Demografi ve Nüfus
Nufüs yapısını oluşturan özellikler nelerdir?
Bir coğrafi bölgede ve bir zaman dilimi içinde, nüfus yapısını oluşturan temel özellikler, yaş ve cinsiyet gibi biyolojik özelliklerle gelir, eğitim durumu, medeni durum, etnik/ırk özellikleri gibi sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerden oluşur. Bu özellikler, tek başına nüfus hareketlerini açıklamak için yeterli değildir. Diğer özelliklerle birlikte, nüfus hareketlerindeki değişimlerin anlaşılmasını sağlarlar.
Nüfus yapısını oluşturan özellikler ayrıca biyolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel değişkenler olarak sınıflandırılabilir. Temel biyolojik özellikler, yaş ve cinsiyettir. Biyolojik değişkenler doğum, ölüm ve göç süreçlerini etkileyen başlıca faktörlerdir. Ancak, tek başına nüfus hareketlerindeki değişimi açıklayamazlar. Nüfus hareketlerindeki değişimleri anlayabilmek için bireylerin gelirleri, eğitim durumları, medeni durumları, etnik/ırk özellikleri gibi değişkenlerin etkisinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Nüfus içinde cinsiyet oranını hesaplamak için başvurulan formülü yazınız.
Nüfus içinde cinsiyet oranını hesaplamak için, aşağıdaki formül kullanılır:
Cinsiyet Oranı = (Toplam Erkek Sayısı / Toplam Kadın Sayısı) × 100
Gelişmişlik düzeylerinin göstergelerinden biri olarak kabul edilen, Bağımlılık Oranı nedir?
Yalnızca, cinsiyet ve yaş grupları tablolarına bakarak yapabileceğimiz diğer bir yorum ise ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin göstergelerinden biri olarak kabul edilen, Bağımlılık Oranı’nın hesaplanmasıdır. Bağımlı nüfusun (14 yaş ve altı nüfusla 65 yaş ve üzeri nüfusun toplamı) çalışabilir durumda olan nüfusa oranına ‘Bağımlılık Oranı’ denir.
Gelişmişlik düzeylerinin göstergelerinden biri olarak kabul edilen, Bağımlılık Oranı nasıl bir formülle bulunur ve nasıl yorumlanır?
Bağımlılık Oranı = (14 yaş ve altı nüfus + 65 yaş ve üzeri nüfus / 15-64 yaş arası nüfus) × 100 formülü ile bulunur.
Bağımlılık Oranı “Her 100 Çalışabilir durumda olan kişiye düşen bağımlı sayısı” olarak yorumlanır. Bağımlılık oranının yüksek çıkması, o ülkenin gelişmekte olan ülkelerden biri olduğunun göstergesi olarak kabul edilir.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle yaş yapıları arasındaki farklılıkları çözümleyebilmek için geliştirilen karşılaştırmalar nelerdir?
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle yaş yapıları arasında da önemli farklılıklar gözlenmektedir. Farklılıkları çözümleyebilmek için geliştiren, üç temel karşılaştırmaya dayanmaktadır: Kıtalara göre yaş kategorileri, gelişmişlik düzeylerine göre yaş kategorileri ve doğurganlık hızlarına göre ülkelerin sınıflandırılmaları. Üçüncü karşılaştırmada, geçiş öncesi ülkelerin doğurganlık düzeyinde önemli düşüşlerin gözlenmediği ülkeler, geçiş ülkelerini doğurganlıkta orta düzeyde düşüş gözlendiği ülkeler; geçiş sonrası ülkeleri ise doğurganlık düzeylerinde büyük düşüşlerin gözlendiği ülkeleri temsil etmektedir
Demografların ve sosyal bilimcilerin, toplum yapısı ve nüfus analizinde kullandığı değişkenler, kaç grupta incelenebilir? Bunlar neler olabilir?
Demografların ve sosyal bilimcilerin, toplum yapısı ve nüfus analizinde kullandığı değişkenler, iki temel sınıflandırma altında toplanabilir: Toplumsal farklılaşmayı ölçen değişkenler ve toplumsal tabakalaşmayı ölçen değişkenler. Toplumsal farklılaşmayı ölçen değişkenlerden, hane yapısı ve evlilik ile etnisite/ ırk, toplumsal tabakalaşmayı ölçen değişkenlerden de meslek ve gelir değişkenlerinin etkisi örnek gösterilebilir.
Doğum ve doğurganlık kavramlarını açıklayınız.
Doğum, yeni doğan kişinin bakışından dünyaya geldiği zamanı ve yeri tanımlar. Doğurganlık ise ebeveynlik statüsünü açıklar.
Doğum süreçlerinde kullanılan başlıca ölçümler nelerdir?
Doğum süreçlerinde kullanılan başlıca ölçümler, Kaba Doğum Hızı, Genel Doğurganlık Hızı, Yaş Gruplarına Göre Doğurganlık Hızı, Toplam Doğurganlık Hızı’dır.
Kaba doğum hızı hakkında bilgi veriniz. Formülünü yazınız.
Kaba Doğum Hızı, bir yıl içinde tüm yaş grubundan annelerin yaptıkları doğum sayısının, genel nüfusa oranlamasıdır. Hesaplamalarda bir ülkede yıl ortasına düşen genel nüfus dikkate alınır. Her 1000 kişiye düşen oranı gösterir.
Kaba Doğum Hızı = (Doğum sayısı / Genel nüfus sayısı) × 1000
Genel doğurganlık hızı hakkında bilgi veriniz. Formülünü yazınız.
Genel Doğurganlık Hızı, doğurganlık yaşına bağlı bir ölçümdür. Bir yıl içinde meydana gelen doğum sayısının, yıl ortasında doğurganlık yaşında olan kadınların sayısına oranlanmasıyla oluşur. Her 1000 kadına düşen doğurganlık oranını gösterir. Kadınların doğurganlık yaşı olarak 15-49 değil, 15-44 yaş aralığı kullanılmaktadır. Nedeni, yaş ve cinsiyetle ilgili bölümde açıklandığı gibi, kadınlarda doğurganlığın 40’lı yaşların ortalarından itibaren göz ardı edilebilecek düzeyde düşük olarak gözlenmesidir.
Genel Doğurganlık Hızı = (Doğum sayısı / 15-44 yaş arasındaki kadın nüfusu) ×1000
Yaş gruplarına göre doğurganlık hızı hakkında bilgi veriniz. Formülünü yazınız.
Yaş Gruplarına Göre Doğurganlık Hızı, bir yıl boyunca, bir yaş grubunda yer alan kadınlara düşen doğum sayısıdır. Yıl ortasındaki sayı dikkate alınır. Her 1000 kadına düşen doğum sayısı olarak hesaplanır.
Yaş Gruplarına Göre Doğurganlık Hızı = (Belli Bir Yaş Grubunun Yaptığı Doğum Sayısı / Belli Bir Yaş Grubunda Yer Alan Toplam Kadın Sayısı) × 1000
Toplam doğurganlık hızı hakkında bilgi veriniz. Formülünü yazınız.
Toplam Doğurganlık Hızı, Yaş Gruplarına Göre Doğurganlık Hızı dikkate alınarak hesaplanır. Tüm yaş gruplarındaki doğurganlık hızının ağırlıklı toplamı (weighted sum) alınarak, yaş grubunun sınıf aralığını oluşturan beş ile çarpılır.
Toplam Doğurganlık Hızı= Doğurganlık hızının ağırlıklı toplamı x 5
Örneğin;A ülkesinde 2020 yılında Yaş Gruplarına Göre Doğurganlık Hızı toplamı, her 1000 kadına 414 çocuk olarak bulunduğunu varsayarsak, bu ülkede Toplam Doğurganlık Hızı (doğurganlık çağındaki kadın başına düşen çocuk sayısı) nedir?
A ülkesi Toplam Doğurganlık Hızı = 414 × 5 = 2070
"Her 1000 kadına 2070 çocuk düşmektedir" şeklinde yorumlarız.
Nüfus kuramları hakkında bilgi veriniz.
Bir toplumdaki nüfus büyümesini etkileyen faktörleri açıklamak için, nüfus kuramları geliştirilmiştir. Nüfus kuramları genel olarak, doğurganlık kalıpları üzerinde yoğunlaşır. Ölüm ve göç de nüfus büyümesini etkileyen faktörler olmakla birlikte, nüfus kuramları temel olarak, doğurganlık kalıplarındaki değişimlere ve toplumsal sınıfların doğurganlık kalıplarındaki farklılıklarına odaklanır. Ayrıca, bir ülke ya da tanımlanmış bir grup için, doğurganlık kalıpları dikkate alınarak, doğurganlıkla ilgili belli bir doğrulukla tahminde bulunur.
Nüfus artışını etkileyen faktörleri açıklamak için, Malthus, nüfusun kontrol edilmediğinde geometrik oranla artarken; yiyecek üretiminin aritmetik oranla arttığını, bu nedenle, insan toplumlarında nüfus artışını kontrol edecek mekanizmalar geliştirildiğini; Sadler, doğurganlığın nüfus yoğunluğuyla ters orantılı olduğunu; Doubleday, beslenme türünün doğurganlığı etkilediğini; Dumont, sosyal damarların yoğun olduğu yerde doğurganlığın düşük olduğunu; Fetter, doğurganlıkta insan davranışlarındaki iradenin belirleyici olduğunu; Nitti, bireyselliğin yüksek olduğu toplumlarda doğurganlığın düşük olduğunu; Brettano, zevke düşkün insanoğlunun, artan zenginlikle daha farklı eğlencelere yöneldiği için doğurganlığın düştüğünü; Ungern-Sternberg ise akılcı zihniyetin toplumun tüm sınıflarına hakim olmasıyla doğurganlığın düştüğünü savunur.
Nüfus kuramlarına göre nüfus artışı hakkında bilgi veriniz.
Thomas R. Malthus, 1789 yılında yazdığı ‘Nüfus İlkesi Üzerine Bir Çalışma’ adlı kitabında, insanın mükemmelliği görüşünü reddederek, kuramına iki temel önermeyle başlar:
• Yiyecek insan için zorunludur.
• Cinsler arasındaki çekim (tutku) zorunludur ve hemen hemen şu andaki durumunda olduğu gibi devam edecektir.
İnsanlıkla ilgili bu iki kanun, aynı zamanda, doğa kanunudur. Bu konuda henüz bir değişime şahit olunmamıştır. Kontrol edilmediğinde nüfus, geometrik oranla artarken (2, 4, 8, 16, 32, 64 v.s.); yiyecek üretimi, aritmetik oranla (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 v.s.) artar. Buna göre, nüfusun gücü, yeryüzünün insan için yiyecek üretebilme gücünden daha fazladır.
İnsan için, yiyeceği zorunlu kılan doğa kanunu nedeniyle bu iki eşit olmayan güç, dengede tutulmalıdır. Yiyecek temin etme güçlüğü nedeniyle nüfus, sürekli ve güçlü bir şekilde kontrol edilmeyi gerektirir. Bu güçlüğün mutlaka bir yerlerde yaşanması ve insanlığın büyük bir kısmının bu durumdan katı biçimde mutlaka etkilenmesi gereklidir.
İnsan ve hayvan krallıklarında da doğa tohumlarını saçar ve bu tohumların büyümesi için, alana yayılmaları ve beslenmeleri zorunludur. Doğa kanunundaki zorunluluk, büyüme ve yayılmayı, belirlenmiş sınırlar içinde tutar. Bitkiler ve hayvanlar, bu büyük sınırlayıcı kanuna tabidir.
Malthus’a göre, nüfusun artışını kontrol etmek için, insan toplumunda uygulanan kontrol mekanizmaları nelerdir?
Malthus’a göre, nüfusun artışını kontrol etmek için, insan toplumunda uygulanan başlıca iki kontrol mekanizması bulunmaktadır:
1. Ölüm hızını arttıran pozitif kontrol mekanizması
2. Doğum hızını düşüren önleyici kontrol mekanizması
Ölüm hızını arttıran pozitifi kontrol mekanizması açlık, hastalık ve savaştır. Örneğin alt sınıfların, çocuklara yeterli besin vermemesi ve dikkat etmemeleri, ölüm hızını artıran bir işlev görür (Malthus, 1926: 63). Doğum hızını düşüren önleyici kontrol mekanizması ise kürtaj, doğum kontrolü, evliliğin ertelenmesi gibi daha çok burjuvazinin uyguladığı kontrol mekanizmasıdır. Malthus, 1803’te çalışmasının ikinci basımında, üçüncü kontrol mekanizması
olarak ahlaki kısıtlamayı eklemiş ve detaylı olarak açıklamıştır. Önleyici kontrol mekanizmasında yer alan, evliliğin ileri yaşlara ertelenmesi, tek başına nüfusu sınırlayıcı olmayacaktır. Evliliğin, aynı zamanda tamamen ahlâki olması (gayrimeşru ilişkinin olmaması) gerekir; çünkü, evlilik gerçekleştikten sonra artık, hiçbir yapay önleyici mekanizma uygulanmamalıdır
Thomas Sadler’in geliştirdiği nüfus kanunu kaç temel ilkeye dayanmaktadır? Bunlar nelerdir?Açıklayınız.
Kuramını oluşturduğu çalışmasının büyük çoğunluğunu, Malthus’un kuramını çürütmeye ayıran, Thomas Sadler’in geliştirdiği nüfus kanunu iki ilkeye dayanır:
1. Doğurganlık nüfus yoğunluğu ile ters orantılıdır. Diğer durumlar sabit tutulduğunda, evliliklerin sayısı nüfus yoğunluğuna göre değişir. Burada kısıtlayıcı olan, yalnızca mekân değildir. Üzerinde yaşanan mekânın, nüfusu besleme kalitesi de önemlidir. Örneğin, dağlık yerlerle, buz altındaki yerler, daha verimli toprakların bulunduğu bölgelerle kıyaslanamaz.
2. Doğurganlık, ölüm hızı ile doğrudan değişir. Diğer bir deyişle, doğurganlığın yüksek olduğu yerde, ölüm hızı da yüksektir. Sadler, yoğunluk ilkesinin kır ile kent farklılığını ve üst sınıflardaki düşük doğurganlığı da açıkladığını savunur.
Thomas A. Doubleday'ın çalışmaları ile ortaya konulan nüfusla ilgili beslenme prensibini açıklayınız.
Thomas A. Doubleday, bitkiler ve hayvanların üremesi üzerinde beslenmenin yarattığı etkileri inceleyerek, elde edilen sonuçların insan doğurganlığı için de geçerli olabileceğini savunur. Bitkilerin çok fazla beslendiği zaman, tohum vermediklerini, daha zor çevre şartlarında ise daha fazla çiçeklendiğini ve yenilendiğini gösteren deneylerin, hayvanlar dünyası için de geçerli olduğunu, ne zaman bir tür yok olma tehlikesiyle karşılaşsa, doğurganlığının arttığını söyleyerek söz konusu sonuçları, insan toplumuna uyarlar. Doubleday, rahatlığın ve yiyecek bolluğunun olduğu yerde insanların üreme kapasitenin düştüğünü, zor şartlarda ve yiyeceğin
az bulunduğu yerde ise üreme kapasitenin arttığını, bu kuralın hem bir ülkedeki hem de ülkeler arasındaki nüfus farklılıklarını açıkladığını savunur. Nüfus yoğunluğunun fazla olduğu ülkelerde, et ve şarabın daha az tüketildiğini; örneğin, İskoç Adaları’nda yaşayanların daha çok balıkla beslendiğini; Hindistan’da ve Çin’de pirinç ve patates tüketiminin fazla olduğunu söyleyerek, kuvvetli besinleri tüketen ülkelerin ve sınıfların, kendilerini üretebilme/yenileyebilme güçlerini zayıflattıklarını söyler.
Nüfus kuramlarından sosyal damarlar ilkesini açıklayınız.
Dumont'un önerdiği Sosyal Damarlar ilkesi, tüm toplumlarda prestijin toplumsal hiyerarşisi olduğunu; değerler, toplumdan topluma farklılık gösterse de, her toplumda bazı insanların diğerlerinden daha prestijli olduğunu vurgular. Toplumsal moleküller, parlak ideallere doğru yükselmek için çekilirler. Dumont’a göre, sosyal statüyü yükseltmek için harekete geçirici dürtü, politik güç ya da zenginlik değildir. Bunlar, Sosyal Damarlar terimi altında toplanabilecek olan zevk, zarafet, lüks, gerçeğe ve adalete duyulan sevgi, hatta genelin iyiliği adına kendini feda edebilmek olan ideallerdir. Kısacası, Sosyal Damarlar, bir toplum üyesinin, o toplumun değerlerine göre saygınlık kazanabilmek için, ortaya çıkan bireysel dürtülerini anlatır.
Sosyal Damarlar, tüm medeni toplumlarda görülmekle birlikte, hepsinde eşit derecede işlemez. En zayıf olduğu toplumlar, statü ve kastın, bireysel gelişime katı engeller koyduğu toplumlardır. Böyle toplumlarda doğurganlık, daima yüksektir; çünkü, kişisel gelişim engellenmiştir. Kişisel gelişimi engellenen insan, doğasındaki hayvansı dürtülere boyun eğer. Diğer taraftan, Sosyal Damarlar’ın en etkili olduğu toplumlarda, sosyal hareketlilik yüksektir. Böyle toplumlarda çocuklar, kişisel gelişimi engelleyici ya da geciktirici etkide bulunduğu için, doğurganlık oranı da düşüktür.
Fetter’in, Gönüllülük yaklaşımına göre nüfus ilkeleri hakkındaki açıklamaları nelerdir?
Fetter’in (Coontz, 1957:61-64), Gönüllülük yaklaşımına göre, hiçbir nüfus ilkesi, tek başına, doğurganlık kalıplarındaki değişimi açıklamak için yeterli değildir. Demografik değişimlerde, yiyecek üretiminin sınırlarının, nüfus üzerindeki kısıtlayıcı etkisinin olduğunu, ama, insanların ilerleme vasıtasıyla, yalnızca fiziksel zorunluluklar nedeniyle, hareket etme durumundan belli bir özgürlüğe kavuştuklarını, böylece insan davranışlarında iradenin belirleyici olduğu görüşünü savunur.
Gönüllülük yaklaşımı, insanın üreme davranışını incelemek için, toplumu sınıflara bölerek bu sınıflarda ailenin işlevini inceler. Fetter, tüketim birimi olarak ailenin tüm sınıflarda aynı işlevi gördüğünü; aile gelirinin aile büyüklüğüne üst sınır koyduğunu; ancak, bu üst sınırın her zaman gerçek bir sınır olmadığını, aile üyelerinin her zaman için aile gelirini artırabileceğini söyler. Bu durumda, yoksul sınıfların aile büyüklüğüne sınır koymak için daha istekli görünmesi gerektiği halde, gerçek durumun tersi olduğunu, çünkü daha iyi durumdaki ailelerde açlık korkusunun daha fazla olduğunu, gönüllü olarak, geleceği düşünerek anlık zevklerini bastırmayı bildiklerini söyler. Bu sınıfların kendilerinin zengin olmalarını sağlayan basiret ve öngörü gibi özellikleri, aynı zamanda aile büyüklüklerini sınırlamalarını da sağlar.
Artan bireysellik kuramı hakkında bilgi veriniz.
Francesco S. Nitti (Coontz, 1957:65-67), bireyselliğin nüfus büyüklüğü üzerindeki etkisini inceleyen, yeni bir nüfus kuramı ilkesi geliştirmiştir. Buna göre, bireyselliğin güçlü biçimde geliştiği, toplumsallaşmanın bireysel aktiviteyi ortadan kaldırmadığı, zenginliğin bölündüğü, eşitsizliğin sosyal nedeninin işbirliğinin daha üst bir formuyla ortadan kaldırıldığı toplumlarda, doğum hızı yiyecek hızına eşitlenir ve demografik evrim, geçmişte olduğu gibi, bir korku ve terör unsuru olmaktan çıkar. Toplumsal örgütlenme türü, bireyselliğin en üst düzeye ulaşmasında çok önemli bir yere sahiptir. Mevcut toplum, üst sınıfların bireyselliğini bastırır ya da üyelerinin artışına sınır koyar. Yüksek doğurganlığın olduğu alt sınıfların durumları ise mevcut toplumsal kurumlardan kaynaklanır. Yoksulluk, yüksek doğurganlığa neden olur. Proleterya, Dumont’ta görüldüğü gibi eylemden dışlanır.
Bireyselliğin en üst düzeyde gerçekleşmesini sağlayacak olan toplumsal örgütlenme nasıl olmalıdır? Nitti’nin ideal toplumunda, ne toplumsal dayanışmayı yok edecek derecede yarışmacılık ve egoizm vardır ne de bireyselliği ortadan kaldıracak kadar topluluk merkezli bir yapı vardır. Nitti’nin ideal toplumunda, zenginlik dağıtılır ve sosyal damarlar artar.
Artan zenginlik kuramına göre nüfus yapılanmasını açıklayınız.
L. Brentano’ya (Coontz, 1957:67-68) göre, insanoğlu zevk düşkünü bir yaratıktır. Zevklerin ise maddi bir temeli vardır. Yoksul sınıfların alternatif zevkleri, oldukça sınırlıdır. Zenginlerde ise durum tamamen farklıdır. Evin dışında, ulaşabilecekleri çok sayıda zevk kaynağı bulunmaktadır. Ayrıca, zenginler arasında, çocuklara ‘mükemmelleştirilecek yeni bir karakter’ olarak bakılmaktadır çünkü, miktar değil, kalite önemlidir. Eğitim ve kariyer için hazırlama gerekliliği, çocukların aile üzerindeki yükünü artırmaktadır.
Toplumda, doğurganlıktaki genel azalma, teknik, bilimsel, endüstriyel ve ticari ilerlemenin getirdiği yeni zevk kaynaklarına, daha çok sayıda insanın ulaşabilmesinin sonucudur. Zevk kaynaklarına ancak, maddi imkânı olanlar ulaşabileceğinden, erkekler bir seçimle karşı karşıya kalır. Medeniyetin yeni zevk fırsatlarından yararlanabilmek için, ailenin büyüklüğünü sınırlamak zorunluluğu ortaya çıkar. Zenginlikte artış, doğurganlıkta artışı getirmez. Aileye yeni bir üye gelmesi, toplam tatminde azalmaya neden olacaksa, erkekler aile sayılarını sınırlı tutarlar. Yapmak zorunda oldukları seçim, ebeveynlikle alternatif zevkler arasındadır.
Ölüm ve morbidite kavramlarını açıklayınız.
Demografik açıdan ölüm, nüfusun azalmasını anlatan bir süreçtir. Ölüm istatistikleri kadar önemli olan diğer bir terim, morbiditedir. Sonu ölümle bitecek hastalıkları, salgınları açıklamak için kullanılır. Ölüm, bireyin fiziksel yok oluşunu tanımlar. Demografik açıdan ölüm, fiziksel yok oluş vasıtasıyla, bir nüfusun azalmasını anlatan bir süreçtir. Bireysel ölüm, hastalıklar, kazalar, cinayet vs. olayların sonucu gerçekleşir ve her yaş grubundan insanı hedef alabilir. Ölümle değişimli olarak kullanılmasına rağmen; morbidite, daha çok, patalojik ve anormal bir durumu anlatır. İyileşmesi mümkün olmayan ‘ölümcül’ hastalıklar, bu kategoride değerlendirilir. Bu anlamda morbidite ölçümleri, bir nüfusta ölümcül hastalık oluşumunu tanımlamak için kullanılır. Daha çok, tıp alanında kullanılan bu ölçümler, demografik açıdan da ölüme yol açmaları nedeniyle, toplumdaki ölüm kalıplarının tanımlanması ve açıklanmasında kullanılır.
Başlıca ölüm istatistikleri nelerdir?
Başlıca ölüm istatistikleri, Kaba Ölüm Hızı, Yaşa Bağlı Ölüm Hızı, Nedene Bağlı Ölüm Hızı hesaplamalarıdır.
Morbidite hızını açıklayınız ve formülünü yazınız.
Bir hastalığın, ne kadar sıklıkla meydana geldiğinin hesaplanmasında iki temel yaklaşım kullanır. Belli bir zamanda ya da zaman aralığında, belli bir hastalığa sahip olan bireylerin, nüfus içindeki oranını gösteren yaygınlık ölçümü ve belli bir zamanda, genellikle bir yıl içinde bir hastalıkla ilgili yeni teşhis edilmiş vakaların sayısını gösteren vaka ölçümüdür. Ölçümlerin nüfusa oranlamasında, yıl ortasındaki nüfus büyüklüğü dikkate alınır.
Yaygınlık = (Belli bir hastalığı olan kişi sayısı / Toplam nüfus sayısı) × 100
Vaka Ölçümü = (Bir yıl içinde yeni teşhis edilmiş belli bir hastalık sayısı / Hastalığın görüldüğü nüfus sayısı) × 100,000
Kaba ölüm hızını açıklayınız.Formülünü yazınız.
Kaba Ölüm Hızı, bir yıllık süre içinde, bir nüfusta meydana gelen ölüm sayısının, her 1000 yaşayan kişiye düşen oranıdır. Toplam nüfusun, yıl ortasındaki büyüklüğü alınır.
Kaba Ölüm Hızı = (Ölüm sayısı / Toplam nüfus büyüklüğü) × 1000
Kaba Ölüm Hızı, yaşa bağlı ve nedene bağlı ölümleri dikkate almadığından, bu konuda bilgi sahibi olabilmek için, Yaşa Bağlı Ölüm Hızı ve Nedene Bağlı Ölüm Hızı ayrı ayrı hesaplanır.
Göç ölçümleri nelerdir? Formüllerini belirtiniz.
Göç ölçümleri;
Gelen Göç: Bir grup insanın, bir nüfusun ya da alt nüfusun yerleştiği bölgeye, yerleşmek amacıyla gelmesidir.
Gelen Göç Hızı = (Belli bir zaman diliminde, belli bir bölgeye yerleşmek için yeni gelenlerin sayısı / Yerleşim yerindeki nüfus) × 1000
Giden Göç: Bir grup insanın, başka bir yere yerleşmek için, belirli bir bölgeden gitmesidir.
Giden Göç Hızı = (Belli bir zaman diliminde, belli bir bölgeden yerleşmek için başka bir bölgeye yeni gidenlerin sayısı / Yerleşim yerindeki nüfus) × 1000
Net Göç: Belli bir zaman diliminde, bir coğrafi bölge için, gelen ve giden göç arasındaki farkı verir.
Net Göç = (Gelen göç - Giden göç)/ Toplam nüfus × 1000
Katkılı (Gross) Göç: Belli bir zaman aralığında, gelen ve giden göçün toplamıdır.
Katkılı Göç Hızı = (Gelen göç sayısı + Giden göç sayısı) / Toplam nüfus × 1000 Ölçümlerde, toplam nüfus için yıl ortasındaki sayı alınır.