KÜÇÜK İŞLETME YÖNETİMİ

Sorunun yanıtı için kılavuz kitaptan Küçük İşletmelerin Genel Çevresi başlıklı bölüm incelendiğinde, işletmelerin genel çevresi, sosyokültürel çevre, teknolojik çevre, demografik çevre, politik çevre, iş çevresi, uluslararası çevre, ekonomik çevre ve yasal çevre biçiminde belirtildiği görülmektedir. Bu bilgiler bağlamında sorunun cevabının “D” şıkkı olduğu görülmektedir.

Sorunun doğru yanıtlanması için öncelikle küçük işletmelerin başarılarını etkileyen etmenleri sıralayalım. Bunlar; işletme sahibinin veya yöne­ticinin kişiliği, işletmedeki yönetim becerilerini, işletmenin ürün veya hizmetleri, müşterileri, hedef pazarı, internet, temel kaynaklar ve finansal beceriler, işbirlikleri, hükûmetler, üniversiteler, rakipler, tedarikçiler vb. çok sayıda örnekten oluşabilmektedir. Bu bilgilere dayalı olarak değişkenlerin en kapsamlı biçimde “E” şıkkında toplanmıştır.

İşletmenin makro çevresi olarak da anılmakta; kanuni ve siyasi çevre, sosyal ve kültü­rel çevre, ekonomik çevre, tabi çevre, global çevre, bilimsel ve teknolojik çevre gibi boyutlardan oluş­maktadır. Bu durumda yanıt “C” şıkkıdır.

Stagflasyon, resesyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumdur. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselmektedir. Monopol yapı tekelciliktir. Oligopol, homojen veya farklılaştırılmış bir malı satan, birbirlerine etki edebilecek kadar az sayıda satıcının sonsuz sayıda alıcı ile karşı karşıya geldiği piyasadır. Mal ve hizmetlerin fiyatının düzenli olarak ve toplu şekilde artması enflasyon anlamına gelir. Bir diğer deyişle, çoğu ürün veya hizmetin fiyatının eş zamanlı olarak günden güne artması anlamına gelir. Bu nedenle yanıt “D” şıkkıdır.

Küçük işletmelerinin gelişimini olumsuz etkileyen değişkenler ülkedeki yolsuzluk oranının yüksekliğinden olumsuz etkilendiklerini açıklayan araştırmalar bulunmaktadır. İşletmelerin kuruluş aşamasında, gerekli lisansların ve ruhsatların tamamlanmasında, süreç içerisinde gerekecek diğer bürok­ratik aşamalarda küçük işletmeler büyük işletmelere göre daha başarısızdır çünkü bu işletmeler için pro­sedürler karmaşık yapıdadır ve büyük bir engel olarak görülmektedir. Küçük işletmeleri etkileyen yasal konular­dan biri de haksız rekabet koşullarıdır ve yine hükûmetler, bu koşulları engelleyici düzenleme­lerle küçük işletmelerin başarılı olması için alt­yapıyı oluşturmalıdır. Küçük işletmeleri etkileyen temel yasal konulardan biri de yüksek vergi oranlarıdır. Bu verilere dayalı olarak “E” şıkkı olduğu belirlenmektedir.

İnsan kaynağı, işletmeler için taklit edilmesi zor rekabet üstünlükleri sağlayan stratejik kaynaklar­dan biridir. İşletmelerin yönetiminde verimli, deneyimli, motive edilmiş bir şekilde çalışan insan kaynakları; işletmelerin per­formansı üzerinde son derece etkili olduğu açıktır. Bu bilgiler bağlı olarak yanıtın “A” şıkkı olduğu görülür.

İnsan kaynağı, işletmeler için taklit edilmesi zor rekabet üstünlükleri sağlayan stratejik kaynaklar­dan biridir. İşletmelerin yönetiminde verimli, deneyimli, motive edilmiş bir şekilde çalışan insan kaynakları; işletmelerin per­formansı üzerinde son derece etkili olduğu açıktır. Bu bilgiler bağlı olarak yanıtın “D” şıkkı olduğu görülür.

Ekonomik sürdürülebilirlik, temelde işletmenin sermayesinin korunmasıyla ilişkilidir. İşletmenin fi­nansal dengelerinin korunması için gerçekleştirilen faaliyetleri içerir. Ekonomik sürdürülebilirlikte temel amaç, işletme sahibine ya da sahiplerine kâr sağlamaktır. Bu kazancı ise işletmenin finansal dengesini bozmadan, maliyet yönetimi konusunda etkin, nakit akışını sıkıntıya sokmayacak ustalıkla yapmak ön­celiklidir. Verimlilik, kârlılık, yatırım, büyüme gibi kavramlar ekonomik sürdürülebilirlik için önemlidir.  Yanıt “B” şıkkıdır.

İşletmeler kurumsal sos­yal sorumluluk faaliyetlerini toplum üzerinde eko­nomik, yasal, etik ve hayırsever olmak üzere dört düzeyde gerçekleştirmektedir. Kurumsal sosyal sorum­lulukların en temelinde olan boyuttur. Ekonomi­nizle ilgilenmezseniz başka bir şeyle ilgilenebilme­niz de mümkün olmaz yaklaşımına dayanır. Yanıt “C” şıkkıdır.

İşletmelerin kurumsal sosyal sorumlulukla­rın en üst düzey boyutunu hayırseverlik oluşturmaktadır. Buna göre işletmeler, ekonomik kaygılar gütmeden, yasal zorunluluk içermese ya da etik kaygılar duymasa bile gönüllü olarak, topluma, çevreye ya da fark­lı paydaş gruplarına yönelik iyileştirici faaliyetler gerçekleştirebilir. Bu belirlemeye göre yanıt “E” şıkkıdır.

Politik Çevre: İşletmenin faaliyette bulunduğu ülkede resmi otoriteler ve bunlara bağlı diğer organizasyonların siyasi faaliyetleri sonucu oluşan ortamdır. Bu çevreye göre hükûmet rejimleri, seçim sonuçları, iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkiler, po­litik istikrar ya da istikrarsızlık, devletin iş hayatına müdahale eğilimi, özelleştirme ya da devletleştirme gibi durumlar işletmeler için çeşitli fırsatlar ve tehditle yaratırlar.

Ekonomik Çevre: Toplumun ihtiyaçlarının karşılanması için mal ve hizmetlerin üretildiği, tüketildiği, kaynakların ve gelirlerin bölüşüldüğü ortamdır. Bu çevrede işletmeler üzerinde etkili olan bazı temel unsurlar bulunmaktadır. Bunlar; üretim faktörlerinin maliyeti, para politikaları, enflasyon, milli gelir gibi konulardır.

Uluslararası Çevre: İşletmenin faaliyette bulunduğu ülke dışındaki yabancı ülkelerde oluşan fırsat ve tehditlerin oluşturduğu ortamdır. Uluslararası çevredeki kimi unsurlar işletmeler üzerinde oldukça etkilidir. Bunlar; ortak pazar antlaşmaları, ekonomik işbirlikleri, küreselleşme eğilimleri, ambargo veya kotalar, savaş olasılıkları, serbest ticaret bölgeleri gibi örneklendirilebilir.

Küçük işletmeleri etkileyen temel yasal konulardan biri de yüksek vergi oranlarıdır.

İnternet ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler, küçük işletmelerin rekabet kazancını en üst düzeye çıkarmak için tedarik zincirini yönetmede maliyet verimliliğinden yararlanmalarını mümkün kılar. İyileştirilmiş maliyet kontrolü, daha fazla tedarikçiye erişebildiğinde kazanılacak tek fayda değildir. Bu yeni tedarikçilerde kullanılan yeni teknoloji­lerle birlikte kısaltılmış teslim süreleri, daha hızlı ve daha doğru sipariş işleme yetenekleri mevcut olabilir. Tedarikçiyle ilgili bu tür stratejiler, uzun zamandır daha büyük işletmeler tarafından kullanılan bir araç olmuştur.

Küçük işletme sahiplerinin genellikle yönetme görevi için uzman çalıştırmaktan uzak davranışlar sergilemesi, işletmedeki çoğu operasyonel ve stratejik faaliyetleri kendisinin yerine getirmesini gerektirmektedir. İşletme sahibinin de temel pazarlama, muhasebe-finansman, üretim-imalat, insan kaynakları yönetimi gibi temel işletme fonksiyonları hakkında teknik bilgiye sahip olması gerekmektedir. Aksi durumda işletme sahibinin yetersiz yönetim becerisi, bilgi eksikliği, sınırlı bir alanda uzmanlığının bulunması ve profesyonel tavsiyelerden uzak olması işletmenin uzun vadede hayatta kalmasını zorlaştırmaktadır

Çevresel sürdürülebilirlik, fiziksel ve biyolojik çevrenin korunması ve bu sayede gelecekte de doğasını ve yeşilliğini koruyan bir dünyaya sahip olma arzusuyla ilgilidir. Temelde, insanların eylemlerinin dün­yanın toprak, hava ve su kaynaklarını yok etmemesini gerektiren çevresel bütünlük ilkesine dayanır. Atık yönetim sistemleri, geri dönüşüm sistemleri, yeşil teknolojiler ve yenilikler gibi araçlar; çevresel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için kullanılabilir. Bu boyutta, kaynaklar verimli kullanılarak ekolojik dengenin korunmasına katkı sağlanır. Enerji tasarrufları, kirliliği önlemeye yönelik çabalar da yine bu yaklaşıma örnek gösterilebilir.

Küçük işletmelerin krizlerden büyük işletmelere göre daha çok etkilendikleri bilinmektedir. Bunun çeşitli nedenleri şöyle sıralanabilir

Sorumluluk: Ekonomik ve yasal sorumlu­lukların bir üst seviyesindeki sorumluluklardır. İşletmelerin, faaliyetlerinde yasalarca çevrili olmasa bile ahlaken doğru olarak görülen, etik uygulamalar gerçekleştirmeleri beklenir. İşletme kararları ve uygulamaları, paydaşların adil ve şeffaf olarak de­ğerlendireceği şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu nedenle işletmeler, faaliyetlerini yapılması gereken en doğru şekilde ve profesyonellerin de tavsiye ettiği haliyle gerçekleştirmelidir.