aofsorular.com
SOS308U

Gecekondu ve Toplumsal İlişki Ağları

10. Ünite 20 Soru
S

Gecekondulaşma nedir?

Gecekondulaşma, kırdan kente göç eden insanların barınma sorununu çözmek içi devlet arazisi üzerine kaçak yollarla inşa ettikleri konutlarla oluşan bir süreçtir.

S

Türkiye’de kent çalışmalarını etkileyen kuramlar nelerdir?

Akademik açıdan hem dünyada hem de Türkiye’de kent çalışmalarını büyük ölçüde etkileyen iki temel yaklaşım bulunmaktadır: Chicago Okulu ve Eleştirel Ekonomi-Politik Yaklaşımlar.

S

Türkiye’de kent çalışmalarını etkileyen kuramlardan Chicago Okulu nedir?

1900’lü yıllarda Chicago kentine yaşanan yoğun göç sonucu ortaya çıkan sorunların kavramsallaştırılmasına dayanan Chicago okulu, iki temel çizgide gelişmiştir: Birinci çizgi, kentlerin doğal alanlar olarak adlandırılan bölgelerinin ekolojik haritasını çıkarmayı amaçlar. Kentsel değişme ve büyüme bir grubun başka bir grubun alanını işgal ederek genişlemesidir. İkinci çizgi, göç eden gruplar üzerinde yapılan, grup üyelerinin davranışlarını ve davranışlarının nedenlerini anlamayı amaçlayan etnografik araştırmalardan oluşur. Chicago Okulu genel olarak üç tema etrafında çalışır:

  • Bireyler ve gruplar arası ilişkiler ve bağlar;
  • Bu bağların kentte uğradığı değişim ve yarattığı sorunlar;
  • Bu sorunların çözümüne yönelik sosyal reformlar.
S

Türkiye’de kent çalışmalarını etkileyen kuramlardan Eleştirel Yaklaşım nedir?

1960’lı yılların ortalarından itibaren kent çalışmalarında devletin kentsel alana müdahalesini ve bu müdahalenin yarattığı çelişki ve çatışmaları anlamaya çalışan anlayış ortaya çıktı. Eleştirel yaklaşım kentsel süreçleri daha geniş bir açıdan incelemeye başladı. Kendi içinde de farklı eğilimler barındıran bu yaklaşımında gözlenen birinci eğilim kentleri emeğin yeniden üretiminde oynadığı rol açısından değerlendirirken, ikinci eğilim kentleri sermaye birikim süreçlerinde üstlendikleri roller açısından inceler. Eleştirel çalışmaların temel çıkış noktası kapitalist kent formunun ve gelişiminin kapitalist gelişme yasalarından bağımsız olmadığıdır. Kentsel süreçleri makro düzeyde ve bütüncül bir çerçevede açıklamaya çalışır.

S

1945-1950 döneminde gecekondu nasıl adlandırılmıştır?

1945’li yıllardan 1950 yılına kadar önemli bir sorun, sosyal afet olarak kabul edilen gecekondular, Türkiye’de siyasi ve ekonomik gelişmelere paralel olarak “zik zak” politikasının hedefi haline gelmiştir. Gecekondular 1945–1950 döneminde fakirlik ve sefaletin yaşandığı dağınık baraka özelliği göstermektedir. Bu dönemde gecekondu kavramı yerine baraka kavramı kullanılmaktadır.

S

1950-1960 döneminde Gecekondu ve Mahalleleşme kavramını açıklayınız?

1950–1960 yılları arasında mahalleleşme ve yerleşme dönemi başlamıştır. Bu dönemde barakaların bulunduğu yerlere alt yapı hizmetleri götürülmeye başladı. Savaş sonrası dönemde sanayileşme ve kentleşme atağı içinde bulunan ülkede kırdan göç etmiş ve barakalarda yaşayan bu kişiler ucuz, hareketli, az eğitimli, örgütsüz iş gücünü oluşturuyordu. Vasıfsız iş gücü olarak her işi yapmaya hazırdı. Hareketlilik olarak adlandırılan bu durumda bir sektörde istihdam olanağı kapandığında, hemen başka bir sektörde beceri gerektirmeyen işlere kayabiliyorlardı. Şenyapılı’ya (1998:310) göre, hareketlilik bu nüfusun geliştirdiği konuta da yansıyarak gecekonduyu tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir esnek konut türüne dönüştürmüştür. Gecekondu hem yatay hem düşey olarak esnek bir konuttur ve barındırdığı nüfusun ekonomik mekândaki hareketliliğini olduğu gibi yansıtır.

S

1960-1970 döneminde gecekondu ve kent ilişkisi nasıldır?

1960’lı yıllarda ithal ikameci politikalar benimsenmiştir. İthal ikamesi politikalar yani içe dönük sanayileşme modeli ülke içi sermaye birikim sürecini hızlandırmak iç pazara yönelik üretim ve tüketimi desteklemektedir. Bu anlamda gecekondulu göçmenler iç pazardaki tüketim talebinin genişletilmesinde, önemli bir rol oynamışlardır. Bu durum gecekondulunun kentle ekonomik anlamda bütünleşmesini desteklemiştir. Gecekondulu nüfus kentli nüfusun bir parçası olarak tüketim talebini canlandırmıştır. Kırdan kentlere devam eden göç gecekondulu nüfusun artmasına neden olmuştur. Gecekondulu kentsel ekonomi için hem ucuz işgücü hem de tüketici özelliğiyle varlığını güçlendirmiştir. 1966 yılında çıkarılan 775 sayılı yasa ile gecekondular resmi olarak da yasallaşmıştır. 

S

1970-1980 döneminde gecekondu bölgeleri nasıl değişmiştir?

Gecekonduların yasallaşmasıyla, 1970’lerde yirmi sene önceki teneke barakalar, kentlerin düzgün, düşük yoğunluklu, alt yapıya sahip ve yeşil ağırlıklı mahallelerine dönüşmeye başlamıştır. Kentlerin mekânda genişlemesiyle, kentin ortasında kalmış bazı eski gecekondu mahallelerinin ana caddeye ve merkeze bakan tarafları inşaat şirketlerince dönüştürülmeye ve eski nüfus başka alanlara taşınmaya başlamıştır. Merkezdeki diğer gecekondular ise sahiplerinin kent çeperlerindeki küçük apartmanlara taşınmasıyla boşalmaya başladı. Artık ikinci kuşağa geçmiş olan gecekondular, sahipleri tarafından yeni göç edenlere kiraya verilmeye başladı. Böylece Türkiye’de ilk kez kent alanında yaygın geçiş ve çöküntü bölgeleri oluştu.

S

Gecekondu kavramını 1945’li yıllardan 1980 li yıllara kadar ki dönemde nasıl değiştiğini özetleyiniz?

Gecekondu 1945’li yıllardan 1950 yılına kadar önemli bir sorun olarak yani sosyal afet olarak kabul edilmiştir. Gecekondu’nun 1950–1960 yılları arasında mahalleleşme ve yerleşme dönemi başlamıştır. 1966 yılında çı- karılan 775 sayılı yasa ile gecekondular resmi olarak da yasallaşmıştır. Gecekondu, yasallaş- mayla birlikte 1970’lerde kentlerin düzgün, düşük yoğunluklu, alt yapıya sahip ve yeşil ağırlıklı mahallelerine dönüşmeye başlamıştır. Ayrıca, kentsel ekonomi için ucuz işgücü ve tüketici özelliğiyle varlığını güçlendirmiştir.

S

Gecekondu olgusuna farklı kuramsal yaklaşımlardan olan modernleşme kuramına göre Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne özgü kentleşmeyi değerlendiriniz?

Üçüncü Dünya Ülkeleri’ne özgü kentleşmeyi ‘hızlı’ ya da ‘çarpık’ kentleşme olarak adlandırarak olumsuzlama ve onun ürünü olan gecekonduyu da olumsuzlama mevcuttur. Bu yaklaşıma göre gecekondu geçicidir ama varlığı ile modern kenti de bozmaktadır, geleneksel sosyal dokusu ki bu kuram içinde kentlerde geleneksel yaşam biçimi ve ilişkilerin bulunması kabul edilmez bir durumdur ve plansız mevcudiyeti ile kentin modern bir kent olmasını engellemektedir. Köyden kente göç ve gecekondu olgusuna bu yaklaşım, ülkemizde büyük ölçüde hâkim olmuştur.

S

Türkiye’de 1980 Sonrası: Gecekondunun Dönüşümü nasıl gerçekleşmiştir?

1980 sonrası reel ücretlerde düşüş, sendikal haklarda ve kamu sektöründe istihdam kısıtlamasına karşılık, fiziksel mekândan taviz verilerek Toplu Konut Yasaları, gecekondulara rant paylaşım hakkı veren ıslah imar planı kavramı ve uygulaması getirilmiştir. 1983–1988 yılları arasında çıkarılan beş adet birbirleriyle ilişkili af yasaları ile gecekondu alanlarındaki mülkiyet sorunları çözülmüş ve gecekondu alanlarına hızla yasal statü kazandırılmıştır.

S

Gecekondu afları mevcut gecekondularda ne gibi dönüşümlere yol açmıştır?

Gecekondu afları, gecekonduların düzenli apartman türü konut stokuna dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Beklenen dönüşüm kent merkezlerine yakın, topografik açıdan çok belirgin alanlara yerleşmiş geniş gecekondu alanlarında özel sektör işbirliği ile uygulanmıştır. Ankara’daki Dikmen ve Portakal Çiçeği vadileri bu duruma örnek olarak verebiliriz.

S

Gecekondularda mülkiyet sorunları nasıl aşılmıştır?

Diğer taraftan gecekondular başkalarının arazisi ya da devlet arazisi üzerine bedel ödemeden yapılmışlardı. Söz konusu durum mülkiyet sorunu yaratıyordu. Sorunun çözümü ise hem büyük miktarda para hem de zaman gerektiriyordu. Toprağın gerçek mülk sahipleriyle çıkan anlaşmazlıklar zaman zaman basına da yansıdı. Böyle durumlarda mülk sahiplerinin uğradığı bazı zararları inşaat firmaları üstlenmek durumunda kaldılar. Bu olumsuzluk büyük girişimci firmaların gecekondu alanlarında inşaata işine girmekte isteksizleşmelerine neden oldu. Büyük girişimci firmaların gecekondu alanlarından uzak durmasıyla, bu bölgelerde kat ya da arsa karşılığı inşaat yapan bireysel girişimciler ortaya çıktı.

S

1984 yılında Özal döneminde çıkarılan kat çıkma yasası Gecekonduların dönüşerek apartmanlaşması sürecinde nasıl etkili olmuştur.

1980 sonrası gecekondunun dönüşerek apartmanlaşması sürecinde özellikle 1984 yılında Özal döneminde çıkarılan kat çıkma yasası etkili olmuştur. Bu yıllar yani 1980 sonrası dönem kentsel alanlara büyük ölçekli sermayenin de yatırım yaptığı yıllar olmuştur. Özal’ın kat çıkma izniyle gecekonduların dönüşmesi bir anlamda bu kesimin de kentsel ranttan pay alması anlamına gelmektedir. Yani, kentin ilk göçmenleri bir dönem kaçak yaptıkları gecekonduları kat karşılığında müteahhite vererek göreli olarak nemalanmıştır. Kat çıkma izni ve daha sonra ve günümüzde de devam eden kentsel dönüşüm projeleri çerçevesinde gecekonduların konut tipi olarak dönüşümleri tamamlanmaya çalışılmıştır. Gecekonduların çoğu büyük kentlerde önemli düzeyde dönüşüme uğramıştır.

S

Gecekondulu kavramı nedir?

Gecekondulu, kentin çevresini saran, düşük yoğunluklu, alt yapı ve hizmet açısından yetersiz yerlerinde yaşayan nüfusu tanımlayan bir terimdir.

S

Akademik söylemde gecekondu nasıl açıklanmıştır?

Dünyada modern kentleri anlamaya ve açıklamaya çalışan, dönemsel olarak farklı eğilimler gösteren akademik yaklaşımlar, Türkiye’deki akademik çalışmaları da büyük ölçüde etkilemiştir. Gecekondulu, kentin çevresini saran, düşük yoğunluklu, alt yapı ve hizmet açısından yetersiz yerlerinde yaşayan nüfusu tanımlayan bir terimdir. Erman’ın (2004) çalışması Türkiye’de dönemsel olarak siyasi ve ekonomik gelişmelere ek olarak, akademik çevrelerde hakim olan kuramsal anlayışın gecekondulu kurgusunu nasıl oluşturduğunu ve gecekondu çalışmalarını nasıl etkilediğini göstermek açısından önemlidir. Erman, gecekondu çalışmalarını sosyolojik olarak dört deneme ayırmaktadır.

S

Araştırmacılara göre Birinci Dönem (1950–1960) gecekondu kavramlarını açıklayınız?

Bu dönemde Demokrat Parti, köyden kente doğru yaşanan kitlesel göçte sürdürdüğü popülist politikalar nedeniyle; kentin coğrafi olarak dezavantajlı bölgelerinde inşa edilen gecekondulara karşı esnek bir tavır sergilemiş ve bu tutum gecekondu yapımını yaygınlaştırmıştır. 1960 darbesinden sonra devlet tarafından benimsenen ithal ikameci kalkınma modelleri nedeniyle, gecekonduculara biçilen ucuz iş gücü kaynağı ve tüketici rolü (Şenyapılı, 1982; Erman, 2004 ) gecekondu oluşumuna karşı sert bir tavır almak yerine, gecekonduların varlığını kabul etmeye yönelik ilk gecekondu yasasının bu dönemde çıkarılmasına yol açmıştır.

Gecekondu ailesi, köyle kent arasında kalmış bir ailedir. Hem köyün hem de kenti birbiriyle çelişkili kültürel değerlerini taşıdığı için de mutsuz ve iki arada kalmış bir aile tipidir. Hem köy hem de kent ailesinin özelliklerini ve değerlerini taşır. Bir yandan köyde olduğu gibi evinin bahçesinde sebze, tavuk, ağaç yetiştirmeye uğraşırken, diğer yandan bir fabrikada işçi olarak çalışmayı ister

S

İkinci Dönem (1970’li Yıllar da gecekondu yaşamın nasıldır?

Sanayileşmenin yavaşlığı nedeniyle güvenli ve yüksek ücretli işlerin kıtlığı, gecekondu bölgelerini kısa süre için konaklanan yerler olmaktan çıkarıp, kalıcı bir özellik kazanmasına neden olmuştur. Kent nüfusunun yarısı gecekondularda yaşadığı için buraya yerleşenlere ilişkin tabakalaşma özelliklerindeki farklılaşmalar mekâna da yansımaktadır. Bazı gecekondular alt-orta tabakanın konut alanları dönüşmüştür. Buralarda yaşayanlar küçük devlet memurluğu, hastabakıcılık ve benzeri işlerde çalışmaktadır. Genellikle ilkokul eğitimi görmüşlerdir. Bazı gecekondu bölgeleri yalnızca dar gelirlilerin konut alanlarıdır. Bazı bölgeler düşük statülü etnik gruplar tarafından, bazıları ise farklı mezheplerden gelenler tarafından paylaşılmaktadır. Böylece gecekondu bölgelerinde eğitim, gelir ve meslek açısından olduğu kadar, dinsel ve etnik bağlantılar açısından da tabakalaşmayı gayet iyi yansıtmaktadır.

S

Baştuğ’a göre hemşehriliğin kent ekonomisi ve sosyal hayat için hangi işlevleri vardır?

Baştuğ, ortak bir yöreden gelmenin, karşılıklı güven ve işbirliği ilişkilerinin kurulmasının temelini oluşturan hemşehriliğin,

  • Hızlı kentleşme ve modernleşme geçiren ülkelerde önemli bir işlevi olduğunu,
  • Yeni göç edenler için kent ekonomisi ve sosyal hayatıyla ilişkide aracı rolünü oynadığını,
  • Akrabalığa dayanan toplumlardan akrabalığa dayanmayan toplumlara geçişte köprü oluşturduğunu belirtir.
S

Ayata’ya göre gecekondu mahallelerinde kaç farklı grup bulunmaktadır?

Ayata’ya göre gecekondu mahallelerinde üç farklı grup bulunmaktadır: Birincisi, gecekondu nüfusunun en büyük dilimini oluşturur. Bir bölgeye taşınan kişiler akrabalarının ve arkadaşlarının yanına taşınmıştır ve komşularının tamamı hemşehrileridir. İkinci grup az sayıda akrabası ya da arkadaşı bulunan bir yere taşınıp, her tür komşuyla ilişki kuranlardan oluşur. Üçüncü grup ise akraba ve hemşehrisi olmayıp, yalnızca komşularıyla ilişki kuranlardır. Mahallede yaşayan ve hemşehri ya da akrabası olmayan ailelerin büyük bir bölümü de önemli ölçüde çoğunluğun davranışlarından etkilenmektedir. Yürütülen ortak eylemlere ‘mahalleli’ olarak katılmakta ve destek vermektedir.