HZ.PEYGAMBER VE MEDİNE
Amalika nedir?
En eski Arap kabilesi olduğu kabul edilen yarı efsanevî göçebe Sâmî topluluktur. Tevrat’a göre dünyanın en eski milleti olup anayurdu Akabe körfezi ile Lut gölü arasında yer alan Edom ülkesidir. İslâm tarihçilerinin büyük çoğunluğuna göre Kudüs’ün
kurucuları ve Hicaz’ın ilk sakinleridir. Amâlika’ya dair ilk kayıtlar milâttan önce II. bin yılın ilk çeyreğine tarihlenen Hz. İbrahim
devrine denk gelir.
Buas nedir?
Evs ve Hazrec kabileleri arasında Medine’nin güneydoğusundaki bir vahada 120 yıl devam eden savaşların adıdır. Bunlardan
sonuncusu ve en kanlısı hicretten yaklaşık beş yıl önce meydana geldi ve Evslilerin galibiyetiyle sonuçlandı. İki kabile arasında bu savaşların sebep olduğu düşmanlık hicretle ortadan kalktı ve şehirde İslâmiyet’in gelişip yayılmasına uygun bir zemin ortaya çıktı.
Haremeyn ne demektir?
Mekke ve Medine şehirlerine iki harem anlamında Haremeyn denilir. Bu terim Osmanlı yazılı belgelerinde daha çok Haremeyn-i
şerifeyn şeklinde geçer. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den sonra en kutsal mekân kabul edilen ve Müslümanların ilk kıblesi
olan Mescid-i Aksâ’nın bulunduğu Kudüs, bazı peygamberlerin ve ailelerinin mezarlarını barındıran Halîl şehri de bilhassa Haçlı seferlerinden itibaren Haremeyn-i şerifeyn adıyla anılmıştır. Ortaçağda Haremeyn’de adına hutbe okunan halife veya sultan buranın resmen hâkimi sayılırdı.
Hilf ne demektir?
Sözlükte akit, yemin ve antlaşma gibi anlamlara gelen hilf (çoğulu ahlâf), terim olarak İslâm öncesi Araplarda kabilelerin veya
şahısların yardımlaşma, dayanışma ve himaye amacıyla yaptıkları antlaşma ve ittifaklar demektir.
Naküs nedir?
Hristiyanlarca günümüzdeki çan yerine kullanılan, üzerine bir çomakla vurularak ses çıkarılan tahta parçasıdır.
Harem-i Şerif tabiri nerelerde kullanılır?
Mekke’deki Mescid-i Haram gibi Mescid-i Nebevi ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa için de Harem-i şerif tabiri kullanılır.
Ebû Eyyûb el-Ensârî kimdir?
Hazrec kabilesinin Neccâroğulları kolundan olup hicretten iki yıl kadar önce eşi Ümmü Eyyûb ile birlikte İslâm’a girdi. İkinci
Akabe Biatı’nda bulundu. Hicretten sonra evinde misafir ettiği Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmadı. Sağlıklı olan herkesin Allah yolunda gazaya katılması gerektiğine inanan Ebû Eyyûb el-Ensârî, ihtiyarlık döneminde bile her yıl bir savaşta bulunmaya
gayret etti. Katıldığı seferlerin sonuncusu Müslümanların ilk İstanbul kuşatması oldu. Kuşatma devam ederken hastalanarak 669 yılında vefat etti. Vasiyeti üzerine bir askerî birlik surlara yakın bir yere defnetti. Latinler 1204’te Konstantinopolis’i istilâ ettiklerinde Ortodokslara ait kilise ve kutsal yerleri yakıp yıkarken Ebû Eyyûb’ün kabri de tahrip oldu; zamanla da ortadan kalktı. İstanbul’un fethinden sonra kabri ortaya çıkarılarak türbe haline getirildi. Bundan kısa süre sonra da Eyüp Sultan Külliyesi inşa edilerek bu yörenin manevi yapısının temelleri atıldı.
Kubbetü’lhadrâ nedir?
Hücre-i saadetin üzerine yaptırılan kubbe, ‘kubbetü’lhücre’ veya ‘kubbetü’n-nûr’ adıyla meşhurdur. Haremeyn işlerine büyük önem veren Sultan II. Mahmud’un emriyle hücre-i saadetin üzerine taştan yeni bir kubbe yapıldı, kurşunla kaplanarak yeşile boyandı. Günümüze kadar gelen ve Mescid-i Nebevî’nin simgesi olan bu kubbeye renginden dolayı yeşil kubbe anlamında ‘Kubbetü’lhadrâ’ denilir.
İslam peygamberinin en bilinen adı nedir ve ne anlama gelir?
Muhammed, Hz. Peygamber’in en çok bilinen adı olup “övgüye değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi”
anlamındadır. Kur’an-ı Kerim’de kırk yedinci sürenin ismi de olan Muhammed dört yerde geçer.
Medine'nin tarih boyunca isimleri nelerdir?
Medine’nin bilinen en eski adı şehre ilk yerleşen kişi kabul edilen Yesrib b. Vâ-il’den gelir. Bu isim önceleri kuzeyde ilk yerleşmenin gerçekleştiği tahmin edilen Curf ile Kanât vadileri arasında kalan alan için kullanılırken daha sonra şehrin tamamını kapsadı. Yesrib, Kur’an-ı Kerim’de Medine’nin adı olarak bir yerde geçer. Medine ise on yerde geçmekte, bunların dördünde bizzat şehrin kendisi kastedilirken diğerlerinde şehir anlamında cins isim olarak yer alır. İskenderiyeli Batlamyus ve Bizanslı Stephanus gibi yabancı kaynaklarda ise Lathrippa şeklinde yer alır. Kötü, zararlı ve fesat gibi olumsuz anlamlar taşıyan Yesrib’e hicretten sonra Hz. Peygamber hoş ve güzel anlamına gelen Tâbe, Taybe gibi adlar verdi. Bunun yanında Dârülhicre, Dârülîmân, Dârüssünne, Medînetürresûl, Medînetünnebî gibi şehrin kutsallığı, hicret yurdu, başşehir olması ve hicretten sonra gerçekleşen medenileşmeye vurgu yapan sayısı doksan yediye kadar çıkan adlar da kullanıldı. Medenîleşmeye paralel olarak hicretten önce adeta bir köy olan Yesrib yerine şehir anlamına gelen el-Medîne en meşhur adı oldu. Türkler arasında nurlu şehir anlamında el-Medînetü’l-münevvere kullanımı yaygındır.
Medine'nin hicretten önce ve sonra nüfusu kaçtır?
Medine’nin hicret öncesi nüfusu hakkında fazla bilgi yoktur. Hicretten sonra ilk nüfus sayımı olarak nitelendirilebilecek, muhacirler ile ensar arasında gerçekleştirilen kardeşleştirmeden 1500 Müslümanın varlığı anlaşılmakta ve gayri Müslim unsurlar buna ilâve edildiğinde, nüfus 10.000’i aşmaktadır. Hicretin ardından sürekli büyüyen ve Müslümanlar için Mekke’nin fethine kadar bir zorunluluk olan göçten dolayı şehrin nüfusu sürekli arttı. Hz. Peygamber vefat ettiğinde Medine’de 30.000 sahabenin yaşadığı, Yahudilerin buradan ayrılmasına rağmen şehir ve çevresiyle birlikte bunun 60.000’e ulaştığı tahmin edilmektedir.
Medine’nin hicretten önce ve sonra nüfusları kaçtır?
Medine’nin hicret öncesi nüfusu hakkında fazla bilgi yoktur. Hicretten sonra ilk nüfus sayımı olarak nitelendirilebilecek, muhacirler ile ensar arasında gerçekleştirilen kardeşleştirmeden 1500 Müslümanın varlığı anlaşılmakta ve gayri Müslim unsurlar buna ilâve edildiğinde, nüfus 10.000’i aşmaktadır. Hicretin ardından sürekli büyüyen ve Müslümanlar için Mekke’nin fethine kadar bir zorunluluk olan göçten dolayı şehrin nüfusu sürekli arttı. Hz. Peygamber vefat ettiğinde Medine’de 30.000 sahabenin yaşadığı, Yahudilerin buradan ayrılmasına rağmen şehir ve çevresiyle birlikte bunun 60.000’e ulaştığı tahmin edilmektedir.
Mescid-i Nebevi'nin büyüklüğü nedir? Hangi yıl tamamlanmıştır?
Temeline ilk harcı Hz. Peygamber’in koyduğu Mescid-i Nebevi yaklaşık 1022 m2’lik bir alanı kapsıyordu. Taş, kerpiç, hurma kütük ve dallarının malzeme olarak kullanıldığı inşaatta Hz. Peygamber ashapla birlikte çalışmış, bu faaliyet ensar ve muhacirin kaynaşması için iyi bir fırsat olmuştu. Nisan 623’te tamamlanan ilk bina, taş temel üzerine tek sıra kerpiçten, bir adam boyu kadar yükseklikteki çevre duvarı ile kuşatılarak üstü açık biçimde sade bir yapı olarak tasarlanmıştı.
Mescid-i Nebevi'nin minberinin tarihçesini kısaca anlatınız.
Hz. Peygamber Mescid-i Nebevî’de cemaate hitap ederken ilk zamanlarda hurma ağacından bir kütüğe dayanıyordu. Sahabelerin Hz. Peygamber’in yüzünü görememeleri ve sesini işitememeleri üzerine 628 veya 629 yılında ılgın ağacından 50 cm.eninde 1,25 m. uzunlukta, 1 m. yükseklikte, arkasında üç sütunu bulunan üç basamaklı ilk minber konuldu. İlk halifeler Resûl-i Ekrem’e saygılarından dolayı bir tahta parçasıyla kapatılan üçüncü basamağı kullanmadılar. Hz. Osman zamanınd Hz. Peygamber’in minberinin üzerine kubbe yapıldı, kumaşla örtüldü ve basamakları abanoz aacıyla kaplandı. Muâviye b. Ebû Süfyân devrinde minbere altı basamak daha eklendi. Mescid-i Nebevî’ye en son III. Murad’ın yolladığı mermer minber konuldu (1590). Osmanlı selâtin camilerinde benzerleri görülen, üzerinde zarif altın tezyinatlı kubbenin yer aldığı, yaklaşık 7 m. yüksekliğindeki bu minber süsleme ve tezyinat bakımından bir şaheser olup halen Ravza-i Mutahhara’nın batısında Hz. Peygamber’in mihrabının sa¤ında ve minberinin yerindedir.
Mescid-i Nebevî’nin fonksiyonları nelerdir?
İslâm’ın ilk döneminde Mescid-i Nebevî bütün resmî faaliyetlerin gerçekleştirildiği bir yerdi. Hz. Peygamber’in devlet başkanı olması dolayısıyla siyasetin, muallimlik vasfı sebebiyle eğitimin, ordu kumandanı olarak askerî teşkilâtın, kadılık vasfıyla adalet teşkilâtının merkeziydi. Ayrıca Suffe başta olmak üzere bazı kişiler için barınma yeri, misafirhane ve sosyal yardım mahalli olarak da kullanılıyordu. Çeşitli Arap kabilelerine mensup heyetler Elçiler sütununda kabul edilir, bazıları mescidin içerisinde kurulan çadırlarda ağırlanırdı. Rufeyde el-Ensâriyye adlı hanım Mescid-i Nebevî’de yaralı ve hastaları tedavi ederdi. Hz. Peygamber’in hukuki problemleri çözerken oturduğu yer ‘kaza revakı’ adıyla meşhurdu. Gerektiğinde münadiler çıkarılarak halk mescide toplanır ve önemli konularda bilgilendirilirdi. Mescidin minberi sadece hutbe okumak için değil halka yapılacak konuşmalar, halifelere biat gibi merasimler için de kullanılırdı. Emevî Halifesi Abdülmelik zamanından itibaren başşehirden gönderilen Kâbe örtüsü Mescid-i Nebevî’de teşhir edildikten sonra Mekke’ye gönderilirdi.
Şemâil nedir?
Hz. Peygamber’in fiziksel özelliklerini, özel hayatını ve ahlakını anlatan eserlere huy, tabiat, ahlak gibi anlamlara gelen şemail denilir. Hz. Peygamber’in fiziki özelliklerini anlatan edebî eserlerle aynı konuda hüsn-i hatla yazılmış levhaların adı ise hilyedir.
Hz. Muhammed'in fiziki özelliklerini anlatınız.
Sahabelerin Hz. Peygamber’in fiziki özelliklerini kendi bilgi, anlayış ve yetişmişlik dereceleri nispetinde tespit etmeye çalışmaları hilye konusunda değişik rivayetlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Buna göre, Hz. Peygamber iri yapılı ve heybetliydi. Uzuna yakın orta boylu, büyükçe başlı, bazen kulak memesini geçen saçları hafif dalgalıydı. Beyaz tenli, alnı açık, kaşları hilâl gibi ince ve sıktı. Burnu ince ve hafifçe kavisliydi. Sakalı sık ve gür, yanakları düzdü. Bütün organları birbiriyle uyumlu olup ne zayıf ne de şişmandı. Göğsü ile iki omzunun arası genişçe, mafsalları kalıncaydı. Bilekleri uzun, avucu genişti. Yürürken ayaklarını yere sert vurmaz, sakin fakat hızlı ve vakarlı yürürdü. Hz. Peygamber güler yüzlüydü ve ilk bakışta insana güven veren bir görünümü vardı.
Hz. Muhammed'in kaç eşi olmuştur ve bunlardan ilki kimdir?
Hz. Peygamber’in ikisi Mâriye ve Reyhâne adlı cariyeler olmak üzere değişik zamanlarda on iki eşi oldu. Hz. Peygamber’e ilk inanan kadın olan ve İslâmiyet uğrunda bütün servetini ortaya koyarak eşini destekleyen Hz. Hatice ilk eşi ve İbrahim dışındaki bütün çocuklarının annesidir.
İslam'da imanın esasları nasıl özetlenir?
İslâm’da iman esasları Allah’a, peygamberlere ve ahiret gününe iman şeklinde önce üç, sonra kelime-i şehadette belirtildiği üzere Allah’a ve Hz. Muhammed’in peygamberliğine iman şeklinde iki, son olarak da Allah’a iman şeklinde tek bir esasta özetlenir. Buna göre Hz. Peygamber’e iman Allah’a imana ulaşmanın yoludur.
Hz. Muhammed'in terekesi nedir?
Tereke olarak da sadece bir katır, birkaç silah ve sadaka olarak ayırdığı birkaç parça araziden başka geride para veya mal olarak zikredilmeye değer maddi bir miras bırakmadı. Hz. Peygamber savaşsız ele geçirilen ve hukukî bakımdan tasarrufuna bırakılan Fedek hurmalıklarını, Medine’deki bir bağı ve Hayber arazisindeki hissesini vakfetmişti. Hz. Fâtıma, babasının bu arazilerinin kendisine miras kaldığını düşünüyordu. Bu amaçla müracaat ettiği Hz. Ebûbekir, Hz. Peygamber’in, “Biz peygamberler, miras bırakmayız. Bıraktığımız mal sadakadır.” sözünü aktardıktan sonra şöyle dedi: “Şimdi bu vakıf maldan Muhammed ailesi yiyerek istifade edebilir. Ancak bundan fazla hakları yoktur.”