Aşağıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere 1950'lerde yaşanan bu değişim kırsaldan kente göçü hızlandırdığı için bir çok kültürel alanda değişim yaşanmıştır. Kentlerin cazibe merkezi haline gelmesi, kaset ve gazino sektörü ile müzik alanında türlerin birbirinden tamamen ayrışması, filmlerde anadolu insanına eğilinmesi, romanlarda ekonomi ve sınıf sorununun işlenmesi bu değişimlerden bazılarıdır.
1950’lerde başlayan kırsal ve kentsel ekonomide yaşanan değişme, kentleri cazibe merkezi haline getirdi. Kırsal alanın terk edilmesiyle yaşanan iç göç sonrasında, çoğunlukla Avrupa’ya yönelen dış göç, yaşamı ve dolayısıyla toplumsal yapıyı büyük oranda değiştirdi. İç ve dış göç, kültür alanında da yarattığı hatırı sayılır değişmelerle Türkiye’deki sosyolojinin odaklandığı belli başlı konulardan biri haline geldi.
Yeni toplumsal yapı, kültür ürünlerinin üretiminden, içerik ve tüketimine dek pek çok farklı aşamada kendine yer buldu. Önceki dönemlerde, sınırlı sosyal mekânlarda üretilen türler, kırsaldan kente göçün etkisiyle ve gelişmekte olan kaset ve gazino sektörünün desteğiyle hem değişti, hem etki alanını genişletti. Bu değişme elbette kültür ürünlerinin içeriğinde de kendini gösterdi. Örneğin; 1950’li yıllara dek Doğu/Batı ekseninde üretilen romanlarda, 1950’lerden sonra ekonomi ve sınıf konusunun öne çıktığı görülür.
Benzer şekilde Türk sinemasında köyden kente göç, kent içinde madden ve mânen kaybolan Anadolu insanı etrafında dönen filmler üretildi. Müzikteyse bu odak değişmesi farklı şekillerde ortaya çıktı. Batı tekniğiyle ürün veren besteciler, bir önceki kuşağın aksine, yüzlerini halk ezgilerine ve ulusal olmaya değil, Avrupa ve ABD’deki güncel kaynaklara ve üslûplara çevirdiler. Bu yönelimin, Kuzey Yarımküre’nin hemen hepsinde olduğu gibi, Türkiye’de de ortaya çıkardığı sonuç, müzik türlerinin ve müziği üretenlerin önceki dönemden daha keskin bir şekilde birbirinden ayrılması ve dinleyicilerin belli kategoriler içinde değerlendirilmesi oldu. Modernist akımlar, belli bir eğitim ve birikim seviyesindeki dinleyicilere ulaşmayı hedefledikçe ve bunu yeterli gördükçe, bıraktıkları alana popüler türler yerleşti ve kitle iletişim araçlarının kültür üretimindeki artan etkisiyle giderek daha çok güçlendi.