Afet ve Acil Durum Nedir?
Afetlerden sonra gerçekleştirilmesi gereken yaşamsal öneme sahip hizmetler nelerdir?
Afetlerden sonra gerçekleştirilmesi gereken yaşamsal öneme sahip hizmetler arama kurtarma, ilk yardım ve sağlık hizmetleri, barınma, yiyecek, giyecek, kişisel bakım ürünleri ve ilaç gibi temel ihtiyaçları kapsayan insani yardım ve mağdur olan kişilere sağlanacak psikolojik desteği kapsamaktadır.
"Afet" kelimesinin anlamı nedir?
Köken itibariyle Arapça bir kelime olan “afet”, sözlüklerde “büyük felaket, bela, yıkım” olarak tanımlanmaktadır. Bu kitapta “afet” İngilizce’deki “disaster” karşılığında kullanılacağından, bu kavrama da değinmekte yarar vardır. Kökbilimciler tarafından “disaster” kelimesinin “dis” (unfavorable - istenmeyen) ve “astro” (stars - yıldızlar) kombinasyonundan gelen Latince kökenli bir kelime olduğu belirtilmektedir (Webster’s Dictionary, 1990: 359;Zebrowski,1997: 28).
Antik çağ insanlarına göre afet nasıl tanımlanmıştır?
Antik çağ insanlarına göre afet (disaster), kötü yıldızların neden olduğu bir olaydı. Arkeolojik araştırmalar da bu bilgiyi desteklemektedir. Antik çağ insanlarının gökler ile dünyadaki afetler arasında bir bağlantı olduğuna inandıklarını gösteren bilgiler mevcuttur. Kavramın sözlük anlamı ise, “Bir gezegenin veya yıldızın istenmeyen, hoşlanılmayan görünüşü; beraberinde büyük zarar, kayıp ve tahrip getiren ani ve vahim olay” olarak açıklanmaktadır (Webster’s Dictionary, s. 359).
Afet kavramının genel anlamdaki tanımı nedir?
Afet, toplumsal yaşamda sürekli karşılaşılabilen ve insanların sosyo-psikolojik hayatını derinden etkileyen bir olgu olduğu için, toplumların örgütlü bir şekilde hazırlıklı olmaları gereken çevresel ve sosyal sorunların başında gelmektedir.
Ergünay’a göre, “... en genel tanımla insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylara afet ...” denilmektedir (Ergünay, 1999:10).
Gigliotti ve Jason’a göre afetler, belirli bir bölgede meydana gelen, kontrol altına alınamayan ve meydana geldikleri bölgenin dışındaki bölgeler için de tehlike oluşturan olaylardır (Gigliotti and Jason, 1991: 3).
Levitt’e göre afetler; depremler, kasırgalar, hortumlar, uçak kazaları, patlamalar ve büyük çapta bombalamalar gibi, çok sayıda yaralanma ve ölümlerle beraber büyük çapta fiziksel tahriplerle sonuçlanan olaylardır (Levitt, 1997: 41).
Afet tanımları kapsamında Dünya Bankası’nın tanımlamasına da yer verilebilir. Dünya bankası afet olgusunu, “... savaş veya sivil kalkışma gibi sınırlı bir sürede meydana gelen sıra dışı olaylar veya ülke ekonomisini ciddi şekilde bozan deprem, sel veya kasırga gibi doğal olaylar ...” olarak tanımlamaktadır (Kreimer, 1990: 4).
Yukarıdaki tanımlardan da anlaşıldığı gibi, bir olayın afet sonucunu doğurabilmesi için, sadece meydana gelmesi yeterli değildir; “... aynı zamanda bu olayın insanlar üzerinde büyük ölçüde fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplar doğurması da gerekmektedir.” (Ergünay, 1999:6).Bu kayıpların boyutları, doğal olarak, meydana geldikleri yerleşim birimlerinin özelliklerine, yapıların afetlere karşı dayanıklılığına, yöre insanının afetlere karşı deneyimli olup olmamalarına göre değişecektir.
Günümüzde meydana gelen afetlerin genel karakteristikleri nelerdir?
günümüzde meydana gelen afetlerin genel karakteristikleri şu şekilde sıralanabilir (Edmondson, 1994:60; Ursano et.al., 1994: 6;Durmuş, 1995: 3):
a. İnsan toplulukları ve insan yerleşmeleri üzerinde kayıplar meydana getirir; şaşkınlık, panik, şok, yaralanma, sakatlanma ve ölümlere neden olur; bulaşıcı ve salgın hastalıklara yol açar;
b. İnsan faaliyetlerini bozup kesintiye uğratarak yerleşme birimini etkiler; sosyal altyapıyı (binalar ile elektrik, ısınma, su, kanalizasyon, taşıma ve haberleşme sistemlerini) tahrip eder;
c. Devletin bölgeye yönelik planladığı uzun vadeli yatırımları geciktirir;
d. Afetlerin bireyler ve toplumlar üzerindeki etkilerinin sona ermesi günler, aylar hatta kimi zaman yıllar alabilmektedir. Söz konusu etkiler fiziksel, psikolojik ve/veya sosyal nitelikli olabilmektedir;
e. Belirli bir bölgede afet meydana geldiğinde “çözüm” genellikle bölgenin kendi imkanları ile bulunamamakta, ancak bölge dışından gelmektedir;
f. Çoğu afet olayı - özellikle sınırlı kaynak ve yetersiz profesyonel elemana sahip az gelişmiş ülkeler açısından - ülkenin öz kaynaklarıyla başa çıkabilmesi için gerekli bilgi, kaynak ve ekipmana sahip olamadığı; ancak uluslar arası işbirliği ile üstesinden gelebildiği global tehlike özelliği taşımaktadır ;
g. Afetler ile nüfus artışı arasında paralellik vardır;
h. Azgelişmiş ülkelerde afetlerin yol açtığı can ve mal kayıpları gelişmiş ülkelerden daha fazla olmaktadır. Değişik ulusal gelir düzeyine sahip ülkelerde meydana gelen depremlerde uğranan can kaybı ile kişi başına düşen yıllık gelir arasındaki ilişkiyi incelendiğinde yıllık ulusal gelirin ekonomik ve sosyal bir gösterge olma özelliğine ek olarak, ülkelerin dünya teknolojisindeki yenilikleri izleme, uygulama, hatta üretme suretiyle bunlara katkıda bulunma, yararlı bilimsel ve teknik bulguları seçme, benimseme ve uygulamaya aktarmada yeterince çabuk davranma, insan hayatının görece değerinin yüksekliği, can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi yolunda etkin örgütlenme, planlama ve kaynak ayırma vb. alanlardaki düzeylerini de yansıttığı görülmektedir;
i. Geçmişte meydana gelen bir afet, günümüzde aynı şiddette meydana geldiğinde yol açtığı can ve mal kayıpları geçmişe oranla çok daha fazla olmaktadır. Bunun ana nedenleri geçen yıllar içinde afet riski taşıyan yerleşim birimlerinin kapsadığı alanın genişlemesi, söz konusu yerleşim birimlerindeki nüfusun sayı ve yoğunluk açısından fazlalaşması ve büyümenin olumsuz bir sonucu olarak kontrolün güçleşmesidir.
Acil durum kavramını açıklayınız.
Türkçe’ye “Acil durum” olarak çevrilebilecek olan “Emergency” kavramı sözlükte “Ani olarak ortaya çıkan güç durum, yardım veya kurtarmayı gerektiren acil durum, beklenmeyen, öngörülemeyen olaylar kombinasyonu”(REDHOUSE Sözlüğü, 1997: 310; Webster’s Dictionary, 1990: 407) olarak açıklanmaktadır.
Yönetim literatüründe ise “... beklenmeyen ve öngörülmeyen olaylar ...” şeklinde tanımlanmaktadır. Acil durum kavramı, bir işi yapmak ya da bir tedbiri almak için kullanılabilecek sürenin kısıtlı olması, işin yapılmaması ya da önlemin alınmaması durumunda ölümcül bir riskin ortaya çıkabilmesini ifade eder (Eryılmaz, 2007:24).
AFAD, acil durumu “Büyük, fakat genellikle yerel imkânlarla baş edilebilen çapta, ivedilik gerektiren tüm durum ve hâller” şeklinde tanımlarken, 5902 sayılı kanunda, “Toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hâli” olarak tanımlanmıştır (www.afad. gov.tr, 2018).
Dört başlık altında ele alınan "Acil durum" örnekleri nelerdir?
“Acil durum” örnekleri dört başlık altında ele alınabilir:
a. Tıbbi ve Biyolojik Acil Durumlar: Büyük salgınlar-epidemik vakalar (Grip, tifo, kolera, vs.), kitlesel yemek zehirlenmeleri, acil kan ihtiyacı, böcek istilaları bu durumlara örnek verilebilir.
b. Küçük, Çabuk Kontrol Altına Alınabilir Yangınlar: Özel şahıslara ait evlerde meydana gelen münferit (tekil) yangınlar, kamu binalarında meydana gelen, binaya zarar veren fakat hizmetlerin sunumunu engellemeyen yangınlar ve potansiyel tehlike taşıyan materyallerin bulunduğu perakende satış işletmeleri ve depolarda meydana gelen yangınlar bu gruba girmektedir.
c. Bomba İhbarları
d. Kazalar: Endüstriyel kazalar, ciddi yaralanmaların meydana geldiği büyük zincirleme trafik kazaları, toplu taşıma araçlarında (hava, deniz, kara) meydana gelen kazalar, tehlikeli madde transportu kazaları, enerji nakil ve boru hatlarında meydana gelen kazalar gibi ulaştırma kazaları ve kimyasal kazalar (asit sızıntıları, sağlığa zararlı veya zehirli gaz ve kimyasalların çevreye yayılması, vb.) bu gruba girmektedir.
Acil durum (Emergency) hangi durumları anlatmaktadır?
Acil durum (Emergency) rutin durumlardan daha önemli, ancak “Beklenmedik Olay” (Contingency) ve “Afet”(Disaster)ten daha az önemli durumları anlatmaktadır
“Catastrophe” ve “Calamity” kavramları nelerdir?
“Afet” ile ilgili ele alınması gereken diğer iki kavram İngilizce olup, “Disaster” ile eşanlamlıdırlar. Bunlar “Catastrophe” ve “Calamity” kavramlarıdır. Her ikisi de Türkçe’ye “afet, felaket” olarak çevrilen bu kavramlar ile “Disaster” arasında İngilizce’deki kullanımları açısından küçük bir fark vardır. Şöyle ki, “Calamity” kavramı daha ziyade “... büyük kitle kayıplarına yöneltilen kişisel reaksiyonu...” vurgulamak için kullanılırken; “Catastrophe”, “... feci bir olayın sonucu ...” nu vurgulamak için kullanılır (İngilizce - Türkçe REDHOUSE Sözlüğü: 130, 147, 359;METRO Collins Cobuild Essential Dictionary: 134; Webster’s Dictionary: 359).
Risk kavramının tanımı nedir?
Risk kavramı kısaca, olasılıklara dayanan ve sonuçları kesin olmayan durumlar olarak tanımlanabilir. Risk, pek çok tehlikeden bireylerin zarar görmeleri anlamında düşük ya da yüksek olasılık ve bu olasılığın gerçekleşmesi halinde meydana gelebilecek zararın büyüklüğünün göstergesidir.
Risk yönetimi nedir?
Risk yönetimi ise örgütü etkileyebilecek olumsuzlukların olasılığını azaltmayı amaçlayan programlar uygulamayı ve uygulama esnasındaki öncelikleri belirlemeyi amaçlayan sistematik ve sürekli uygulamaları ifade etmektedir. Risk yönetiminin hedefi krize neden olabilecek potansiyel olumsuzlukları bertaraf etmektir (www.pr-school-london.com, 2011).
Risk yönetiminin amacı nedir?
Risk yönetimin amacı, örgütün kayıplarını telafi edebilmek için kaynakların etkili planlamasını yapmaktır. Modern yaklaşımda risk yönetimi, kriz yönetimi ile yakından ilişkilidir ve potansiyel krizlerin önlenmesi rolünü üstlenir. Geleneksel yaklaşım, risk yönetimi işlevini örgüt içinde sınırlı bir bakış açısıyla ele alırken; modern yaklaşım, kriz yönetimi ve risk yönetimini birlikte ele alır. Risk yönetiminden sorumlu olanların mutlaka örgüt için potansiyel kayıplara yol açabilecek ve örgütün olumsuzluklara maruz kalmasına neden olabilecek her türlü konuyla, kendi yetki alanının dışında dahi olsa ilgilenmeleri gerekir. Çünkü bu konuların krize dönüşmesi olasıdır.
“Hazard” kavramının Türkçe karşılığı ve tanımı nedir?
Tehlike, zarar verme potansiyeli olan her şeydir. Türkçe’ye “tehlike” olarak çevrilen “hazard” kavramı, köken itibariyle Arapça olup, “ez - Zahr” kökünden türemiş olan “Hazer” kelimesinin Orta Dönem İngilizcesi’ne XIV. yüzyılda geçmiş halidir. Osmanlı Türkçesi’nde de kullanılan “Hazer”, sözlükte “sakınma, kaçınma, çekinme” ; “Hazard” ise “çift zarla oynanan bir şans oyunu, bir tehlike kaynağı, risk, tehlikeli iş”(Webster’s Dictionary, 1990: 557) şeklinde açıklanmaktadır. Ergünay’a göre “...tehlike doğal veya insan eliyle oluşturulmuş çevrede, insanların hayatlarını, sosyal ve ekonomik faaliyetlerini, mal ve hizmetlerini önemli ölçüde etkileyebilecek en olumsuz ve nadir olaylar ...”(Ergünay,1993: 5)tehlike olarak adlandırılmaktadır.
"Contingencies" kavramının Türkçe karşılığı ve tanımı nedir?
Oxford Dictionary of English Language beklenmedik durum (contingency) sözcüğünü, “gelecekteki mümkün olan ancak kesin bir şekilde öngörülemeyen olay ve durum” şeklinde tanımlamaktadır (www.oxforddictionaries.com, 2010).“Contingency” kavramı sözlükte “ihtimal, beklenmedik olay, muhtemel bir olay ya da durum” olarak açıklanmaktadır (İngilizce - Türkçe REDHOUSE Sözlüğü: 206; Webster’s Ninth New Collegiate Dictionary: 283). Yönetim literatüründe ise “... meydana gelebileceği herkesçe bilinen fakat beklenmeyen olaylar ...”(Gigliottand Jason, 1991: 2) şeklinde tanımlanmaktadır.
"Crisis" Kavramının Türkçe karşılığı ve tanımı nedir?
Oxford Dictionary of English Language’e göre kriz, “aşırı tehlike ve güçlük zamanı; zor ve önemli bir kararın alınması gereken zaman”dır. Köken itibarı ile Ortaçağ İngilizcesi’ne dayandırılan sözcük, tıptaki “hastalığın dönüm noktası” anlamı itibarı ile Latince kökenli olup, ayrıca Yunanca “karar” anlamındaki “krisis” ve “karar vermek” anlamına gelen “krinein” sözcüklerinden türediği düşünülmektedir. “Karar anı, dönüm noktası” anlamındaki kullanımı ise 17. yüzyılın başlarına dayanmaktadır (www.oxforddictionaries.com, 2010). Burnett’e göre kriz, “bir sistemi fiziksel olarak etkileyen ve temel varsayımlarını, öznel benlik bilincini, varoluşsal özünü tehdit eden bir karmaşa”dır. Burnet krizlerin altı önemli özelliğini şöyle sıralar: krizlerin gerçekleşme olasılığı ve şiddeti örgütten örgüte değişir, kriz çözümleri uzun ve kısa vadeli sonuçlar doğurur, krizler kayıplar kadar kazançlara da vesile olabilir, kriz yönetiminde tek bir sistematik ve genel kabul görmüş strateji yoktur ve son olarak örgütler henüz kriz yönetiminin faydaları ve maliyeti arasındaki ilişkiyi tam olarak hesap edememektedir (Burnett, 1998: 476-477). Delvin krizi, “bir örgüt için istenmeyen sonuçlar doğurması şiddetle muhtemel, istikrarsız bir dönem” olarak tanımlar. Ayrıca krizin sadece tehlike anlamına değil aynı zamanda fırsat anlamına gelebileceğini de hatırlatır (Delvin, 2007: 5).
Afet ve kriz kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Afet ve kriz kavramları arasındaki ilişkiyi inceleyen Yılmaz’a (2003) göre bir afetin kriz kapsamında değerlendirilebilmesi için insanların yaşadığı yerleşim alanlarında meydana gelmesi, can ve/veya mal kayıplarına yol açması, başka bir deyişle genel hayat üzerinde önemli ölçüde etkili olması gerekir (Yılmaz, 2003: 8). Krizlerin içsel sebeplerden kaynaklandığını ve kısmen de olsa kontrollerinin mümkün olduğunu, öte yandan afetlerin dış sebeplerden kaynaklandıkları için daha çok felaket özelliği taşıdıklarını belirten Henderson, ortak özelliklerinin çokluğu ve aralarındaki ilişkinin yoğunluğu nedeniyle kesin bir ayrıma gitmenin her zaman mümkün olmadığını ve örgütler için bir afetin her an krize dönüşebileceğini belirtmektedir (Henderson, 2002: 279).
"Doğal afetler" nedir?
Doğal afetlerin yönetim literatüründe pek çok tanımı yapılmıştır. Ancak, söz konusu tanımlarda da görüleceği gibi, afet ve doğal afet özellikleri itibariyle iç içe olgulardır. Zebrowski’ye göre doğal afetler, doğa güçlerinin insan hayatına son verdiği veya geniş bir alanda insan emeğinin meyvelerini tahrip ettiği olaylardır (Zebrowski, 1997: 19). Keçeci’ye göre doğal afetler, “... toplumun normal yaşam düzenini bozan ve onun uyum sağlama kapasitesini aşarak dış yardıma gereksinim duyuran ekolojik olaylardır.”(Keçeci, 1994: 43). Doğal afetler, insan ekolojisinin öngörülemeyen, anormal olaylarıdır ve büyük tahriplerin ana nedenidir.
"İnsan kaynaklı afetler" kavramını açıklayınız.
Doğal afet türleri literatürde pek çok yazar tarafından sıralanmıştır. Bunlar; depremler, seller, çığlar, hortumlar (tornadoes), kasırgalar (hurricanes), toprak kaymaları (landslides), volkanik faaliyetler, sismik deniz dalgaları (tsunamies), kuraklık (drought) şeklinde sıralanabilir. Yukarıda belirtilen doğal afetlerin yanı sıra literatürde yer verilen insan kaynaklı afetler insan hatasından kaynaklanan büyük çaplı kazaları, savaşları ve terör olaylarını nitelemek için kullanılmaktadır.“İnsan kaynaklı afetler” (disasters provoked by human)kimi kaynaklarda “doğal olmayan afetler” (unnatural disasters), kimi kaynaklarda ise “insan yapısı afetler” (man-made disasters)şeklinde adlandırılmaktadır. İnsan kaynaklı afetler, adından da anlaşılacağı gibi, doğa ile aralarında bir neden - sonuç ilişkisi kurulamayan ve doğrudan insan faktöründen kaynaklanan afetlerdir. Bu afetler; sosyal ve doğal yapıyı tahrip eden, toplumda büyük çapta yaralanmalara ve ölümlere neden olan afetlerdir.
İnsan kaynaklı olağan dışı bir durumun “insan kaynaklı afet” olarak nitelendirilebilmesi için hangi farklılıkların gerçekleşmiş olması gerekir?
Herhangi bir “insan kaynaklı olağan dışı durum”, dar bir alanda meydana gelip, sınırlı sayıda bireyi etkilediğinde, niteliğine göre “acil durum” veya “beklenmedik olay” olarak değerlendirilirken; aynı “insan kaynaklı olağan dışı durum” daha geniş bir alanda meydana gelip daha çok sayıda bireyi etkilediğinde ise, “insan kaynaklı afet” niteliği kazanmaktadır.
Meydana geliş sıklığı açısından afetler arasında ilk sırada yer alan afet türü hangisidir?
Meydana geliş sıklığı açısından afetler arasında ilk sırayı yangınlar almaktadır