İŞLETME HUKUKU - Deneme Sınavı - 6

TTK m. 780’de sayılan unsurlardan ödeme yeri ise çekte ihtiyari bir unsurdur. Çekte açıklık yoksa muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa çek, muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.

Poliçede zamanaşımını düzenleyen TTK m. 749’a göre:
• Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği
tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Sigorta sözleşmesi sigortacı veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat içinde, diğer hallerde ise onbeş
gün içinde, sigorta poliçesi sigorta ettirene verilmelidir. Aksi halde sigortacı, sigorta poliçesinin geç
verilmesinden doğan zarardan sorumlu olur.

Her senet kıymetli evrak değildir.

Kıymetli evrakın içerdiği hak devredilebilir.

İçerdiği hakkın türü açısından kıymetli evraklar üç gruba ayrılır.

Bir şey üzerindeki fiili hakimiyete zilyetlik denir.

Çek ekonomik açıdan ödeme aracıdır; çekte vade olmaz.

Ciranta kıymetli evrakı ciro eden kişidir.

İki kişinin karşılıklı ve aynı cins muaccel borçlarının taraflardan birinin irade beyanıyla sona erdirilmesine takas adı verilir.

Fiil ehliyetine sahip olmayan biri kambiyo senedi düzenleyemez.

Ölen kişiden mirasçılara kalan mal varlığına tereke adı verilir.

Çekte zaman aşımı hamilin açacağı davalarda ibraz süresinin bitiminden itibaren 3 yıldır.

Borçlunun, bir şeyi yapmama veya bir şeye katlanma yükümlülüğü altında olduğu edim türü olumsuz edimdir. İki rakip arasında var olan, belirli bölgelerde birbirleri ile rekabette bulunmayacaklarına ilişkin rekabette bulunmama sözleşmesinde, rakiplerin birbirlerine karşı yükümlülükleri rekabette bulunmamaktır ve bu yükümlülük olumsuz edime örnek oluşturur. Olumsuz edim sözleşmeden doğabileceği gibi yasadan da doğabilir.

Adi ortaklıkta ortaklar sermaye olarak para, alacak, mal yada emeklerini koyabilirler.

1994 yılına kadar Türk hukuk sisteminde rekabet hukukuna ilişkin olarak özel bir düzenleme bulunmamaktaydı. 07.12.1994 yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun (RKHK - Kanun) kabul edilmiştir.

Rekabet Kanunu’nun uygulanmasında yetkili makam, kamu tüzel kişiliğine sahip, idari ve
mali bakımdan özerk olan Rekabet Kurumu’dur.

RKHK’nin tanımlar başlığını taşıyan 3 üncü maddesinde teşebbüs; “piyasada malve hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımından bir bütün teşkil eden birimler” olarak tanımlanmaktadır.

RKHK m.4/2’ye göre, ‘Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda, piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil eder.’

Üretim zincirinin farklı seviyesinde bulunan teşebbüsler arasında yapılan rekabeti sınırlayıcı anlaşmalara ise dikey anlaşmalar denilmektedir.