aofsorular.com
SOS307U

Sanatın Alımlanması ve Tüketimi

9. Ünite 48 Soru
S

Sanatın alımlanması nasıl bir etkinliktir?

Sanatın üretimi gibi, alımlanması ve tüketimi de semboller, fikirler, değerler, anlamlar içeren bir insan etkinliğidir.

S

Alımlanma nedir?

Alımlanma: Bir sanat ürününün duyusal ve düşünsel şekilde algılanması ya da deneyimlenmesidir. Alımlanma ile söz konusu ürünün değerlendirmesini birbirine karıştırmamak gerekir. Elbette al›mlama ve değerlendirme birbirinden bağımsız değildir, hatta değerlendirme alımlamanın bir uzantısıdır. Ancak değerlendirmede sanat ürünü bilgisel ve kavramsal bir düzen içinde bir incelemenin nesnesi iken alımlama da bireylerin sanat ürününe karşı öznel yaklaşımlar önemlidir

S

Kültürel sermayenin tanımı nedir?

Kültürel Sermaye: Sosyolog Pierre Bourdieu’nün ortaya koyduğu bu kavram, daha çok orta ve üst sınıf ailelerin çocuklarına aktardıkları, dil, uygun sosyal ilişki tarzları gibi okul ve eğitim kurumlarından edinilemeyen değerleri ifade eder.

S

Kültürel sermaye, bireylerde nasıl önemli rol oynar?

Kültürel sermaye, bireyin sanat ürünüyle ilişkisinde, bu ilişki sayesinde sahip olacağı sosyal statünün niteliğinde önemli rol oynar.

S

Bireyin hangi ürünleri sanat olarak kabul edeceği, hangi sanat ürününü nasıl alımlayacağı ve nasıl tüketeceği nasıl belirlenir?

Bireyin hangi ürünleri sanat olarak kabul edeceği, hangi sanat ürününü nasıl alımlayacağı ve nasıl tüketeceği kültürel sermaye tarafından belirlenir.

S

Kimlik kelimesinin tanımı nedir?

Kimlik, bireyin ya da grupların varlıklarını tanımlayarak kendilerini diğerlerinden farklılaştıran ya da benzeştiren nitelikleridir.

S

Bireyin kimlik inşasını en önemli yapı taşlarından biri nedir?

Birey ve sanat ürünü ilişkisinin tek taraflı olduğu düşünülmemelidir. Bireyin sanat ürününe anlam ve konum eklediği kadar, sanat ürünü de bireye anlam ve konum ekler. Bu geri etki nedeniyle sanat ürünleri bireyin kimlik inşasını en önemli yapı taşlarındandır. 

S

Sanat ürününün alımlanmasında hangi nitelik belirleyici rol oynar?

Başka bir deyişle sanat ürününün alımlanmasında ortak paydanın niteliği belirleyici rol oynar.

S

Politika ve ideolojinin kültür içinde varlık kazandığı göz önünde bulundurulsa  sanat ürünlerinin, politik söylem, hareket ve kurumlarla öteden beri içiçe olması doğaldır. Bunun örnekleri nelerdir?

Örneğin; biri eski Yunan’da, diğeri eski Çin’de yaşamış olan Pythagoras (İ.Ö. 580-50) ve Konfüçyus’un (İ.Ö. 551-478) müzik üzerine ontolojik (varlıkbilimsel) ve antropolojik bakış açılarıyla düşünmesi, Platon’un (İ.Ö. 428/7- 348/7) Devlet adlı yapıtında sanat üzerinden iktidar ve vatandaş ilişkisi üzerinde durması, düşünce insanlarının uzun zamandan beri birey-gruplar-sanat ürünü ilişkisi üzerinde durduklarının örnekleridir.

S

Modern ulus-devletlerin kurulması sürecinde ulusu tanımlamak, bu tanım çerçevesinde ulusun geçmişiyle bugününü bağlamak için sanat ürününe ihtiyaç duyulmuştu. Bunun sonucu ne olmuştur?

Dolayısıyla sanat, bütün kuvvetleriyle ulusun içindeki halk mirasına döndü.

S

Hegemonya tanımı nedir?

Hegemonya, Gramsci’nin kavramsallaştırdığı şekliyle, egemen sınıfların siyasi ve ekonomik liderliklerinin beraberlerinde düşünsel liderliği de getirdiğini, böylelikle kitlelerin düşünsel alanda da bu egemen sınıflar tarafından yönlendirildiğini ifade eder.

S

Gramsci, egemen sınıfların asıl başarısının kendi dünya görüşlerini ve sosyal iletişim biçimlerini toplumun ortak hissiyatı gibi gösterebilmeleri olduğunu söyler. Bu yaklaşıma göre farklı toplumsal sınıfların sanat ürününün alımlanmasında ne belirleyicidir?

Bu yaklaşıma göre farklı toplumsal sınıfların sanat ürününün alımlanmasında kendi iç dinamiklerinden ziyade egemen sınıflar belirleyicidir.

S

Yüksek Kültür ve Aşağı Kültür kavramlarının tanımı nedir?

Yüksek Kültür ve Aşağı Kültür:Kültür çalışmaları, eleştirel kuram ve sosyolojide kültür ürünlerini, alımlayan grubun eğitim düzeyi, ekonomik üstünlüğü ya da yoksunluğu temelinden hareketle sınıflandırmada kullanılan kavramlardır.

S

Yüksek kültür ve aşağı kültür kavramları öncelikle sanat ürününün kendisini nitelemek için değil de ne için kullanılmıştır?

Öncelikle sanat ürününün kendisini nitelemek için değil, belli gelir ve eğitim düzeyindeki toplumsal sınıfların kültürel tercih ve yaşantılarını nitelemek için kullanıldı. Bu kavramlar ekonomik farkılıklara işaret etmekteyse de bu farklılıkların, kültürel biçimlerde ifade ediliyor oluflunu da gözden kaçırmamak gerekir. Böylelikle sosyal farklılıklar ve güç olgusu, sembolik olarak ekonomik alandan kültürün tüketimi alanına kayar, başka bir deyişle ekonomik farklılıklar, kültür ürünlerinin tüketiminde görünür hale gelir

S

Tüketimin sembol ve göstergelere dayalı olduğunu, anlamını bu sembol ve göstergeler sisteminde oluştuğunu, satın alınan malların bir kimlik duygusu yarattığını savunan kimdir?

Sosyolog Jean Baudrillard (1929-2007), tüketimin sembol ve göstergelere dayalı olduğunu, anlamını bu sembol ve göstergeler sisteminde oluştuğunu, satın alınan malların bir kimlik duygusu yarattığını savunur 

S

Pek çok insanın bilinçli olarak seçtiği anlamını, ürettiklerinden çok tükettikleriyle oluştuğunu söyleyen kimdir?

Judith Williamson da pek çok insanın bilinçli olarak seçtiği anlamını, ürettiklerinden çok tükettikleriyle oluştuğunu söyler.

S

Sanat ürününün, endüstrinin kontrol alanına girmesinin sonuçları ne olmuştur?

Sanat ürününün, endüstrinin kontrol alanına girmesi, alımlanmasında manevi değerden çok mübadele değerinin etkin olmasına neden oldu. Böylece sanat ürününün alımlayıcıları, pazarlama stratejileriyle yönlendirilebilen ya da bazen bu stratejiler tarafından oluşturulan kimliklere ve kimi zaman sosyal statülere, salt ekonomik hareketlerle sahip olan tüketiciler haline geldi. 

S

Kültür endüstrisi kavramını ilk kez kim kullanmıştır?

Kültür endüstrisi kavramıyla Frankfurt Okulu’nun üyelerinden alır. Theodor W. Adorno, Aydınlanmanın Diyalektiği’nde (1947) ilk kez kullanılan kavramın, hiçbir şekilde kitlenin üretimiyle ilgili olmadığının altını çizer. Başka bir deyiflle, kültür endüstrisi kavramı, kitle tarafından değil endüstri tarafından üretilen ürünleri karşılanmaktadır. Böylece kavram, kitlenin üretimde edilgen, tüketimde etken olmasına ve değerlerin endüstriyel kıstaslarla belirlenmesine vurgu yapar

S

Kültür Endüstrisi teriminin tanımı nedir?

Kültür Endüstrisi:Eleştirel kurama Adorno ve Horkheimer tarafından sokulan, kar amacı güden ve eğlence için üretilen endüstriyel kültür biçimlerine işaret eden terimdir.

S

Bir statü göstergesi haline gelerek geçmişte sosyal statü grupları arasında var olan hiyerarşik ayrımı ortamı ne ortadan kaldırmıştır?

Modern tüketim, bir statü göstergesi haline gelerek geçmişte sosyal statü grupları arasında var olan hiyerarşik ayrımı ortadan kaldırdı.

S

Küreselleşme kaç boyutlu bir süreçtir?

Küreselleşmenin üç boyutlu bir süreç olduğu ifade edilmelidir: 

• Dünya finans piyasalarının ve serbest ticaret bölgelerinin yükselişi, mal ve hizmetlerin dolaşım alanının genişlemesi, ulusötesi şirketlerin büyümesiyle belirlenen ekonomik küreselleşme. 

• Uluslararası örgütlerin ulus-devletlerin üzerine konumlanmasıyla belirlenen politik küreselleşme. 

• Bilginin, gösterge ve sembollerin akışı ve bu akışa tepkilerle belirlenen kültürel küreselleşme

S

Ekonominin, sınırların ortadan kaldırılmasına duyduğu ihtiyaç bir bakıma farklılıkların ortadan kaldırılması talebidir. Bu talebin sonuçları ne olur?

Ekonominin, sınırların ortadan kaldırılmasına duyduğu ihtiyaç bir bakıma farklılıkların ortadan kaldırılması talebidir. Bu talep, toplumsal olarak da türdeşliği beraberinde getirebilir: Marshall McLuhan’ın 1960’larda ‘küresel köy’ ya da George Ritzer’in ‘McDonaldlaşma’ olarak tanımladığı bir türdeşlik halidir. İdeolojik kutuplaşmaların olmadığı, herkesin Amerikan aksanıyla İngilizce konuştuğu, kot pantolon giydiği, Amerikan fast-food (hızlı yemek) zincirlerinde yemek yediği, Hollywood yapımı sinema film ve dizilerini izlediği bir dünya, türdeş olarak nitelenebilir. Türdeşleşme tezi küreselleşmeyi, standartlaştırılmış bir tüketim kültürünün gereklerine uyulması ve her yerin aşağı yukarı aynılaştırılması olarak sunar

S

Endüstriyel olmadığı varsayılan ürünlerde de alımlamayı  ne etkiler?

Endüstriyel olmadığı varsayılan ürünlerde de alımlamayı etkileyen küresel kanonlar vardır. Bu kanonlar sayesinde hem eski döneme ait hem de yeni ürünler, anlam dünyalarını oluşturacak bir belirleyiciliğe kavuşur. Bu sabit değerler bütünü, Rönesans döneminde yaşamış ressam ve heykeltrafl Michelangelo ile popüler çizgi dizi The Simpsons’ı alımlama bakımından birbirine bağlar.

S

Kanonun tanımı nedir?

Kanon:Diğer ilkelere esas oluflturacak nitelikte temel kabul edilen ilke

S

Bütün diğer sanatların müzikten doğduğunu, müziğin mayasının bütün estetik ürünlerin mayası olduğunu kim söylemiştir?

Filozof Friedrich Nietzsche (1844-1900), (1872) Arthur Schopenhauer’ın (17881860) da etkisiyle, Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu adlı kitabında bütün diğer sanatların müzikten doğduğunu, müziğin mayasının bütün estetik ürünlerin mayası olduğunu söyler.

S

Batı uygarlığında, Antik dönemden beri hangi etkinliklerin sanat olduğu üzerine epeyce düşünülmüştür. Doğal olarak her dönem, kendi koşullarında hangi sınıflandırmalar ortaya koyulmuştur?

Batı uygarlığında, Antik dönemden beri hangi etkinliklerin sanat olduğu üzerine epeyce düşünülmüştür. Doğal olarak her dönem, kendi koşullarında yeni sınıflandırmalar ortaya koymuştur. Örneğin; Sofistler, işlevi ve verdiği hazlar bakımından sanata yaklaşırken Platon, gerçeklikle ilişkisi, Cicero (M.Ö. 106- M.Ö. 47) ise anlamsal değeri bağlamında yaklaşmıştır. Bugün neyin sanat olup olmadığı üzerine tartışmalar devam etmekle birlikte ana sanat dalları ve kapsamları konusunda az çok bir fikirbirliği vardır. Görsel sanatlar (visual arts), edebi sanatlar (literary arts) ve sahne sanatları (performing arts) gibi. Günümüzde sanatın, daha çok kullanılan malzemenin niteliği ve etkinlik biçimine göre sınıflandırıldığını söylemek mümkündür

S

Görsel sanatların tanımı nedir?

Görsel sanatları, görsel olarak algılanan ve maddi varlığını uzun süre koruyan sanatlar olarak tanımlayabiliriz. Alan; resim, heykel, seramik ve mimari gibi oldukça eski zamanlardan bugüne ulaşan dallar kadar, yerleştirme çalışmaları (enstlasyon), video-art gibi yeni biçimleri de kapsar. Görsel sanatlarda, çoğunlukla sözel bir dilin olmayışı, alımlayıcının ürünü daha çok göstergeler üzerinden yorumlamasına neden olur.

S

Görsel sanatların başlangıcı M.Ö. kaç yıllara dayanır?

Görsel sanatların tarihi, diğer sanatlara göre daha az spekülatiftir. Öyle ki Güney Fransa’daki Chauvet mağarasında bulunan ve M.Ö. 28.000’lere tarihlenen at ve gergedan resimlerinden, Lee U-Fan’ın 1990 tarihli Rüzgarlarla adlı yağlı boya tablosuna uzanan süreç, başka hiçbir sanat dalında olmadığı kadar net ortaya koyulabilir. Kuşkusuz bu durum, görsel sanatların başlangıçtan bugüne dek üstlendiği farklı toplumsal işlev ve etkinlik biçimlerini ortaya koymada, değişen sosyal davranış ve yargılar› izlemede önemli rol oynar. Örneğin görsel sanat ürünlerinden, bunların oluşturduğu etkinlik biçimlerinden yola çıkarak mağara insanının yaşam› tahayyül edebilir. Benzer şekilde, görsel sanat ürünlerinin, döneminin en varlıklı, İtalyan ailesi Mediciler tarafından manevi ve dini bir arınma araç olarak kullanılmasından yola çıkarak, on beşinci yüzyıl Avrupası’nın ayrıcalıklı› sınıflarının yaşamlarına ve değer yargılarına dair çıkarmalar yapılabilir. Daha da ileri giderek yirmibirinci yüzyılda yaşayan pek çok iş adamının ve şirketin tablo koleksiyonlarına sahip olması, kültür ürünüyle ekonomik yatırımın nasıl birleştiğine dair bilgi sunabilir. Nitekim görsel sanat ürünleri, bugün müzeler ve sanat galerilerinin oluşturduğu endüstri nedeniyle ekonomik hayatın da önemli bir parçası haline gelmiştir. 

S

Yirminci yüzyılın sonlarından başlayarak, Batılı kapitalist demokrasilerde sanat, özellikle de çağdaş sanat, diğer kültür ürünleriyle birlikte şirketler ve üst düzey yöneticiler için simgesel değer taşıyan bir yatırım aracı haline geldi. Bunun örnekleri nelerdir

'Sanat işe yarar’ sloganıyla Almanya’nın önde gelen bankası Deutsche Bank’ın 60 bin parçadan oluflan bir çağdaş sanat koleksiyonuna sahip olması ya da İsveçli USB Bank’ın koleksiyoner olmak isteyen müflterilerine sanat bankacılığı adı altında bir özel hizmet sunması, bu yeni biçimlerin örneklerindendir.

S

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınmayı sağlayan mağaralar, o zamanın hangi mekanıydı?

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan barınmayı sağlayan mağaralar, o zamanın sanat galerileriydi. Mekân ve sanat ilişkisi, yaşamlarının mağaralardan modern binalara geçişinin her aşamasında önemlidir. Ancak, mekânın kendisinin, bir sanat ürünü olarak kabul edilişi, görece yakın zamana ait bir olgudur. Zanaat ve sanat, başka dallarda olduğundan çok daha fazla mimariyle işbirliği içindedir. 

S

Le Corbusier, mimariyi nasıl tanımlamıştır?

Zanaat ve sanat, başka dallarda olduğundan çok daha fazla mimariyle işbirliği içindedir. Yirminci yüzyılın önde gelen mimarlarından Le Corbusier, bu ilişkiyi şöyle anlatır:
"Taşa, ağaca ve betona iş verir, bu malzemelerle evler ve saraylar yaparsınız Bu, inşaattır, el becerisi iş başındaır. Fakat aniden yüreğime dokunur, kendimi iyi hissetmemi sağlarsanız mutlu olur ve içimden derim ki ‘çok güzel’. işte bu, mimaridir ".

S

Hatta toplumsal ihtiyaçların kimi zaman estetik anlayışı belirlediğinden ya da etkilediğinden bahsedilebilir. Bunun örneği nedir

Örneğin; yirminci yüzyılın ilk yarısında mimar Walter Gropius öncülüğünde gelişen Bauhaus akımı bu temelden hareket eder. Akımın önermesi, sanat ürününün toplumsal ihtiyaçlara karşılık vermesi gerektiğidir. Buna göre, sanat ürününün biçimi işlevle ters düşmemeli, ancak işlev de biçimi dışlamamalıdır. Yapılması gereken, biçim ve işlev arasında bir denge oluşturarak, toplumsal ihtiyacı karşılamaktır.

S

Kimi zaman kendine özgü bir sanat dalı olarak ayrılan, kimi zaman da büyük çerçeveden bakılarak sahne sanatlarının ya da görsel sanatların bir parçası olarak kabul edilen sinema, hangi keşiften sonra bir sanat dalı olarak kabul edildi?

Lumiere Kardeşlerin sinematografı keşfetmesinden çok sonra bir sanat dalı olarak kendini kabul ettirdi.

S

Sinematografinin tanımı nedir?

Sinematografi: Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin tasarladığı, 13 Şubat 1885’te Fransa için patentini aldıkları, görüntüleri kaydetmeye ve bir ekran üzerinde yansıtmaya sağlayan aygıt

S

Sinemanın en önemli özelliklerinden biri nedir?

Sinemanın en önemli özelliklerinden biri de ulus kurgusunun oluşturulmasında ve ideolojik propagandalarda etkin rol almasıdır

S

Edebi sanatların başlangıcı nedir?

Malzemesi ve aracı dil olan, bugün şiir, öykü ve roman biçimlerinde karşımıza çıkan edebi sanatların yazıyla başladığını düşünmek yanlış olur. Yazının olmadığı ve aktarımının sözlü gelenekle sağladığı dönemlerde hikâye ya da masal anlatıcılığı, şiir düzme ve şiirsel konuşma gibi biçimler bugünün edebi sanatlarının atalarıdır. Öyle ki, edebi sanatların en eski örneklerinden biri olarak kabul edilen Gılgamış Destanı’nın kahramanı Gılgamış, milattan önce yirmiyedinci yüzyılda yaşamıştır. Ancak destanın yazılı olduğu tabletler milattan önce yedinci yüzyıla aittir

S

Modern dönemlere yaklaştıkça edebi sanatların, yazıya sahip olan ayrıcalıklı sınıfların kontrolünde, bugünkü biçimlerine kavuştuğu görülür. Bu durum elbette alımlanma ve tüketim şekillerinin de ayrıcalıklı sınıf tarafından belirlendiği sonucunu çıkarır. Bunun örnekleri kimlerdir?

Örneğin; on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da, edebi sanatların büyük isimleri bu ayrıcalıklı sınıfların üyeleriydi: İngiliz soyluları Lord George Gordon Byron, John Keats ve Percy Bysshe Shelley’siz İngiliz fliiri, Victor Hugo’suz Fransız şiiri, Aleksandr Puflkin’siz Rus şiiri düşünülemez

S

Endüstri merkezlerinde bir araya gelen ve o güne kadar okuma-yazma ayrıcalığından yoksun olan işççi sınıfı, yeni edindiği bu zevki kendi kültür yaşantısına uygun şekilde tüketmek istedi. Hayal gücünün ürünü olan mitolojinin ve tarihin anlatıldığı romantik edebiyat, bu ihtiyacı karşılamıyordu. Bunun sonucu ne olmuştur?

Frans›z gazetelerinin öncülüğünde romanların tefrika halinde yayınlanmaya başlaması bu tarihlere rastlar. Tefrika romanın ortaya çıktığı, roman yazarının ait olduğu sınıfa bakılmaksızın günlük olayları ve sıradan insanları konu etmesine neden oldu.

S

Edebi sanatların üretim ve dağıtımındaki teknolojik ve biçimsel değişimler, alımlanma ve tüketim biçimlerini de etkileri ne olmuştur?

Örneğin; 1970’lerden bafllayarak teknolojinin, metinlerin ihtiyaç duyduğu mutlak malzemeye alternatif yaratması yeni bir tüketim biçimi ve endüstri içinde yeni aktörler yaratmıştır. Elektronik kitap olarak adlandırılan dijital yayın biçimi, kağıda olan ihtiyacı ortadan kaldırmıştır. Bugün matbaada basılmamı, dolayısıyla fiziksel olarak var olmayan pek çok metin, dijital dünyada dolaşımdadır. Böylece yayın endüstrisine yazılımcılar, yazılım şirketleri ve elektronik kitapların dağıtımını yapan internet siteleri gibi aktörler dahil oldu. Dolaşımda olan kitap sayısının artmasının ve bu kitaplara, az çaba harcayarak ulaşılabilmenin okuyucunun yeni okuma yöntemleri denemesine yol açtığı da ileri sürülmüştür. Buna göre okuyucu, bir cildi başından sonuna dek okumadan kitabın içerdiği bilgiyi tarama ya da atlayarak okuma, içindekiler ya da dizin kısmına bakma gibi davranışlar geliştirmiştir.

S

Müzik, dans, opera, tiyatro ve bazı açılardan sinemayı kapsayan sahne sanatlarının ayırıcı özelliği nedir?

Müzik, dans, opera, tiyatro ve bazı açılardan sinemayı kapsayan sahne sanatlarının ayırıcı özelliği, oluşumunda ya da aktarımında icra da içermesi, çoğunlukla toplu olarak alımlanması ve tüketilmesidir.

S

Sahne sanatları kolektif doğalarıyla tarih boyunca düşünürlerin ilgisini çekmiş, bu ürünlerin toplumsal yapının yansımalarını taşıdığı kabul edilmiştir. Bunun örnekleri nelerdir?

Gerçekten de her dönemin toplumsal yapısı o dönemin sanat ürünleriyle sabitlenmiştir. Örneğin; William Shakespeare’in (1564-1616) Venedik Taciri’ndeki on yedinci yüzyılın toplumsal sınıflarını ya da Gotthold Ephraim Lessing’in (1729-1781) Emilia Galotti’sindeki Aydınlanmacı fikirleri görmemek neredeyse imkansızdır.

S

Bütün bu sanatlar içinde çalgısal müziğin ayrı bir yeri vardır. Bunun nedeni nedir?

Çünkü sözel dil ve görsel olanaklardan faydalanmaz.

S

Müzik, Batılı uygarlıklarda on dokuzuncu yüzyıldan itibaren kitlesel bir tüketim biçimi haline gelmeye başlamıştır. Bunun sebepleri nelerdir?

Bu biçime yönelmesinin en önemli sebeplerinden biri, bestecinin bağımsızlık talebi, diğeriyse kayıt teknolojilerinin ortaya çıkmasıdır. Kilise ve aristokrasinin maddi ve manevi hamiliğinden kurtulabilmek için eserlerinin yayınlanmasından ve yeni gelişmekte olan konser salonları ve opera evlerinden gelen siparişlerden medet uman besteci, bu kez de bu kuruluşlardan gelen taleplere bağımlı olmuştur. Diğer taraftan kayıt teknolojilerinin ortaya çıkması müziğin zaman ve mekana bağlılığını ortadan kaldırmıştır. Müzik artık istenilen yerde, istenilen anda alımlanabilen ve tüketilebilen bir özne haline gelmiştir. Müşteri memnuniyeti temelinde çalışan ticari kuruluşlar, daha çok gelir ve dolayısıyla daha çok müşteri talep ettikçe besteci, kitlesel tüketimin ticari koşullarıyla sarmalanmıştır.

S

Küreselleşmenin bütün yönleri belki de en görünür halde yeni nesil kitle iletişim araçlarında izlenebilir. Bunlar hangileridir?

Özellikle internetin ve interneti etkin olarak kullanmaya olanak tanıyan cep telefonları, tablet bilgisayarlar, internet televizyonları gibi teknolojik ürünlerin sanat etkinliğinin biçimlerini değiştirmemesi şaşırtıcı olurdu.

S

Teknolojik gelişmeler, yirminci yüzyılın başlarından itibaren sanat etkinliğini dönüştürmeye başlamıştı. Bunun örnekleri nelerdir?

Örneğin; ses kayıt teknolojisinin gelişmesi, müziğin mekana ve zamana bağımlılığını ortadan kaldırmıştı. Görüntünün kaydedilmesiyse müziğin işitselliğine görselliği ekleyerek yeni bir boyut kazandırmıştı. Internet ise hem müziğin ulaşabildiği coğrafyaları genişletmiş, hem de kayıtların fiziksel varlığının gerekliliğini ortadan kaldırmaya başlatmıştır. Dijital ortamda varolan kayıtlar, internetin, kullanıcılarının paylaşımına imkan tanıyan yapısıyla müzik endüstrisi için önce bir kriz, sonra da bir dönüşümü getirmişti. Sanat ürününün alımlanması ve tüketimi bağlamında da bu ‘paylaşım’ fikri, bir dönüm noktasını işaret eder.

S

Sosyal medya platformlarının yaygınlaşması sanat etkinliğinin yeni bir biçiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun sonuçları ne olmuştur?

Evinden, telefonundan ya da internete ulaşabildiği herhangi bir ortam ve araçtan sosyal medya platformlarını kullanan bireyler, bu platformların içeriğinin sadece tüketicisi değildir, büyük bir kısmının belirleyicisi ya da üreticisidir. Bu içeriğin oluşturulması ya da takip edilmesi, yeni bir tür sanat etkinliği olarak değerlendirilebilir. Nitekim geleneksel sanat etkinliği biçimlerini devam ettiren kimi kurumlar, teknolojinin yarattığı bu yeni etkinliği de kurumsal etkinliklerinin bir parçası haline getirmeye başladılar.

S

Soyal medya kavramının tanımı nedir?

Sosyal Medya: Sosyal medya, web tabanlı ve mobil teknolojilerin interaktif iletişime imkân veren ortamları için kullanılan bir kavramdır. Bu kavramı endüstriyel ya da geleneksel medya araçlarından ayıran özelliği, teknolojik altyapıya sahip herkesin sistemin üretim ve tüketim bölümlerine kolaylıkla uyum sağlayabilmesidir.

S

Küreselleşmenin lokomotifi olan teknolojik gelişmelerin bir diğer etkisi de sanat ürününün üreticisiyle alımlayıcısı ve tüketicisi arasındaki ilişkiyi neden bulanıklaştırmıştır?   

Sosyal medya platformlarında paylaşılan ürünlerden bazıları, bilgisayar başındaki alımlayıcıyı ya da tüketiciyi de üretime dâhil etmektedir. Böylece Gugenheim Müzesi gibi bugünden bakıldığında daha geleneksel etkinlikleri sürdüren kurumlar, sosyal medya platformlarında paylaşılan videoların, görsellerin ya da müziklerin sanat üretimi olup olmadığını sorgulamaya itilmiştir. Bütün bunlar gösteriyor ki geçmişte daha net şekilde ayrılan üretici-tüketici ilişkisi, giderek ortadan kalkmaktadır.