Kriminolojinin Tarihi
Platon'a göre suçun kaynağı ve cezanın işlevleri nelerdir?
Platon'a göre suçun üç kaynağı vardır. Tutkular (istek, kıskançlık, hiddet), hazzın aranması ve bilgisizlik. Müellife göre, hiddet, haz duygusu, istek gibi faili yanlış yola sevk eden, onun üzerinde hâkimiyet kuran nedenlere son vermeyi amaçlayan cezanın gayesi suçluyu yetiştirmek, bilgi sahibi kılmaktır. Ceza, faildeki suçla beliren hastalıklı hali ortadan kaldırmalı, suçluyu iyileştirmeli ve mümkün olduğu kadar onu tekerrürden uzaklaştırmalıdır. Çekilen acı ve ızdıraplarla kefaretin gerçekleştiğini savunan müellif, kefaretin iyileştirme
düşüncesinden ayrılamayacağı fikrindedir. Suçluyu ruhunun kötülüğünden kurtardığı için, cezanın çekilmesi fail açısından bir mutluluk oluşturur.
Beccaria'ya göre, cezanın amacı nedir?
Beccaria’ya göre, cezanın amacı, suçlunun tekrar suç işlemesini ve diğerlerinin onu örnek almasını önlemek olup, ne bireye ızdırap vermek ne de işlenen suçu yok saymaktır. Suç işlenmesine engel olmak için verilen cezanın adil ve yararlı olması gerekir. Cezanın miktarı ise suçun cemiyete verdiği zarara göre hesap edilir.
Klasik okula dâhil olan müellif ve yazarları eğilimlerine göre sınıflandırınız?
Klasik okula dâhil olan müellif ve yazarları eğilimlerine göre
a) Sözleşmeciler (Hobbes, Grotius, Jean Jacques Rousseau, Fichte)
b) Faydacılar (Pufendorf, Feuerbach, Bentham),
c) Adaletçiler (Kant)
d) Telifçiler (Eklektikler) (Almanya’da vonPreuschen, Möhl, Mittermaier, Berner, Geyer, Belçika’da Haus, Fransa’da De Broglie, Rossi, Molinier, Ortolan, İtalya’da Carrara) olarak gruplara ayırmak mümkündür.
Lombrossonun kiriminoloji alanındaki çalışmalarının temeli neye dayanır?
Lombroso cezaevlerindeki mahkûmların düzenli (sistematik) bir biçimde kafataslarını ve bedenlerini ölçmüştür. Yaptığı araştırmalar sonucu suçlunun kalıtımdan etkilenen bir varlık olduğu sonucuna ulaştı. Suçlularla ilgili antropolojik malzeme toplayan Lombroso, suçlular üzerinde kendi deneysel incelemelerine de başladı.
Lombroso’nun araştırmalarının esasını, “doğuştan suçlunun tasviri” kısmı oluşturur. Bu görüşe yapılan eleştiriler üzerine müellif, başlangıçta savunduğu tek suçlu tipi görüşünden vazgeçerek birkaç suçlu tipinin mevcut olduğunu ve bütün suçluların ancak %35’inin kalıtımdan etkilenen “doğuştan suçlu” olduğu sonucuna varmıştır.
Lombroso, doğuştan suçlu teorisine yönelen eleştiriler üzerine görüşünde nasıl bir değişiklik yapmıştır?
Doğuştan suçlu teorisine yapılan eleştiriler üzerine Lombroso, düşüncelerini bilahare değiştirmiştir. Nitekim önceleri ilkel insanın özelliklerini gösteren ve suç işlemek için yaşayan tek bir suçlu tipinin (doğuştan suçlu) varlığını iddia eden müellif, daha sonra doğuştan suçlunun elverişli bir ortamda yaşama şansını bulması durumunda bütün
hayatını ceza kanununu ihlal etmeden geçirebileceğini belirtmiştir. Başlangıçta doğuştan suçluda ecdada çekme
(atavik) hali bulunduğunu iddia eden Lombroso,
sonraları bu düşüncesini de değiştirerek doğuştan
suçluluğun kötü alışkanlıklar ve hastalığın sebebiyet verdiği kalıtımsal yozlaşmanın bir türü olduğunu vurgulamıştır. Eski düşüncelerinin aksine bütün suçluların ancak %35’inin doğuştan suçlu olduğunu belirten müellif, tek bir suçlu tipi (doğuştan suçlu) teorisinden de vazgeçerek suçlu tipleri konusunda Ferri’nin fikirlerine iştirak etmiştir.
Enrico Ferri'nin , suç etmenlerine ilişkin görüşleri hakkında bilgi veriniz?
Enrico Ferri suç etmenlerini (sebep ve amillerini) üç grupta toplamaktadır:
1. Antropolojik etmenler (facteurs anthropologiques): Suçluların şahıslarında, uzvi
yapılarında ve ruhi durumlarında bulunan
anormallikler (gayritabiilikler), örneğin, organik yapı, kalıtım, akli, hissi anomaliler vs.
2. Fiziki etmenler (facteurs physiques ou
cosmo-telluriques): Antropolojik ve fiziki
etmenlerden Lombroso daha önce söz etmişti. Suçların işlenmesine etki eden iklim,
mevsimler, aylar, aşırı sıcaklar vs.
3. Sosyal ve ekonomik etmenler facteurs sociaux et économiques): Suçluların içinde
yaşadıkları sosyal çevre, nüfus yoğunluğu,
kamuoyu, din, siyasi durum, medeniyet seviyesi, aile düzeni, alkolizm, işsizlik, yoksulluk gibi ekonomik durum vs.
Enrico Ferri'ye gere suçlular kaça ayrılır?
Ferri, suçluları beş gruba ayırır: 1) Doğuştan
veya insiyaki suçlular, 2) Akıl hastası suçlular, 3)
İtiyadi suçlular, 4) Tesadüfi suçlular, 5) İhtirasi suçlular.
1. Doğuştan suçlular: Bu nevi suçluyu normal insandan ayıran psikolojik özellikler başlıca iki anomaliden oluşur. Birincisi ahlaki duyarlılıktan yoksunluk
olup pişmanlık ve özellikle heyecandan yoksunluk Ferri’ye göre suçun sebep ve amilleri, antropolojik, fiziki ve sosyal-ekonomik etmenlerdir. İkincisi
ise öngörüsüzlük ve kendini beğenmişlik (örneğin
döğmeler) bunun bir görünüşüdür.
2. Akıl hastası suçlular: Bunlar akıl hastalıklarından dolayı suç işleyen kimselerdir. Bu tür akıl hastaları doğuştan suçlulardan hastalıklarının patolojik belirtileriyle ayrılırlar. Akıl hastaları ile aklı başında olanlar arasına ne tamamen hasta, ne de tamamen aklı yerinde olan bir grup da bu sınıfa dahil edilir:
yarı akıl hastaları.
3. İtiyadi suçlular: İç nedenlerin ağır basmasından dolayı suç işleyen doğuştan suçlulardan farklı olarak, itiyadi suçlular ahlaki zaaflarına eklenen dış
etmenlerin ve çevrenin etkisiyle suç işlerler. İtiyadi suçlu, suça kalıtımı dolayısıyla değil, fakat yaşadığı ortamın kötülüğü yüzünden itilmiştir. İtiyadi suçlular, doğuştan suçlular gibi erken yaşlarda suç işlerler ve ıslah edilemezler.
4-. Tesadüfi suçlular: Bunlar suça doğuştan bir eğilim sonucu değil, fakat yaşadıkları koşullar ve ortamdan doğan dış etmenler (örneğin yoksulluk,
işsizlik) nedeniyle itilmişlerdir. Bu kişiler tesadüflerin kurbanı olup sonradan
pişman olacakları herhangi bir zaaf anında suç işlemişlerdir.
5- İhtirasi suçlular: Bunlar dürüst hatta bazen seçkin kişiler olup, çoğunda antropolojik anomaliler yoktur. Her şeyden çabuk etkilenen, sinirli, ara sıra dengesiz bir mizaca sahiptirler. Şiddetli bir
ihtiras, hiddet, kıskançlık veya aşk gibi üzerlerinde
karşı konulamaz bir etki yaratan etmenler nedeniyle genellikle genç yaşta, şahıslara karşı suçları işlerler.
Raffaele Grafalo'ya göre, suçlular ruhi gayri tabiilikleri açısından kaça ayrılır? Açıklayınız.
Raffaele Garofalo, Lombrosso ve Ferri ile birlikte Pozitivist Okulun (Scuola positiva) kurucularındandır. Müellif, antropolojik bakımdan bir suçlu tipinin varlığının henüz tespit edilemediğini vurgular. Müellif, suçluları ruhi (ahlâki) gayri tabiiliklerine göre ikiye ayırır:
a. Doğuştan veya insiyaki suçlular,
b. Tesadüfi suçlular.
Doğuştan veya insiyaki suçlularda ahlaki anomaliler çok fazla olup bunlar ıslah edilemezler. Ruhi anomalilere az bir oranda sahip tesadüfi suçluları, bazı sosyal etmenler suç işlemeye sevk etmiştir.
Sosyolojik Okul savunucularından Emile Durkheim’ın suçu normal sosyolojik bir vakıa saymasının sonuçları nelerdir?
Emile Durkheim’ın suçu normal sosyolojik bir vakıa saymasının sonuçları şunlardır:
a. Kaynağında bir takım özel nedenlerin bulunmadığı ve normal bir olgu olan suç, ait olduğu kültürün yapısından kaynaklanır.
b. Suç, büyük toplumsal akımların bir sonucu olduğuna göre, varlığı ve toplumsal yapıyla bütün ilişkileri süreklidir.
c. Sadece kendi içinde ele alınamayan ve incelenemeyen suç, daima zaman ve mekânda belirleyici olan bir kültürle ilişkisi içinde araştırılır
Toplumsal Çevre Okulu kurucularından Alexandre Lacassagne'nin suça ilişkin teorisini açıklayınız?
Lacassagne’ın teorisini şu şekilde özetlemek mümkündür: Toplumsal çevre suçluluğa zemin hazırlayan uygun bir ortamdır. Mikrop suçludur. Suçlu ancak uygun ortama bulduğunda bu mikrobu etkili hale getirebilecek, harekete geçirebilecek bir unsurdur. Toplumlar layık oldukları suçlulara sahiptirler. Toplumsal şartlar, iyi veya kötü eğitim, kader suçluluğun hakiki nedenleridir”. Lacassagne’ın teorisi suçluluğun ekonomik ve
toplumsal niteliklerine dikkati çekti. Suçlunun bireysel özelliklerini ihmal eden kuram, toplumsal ortamın suçlu kişiliğine ne şekilde etkide bulunduğunu açıklayamadı.
Raffaele Garofalo'ya göre suçlulara uygulanacak yaptırımlar nelerdir?
Garofalo'ya göre, suçlulara uygulanacak yaptırımlar şunlardır: Öncelikle suçlunun uyum sağlayamadığı çevreden uzaklaştırılması gerekir. Davet edildiği evde terbiyesizlik yapan, bir daha o evedavet olunmayacağı gibi, tekrar gelirse kabul edilmez. Kulüp üyesi kulübün kurallarına aykırı harekette bulunursa kulüpten ihraç edilir. Bir memur, memuriyetiyle bağdaşmayan eylemler gerçekleştirirse, memuriyetten çıkarılır. Aynı şekilde yaşadığı çevrenin şartlarına tamamen intibak edemeyene karşı toplumun tepkisi, bu üyesini içinden çıkarıp atmak olacaktır. Garofalo toplumdan çıkarma vasıtası olarak idam, sürgün veya müebbet hapis cezasını öngörmekte ve fakat bu yaptırımlardan ölüm cezasında karar kılmaktadır.
Zihinlerarası Etkileşim Okulunun kurucusu Tarde'nin savunduğu temel görüşler nelerdir?
Tarde’ın kurduğu bu okula göre, toplumsal ilişkiler kişiler arası ilişkilerden başka bir şey değildir. Her şey sosyolojiye, kişiler arası ilişkilere dayanır ve sosyoloji de zihinler arası etkileşimden başka bir şey değildir. Kişisel ilişkileri de toplumsal bir vakıa olan taklit
düzenler. Toplumsal ilişkiler alanında sosyal hayat taklit sayesinde düzenlenir ve gelişir. Tarde bu düşüncelerin ışığı altında suçluluk meselesine değinir. Müellifin esas düşüncesi herkesin kendi çevresinin kabul ettiği adetlere göre hareket ettiğidir; bir kimse hırsızlık yapar veya adam öldürürse, bu başkasını taklitten başka bir şey değildir.
Tarde’e göre, medeniyetin ilerlemesi insanların çevrelerinde cereyan eden iyi veya kötü hareketleri taklit etmeleri ile gerçekleşir. Suçluluk ile meslek arasındaki ilişkilere değinen Tarde, ilk önce suçu meslek edinenlerin icra ettikleri meslekle ilgilerini açıklar. Daha sonra suçu meslek edinenlerin kullandıkları dili (argo), arkadaşlık ilişkilerini (dövme) ortak kuralları (suçluların topluluğu) belirtir. Şu halde suç, herhangi birmesleği icra eden kişi veya suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüt tarafından işlenebilir. İnsan suçluluğa psiko-organik eğilimlerle değil, tavsiyeler,
öneriler, telkinler ve psiko-sosyal etkilerle itilmiştir.
Cezanın şahsileştirilmesi kavramını açıklayınız?
Cezanın kendinden beklenen faydayı sağlaması, suçluya dâhil olduğu sınıfa
(suçluların tesadüfi ve itiyadi olmak üzere başlıca iki sınıfa ayrılmaları) ve kişiliğine,
durumuna göre uygulanmasına cezanın şahsileştirilmesi denir.
Tenkitçi Pozitivizm Okulunun temsilcilerinden Carnevale’ye göre, suçu doğuran sebepler nelerdir?
Carnevale’ye göre, suçu doğuran sebepler, istidat verici ve yöneltici olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Biyolojik veya fiziki etmenler, istidat verici niteliktedir. İstidat verici nedenler, daha ziyade sosyal nitelikli olan ve suçu meydana getiren yöneltici nedenlerin etkisi olmadığı takdirde suçu doğuramazlar. Sosyal etmenler yani yöneltici sebepler, suçun işlenmesine
veya suçtan kaçınılmasına yön verirler. Bu bakımdan ceza, suçtan kaçınılmasını sağlayabilen sosyal ve yöneltici bir etmen olarak lüzumludur.
Hukuk Tekniği Okulunun ceza ve ceza hukuku konusundaki görüşleri nelerdir?
Hukuk Tekniği Okulunun görüşleri üç esasta toplanabilir:
a. Ceza hukukunda felsefi araştırmalara lüzum yoktur.
b. Ceza hukuku suçu yalnız hukuki bir hadise olarak tetkik etmelidir. Suçun şahsi ve sosyal noktalardan mütalaası ceza hukukunun görevi değildir,
c. Ceza, yalnız mesul olanlara verilir. Mesul olmayanlar hakkında emniyet tedbiri uygulanır. Diğer bir anlatımla mesul olmayanlar ceza hukukunun değil, idare hukukunun konusunu oluşturur.
İtalyan Üçüncü Okulunun, ceza kanunları üzerindeki etkilerini anlatınız?
Klasik ve pozitivist okullar arasında arabuluculuk görevi üstlenen üçüncü okulun kabul ettiği metod ve esaslar 765 sayılı eski Türk Ceza
Kanunu’nun mehazını teşkil eden 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu’na hakim olmuştur. Okul ayrıca, iki dünya savaşı arasında Kıta Avrupası’nda gerçekleştirilen kanunlaştırma hareketlerini büyük ölçüde
etkilediği gibi tesiri, ikinci dünya savaşı sonrasında
da görülmüştür.
Okulun etkilediği kanunlar arasında 1929 Yugoslav, 1930 Danimarka, 1932 Polonya, 1937 Romen, 1937 İsviçre ve 1951 Yunan ceza kanunları sayılabilir
Ceza Hukuku Milletlerarası Birliği'nin suçu oluşturan etmenlere ilişkin görüşleri nelerdir?
Okula göre, her insan hareketi gibi, her suç da iki grup etmenin etkisiyle meydana gelir: İç (suçlunun kişiliği) ve dış (fizik, toplumsal ve özellikle iktisadi şartlar) etmenler. Bu iki grup etmenden herhangi birinin diğerine karşı üstünlüğü, suçlunun kişiliği ve suçun niteliğinin değişmesine yol açacağı
gibi uygulanacak yaptırımın da, farklı olması sonucunu doğuracaktır.
İtalyan Üçüncü Okulunun ceza sorumluluğuna ilişkin görüşleri nelerdir?
İtalyan üçüncü okulu, ceza sorumluluğu açısından irade serbestisini kabul etmemektedir. Okula göre cezai sorumluluk irade serbestisi üzerine inşa edilemez. Çünkü içinde bulunduğu psişik ve sosyal etkenlerin tesiri
altında suç işleyen kişinin irade serbestisinden (özgür iradesinden) bahsedilemez. Cezai sorumluluk bakımından önemli olan, fiilin işlendiği anda, iradenin (istemenin) bulunup bulunmamasıdır. Eylemi isteyerek, arzu ederek işlemiş olan kimse, iradesi serbest olsun veya olmasın, sorumludur. Ancak
kanun, iradenin serbest olup olmadığı yani sorumluluğu tamamiyle veya kısmen ortadan kaldıran hâlleri açıkça belirtmelidir. Netice olarak bu okula
göre, cezai sorumluluk, fiilin işlendiği sırada cezanın tehdide ve tesirinin hissedilmesine, ehil olunmasına bağlıdır. Diğer bir anlatımla, sorumluluk,
suçun işlendiği sırada cezanın psikolojik etkisinin farkına varılmasına bağlıdır .
Aristo'nun suça, suçlulara ve cezaya ilişkin görüşleri nelerdir?
Aristo suçluların toplum düşmanları, zararlı kişiler olarak niteler. Merhamet gösterilmemesi gereken suçlulara, hayvan muamelesi yapılmalıdır. Suçlunun morfolojik bazı özelliklerini (fizyonomi, yüz ifadesi) saptayan müellif bilhassa, aklın reddettiği utanılacak alışkanlıklardan doğan suçun tutkusal kaynağı üzerinde durur. Bununla beraber Aristo, yoksulluğun isyan ve suça neden olduğunu ve böylece faillerin ahlaki eğilimlerini etkileyebileceğine işaret eder. Ağır cezaların (ölüm, sürgün cezası) hükmedilmesini savunan müellife göre, suçun işlenmesi ile bozulan dengenin tekrar teessüsü için cezanın uygulanması
yerindedir, meşrudur.
Suçluluk hakkındaki ısı kanunu kavramı ve ilk savunucusu hakkında bilgi veriniz?
“Suçluluk hakkındaki ısı kanunu”nu ilk defa dile getiren Guerry'dir. Müellife gör, şiddet suçlarının yazın, mala karşı suçların ise, kışın daha fazla işlenir.
Zihinlerarası Etkileşim Okulu, toplumsal ortamın suçluya etkileri ve suç olgusu nu nasıl açıklar?
Tarde'nin kurduğu Zihinlerarası Etkileşim Okulu'na göre, toplumsal ilişkiler kişiler arası ilişkilerden başka bir şey değildir. Diğer bir anlatımla müellife göre, her şey sosyolojiye, kişiler arası ilişkilere dayanır ve sosyoloji de zihinler arası etkileşimden başka bir şey değildir. Kişisel ilişkileri de toplumsal bir vakıa olan taklit
düzenler. Kişide taklit, alışkanlık ve anımsama gibi
psikolojik işlevleri izah etmektedir. Toplumsal ilişkiler alanında sosyal hayat taklit sayesinde düzenlenir ve gelişir. Tarde bu düşüncelerin ışığı altında suçluluk meselesine değinir. Müellifin esas düşüncesi herkesin kendi çevresinin kabul ettiği adetlere
göre hareket ettiğidir; bir kimse hırsızlık yapar veya
adam öldürürse, bu başkasını taklitten başka bir
şey değildir.
Tarde, ilk önce suçu meslek edinenlerin icra ettikleri
meslekle ilgilerini açıklar. Daha sonra suçu meslek edinenlerin kullandıkları dili (argo), arkadaşlık ilişkilerini (dövme) ortak kuralları (suçluların
topluluğu) belirtir. Şu halde suç, herhangi bir
mesleği icra eden kişi veya suç işlemek amacıyla
kurulan bir örgüt tarafından işlenebilir. İnsan suçluluğa psiko-organik eğilimlerle değil, tavsiyeler, öneriler, telkinler ve psiko-sosyal etkilerle itilmiştir.