İLH2007
Kelâm Eserleri
9. Ünite
•
46 Soru
S
Peygamber Efendimiz dönemine bakıldığında, İslâm
Dini’nin iman esaslarından bahseden bir ilmin (akaid,
kelâm veya tevhid) varlığından söz etmek neden mümkün
değildir?
Çünkü yirmi üç senelik peygamberlik süresince
vahiy art arda devam etmektedir. Ayrıca bu dönemde
teşekkül sürecini tamamlamış herhangi bir İslâmî ilimden
söz etmek de mümkün değildir.
S
İlk defa Müslümanlar arasında ciddi itikadî ve kelâmî
problemler/tartışmalar ne zaman başgöstermiştir?
Hz. Peygamber’in vefatından sonra da, onun
dönemindeki mutlak bağlılık ve teslimiyet büyük ölçüde
devam etmiştir. Ancak ilk etapta özellikle hilafet
konusundaki anlaşmazlıklar ve Müslümanlar arasındaki iç
savaşlar gibi sebeplerle bazı itikadî ve kelâmî
problemler/tartışmalar baş göstermiştir. Bu nedenle, daha
hicrî I. asırda kelâm alanına giren konularda fikir üretimi
başlamıştır.
S
İlk dönem ihtilafları esnasında kelamî çalışmalar
mevcut mudur?
Bu dönemde de kelâm ilmi oluşumunu
tamamlamış olmadığı için konuları sistemli biçimde ele
alan bütünlüklü kelâm çalışmalarına rastlamak mümkün
değildir. Ancak belli konulardaki tartışmalar
doğrultusunda bazı yazılı metinler ortaya konulmuştur.
Hâricîler’in bir kolu olan İbâzîliğin kurucusu Abdullah b.
İbâz’ın (ö. 86/705) Emevî halifesi Abdülmelik’e hitaben
yazdığı ve İbâzî esaslarının kısa bir açıklaması niteliğini
taşıyan mektubu ile Hasan-ı Basrî’nin (ö. 110/728) yine
Abdülmelik’in bir sorusuna cevap niteliğindeki, kulların
fiilleri ve kadere ilişkin görüşlerini açıkladığı, cebir
görüşüne dayanan kaderci anlayışı eleştirdiği Risâle’si
bunlara örnek teşkil eder.
S
Erken dönem İslâm tarihinde belirgin bir kelâmî
ekolleşme gerçekleşmiş midir?
Erken dönem İslâm tarihinde bazı tartışma ve
ihtilafların etkisiyle çeşitli itikadî gruplar oluşmuşsa da,
II./VIII. asrın ikinci yarısına kadar itikadî düşüncede
belirgin bir ekolleşme gerçekleşmemiştir.
S
Erken dönem İslâm tarihinde kelâmî ekolleşme, ilk defa
ne zaman gerçekleşmiştir?
Hicrî I. asır sonu ile II. asır başlarındaki ilk fikir
hareketlerinden sonra Mu‘tezile mezhebi bir düşünce
ekolü olarak doğmuştur. Mu‘tezile’nin kurucuları kabul
edilen Vâsıl b. Atâ (ö. 131/748) ve Amr b. Ubeyd’in (ö.
144/761) pek çok eser telif ettikleri sonraki kaynaklarda
belirtilmekte ise de bunlardan hiçbirisi günümüze
ulaşmamıştır.
S
Kelam ilminin temel metodu kısaca nasıl açıklanabilir?
Kelâm, ilmi nakli ve aklı bir arada tutup, her
birine yerine ve durumuna göre değer vererek, meseleleri sadece akılla çözmeye çalışan felsefeden ayrılmaktadır.
Kelâm metodu genel olarak din (vahiy) ile aklı bir arada
tutmayı temel almaktadır. Onun için o, her ne kadar aklî
delillere dayanmış olsa da sonuçta bu delillerin
doğruluğuna dair dinden bir şahidin bulunmasına önem
verir.
S
Kelâmın teşekkül döneminde itikadî meselelerin bir
yandan da akla dayalı biçimde ele alınması Mu’tezîleye
mi mahsustur?
Hayır, sadece Mu‘tezile ile sınırlı kalmamıştır.
Hanefî fıkıh ekolünün kurucusu Ebû Hanîfe de (ö.
150/767) Sünnî kelâmın teşekkülünden çok daha erken bir
dönemde sahabe devrindeki şartların değiştiğini müşahede
etmiş, İslâm dünyasında çeşitli siyasî ve fikrî gelişmelerin
ortaya çıkması dolayısıyla iman esaslarının belirlenmesi
için akaid konularının incelenmesini zorunlu görmüştür.
S
Ebû Hanîfe’nin akaid risalesi tarzı eserleri nelerdir?
el-Fıkhü’l-ekber, el-Fıkhü’l-ebsat, el-Âlim ve’lmüteallim,
er-Risâle ve el-Vasiyye gibi akaide dair
eserleri itikadî meselelerin incelenmesinde teknik ayrıntı
ve tartışmalara fazla girilmeyen, fakat inanç esaslarının
derli toplu bir dökümünü veren akaid risalesi tarzı
eserlerin güzel örneklerindendir.
S
Ebû Hanîfe’nin yazdığı el-Fıkhü’l-ekber’in muhtevası
nedir?
İman esasları, Allah’ın birliği, zatî, fiilî ve haberî
sıfatlar, halku’l-Kur’ân, kazâ ve kader, fıtrat konusu, halk
ve kesb kavramları, peygamberler ve Hz. Muhammed,
ashabın faziletçe sıralanması, mürtekib-i kebîre,
Mürcie’nin bazı görüşlerinin reddi, tekfîr bahsi, mestler
üzerine meshetme, teravih namazı, itaatkâr veya günahkâr
müminin arkasında namaz kılınıp kılınmayacağı, mucize,
keramet ve istidrâc, ru’yetullah meselesi, imanın mahiyeti,
Allah’ın zatının hakikatinin bilinip bilinemeyeceği vs. gibi
ve daha pek çok konu ele alınır.
S
Ebû Hanîfe’nin yazdığı el-Fıkhü’l-ekber’in başlıca
özellikleri nelerdir?
Ehl-i sünnet inancını ilgilendiren hemen hemen
tüm konuları ihtiva etmektedir. Konular ayrıntılı biçimde
tartışılmadığı gibi, delillere de yer verilmemiştir. Bu
özellikleriyle el-Fıkhü’l-ekber, kelâmî usul ve üslubun
erken dönem habercisi niteliğini hak eden bir eserdir.
S
Ehl-i sünnet kelâmının teşekkülüne kadar olan
dönemde kelâm ilminin gelişmesine hangi isimler öncülük
etmişlerdir?
Ehl-i sünnet kelâmının teşekkülüne kadar olan
dönemde Vâsıl ve Amr b. Ubeyd’den başka Bişr b.
Mu’temir (ö. 210/825), Muammer b. Abbâd es-Sülem (ö.
215/830), Ebü’l-Hüzeyl el-Allâf (ö. 235/849), Nazzâm (ö.
220- 230/835-844 arası) ve Câhiz (ö. 255/869) gibi isimler
kelâm ilminin gelişimini sağlamış, fikrî mücadeleye
öncülük etmişlerdir.
S
Erken dönem Mu‘tezilîler’den günümüze hangi eserler
ulaşmıştır?
Günümüze ulaşıp neşredilen bu döneme ait
Mu‘tezilî eserlerin başlıcaları, Câhiz’in Kitâbü’ddelâ’il
ve’l-i’tibâr, el-Osmâniyye ve er-Red ale’n-nasârâ ve’lyehûd’u
ile Ebû Cafer el-İskâfî’nin (ö. 240/854) el-Mi’yâr
ve’l-muvâzene’sidir. Zaten erken dönem Mu‘tezilîler’den,
bunların dışında kalan isimlerin hiçbirinin müstakil eseri
günümüze ulaşmamıştır.
S
Sonraki dönem kaynaklarda zikredilen eser isimleri ve
bilgilerden hareketle Mu’tezîle’nin temel sistematiği
nasıldır?
Sonraki dönem kaynaklarda zikredilen eser
isimleri ve bilgilerden hareketle, onların bilgi teorisi ve
kelâm yöntemi, tabiat felsefesi, siyaset yani hilafet
meselesi üzerinde durdukları, usûl-i hamse, yani
Mu‘tezile’nin beş temel esasını ayrıntılı biçimde
işledikleri, ayrıca farklı dinler ve fikir akımlarına yönelik
ve kendi aralarındaki ihtilaflı konularda reddiyeler kaleme
aldıkları anlaşılmaktadır. Bu şekilde onların bütün kelâm
sistematiğine yönelik eserler verdikleri söylenebilir.
S
Sünnî kelâmın öncüleri ve eserleri nelerdir?
Sünnî kelâmın öncülerinden İbn Küllâb el-Basrî
(ö. 240/854), Hâris el- Muhâsibî (ö. 243/857) ve Ebü’l-
Abbâs el-Kalânisî (ö. h. 4. asır başı) gibi şahıslar, Sünnî
inanca yöneltilen itirazları cevaplamak düşüncesiyle
kelâmı öğrenmişler, Selef mezhebinin inançlarını kelâm
delilleriyle desteklemişlerdir. İbn Küllâb’ın, tamamını
Mu‘tezile’yi red amacıyla yazdığı anlaşılan Kitâbü’s-sıfât,
Kitâbü halki’l-ef’âl ve Kitâbü’r-red ale’l-Mu‘tezile isimli
eserleri ile Kalânisî’nin yine Mu‘tezile’ye karşı yazdığı
eserlerinin hiçbiri günümüze gelmemiştir. Muhâsibî ise
özellikle Fehmü’l-Kur’ân, Mâhiyyetü’lakl ve Fasl min
kitâbi’l-azame gibi eserlerinde kelâmî konulara değinmiş,
Mu‘tezile başta olmak üzere Râfızî, Mürciî ve Hâricîler’i
eleştirerek, Ehl-i sünnet akidesinin savunmasını yapmıştır.
Bu dönemin bir diğer önemli ismi Ahmed b. Hanbel’dir
(ö. 241/855).
S
Ahmed b. Hanbel’in kelâma yaklaşımı nasıldır?
Ahmed b. Hanbel, itikadî meselelerin
çözümlenmesinde aklın kullanımına, çağdaşlarına göre
oldukça mesafeli yaklaşmış, ancak zaman zaman kelâm
metotlarını da kullanarak Ehl-i sünnet görüşlerinin
savunmasını yapmıştır.
S
Ahmed b. Hanbel’in kelâm bakımından en önemli eseri
ve bu eserin içeriği nedir?
Hemen hemen tamamı vefatından sonra başkaları
tarafından derlenen eserlerinin kelâm açısından en
önemlisi, çeşitli mezhepler ile halku’l-Kur’ân, kader,
deccal, melâike, ru’yetullah, kürsî ve ahirete ilişkin
görüşlerini ihtiva eden Kitâbü’ssünne veya diğer adıyla
İ’tikâdü Ehli’s-sünne’dir. er-Red ale’z-zenâdıka ve’l-
Cehmiyye’si ise ilk dönem inanç yapısını ve selef
akidesini yansıtması açısından önemlidir.
S
İmam Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’nin ilm-i kelâmda ortaya
çıkışı nasıldır?
Hicrî IV. asır başlarına gelindiğinde İmam Ebü’l-
Hasan el-Eş‘arî (ö. 324/935-36), Ehl-i sünnet kelâm
ilminin öncüsü olarak fikir meydanına çıkmıştır. Ömrünün
kırk yılını bir Mu‘tezilî olarak geçiren Eş‘arî’nin
Mu‘tezile’den ayrıldığı dönemde Selef tarafından kelâma
aşırı tepki gösterilmekte, Sünnî Hanbelî çizgi hem devletin
resmî görüşünü, hem de fikir sahasının hâkim unsurunu
temsil etmektedir. Onun verdiği ilk eserlerde bu fikrî ve
psikolojik ortamın yansımalarını görmek mümkündür.
S
Eş‘arî’nin başlıca eserleri ve bu eserlerin kelâma
yaptığı katkılar bakımından başlıca özellikleri nelerdir?
Ahmed b. Hanbel’e bağlılığını ifade ettiği elİbâne
an usûli’d-diyâne, Selef’in üzerinde icmâ ettiği
itikadî ilkeleri ihtiva eden ve Demirkapı ahalisine hitaben
yazıp gönderdiği bir risale olan Risâle ilâ ehli’s-Seğr
isimli eseri, Ehl-i sünnet mensuplarının kelâma karşı
tavırlarını tenkit ve yumuşatmaya yönelik bir çalışma olan
Risâle fî istihsâni’l-havz fî ilmi’l-kelâm adıyla da bilinen
el-Has ale’l-bahs adlı eseri, akılla nakil arasında denge
kurmaya çalışan kelâm metodunu tamamen benimsediği
el-Lüma’ isimli eseri, çeşitli kelâm meselelerinde İslâm
fırkaları ile diğer akımların mensuplarının inanç ve
telakkileri ise onun tarafından mezhepler tarihine dair
yazdığı ve Makâlâtü’l-İslâmiyyîn’de nakledilen eseri
kelâm ilmini yaptığı katkılardır.
S
Eş‘arî’nin temel itikadî/kelâmî meselelerin tamamına
ilişkin kendine özgü görüşleri hangi kaynaktan
ulaşılabilmektedir?
Daha sonraki dönemde Eş‘arî kelâmcısı İbn
Fûrek’in (ö. 406/1015) derleyerek kaleme aldığı
Mücerredü makâlâti’l-Eş‘arî isimli eserden ulaşmak
mümkündür.
S
Mâtürîdî’nin başlıca kelâm eseri olan Kitâbü’ttevhîd’in
başlıca özelliği nedir?
Mâtürîdî’nin başlıca kelâm eseri olan Kitâbü’ttevhîd’in
temel özelliği, bilginin tanımı ve kaynakları gibi
konular üzerinde durarak, “bilgi”yi bir teori olarak ele alan
ilk eser olmasıdır. Bu eser, sonradan kelâmın ortak
konuları hâline gelen bütün itikadî meseleleri bu denli ilmî
ve sistematik bir yaklaşımla incelemesi açısından, IV/X.
yüzyılın başlarında yazılıp günümüze intikal eden diğer
kelâmî ekollere ait eserler arasında ön plana çıkar.
S
Kitâbü’t-tevhîd’in ele aldığı konular kaç ana başlık
altında incelenebilir?
Kitâbü’t-tevhîd’in ele aldığı konular beş ana
başlık altında incelenebilir:
1. bölüm: İlâhiyyât konuları (âlemin
yaratılmışlığı, Allah’ın varlığı, birliği, sıfatları,
fiilleri, özel olarak kelâm sıfatı ve ru’yetullah).
2. bölüm: Peygamberlik konusu (nübüvvetin
akaid içerisindeki yeri, insanlığın dünya ve ahiret
saadeti için nübüvvete olan ihtiyacı, Hz.
Muhammed’in übüvvetinin ispatı, nübüvvet
karşıtı anlayışların reddi ve Hristiyanlar’ın Hz.
İsa’nın ulûhiyeti hakkındaki görüşlerinin
eleştirisi).
3. bölüm: Kazâ ve kader konusu.
4. ve 5. bölümler: Büyük günah, şefaat, iman gibi
konular. Mâtürîdî’nin bu eserinde imamet/hilafet
konusuna ise yer verilmemiştir.
S
Mâtürîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân isimli eserinin
muhtevası nedir?
Mâtürîdî’nin bir diğer önemli eseri, Te’vîlâtü
Ehli’s-sünne veya Te’vîlâtü’l- Mâtürîdiyye isimleriyle de
bilinen Te’vîlâtü’l-Kur’ân isimli tefsiridir. Bu eser, fıkıh
ve fıkıh usûlü ile birlikte kelâm alanında da önemli bilgiler
içerir. Ayrıca İslâmî fırkalar, İslâm dışı akımlar ve dinlerin
eleştirisi açısından önemli bir kaynaktır.
S
Sünnî kelâmın doğuş döneminde Mu‘tezile, kimler
tarafından temsil edilmektedir?
Sünnî kelâmın doğuş döneminde Mu‘tezile, Ebû
Ali el-Cübbâî (ö. 303/916) ve oğlu Ebû Hâşim el-Cübbâî
(ö. 321/933) ile Ebü’l-Kâsım el- Kâ’bî el-Belhî (ö.
319/931) tarafından temsil edilmektedir.
S
Sünnî kelâmın doğuş döneminde Selef çizgisinde
verilen eserlerin en önemlisi hangisidir?
Eş‘arî ve Mâtürîdî ile aynı yıllarda yaşayan Ebû
Ca’fer et-Tahâvî’nin (ö. 321/933) el- Akîdetü’t-
Tahâviyye’sidir. Eser, muhalif görüşleri red metodunu
kullanmak yerine, çeşitli kelâm meselelerinin Selef
metoduyla incelendiği küçük hacimli bir risaledir.
S
Mütekaddimîn döneminin en önemli Eş‘arî kelâmcısı
kimdir?
Mütekaddimîn döneminin en önemli Eş‘arî
kelâmcısı Ebû Bekr el- Bâkıllânî’dir (ö. 403/1013).
S
Eş‘arî kelâmcısı Ebû Bekr el-Bâkıllânî hangi
meseleler üzerine eğilmiştir?
Bâkıllânî, Kitâbü’t-temhîd ve el-İnsâf gibi
eserlerinde Mâtürîdî ile başlayan geleneği takip ederek
Eş‘arî kelâmında bilgi problemi üzerinde duran isim
olmuş, bilginin tanımı, kaynakları ve çeşitleri gibi
meselelere eğilmiştir. Bunun yanı sıra cevher, araz, atom
gibi tabiat felsefesine ilişkin konuları sistemleştirerek
bunları ulûhiyet anlayışının temeline yerleştirmiş, bu
şekilde Eş‘arî kelâmını tabiat felsefesi açısından da ikmal
etmiştir. Bâkıllânî, İ’câzü’l-Kur’ân isimli eserinde
Kur’ân’ın mucize oluş yönlerini incelemektedir. Onun el-
Beyân’ı ise mucize ve diğer olağanüstü olaylar ile bunlar
arasındaki farkları ele alan bir eserdir.
S
Abdülkâhir el-Bağdâdî, kelâma ne gibi katkılarda
bulunmuştur?
Bâkıllânî ile aynı dönemde yaşayan Abdülkâhir
el-Bağdâdî’nin (ö. 429/1037) el-Fark beyne’l-fırak’ı İslâm
mezhepler tarihine dair temel kaynaklardan biridir. O, bu
eserinde özellikle Eş‘arîler’i kastederek kullandığı “Ehl-i
sünnet”in üzerinde ittifak ettiği esaslara müstakil bir fasıl
ayırarak, bir anlamda Sünnî doktrinin inanç manifestosunu
sunmaktadır. Usûlü’d-dîn isimli eserinde de bu hususları
ayrıntılı biçimde işlemektedir.
S
İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî el-Cüveynî, ilm-i
kelâma ne gibi katkılarda bulunmuştur?
Mütekaddimîn kelâmcılarının sonuncusu sayılan
İmâmü’l-Haremeyn Ebü’l-Meâlî el-Cüveynî’nin (ö.
478/1085) başlıca kelâm eseri eş-Şâmil fî usûli’d-dîn’dir.
Bu eserin ihtisar edilmiş hâli olarak değerlendirilen elİrşâd’ı
ise Aristo mantığına yer vermesi, kısmen felsefî
açılımlarda bulunması, kelâm terminolojisinin gelişimine
katkısı gibi özellikleriyle mütekaddimîn döneminden
müteahhirîn kelâmına geçişe zemin hazırlamıştır.
S
el-İrşâd’ın kapsadığı konular nelerdir?
Eserin şöyle bir muhtevası vardır:
Giriş: Nazar bahsi, ilmin hakikati.
1. bölüm (ilâhiyyât): Allah’ın varlığı, sıfatları,
ru’yetullah, kader, irade,
istitaat, ta‘dîl ve tecvîr, salâh-aslah.
2. bölüm (nübüvvât): Nübüvvetin ispatı, Hz.
Muhammed’in nübüvveti, Kur’ân’ın mucize
oluşu vb.
3. bölüm (sem’iyyât): Ahiret hâlleri, isimler,
hükümler, mürtekib-i kebîre, şefaat, tevbe.
Hâtime: İmamet meselesi.
S
Mütekaddimîn döneminde Mu‘tezile’nin en önemli
temsilcisi konumundaki Kâdî Abdülcebbâr’ın (ö.415/1024)
kelâma dair en önemli eseri ve özelliği nedir?
Mu‘tezile’nin en önemli temsilcisi konumundaki
Kâdî Abdülcebbâr’ın (ö. 415/1024) kelâma dair en önemli
eseri, Mu‘tezilî düşünceyi en ayrıntılı biçimde günümüze
ulaştıran el-Muğnî fî ebvâbi’t-tevhîd ve’ladl’dir.
S
Kâdî Abdülcebbâr’ın diğer eserleri nelerdir?
Bir tür özet mahiyetinde olan el-Muhtasar fî
usûli’d-dîn, el-Muğnî’nin Tesbîtü delâili’n-nübüvve,
adından da anlaşılacağı üzere muhalif din ve fikir
akımlarına karşı İslâm’ın nübüvvet anlayışını ortaya
koymak ve savunmak amacıyla kaleme alınmıştır. Fazlü’li’tizâl
ve tabakâtü’l-Mu‘tezile ise Mu‘tezile’nin fikirlerini
genel bir çerçeve hâlinde sunması ve Mu‘tezilî âlimler
hakkında ihtiva ettiği biyografik bilgiler açısından büyük
önemi haizdir.
S
İbn Hazm’ın kelâma yaptığı başlıca katkılar nelerdir?
Bağımsız bir ilmî şahsiyet sergileyen İbn
Hazm’dır (ö. 456/1064). Mezhepler ve dinler tarihi
alanlarında çok önemli bir kaynak olan eseri el-Fasl fi’lmilel
ve’l-ehvâ ve’n-nihal ile itikadî görüşlerini bütüncül
biçimde ortaya koyan el-Usûl ve’l-fürû’unda dinî esasların
savunulabilmesi için mantık ve felsefenin bilinmesi
gerekliliğine vurgu yapar. Ancak bir yandan da bütün
bilgilerin naslar ışığında tekrar değerlendirilmesi ve
dolayısıyla nakle dönülmesi gerektiğini ısrarla savunur.
S
Şiî müellif Şeyh Müfîd’in kelâma yaptığı katkılar
nelerdir?
Şiî müellif Şeyh Müfîd (ö. 413/1022),
Evâilü’lmakâlât fi’l-mezâhibi’l-muhtârât, Tashîhu’li’tikâd,
el-Emâlî gibi eserleriyle günümüze kadar uzanan
Şîa kelâmının temellerini atmıştır.
S
Müteahhirîn kelâm döneminin ilk önemli ismi kimdir?
Müteahhirîn kelâm döneminin ilk önemli ismi
Gazzâlî’dir.
S
Gazzâlî’nin, Makâsıdü’lfelâsife’yi yazma amacı nedir?
Gazzâlî, Makâsıdü’lfelâsife’de İslâm
felsefecilerinin görüşlerini tarafsız biçimde ortaya
koymuştur. Tehâfütü’l-felâsife’sinde ise bu görüşlerin
kapsamlı eleştirisine yer verir.
S
Gazzâlî’nin yazdığı Fedâihu’l-Bâtıniyye’nin özelliği
nedir?
Gazzâlî’nin yaşadığı dönemde hem dinî hem de
siyasî açıdan ciddi bir tehdit unsuru hâline gelen
Bâtınîler’e karşı yazdığı Fedâihu’l-Bâtıniyye de reddiye
türü eserlerin örneklerindendir.
S
Gazzâlî’nin Ehl-i sünnet düşüncesinin de ortaya
konulması gerektiği için kaleme aldığı eserlerin
başlıcaları hangileridir?
Bunlar el-İktisâd fi’l-i’tikâd isimli eseri, İhyâü
ulûmi’d-dîn’in bir bölümünü teşkil eden Kavâidü’lakâid’e
göre kelâm metodunun daha yoğun tatbik edildiği
bir eserdir.
S
Mâtürîdî kelâmında müteahhirîn dönemi kimle başlar?
Mâtürîdî kelâmında müteahhirîn dönemi Ebü’l-
Muîn en-Nesefî (ö.508/1115) ile başlar.
S
Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin Tebsıratü’l-edille fî usûli’ddîn
adlı eserinin içeriği nedir?
Tebsıratü’l-edille fî usûli’d-dîn, Mâtürîdî’nin
Kitâbü’t-tevhîd’indeki karmaşık ve muğlak üsluptan
kaynaklanan zorlukları aşmakta temel kaynak
konumundadır.
S
GazzâlÎ’nin Nihâyetü’l-ikdâm fî ilmi’l-kelâm’ının
özelliği nedir?
Nihâyetü’l-ikdâm fî ilmi’l-kelâm’ı klasik Sünnî
kelâmın hemen bütün konularını Eş‘arî bakış açısı ile ele
almakla birlikte, pek çok felsefî meseleye ve delile de yer
verilmiştir.
S
Tam anlamıyla felsefî kelâmı başlatan kişi kimdir?
Fahreddîn er-Râzî (ö. 606/1210) tam anlamıyla
felsefî kelâmı başlatan isim olarak kabul edilir. Onun en
hacimli kelâm eseri olan el-Metâlibü’l-âliye ve bunun
muhtasar şekli kabul edilebilecek el-Muhassal, felsefî
konuların kelâm çerçevesine dâhil edilmesinin önemli
örneklerini teşkil eder.
S
Kâdî Beyzâvî’nin başlıca özelliği nedir?
Kâdî Beyzâvî (ö. 685/1236) kelâm ile felsefeyi
biri diğerinden ayırt edilemeyecek derecede birleştiren
isim olarak görülür. Öte yandan o, kelâma dair başlıca
eseri Tavâliu’l-envâr’da daima kelâmcıların görüşlerini
savunur, felsefeyi daha ziyade kelâmî meselelerin
açıklanmasında bir vasıta olarak görür.
S
İnsan hakları, kadın hakları gibi konular ve doğrudan
bir inanç konusu olmasa da ibadetler konusunda
yöneltilen eleştirilere verilen cevaplar neden kelâm
eserlerinde yer almaya başlamıştır?
Yeni kelâm ilmi döneminde kelâmcıların dini bir
bütün olarak değerlendirme ve her yönüyle müdafaasını
yapma düşüncelerinin sonucu olarak bu tarz konular da ele
alınmıştır.
S
Abdüllatif Harpûtî’nin kelâm ilmine yaptığı başlıca
katkılar nelerdir?
Yeni kelâm ilmi döneminin erken dönem
temsilcilerinden birisi Abdüllatif Harpûtî, , başlıca kelâm
eseri olan Tenkîhu’lkelâm fî akâidi ehli’l-İslâm’da, klasik
kelâm kitaplarının tertibini takip etmekle birlikte, yer yer
yeni bir bakış açısıyla değerlendirmelerde bulunur. Târîh-i
İlm-i Kelâm isimli eserinin son kısmında da kelâmı asrın
ihtiyaçlarına göre yeniden tedvin ve telif etmenin, İslâm
âlimlerini bekleyen öncelikli bir görev olduğu kanaatini
vurgular.
S
Şehbenderzâde Filibeli Ahmed’in kelâm ilmine yaptığı
katkılar nelerdir?
Harpûtî gibi bir Osmanlı âlimi olan
Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin (1865-1914)
Üss-i İslâm: Hakâik-i İslâmiyye’ye Müstenid Yeni Akâid
isimli eseri, İslâm inanç ilkelerinin bir özeti
mahiyetindedir. Allah’ı İnkâr Mümkün mü? isimli eserinde ise Allah’ın varlığını delillerle ispat etmekten ziyade
Allah’ı inkâr etme fikri üzerinde durarak bu konuda aklî
ve felsefî tahliller yapmakta, sonuçta inkârın ne ilmî ne de
felsefî açıdan mümkün olduğu hükmünü vermektedir.
Onun Huzûr-ı Akl ü Fende Maddiyyûn Meslek-i Dalâleti
isimli eseri ise materyalist görüşlerin eleştirisi
mahiyetindedir.
S
İzmirli İsmail Hakkı’nın kelâm ilmine yaptığı başlıca
katkılar nelerdir?
İzmirli İsmail Hakkı (1869-1946), kelâma dair en
önemli eseri olan Yeni İlm-i Kelâm’ın giriş ve ilâhiyyât
bahislerine dair olan ilk kısmını tamamlamış, nübüvvet
meselesine ilişkin ikinci kısmını ise telife muvaffak
olamamıştır. İzmirli’nin Muhassalü’l-kelâm ve’l-hikme
isimli eseri bir nevi kelâm ilmine giriş mahiyetindedir.
Mülahhas İlm-i Tevhîd bir ders kitabıdır. Dîn-i İslâm ve
Dîn-i Tabiî’de, Aydınlanma dönemiyle birlikte Batılı
düşünürlerin savunmaya başladığı rasyonel din anlayışı ile
vahye dayalı İslâm Dini’nin mukayesesi yapılırken, el-
Cevâbü’s-sedîd fî beyâni dîni’t-tevhîd’de Anglikan
kilisesinin, İslâm Dini’nin mahiyeti ve zamanın
problemlerine getirdiği çözüm önerilerine dair soruları
cevaplanmaktadır.