Dijital Medya Kuramları
Dijital medyayı geleneksel medyadan farklı kılan özellikler nelerdir?
Dijital medyayı geleneksel medyadan farklı kılan özellikleri dijitalleşme, etkileşimlilik, çoklu ortam, hipermetinsellik olarak sıralanabilir.
Dijitalleşme nasıl tanımlanmaktadır?
Sayısallaşma olarak da ifade edilen dijitalleşme, veri, ses, müzik, metin, fotoğraf gibi çeşitli biçimlerde her tür enformasyonun “bit”lere (0 ve1’lere), diğer bir ifadeyle mikroişlemciler yardımıyla bilgisayar diline dönüştürülmesidir. Her çeşit enformasyonun dijital (sayısal) olarak işlenmesi, o enformasyonun saklanmasını, çoğaltılmasını, paylaşılmasını kolaylaştırmaktadır.
İletişim sürecindeki kaynak ile alıcı arasındaki rol değişimini olanaklı hale getiren ve kullanıcının içerik üretmesini ve içeriği düzenleyip, yayımlamasını sağlayan teknoloji nedir?
Etkileşimlilik iletişim sürecindeki kaynak ile alıcı arasındaki rol değişimini olanaklı hale getiren, yani kaynağın alıcı, alıcının kaynak olabilmesine imkan veren, kullanıcının içerik üretmesini ve içeriği düzenleyip, yayımlamasını sağlayan teknolojidir.
Bilgisayar tabanlı yeni teknolojilerinin çoklu ortam özelliği neye olanak tanımaktadır?
Bilgisayar tabanlı yeni teknolojilerinin çoklu ortam özelliği, kendi içinde ve dışında yer alan donanım-yazılım unsurlarının birbirlerine bağlanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. Böylece her tür veri girişi, veri işleme, verinin depolanması ve verinin dağıtımı farklı elektronik ortamlarda yapılabilir olmasına olanak tanımaktadır.
Hipermetinsellik nedir?
Kısa adı HTML (Hyper Text Markup Language) olan ve Türkçe’ye “hiper (sıçramalı) metin işaretleme dili” olarak çevrilebilen hipermetinsellik, internet ortamında bilgi görüntülemeyi olanaklı hale getiren dosya formatıdır. HTML ile, her tür verinin (hareketli görüntü, ses, metin, fotoğraf vb.) görüntülenebilmesi mümkündür.
Bilgisayar dolayımlı iletişim nedir?
Bilgisayar dolayımlı iletişimle (BDİ), iletişim teknolojilerindeki gelişmeler doğrultusunda, geleneksel medyadan (gazete, dergi, radyo, televizyon, sinema) farklı olarak dijital kodlama sistemine temellenen, iletişim sürecinin aktörleri arasında eş anlı ve çok yoğun kapasitede, yüksek hızda karşılıklı ve çok katmanlı etkileşimin gerçekleştiği multimedya biçimselliğine sahip iletişim araçları aracılığıyla kurulan iletişim biçimi anlatılmaktadır.
İnternet kavramı nasıl ortaya çıkmıştır?
İnternet kavramı, 1962 yılında Amerikan Askeri Araştırma Projesi (ARPANET) ve Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT) tartışmaya açtığı “galaktik ağ” kavramıyla birlikte gündeme gelmiştir. İnternetin atası olarak nitelendirilen ARPANET, Amerikan Savunma Bakanlığı Araştırma Projesi (US Defense Department’s Advanced Research Projects) tarafından desteklenen bir araştırma ağı olarak doğmuştur. ARPANET çerçevesinde ilk bağlantı 1969 yılında gerçekleştirilerek, ana bilgisayarlar arası bağlantılar ile günümüz internetinin ilk şekli ortaya çıkmıştır.
Geleneksel medya ile yeni medya arasında zaman açısından nasıl bir fark bulunmaktadır?
Geleneksel medyada zaman eşzamanlı, senkron, iken yeni medya eşzamansız yani asenkrondur.
Dijital medya ve internet ortamının kullanıcılara sunduğu bireysel ve toplumsal iletişim biçimleri nelerdir?
Dijital medya ve internet ortamının kullanıcılara sunduğu bireysel ve toplumsal iletişim biçimleri, usenet, elektronik posta, world wide web, sohbet sistemleri, wiki ve sosyal medya platformları olarak sıralanabilir.
Yöndeşme nedir? Türleri nelerdir?
Yöndeşme, iletişim süreçleriyle endüstrinin iç içe geçmesi olgusuna işaret etmektedir. İletişim literatüründe özellikle 1990’lı yıllardan itibaren sıkça kullanılmaya başlanan yöndeşme kavramıyla, bilgisayar, görsel-işitsel medya, telekomünikasyon gibi sektörlerin teknolojik ve ekonomik olarak birleşmesi, yeni ürünler ve hizmetler meydana getirmesi durumu tanımlanmaktadır. Genelde yapılan sınıflandırmaların birçoğunda yöndeşmenin, teknolojik ve ekonomik boyutları üzerinde odaklanılmaktadır:
a) Teknolojik yöndeşme; dijital teknolojilerle birlikte, geleneksel medyanın, telekomünikasyon ve internet teknolojilerinin bir arada kullanılması,
b) Sektörel (kurumsal) / ekonomik yöndeşme; geleneksel medya endüstrilerinin (televizyon, radyo, gazete gibi) internet, cep telefonu, dijital (sayısal) televizyon gibi yeni medyalarla birleşmesiyle ortaya çıkan yöndeşmedir.
Medyaya yönelik olarak gerçekleştirilen kuramsal tartışmaların dayandığı iki temel yaklaşım nelerdir?
Medyaya yönelik olarak gerçekleştirilen kuramsal tartışmalar genel olarak iki temel yaklaşım çerçevesinde yapılmaktadır. Bunlardan biri egemen ya da anaakım olarak da adlandırılan liberal-çoğulcu paradigma, diğeri ise Marksist-eleştirel paradigmadır. Egemen paradigma, liberal demokratik çoğulcu bir toplum idealini simgeleyen kuramsal çerçeveden hareket etmektedir. Egemen paradigmanın eleştirisini yapan eleştirel paradigmanın kuramsal temelini ise, Marksizmin sınıflı toplum çözümlemesi oluşturmaktadır. Marksist gelenek içerisinde gerçekleştirilen eleştirel medya çalışmaları medyanın ideolojik etkisi üzerinde durur ve ideolojik yeniden üretimin başlıca aracı olarak gördüğü medyayı eleştirmektedir. Genel olarak egemen paradigma ise; iletişim alanında varolan toplumsal düzeni meşrulaştırma ve sürdürmeyi amaçlayan kuram ve yaklaşımlar olarak değerlendirilirken, eleştirel paradigma; mevcut sistemi ve iletişim alanını eleştirel bir tarzda irdeleyen çalışmalar ve eleştirel kuramlar olarak değerlendirilmektedir.
Eleştirel kuramcılara göre, iletişim teknolojilerinin mevcut siyasal ve ticari ortamda kamusal alanı yeniden feodalleştiren bir işlev gördüğünü öne sürmelerinin sebebi nedir?
Eleştirel kuramcılar, iletişim teknolojilerinin mevcut siyasal ve ticari ortamda kamusal alanı güçlendiren değil, yeniden feodalleştiren bir işlev gördüğünü söylemektedir. Bu eleştiri, genelde yeni iletişim teknolojileri, özel de internet nedeniyle toplumsal yapıların yeniden feodalleştiği ve kamusal alanın parçalanmasıyla insanlığın yeni bir Orta Çağ dönemine girdiği iddiasını gündeme getirmektedir. Bu durumun, toplumsal parçalanmaya yol açacağı, toplumdan geriye de, üyelerinin yalnızca kendi topluluğundaki öteki üyelerle konuştuğu, görüşleri farklı olanlarla konuşmadığı, sadece duymak istediği türden görüşlere kendilerini açtığı çok sayıda ortak zihniyetli alt gruplar kalacağına işaret edilmektedir.
Elektronik demokrasi nedir?
Elektronik demokrasi kavramı, yeni iletişim teknolojilerinin ve özellikle de internetin demokratik potansiyeline yönelik yapılan vurguyu dile getirmektedir. Bunun temelinde; internet üzerindeki enformasyon kaynaklarına erişimin herkese açık olması, internetin merkezi otoritenin kontrolünün – kısmen- dışında olması, internet ortamının ifade özgürlüğüne imkan tanıması ve siyasal katılım aracı olarak kullanılabilirliği gibi bu teknolojinin kendine has yapısından kaynaklanan özellikleri bulunmaktadır.
Bilgi toplumu kavramını açıklayınız.
Bilgi toplumu kavramı; bilginin en değerli kaynak, üretim aracı, aynı zamanda da temel ürün olduğu, işgücünün çoğunluğunun bilgi endüstrisinin işçilerinden oluştuğu ve bilginin diğer göstergelere göre ekonomik ve toplumsal olarak da baskın olduğu/olacağı bir topluma gönderme yapmaktadır. Bilgi toplumu kavramı, 20. yüzyılın son çeyreğinde meydana gelen temel teknolojik yeniliklerin (ve etkilerinin) biçimlendirdiği bir toplumsal oluşumu tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Söz konusu bu yeni toplumsal yapıyı tanımlamak üzere kullanılan endüstri-ötesi toplum, post-modern toplum ya da postkapitalist toplum gibi çeşitli kavramlar da aynı tarihsel dönemi işaret etmektedir. Farklı adlandırmalar yapılsa da, bu yeni toplumsal yapının dönüştürücü gücü ya da kaynağı ise enformasyon olacaktır.
Toffler'a göre tarihsel süreç içinde iletişimde yaşanan gelişmeler nelerdir?
Toffler, bugüne kadar olan tarihsel süreci üç dalgadan hareketle dönemselleştirmektedir: Birinci dalga, tarımın bulunmasından sonra ortaya çıkmıştır. Daha sonra endüstrinin belirlediği ikinci dalga, birinci dalganın yerini almıştır. İçinde yaşadığımız çağda ise üçüncü dalga ortaya çıkmıştır. Birinci dalga boyunca en önemli iletişim kanalları sadece egemen güçler ve iktidarda olanların kullanımındadır. İkinci dalgada bu tekel yıkılmış ve işverenler, işçiler ve tacirlerin birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlayacak ucuz, güvenli, hızlı kitle iletişim araçları icat edilmiştir. Nihayet üçüncü dalgada ise, bilgiye eşit bir şekilde sahip olunulabilmenin kapıları açılmıştır. Toffler’a göre, üçüncü dünyanın köy kökenli, emek yoğun ve ucuz sermayeli kırsal endüstrileri, enformasyon teknolojilerinin getireceği yeni olanaklarla gelişkin bir ekonomiye kavuşmanın kapısını aralayacaklardır.
Küreselleşme ve bilgi toplumu arasında ne gibi bir bağlantı bulunmaktadır?
Küreselleşme kavramı, ekonomik olduğu kadar, aynı zamanda kültürel, teknolojik ve yönetsel bakımdan da uluslararası bütünleşme sürecine atıf yapmaktadır. küreselleşmenin özünde, sermayenin küresel ölçekte eşi görülmemiş hız ve miktarlardaki hareketliliği ve yeniden yapılanması bulunmaktadır. Bu hareketlilik de, yeni teknolojiler ve özellikle iletişim teknolojileri yardımıyla sağlanmaktadır. Bu bağlamda küreselleşme süreciyle paralel ilerleyen enformasyon toplumu kavramlaştırması da, küresel bilgi alışverişini şimdiye kadar görülmemiş bir hızla olanaklı kılan bilgi ve iletişim teknolojilerinden beslenmektedir. Bilginin hızlı hareketi ve aktarımı ekonomik gelişmenin de hızını ve niteliğini belirlemektedir. Dolayısıyla, küreselleşen dünyada/piyasada, ekonomik olarak rekabet edebilmenin önemli bir koşulu da bilgiye en kısa sürede ulaşabilmek olmaktadır.
Kitle iletişim açısından medya/kültür emperyalizmini açıklayınız.
Kültür/medya emperyalizmi, uluslararası iletişim bağlamında merkez (Batılı gelişmiş ülkeler) ile çevre (az gelişmiş, üçüncü dünya ülkeleri) arasındaki ilişkinin, ekonomik ve teknolojik olarak merkezin egemenliğine dayalı eşitsizlikçi ve dengesiz bir bağımlılık ilişkisi olduğunu ileri sürmektedir. Bu bağımlılık ilişkisi, yalnızca ekonomik ve teknolojik alanı değil, kültürel ve politik alanı da kapsayan kapsamlı bir ilişki ağı biçimdedir. Bu bağlamda, genellikle Batılı ülkelerden ithal edilen kitle iletişim ürünleri aracılığıyla, üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan insanların davranışlarının, arzularının, inançlarının, yaşam biçimlerinin ve tüketim sürecinde seçim yapma olanaklarının etki altına alınmaya çalışıldığı belirtilmektedir. Bu yaklaşıma göre, dünyanın gelişmiş ülkelerinin önde gelen dev medya şirketleri tarafından üretilen medya içerikleri, özellikle tüketimi arttırmaya yönelik reklam ve pazarlama taktikleriyle azgelişmiş ülkeleri kültürel ve ideolojik olarak da sömürmeye hizmet etmektedir. Benzer olarak, yeni iletişim teknolojileri ve yeni medya ortamı da eşitsizliğin ve ticari sömürünün bilinen yapıları ile hızlı bir işbirliğine yönelmektedir.
Propoganda Modelini açıklayınız.
Propoganda Modeli, Noam Chomsky ve Edward Herman tarafından geliştirilmiştir. Buna göre, kapitalist ülkelerdeki medyanın amacı halka 24 saat boyunca propaganda yaparak egemen değerleri topluma aşılamaktır. Var olan düzenin devam etmesi ve iktidarın meşrulaştırılması için medyanın amacı geniş kitlelelerin rızasını üretmektir. Kapitalist toplumlarda medyanın en önemli işlevi, resmi ideolojinin/devlet politikasının propagandasını yapmaktır. Propaganda Modeli’ne göre, medya aynı zamanda serbest piyasa sisteminin de merkezinde yer almaktadır. Medya kuruluşları, çoğunlukla zengin kişilerin ve büyük şirketlerin mülkiyetinde olan kâr amacı taşıyan işletmelerdir. Kar elde etmenin birincil aracı olarak reklamlara bağımlı olan medya kuruluşları, reklamverenlere de ekonomik olarak bağımlıdır. Bu ekonomik bağımlığının yanı sıra, medya hem hükümete hem de büyük şirketlere haber kaynağı olarak da bağımlı durumundadır.
McLuhan'a göre, insanlık tarihinin dört dönemi nelerdir?
McLuhan, insanlık tarihini dört döneme ayırmaktadır:
Kabile çağı: duyma duyusunun hakim olduğu çağ,
Edebiyat çağı: fonetik alfabenin hakim olduğu bu çağda ise duyma kadar görme duyusu da önemlidir,
Basım çağı: matbaanın icadı ile basım teknolojisinin kullanılmaya başladığı bu çağda, kitaplar basılmış, taşınabilir yazılı materyallerin yaygınlaşmasıyla da toplumsal yapı parçalanarak bireysellik ön plana çıkarmıştır.
Elektronik çağ: içinde bulunduğumuz bu çağda ise matbaa ile ön plana çıkan yazılı kültür yerini tekrar sözel kültüre bırakmaktadır. Elektronik çağın bilgi ve iletişim teknolojileri insanların birbirinden haberdar olmalarını kolaylaştırmış, dünyayı da (herkesin birbirini tanıdığı ve hakkında bilgi sahibi olduğu) bir köye dönüştürmektedir.
Ağ toplumu kavramını açıklayınız.
Günümüze ilişkin yaşanmakta olan gelişmeleri toplumsal yapıdaki bir dönüşüm olarak değerlendiren ve bu toplumsal yapıyı da “Ağ Toplumu” kavramıyla adlandıran Castells, yaşanan bu gelişmelerin sosyolojik anlamda köklü değişimler yarattığını belirtmektedir. Castells’in “Ağ Toplumu”, gelişmiş bilgi ve iletişim teknolojileri temelinde dünya çapında oluşturulan birtakım ağların çerçevesinde toplumsal yapının yeniden şekillenmesine dayanmaktadır. Castells, “endüstri sonrası” ve “enformasyon toplumu” gibi bazı tanımlamaların günümüz toplumsal düzenini açıklamaya yetersiz kaldığını belirterek, bu iki kavram yerine “Ağ Toplumu” (The Network Society) kavramını kullanmaktadır. Kuramın temel tezi, toplumun bütün alanlarında ve temel yapılarındaki süreçlerin organizasyonunda hiyerarşilerden ağlara (network) bir kaymaya tanık olduğumuzdur. Bu değişim, kültürel olduğu kadar düzene (sosyal süreçlerin organizasyonuna) ilişkin bir durumdur.