aofsorular.com
İLH2003

İSLAM DÜŞÜNCESİNİN BATIYA ETKİSİ

10. Ünite 16 Soru
S
İslam felsefesinin Batı Hristiyan ve Yahudi felsefesine etkisi nedir?
Islâm felsefesinin Batı Hıristiyan ve Yahudi felsefesine etkisi sanıldığından daha büyüktür. Bu etki, Müslüman filozofların eserlerinin Latince ve İbranice başta olmak üzere, diğer yerel dillere de çevrilmeye başlandığı X. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmış̧ ve çeşitli yollar ve şekillerde Yakınçağ̆ felsefesinin başlangıcına dek sürmüştür. Ortaçağ̆ ve Rönesans dönemlerinde bu etki, çeviriler vasıtasıyla doğrudan doğruya olmuştur; ister Hıristiyan olsun, ister Yahudi olsun batılı filozoflar ve düşünürler, Müslüman filozofların adlarını ve eserlerini zikrederek alıntılarda bulunmuşlardır. Aydınlanma devrinde ve Descartes ile başlayan ve Hegel’e kadar süren modern felsefedeki bu etki hem doğrudan, hem de dolaylı olarak devam etmiştir. Doğrudan, çünkü Ortaçağ̆ve Rönesans devrinde çevrilen eserler, bu devirlerde de Batılı filozoflarca biliniyor ve okunuyordu. Dolaylı, çünkü bu devirlerin batılı filozofları, batılı Ortaçağ̆ ve Rönesans devri düşünürleri okurken, onlar vasıtasıyla Müslüman filozofları da az çok öğreniyorlardı. Özellikle tercüme yoluyla X. yüzyıldan itibaren Batı’ya aktarılmaya başlayan İslâm felsefesi, gerçek anlamda Batı’ da felsefi bir geleneğin doğmasına sebep olmuştur. Hristiyanlığın resmi din olarak VI. yüzyıldan itibaren Batı’ya yayılmasıyla, kilise ve din adamları eskisinden daha çok felsefeye karşı derin bir tepki gösterdiler; felsefî düşünceye ve bilime kapılarını kapattılar. Böylece Skolastik ve Ortaçağın en karanlık dönemi başladı. Bu durum felsefe için XI. yüzyılın sonlarına doğru yavaş̧ yavaş̧ değişti. Daha önce, IX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İslâm bilimine ilgi duyarak bu alandaki eserleri Latinceye çevirmeye başlayan Batılılar, ister istemez bilim yoluyla, zamanla felsefeye de merak sardılar. Müslüman filozoflara, bu arada onlar vasıtasıyla öğrendikleri Aristo ve Eflâtun’a da ilgi duydular. Neticede bilimsel eserlerin yanında, sırf felsefî mahiyetteki eserleri de Latinceye çevirmeye başladılar. Bu demektir ki, daha önce I ̇slâm dünyasıyla Yunan-Helenistik dünyası arasında vaki olan kültür alışverişi ve safhaları, bu defa benzer bir şekilde, Batı dünyasıyla İslâm dünyası arasında vaki oldu. Tercümelerle bir yandan daha önce unutulmuş̧ olan Aristo başta olmak üzere bazı Yunanlı düşünürler canlandırılırken, diğer yandan Müslüman filozofların felsefesi öğreniliyordu. Böylece Batıda, felsefî düşünce yavaş̧ yavaş̧ XI. Yüzyılda oluşmaya başladı. Hıristiyan kelamcılarından Fransiskenler daha çok I ̇slâm Yeni-Eflâtunculuğuyla Augustinciliği birleştirirken, Dominikenler Fârâbî ve İbn Sînâ’yı ve onların Aristoculuğunu benimsiyorlardı. Bu arada bazı Hıristiyanlar ve Batı’da yasayan Yahudilerin çoğu da, İbn Rüşdçülüğe eğildiler. Kısa zamanda beklenmedik bir inkişaf gösteren I ̇bn Rüşdçülük özellikle kilise çevrelerinin dışında etkili olmaya ve Hıristiyan dogmasına ağır bir darbe indirmeye başladı. I ̇bn Rüşd’ün akılcılığı ve onun bazen yanlış̧ yorumlanması, Batıda kiliseye karşı hür düşüncenin ve hatta dinsizlik cereyanlarının doğmasını hazırladı. Bu durumu fark eden, gerek Fransisken ve gerekse Dominiken kelamcıları XII. yüzyılda İbn Rüşdcülükle mücadeleye başladılar. Bunu yaparken, o zamanlar Batıda yeni yayılmaya başlayan Gazâlîciliği silah olarak kullanmayı uygun buldular. Bu da Batı’da sonu gelmeyen din-felsefe çatışmasını başlattı. Albertus Magnus ve St. Thomas gibi büyük kelamcı filozoflar, tamamıyla, Gazâlîci bir pozisyonda İbn Rüşdçülüğe reddiyeler yazdılar. XIII. ve XIV. yüzyıllarda Gazâlîcilik hakim felsefi görüş olarak varlığını sürdürürken, XV. yüzyılda İbn Rüşd ve onun doğurduğu akımlar yavaş̧ yavaş baskın felsefi görüşler olarak gelişiyordu. Bu durum Rönesans ve Reform hareketlerinde büyük rol oynadı. Daha sonraki yüzyıllarda da, Gazâlîci ve I ̇bn Rüşdçü tutumlar kendini göstermeye devam ederken, ki bu devrin en önemli iki felsefesiydiler, Descartes’in öncülüğünü yaptığı ve esasında İbn Rüşdcülüğün uzantısından başka bir şey olmayan akım da Kartezyanizmdir. Özellikle XVII. yüzyılda I ̇bn Tufeyl’in fikirlerinin Batı’da revaç bulmasıyla Batı’da Aydınlanma devri olarak adlandırılan yeni bir bir devir başlar. Empirizmin ve tabiatcılığın doğuşuyla ve materyalizmin yeniden canlanmasıyla özellikle Aydınlanma devri felsefesinin temelinde, I ̇bin Rüşd ve İbn Tufeyl ve onların Batılılarca yorumlanması vardır. XVII. yüzyıldan sonra gelişen felsefe hareketlerinde de Müslüman filozofların tesirleri görülmeye edevam etmişse de, -ki bunun en açık delili şudur: Leibniz ve Clarke arasında vuku bulan tartışmalarda birincisi, İbn Rüşd’ün Hristiyanlığa darbesini kabul etmekle birlikte yine de İbn Rüşd’ü ve ikincisi Gazâlî’yi canlandırmaya çalışmıştır- bu tesirler dolaylı olmuştur.
S
İslam düşüncesinin Batı’ya geçiş yolları nelerdir?
İ̇slâm düşüncesi Batı’ya birkaç yolla geçmiştir. Birincisi, Hıristiyanların Müslümanlarla Sicilya, Endülüs (İspanya) ve kısa süreli olarak Güney İtalya’nın fetihlerinde doğrudan temasıdır. İkincisi, batılıların I ̇slâm ülkelerine eğitim için gitmeleridir. İtalya, İspanya ve Güney Fransa’dan XI. ve XII. yüzyıllarda zengin çocukların İslâm medreselerinde okumaya gittiklerini görüyoruz. Matematik, felsefe, tıp ve felekiyat tahsil eden bu talebeler bir müddet sonra Batı’da açılan üniversitelerinde öğretmen oldular. Üçüncüsü, İslâm eğitim kurumlarının taklit edilmesidir. I ̇slâm medreselerini taklit yolu ile ilk Batı üniversiteleri kuruldu. Binaların mimarî tarzı, ders programları, öğretim metotları tamamen medreselerin taklidi idi. Dördüncüsü, diplomatik ilişkileri. Bunların ilki Harun Reşid ile Şarlman arasında cereyan etmiştir. Bilindiği gibi Harun Reşid ona mekanik bir çalar saat göndermişti; bu olay Batı’da I ̇slâm bilimine karşı hayranlık yaratmıştı. Besincisi, Haçlı savaşlarıdır. Bu savaşlarda Batılılar İslâm ülkelerinden bir çok alet ve edevat, bilimsel ve felsefî eseri Batı’ya aktarmışlardır. Altıncısı ve en önemlisi de, Arapçadan yapılan tercüme hareketleridir.
S
Fârâbî’nin Latince ‘ye çevrilen eserleri nelerdir?
Fârâbî’nin Latince’ye çevrilen eserleri şunlardır;  Kitâb fi’l-Akl (es-Sağir): Liber Alpharabii de Intellectu et Intellecto. Eseri meşhur mütercim ve filozof Dominicus Gundissalinus tercüme etmiştir.  Kitâb fi’l-Fusûli’l-Münteze’a: Colloctio Sententiarum variarum ad regimen politicum spectrantium. Mütercimi belli değil.  Kitâb fi’l-Hatâbe: Bu eserin Latince tercümesini, Hermann Almannus yapmıştır. İki kez basılmıştır, a. Declaratio compendiosa supra libris rhetoricorum Aristotillis, Venedik, 1484; b. Thetorica Aristotelis cum funtatissimi artinm et th eologiae dostoris...: nec nom Alpharabii compendiosa declarationa... Venedik, 1515.  Kitâbu I ̇hsâi’l-Ulûm: Üç kez Latinceye çevrilmiştir: i. Compendium om-nium scientiarum dayıla John of Sevile tarafından; De scieniis adıyla G.da Cremona tarafından; De divisisne philosophiae adıyla Gundissalinus tarafından. Bu son tercüme yakın zamana kadar bizzat bu mütercimin kendi özgün eseri olarak kabul ediliyor ve ona mal ediliyordu.  Kitâbu Merâtibi’l-Ulûm: De ortu scientiarum adıyla. 6. Tenbih alâ Sebili’s-Sa’ade: Bu eserin de Gundissalinus tarafından  Latinceye çevrildiği bildirilmektedir. 7. Kitâbu’l-Mizac: Alpharabius de tempore adıyla tercüme edilmiştir.
S
Fârâbî’nin İbranice ‘ye çevrilen eserleri nelerdir?
Fârâbî’nin İbranice ‘ye çevrilen eserleri şunlardır;  Kitâbu fî’l-Akl (es-Sağir): Üç kez çevrilmiştir: Birinci tercümenin mütercimi belli değildir, I ̇kinci tercüme, Jedaja ha Penini veya Ketab ha Deat adıyla olup, mütercimi belli değildir, Üçüncü tercüme de, Kalonymos ben Kalonymos (ö. 1314) tarafından yapılmıştır.  Cevâbât li-Mesâi’l Suile anhâ: Todros Todrois tarafından çevrilmiştir.  Kitâbu Felsefe Eflâtun ve Eczâ’iha ve Merâtib Eczâ’ihâ min Evvelihâ ilâ Ahirihâ: Ş amtob ben Yosep ben Falaguera (XIII. asır) tarafından yapılmıştır. Tercüme mütercimin Reşit haHokma adlı eseri içinde bulunmaktadır.  Kitâbu fi’l-Fusûli’l-Munteze’a: Mütercimi belli değildir.  Fusûlun Yuhtâcu I ̇lâyha fî Sınâati’l-Mantık: Mütercimi belli değildir.  Kitâbu I ̇hsa’il-Ulûm: Kalonymos ben Kalonymos tarafından tercüme edilmiştir. Tercüme, Falaquera’nın Reşit ha-Hokma’sı içerisindedir.  Kitâbu Kiyas’is-Sağir: Mütercimi belli değildir.  Risâle fi Mâhiyati’n-Nefs: Zerachia ben Isaac tarafından, 1284 de Roma’da tercüme edilmiştir. Tercüme, Edelmann Hemdah Gemzah içinde Könisberg’de 1856 yılında neşredilmiştir.  Kitâbu’l-Münhal ilâ Sına’ati’l-Mantık: Mütercimi belli değildir. 10. Risâle fi’ s-Safsata: Mütercimi belli değildir.  Risâle fi’ s-Safsata: Mütercimi belli değildir.  11.Kitâbu’ s-Siyasati’l-Medeniye: Moses ben Samuel ben Tibbon tarafından 1284’de Sefer haTehalot adıyla tercüme edilmiştir. Tercüme, M. Philoppovkski tarafından Sefer ha-Asiph adlı eser içinde Londra’da 1850-1851’de neşredilmiştir.  Şerhu Kitâbi’l-Makûlat li Aristûtâlis: Mütercimi belli değildir.  Şerhu Kitâbi’l-Muğâlata li Aristûtâlis: Mütercimi belli değildir.  14.Kitâbu Tahsili’ s-Sa’ade: Falaquqera tarafından kısmen tercüme edilmiştir. Tercüme, mütercimin Tesit ha-Hokmâ’sı içinde bulunmaktadır.  15.Uyunu’l-Mesai’l’alâ Ra’y Aristûtâlis: Mütercimi belli değildir. 16. el-Kavi fî Şerâiti’lYakîn: Mütercimi belli değildir.
S
Fârâbî hakkında bilgi veriniz
Batı Hıristiyan ve Yahudi düşüncesine en çok etkisi olan Müslüman filozoflardan birisi de Fârâbî’dir. Denebilir ki, Fârâbî, daha hayatının son yıllarında bile, İbn Meserre (ö. 319/931) ve İbn Gabriel (Avicebron, ö. 450/1058) gibi Yahudi filozofların aracılığıyla Batı’da tanınmaya başlamıştır. Latinler ve Batılı Yahudiler arasında Alpharabius, Avennasar, Abunazar, Albunasar ve Albumasar gibi çeşitli isimlerle meşhurdur.
S
Kindî hakkında bilgi veriniz
İlk Müslüman filozof ve bilim adamı Kindî’nin bilimci ve filozof olarak Batı düşüncesine ve bilimine o kadar etkisi olmuştur ki, büyük Latin düşünce tarihçisi G.Cardano, De Subtilitate adlı eserinde onun kendi devrine kadar gelip geçen dünyanın en meşhur oniki harikasından biri olduğunu zikreder. Batı’da Latinler arasında Alkindus olarak meşhurdur.
S
Kindî’nin Latince ‘ye çevrilen eserleri nelerdir?
Kindî’nin Latince ‘ye çevrilen eserleri şunlardır;  Risâle fi Mâhiyeti’l-Akl: I ̇ki kez Latinceye çevrilmişti ve kısa adıyla De Intellectus olarak meşhurdu. Birincisi, Gerardo da Cremona tarafından yapılmıştır: Verbum Jacob Alkindi de Intentione Antiquorum in Ratione adıyla; İkincisi Johannes Hispanesis: Liber Alkindi de Intellectu et Intelleto adıyla.  Fi’ l-Cevâhiri’ l-Hamse: De quiqpue essentiis adıyla çevrilmiştir. Mütercimi, Gherardo da Cremona’dir.  Risâle fi Mahiyyati’n-Nevm ve’r-Rûyâ: De somna et uisione adıyla çevrilmiş olup, çeviri Gerardao da Cremona’ya aittir.  Risâle fi-I ̇caz ve I ̇htisar fi’ l-Burhâni’ l-Mantıkî: Liber Introductorius in artem logicae demonstrationis. Gerardo da Cromena tarafından çevrilmiştir. Latinler arasında çok meşhur olan bu eserin, bazen Fârâbî’ye de atfedildiği olmuş ise de Kindî’ye veya talebelerinden birine, mesela Serahsi’ye ait olduğu sanılmaktadır.  Hangi eser olduğu belli değil: De Certicis diebus henüz elyazması halinde olan bu tercümenin, kimin tarafından yapıldığını bilmiyoruz.  Kitâbu’t-Tuffâha: Bugün Kindî’ye ait olduğundan şüphe edilen bu eser, Ortaçağda Kindî’ye atfedilmiş ve liber de pomo adıyla Latinceye tercüme edilmiştir.  Tractatus de erroribus philosophorum: Arapça aslına sahip olma- dığımız bu kitabın Latince çevirisinde eser, Kindî’ye atfedilmiştir.
S
İslam düşüncenin Batı’ya tesiri nasıl olmuştur?
I ̇slâm felsefesinin Batı’ya tesiri iki yönde olmuştur. Birincisi, İslâm felsefesi yoluyla klasik Yunan felsefesinin Batı’ya geçmesidir. Batılılar, unutulmuş̧ olan Yunan felsefesini de İslâm bilginlerinden ve filozoflarından öğrendiler. Çünkü Müslüman filozoflar daha önce Yunan felsefesini İslâm dünyasına aktararak, onların eserlerini Arapça ‘ya çevirmişler ve üzerlerine şerhler yazmışlardı. Müslüman filozofların Yunan felsefesi üzerine yazdıkları eserleri Latinceye çevirerek, batılılar büyük ölçüde Yunan felsefesi geleneğine böylece Müslümanlardan öğrendiler. İkincisi, Müslüman filozofların kendilerine has felsefî düşünceleridir. Müslüman filozoflar felsefî düşünceye oldukça özgün katkılarda bulunmuşlardır. Çevirilerde batılılar Müslüman filozofların kendi düşüncelerini de öğrendiler. Genel olarak ifade edecek olursak, İslâm felsefesinin batı felsefesine katkıları; Metafizik, mantık, ahlâk felsefesi, bilim felsefesi, psikoloji ve mûsiki alanlarında olmuştur.
S
Batı felsefesine etki eden Müslüman filozoflar kimlerdir?
Batı Felsefesine etki eden Müslüman filozoflar;  Kindî  Farabi  İbn Sînâ  Gazâlî  İbn Bâcce  İbn Tufeyl  İbn Rüşd’dür.
S
İbn Sînâ’nın Müslüman olmayan filozoflara tesiri nelerdir?
İbn Sînâ’nın kendileri üzerinde açık tesiri görülen ilk Hıristiyan filozoflarının başında Alexandre de Hales ve Guillaume d’Auvergne gelir. Sonuncusu, çeşitli eserlerinde Aristo ile yan yana müracaat ettiği ve “Asil Filozof” dediği Müslüman filozof I ̇bn Sînâ’dır. Mesela sadece De Univers adlı eserinde, otuzdan fazla müracaatta bulunur. Onu, Duns Scot, Saint Thomas, Saint Bonaventure, Albertus Magnus ve Roger Bacon takip ederler. Bunlardan Albertus Magnus hemen bütün eserlerini, her sayfasında İbn Sînâ’ya bir atıfta bulunur. Aynı şekilde XIV. yüzyılın ilk I ̇bn Sînâcıları arasında William of Occam vardır; bilhassa I ̇bn Sînâ’nın etkisi görülen modern Batılı filozoflar arasında Bonaventura (1221-1274), Albertus Magnus (1200-1280) ve Descartes’i zikretmek gerekir, o, özellikle İbn Sînâ’nın ruhun varlığının, ruhun bedenden ayrı olarak var olduğunu ispat için kullandığı “Uçan Adam” misalini aynen tekrarlamıştır. Ibn Davud ve Musa b. Meymun, İbn Sînâ’dan etkilenen ilk Yahudi filozoflar arasındadırlar. Özellikle onun zorunlu ve zorunsuz varlık ayırımı, bu iki filozof da dahil, genelde bütün Yahudi filozoflarca kabul edilmiştir. Palqera, ilimler sınıflamasında Fârâbî ve İbn Sînâ’nın sınıflamalarını birleştirerek bir sınıflama yapar.
S
Batı’da X. yüzyıla kadar süren karanlık Ortaçağ’ın sebebi nedir?
Batı’da özellikle Hristiyanlığın resmi din olarak tanınmasından sonra kilisenin tutumu ve yasakları yüzünden felsefe ve bilim dışlanmış̧ ve böylece, Batıda X. yüzyıla kadar sürecek olan karanlık Ortaçağ̆ oluşmuştur. Batılılar, Yunan ve Helenistik felsefeyi ve bilimini tamamen unutmuştu; ne Aristo’nun ne Eflâtun’un, ne Öklid’in adı biliniyordu. Buna karşılık, bunlar ve diğerleri ancak İslâm medeniyetinde yaşama hakkı bulmuşlardı. Batılılar, onları tekrar, ancak XI. Yüzyılın sonlarından itibaren I ̇slâm’ dan yapılan tercümelerle yeniden öğrenmeye başladılar. Dolayısıyla tercüme faaliyeti, batılılara sadece Müslüman alimlerin ve filozofların kendi özgün görüşlerini tanımalarını sağlamakla kalmadı, onlar vasıtasıyla eski Yunan ve Helenistik mirasının da tanınmasını sağlamıştır. O halde denebilir ki, Batı’da bilim ve felsefenin yeniden doğusu tamamen İslâm ‘ın tesiri ile olmuştur.
S
İbn Rüşd’ün diğer dillere çevrilen özgün eserleri nelerdir?
İbn Rüşd’ün diğer dillere çevrilen özgün eserleri şunlardır;  Tehâfutu’t-Tehâfut: İbranice tercümeden, Calonyme ben-Calonyıme Destructio Desructionum adıyla 1328 bu tercüme Venedik’te 1573’de yazılmıştır. İkinci kez Arapçadan Calonyme ben-David ben Todros; üçüncü kez İbraniceden Calo Calonyme benDavid, XVI. yüzyıl, V enedik.  Makâle fi İttisâli’l-Akl bi’l-İnsân: İbrahice tercümeden, Calo Calonyme ben-David, XVI. yüzyıl, Venedik.  Cevheru’l-Cirm: Michel Scot, De Substantia orbis adıyla.  Kitâb fi’l-Fahs  Zamîma: Raymond Martin tarafından XIII. yüzyılın ikinci yarısında, Tercüme Pugio fidei adversus Mauros et Judaeos aslı eser içinde Leipzig’de 1687 yılında yayınlanmıştır.
S
İbn Bâcce’nin Müslüman olmayan filozoflara tesiri nelerdir?
I ̇bn Bâcce’nin Batılı Hıristiyan ve Yahudi filozoflara tesiri, diğer İslâm filozoflarına nazaran daha çok bir sahada olmuştur. En çok tanınan görüşü, ruhların ittisali teorisidir. Bunu en çok benimseyen Batılı Yahudi filozofu Moise de Narbonne’dur. Genelde bütün İbn Rüşdçü Batılı Hıristiyan ve Yahudi filozoflar İbn Bâcce’nin fikirlerini de benimsemişlerdir. Ancak onlar, İbn Bâcce’nin genel felsefesini daha sonra İbn Rüşd tarafından daha açıklıkla ele alınmasından dolayı, doğrudan İbn Bâcce’ye atıfla yetinmişlerdir.
S
İbn Tufeyl’in diğer dillere çevrilen eserleri nelerdir?
Latince ‘ye Hayy b. Yekzân’ın iki Latince tercümesi vardır. İlk Latince tercüme, Pico della Mirandola tarafından XV. Yüzyılda yapılmıştır. Eser ikinci defa Latinceye, Edward Pococke Sr. (1604- 1671)’ın ilk defa Arapça neşrini esas alarak oğlu Edward Pococke Jr. (1648-1722) tarafından Philosophus autodidactus adıyla tercüme edilmiştir ve Arapçasıyla birlikte 1671’de, Oxford’da yayınlanmıştır. Bu tercüme, 1700’de ikinci kez yayınlanmıştır.  İbranice ‘ye İlk defa İbranice’ye Moise de Narbonne tarafından XIV. yüzyılın ortalarında çevrilmiştir. Ayrıca aynı kişi, eseri İbranice olarak da şerh etmiştir.  İngilizce ‘ye Eser üç kez Ed. Pococke Jr.’ın Latince tercümesinden İngilizceye çevrilmiştir. Birincisi, G.Ashwell tarafından Oxford, 1671. İkincisi George Keith tarafından, Londra 1798; ikinci baskısı, Londra 1731. Üçüncüsü Arapça aslından Simon Ockley tarafından The Improvement of Human Reason Exhibited in the Life of Ebn Yokdhan... adıyla, Londra, 1708. Ockley’ın bu tercümelerinin, daha sonra Londra’da 1711 ve 1731 yıllarında iki kez baskısı yapılmıştır. Başka bir İngilizce tercüme, P.Bronnle, tarafından The Awakennig of the Soul adıyla yapılmıştır, Londra 1904.  Türkçe ‘ye Babanzâde Reşid tarafından yapılmış̧ ve Mihrab dergisinde 1923 yılında tefrika edilmiştir.  Hollandaca ‘ya Hayy bin Yakzan’ı Hollandaca ‘ya ilk tercüme eden meşhur filozof Spinoza’dır. Daha sonra S.D.Bouwmeester ikinci kez tercüme etmiştir. Bouwmeester’in tercümesinin ilk baskısı Amsterdam 1672’de; ikinci baskı, Rotterdam 1701’de yapılmıştır.  Almanca ‘ya İki kez Almancaya çevrilmiştir. Birincisi J.G.Pritius tarafından Der von sich selbst gelehrte Weltweise adıyla, Francfurt, 1726. İkincisi J.G.Eichhom tarafından Der Naturmensch öder Geschichte des Hai Ebn-Yoktân adıyla, Berlin, 1782; bu tercümenin ikinci baskısı da, 1783’de yapılmıştır.  İspanyolca ‘ya İlk defa İspanyolcaya Pons Boigues tarafından El Filosofo Audidacto de Abentofail adıyla çevrilmiştir. Zaragosa, 1900, İkinci kez, Gonzalez Palencia tarafından, Madrid, 1934.  Fransızca ‘ya Arapçasıyla birlikte, ilk Fransızca tercüme. Leon Gauthier tarafından yapılmıştır. Hayy Ben Yaqdan, Alger, 1900.  Farsça ‘ya Bediu’z-Zaman Firüzânfer tarafından Zindah-e bedâr adıyla, Tahran, 1956.  Rusça’ya J.Kuzmin tarafından Leningrad, 1920.  Urduca’ya Z.A.Sıddîki tarafından, Algar, 1955.
S
Gazâlî’nin Müslüman olmayan filozoflara tesiri nelerdir?
Hıristiyan filozoflara en az İbn Sînâ, Fârâbî ve İbn Rüşd kadar büyük tesiri olan başka bir Müslüman filozof da Gazâlî’dir. Gazâlî’den etkilenen ilk Batılı filozoflar arasında Raymond Martinis, Alexandre de Hales ve Guillame d’Auvergne vardır. İlki, Pugio Fidei ve Esplanatio Symbbili adlı eserlerini, tamamen Gazâlî’nin Latinceye çevrilen eserlerin seçtiği parçalardan meydana getirmiştir. İkincisi de, Polignard adlı eserinde I ̇bn Rüşd ve Batılı İbn Rüşdçüleri tenkit ederken Gazâlî’den etkilenmiştir. Sonuncusu De Anima adlı eserinde ismini zikrederek Gazâlî’ye akıl konusunda müracaat etmiştir. Asıl Batılı Gazzâlîciler arasında, Albertus Magnus ve Saint Thomas vardır. Özellikle sonuncusu, Summa Theologica adlı eserinde oldukça sık olarak çeşitli konularda Gazzâlî’ye atıfta bulunur. Başka bir Gazzâlîcide, Raymond Lulle’dür. O, İbn Rüşd’e yönelttiği hemen bütün tenkitlerinde Gazâlî’nin filozoflara yaptığı tenkitleri kullanır. Gazâlî bir çok doğulu Hıristiyan düşünürleri de etkilemiştir. Gazâlî’nin en çok tesiri altında kalan filozof şüphesiz, İslâm dünyasında Ebû’l-Ferec adıyla tanınan Süryani Bar Herbraeus’tur. Onun sırasıyla Süryanice ve Arapça kaleme aldığı Ethison ve Kitâbu’l-Hamame adlı eseri, Gazâlî’nin I ̇hyâ’sının birer kopyasından başka bir şey değildir. Gazâlî çok eskiden beri Yahudiler arasında bilinmesine rağmen, onlar arasında gerçek Gazâlicilik XV. ve XVI. yüzyıllarda başlar. Daha önceleri, felsefelerine daha çok İbn Sînâ ve İbn Rüşd hakimdi. Fakat Joseph Albo, Abraham Bibago, Isaac Abravanel ve özellikle de Rabbi Mose Almosnino (ö.1538) yaradılış, alemin hadisliği, haşr ve ilâhî aşk konularında Gazâlî’den etkilenmişlerdir. Mesela Crescas; Aristo’yu tenkit ederken; Gazâlî’nin Aristoculara yönelttiği tenkitlerden oldukça faydalanmıştır. Özellikle de Makâsidu’l-Felâsife ve Tehâfütü’l-Felâsife’yi kullanmıştır. Gazâlî’nin ahlak ve tasavvufî tesirlerinin XVI. yüzyılda çokça görüldüğü bir başka Yahudi de, Moise ben Habib’dir. Daha sonra Spinoza ve Mendelssohn gibi modern Yahudi filozoflarda da Gazâlî etkisi vardır.
S
Kindî’nin Müslüman olmayan filozoflara etkisi nelerdir?
Birçok Hıristiyan filozofu, Kindî’yi ismen zikrederek, ondan etkilenmişlerdir. Kindî’den etkilenen ilk Batılı filozoflar arasında Guillaume d’Auvergne ve Albertus Magnus vardır. Her iki düşünür, genelde Kindî’nin ilimler tasnifini aynen benimsemişlerdir. Albertus Magnus De Somno et Vigilia adlı eserini, Kindî’nin aynı mahiyetteki ve Latinceye De Somno Visione olarak tercüme edilen eserinden nakillerle teşkil etmiştir. XIII. yüzyılda Kindî’den etkilenenler arasında meşhur St. Thomas d’Aquine, Summa contra Gentiles adlı eserinde Kindî’nin akıl teorisini kabul etmiştir. Kindî birçok Yahudi filozofuna da çeşitli konularda tesir etmiştir. Mesela Isaac ben Solaman İsraeli (ö.932), The Boks of Definitions adlı eserinde ve Ebû Süleyman Rabi Yahya, Aritmetic of Nicomadius of Gerasa adlı eserinde birçok felsefî deyimin tarifini Kindî’nin Risâle fi Hududi’l-Eşyâ ve Rusumiha adlı eserinden aynen aktarmıştır; adeta Kindî’nin söz konusu eserini kopya etmiştir. Kindî’nin talebesi durumunda olan Ebû Süleyman Rabbi b. Yahya, ruh hakkındaki görüşlerini ona borçludur.