayasa’nın 67. maddesindeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetim, yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, içişleri bakanı, geçici bir tedbir olarak kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
Merkezî idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.
Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında Cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.”
Kovuşturma açma ne anlama gelir?
Kovuşturma Açma: Suç işlediği bildirilen kişi hakkında adli takip yapılmasıdır.
Soruşturma açma ne anlama gelmektedir?
Soruşturma Açma: Bir kimse hakkında tahkikat (araştırma, inceleme) başlatmaktır.
Anayasamıza göre merkezî idare, ne tür amaçlarla kanunlarla belirlenen esas ve usullerle idari vesayet yetkisine sahiptir?
Anayasamıza göre merkezî idare aşağıdaki amaçlarla kanunlarla belirlenen esas ve usullerle idari vesayet yetkisine sahiptir. Bu amaçlar;
- Mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi
- Kamu görevlerinde birliğin sağlanması
- Toplum yararının korunması
- Mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması olarak belirtilmiştir.
Hacir ne demektir?
Hacir: Bir kimsenin medeni hakları kullanma yetkisinin mahkeme tarafından, akıl hastalığı, israf, içki düşkünlüğü, kötü yaşam gibi nedenlerle kaldırılmasıdır.
Vali ne tür faaliyetleri koordine eder?
Vali, kamu düzeni ve güvenliği ile kişilerin can ve mal emniyetinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, trafik güvenliği ve kontrolün sağlanması amacıyla meydan, karayolları, cadde, sokak ve park gibi kamuya açık alanlarda kurulacak sistemlerin yerlerinin tespiti, kurulumu ve altyapı faaliyetlerini koordine eder.
Mahalli idare bankalarının varoluş nedenleri nedir?
Mahalli idare bankalarının varoluş nedenleri olarak; mahalli idarelerin özerkliğinin sağlanması, bu bankaların kaynak oluşturma yetenekleri, özellikle küçük ve orta ölçekli belediyelerin mali piyasalara ulaşmalarında kolaylık sağlama, daha uygun koşullarda borç verebilme, proje finansmanlarında süreklilik, merkezî idare bütçesi üzerindeki baskıların azaltılması, daha etkin kaynak kullanımının sağlanması ve teknik konularda yardım sağlama olarak belirtilmektedir.
Ülkemizde 1933 yılında çıkarılan bir kanunla kurulan Belediyeler Bankasının bir devamı olarak 1945 yılında 4759 sayılı Kanun’la kurulan İller Bankasının temel amacı nedir?
İller Bankasının temel amacı, yerel yönetimlerin ve bu yönetimlerin kuracakları birliklerle adı geçen yönetimlere bağlı, tüzel kişiliği haiz olan veya olmayan katma bütçeli idare ve kurumların finansman sorunlarına yardımcı olmak ve imar işleriyle uğraşmaktır. Kendi kanununa ve özel hukuk hükümlerine bağlı, tüzel kişiliğe sahip, kendine özgü bir bankadır.
İller Bankasının güçlü yönleri hakkında neler söylenebilir?
- Köklü bir kurum kimliğinin olması.
- Bankanın geniş bir bilgi ve deneyim ile arşive sahip olması.
- Hizmetlerin yerine getirilmesinde örgütlenmenin Türkiye’nin coğrafi durumunun baz alınarak yapılmış olması.
- Belediyelerin istihdam edemediği teknik personele sahip olması.
- Genel bütçeden yerel yönetimlere ayrılan payların dağıtımı ve kontrolünün banka aracılığıyla yapılması.
- Bankada otomasyona geçilmesi ile karar destek sürecinin daha sağlıklı, hızlı ve güvenilir hâle gelmesi.
- Farklı meslek gruplarından bilgi ve becerisi yüksek teknik personelin istihdam edilmesi.
- Hizmet sunumunda kullanılacak kuruma ait teknik standartların ve yayınların bulunması.
- Kurumun görevlerini yerine getirirken farklı finans kaynaklarını kullanabilmesi.
İller Bankasının zayıf yönleri hakkında neler söylenebilir?
- Özel uzmanlık gerektiren ve yeni gelişen teknolojiye hızlı uyum sağlayamaması.
- ArGe çalışmalarının olmaması.
- Belediyelere kapasite geliştirme yönünde yeterli eğitim, teknik destek ve danışmanlık hizmetinin verilmemesi.
- Banka Kanununda izin verilmesine rağmen Bankacılık fonksiyonunun yeterince yapılamaması.
- Yerel yönetimlerin Banka sistemine katılımlarının yeterince sağlanamaması.
- Yerel yönetimlerin İller Bankasının hizmet kalitesinden yeterince memnun olmaması.
- Bankacılık ve finansman işlemlerinin yürütülebilmesi için yeterli sayıda uzman personelin bulunmaması.
- Personel ücretlerinin yetersiz olması.
- Ödüllendirici bir iç denetim mekanizmasının olmaması.
Mahalli idarelerde hizmetin başarılı ve etkin bir biçimde yürütülmesinin ön koşulu nedir?
Mahalli idare birimlerinin hizmet sunmakla görevli oldukları alanın optimal bü yüklükte olması, hizmetin başarılı ve etkin bir biçimde yürütülmesinin ön koşuludur. Sonsuz ihtiyaçları karşılayacak kısıtlı üretim faktörlerinin, en çok faydayı en az maliyetle sağlayacak bir biçimde üretime kanalize edilmesi gerektiğinden, hizmet götürülecek alanın gereği gibi saptanması önem kazanmaktadır.
Kaynak israfını azaltan, kaliteli ve yeterli bir düzeyde hizmet üreten mahalli idareler yapısı nasıl oluşturulabilir?
Mahalli idare birimlerinin hizmet sunmakla görevli oldukları alanın optimal bü- yüklükte olması, hizmetin başarılı ve etkin bir biçimde yürütülmesinin ön koşuludur. Sonsuz ihtiyaçları karşılayacak kısıtlı üretim faktörlerinin, en çok faydayı en az maliyetle sağlayacak bir biçimde üretime kanalize edilmesi gerektiğinden, hizmet götürülecek alanın gereği gibi saptanması önem kazanmaktadır. Mahalli idarelerin hizmet alanlarının; seçim dönemine yaklaşır ken oy hesaplarına dayalı yaklaşımlar yerine, iktisadi kriterlerle belirlenebilecek optimal hizmet alanı belirleme yaklaşımıyla belirlenmesi gereklidir.
Kamu kesiminde yer alan merkezî yönetim ve mahalli idareler gelirlerini nasıl elde etmektedirler?
Kamu kesiminde yer alan merkezî yönetim ve mahalli idarelerin gelirlerinin alındığı kaynağın (millî gelir diyebiliriz) aynı olduğu hatırlanırsa, yönetimler arasında bölüşümün gereği ve önemi iyi anlaşılacaktır. Her yönetim birimine ayrı ayrı gelir toplama yetkisinin verilmesi hâlinde doğabilecek sorunları gidermek için çoğunlukla merkezî yönetim aracılığı ile çeşitli gelirler toplanmakta ve yerel yönetimlere dağıtılmaktadır.
Belediyelerin en önemli gelir türünü ne oluşturur?
Belediyelerin en önemli gelir türü, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belediyelere aktarılan paydır.
Büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri; tahsil ettikleri vergiler ve benzeri mali yükümlülüklerden birbirlerine ödemeleri gereken paylar ile su, atık su ve doğal gaz bedellerini zamanında yatırmadıkları takdirde ne olur?
Büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri; tahsil ettikleri vergiler ve benzeri mali yükümlülüklerden birbirlerine ödemeleri gereken paylar ile su, atık su ve doğal gaz bedellerini zamanında yatırmadıkları takdirde, ilgili belediye veya bağlı kuruluşun talebi üzerine söz konusu tutar, İller Bankası tarafından, yükümlü belediyenin genel bütçe vergi gelirleri payından kesilerek alacaklı belediyenin hesabına aktarılır. Gecikmeden kaynaklanacak faiz ve benzeri her türlü zararın tazmininden ilgili ilçe belediye başkanı ve sayman şahsen sorumludur. Bu fıkra hükmü, ilçe belediyeleri hesabına yapılacak her türlü aktarmaları zamanında yapmayan büyükşehir belediye başkanı, bağlı kuruluş genel müdürleri ve saymanları hakkında da uygulanır.
Mahalli idarelere genel bütçeden yapılan aktarımın daha çok nüfus esasına dayalı yapılması nelere yol açar?
Genel bütçeden yapılan aktarımında daha çok nüfus esasına dayalı yapılması az gelişmiş bölgeler aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Göçlere neden olan faktörlerden biri de değişik bölgelerde gerçekleşen kamusal ve yarı kamusal hizmetler arasındaki kalite farklarıdır. Eşitsizlikleri tam olarak gidermek mümkün olmasa bile, azaltmak için, merkezî yönetimin farklı bölgelere farklı aktarımlar veya doğrudan yatırımları kaçınılmaz olmaktadır.
Merkezî yönetim ile mahalli idare birimleri arasında, mahalli idare sınırları içinde alt yapıyı etkileyen hizmetleri olan özel kuruluşlar arasında bir koordinasyonun ol- maması nedeniyle ortaya ne tür olumsuzluklar çıkmaktadır?
Merkezî yönetim ile mahalli idare birimleri arasında, büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında veya mahalli idare sınırları içinde alt yapıyı etkileyen hizmetleri olan özel kuruluşlar arasında bir koordinasyonun olmaması nedeniyle ortaya çıkan olumsuzluklar vatandaşların sık sık konuştuğu ve yakındığı konular olmaktadır. Örneğin, telefon idaresinin bozduğu asfaltta açtığı hatlarda işi bitince geç de olsa yeniden asfalt yapılmaktadır. Daha sonra aynı sokak ya da caddenin farklı veya aynı tarafta tekrar kazıldığı su, gaz, kablo tv, kanalizasyon, elektrik hatlarının yer altına alınması gibi birçok konuda birbirinden habersiz değişik zamanlarda hizmet yapıldığı görülebilmektedir. Bu durumun, yarattığı çevre kirliliği, çamur, devamlı yama yapılan asfalt, gürültü ve görüntü kirliliği gibi doğrudan veya dolaylı büyük ekonomik kayıplara yol açabilmektedir.
Seçmenin yerel yönetimlerde hangi yollarla sesini her an yöneticilere duyurma ve kararlarda etkili olma şansı vardır?
Türkiye’de, seçmen beş yılda bir seçimini yaparak görevini tamamlamış bir düzende demokrasiyi bilmektedir. Esasında, özellikle yerel yönetimlerde her an çeşitli uygulama biçimleriyle sesini her an yöneticilere duyurma, kararlarda etkili olma şansı vardır. Bunlar:
- Geri çağırma: Yurttaşların, seçilmiş kamu yetkililerinin, görev süreleri dolmadan bu görevlerine son verebilmeleri hakkına sahip olmaları anla mındadır. Geri çağırma, Dünya’nın belirli demokratik uygulamalarında karşılaşılan ve kamuoyuna duyarlılığı ve hesap vermeyi sürekli ve etkin kılıcı bir yöntem olarak geliştirilmiştir.
- Halk Toplantıları: Kamuoyunu bilgilendirmek ve yöneticilere kamunun düşünce, duygu ve isteklerini iletebilmek amacıyla başvurulan geleneksel bir yöntemdir. Bu toplantılar yetkililerce daha da geliştirilerek temel dü zenlemelerin ve önemli kararların alınmasına katkıda bulunucu bir niteliğe kavuşturulabilir.
- Ombudsman: “Yurttaş avukatı” ya da “halk hakemi” adlarıyla da anılan om budsman, yerel yönetimlerde önemli bir işleve sahiptir. Yerel ombudsman, ye rel topluluk üyelerinin, yerel yönetimden herhangi bir şikâyetleri olduğunda (örneğin, hizmetin gereği gibi yada hiç yerine getirilmemesi, haksızlığa uğrama vb) konunun incelenip değerlendirilmek üzere başvuracağı makamdır.
Belediye hizmetlerine gönüllü katılımla ile ilgili ne tür programlar örnek gösterilebilir?
5393 sayılı Belediye Kanunu’yla getirilen yeni bir düzenleme belediye hizmetlerine gönüllü katılımla ile ilgilidir. Buna göre;
“Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane, park, trafik ve kültür hizmetleriyle, yaşlılara, kadın ve çocuklara, engellilere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağ- lamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü ki- şilerin katılımına yönelik programlar uygular.”
Bir belediyenin borcuna karşılık, hizmet verdiği bina ve/veya araçlarına ve diğer gelirlerine haciz konulabilir mi?
5393 sayılı Belediye Kanunu’nda “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez. İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda hac zedilebilecek mal göstermesi istenir. On gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işlemi, alacak miktarını aşacak şekilde yapılamaz” hükmü bulunmaktadır. Buna göre, belediyeden alacağı olan gerçek veya tüzel kişinin, hukuken haklı da olsa alacağını elde edebilmesi için icra olanağından yararlanabilmesi büyük ölçüde olanaksız hâle getirilmiştir. Büyük ölçüde dememizin nedeni de, belediye gelirlerinin önemli bir kısmının yukarıda belirtildiği şekilde haczedilemez oluşundandır. Bunların dışında gelirlerinin olmaması veya azlığı söz konusu olduğunda belediyeden alacaklı olan kişilerin haklarına kavuşması olanaksız olacaktır.
Mali kuralın tanımı nasıl yapılır?
Gerek merkezî idare gerekse mahalli idareler düzeyinde denk bütçe yükümlülükleri, borçlanma ve harcamaların sınırlandırılması gibi bir dizi kuralları içeren mali kural, ülkelerin çoğunda yaşanan kamu borcu artışı karşısında önemli bir konu olmuştur. Mali kuralın tanımını şu şekilde yapmak mümkündür. Mali kural; bütçe dengesi, borçlanma, harcama ya da vergilendirme gibi mali göstergeler üzerinde belirli bir sınırlama tesis edilerek maliye politikası üzerinde yasal ya da anayasal çerçevede kısıtlayıcı kuralların getirilmesidir.