Çatışma Çözümü ve Barış İnşası
Güç kullanımı ile ilgili kaç çeşit paylaşım ortaya çıkmaktadır?
Güç kullanımı ile ilgili olarak üç temel paylaşım ortaya çıkmaktadır. Bunlar şu şekilde ifade edilebilir:
1. Gücü kullanış biçimimiz: Güce hakim olarak yerine gelmesini istediğimiz süreçlerde taraflar ile kurduğumuz iletişim “istediğim şeyi yap, yoksa istemediğin şeyi yapmak zorunda kalacağım” önermesine yakın bir anlam ortaya
çıkartacaktır.
2. Gücü değişime sokmamız: Tarafların sahip olduğu güçlere bağlı olarak yerine gelmesini istediğimiz süreçlerde taraflar kurdukları iletişim ile “istediğim şeyi bana ver, ben de sana istediğin bir şeyi vereyim” diyen bir iletişim paylaşmış olurlar.
3. Bütünleştirici güç: Güçle ilgili paydaşlara sunduğumuz iletişimde “doğru olduğuna inandığım şeyi yapacağım, bu da özgün bir yol olacak ve sonunda daha da yakınlaşmış olacağız” diyen bir önermede bulunmuş oluruz.
Çatışmanın temel nedenleri nelerdir?
Çatışmanın temel nedenleri:
1. Sınırlı Kaynaklar (zaman, para, mülk ve benzerleri gibi),
2. Karşılanmamış Temel İhtiyaçlar (güvenlik, kimlik, kendini ifade edebilmek
ve benzerleri gibi),
3. Çatışan Değerler (örneğin özgürlüğe karşı eşitlik, ailenin güvenliğine karşı
risk alma konusunda istek gibi),
4. İnançlar,
5. İdeolojiler (örneğin kapitalizm ve komünizm ilkelerinin buluşamaması) şeklinde sıralanabilir.
Çatışmanın boyutsal sınırlarında hangi temel gruplandırmaları görürüz?
Çatışmanın boyutsal sınırlarına baktığımızda aşağıdaki şu temel gruplandırmaları görürüz:
1. Kişiler içindeki çatışma
2. Kişiler arası çatışma
3. Gruplar içindeki çatışma
4. Gruplar arası çatışma
5. Devletler arası çatışma
Çatışmanın artmasında ve azalmasında hangi aşamalar söz konusudur?
Çatışma artması ve azalmasında şu aşamalar söz konusudur:
1. En başlangıç düzeyinde önce ‘farklılıklar’ vardır.
2. Yavaş yavaş ‘zıtlıklar’ belirginleşmeye başlar.
3. Belirginleşmeye başlayan zıtlıklar ile zıtlıkları üreten taraflar arasında ‘kutuplaşmalar’ başlar.
4. ‘Şiddete’ ilişkin gelişmeler yaşanabilir.
5. Sürecin en fazla artabileceği nokta ‘savaş’ durumudur.
6. Hiçbir savaşın sonsuza dek sürmesi mümkün değildir. Savaşın doyma noktasına gelmesi ile birlikte ‘ateşkes’ de takip eden bir sonraki adımdır. Çatışmanın azalmasındaki ilk süreçtir.
7. Ateşkes ile birlikte ‘anlaşmalar’ belirginleşir.
8. Anlaşmaların sağlanmasıyla taraflar arasındaki süreç ‘normalleşmeye’ başlar.
9. Normalleşme de beraberinde bir sakinlik, uzlaşı sürecini, yani ‘barışı ve uzlaşıyı’ sağlar.
Kültürlerarası iletişimde bireylere rehberlik edebilecek hangi noktalarından yararlanılabilir?
Kültürlerarası iletişimin bireylere rehberlik edebilecek şu noktalarından yararlanabiliriz:
1. İletişimde sorumluluk alın.
2. Yargılardan uzak durun.
3. Saygı gösterin.
4. Empati kurun.
5. Sabırlı olun.
6. Kendi kültürel yanlılıklarınızı hatırlayın.
7. Esnek olun.
8. Açık mesajlar paylaşın.
9. Kültürel hassasiyetinizi arttırın.
10.Dinlemeyi önemseyin.
Uluslararası ve kültürlerarası iletişimde en yaygın sorunların temel nedeni nedir?
Uluslararası ve kültürlerarası iletişimde en yaygın sorunlar karşılıklı anlama ve anlama çabasının eksikliğinden, yanlış anlama ve yorumlamalardan, duygusal tepki ve eylemlerden, iletişim sürecinin kesintiye uğramasından, yok saymadan, güç elde etme çabasından ve çoğulculuğa olan inancın yitirilmesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Kültürlerarası iletişimde sözü edilen nedenleri, farklı iletişim süreçlerini ve iletişime bağlı etkileşim süreçlerini belirleyen bir başka nokta da kültürel özelliklere bağlı olarak şekillenen ‘iletişim tarzlarımızdır.’ Belirtilen konularda yetersiz çalışma ve uygulamalarda kaçınılmaz olarak farklı boyutlarda çatışmaları beraberinde getirmektedir.
Çatışma nasıl tanımlanabilir?
Çatışma için kesin, tek tip bir tanım bulunmamaktadır. Günümüz barış ve çatışma çalışmaları içerisinde ağırlıkla şiddet, öldürme ve yok etmeler ile ilişkilendirildiğini görmekteyiz. Bir başka tanımlamada ise çatışma bir veya daha fazla taraf arasında karşılaşma anlamına gelmektedir. Çatışmanın, çıkarların buluşamadığı bir algı olarak tanımlandığı yaklaşımda bir tarafın belli ölçüde istediğini alırken diğer tarafın istediğini alamaması olarak da tanımlanmaktadır.
Dialektik yaklaşımı çatışmayı nasıl ele alır?
Farklı fikirlerin karşı karşıya gelmesi ile bir sonuca gitme çabasına kısaca “dialektik” adını vermekteyiz. Dialektik yaklaşımı ile birlikte bir teze, yani bir önermeye karşılık başka bir tez, yani antitez sunulmaktadır. Bu iki karşı tezin sunulması ile birlikte başka bir sonuca, yani senteze ulaşılmaktadır. Bu da kendi başına bağımsız bir tezi, yani önermeyi içermektedir.
Çatışmaların çözümlenmesinde hangi temel yaklaşımlar mevcuttur?
Çatışmanın çözümlenmesine ilişkin bugüne kadar uygulanagelmiş yöntem ve yaklaşımlara baktığımızda ise dört temel yaklaşımın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Çatışmanın çözümlenmesi ve barışın inşasında dikkati çeken yaklaşımlardan birisi “güce dayanan” yaklaşım ve çözümlerin üretilmesidir. Bir başka karşılaşılan örnek ise “haklara dayanan” yaklaşım tarzıdır. Çatışmaların karşılanmayan ihtiyaçlardan da çıktığını düşünecek olursak, diğer yaklaşım ve çözüm yönteminin “ihtiyaçlara dayanan” özellikler taşıdığını söyleyebiliriz. Sözü edilen bu üç yaklaşım ve çözüm yönteminin yanında elbette farklı “deneysel” durumun özgünlüğüne bağlı çözüm yöntemlerinden de bahsedebiliriz.
Çatışmaların çözümlenmesinde üretilen teknik süreçler hangi yöntemlerden faydalanır?
Çatışmaların çözümlenmesinde üretilen teknik süreçler bakımından üç farklı temel yöntemden yararlanıldığını söyleyebiliriz. Bunlar şu şekilde ifade edilebilir:
1. Pazarlık: İki ve daha fazla tarafın bir çatışmayı çözmek için çalışmasıdır.
2. Ara buluculuk: Çatışmada yer alan kişi ya da gruplara üçüncü bir tarafın yardım etmesidir.
3. Hakemlik: Üçüncü bir taraf aracılığı ile çatışmadaki tarafların çözüme ulaşmaya zorlanmasıdır.
Çatışmaya karşı gösterilen bireysel tepkiler nelerdir?
Bireysel düzeyde çatışmaya karşı tepkileri de şu tanımlar içerisinde ifade edebiliriz:
1. Kendini çekme (kendini yok edici davranış)
2. Hakim olmak (sertlik göstermek)
3. Boyun eğmek (bunalım)
4. Bağlanmak (sağlıklı)
5. Belirsizlik (kaygı)
Çatışma çözümünde hangi uygulamalardan yararlanılabilir?
Çatışma çözümünde şu uygulamalardan yararlanılabilir:
• Üçüncü taraflara danışmalar
• Süreci geliştirecek ve destekleyecek çalışmalar
• Aracılık edilmiş ve desteklenmiş görüşmeler
Kültürel yeterlilik seviyeleri nelerdir?
Farklı bilgi ve deneyimlerimiz nedeniyle farklı ‘kültürel yeterlilik (veya yetkinlik) seviyelerine’ sahip olabiliyoruz. Bu kültürel yeterlilik seviyeleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Kültürel yıkıcılık: Davranışlarımızın, tavırlarımızın, kurallarımızın ve uygulamalarımızın diğer kültürlerden olanlara karşı yıkıcı olması durumunda kültürel yıkıcılık kavramı karşımıza çıkmaktadır. Diğer kültürlerden olanları ortadan kaldırmaya çalışmak, bu kişilere karşı sömürmeye yönelik birtakım eylemlerde bulunmak da aynı sınıflama içerisine girmektedir.
2. Kültürel yetersizlik: Farkında olmadan veya bilmeyerek yer alan kültürel yıkıcılık durumudur. Belli bir kültürel kimlikteki grubun diğerini veya diğerlerini yok sayması durumudur. Diğer kültürlerden ve gruplardan korkulması da örnek olarak gösterilebilir.
3. Kültürel körlük: Bir tür tarafsız olma yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre herhangi bir kültür, sınıf veya ırk diğerlerine göre bir farka sahip değildir. Böylesi bir yaklaşımda aslında “ben tarafsızım” ifadesi ile dolaylı olarak kendi kültürel grubunun üstünlüğüne ve gücüne dayanan yaklaşımlarda bulunmaktır.
4. Kültürel yeterliliğe yakınlık: Farklı kültürler ve kültürlerden olan kişiler ile çalışmalarda gözlemlediğimiz zayıf yanlarımızın farkına varma durumudur. Farklı kültürlerden kişiler ile çalışmaları yürütürken her kültürün temsiliyetini mümkün olduğunca sağlamaya çalışmak ve insan haklarına bağlılık göstermek gibi yaklaşımları içermektedir. Bu yaklaşım, egemen kültürel gruplardan temsilcilerin kimi zaman ‘ödün verildiğini’ düşündüğü gibi bir yanlış hissin de uyanabilmesine neden olmaktadır.
5. Kültürel yeterlilik: Kültürlerarasında benzerlikler olabileceği gibi farklılıkların da olabileceğini görmek, bu farklılıkların varlığını kabul etmek ve bunlara saygı göstermek anlamına gelmektedir. Diğer kültürlere karşı hassiyetlerin özenle yaşatılması gerektiğini, bu durumla ilgili bilginin arttırılmasını ve çeşitliliğe önem verilmesini işaret etmektedir.
6. Kültürel maharet: Kültürler en üst saygınlık derecesinde ele alınarak değerlendirilir. Kültürler ile ilgili olarak yeni yaklaşımların üretilebilmesi, var olan bilginin üzerine eklenebileceklerin sorgulanması ve kültürlerarası etkileşimin önemine inanarak kültürel yetkinlik için savunuculuğun yapılmasını da işaret etmektedir.
Kültürlerarası iletişimde temel olarak dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Kültürlerarası iletişimde temel olarak dikkat edilmesi gereken bu noktalar şu şekilde sıralanabilir:
a. Farklı sosyal değerlerin olduğunu aklımızda tutalım.
b. Farklı statü algılamaları, yorumlamaları ve anlamlarının olduğunu ve bunları sergilemede de farklılıklar olabileceğini hatırlayalım.
c. Farklı karar alma yöntemleri ve yaklaşımlarının olabileceğini unutmayalım.
d. Farklı zaman algılarının olabileceğini hatırlayalım.
e. Farklı bireysel mesafe ve mekân algılarını hatırlayalım.
f. Farklı kültürel dokulardan kaynaklanan sözlü ve sözsüz iletişimi kullanma biçimlerinde farklılıklar olabileceğini unutmayalım.
g. Farklı beden dillerinin olduğunu unutmayalım.
h. Farklı davranış kurallarının olabileceğini hatırlayalım.
i. Farklı hukuki ve etik davranışların da var olduğunu, kültürlerarası etkileşim ve iletişim süreçleri içerisinde farklılaşabileceklerini hatırlayalım.
j. Farklı dil engellerinin olabileceğini hatırlayalım.
Gandhi yaklaşımının hangi vurgu noktaları bulunmaktadır?
Gandhi yaklaşımı, şiddete dayanmayan çatışma ve sosyal kuramı içinde barındırır. Bu yaklaşım içerisinde üç ayrı vurgu noktası öne çıkmaktadır.
Bunlar:
a. Doğru için mücadele etmek.
b. Şiddeti önleyen iç bileşenlerden yararlanmak.
c. Amaç kazanmak değil, daha sağlıklı bir ilişki başlatarak sosyal gerçeklikle ilgili olarak daha taze bir düzeye gelmektir.
Etkili bir diyalog için hangi temel ilkelerden faydalanılabilir?
Etkili diyalog için 12 temel ilke önerilmektedir. Yararlanılabilecek ilkeler şu şekilde sıralanabilir:
• Kendi varsayımlarımız için bilinçli hale geliriz.
• İnsanlar fikirlerin arkasındaki anlamı ararken birbirlerini ödüllendirir.
• İnsanlar ortak bir deneyim üretmek ve ortaklaşa nasıl birlikte düşüneceklerini anlamak için çalışırlar.
• Farklılıklar kabul edilir ve açıklamalar için aranırlar.
• Farklı deneyim ve fikirlerden yeterince büyük bir yapıyı oluşturmak için yararlanılır.
• Tabu olarak kabul edilegelmiş konular güvenli ve anlamlı bir aramada ele alınabilir.
• Belli bir gündem yoktur. Anlaşma zamanla ortaya çıkmaya başlar. • Parçalayarak düşünmek bir bütün içerisinde düzenli hale gelir.
• Karmaşık probleme ‘yeni bir gözle’ bakarız.
• Karşılıklı ve çaprazlama konuşmalar teşvik edilir.
• Sürecin başlangıcı vardır ama sonu yoktur. Ne zaman oluşursa değişim o zaman gerçekleşir. Acele etmeye gerek yoktur.
Adam Curle’ün üzerinde durduğu aracılık kuramı çatışma sürecini hangi taraflar arasında ele alır?
Adam Curle’ün üzerinde durduğu aracılık kuramı ve uygulamasına göre benzer olmayan taraflara eş aralıkta olmayan bir model sunulur. Bu yaklaşım ile amaç barışçıl olmayan ilişkilerden barışçıl olan ilişkilere geçiş sağlanmaya çalışılır. Aracılık süreci içerisinde iki taraflı bir yaklaşım ve uygulama söz konusudur. Taraflardan biri çatışmayı üreten taraf iken diğeri ise incitilmiş taraftır. Aracılık süreci bu iki taraf adına yürütülür.
Aracılık kuramına göre çatışmanın çözülmesi için gerekli olan öğeler ve süreç aşamaları nelerdir?
Çatışmanın çözülmesi içerisinde tarafların sürece katkıda bulunabilmeleri ve sürecin olumlu olarak üretilebilmesi için sürecin geliştirilmeye ve belirli öğeler ile beslenebilmesine ihtiyaç vardır. Bu öğeleri ve süreç aşamalarını şu şekilde tanımlayabiliriz:
1. Güç konusundaki dengesizlikler ve adalet konusundaki eşitsizlikler hakkında insanların farkında olmasını sağlayınız.
2. Kendilerini düzenlemelerini ve şikayetlerini dile getirmelerine yardımcı olunuz.
3. Söz konusu maddelere çok daha eşit güç dengeleri ve ilişkiler içerisinde yaklaşınız.
4. Daha değer kazanmış bir ilişkiyi yapılandırmaya çalışın.
Barış inşası sürecinde, sosyal adaletin sağlanmasının ne gibi faydaları bulunmaktadır?
Sosyal adaletin sağlanmasının katkıları şu şekilde sıralanabilir:
1. Açık diyalog ve eleştiriyi kabullenmek.
2. Artan çatışma süreci içerisinde iletişim kanallarını açık tutacak süreçlerin kurulması.
3. Değerlerde çeşitlilik ve farklı olanların kabulünün sağlanması.
4. Ahlaki yargılama ve dışarıda tutmalara ilişkin belirtilere hazır olmak.
5. Adaletsizliğe karşı yapısal bir mücadeleye girmek.
Bireysel açıdan barışa hizmet edecek temel özellikler nelerdir?
Bireysel açıdan barışa hizmet edecek üç temel özellik şu şekilde ifade edilebilir:
1. Alçak gönüllülük: Belli konular içerisinde haklı olduğumuzu düşünmek kadar her zaman haklı olamayacağımızı bilmemiz de önemli bir başlangıç noktası olacaktır.
2. Yüce gönüllülük-büyüklük: Süreçler içerisinde zorlukları aşmada kolaylaştırıcı bir yaklaşımın ötesinde, vermeyi bir değer olarak görmek de barışı inşa eden yaklaşımlardan olacaktır.
3. Hizmet: Barışın inşası sürecinde paydaş olan ve farklı beklenti düzeylerine sahip birey ve toplulukların ihtiyaçlarını gözeterek hizmeti temel alan eylemleri uygulamaya koymak da olumlu sonuçlar doğurmaktadır.