MADEN, METAL VE İNŞAAT SEKTÖRLERİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Gelmesi gereken ifade ZOR ve KARMAŞIK olmalıdır.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 2012 yılında yayımlanmıştır.

Yıkım en tehlikeli yapım sürecidir.

Ülkemizde yıkım çalışmalarını düzenleyen zorunlu yönetmelik olmadığından, yapılan yıkım çalışmaları ve meydana gelen kazalarla ilgili resmî ya da kişisel kayıtlar bulunmamaktadır.

En fazla toplu ölümlü iş kazaları, yer altı maden ocaklarında meydana gelmektedir. 1942 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Liaoning eyaleti Benzi kenti yakınındaki Honkeiko kömür madeninde meydana gelen metan ve kömür tozu patlamalarında bin beş (1500) yüz civarında madenci hayatını kaybetmiştir

Kömür Tozu Patlaması: Havada askıda bulunan (bir m3’te 2 ile 40 kilogram arası) kömür tozunun infilak etmesi olayıdır.

İş yerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmeliğin 11’inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında görevlendirilen destek elemanı sayısının 10’dan az olduğu ocaklarda en az 10 çalışanın konu ile ilgili eğitim alması sağlanır.

Zonguldak ilimizde eğitim ocağı bulunan maden işletmesi vardır

Patlayıcı kullanarak Yıkım Tekniği faaliyetinde risk tablosunda ölüm belirtilmemiştir.

İnsan gücü ile yıkımı yapılacak duvarların, yapı içi iskele sisteminin yüksekliği yerden en fazla 4 metre olmalıdır.

Yıkım işleri yapım işlerinden farklı ve tamamen tersine işlemlerdir. Uygulamada yıkım işleri birçok yöntemlerle yapılsa da küçük ve orta büyüklükteki yapılar için; söküm ve mekanik yıkım olarak iki ana başlıkta toplanabilir. Seçilen yıkım yöntemi ne kadar basit ve güvenli olsa da yıkım çalışmaları sırasında iş kazalarına rastlanmaktadır. Ülkemizde yıkım çalışmalarını düzenleyen zorunlu yönetmelik olmadığından, yapılan yıkım çalışmaları ve meydana gelen kazalarla ilgili resmî ya da kişisel kayıtlar bulunmamaktadır.

Ülkemizde genellikle yer altı maden işyerlerinde kullanılan ve arama, kur­tarma ve tahliye kelimelerinin birlikte ifade edildiği “tahlisiye” kelimesi ise Arapça kökenli olup Türk Dil Kurumu kaynaklarına göre can kurtarma an­lamına gelmektedir.

Ülkemizde ilk tahlisiye istasyonu 1938 yılında Zonguldak’ta kurulmuştur.

Yer altında meydana gelebilecek degaj: Yer altı maden ocaklarındaki ani gaz boşalması hâlidir. Genellikle grizulu kömür ocakla­rında sıklıkla karşılaşılabilen bir olaydır.

Tahlisiye Planı; tahlisiye planı çalışmasına ka­tılan kurtarıcıların görev alanları ve sorumluluk­ları önceden hazırlanan “Tahlisiye Planı” içinde belirtilmiştir: Kurtarma işinde çalışacak kişilere haber verilmesi; Geçici idarecinin alacağı tedbir­ler; Kurtarma faaliyetlerine katılan diğer şahısların görevleri; Tahlisiye ile ilgili talimatlar, bu plana ek­lenir. Plan en az 6 ayda bir incelenir ve gerekiyorsa yeniden düzenlenir.

Seçici yıkımın amacı, yıkıntı atıklarının yeniden kullanılmasında ve geri kazanılma­sında etkinliği ve verimliliği sağlamaktır.

Yıkım işinde seçici yıkım yapılmadan  ana yıkıma başlanmaz. Atıklardan geri kazanım veriminin arttırılması için seçici yıkım uygulaması zorunludur.

Yıkım işlerinde uygulanacak tedbirlerin seçi­minde risk kontrol hiyerarşisi göz önüne alınarak sırasıyla ortadan kaldırma, ikame etme, izole etme, mühendislik kontrolleri, idari kontroller ve kişisel koruyucu donanım (KKD) kullanımı yöntemleri­ne başvurulmalıdır. İlk öncelik olan ortadan kal­dırma seçimi ile tehlikenin ya da tehlikeli çalışma yönteminin yok edilmesi sağlanmalıdır. Yıkım sa­hasından geçen bağlantıların kesilmesi, kıvılcım ya da ateşleme kaynaklarının saha içerisine sokul­maması vb. tedbirler bazı örneklerdir. İkame etme seçiminde ise daha az tehlike oluşturan bir seçenek ile değişiklik yapılır. Çalışanların yüksekte çalışma­sı yerine kontrollü çökertme tekniğinin uygulan­ması buna bir örnektir.

Riskli bina yıkım işlerinde yıkımı yapılan binanın, yükleme ve istifleme işleri için ay­rılan alanın en az iki metre yüksekliğinde seperatör ile çevrilmesi ve güvenlik alanının oluşturularak yıkım alanından bağımsız tu­tulması sağlanmalıdır.

Yıkım faaliyetinin her safhasında 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ile 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve bu Kanunlara dayanılarak yürürlüğe konulmuş diğer mevzuata uyulması ve yıkım faaliyetinde görev alanların ilgili mevzuatına uygun olarak kişisel koruyucu donanım kullanılması zorunludur.

Yıkım işlerinde görev alacak müteahhitler, yıkımın teknik sorumluluğunu değil bu sorumluluğu üstlenecek , yıkım faaliyetinde, yıkım sorumlusu olarak statik fenni mesul bulundurmakla, gerekli olması hâlinde fenni mesulü değiştirmekle ve fenni mesulün görevi başında bulunma­dığı durumlarda faaliyeti durdurmakla sorumludurlar.

Statik fenni mesul: Yıkım planını ha­zırlayan ve yıkım işleminin teknik so­rumluluğunu üstlenen, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği kapsamında proje ve uygulama denetçisi veya uygu­lama denetçisi belgesine sahip olan veya 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alan­ların Dönüştürülmesi Hakkında Kanu­nun Uygulama Yönetmeliği kapsamın­da riskli yapı tespit raporu hazırlanması yetkisine haiz inşaat mühendisini niteler.