Medya ve Temsiliyet
Medya sözcüğünün kökeni nedir?
Türkçede medya olarak kullanılan, İngilizcedeki media sözcüğü, araç, orta, ortam aracı, anlamlarına gelen medium (Latince medius) sözcüğünün çoğuludur.
Kitle iletişim araçları kapitalist sistem içinde nasıl bir öneme sahiptir?
Bugün kitle iletişim araçları kapitalist sistem için ekonomik, siyasal ve kültürel açıdan son derece önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu araçlar, endüstriyel düzeyde örgütlenerek hem birer ekonomik kâr ve çıkar amaçlı olarak hem de diğer endüstrilerden farklı olarak bilinç yönetimi ve ideolojik yönlendirme amacıyla kullanılmaktadır. Medya ve kültür endüstrileri kapitalist sistemin ayrılmaz bir parçasıdır ve ancak kapitalist gelişim dinamikleri içerisinde açıklanıp anlamlandırılabilir.
Propaganda medyası neyi ifade eder?
Bu tür belli kişi ve gruplar tarafından desteklenir. Tüm içerikler (televizyon, filmler, gazeteler) kamuya sunulmazdan önce titizlikle kaydedilir ve denetlenir. Dahası, haricî medya kaynaklarındaki arzu edilmeyen içerik, hasas bilgilerin sızmasını önlemek amacı ile düzeltilir ya da engellenir. Propagandacılar kendilerini kamu yararı ilkesini kullanarak savunurlar.
Alternatif medya ve propaganda medyası arasındaki fark nedir?
Aslında alternatif medya, propaganda medyası ile ortak bir yönü paylaşır. Her ikisi de bileyeceği bir baltaya, oluşturacağı bir gündeme, içini dolduracağı siyasi bir amaca sahiptir. Ancak pratikteki büyük fark şudur: Propaganda medyası güçlüler tarafından yürütülüyorken, alternatif medya insanlar çoğunlukla güçsüzlerdendir.
Temsil kavramını nasıl tanımlayabiliriz?
Temsil, kısaca; dil yoluyla anlam üretilmesidir. The Shorter Oxford İngilizce Sözlüğü kelime için iki tanım verir: Birincisi, bir şeyi tanımlamak için, akılda bir tanım, imge veya resim oluşturmak için ya da aklımızda benzer bir figür oluşturmak için bir şeyi temsil etmek. İkincisi temsil etmek; sembolleştirmek, anlamında olmak, önde gelen isimlerden olmak anlamına da gelmektedir.
Temsilde yansıtıcı yaklaşım neyi savunur?
Yansıtıcı yaklaşıma göre anlam, gerçek dünyadaki nesne, kişi ve olaylarda saklıdır. Dil bir ayna gibi dünyada var olan gerçek anlamları yansıtır. Dilin sadece gerçekleri yansıttığını savunan bu teori bazen öyküsel olabilir. Dil ve öyküsel temsil teorilerinde verili bir gerçeklik bulunur.
Temsilde maksatlı yaklaşım neyi savunur?
Maksatlı yaklaşıma göre, dil yoluyla kendine ait anlamı dünyaya kazandıran bizzat konuşmacı ya da yazardır. Kelimeler, yazarın gerekli gördüğü anlama gelir. Bu, “maksatlı yaklaşımdır”. Bu yaklaşımın haklı olduğu nokta şudur ki hepimiz bireyler olarak dünyaya bakış açımıza ve bize özel ya da özgü şeyleri ifade etmek ya da paylaşmak için dili kullanırız ancak dil çerçevesinde genel bir temsil teorisi olarak maksatlı yaklaşım da hatalıdır.
Temsilde inşacı yaklaşım neyi ifade eder?
İnşacı yaklaşım, dilin toplu, sosyal karakterini ele alır. Buna göre, ne nesneler ne de bireyler, kendi başlarına dilde anlamı oturtabilir. Nesneler anlam yükleyemez, temsil sistemlerini kavramları ve göstergeleri kullanarak, anlamı oluşturan bizle- rizdir. Bu, dilde anlam üzerine inşacı yaklaşım olarak adlandırılır. Buna göre, nes- nelerin ve insanların bulunduğu maddesel dünya ile temsil, dil ve anlamın yer al- dığı sembolik uygulamalarla, süreçleri birbirine karıştırmamalıyızdır.
Medya temsilleri kitlelere sunarken hangi yolları kullanır?
Medya temsilleri kitlelere sunarken belli yolları kullanır Bunlar; örneklerle temsil etme, kişilikleri ve sunucuları kullanma ve yıldızlardan yararlanmadır.
Örneklerle temsil nasıl gerçekleşir?
En güçlü temsilleri örnekler sunar. Onlar bir kültürün en derin inançlarını, değerlerini ve belki ön yargılarını özetleyen en büyük erkek ve kadın kahramanlar, kötü adamlardır. Örneklerin temsil edilebilmesi için bir şeyden inşa edilebilmesi gerekmektedir. Aynen türlerde olduğu gibi bu unsurlar kullanıldıkça tanıdık hâle gelirler. İlk bakışta bu unsurlar fiziksel görünüşe aittir; saç, giysiler, ayırt edici niteliklerdir.
Gösterge bilimi neyi ifade eder?
Gösterge bilimi göstergeleri inceleyen bilimdir. Gösterge bilimin orijinal karşılığı olan “semiotics” Yunanca kökenlidir, göstergelerin, başka ifadeyle gerçek dünyadaki işaretlerin yorumu anlamına gelir. Gösterge bilimi gerçek dünya ve onu temsil etmek için kullandığmız dil arasında doğrudan bir ilişki olmadığını söyler.
"Aslında her şey bir göstergedir ve bunun doğal sonucu olarak gösterge bilimi her şeyi inceler." ifadesi ne anlama gelir?
Gösterge bilimi her şeyi inceler denirken, anlam içeriği yönünden değerlendirmede bulunduğunu belirtmek gerekir. Farklı araştırmacı yazarlara göre çeşitli göstergeler saptanmıştır. Bunlar; kelimeler, cümleler, kelimeleri ve cümleleri temsil eden ses veya işaretler, bilgisayar programları, resimler, şemalar ve grafikler, fizik ve kimya formülleri, parmak izleri, diğer işaretlerden türetilmiş nesneler (şiirler, romanlar vb.), işaretlerden oluşan yapı taşlarına sahip nesneler (müzik vb.), hayali sahneler ve karakterler, benlik, Tanrı, kişilik, düşünceler, fikirler, kavramlar, imgeler, duygular, para, tutumlar, gelenekler, kurallar ve değerler, hayvanların içgüdüsel davranışları (yön bulma güdüsü vb.), DNA’dır.
Gösterge bilimi ile ilgilenen ünlü düşünürler kimlerdir?
Göstergelere (işaretlere) ve onların anlam iletme biçimlerine ilgi göstermenin uzun bir tarihi vardır. Bu tür çalışmaları Orta Çağ düşünürlerine, John Locke’a kadar indirmek mümkündür. İsviçreli dil bilimci Ferdinand de Saussure (18571913) ve Amerikalı mantık-bilimci Charles Saunders Peirce (1839-1914) gösterge bilimin kurucularıdır. Saussure’ün ölümünden sonra öğrencileri tarafından kitap hâline getirilen “Genel Dilbilim Dersleri” (1916) adlı ders notlarında yazar, genel bir gösterge bilimin varlığından söz etmektedir. Saussure ve Pierce’dan başka Roland Barthes, Christian Metz, Passolini ve Umberto Eco da gösterge bilimin gerekliliğini savunmuşlardır.
Eco gösterge bilimini nasıl tanımlar?
Eco’nun gösterge ve gösterge bilimi tanımına göre: “Başka bir şeyin yerini anlamlı olarak tuttuğu varsayılabilen her şey göstergedir. Gösterge başka bir şe- yin yerini tuttuğunda o şeyin var olması ya da o anda gerçekten bir yerde olması gerekli değildir. Bundan dolayı ilke olarak gösterge bilimi yalan söylemek için kullanılabilen her şeyi inceleyen bir bilim dalıdır”.
Barthes' a göre düz anlam ve yan anlam neyi ifade eder?
Barthes gösterge bilimde anlamlama kavramını irdelemektedir. Barthes’ın kuramında anlamlandırmanın iki düzeyi bulunmaktadır. Bunlar; düz anlam ve yan anlamdır.” Düz anlam, “gösteren”e baktığımızda zihnimizde oluşan yansımadır. Bu yansımanın ana belirleyicilerinden biri de kültürdür. Yan anlam ise göstergenin izleyiciye yine kültür çerçevesinde hissettirdikleridir. Ünlü bir futbolcunun fotoğrafı, düz anlamda o futbolcuyu gösterirken, yan anlamda gücü, çevikliği ve hızı işaret eder.
İdeoloji kavramı ilk kez kim tarafından ve hangi anlamda kullanılmıştır?
İdeoloji kavramı ilk kez Antonie Destutt De Tracy tarafından kullanılmıştır. De Tracy ideoloji kavramını herkese doğru düşünme imkânları sağlamak için kullanılacak fikir bilimi anlamında kullandı ve Fransız Devrimi’ne meşruiyet kazandırılmasında kullanılan en etkili araçlardan biri oldu. Fransız Devrimi ile birlikte ideologlarla yakın bağları olan Napoleon iktidara geçince insanların yanlış düşüncelerini düzeltmeye yarayacak fikir biliminin yaygınlaştırılmasının doğru olacak düşüncesiyle ideologlara destek oldu ve onlara gereken desteği sağladı.
Marx’ın ideoloji yaklaşımı nasıldır?
Marx ideolojiyi sınıf sistemi ile ilişkilendirir. Marx ideolojideki çarpıklığın, bu kavramın topluma yönetici sınıfın çıkarları ve bakış açısını yansıtması gerçeğinden doğduğuna inanır. Yönetici sınıf her zaman kendisini baskıcı olarak görme konusunda isteksizdir ve baskı altında tuttuklarını tahakkümlerine razı etme endişesi taşır. Yani sınıf sistemi baş aşağı, tepetaklak bir biçimde var olur. Marx’a göre ideoloji bir iktidar tezahürüdür ve tam anlamıyla çağın hakim düşüncelerini oluşturur ve ideoloji geçici bir şeydir, sürekliliği ancak onu doğuran sınıf sistemi ayakta kaldığı sürece söz konusudur.
Gramsci' nin ideoloji kavramı neyi ifade eder?
İdeolojiden farklı olarak Gramsci’nin hegemonya kavramı toplumdaki güçlü ile madun arasındaki mücadeleyi ele alır. Hegemonya; ortak irade oluşturma hedefiyle tanımlanır. Egemen sınıfın hegemonik olması, diğer toplumsal sınıfların çıkarlarını kendi çıkarlarına eklemleyerek gerek bir ulusal kitlesel irade yaratmasıyla mümkündür. Gramcsi’nin kuramında ideoloji sanata, hukuka, ekonomik etkinliğe ve bireysel ortak yaşamın diğer bütün tezahürlerine ilişkin bir dünya kavrayışıdır. Bu kavrayış toplumsal çimento işlevi görür.
Toplumsal cinsiyet kavramı ne anlama gelir?
Toplumsal cinsiyet kavramı kadın ve erkek için toplum ve kültür tarafından belirlenerek sınırları çizilmiş olan rol ve davranış kalıplarıdır. Bunlar her ne kadar kültürden kültüre farklılık gösterse de özünde aynıdır ve toplumun istediği ideal kadın ve erkek modelleri belirlenmiş olan toplumsal cinsiyet rolleri ile çizilir. Toplumdaki sosyal, politik ve ekonomik eşitsizliklerden ortaya çıkan toplumsal cinsiyet olgusu, kadın erkek rollerinin farklılaşmasıyla kendini somutlaştırır. Toplumsal cinsiyet kavramında roller çok önemlidir. Toplumsal cinsiyet rolü, toplumun tanımladığı ve bireylerin yerine getirmelerini beklediği cinsiyetle ilişkili bir grup beklentidir.
Hall' ün ırk ve etnisite temsilleri hakkındaki düşüncesi nedir?
Hall, hegemonik medya temsillerinden hareketle, etnik azınlıklarında sürekli ırksal stereotiplerle yanlış temsil edildiğini belirtir. Yazar aleni ırkçılık ile siyahların ya da diğer etnik azınlıkların ırklararası ilişkilerde gerilime neden olduğu türünden sorgulanmamış varsayımlara dayanan, dolaylı ırkçılık arasında bir ayrım yapar. Hall günümüz dünyasında Batı medayasında aleni ırkçılığa daha az rastlandığına ancak dolaylı ırkçılığın daha fazla olduğuna işaret eder.