İşveren ve Çalışanın Hak ve Sorumlulukları
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre çalışan kimdir?
Bu itibarla, 6331 sayılı Kanun bakımından “çalışan” kavramı, Mesleki Eğitim Kanunu veya Borçlar Kanunu’na tabi olan çırakları, stajyerleri, hangi kanuna tabi olursa olsun iş sözleşmesiyle çalışan işçileri, 657 sayılı Kanun’un 4/A, kadro karşılığı olsun yahut olmasın 4/B ve hangi faaliyeti yürütürse yürütsün 4/C statüsünde istihdam edilenleri kapsamaktadır.
Bağımsız çalışanlar, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kapsamında mıdır?
6331 sayılı Kanun’un 2/2-ç maddesinde bağımsız çalışanların kanunun kapsamında olmadığı düzenlenmiştir. Bu itibarla bağımsız çalışan kişiler yanlarında herhangi bir kimseyi istihdam etmedikleri sürece 6331 sayılı Kanun bakımından ne çalışan ne de işveren kavramı içinde yer alırlar. Ancak bağımsız çalışan kişilerin yanlarında bir kişi dahi istihdam etmeleri onlara Kanun’un 2/2-ç ve 3/1- ğ maddeleri uyarınca işveren niteliğini kazandırır. Bu nedenle bağımsız çalışanların anılan Kanun’un kapsamında dışında tutulmalarının koşulu, yanlarında hiç kimseyi istihdam etmemeleridir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre sözleşmeli personel kimdir?
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre, sözleşmeli personel, kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanmasında ve gerçekleştirilmesinde ve işlerliği şart olan, zaruri ve istisnai hâllere münhasır olmak üzere meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç duyulan elemanların sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen kamu hizmeti görevlileridir.
Alt işveren kime denir?
Bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi alt işverendir.
Ev hizmetlerinde çalışanlara 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulanır mı?
Kanun’un 2/2-c maddesi uyarınca ev hizmetleri, dolayısıyla günlük ev işlerinde çalışanlar Kanun’un kapsamı dışında tutulmuştur. Bununla birlikte, ev hizmetlerinde çalışanlar Türk Borçlar Kanunu’nuna tabi işçi niteliği taşıdıklarından, Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2. maddesinde düzenlenen işverenin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan her türlü önlemi alma ve araç ve gereci sağlama yükümlülüğü ev hizmetlerinde işçi çalıştıranlar bakımından da geçerlidir.
Tutuklu ve hükümlülerin infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yaptıkları iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edinme faaliyeleri 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında mıdır?
6331 sayılı Kanun’un 2/2-d maddesi uyarınca tutuklu ve hükümlülerin infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yaptıkları işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri Kanun’un kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla tutuklu ve hükümlülerin anılan faaliyetleri sırasında iş sağlığı ve güvenliği hakkına sahip olmadıkları Kanun’dan açıkça anlaşılmaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre iş verenin yükümlülükleri nelerdir?
Kanun’un 4. maddesinde; İşverenin yükümlülükleri; gerekli olan her türlü önlemi almak, gerekli araç, gereç ve ekipman ile kişisel koruyucu donanımları sağlamak, bilgilendirme yapmak ve iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermek, iş yerini iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman kişilerle örgütlemek, önlemlerin değişen şartlara uygun hale getirilmesini sağlamak, mevcut durumu iyileştirmek, risk değerlendirmesi yapmak yahut yaptırmak, çalışana görev verirken işe uygunluğunu dikkate almak, yeterli bilgi ve eğitim verilenler dışındakilerin yaşamsal tehlike arz eden yerlere girmesini engellemek, çalışanların alınan önlemlere ve verilen talimatlara uygun davranıp davranmadıklarını kontrol etmek, bu anlamda uygunsuzluklar varsa bunları gidermek olarak sıralanmıştır.
İş verenin risk değerlendirmesi yapma yükümlülüğünün önemi nedir?
6331 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nde düzenlenen risk değerlendirmesi yapma ve yaptırma yükümlülüğü uyarınca işveren; risk değerlendirmesi ekibi aracılığıyla bu yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekir. Risk değerlendirmesinde, iş yerinden veya iş yeri dışından kaynaklanan tehlikeler, bu tehlikeleri riske dönüştüren faktörler, söz konusu risklerin gerçekleşme ihtimali, bunun sıklık derecesi ve verebileceği zararlar derecelendirilir. Risk değerlendirmesi sonucuna göre işveren, çalışma yöntemleri, çalışma saatleri, alınacak önlemler, kullanılacak araç, gereç ve ekipman ile kişisel koruyucu donanımları gibi önleyici tedbirleri belirler. İşte bu nedenle risk değerlendirmesi iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde en önemli adımlardan birincisini oluşturur.
Risk değerlendirmesi ekibinde kimler bulunur?
Risk değerlendirmesi ekibinde; İşveren veya vekili, iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimleri, destek elemanları, çalışan temsilcileri ve birim temsilcileri, diğer bir ifadeyle iş yerinin belirli bir birimde çalışan ve bu birimde var olan riskleri bilebilecek durumda olan çalışanlar yer almalıdır. Ayrıca işveren risk değerlendirmesi yapılırken her aşamada çalışanların katılımda bulunmasına imkân sağlamakla yükümlüdür.
İş verenin risk değerlendirmesini yaptırmaması bir yaptırıma tabi midir?
Risk değerlendirmesinin yapılmamış olmasının yaptırımı idari para cezasıdır. Ancak çok tehlikeli sınıfta yer alan ve maden, metal, yapı işleri iş kollarında bulunan yahut tehlikeli kimyasallarla çalışılan işyerleri ile büyük kaza önleme politika belgesine tabi iş yerlerinde risk değerlendirmesi yapılmamış olması işin durdurulmasını gerektirir.
İş sağlığı ve güvenliği kurulu kimlerden oluşur?
İş sağlığı ve güvenliği kurulu; işveren veya vekili, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, insan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri yürütmekle görevli bir kişi, çalışan temsilcisi veya baş temsilci, bulunması halinde usta, ustabaşı veya formen, bulunması hâlinde sivil savunma uzmanından oluşur.
Çalışanların sorumlulukları nelerdir?
Çalışanlar; kendilerine verilen iş sağlığı ve güvenliği talimatlarına uymakla, kendilerine verilen araç, gereç ve ekipmanı, kişisel koruyucu donanımları kurallarına uygun kullanmakla, iş sağlığı ve güvenliği kurulu kararlarına uymakla, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılmakla, iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve işverenle iş birliği içinde olmakla yükümlüdürler.
Çalışanların yükümlülüklerine aykırı davranması sonucu kaza meydana gelirse bunun sonuçları nelerdir?
Çalışanların yükümlülüklerine aykırı davranmaları nedeniyle iş kazası veya meslek hastalığı meydana gelirse, bu durum müterafık kusur olarak değerlendirilir ve çalışanın talep ettiği tazminat miktarından bu oranda indirim yapılır. Dolayısıyla çalışanlar kendi kusurlarıyla dahil oldukları kaza sebebiyle tazminat talep ettiklerinde, kendi kusurlarından kaynaklanan zarar miktarına katlanmak zorunda kalırlar. Bu durumda ayrıca çalışana işveren tarafından disiplin cezası uygulanabilir. Çünkü, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uymamak, aynı zamanda disiplin suçu niteliği taşır. Ancak iş ilişkisinde işverenin işçiye disiplin cezası verilebilmesi için bu cezaların hangi disiplin suçu karşılığında verileceğinin açıkça önceden işçi tarafından kabul edilmiş bir metinde yer alması gerekir. Bu metin, iç yönetmelik, iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi olabilir. Disiplin cezalarının en ağır sonuç doğuranı iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle derhal feshidir.
Devlet memuru konusu suç oluşturan bir emri yerine getirmekle yükümlü müdür?
Devlet memuru amirinde aldığı görevi Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırı görürse yerine getirmez; Emri verene bildirir. Amir ısrar eder yazılı olarak verirse, memur bu emri yapmaya mecburdur. Konusu Suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez.
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önleyici nitelik taşıyan hakları nelerdir?
Çalışanlar, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda baskı (önleyici) aracı niteliği taşıyan bazı haklarla işverenin söz konusu yükümlülükleri yerine getirmesini sağlayabilirler. Bu nedenle bu hakları, baskı aracı niteliği taşıyan haklar olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. 6331 sayıl İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nunda katılım hakkı (18. madde), çalışmaktan kaçınma hakkı, çalışma yerini terk etme hakkı, iş sözleşmesini haklı nedenle derhâl fesih hakkı (13. madde), işvereni şikâyet ve ihbar hakkı (24. madde) olarak düzenlenmiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile çalışanlara sağlanan haklar nelerdir?
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işverenlere yüklenen tüm yükümlülükler, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği hakkının sağlanması amacıyla getirilmiştir. Bu nedenle anılan Kanun ve bu Kanun’a dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerde düzenlenen tüm yükümlülükler, aynı zamanda çalışanların haklarıdır.
Çalışmaktan kaçınma hakkı ne demektir?
6331 sayıl İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesine göre çalışanlar; işyerinde ciddi ve yakın tehlikenin mevcudiyetine rağmen işveren tarafından önlem alınmaması hâlinde bu durumun iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya kurulun bulunmadığı yerlerde işveren veya vekiline başvurarak tespit edilmesini talep edebilir ve bu yöndeki tespit üzerine gerekli önlemler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilirler.
Çalışılan tehlikeli bölgeyi terk etme hakkı ne demektir?
Çalışanlar ciddi, yakın tehlikenin önlenemez olduğu yönünde kanaat oluşturulursa, iş sağlığı ve güvenliği kurulu ve işverene başvuru yapmak zorunda kalmaksızın doğrudan çalıştıkları bölgeyi terk edebilirler. Bu hâlde ücret ve ücret ekleri tam olarak, sanki fiilen çalışıyorlarmış gibi ödenmelidir; bu dönemde herhangi bir hak kaybı söz konusu olamaz.
İş sözleşmesinin haklı nedenle derhal fesih hakkı ne demektir?
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması halinde sözleşmeyi fesih hakkı sadece iş sözleşmesiyle çalışanlara tanınmış bir haktır. Her işçi, kendi mevzuatına uygun olan hükme dayanarak iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sebebiyle iş sözleşmesini haklı nedenle derhâl feshedebilir. Bu nedenle İş Kanunu 24/II-f, Deniz İş Kanunu 14/2- b, Türk Borçlar Kanunu 435. maddeleri bu fesih türü için kullanılabilir. Bu durumda fesih, haklı nedene dayandığı için işçinin kıdem tazminatı hakkı da doğar. Burada önemli olan, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığını işçinin ispat edecek olmasıdır.
Devlet memurunun sendikalara üye olma hakkı var mıdır?
Devlet memurları, Anayasa’da ve özel kanunda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlar kurabilir ve bunlara üye olabilirler (657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Md. 22).