Faaliyet Kararları
İşletmeler, faaliyet kararları kapsamında neleri amaçlamaktadır?
İşletmeler, faaliyet kararları kapsamında geliştirdikleri stratejiler ve aldıkları kararlarla faaliyetlerin sürdürülebilirliği ve istenilen uygulamaların hayata geçirilebilmesi için yatırılan fonların etkin kullanımını amaçlamaktadır.
Faaliyetlere ilişkin kararlar stratejik boyutun yanında başka hangi unsurları dikkate almalıdır?
Faaliyetlere ilişkin kararlar yalnızca stratejik boyutuyla ele alınmamalıdır. Uygun maliyetli tesislerin oluşturulması, teslimat ve müşteri hizmetlerine ilişkin sistemlerin geliştirilmesi, müşteri hizmetlerine ilişkin etkili bilgi sistemleri ve işletmeye fayda sağlayacak teknoloji kullanımına ilişkin operasyonel uygulamaların da hayata geçirilmesi gerekmektedir. İşletme yönetimi işletmenin içinde bulunduğu koşulları ve sürekli olarak değişen piyasa koşullarının satış hacmi, bireysel ürün veya hizmetlerin kârlılığı üzerindeki etkisine ilişkin tahminler yapmalı ve işletme hedefleri doğrultusunda faaliyetlere ilişkin kararlarını şekillendirmelidir.
Yönetimin faaliyetlere ilişkin aldığı kararların başarıya ulaşması neye bağlıdır?
Yönetimin faaliyetlere ilişkin aldığı kararların başarıya ulaşması, faaliyetlere ayrılan fonların doğru bir şekilde yönetilebilmesine bağlıdır.
Yönetimin faaliyetlere ilişkin aldığı kararların başarıya ulaşmasında faaliyetlere ayrılan fonların doğru bir şekilde yönetilebilmesinin sağlanması için yöneticilerin neler yapması gerekmektedir?
Bunun sağlanabilmesi için; yöneticilerin işletmenin üretim, satışlar ve hizmetlere ilişkin fon akış döngülerine hâkim olması, büyüme ve daralma dönemleri ile mevsimsel ve döngüsel değişimleri dikkate alarak işletme için uygun nakit yönetimi politikaları ve çalışma sermayesi (işletme sermayesi) stratejileri geliştirmesi gerekmektedir.
Nakit ve fonlar bir işletme için neden önemlidir?
Nakit başta olmak üzere fonlar işletmenin oksijenidir, fonlar işletmeyi besler. Nakit ve nakit benzeri varlıklar olmadan işletme faaliyetleri durur.
Hissedar değerini ne etkiler ve hissedar değeri nasıl yaratılır?
Yöneticiler, yatırımlar, faaliyetler ve finansman konusunda işletme sistemi içindeki günlük kararlardan ve dışsal koşullardan kaynaklanan ve işletmeyi etkileyen nakit hareketlerini iyi bir şekilde anlamalıdır. Çünkü bu kararlar ve olaylar işletmenin faturalarını ödeme, tedarikçilerden ve borç verenlerden kredi alma, müşterilerine kredi açma ve işletmenin ürün ve hizmetlerine yönelik talebi karşılayan bir faaliyet düzeyini sürdürme kabiliyetini etkilemektedir. Nihayetinde, bu kararların birleşik etkisi ise hissedar değerini etkilemekte, işletme tarafından elde edilen net nakit akışlarının, zaman içinde piyasanın beklentilerini aşması durumunda hissedar değeri yaratılmaktadır.
Alınan her kararın nakit kaynakları ve kullanımları üzerinde bir etkiye sahip olma noktasında yönetimin görevi nedir?
Alınan her karar, nakit kaynakları ve kullanımları üzerinde bir etkiye sahiptir. Bu noktada yönetimin görevi, nakit girişleri ve çıkışları arasında her zaman uygun bir dengeyi korumak ve nakit akışlarını etkileyebilecek yönetimsel kararlar, dışsal faktörler ve operasyonlardaki herhangi bir değişikliğin etkilerini öngörmek ve buna göre planlama yapmaktır.
İşletme yönetimi için en önemli konulardan biri nedir?
İşletme bünyesinde yaratılan ve dışsal kaynaklardan elde edilen fonların ve faaliyetlerin sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyulan fonların, başka bir deyişle fon akışlarının nasıl yönetileceği işletme yönetimi için en önemli konulardan biridir.
İşletme fonlarının yönetiminde hangi koşulların fon akışları üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır?
İşletme fonlarının yönetiminde mevsimsel inişler ve çıkışlar, döngüsel değişiklikler, hızlı büyüme veya küçülme gibi koşulların fon akışları üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır.
İşletme fonlarının başarılı bir şekilde yönetilebilmesi için neyin bilinmesi gerekmektedir?
İşletme fonlarının başarılı bir şekilde yönetilebilmesi için, işletmenin fon akış döngülerinin bilinmesi gerekmektedir.
Üretim işletmelerinde önemli olan ve önemli miktarda fon akışının gerçekleştiği zaman aralığı nedir?
Üretim işletmeleri için, önemli miktarda fon akışının gerçekleştiği üretim döngüleri son derece önemlidir.
Üretim döngüsü ne demektir?
Üretim döngüsü hammaddelerin alımından tamamlanmış ürünlerin üretimine kadar geçen zaman aralığını ifade etmektedir.
Üretim sürecinin sonunda işletme hangi döngüye geçer?
Üretim sürecinin sonunda elde edilen ürünler müşterilere satılmaya hazır hâle gelir. Böylece işletme satış döngüsüne geçebilir.
Satış döngüsü ne demektir?
Satış döngüsü müşteri ile ilk iletişim kurulduğu zaman ile gerçek bir siparişin verildiği süre arasındaki farkı ifade etmektedir.
Üretim işletmelerindeki üretim döngülerine benzer şekilde hizmet işletmelerinde hangi döngü bulunmaktadır?
Üretim işletmelerindeki üretim döngülerine benzer şekilde, hizmet işletmelerinde de hizmetler döngüsü bulunmaktadır.
Hizmet işletmelerinde fon akışları büyük ölçüde ne zaman gerçekleşmektedir?
Hizmet işletmelerinde fon akışları büyük ölçüde cari harcamalar için ödeme, mevcut altyapı desteği ve faturalanan hizmetlerin tahsilatı sırasında gerçekleşmektedir.
İşletmelerin fon akışlarında yaşanan değişimlerin en temel içsel sebeplerinden biri nedir?
İşletmelerin fon akışlarında yaşanan değişimlerin en temel içsel sebeplerinden biri, işletmenin büyümesidir.
Bir işletmenin bilançosu neyi gösterir?
Bir işletmenin bilançosu hem yükümlülüklerini hem de varlıklarını gösterir.
Bir işletmenin bilançosunu gösteren yükümlülükler kısa mı uzun mu vadelidir?
Buradaki yükümlülükler kısa vadeli olabileceği gibi uzun vadeli de olabilmektedir.
Bir işletmenin bilançosunu gösteren varlıklar nelerden oluşmaktadır?
Varlıklar tesisler, makineler, arazi ve bina vb. gibi duran (sabit) varlıklar ve dönen varlıklardan oluşmaktadır.
Duran varlıklar hangi varlıklardır?
Duran varlıklar ticari amaçtan çok üretim faaliyetlerinde kullanılmak amacıyla alınan ve faaliyetlerde birden fazla kez kullanılması düşünülen ve işletmeye uzun dönemler boyunca yarar sağlayan varlıklardır.
Dönen varlıklar hangi varlıkları ifade etmektedir?
Dönen varlıklar, faaliyet dönemi içerisinde tekrar nakit şeklini alan varlıkları ifade etmektedir.
Dönen ve duran varlık kalemlerini birbirinden ayıran özellikler nelerdir?
Dönen ve duran varlık kalemlerini birbirinden ayıran tek özellik süre değildir. Süre dışında, dönen ve duran varlıkları ayıran farklılıklar da bulunmaktadır. Örneğin, işletmelerin bu varlıkları ellerinde bulundurma amaçları farklılaşmaktadır. Duran varlıklar, işletme faaliyetlerini yürütmek ve gelir elde etmek için kullanılırken dönen varlıklar genellikle nakit olarak elde tutulur veya işletmenin normal faaliyet döngüsü boyunca tüketilir. Sabit varlıklar sürekli kullanıma yönelik bir işletmenin varlığı iken dönen varlıklar, nakitten mallara ve tekrar nakde dönerken sürekli olarak şekil değiştiren işletme varlıklarıdır. Dönen ve duran varlıkların değerlemesi de birbirinden farklıdır. Duran varlıklar maliyetten amortisman düşülerek değerlenirken dönen varlıklar maliyet veya piyasa fiyatından hangisi düşükse bu değer üzerinden değerlenir.
İşletmenin duran varlıkları nelerdir?
İşletmenin duran varlıkları bina, arazi, tesis, makine, demirbaş gibi varlıklardır.
İşletmenin dönen varlıkları hangi kalemlerden oluşmaktadır?
İşletmenin dönen varlıkları aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır:
- Kasa ve bankalarda bulunan nakit,
- Nakde yakın varlıklar veya fazla nakdin yatırıldığı kısa vadeli menkul kıymetler,
- Senetler, diğer bir ifadeyle işletmenin alacakları,
- Muhtelif borçluları veya kredili satışları içeren alacak hesapları ve işletmenin tedarikçilerine yaptığı peşin ödemeler,
- Hammadde, yarı mamul ve mamul malları da içeren stoklar.
Çalışma sermayesi ne anlama gelmektedir?
Çalışma sermayesi terimi aslında dönen varlıklar anlamına gelmektedir. Ancak yaygın kullanımına bakıldığında, çalışma sermayesi teriminin net çalışma sermayesini belirtmek için kullanıldığı görülmektedir.
Brüt çalışma sermayesi nasıl tanımlanmaktadır?
Brüt çalışma sermayesi, geleneksel olarak işletmenin toplam dönen varlıkları olarak tanımlanmaktadır. Dönen varlıklar, işletmenin satış hacmini desteklemek için sahip olması gereken nakit veya likit yatırım miktarını temsil etmektedir. Bu bağlamda, brüt çalışma sermayesi terimi hem işletmenin yatırım gereksinimini hem de likit varlıklarını ifade etmektedir.
Net çalışma sermayesi ne demektir?
Net çalışma sermayesi, diğer bir ifadeyle çalışma sermayesi, dönen varlıklar ile kısa vadeli yükümlülükler arasındaki farktan oluşmaktadır. Dönen varlıklar ile borçların ilişkisi, dönen varlıklar eksi cari borçlar olarak tanımlanan net işletme sermayesi kavramı ile ifade edilmektedir.
Faaliyette olan bir işletme sürekliliğini sağlamak için ne yapmak zorundadır?
Faaliyette olan bir işletme, sürekliliğini sağlamak için kaynaklarının belirli bir kısmını rutin işlemelerini gerçekleştirmek üzere belirli varlıklara ayırmak zorundadır. Diğer bir ifadeyle, işletmenin faaliyetlerine devam edebilmesi için her zaman belirli bir düzeyde çalışma sermayesi bulundurulmalıdır.
Çalışma sermayesine fonların bağlanması açısından hangi kavramlar ortaya çıkmaktadır?
Çalışma sermayesine fonların bağlanması açısından sürekli (sabit) ve geçici (dalgalanan) çalışma sermayesi kavramları ortaya çıkmaktadır.
Sürekli çalışma sermayesi neyi ifade etmektedir?
Sürekli çalışma sermayesi, işletmelerin olağan faaliyetlerini yürütebilmesi için fonlarından devamlı olarak ayırması zorunlu olan miktarı ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, faaliyetlerin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi için işletmenin bulundurması gereken minimum dönen varlık miktarı, sürekli çalışma sermayesi olarak adlandırılmaktadır.
Geçici çalışma sermayesi neyi göstermektedir?
Geçici çalışma sermayesi faaliyet dönemi içerisinde devamlı olarak ayrılan miktarın üstünde değişikliğe uğrayan çalışma sermayesi miktarını göstermektedir.
İşletme için gerekli olan çalışma sermayesi miktarı üzerinde etkili olan faktörler nelerdir?
İşletme için gerekli olan çalışma sermayesi miktarı üzerinde etkili olan faktörler aşağıda verilmiştir:
- İşin doğası
- Üretim döngüsü
- İş döngüsü (çevrimi)
- Üretim politikası
- Kredi politikası
- Büyüme ve genişleme
- Hammaddeye erişim olanakları ve değişkenlikler
- Kâr düzeyi
- Kâr payı (dividant) politikası
- Vergi düzeyi
- Fiyat seviyesi değişiklikleri
- Operasyonel etkinlik
İşletmenin çalışma sermayesi ihtiyacı ile işletmenin yürüttüğü işin doğası arasında nasıl bir ilişki vardır?
İşletmenin çalışma sermayesi ihtiyacı, işletmenin yürüttüğü işin doğası ile yakından ilgilidir. Burada önemli olan iki temel nokta bulunmaktadır; işletmenin satışlarını peşin veya kredili olarak gerçekleştirmesi ve mal veya hizmet üretmesi. Örneğin; elektrik tedarik işletmeleri gibi kamu hizmeti kuruluşları, ürün yerine hizmet satışı yaptıklarından ve genellikle peşin satış yaptığından stoklara ve alacaklara fazla fon bağlamazlar ve buna bağlı olarak da çok düşük miktarlarda çalışma sermayesine ihtiyaç duyarlar. Üretim işletmelerinde ise, çalışma sermayesi ihtiyacı daha fazla olmakta ancak bu durum endüstriden endüstriye göre de değişkenlik göstermektedir. Örneğin; bir yemeklik yağ fabrikasının ya da bir inşaat firmasının çalışma sermayesi gereksinimi, bir demir veya çelik fabrikasından daha fazla olacaktır.
İşletmenin üretim döngüsü çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkilemektedir?
Çalışma sermayesi ihtiyacında belirli olan faktörlerden biri, işletmenin üretim döngüsüdür. Üretim süreci fon bağlanmasını gerektirdiğinden, döngü uzadıkça çalışma sermayesi ihtiyacı artmaktadır. Diğer bir ifadeyle; hammaddelerin bitmiş ürün hâline gelmesi için ihtiyaç duyulan zaman aralığı uzadıkça, üretim faaliyetlerini sürdürmek için gerekli olan çalışma sermayesi ihtiyacı da artmaktadır. Tersi durumda; üretim sürecinin kısa olması, üretim sürecine bağlanan fon miktarını azaltarak çalışma sermayesi ihtiyacını azaltacaktır.
İş döngüsü ne demektir?
İş döngüsü, ekonomik değişkenler ve ticaret hacmindeki aşağı ve yukarı yönlü periyodik dalgalanmalardır.
İş döngüleri işletmeleri ihtiyaç duyduğu çalışma sermayesi düzeyini nasıl etkilemektedir?
İş döngüleri, işletmeleri ihtiyaç duyduğu çalışma sermayesi düzeyini özellikle de geçici çalışma sermayesi düzeyini etkilemektedir. Ticari faaliyetlerin arttığı dönemlerde, artan satışlar ile nakit girişi arasındaki gecikmeyi kapatmak ve faaliyet düzeyinin genişlemesini bağlı olarak artan malzeme alımlarını finanse etmek için çalışma sermayesi ihtiyacı genellikle artmaktadır. İş döngüsünün düşüş aşaması ise çalışma sermayesi gereksinimi üzerinde tam tersi bir etki yaratmaktadır. Ekonomideki düşüşler, genellikle satış hacminde düşüşler yaratarak stoklar ve alacaklarda düşüşe yol açmaktadır.
İşletmenin üretim politikası işletmenin çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkiler?
İşletmenin çalışma sermayesi ihtiyacını belirleyen faktörlerden biri de işletmenin üretim politikasıdır. Belirli iş kollarında ürünlere olan talep mevsimseldir. Bu tip ürün üreten işletmelerin önünde iki alternatif bulunmaktadır: talep dönemlerinde üretim gerçekleştirmek veya üretimi tüm yıla yayarak pik dönemlerindeki talebi karşılamak. İlk alternatifin tercih edilmesi durumunda, ciddi üretim sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, işletme durgun sezonda yeterli üretim ve satış yapmadan iş gücünü ve fiziki tesislerini sürdürmek ve pik dönem geldiğinde talebi karşılamak için tam kapasite çalışmak zorunda kalmaktadır. Daha iyi bir alternatif, bitmiş ürünlere olan talepteki değişimlerden bağımsız istikrarlı bir üretim politikası izlemektir. Bu alternatif ise, sezon dışı dönemde büyük miktarda bitmiş ürün (stok) birikimi ve artan miktarda çalışma sermayesi ihtiyacı anlamına gelmektedir. Her ne kadar daha iyi bir alternatif olarak değerlendirilse de ikinci alternatif tüm işletmeler için uygulanabilir değildir. Örneğin, doğası gereği ürettiği ürünleri stoklayamayan işletmeler için ikinci alternatif uygulanabilir olmaktan çıkmaktadır. Bu tür işletmeler için, değişen taleplere uygun bir üretim politikası tercih edilmesi daha mantıklı olacaktır.
Satın alma ve satış politikalarına bağlı olarak belirlenen kredi politikası işletmenin çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkilemektedir?
Satın alma ve satış politikalarına bağlı olarak belirlenen kredi politikası işletmenin çalışma sermayesi ihtiyacını etkileyen faktörlerden biri olmaktadır. Bu etki iki yolla gerçekleşmektedir: işletme tarafından müşterilerine/ mal alıcılarına sağlanan kredi koşulları aracılığıyla veya alacaklılarından işletmeye sağlanan kredi koşulları aracılığıyla. İşletme borçlularına uyguladığı kredi vadesini düşürdükçe çalışma sermayesi gereksinimi azalmaktadır. Ancak işletmenin uyguladığı vade, satışlar üzerinde etki yaratmaktadır ve işletme satışlarını artırmak için müşterilerine kredi sağlama yoluna gidiyorsa alacakları ve dolayısıyla çalışma sermayesi ihtiyacı artacaktır.
İşletmelerin büyümesi çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkilemektedir?
İşletme büyüdükçe çalışma sermayesi gereksiniminin artması beklenir. İşletmenin iş hacminin artması ile çalışma sermayesi arasındaki ilişkiyi kesin bir şekilde açıklamak mümkün değildir. Çünkü büyüyen bir işletmede çalışma sermayesinin bileşimi, ekonomik koşullar ve kurumsal uygulamalara bağlı olarak da değişkenlik göstermektedir. Ancak diğer faktörler eşit olduğunda, büyüyen endüstrilerde statik olanlardan daha fazla işletme sermayesi ihtiyacı olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, artan çalışma sermayesi ihtiyacının ticari faaliyetlerdeki büyümeyi takip etmemesidir. Hatta ticari faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için çalışma sermayesi ihtiyacı, ticari büyümeden önce artmaktadır. Bu nedenle, çalışma sermayesinin önceden planlanması uygun olacaktır.
Hammaddeye erişim olanakları ve değişkenlikler işletmelerin çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkiler?
İşletmenin kullandığı hammaddelere sürekli olarak ulaşıp ulaşamaması, çalışma sermayesi ihtiyacını etkilemektedir. Bazı hammaddeler arzının az olması ya da düzensiz olması nedeniyle, kolaylıkla temin edilememektedir. Bazı hammaddelerde ise kotalı satış yapılmaktadır. Bu tür hammaddeleri kullanan işletmelerin, hammaddenin alım zamanlaması ve miktarı üzerindeki kontrol gücü oldukça sınırlıdır. Bu nedenle, işletmenin üretim sürecinde aksama yaşanmaması adına alımlarını gerçek üretim ihtiyaçlarının çok ötesinde yapması gerekebilmektedir. Bu belirsizlik nedeniyle yapılan alımlarla birlikte işletmenin stoklarını çok yüksek seviyelere çıkmakta ve daha yüksek seviyede çalışma sermayesi ihtiyacının doğmaktadır.
İşletmelerin kâr düzeyi çalışma sermayesi ihtiyacını nasıl etkiler?
Elde edilen kâr düzeyi işletmeden işletmeye farklılık göstermektedir. Bu farklılık genel itibariyle satılan ürünün doğası, piyasada tutunma, yönetim kalitesi ve tekel gücü gibi özellikler tarafından belirlenmektedir. Yüksek kaliteli bir ürün satışı yapan, iyi bir pazarlama düzenine sahip olan ve piyasada tekel gücüne sahip bir işletmenin, göreceli olarak daha yüksek kâr düzeyleri ile çalıştığı söylenebilir. Bu tip işletmelerde yüksek kâr marjı, daha fazla içsel fon yaratma potansiyelini artırarak çalışma sermayesine katkıda bulunmaktadır. Çünkü net kâr, nakit olarak kazanıldığı ölçüde bir çalışma sermayesi kaynağı olmaktadır.
İşletmelerin kâr payı (dividant) politikası çalışma sermayesi miktarını nasıl etkiler?
İşletmeler kâr payı (temettü) ödemelerini farklı şekillerde gerçekleştirebilmektedir. Eğer kâr payları nakit olarak ödenirse işletmenin nakit kaynakları azalır ve dolayısıyla işletmenin çalışma sermayesi de o ölçüde azalır. Tersine, işletme temettü ödemez ve kârı elinde tutarsa çalışma sermayesi artar.
Vergi düzeyi çalışma sermayesi gereksinimini nasıl etkiler?
İşletmelerin faaliyetleri sonucu elde ettikleri kardan ödeyecekleri vergilerin miktarı, yürürlükteki vergi mevzuatına göre belirlenmektedir. İşletme yönetiminin bu konuda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Çoğu zaman, vergilerin bir önceki yılın kârı üzerinden peşin olarak ödenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda vergi borcu, nakit olarak ödenecek kısa vadeli borç olarak nitelendirilebilir. Vergi ödemeleri için yeterli nakit ayrılması bu yönüyle çalışma sermayesi planlamasının önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. İşletmenin vergi yükümlülüğü arttığında, çalışma sermayesi gereksiniminde artış yaşanmakta, ödenecek vergi miktarı azaldığında ise çalışma sermayesi gereksinimi azalmaktadır.
Fiyat seviyesi değişiklikleri çalışma sermayesi gereksinimi nasıl etkiler?
Yükselen fiyatlar, mevcut bir faaliyet düzeyini sürdürmek için daha fazla fon kullanımını zorunlu kılmaktadır. İşletmenin aynı düzeyde dönen varlık için daha fazla nakit harcaması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle; artan fiyatların etkisi, daha yüksek miktarda çalışma sermayesine ihtiyaç duyulmasıdır. Ancak sattığı ürün ve hizmet fiyatlarını oransal olarak aynı düzeyde arttırabilen işletmelerde, çalışma sermayesi açısından ciddi bir sorun yaşanmamaktadır. Öte yandan, fiyat artışlarını tüm ürünler üzerinde tek tip etkisi yoktur. Bazı işletmeler fiyat değişimlerinden hiç etkilenmemektedir. Değişen fiyat seviyelerinin çalışma sermayesi üzerindeki etkileri, işletmenin faaliyetlerinin doğasına, pazardaki konumuna ve ilgili diğer birçok faktöre bağlı olarak işletmeden işletmeye değişmektedir.
Yönetimin operasyonel etkinliği çalışma sermayesi düzeyini nasıl belirler?
Operasyonel etkinliğin yüksek olması, yönetimin çalışma sermayesine katkı yapması anlamına gelmektedir. Her ne kadar yönetim dışsal faktörlere müdahale edemese de içsel faktörlerde yapacakları ile sürece katkıda bulunabilir. Örneğin; yönetim fiyatlardaki artışı kontrol edemez ancak israfı ortadan kaldırarak, koordinasyonu geliştirerek ve mevcut kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayarak fiyat artışlarının çalışma sermayesi üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi ortadan kaldırabilir.
Çalışma sermayesinin yönetimi neden önemlidir?
Çalışma sermayesinin yönetimi, gelecekte beklenen getiriler üzerindeki etkileri ve bu getirilerle ilişkili riskler yoluyla nihai olarak işletme başarısı üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir.
Çalışma sermayesinin yönetimi hangi süreçleri gerektirmektedir?
Çalışma sermayesinin yönetimi, hem dönen varlıkların doğru miktarını ve bileşimini belirleme, hem de bu varlıkları finanse etmek için fon yaratma ilkelerinin anlaşılmasını gerektirmektedir.
İşletmelerin çalışma sermayesini daha iyi kullanabilmek için dikkat etmeleri gereken hususlar nelerdir?
İşletmelerin çalışma sermayesini daha iyi kullanabilmek için dikkat etmeleri gereken hususlar şunlardır:
- Kredi açarken daima ticari referans almak ve müşterinin ödeme gücü ve alışkanlıklarını değerlendirmek için geçmiş ticari ilişkilerine bakmak,
- Stok kayıtlarını doğru bir şekilde tutmak sahip olunan ve yavaş dönen stokları takip etmek,
- Fazla stok bulundurmamak ve olası talebe göre çalışabilmek için doğru bir satış tahmin sistemine sahip olmak,
- Tedarikçilerden mümkün olan maksimum süreye kadar kredi almak,
- Nakdi kasada tutmak yerine para piyasalarında değerlendirmek,
- Erken ödeme koşullarını değerlendirmek ve uygun koşullar bulunduğunda indirimlerinden yararlanmak,
- Mümkün olduğunca banka çeki ve nakitle çalışmak. Bu hem daha güvenli olacak hem de bir an önce faiz geliri elde etmenizi sağlayacaktır.
- En büyük müşterilerin çek ödemelerini ne zaman yaptığını öğrenmek ve faturaların onlara zamanında ulaştığından emin olmak,
- Geç ödeme yapan müşterilerin takibini yapmak ve ödemeleri sürekli olarak telefon görüşmesi ile hatırlatmak.
İşletmeler için çalışma sermayesi yönetiminin önemli olmasının nedenleri nelerdir?
İşletmeler için çalışma sermayesi yönetiminin önemli olmasının birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri, çalışma sermayesi kararlarının göreli acil olmasından kaynaklanmaktadır. Çalışma sermayesi yönetiminin önemli olmasının ikinci temel nedeni, çalışma sermayesinin kapsamında bulunan hesapların büyüklüğü ve önemidir. Satışlardaki durgunluk ve düşüşlere karşı, işletmelerin ilk savunma hattını temsil eden unsur çalışma sermayesi olmaktadır. Çalışma sermayesi yönetimini önemli kılan üçüncü neden de budur.
Çalışma sermayesi yönetimi hangi günlük operasyonu ve kararları içerir?
Çalışma sermayesi yönetimi, aşağıdakileri belirleyen bir dizi günlük operasyonu ve kararları içeren
devamlı bir süreçtir:
- İşletmenin dönen varlık düzeyi,
- İşletmenin varlıklarını finanse etmek için kullanacağı kısa ve uzun vadeli borç oranları,
- Her bir dönen varlık türüne yapılan yatırım düzeyi,
- İşletmenin kullanması gereken kısa vadeli kredilerin (cari yükümlülüklerin) bileşimi ve diğer kaynaklar.
Yöneticilerin, işletmelerinde büyümeyi sağlamaları, kârlılığı artırmaları ve uzun vadeli başarı sağlamaları için ne yapmaları gerekmektedir?
Yöneticilerin, işletmelerinde büyümeyi sağlamaları, kârlılığı artırmaları ve uzun vadeli başarı sağlamaları için etkili çalışma sermayesi yönetimini nasıl gerçekleştireceklerini belirlemeleri gerekmektedir.
Finans yöneticilerinin, işletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yükümlülüklerini kârlılık ve riski dengeleyecek şekilde yöneterek işletme değerini maksimize etmeye çalışma amaçları neyi gerektirmektedir?
Finans yöneticileri, işletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yükümlülüklerini kârlılık ve riski dengeleyecek şekilde yöneterek işletme değerini maksimize etmeye çalışmaktadır. Bu amaç, hem dönen varlıklara en uygun yatırım seviyesinin hem de dönen varlıklara gereken yatırımı desteklemek için uygun finansman kaynakları bileşiminin belirlenmesini gerektirmektedir.
Çalışma sermayesinin yönetiminde iki önemli ödünleşme nedir?
Çalışma sermayesinin yönetiminde iki önemli ödünleşme mevcuttur: Birincisi, kârlılık, likidite ile ters orantılı olarak değişmektedir. Yöneticiler, dönen varlıklara yatırım seviyesini artırarak, işletmenin likiditesini artırmakta ancak potansiyel kârlılığı düşürmektedir. Öte yandan, kârlılık riskle birlikte hareket etmektedir. İşletme yeterli dönen varlık bulundurmayarak, vadesi geldiğinde finansal yükümlülüklerini yerine getirememe, kısıtlayıcı kredi politikaları nedeniyle müşterilerini kaybetme ve stok tükenmesinden kaynaklanan satış düşüş riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Tüm bu koşullar altında, dönen varlıklara yapılacak yatırımların düzeyi yönetimin bu ödünleşmelere yönelik tutumlarına bağlı olmaktadır.
Yöneticilerin, çalışma sermayesi yönetimindeki ödünleşmelere, diğer bir ifadeyle risk- getiri ilişkilerine yönelik farklı yaklaşımlar nelerdir?
Yöneticilerin, çalışma sermayesi yönetimindeki ödünleşmelere, diğer bir ifadeyle risk- getiri ilişkilerine yönelik farklı yaklaşımları bulunmaktadır. Bu yaklaşımlar şunlardır:
- Atak yaklaşım
- Ilımlı yaklaşım
- Tutucu yaklaşım
Çalışma sermayesi yönetimindeki risk-getiri ilişkilerine yönelik atak yaklaşımı nedir?
Atak finansman yaklaşımında, işletmenin geçici çalışma sermayesinin tümü ve sürekli çalışma sermayesinin tamamı kısa vadeli kaynaklarla finanse edilmektedir.
Çalışma sermayesi yönetimindeki risk-getiri ilişkilerine yönelik tutucu yaklaşım nedir?
Tutucu yaklaşım, duran varlıkların ve sürekli çalışma sermayesinin tamamının uzun, geçici çalışma sermayesinin ise kısa vadeli kaynaklar ile finanse edildiği yaklaşımı ifade etmektedir.
Çalışma sermayesi yönetimindeki risk-getiri ilişkilerine yönelik ılımlı yaklaşım nedir?
Ilımlı yaklaşım, atak yaklaşım ve tutucu yaklaşım arasında bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda, uzun vadeli kaynakların çalışma sermayesinin belirli bir kısmını finanse etmek için kullanılması gerektiği ileri sürülmektedir. Çalışma sermayesinin sürekli dalgalan kısmı ise, yalnızca kısa vadeli kaynaklarla finanse edilmelidir. Bu yaklaşımın temel mantığı, finansman kaynağı ile varlığın yaşam süresini eşleştirebilmektir.
Nakit ne demektir?
Nakit; yerel para ya da döviz cinsinden işletmenin kasasında mevcut bulunan parayı veya bankalarda bulunan mevduatları, henüz tahsil edilmeyen çekleri ve kısa dönemde nakde çevrilebilecek varlıkları kapsamaktadır.
Likidite ne demektir?
Likidite, bir varlığın değerinden bir şey kaybetmeksizin paraya çevrilebilme hızını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle bir varlık değerinden bir şey kaybetmeksizin ne kadar hızlı paraya çevrilebiliyorsa o kadar likittir.
Nakit benzerleri ne demektir?
Nakit benzerleri; yatırım ya da benzeri amaçlarla sahip olunan nakit varlıkları değil, işletmelerin kısa süreli nakit yükümlülükleri için bulundurduğu yüksek likiditeye sahip olan varlıkları ifade etmektedir.
Hazır değerler hangi varlıkları kapsar?
Hazır değerler doğrudan işletmede veya bankada bulunan nakit ile likiditesi yüksek ve para yerine kullanılabilen varlıkları kapsamaktadır. Muhasebe açısından ele alındığında hazır değerler kasa, alınan çekler, bankalar, verilen çekler ve ödeme emirleri ve diğer hazır değer kalemlerinden oluşmaktadır. Bu bağlamda nakit ve nakit benzeri varlıklar, bilançonun aktif kısmında bulunan hazır değerler grubunda incelenebilmektedir.
İşletmelerin nakit bulundurma nedenleri nelerdir?
İşletmelerin nakit bulundurma nedenleri şu başlıklar altında incelenebilir:
- İşlem Nedeni ile Nakit Bulundurma
- İhtiyat Nedeni ile Nakit Bulundurma
- Spekülasyon Nedeni ile Nakit Bulundurma
- Telafi Bakiyesi Nedeni ile Nakit Bulundurma
İşlem nedeniyle nakit bulundurma neyi ifade etmektedir?
İşlem nedeniyle nakit bulundurma, temel olarak işletmenin rutin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için sahip olması gereken nakdi ifade etmektedir.
İhtiyat nedeni ile nakit bulundurma neyi ifade etmektedir?
İhtiyat nedeni ile nakit bulundurma, olağanüstü gelişmelere karşı işletmelerin faaliyetlerini sorunsuz bir şekilde yürütebilmeleri için bulundurmaları gereken nakdi ifade etmektedir.
Spekülasyon nedeni ile nakit bulundurulmasının temel amacı nedir?
İşletmeler para ve sermaye piyasalarında yaşanacak değişimlerden faydalanabilmek, yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek ve pazar paylarını artırmak üzere büyük satın almalara hazırlık amacıyla nakit bulundurabilirler. Spekülasyon nedeni ile nakit bulundurulmasının temel amacı, kâr elde etmektir. İşletmeler hem faiz oranlarındaki değişimlerin menkul kıymet fiyatlarındaki etkisinin yararlanmak hem de önemli düzeyde riske katlanarak hisse senedi, tahvil vb. geleneksel yatırım araçlarının yanı sıra günümüzde popülaritesi giderek artan kripto paralar gibi farklı enstrümanlarda meydana gelebilecek fiyat değişimlerinden kazanç sağlamak üzere nakit ayırabilirler.
Telafi bakiyesi ne demektir?
İşletmeler işlem, ihtiyat ve spekülasyon nedeni ile bulundurdukları nakdin yanında bankalar ile olan ilişkilerin sağlayacağı avantajlar dolayısıyla da nakit ayırabilirler. Bankalar fon sağlamanın yanı sıra katlandıkları maliyetler nedeniyle, işletmelere sundukları ücretli ve/veya ücretsiz hizmetler karşılığında belirli bir miktar nakdin hesaplarında tutulmasını isteyebilir. İşletmeler de kredi kullanım kapasitelerini arttırmak, faiz ve çeşitli komisyon avantajlarından yararlanmak amacıyla, belirlenen miktarda nakdi banka hesaplarında tutmaktadır. Banka hesaplarında tutulan bu nakit, telafi bakiyesi olarak tanımlanmakta ve işletmenin banka ile olan işlem hacmi ile birlikte karlılığına ve finansal yapısına bağlı olarak belirlenmektedir.
İşletmelerde nakit düzeyini etkileyen içsel faktörler nelerdir?
İşletmelerde nakit giriş ve çıkışlarının uyumu, işletmenin büyüklüğü / yaşı, tedarikçiler, müşteriler ve fon sağlayan kuruluşlarla olan ilişkiler, alımda ve satışta geçerli olan koşullar, alacak devir hızı ve stok devir hızı, işletmenin kredibilitesi, borç yapısı ve özellikleri ve ödenmemiş sermaye miktarı nakit düzeyini etkileyen içsel faktörlerdir.
Nakit yönetimi nasıl tanımlanabilir?
Nakit yönetimi; finansal planlama ile nakit giriş ve çıkışlarının dengelenmesi ve zamana bağlı olarak nakit ihtiyacının belirlenmesi olarak tanımlanabilir. Diğer bir ifadeyle nakit yönetimi, işletmelerin hem faaliyetlerini hem de ödemelerini aksatmaması için gerekli olan nakit düzeyinin belirlemesini ve belirlenen bu nakdin de etkin bir şekilde yönetilmesini ifade etmektedir. Daha geniş açıdan nakit yönetimi; nakit giriş ve çıkışlarının tahmin edilerek, işletme riskini artırmayacak şekilde nakit girişlerin hızlandırılması ile birlikte çıkışların yavaşlatılması, ihtiyaç duyulan optimum nakit tutarının tespit edilerek bu tutarın etkin bir şekilde yönetilmesi, aynı zamanda nakit açığının da en uygun maliyetler ile temin edilmesi olarak tanımlanabilir.
Nakit yönetiminin işletmenin başarısında neden önemli bir role sahiptir?
Nakit, işletmeler açısından faaliyetlerin devamlılığı için gerekli olan en önemli varlıktır. Aynı zamanda nakit, işletmeye ödeme gücü ve etkin kullanılması durumunda kâr sağlamaktadır. Bu bağlamda, nakit yönetiminin işletmenin başarısında oldukça önemli bir role sahip olduğu söylenebilir.
Nakit yönetiminin borç veren ve nakdi temin eden açısından kaç temel amacı bulunmaktadır?
Nakit yönetiminin borç veren ve nakdi temin eden açısından iki temel amacı bulunmaktadır. Borç veren kurumun temel amacı, ödünç verilen nakit üzerinden mümkün olan en yüksek kazancı elde etmektir. Nakdi sağlayan işletmeler açısından ise nakit yönetimin temel amaçları; optimum nakit tutarının tespit edilmesi, nakit giriş ve çıkışlarının ayarlanması, fazla nakdin değerlendirilmesi şeklinde sayılabilir.
Optimum nakit tutarının nasıl tespit edilmesi gerekir?
Nakdin elde edilmesi sonucu sağlanacak fayda ve bu nakdin elde edilmesinde karşılaşılacak maliyetler göz önünde bulundurularak optimum nakit tutarının tespit edilmesi gerekir.
Optimum nakit tutarının tespit edilmesinde ön plana çıkan faktörlerden biri nedir?
Optimum nakit tutarının tespit edilmesinde ön plana çıkan faktörlerden biri, yöneticilerin risk algısıdır. İşletme yöneticisi risk almayı seviyorsa, yüksek kar hedefiyle optimum nakit tutarından daha düşük nakitle çalışmayı tercih edebilir. Diğer yandan yönetici riskten kaçınıyorsa, öncelikle düşük risk hedefiyle optimum düzeyin üzerinde bir nakde sahip olmayı isteyebilir.
Nakit yönetiminin temel amaçlarından biri nedir?
Nakit yönetiminin temel amaçlarından biri nakit girişlerini hızlandırmanın yanı sıra nakit çıkışlarını da yavaşlatmaktadır.
Nakit girişlerini hızlandırma ve nakit çıkışlarını da yavaşlatma amacı doğrultusunda işletme neler yapabilir?
Bu amaç doğrultusunda işletme, farklı ödeme ve tahsilat yöntemleri kullanarak hem nakit girişlerini hızlandırabilir hem de nakit çıkışlarını yavaşlatabilir. Bu anlayış doğrultusunda; nakit girişlerinin hızlandırılması üzerine peşin satışların tercih edilmesi, tek bir banka yerine müşteri yoğunluğuna bağlı olarak farklı bankalarla da çalışılması ya da internet bankacılığın yoğun olarak kullanılması gerekmektedir. Nakit çıkışlarının yavaşlatabilmesi için olabildiğince peşin ödemelerin yapılmaması, vadeli ödemeler var ise ödemenin yasal süreler içinde en geç tarihte ödenmesi, farklı tür gider ve ödemelerin belirli tarihlere toplanması gerekebilir.
Nakit girişlerini hızlandırma ve nakit çıkışlarını da yavaşlatma amacının dışında nakit yönetiminin diğer bir amacı nedir?
Nakit yönetimin bir diğer amacı ise, fazla nakdin değerlendirilmesidir. İşletme optimum nakit tutarını sağlıklı bir şekilde belirleyerek risk yaratmadan nakit girişlerini hızlandırması ve çıkışlarını yavaşlatması sonucunda belirli bir düzeyde nakde sahip olacaktır. Böyle bir durumda; işletme bu nakdi atıl şekilde tutmamalı, hazine bonosu, vadesi bir yıldan daha kısa süreli devlet tahvili, finansman ya da banka bonosu vb. kısa vadeli risksiz ya da çok düşük riskli, likiditesi yüksek menkul kıymetlere yatırım yapmalıdır. Ayrıca söz konusu nakit, yöneticilerin risk algısına bağlı olarak özel sektör tahvilleri, repo vb. yatırımlarda da değerlendirilebilir.