Stresin Tanımı ve Doğası
Stres kavramı genel olarak hangi bilim alanları ile ilişkilendirilebilir?
Kimilerince pek de doğru olmayan bir tanımlamayla ‘çağımızın hastalığı’ şeklinde anlamlar atfedilmeye çalışılan stres, birçok bilimsel disiplinin ilgi odağı olan bir kavramdır. İsminden, sağlık bilimlerinden mühendislik bilimlerine, oradan sosyal bilimlere kadar geniş bir yelpazede söz ettirir. Ancak kitabımızda psikoloji, psikiyatri ve fizyoloji disiplinleri çerçevesinde stres kavramından söz edilmektedir.
Stres kavramını tanımlayınız.
Stres, bir stresöre karşı bedensel ve ruhsal anlamda verilen tepkilere denir ve bu tepki, organizmanın bedensel ve/veya ruhsal anlamda tehdit altında olduğunu gösterir. Tehdit karşısında organizma ‘savaşma’ veya ‘kaçma’ tepkisi gösterecektir. Organizma hem savaşmak hem de kaçmak için stresör karşısında gösterdiği tepkilerden kaynaklı değişiklikleri kullanacaktır. Yani bir stresör karşısında stres tepkisinin ortaya çıkması, uyum gösterebilmenin bir parçasıdır. Yaşamda kalmamızı sağlayan, çevrenin değişen koşullarına uyum sağlama becerimizin ortaya konmasında çok önemli bir payı olan stres, kişinin yaşantısal deneyimlerini değerlendirmesini ve başa çıkma yetisini geliştirmeyi sağlar. Sadece kişisel yaşantılar değil, sosyal, ekonomik, politik olaylar da insan hayatında büyük değişiklikler yaratabilen stres etkenleri olarak bilinirler. Örneğin; afetler, ekonomik krizler, savaşlar, kitleleri etkileyen ve büyük kayıplara yol açan ve böylece insan üzerinde olumsuz etkilere neden olabilen stresörlerdendir. Yaşam koşullarının, üretim biçim ve ilişkilerinin, aile yapısının, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi önemli temel hizmetlerden yararlanabilme oranlarının, çalışma koşullarının değişmesi ile beraber stresin tanımında değişimler olmakta, yeni stresörler tanımlanmaktadır.
Stres kavramının tanımlanmasını güçleştiren unsurlar nelerdir?
Tanımının yapılması açısından stres kavramı önemli güçlükler barındırmaktadır. Bu güçlüklerin en önemlilerinden biri, stres kavramının içinde hem özneyi hem de yüklemi barındırmasıdır. Yani bu kavramla hem olayın kendisi (özne olarak) hem de olayın sonuçlarına atıfta bulunulmaktadır. Ancak bu durumun sağladığı bir avantaj da vardır. Bu kavramın yardımıyla yaşam deneyimlerinin birçok yönü ile ilgili yorumda bulunma ve sentez yapma fırsatı sağlanmış olur. Stresli yaşam olayı, stres yaratıcı faktörler, zorlanmaya neden olan durumlar gibi farklı adlarla anılan birçok durum özellikle fizyolojik anlamda organizmada ( insan organizması) benzer yanıtlara neden olmaktadır. Stres, organizmada fizyolojik anlamda benzer yanıtlara yol açsa da psikolojik anlamda yarattığı yanıt insandan insana değişmektedir. Çünkü psikolojik yanıtı belirleyen faktörler her insanı yaşamda biricik yapan faktörlerdir.
Stres kavramının bilimsel literatürde kullanımı hangi döneme dayanmakta ve nasıl açıklanıp tanımlanmaktadır?
Bilimsel literatürde stres kavramının kullanımı 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bir fizikçi olan Robert Hook stresi, elastiki nesne ve ona uygulanan dış güç arasındaki ilişki biçiminde tanımlamıştır. 18. yüzyılda yaşamış fizikçi Young ise stresi, "maddenin kendi içinde olan güç veya dirençtir" biçiminde tanımlamıştır. Madde barındırdığı bu güç ve direnç sayesinde kendisine uygulanan çevresel güce karşı koyar. Örneğin; esneme kabiliyeti olan bir madde kendisine dışarıdan uygulanan bir dış güce karşı bu yeteneğini kullanıp, esneyerek karşı koyar. Ancak uygulanan çevresel güç maddenin direncini aşar düzeyde ise madde değişime uğrar.
Stres kavramının günümüzdeki anlamıyla tıp ve psikoloji literatüründe ilk kullanan bilim insanı kimdir ve kavramı nasıl tanımlamıştır?
Günümüzdeki anlamıyla stres kavramını tıp ve psikoloji literatüründe ilk olarak Selye kullanmıştır. 1950’lere kadar stres, organizmada fizyolojik ve fizyopatolojik değişiklikler yapan uyaran olarak kabul edilmekteydi. 1952’de Kanadalı fizyolog Selye, stresi uyaranlara karşı organizmanın verdiği yanıt olarak tarif etti. Selye, tanımında stres için ‘organizmanın her türlü değişmeye karşı özel olmayan tepkisi’ ifadesini kullanmıştır. Daha sonraları stres için ‘olağanüstü talepler, sınırlamalar veya fırsatlarla yüz yüze gelindiğinde birey tarafından yaşanan bir gerilim durumu’, ‘uyaranlar, tepkiler ve iki etkinlik arasındaki etkileşim’ şeklinde tanımların yapıldığı da olmuştur. Selye’nin yaptığı tanımlamada diğer yaklaşımlardan farklı olarak dikkat çekici nokta; farklı stresörlerin insan denilen organizmada benzer bedensel yanıta yol açtığı, başka bir deyişle, fizyolojik etkilenmenin ortak bir yolak üzerinden oluştuğu idi.
Kişinin stres etmeni karşısında nasıl hissettiğini, nasıl bir tepki verdiğini belirttiği durumlara bir örnek veriniz.
Örneğin; işini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir kişinin ‘bugün çok stresliyim’ şeklindeki ifadesinde hissettiği sıkıntı, gerginlik gibi duyguları belirtmek için stres kavramını kullanması.
Stres kavramının olumlu etkileri anlamında kullanılmasını bir örnekle tanımlayınız.
Örneğin; iş arkadaşını tanımlayan bir kişinin ‘kendisine bir iş verildiğinde o kadar streslenir ki; o işi bir an önce yerine getirir’. Bu örnekte stresin olumlu özelliklerine atıfta bulunulduğu gibi stresin bir baskı unsuru olduğuna da atıfta bulunulmaktadır.
Stres kavramının tanımı ile ilgili olarak literatürde biriken bilgilere göz atıldığında, günümüze kadar yapılan tanımlamaları nasıl sıralayabilirsiniz?
literatürde yer alan bilgilere göre, stres kavramına ilişkin 4 farklı yaklaşım karşımıza çıkmaktadır;
1. Cannon ve Selye tarafından yapılan ve stres kavramını ‘organizmanın dışında gerçekleşen, nesnel bir zorlayıcı durum karşısında, organizmanın verdiği tepki’ şeklindeki tanım.
2. Öğrenme kuramcıları tarafından geliştirilen ve stres kavramını ‘stres etmeni çerçevesinde değerlendiren ve yalnızca bir uyaran olarak ele alan’ tanım.
3. Stres kavramını ‘kişinin karşılaştığı stres etmenleri ile kişinin stres etmeni üzerindeki değerlendirmelerinin etkileşimi’ üzerinden ele alan tanımlama. Bu yaklaşım daha çok bilişsel yaklaşıma yakın görünmektedir. Bu tanımlama çerçevesinde stres etmeninin kişi için taşıdığı anlam, kişinin stres etmeni ile baş edebilmesi için davranışsal ve zihinsel alanda uygulaması gerekenler dikkate alınmaktadır.
4. Stres kavramını ‘Sistem Kuramı’ çerçevesinde ele alan tanımlama her sistemin bir dengesi (homeostasis) olduğunu savunur. Sistemin dengesinin bozulması durumunda stres yanıtı ortaya çıkar.
Stresörler ana başlıklarla nasıl sınıflandırılabilir?
Stresörler üç ana başlık altında sınıflandırılabilir.
1. Fiziksel stresörler
2. Sosyal stresörler
3. Psikolojik stresörler
psikolojik stresörler nelerdir ve ne tür bir soruna yol açarlar?
Psikolojik stresörler ruhsal örselenmelere neden olan etmenlerdir. Örselenmeye, diğer bir deyişle zarar görmeye yol açan belli başlı nedenler ise şöyle sıralanabilir;
a. Yakın kaybı.
b. Boşanma.
c. İşten çıkarılma.
d. Eşle çatışma yaşama.
e. Gidişatı iyi olmayan bir hastalığa sahip olduğunu öğrenme
Psişik faktörler hangileridir ve organizmanın hangi yönü ile ilgilidir?
Motivasyon, deneyim ve kişilik özellikleri, organizmanın psişik faktörleri arasında yer almaktadır. ve ruhsal yapı ile ilgilidir.
Genel adaptasyon sendromunun dayandığı temel varsayımlar nelerdir?
Genel adaptasyon sendromunun dayandığı dört temel varsayım vardır;
1. Organizmalar içsel dengelerini koruma içgüdüsüne sahiptirler.
2. Stres etmenleri iç dengeyi bozucu etkiye sahiptirler. Organizma ise stres etmenlerine fizyolojik bir tepki verir. Bu tepki içsel dengeyi korumaya yönelik bir savunmadır.
3. Savunmaya yönelik olan fizyolojik tepki aşamalı bir şekilde alarm, direnç ve tükenme evrelerini izler. Bu uyum süreci stres etmeninin gücü, yoğunluğu ve süresine bağlı olduğu gibi aynı zamanda stres etmenine karşı gösterilen direncin başarılı olup olmadığına bağlıdır.
4. Organizmanın stres etmenine verdiği yanıtta kullandığı bedensel ve ruhsal enerji sınırlıdır. Bu enerjinin tükenmesi durumunda ölüme kadar gidebilen sonuçlar doğabilir.
Nöroendokrin yanıtı tanımlayıp, nasıl işlediğini açıklayınız?
İnsan gibi organizmalarda strese karşı verilen yanıt nöroendokrin bir yanıttır. Yani sinir sistemi ve hormonal sistemin birlikte işlemesi ile gösterilen bir yanıttır. Sinir ve hormonal sistemler strese karşı yanıtta kalp-damar sistemi, solunum sitemi, bağışıklık sistemi ve sindirim/boşaltım sistemi ile birlikte hareket eder.
Stres yanıtını açıklayan kuramlar hangileridir?
Stres yanıtını açıklayan kuramlar; biyolojik kuramlar, psikolojik kuramlar, sosyal kuramlar, sistem yaklaşımları ve diğer kuramlar olarak sıralanabilir.
Stres yanıtını açıklayan biyolojik kuramlar hangilerinden oluşur?
Stres yanıtını açıklayan biyolojik kuramlar;
a.Genel adaptasyon sendromu
b.Genetik yapısal kuramlar
c.Kalıtım – çevre etkileşimi modeli'nden oluşmaktadır.
İnsan organizmasını oluşturan kaç tür denge vardır ve hangileridir?
İnsan organizması için üç denge mevcuttur;
1. Biyolojik denge
2. Psikolojik denge
3. Sosyal denge
İnsan organizmasını oluşturan dengelerin işleyişini ve bozulma gerekçesini kısaca tanımlayınız?
İnsan organizmasını oluşturan sistemlere giren vitamin, su, protein gibi maddelerin ve çıkan atıkların fazlalığı veya yetersizliği, sistemlerin işlevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu bilgilerin azlığı, aşırılığı veya birbirleri ile uyuşmazlığı, organizmaya dengenin bozulduğuna dair işaret verir. Böylece organizma içsel ve dışsal dengesinin korunmasına yönelik uyum sağlamak üzere harekete geçer. Eğer organizma dengenin bozulmasına dair işaretleri alamazsa ve uyum sağlamak üzere strese vermesi gereken yanıtı gösteremezse zarar görür hatta yaşamda kalamaz.
Herhangi bir olumsuz yaşantının beraberinde getirdiği olumsuz duyguları hissetmemenin yol açabileceği sorunları ağrı ve yorgunluk hissi üzerinden değerlendiriniz.
Ağrı duymayan bir insanı ele alalım. Bedenine yönelmiş ağrı verici bir durum karşısında ağrı duymaması ağrıya neden olması gereken durumlardan kaçınmasına engel olacaktır. Ölümcül olabilecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir hastalığı erken dönemde fark edemeyecek ve bu hastalık ağrıyı hissetmeyen kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilecektir. Yorgunluk hissi bedenimize dinlenmesi gerektiğine dair işaretler verir. Yorgunluk gibi insanlar tarafından olumsuzmuş algılanan bir duyguyu hissetmemek bedenin dinlenme ihtiyacına karşılılık verememek demektir. Oysa günümüzde sonu ölüme dahi varabilen kronik yorgunluk sendromu denilen bir rahatsızlığın yeni yeni tanımlandığı görülmektedir.
Adrenalin ve kortizol denilen hormonlar salgılanmasıyla orfanizmada neler oluşur?
1. Solunum hızı ve derinliği artar.
2. Özellikle karaciğerde depolanmış halde bulunan şekerin yıkılım ve çözülmesi artar.
3. Kalp hızında, kan basıncında, kalp kaslarının kasılma güçlerinde artış olur.
4.Göz bebeklerinde genişleme oluşur.
strese yanıtın organizmada yarattığı sonuçlar neleri sağlar ve önemi nedir?
Strese yanıtın organizmada yarattığı sonuçlar savaş ya da kaç tepkisinin gösterilebilmesini sağlar. Böylece organizma hayatta kalabilme amacını yerine getirmiş olur. Buradan da anlaşılacağı gibi strese verilen yanıt organizma için yaşamda kalabilmesi açısından vazgeçilmezdir.