Ergonomi ve Çalışma Ortamı
Ergonomi neyi hedefler?
Çalışanın iş yerinde sağlık ve güvenlik içerisinde çalışmasını hedefler. Ergonomide işin insana uyumunun sağlanması hedefi, çalışma ortamlarının düzenlenmesinde esastır. Yani, Ergonomik çalışma düzenin insanla uyumlu yapılandırılması gerekir. Ergonomi, çalışanların fizyolojik, psikolojik ve biyolojik özelliklerini inceleyerek, onları uygun bir iş ortamında çalıştırmayı hedefler.
Çalışma ortamı tasarımının amacı nedir?
Çalışma ortamı tasarımında amaç insanların (önceden yapılmış olan tasarımlara zorlamak yerine), anatomik, fizyolojik ve psikolojik tüm ihtiyaçlarına ve sınırlarına uygun tasarlanmasıdır. Örneğin; ofiste bilgisayar, sandalye ve masa düzenlemesi, üretimde tezgâh, stok, kaçış yeri vb. mesafelerinin tasarımları, çalışan dostu (worker friendly) ortam hedeflemeyi içerir.
Ergpnomik çalışma ortamının oluşturulması için incelenmesi gereken başlıklar nelerdir?
Antropometrik açıdan çalışma ortamı düzenleme (bk. Bölüm 8: Ergonomi ve Tasarım)
• Fizyolojik açıdan çalışma ortamı düzenleme
• Psikolojik açıdan çalışma ortamı düzenleme
• Enformatik çalışma ortamı düzenleme,
• İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) açısından çalışma ortamı düzenleme
Fizyolojik çalışma ortamı düzenleme neden önemlidir?
Çevre etkileri ve şartları insan bünyesine uyumlu hâle getirilmelidir. Gürültü, toz gibi uygun olmayan çalışma koşulları, ek bir yüklenmeye sebep olur ve organizmanın katlandığı bu zorlanmayla da bedende yorgunluk oluşur.
Tüm çalışma ortamlarında, iklim, aydınlatma ve gürültü gibi çevresel faktörlerin çalışanlarla uyumlu hâle getirilmesi gerekir. Örneğin; büro ortamı gibi (fiziksel olarak rahat görülen) mental (zihinsel) çalışmayı gerektiren ortamlarda dahi, hatalı uygulanan fiziksel çevre koşullarının, çalışanların sağlığını bozucu ve performansını azaltıcı etkileri olacaktır. O yüzden çalışma ortamlarının düzenlenmesinde, o ortam için gereken önlemler alınmalıdır
Ergonomide fizyolojik çalışma ortamı düzenleme hangi başlıklar altında incelebilir?
Ergonomide fizyolojik çalışma ortamı düzenleme şu başlıklar altında incelenebilir:
• İklimlendirme
• Aydınlatma
• Gürültü ve titreşim
Çalışma ortamını düzenlemede iklimlendirme neden önemlidir?
Bulunulan ortamın sıcak veya soğuk, rutubetli veya kuru havanın olması ısıl stres oluşturarak hastalıklara sebep olmaktadır. Bu sebeple iş ortamı tasarımında iklimlendirme, diğer faktörler kadar önemlidir. İş ortamlarında iklimlendirme işlemi, uzunca bir zaman sürebilecek en sıcak ya da soğuk şartlara cevap verebilecek şekilde tasarlanmalı, ortamdaki havanın değişimine göre ayarlanmalıdır.
İnsan vücudundaki termal ayarlama nasıl sağlanır?
Vücuttaki termal ayarlama (ısı dengesinin sağlanması), yani vücudun çevreye ısı alışverişi şu şekillerde sağlanır:
• Isı konveksiyonu: Isı iletimi, deri ile üzerine temas eden hava arasında gerçekleştirilir.
• Isı iletimi: Isı iletimi, vücut ile vücuda temas eden cisimler arasında oluşur.
• Termik radyasyon: Isı iletimi, aralarında ısı farkı bulunan iki cismin arasında doğrudan doğruya bir temas olmadan meydana gelir.
• Buharlaşma: Isı iletimi, deri yüzeyinde suyun buharlaşması yoluyla gerçekleşir.
25 dereceden yüksek sıcaklıklarda gerçekleşmeyen vücuttaki ısı yayılım yöntemleri hangileridir?
Konveksiyon ile radyasyon, 25 oC’den yüksek sıcaklıklarda olmamaktadır.
Çalışma ortamında aydınlatma neden önemlidir?
Çalışma koşullarının neden olduğu yorgunluğun önemli bir kısmının gözlerin zorlanmasından ileri geldiği bilinmektedir. Zira insanın enformasyon algılamasında en önemli rolü üstlenen göz, bu algılamanın % 80-90’ını gerçekleştirir.
İyi bir aydınlatma insanın zorlanmasını azaltırken, performansını (%15-40) yükseltmektedir. Bu sebeple günümüzde iyi bir aydınlatma, çalışanların etkin, doğru ve güvenli olarak çalışması ve yorgunluk derecesinin azaltılması bakımından önemi giderek artan bir faktör durumuna girmektedir.
Gürültü nedir?
Gürültü, kısaca rahatsız eden veya zarar veren ses olarak tanımlanır. Gürültü, insanların işitme sağlığını ve hatta algı yeteneğini olumsuz etkileyen, özellikle psikolojik dengelerini bozabilen, çalışma performansını azaltan bir çevre kirliliğidir.
Ses şiddeti nedir?
Sesi oluşturan titreşimlerin atmosferdeki basıncıdır (birim yüzeye düşen ses gücü, basıncı, yeğinliği) ve “Desibel” (dB) ölçü birimi ile ifade edilir ve “Odyometre” ile ölçülür. 0,0002 mikrobar (dyn/cm2) basınç yapan ses, “duyma eşiği” (duyma sınırı) olarak nitelendirilir ve 0 dB olarak kabul edilir. İnsan kulağının duyabileceği (hissedebileceği) maksimum ses şiddeti 130 dB (2000 dyn/ cm2) dir ki bu basınçtaki ses kulakta ağrı yapar ve “ağrı duyma eşiği” olarak kabul edilir.
Gürültünün insan sağlığına etkileri nelerdir?
Gürültünün insan sağlığı bakımından etkileri şöyle özetlenebilir:
• İşitme kaybı: 85 dB’in üzerinde gürültülü ortamlarda uzun süre bulunanlarda işitme kaybı riski çok yüksektir. Böyle bir işitme kaybı, genellikle gürültüye maruz kalan şahıs tarafından kolay fark edilmez. Bunun temel sebebi, işitme kayıplarının çok uzun sürelerde oluşmasıdır. Ayrıca bu kayıpların her frekans düzeyinde aynı olmaması da buna diğer bir sebeptir. İşitme kayıpları geçici veya sürekli (kalıcı sağırlık) olabilir. Sürekli işitme kaybı, etkisi altında kalınan gürültünün düzeyi, frekansı ve etki süresine bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
• Yorgunluk: Gürültü şiddetinin 50-60 dB olması hâlinde yorgunluk başlar ve gürültü şiddeti arttıkça yorgunluk da fazlalaşır.
• Psikolojik sağlık problemleri: Gürültü aynı zamanda bir stres kaynağıdır. Sinirlilik, uykusuzluk ve karakter değişiklikleri gibi durumlar ortaya çıkar. Gürültünün şiddet, frekans, süresine göre psikoloji olumsuz etkilenir. Dolayısıyla, fiziksel ve zihinsel olarak iş görme yeteneği ve dikkat azalır, reaksiyon zamanı uzar ve yapılan işlerde hatalar çoğalır.
• Fiziksel sağlık problemleri: Gürültü düzeyinin daha da arttığı durumlarda, dolaşım, solunum, sindirim ve sinir sistemleri tahribata uğrayarak, kan damarlarının daralması, kanın bileşiminde değişiklikler, göz bebeklerinin büyümesi gibi ciddi sağlık sorunları oluşturur.
• İş veriminin düşmesi: Gürültünün iş performansı üzerinde olumsuz etkileri vardır. Keza, gürültünün azalması ile iş verimi ve hata oranları düşmektedir. Örneğin mental çalışanların hatalarında %52 ve fiziksel üretimlerin gerçekleştiği yerlerde çalışanların ise (ilk 4 saatten sonra) verimlerinde %33 azalma olduğu belirlenmiştir.
Psikolojik açıdan çalışma ortamı düzenlemenin hedefi nedir?
Psikolojik açıdan çalışma ortamı düzenlemenin hedefi, çalışana kendisini tekdüze bir çalışmada uyaracak, motivasyonunu arttıracak rahat bir çevre meydana getirmektir. Bu şekilde, çalışma ortamlarında düzen ve güvenlik sağlandığı gibi, çalışma performansının artmasına da katkı verilmiş olur.
Psikososyal sorun nasıl tanımlanmaktadır?
Psikososyal sorunlar “toplumsal ve çevresel koşulların psikolojik, toplumsal veya fiziksel hasara yol açma potansiyeli taşıyan boyutları” olarak tanımlanmaktadır.
Çalışma yerlerinden renk düzenlemenin temel amaçları nelerdir?
Çalışma yerlerinde renk düzenlemesinin üç temel amacı bulunur:
• Özel durum ve araçları (iş ve makine parçaları, çalışma yüzeyleri vb.) daha iyi belirlemek,
• Tehlikeleri ve korunma yollarını belirlemek,
• Çalışanın moralini yüksek tutmak.
Genel güvenlik renkleri ve kullanım yerleri nelerdir?
Genel güvenlik renkleri ve kullanım yerleri şu şekilde örneklenebilir:
• Kırmızı: Kontrast rengi beyaz ile birlikte bir tehlike, bir uyarı veya bir yasağı simgeler. Ateş kırmızısı, yangın gibi fiziksel tehlike arz eden ekipmanları belirtmek için kullanılır.
• Yeşil: Güvenlik hissini veren ve zıt etkisinden dolayı bir tehlikenin sona erdiğini belirten yeşil (ve yeşil-beyaz renk kombinasyonu), ilk yardım malzemelerinin, ilaç depolarının, kurtarma araçları rengi olarak kullanılır.
Sarı: Sinyal (uyarı) etkisinden dolayı çarpma, tökezleme, düşme ve sıkışıp ezilme gibi fiziksel tehlikelerin bulunduğu yerler ile makine ve ekipmanlar için tatbik edilir. Beyaz yanında sarı en yüksek yansıtma derecesine sahip olduğundan ve bundan dolayı az aydınlatılmış yerlerde de görülebildiğinden (kontrast rengi siyah ile birlikte de) muhtemel tehlike yerlerini göstermekte ve uyarmakta kullanılır.
• Turuncu: Canlı turuncu, kesme, yanma ve elektrik şoku gibi kazaların olabileceğini anlatmak ve işçinin dikkatini çekmek için, makinelerin hareket hâlindeki kesici ve vurucu kısımlarına, silindirlerin yüzeylerine, elektrik kumandalarına vb. tehlikeye sebep olabilecek yerlerde kullanılır.
• Mavi: Parlak mavi, bozuk makine ve aletler için uyarı niteliğinde kullanılır.
• Siyah-Beyaz: Düzen ifadesini vermek için yol ve geçitlerin trafiğinde kullanılır.
• Mor: Radyasyon tehlikelerini ihbar etmek için kullanılır.
Araştırmalarda iş kazaları ile ilişkisi aranan bireysel değişkenler nelerdir?
Araştırmalarda iş kazaları ile ilişkisi aranan bireysel değişkenler genellikle işçinin kişiliği, kazaya yatkınlığı, kazaya istidadı, bilgisizliği, ilgisizliği, pervasızlığı, stresi, dikkatsizliği, duygusal durumu, yaşı ve tecrübesidir.
Bilgiyi algılamada duyu organları dışındaki faktörler nelerdir?
Enformatik (bilgi) algılamada, duyu organlarının dışında başka faktörlerde vardır. Bunlar enformasyonun türü, duyu boyutu (işle ilgili nesnelerin yapı, desen, renk, biçim, konum, nicelik vb.), bildirme duyarlılığı ve bozucu etkenler (göz karmaşası, yetersiz aydınlatma, gürültü vb.) gibi faktörlerdir.
Kantitatif göstergeler ne işe yarar?
Kantitatif göstergeler: Kullanıcıya sayısal değerlerin aktarıldığı kadranlı ve sayaçlı göstergelerdir. Kadranlı (ibreli) göstergeler, bir kadran üzerinde bir bilgi ya da özelliği temsili ya da sayısal değerler ile görüntüler. Görüntüye getirilen bilgiler, ağırlık, basınç şiddeti, ısı düzeyi gibi değerler ve bunların analog (sayısal) değerleridir. Bazı göstergelerde, otomobillerde motor sıcaklığı kadranında olduğu gibi kalitatif bilgiler de verilebilir. Bunun için kadranın belli bölgeleri farklı (tehlikeli bölgelerin kırmız vb.) renkle boyanır. Sayaçlı göstergeler ise verdiği bilgiyi sayısal olarak görüntüler.
Güvenli çalışma ortamı düzenleme neleri kapsar?
Güvenlik tekniğine dayalı çalışma ortamı düzenleme, kazalardan korunmaya ve meslek hastalıklarını önlemeye yönelik bütün teorik ve pratik tasarım ilkelerinin göz önüne alındığı teknik önlemleri kapsamaktadır. Bu teknik önlemler bir taraftan İş Sağlığı ve Güvenliğini artırmayı amaçlarken, öte yandan çalışanların sağlık ve yaşamlarının korunmasına katkı sağlamış olur