Türkiye’de Kültür Olgusu
Kültür ve kültürle ilgili olguların açıklanmasındaki temel zorluklar nelerdir?
Türkiye özelinde kültür ve kültür olgular› üzerine konuşmak iki nedenle güçtür: Bir tarafta dünyada ve Türkiye’de kültür değişmesinin politik, ekonomik ve teknolojik değişmelerle iç içe, onlardan etkilenerek ya da onları etkileyerek gerçekleşmesi; diğer taraftansa Türkiye’ye özgü coğrafi konum ve toplumsal yapıdaki çeşitliliğin karmaşık olmasıdır. Bu duruma kültürün politik doğası ve politikanın doğal bir bileşeni olması eklendiğinde, Türkiye’de kültür olgusunun, pek çok farklı kapsam ve ölçüt kullanarak değerlendirilmesinin gerekliliği ortaya çıkar.
Ziya Gökalp'in sosyolojik bakış açısı nasıldır?
Ziya Gökalp, sınıf bilincinin ulusal bilinçten sonra ortaya çıktığı görüşünü Fransız sosyolog Èmile Durkheim’dan (1858-1917) alıyordu. Gökalp, endüstrisi, sınıf
bilincine sahip toplumsal grupları olmayan Osmanlı İmparatorluğu için, olguları
salt ekonomik ilişkilerle açıklamayan Durkheim’ın düşünce biçiminin daha elverişli olduğunu düşünüyor, çözümün merkezi ve ulus-devlet yapılanması temelinde olduğunu savunuyordu. Dolayısıyla Gökalp’in bakış açısı ve çözümlemeleri, Cumhuriyet’in kuruluş ideolojisine fiili bir katkı yapıyor, Cumhuriyet’in ulus ve kültür anlayışının mayasını oluşturuyordu.
Ziya Gökalp'e göre kültür ve uygarlık arasında nasıl bir fark vardır?
Gökalp’e göre hem kültür, hem de uygarlık, toplumsal hayatı içine almasına rağmen birbirlerinden farklıdır. Ona göre uygarlık, yöntem aracılığıyla ve bireysel iradeyle oluşan toplumsal olguların bir toplamıdır ve uluslararasıdır; bu haliyle ithal edilebilir bir eğilim gösterir. Buna karşın kültür, bir ulusun kendine özgü varlıklar toplamıdır. Gökalp, kültür ve uygarlık arasındaki ayrıma şu örneği verir. Bütün Avrupalı uluslar için ortak bir Batı uygarlığından söz edilebileceğini, fakat bu uygarlığın içinde birbirinden ayrı ve bağımsız bir İngiliz ya da Alman kültürü olduğundan bahseder, bu farklı kültürlerin aynı uygarlık çizgisinde buluşabileceğini savunur.
Modernleşme olgusuna temel bakış açıları nelerdir?
Modernleşme, geleneksel olarak iki temel bakış açısıyla irdelenir: Birinci bakış açısına göre modern Batı’dır, modernleşmeyse diğer ülkelerin Batılı modellere yaklaşması ve Batılı kurumları kendi ülkelerinde tesis etmesi anlamına gelir. Diğer bakış açısına göre modernleşme, kurumsal düzeyde Batılılaşma şeklinde yaşansa bile bu yönde bir kültürel modernleşmeden söz etmek mümkün olmayabilir; kültürel farklılıklar, tek tip bir modernleşmenin önüne geçebilir. Görülüyor ki bu bakış açıları arasındaki temel fark, Batılılaşma ve modernleşme
ilişkisinin koşut olup olmadığıdır.
Türkiye'de modernleşme ne zaman başlamıştır?
Türkiye özelinde düşünüldüğünde, modernleşmenin ipuçlarının Tanzimat Dönemi’nden itibaren, yani kabaca Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 1836’dan itibaren görülmeye başladığı kabul edilir. Bunun en önemli nedeni kuşkusuz geleneksel Osmanlı devlet ve toplum yapısının Batı kurumlarıyla sentezlenme çabalarının Tanzimat Dönemi’nde görece yoğunlaşmasıdır.
Tanzimat Dönemi öncesindeki modernleşmeye örnekler veriniz.
Batı'nın, Osmanlı devletinde ilk etkilediği kurum ordu olmuştur. Osmanlı padiflah› II. Mahmut döneminde Yeniçeri Ocağı’nın kapatılıp yerine Batı modelinde bir ordu kurulması, ordunun simgesi Mehter müziğinin de kaldırılmasına neden olmuştu. Zira Batı modelindeki ordunun Batı modelindeki askeri müziğe gereksinim duyacağı düşünülmüştü. İtalyan besteci Giuseppe Donizetti Batılı bandonun yerleştirilmesi için sarayda görevlendirildi. Nitekim Tanzimat Dönemi’ne gelindiğ¤inde Osmanlı hanedanının üyeleri, Paşa rütbesini kazanmış Donizetti’den müzik dersleri almaya başlayacak, tanınmış besteci ve piyanist
Franz Liszt konserler vermek üzere İstanbul’a gelecek, Naum Tiyatrosu açılarak
operalar sahnelemeye başlayacaktı.
Kültür emperyalizmi nedir?
Politik ve ekonomik güç kullanarak bir kültürün değer ve özelliklerinin, yerel kültürün kaybolması pahasına yüceltilmesi ve yayılmasıdır.
Kültür emperyalizminin dil üzerinde yarattığı etkiler nelerdir?
Gündelik konuşmanın arasına sıkışan İngilizce ya da Türkçeleştirilmiş İngilizce kelimeler, kalabalık caddelerde ya da alışveriş merkezlerinde kanıksadığımız Türkçe-İngilizce kırması mağaza isimleri, popüler şarkıcının adına eklenerek onu belirleyen İngilizce sözcükler, bu tür bir katılımın örneklerindendir.
İnternetin kültür üzerindeki etkileri nelerdir?
İnternetin bir kitle iletişim aracı olarak giderek güçlenmesi ve internet üzerinden yayın yapan kanalların ortaya çıkması bu parçalı yapıyı daha da böldü, zaman ve mekândan soyutladı. Mesafe, zaman ve mekân kavramları, gerçek (fizik
gerçeklik) ve sanal (sanal gerçeklik) olmak üzere ayrılsa da kimi zaman, gerçeklikle sanallık arasındaki çizgi dahi bulanıklaştı.
Ziya GÖkalp'in Alman ekolü yerine Fransız ekolünü benimsemiş olmasının nedeni nedir?
Gökalp, toplumsal yapıları sınıfsal ayrımlar üzerinden yorumlayan Alman düşünce ekolünün, Osmanlı toplumu için geçerli olmadığını düşünüyordu.
Modernleşme sürecinde uluslaşmanın etkileri ilk olarak hangi alanda görülmüştür?
Dil, uluslaşma sürecinin, ulus olma niteliğinin en önemli ve birincil unsuru olan türdeşlik halinin, en erken ortaya çıktığı alandır.
Türkiye'de devlet yönetiminde modernleşme nasıl gelişmiştir?
Modern devletlerin önemli bir özelliği olan demokratik devlet yönetimi, imparatorluk döneminde ancak anayasalı bir mutlakiyet olarak denenebilmiş, ancak, bu şekliyle bile uzun süre işler halde tutulamamıştır. Batılılaşma tutarlı ve programlı bir devlet siyasetine Cumhuriyet döneminde dönüşmüştür.
Cumhuriyet'in kuruluşunda kültüre nasıl bir önem atfedilmiştir?
Cumhuriyet’in ulus-devlet temelinde inşa edilmesi, ulusu oluşturan unsurları
tanımlamayı gerektiriyordu. Ulusun kapsam ve sınırları belirlenirken kültür,
önemli bir bileşen ve gösterge olarak kabul edildi. Nitekim henüz Kurtuluş Savaşı devam ederken toplanmaya başlayan eğitim kongrelerinde ulusal kültür, ulusal müzik, ulusal dil ve edebiyat gibi maddelerin ele alınması, Cumhuriyet’in kuruluşunda bu olguların ne denli önemli kabul edildiğinin; salt devlet yapısı olarak değil, devletin niteliğini belirlemek için kültürün önemli bir bileşen olarak
görüldüğünün göstergesidir. Kültürün ve ona ait olguların eğitim kongrelerinde ele alınması, Cumhuriyet döneminde toplumsal yapının düzenlenmesinde kültürün işlevsel bir yeri olduğunu da gösterir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim alanındaki yetersizlikler nasıl çözümlenmeye çalışılmıştır?
1924’ten itibaren hem yetenekli ve başarılı gençlerin eğitim için yurtdışına, özellikle Avrupa’ya gönderilmeleriyle İstanbul Üniversitesi Reformu’nda olduğu gibi, yabancı uzmanların Türkiye’ye çağrılmasıyla bu yetersizlik ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
Ulusal kimlik ve kültürü yaratma konusundaki kurumlaşma çabalarına örnek veriniz.
Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ve Ankara Devlet Konservatuarı’nın açılması, kültür konularını ilgilendiren kurumlaşma çalışmalarının en önemlileridir.
Türk Derneği'nin üzerinde en çok durduğu konu nedir?
Derneğin üzerinde durduğu en önemli konu, Türkçe’nin yaygın bir dil olabilmesi için sadeleşmesi ve bu şekilde kolay öğrenilebilir hale getirilmesidir.
Cumhuriyet döneminin kültüre bakış açısı, dönemin güncel sanat ürünlerine nasıl yansımıştır?
Özellikle halk ürünlerine yüklenen önemin artması, sanatçının üretiminin kaynağını burada aramasına yol açtı. Müzikte halk ezgilerinin çoksesli Batı müziği teknikleriyle işlenmesi, bestecilerin türkü derleme çalışmaları için Anadolu’nun çeşitli yerlerine gönderilmeleri ya da resimde Inkilâp Sergileri ve Yurt Sergileri’nin düzenlenmesi, Yurt Gezileri projesi kapsamında ressamların çeşitli illere gönderilmesi, sanat üretiminde ana eğilimi oluşturdu.
1950'ler sonrası endüstrileşme, kültürü nasıl etkiledi?
Önceleri halk kültürü ve geçmiş uygarlık olarak temelde ikiye ayrılan ürünlere, bu süreçlerden etkilenen fakat, bambaşka üretim ilişkilerinden doğan üçüncü bir tür eklendi. Yenice kentlileşmekte olan iç göçmenlerin kültürü ve üretimleri, eski kentliler özellikle devlet organları tarafından şiddetle reddedildi; kültür dışı olarak kabul edildi. Devlet kurumu TRT ile plak endüstrisi, gazinolar ve film sektöründen oluşan özel sektör, kültürün tarafları haline geldi. Bir tarafta o âna kadar kültürü tanımlayan ve üretenler, diğer tarafta kültürü tanımlamak gibi bir derdi olmayan yeni aktörler bulunuyordu. Taraflar arasındaki farklılıklar belirginleştikçe, kültürün ve kültür üretiminin tanımı, genel geçerliğini kaybetti. Ortak kültür özelliklerinin farklı toplumsal sınıfların üretimi arasındaki geçirgenliği de ortadan kalktı. Toplumsal sınıflar, kendilerine ait kültür olgularını belirleyerek, bunları diğer sınıflardan kesin bir şekilde ayırdılar.
1950'li yıllarda yaşanan sosyolojik değişimler, romanlara nasıl yansımıştır?
1950’li yıllara dek Doğu/Batı ekseninde üretilen romanlarda, 1950’lerden sonra ekonomi ve sınıf konusunun öne çıktığı görülür.
1950'lilerdeki sosyolojik değişimler müziğe nasıl yansımıştır?
Bir tarafta halk müziğiyle Batılı popüler müzik biçimlerini sentezlemeye çalışan Anadolu-Pop ve Anadolu-Rock varken diğer taraftan ‘alaturka’ya yaslanan ve yeni kentlileşmekte olan iç göçmenin kendi yaşamının, daha çok da bu yaşamın zorluk ve travmalarının ifadesini bulduğu arabesk, serbest icra veya fantazi olarak adlandırılan türler oluştu.