aofsorular.com
EBR105U

Biliş ve Zihinsel Yetenekler

5. Ünite 22 Soru
S

Bilişselci psikologlar bilişsel süreçleri keşfetmek için neye odaklanırlar?

Bilişselci psikologlar, bilişsel süreçleri keşfetmek için gözlenebilir ve
ölçülebilir zihinsel faaliyetlere odaklanırlar.

S

Bir asır önce psikologlar düşüncenin doğasını nasıl araştırmaktaydılar?

Biliş ya da düşüncenin psikolojide çalışma konusu hâline gelmesinin uzun bir tarihi vardır. Davranışçılar, psikologların düşünce yerine davranışı çalışması gerektiğini ileri sürmüşlerdi. Zira biliş, gözlenemez ve ölçülemez. Bir asır önce psikologlar, düşüncenin doğasını araştırmak için insanların kendilerine ne düşündüklerini sormuşlar ve bunu içe bakış yöntemiyle yapmaya çalışmışlardır. İnsanların, ne kadar dikkatli olurlarsa olsunlar ya da ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, kendi düşüncelerini betimlemeleri zordur. Çünkü bilişlerinin tümüne ulaşmaları zordur.

S

Problem çözme nedir?

Problem çözme, düşünme denilen zihinsel faaliyetin en üst düzeyde gerçekleştiği alan olarak görülebilir. Problemden kastedilen bir kimya problemi olabileceği gibi kişiler arası bir iletişim problemi de olabilir. Zira burada ele alınan konu, problemin özgül doğası değil, herhangi bir problemde ne tür bilişsel süreçlerin etkili olduğudur.

S

Problem çözüm sürecinin aşamaları nelerdir?

Ne tür problem olursa olsun, problem çözüm süreci belli aşamaları içerir. İlk aşama problemin zihinsel olarak temsil edilmesi, yani anlaşılmasıdır. İkinci aşama, amacı belirlemek; üçüncü aşama ise amacı alt amaçlara bölmektir. Son aşama alt amaçlara ulaşmaya dönük problem çözme stratejilerini seçmek ve uygulamaktır. Burada problemin zihinde temsil edilmesine ve problem çözümünde kullanılan stratejilere odaklanılmıştır.

S

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör nedir?

Probleme çözüm bulma olasılığını ve problem çözümünün hızını etkileyen en önemli faktör problemi anlamaktır. Problemi anlamak, büyük ölçüde probleme ilişkin bir bakış açısı geliştirmek anlamına gelir. Bir kez problem belirli bir bakış açısından anlamlandırıldığında (temsil edildiğinde), artık verili bilgi otomatik olarak bu bakış açısına göre yapılandırılır. Bu ise çoğu kez kişinin problemi farklı bakış açılarından anlama olasılığını yok eder. Paradoksal olarak, bir problem ne kadar hızlı ve kesin yorumlanırsa onu çözme çabası o kadar fazla engellenmiş olabilir. Bu yüzden psikologlar genellikle, ilk bakışta zor görünen bir probleme ilişkin belirli bir zihinsel temsil geliştirmektense (belirli bir bakış açısına saplanıp kalmaktansa) problemi farklı açılardan yorumlamaya çalışmanın daha verimli oldu- ğunu ileri sürerler.

S

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller geliştirmenin yanı sıra dikkate alınması gereken faktörler nelerdir?

Problemi anlamak için farklı zihinsel temsiller geliştirmek kadar aşağıdaki üç faktörü de hesaba katmak gereklidir:

1. Probleme ait zihinsel temsilin parçalarının birbirine anlamlı şekilde bağlı olması.

2. Problemin zihinsel temsiline ilişkin ögelerin, dış dünyadaki problemin ögelerine denk düşmesi. Bu durum medikal bir analojiden yola çıkılarak daha iyi anlaşılabilir. Doktor, hastanın tedavisine geçmeden önce tanı koymalı, hastanın bedeninde neler olup bittiğine dair bir zihinsel temsil oluşturmalıdır. Hastanın kalp atım hızı, beden ısısı, tansiyonu gibi yaşamsal ölçüm sonuçları alındığında, doktorun kafasında hastalık temsili ile hastanın bedeninde olup bitenler arasında bir eşleşme olacaktır.

3. Probleme uygulanacak ardalan bilgilerinin edinilmiş olması. Örneğin, kimya problemi çözülecekse kimya bilgisine sahip olunmalıdır.

S

Algoritma nedir?

Algoritmalar, belirli türde problemleri çözmek için geliştirilmiş özgül problem çözme yollarıdır. Algoritma, eğer doğru kullanılırsa problemin çözümüne ulaşmamak imkânsızdır. Matematikteki Pisagor formülü algoritmalara bir örnek olarak gösterilebilir. Eğer doğru formül uygulanırsa kesinlikle doğru çözümler üretilecektir. Algoritmalar, bir problemin olası tüm çözümlerinin göz önüne alındığı sistematik bir yaklaşımı temsil etse de bu her zaman bir problemin çözümünde en etkili yol olmayabilir.

S

Kestirmeler nedir?

İnsanlar bazen problemlerin çözümünde kestirme birtakım yollar kullanırlar ve hemen sonuca varabilirler. Vardıkları sonuç bazen doğru olur. Pratik deneyimlerden çıkarılmış bu kestirme yollar, problemi basitleştirmeye ve çözmeye yararlar. Geçmiş problem çözme deneyimleri, bu yolların geliştirilmesinde önemli bir etkendir. Algoritmaların tersine, kestirmeler problemin çözüleceği garantisini vermezler. Ama işe yaradıkları durumda, insanları çok hızlı bir şekilde sonuca götürürler. Kısacası kestirmeler, problemi en etkili çözme stratejileri değildir. Ama işe yaradıklarında diğer stratejilerden daha hızlı çözüm üretilmesini sağlarlar.

S

Alt amaç analizi nedir?

Bu strateji, amacı alt amaçlara bölmek ve her defasında bir alt amaca ulaşmak yoluyla problemin nihai çözümüne gitmeyi içerir. Psikologlar satranç ustalarının bir defada tasarlayabilecekleri hamle sayısının sınırlı olduğunu, bu yüzden oyunu kazanmak için amacı alt amaçlara bölmeleri gerektiğini ileri sürerler. Böylece her bir alt amaç, daha kolay başa çıkılabilir bir iş hâline getirilmiş olur.

S

Araçlar ve amaç analizi nedir?

Araçlar ve amaç analizi adı, amaca ulaşmayı engelleyen en önemli faktörü saptamayı ve onu ortadan kaldırmak için gerekli araçları bulmayı içerir. Amacı engelleyen en önemli faktör ve bu faktörü ortadan kaldırma kararı, içinde bulunan durumla ulaşılmak istenilen durum arasında karşılaştırma yapılarak verilir. Örneğin çocuğunu okula götürmek isteyen bir kadını düşünün. İçinde bulunduğu durumla olmak istediği durumu karşılaştırdığında engel, ev ile okul arasındaki mesafedir. Bu mesafeyi hangi yolla ortadan kaldırması gerekir? Diyelim ki kendi arabasıyla. Ama arabası çalışmıyor. Arabanın çalışması için ne yapmak gerekiyor? Diyelim ki aküsü bitmiş, aküyü doldurması gerekiyor. Bunun için ne yapması gerekiyor? Araba tamircisine gitmesi gerekir. Böylece amaca ulaştıracak araçlar belirlenmiş olur.

S

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörler nelerdir?

Problem çözümünü kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörler şunlardır: Uzmanlık, zihinsel kurulum ve işleve takılma.

S

Zihinsel kurulumun problem çözme üzerine etkileri neler olabilir?

Problem çözerken öğrenme sürecinin bir parçası olarak çözüme dair birtakım stratejiler geliştirilir. Öğrenilen bu stratejiler, daha sonra benzer problemle karşılaşıldığında tekrar devreye girer ve problem çözme sürecini kolaylaştırır. Böylece belirli tip problemlere ilişkin bir mental kurulum (zihinsel) edinilmiş olur. Dolayısıyla mental kurulumların problem çözme sürecini kolaylaştıran bir faktör olarak ele almak gerektiği düşünülebilir. Oysa pek çok kez işi kolaylaştıran zihinsel kurulumlar bazen probleme sadece tek bakış açısıyla bakmaya neden oldukları için, doğru çözüme gidecek başka bakış açılarının geliştirilmesine engel olurlar. Bu durumda, zihinsel kurulumlar problem çözümünü zorlaştıran ya da engelleyen bir faktör hâline gelir.

S

Neden zekânın üzerine anlaşılmış bir tanımı yoktur? 

Zekânın, üzerinde anlaşılmış bir tanımı olmayışı, zekâ konusunda farklı kuramlar geliştirilmiş olmasından kaynaklanır. Zekânın doğasını açıklamaya çalışan bu kuramsal çalışmalar zekâyı ölçme girişimleriyle el ele gitmiştir. Bunlara ek olarak zekânın kökeni konusundaki tartışmalar da psikolojide zekâ konusunda önemli bir yer tutar.

S

Zekaya ilişkin ilk faktör kuramı kim tarafından geliştirilmiştir?

Zekâya ilişkin faktör kuramlarından ilki, faktör analizi tekniğini de geliştiren Spearman tarafından ortaya konulmuştur.

S

Spearman Faktör Kuramı'nda neyi öne sürmüştür?

Zekâya ilişkin faktör kuramlarından ilki, faktör analizi tekniğini de geliştiren Spearman tarafından ortaya konulmuştur. Spearman, her bireyin g faktörü olarak adlandırılan genel bir zekâ faktörüne sahip olduğunu ileri sürmüştür. Spearman’a göre, g faktörü kendini her alanda gösterir. Yani zeki insan tüm konularda zekiliğini gösterir. Bireylerin zekâ ölçeklerinden aldıkları puanlardan da g faktörü sorumludur. Spearman, g faktörüne ek olarak özel faktörlerden söz etmiştir. Bu özel faktörlerin her biri belirli bir yeteneğe karşılık gelir. Örneğin, bir ölçekteki aritmetik ya da uzamsal ilişkiler konusundaki alt ölçekler ayrı ayrı birer özel faktöre karşılık gelmektedir. Spearman’a göre, zekâ ölçümü, bir bireyin g faktörünün miktarını ve bireyin kaç tane özel faktöre sahip olduğunu gösterir. Örneğin matematik performansı, hem kişinin genel zekâsının hem de matematik yeteneğinin bir ürünüdür.

S

Thurnstone'un zêka konusundaki görüşü nedir?

Thurstone, Spearman’ın genel zekâ faktörü kavramlaştırmasına karşı çıkmış, faktör analizi kullanılarak bireyin zekâsının çok sayıda birincil yeteneğe ayrılabileceğini iddia etmiştir. Uzun süren ölçek uygulamaları, ölçekleri düzeltme ve sonuçları analiz etme çabalarından sonra, Thurstone, zekâyı yedi faktörün oluşturduğunu ileri sürmüş ve bu yedi faktörü içeren Birincil Zihinsel Yetenekler Ölçeği adını verdiği bir ölçek oluşturmuştur. Bu faktörler uzamsal yetenek, algısal hız, sayısal yetenek, sözel yetenek, bellek, kelime bilgisi ve akıl yürütmedir.

S

Cattel’ın zeka konusundaki görüşleri nelerdir?

Cattell de faktör analizinden elde edilen kanıtları kullanarak iki tür zekâ saptamıştır: Akıcı zekâ ve kristalleşmiş zekâ. Akıcı yetenek ya da akıcı zekâ, yeni durum ya da problemlerle uğraşılırken kullanılan zekâ türüdür. Kabaca sözel olmayan akıl yürütme biçimine (örneğin, görsel-uzamsal yetenek, ezber belleği) karşılık gelir. Bu zekâ türü deneyim ve eğitimden çok az etkilenirler. Bunun tersine kristalleşmiş zekâ, daha önceden kazanılmış bilgiye ve düşünülme biçimlerine dayanılan zekâ türüdür ve sözel zekâya karşılık gelir. Genel olarak, kristalleşmiş zekânın akıcı zekâya bağımlı olduğunu söylemek mümkündür ama tersi mümkün değildir.

S

Modern zeka kuramlarından çoklu zeka kuramı geliştiren Gardner'ın zeka konusundaki düşünceleri nelerdir?

Modern zekâ kuramlarından biri Gardner tarafından geliştirilen çoklu zekâ kuramıdır. Gardner, zekânın mantıksal akıl yürütme kapasitesi olarak görülmesine karşı çıkmıştır. Gardner’a göre, tüm zihinsel kapasitenin altında yatan bir g faktörü yoktur; çeşitli kombinasyonlarla çalışan çeşitli zekâlar vardır. ‹nsanların doktor, çiftçi, dansçı vb. gibi çok farklı roller almasını sağlayan bu çoklu zekâlardır. Belki de en önemlisi Gardner için zekâ, “bir şey”, kafanın içindeki bir tür eşya değil; insanın çeşitli biçimlerde düşünmesine izin veren bir potansiyeldir (Smith ve diğerleri, 2003). Zekânın pek çok bağımsız yetenekten oluştuğuna inanan Gardner, kaç tane zekâ olduğunu belirlemenin güç olduğunu söylese de yedi farklı zekâ ayırt etmiştir: Dille ilgili zekâ, müzik zekâsı, mantıksal-matematiksel zekâ, uzamsal zekâ, kişiler arası zekâ, beden-kinestetikle ilgili zekâ ve içsel zekâ. Gardner’a göre, bir kişinin mesela müzikle ilgili istisnai derecede yüksek zekâsı varken uzamsal zekâsı çok düşük olabilir.

S

Robert Sternberg tarafından geliştirilen çoklu zeka kuramının özellikleri nelerdir?

Diğer bir çoklu zekâ kuramı psikolog Robert Sternberg tarafından geliştirilmiştir. Sternberg, üçlü zekâ kuramı adı verilen yaklaşımında analitik, yaratıcı ve pratik olmak üzere üç zekâ türü belirlemiştir. Analitik zekâ, daha çok akademik yetenek olarak bilinen özelliğe işaret eder. Standart zekâ ölçekleriyle en iyi ölçülen bu zekâ türü, insanın problemleri çözmesini ve yeni bilgi edinmesini mümkün kılar. Diğer yandan yaratıcı zekâ, deneyime dayanan, yeni durumlarla başa çıkmayı sağlayan ve problemlere çeşitli olası çözümler üretme yeteneğini içeren bir zekâ türüdür. Genel olarak psikologlar daha çok akademik yetenek olarak anladıkları zekâ ile yaratıcılığı birbirinden ayırırlar. Sternberg için ise yaratıcılık temel bir zekâ türüdür. Sternberg’in üçüncü zekâ türü pratik zekâdır. Bu zekâ türü diğer insanlara, çevrenin gereklerine adapte olmayı sağlayan zekâ türüdür. Örneğin, işin gerekliliklerine adapte olmak bu tür zekâya işaret eder.

S

İlk zeka ölçeği kim tarafından geliştirilmiştir?

Bugünkülere benzer ilk zekâ ölçeği Fransız Psikolog Alfred Binet tarafından 19. yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir. 1881’de Fransız hükûmeti, eğitimi tüm çocuklar için zorunlu hâle getirince, öğretmenlerin sınışardaki geniş bireysel farklılıklarla başa çıkmasının zor olacağı fark edilmiştir. Hükûmet Binet’den diğerlerine göre daha yavaş öğrenen çocukları ayırt etmesini isteyince, Binet meslektaşı Simon ile birlikte 1905’te bir zekâ ölçeği geliştirmiştir. Binet-Simon Zekâ Ölçeği 1908 ve 1911’de yeniden gözden geçirilmiştir. Binet, zekâ ölçeğinin algısal yeterliliklerden ziyade, akıl yürütme ve problem çözme becerilerini içermesi gerektiğini varsaymıştır. Ayrıca bu yeteneklerin yaşla birlikte artması gerektiğini varsaydığı için, yaşa göre zorlaşan ölçek soruları hazırlamıştır. Binet’nin çalışmasında zihinsel yaş kavramı önemli bir yere sahiptir. Zihinsel yaş, çocukların ölçekte verdikleri doğru cevap sayısıyla belirlenmiş ve çocuğun kronolojik yaşı ile karşılaştırılmıştır.

S

Zeka indeksi nedir?

IQ (Intelligence Quotient) olarak bilinen zekâ indeksi, zihinsel yaşın kronolojik yaşa oranının 100 ile çarpılması sonucunda elde edilir. Eğer zihinsel yaş kronolojik yaşa eşitse IQ 100 olacaktır. Eğer zihinsel yaş kronolojik yaştan aşağıda ise IQ 100’den az olacak, eğer zihinsel yaş kronolojik yaştan yüksekse IQ 100’den yukarıda olacaktır.

S

İlk zeka ölçeği hangi amaçla geliştirilmiştir?

İlk grup zekâ ölçeği 1. Dünya Savaşı sırasında ABD’de geliştirilmiştir. Savaş’da ABD ordusundaki çok sayıda askerin sınışandırılması ihtiyacı ortaya çıkınca, Robert Yerkes’in başkanlığını yaptığı kırk kişilik bir psikologlar grubu, grup zekâ ölçeği geliştirmek için çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Ordu Alfa ve Ordu Beta ölçekleri ortaya çıkmıştır. Beta ölçeği, Alfa ölçeğinin anadili İngilizce olmayanlar ve okur-yazar olmayanlar için geliştirilmiş versiyonudur.