Güdüler ve Güdülenme
Güdü nedir?
Organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete geçmeye sevk eden, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır.
Dürtü nedir?
Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere dürtü adı verilmektedir.
Gereksinim (ihtiyaç) nedir?
Vücut süreçlerini denge durumuna getirmek için çeşitli kaynakların kullanıldığı organizmanın fizyolojik ihtiyaçları ya da davranışı yüksek seviyede yönlendiren başarma, toplumsal onay, statüye ilişkin duyulan istek gibi dürtülerdir.
Dürtü kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
İnsanların hayatta kalmalarını sağlayacak temel gereksinimlerinden mahrum kalması organizmada gerilim halinin oluşmasına sebep olacaktır. Gereksinim halinde organizma gergin bir durumda harekete hazır bir şekildedir. Organizma bu gerginliği azaltmak için harekete geçer. Aç kalan bir organizmanın amacı bu ihtiyacı gidermeye dönük olacaktır. Açlığını giderme yollarını değerlendiren organizma gereksinmeyi gerçekleştirdikten sonra gerginlik durumu azalarak eski haline döner. Sonuç olarak organizmanın dürtü hali sonlanır.
Özendirici uyarıcı kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Bazı davranışların oluşmasında biyolojik bir unsur bulunmasına gerek yoktur. Çevredeki herhangi bir durum davranışın oluşması için uyarıcı olabilmektedir. Yeni ve çok işlevli bir cep telefonunuz olsa dahi yeni çıkan, tanıtım ve sunuş itibariyle size cazip gelen bir telefonu alma eğiliminde olabilirsiniz. Yemekten sonra tok olsanız dahi güzel kokan bir keki yeme ihtiyacı hissedebilirsiniz. Biyolojik olmayan, bireye cazip gelen ve onu davranışa iten unsurlar özendirici uyarıcı olarak adlandırılmaktadır. Bu unsurlar bireyi kendine çeken nesneler olabildiği gibi olaylar da olabilmektedir. Sonuçta biyolojik olarak açlık ihtiyacı yemekte giderilmiş olmasına rağmen, yemek sonrası yenen kekin açlık gidermeyle ilgisi bulunmamaktadır.
İçgüdü kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Belirli bir türün tümünü yansıtan karakteristik davranış yapıları içgüdü olarak tanımlanmaktadır. Leyleklerin mevsime göre göç etmesi, örümceklerin ağ örmeleri gibi davranışlar belli bir türe özgü davranış yapılarını ortaya koymaktadır. Bazı psikologlar buradan esinlenerek insanlarda da içgüdüsel unsurlar olabileceğini ileri sürerek merak, aşk, nefret gibi içgüdülerinin varlığından söz etmişlerdir. İnsan davranışlarının sadece doğuştan olmayıp sonradan kazanılanları da içermesi ve insanların ortak davranışlarının kendilerine özgü davranışlara göre çok az gözlemlenmesi içgüdü ve insan arasındaki ilişkinin gücünü zayıflatmaktadır. Bir şekilde insanlar birçok davranışı doğuştan değil sonradan öğrenerek şekillendirmekte ve insan ırkına özgü değil daha çok kendilerine özgü davranışlar sergilemektedirler. Bu durum da insan davranışının temelini içgüdü kavramı ile açıklamanın ne kazar zor olduğunu ortaya koymaktadır.
En uygun (optimal) düzeyde uyarılma kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Organizma sürekli olarak belirli bir uyarılma düzeyinde kalmak ister. Belirli bir uyarılma düzeyinin altına düştüğünde organizma çevresinde daha çok uyarıcı arar. Organizma en uygun uyarılma düzeyinin üstünde bir uyarılma halindeyse, daha sakin bir çevre arayarak belirli bir uyarılma düzeyini sürdürmeye çalışır. Örneğin bireylerin neden yüksek sesli müzik çalınan disko gibi yerlere gitme gereksinimleri ya da yüksek bir yerden yamaç paraşütü ile atlama gereksinimleri olduğu bu kuramla açıklanabilir. İnsanların gerçekte yüksek yerden atlamak gibi bir gereksinimleri bulunmamaktadır. Hayatın sıkıcı olduğunu ve yeteri derecede uyarılma olmadığını düşünen birey bu tarz aktiviteler ile uyarılma düzeyini daha yüksek ve kendisi için en uygun seviyeye çekmek istemektedir.
Bilinçdışı güdüler insan davranışlarını nasıl yönlendirmektedir?
Çoğu zaman insan davranışlarının sebeplerinin bilinmediği ve anlaşılamadığı durumlar söz konusudur. Böyle durumlarda insan bazı davranışları ne için yaptığının tam olarak farkında değildir. Freud’a göre bireylerin çoğu davranışını farkında olmadıkları güdüleri yönlendirmektedir. Bireyler hatırlamak istemedikleri rahatsız edici düşünce istek ve güdülerini bilinçdışına iterler. Bilinçdışındaki düşünce istek ve güdüler aslında yok olmaz ve varlıklarını sürdürürler. Bu düşünce istek ve güdüler bireyler farkında olmadan, onların davranışlarının yönlendirirler.
Biyolojik Denge (Homeostasis) Kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Organizmanın yaşamını sağlıklı şekilde sürdürebilmesi, su, hava, temel besin maddeleri temel bazı ihtiyaç unsurlarının düzenli olarak alınmasına bağlıdır. Örneğin eğer beyin ısısı ani şekilde düşerse bilincinizi kaybedebilirsiniz. Yine aynı şekilde vücut ağırlığının belli oranında su kaybı vücut işlevlerinin bozulmasına yol açabilir ve hatta ölüm riski bile oluşturabilmektedir. Organizmanın bünyesine katılan maddelerin hangi yoğunluk ve ne şekilde alınacağı ve alınan bu maddelerin arasında nasıl bir denge kurulacağı homeostasis kavramıyla açıklanabilir. Kelime itibariyle homeo, benzer ve statis, sabit kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Sabit içsel durumu işaret eden, biyolojik denge olarak tanımlanabilecek homeostasis ısıyı sürekli dengede tutan termostat gibi vücudun sürekli olarak dengede olmasını ve bu şekilde sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar. Nasıl ki termostat oda ısısı düştüğünde otomatik olarak kaloriferin yanmasını ya da oda ısısı arttığında kaloriferin sönmesine yönelik sisteme komutlar veriyorsa vücudumuzda da herhangi bir açlık ya da susuzluk durumunda belli sistemler vücut içerisinde bu dengeyi koruma adına çalışmaktadırlar. Örneğin susuzluk çekildiğinde organizmada gerilimi azaltmak ve biyolojik dengeyi sağlamak için organizma su bulmak için harekete geçer. İnsanlarda ve hayvanlarda benzer şekilde işleyen homeostatis insanlarda olumsuz öğrenme, yanlış alışkanlıklar gibi durumlar, bu sistemin işleyişini düzensiz hale getirmektedir. Fastfood alışkanlığı, vücut gereksinim hissetmese de aşırı şekilde tüketilen yiyecek ve içecekler bireyde biyolojik dengenin ve neyin gerçekten denge durumu oluşturduğuna dair bilginin bozulmasına yol açmaktadır.
Güdüler kaça ayrılmaktadır?
Güdüler birincil güdüler ve sosyal güdüler olmak üzere iki gruptur.
Hangi tür güdüler birincil güdüler sınıfına girmektedir?
Birçok organizmada ortak, öğrenilmemiş, belli bir biyolojik gereksinme durumu ile ortaya çıkıp davranışı yönlendiren güdüler birincil dürtüler olarak adlandırılmaktadır. Açlık susuzluk, cinsellik gibi dürtüler bütün biyolojik gereksinimler birincil dürtüler arasında yer almaktadır.
Uyarıcı kaynaklı güdülerin temel özellikleri nelerdir?
Öğrenilmemiş güdüler arasında yer alan uyarıcı kaynaklı güdüler, dış uyarıcılara daha fazla bağlı olup, çevreden bilgi edinmeye yöneliktirler. Merak etme, kurcalama gibi güdüler çevreyi araştırarak bireyi daha fazla bilgi toplamaya ve değiştirmeye yöneltir.
Merak konusunda ileri sürülen görüşler nelerdir?
Merak konusunda ise farklı birçok görüş bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar merak kavramını bir duygu olarak nitelendirilirken, Freud merak kavramını cinsel dürtünün sosyal açıdan uygun şekilde yansıtılması olarak nitelendirmektedir. Yine aynı şekilde bir kısım araştırmalar merak kavramını yaşamın anlamını bulma yolunda bir gereksinme olarak ortaya koyarlarken, bir kısmında da merak, zekâ ve yaratıcılıkla ilişkilendirilmiştir. Merak kavramı insanların kendilerini geliştirip, sürekli araştırmalarına neden olur. Merak daha iyisine ulaşma yolunda hızlandırıcı bir güç olarak düşünülebilir. Bireyler merak ile birlikte yeni durumları keşfedebilir ve keşfettiğinden sıkılan birey kendini daha ileri uğraşlara yönlendirir. İlerleme ve gelişmenin temeli bu şekilde merak ve araştırmadan geçer.
Bireylerde var olan kurcalama güdüsünü açıklayınız
Bireylerde var olan dokunma ve anlama isteğinin dayanılmazlığından yola çıkarak psikologlar, bireylerin bazı şeyleri dokunarak anlama gereksinimleri olduğunu ya da bazı şeylerin dokunarak sakinleşmenin yolu olduğunu vurgularlar. Birey bilmediği yeni bir cihazı kurcalayarak ne olduğunu anlama yönünde kendisini tatmin edebilir. Öte yandan tesbih çekmek, sınıfta derste kalem çevirmek, yüzüğüyle oynamak gibi durumlarda da birey kurcaladığı maddelerle kendisini sakinleştirir
Başarı gereksiniminin sosyal çevre ve kültürle olan ilişkisini açıklayınız.
Başarı gereksinimi yapılan bir işi en iyi şekilde yerine getirme ve sonuçları ile ilgili haz alma davranışı ile ilgilidir. Rekabetin yüksek olduğu endüstri toplumlarında daha da ön plana çıkan başarı gereksinimi bireylerin davranışlarının üzerinde etkili olmaktadır. Başarı gereksinimi yüksek bireyler ortaya koydukları işlerin daha iyi olması için işlerine daha çok özen gösterirler. Bu kişilerin okul ve iş hayatında düşük başarı gereksinimi olan bireylere oranla daha yüksek notlar aldıkları ya da daha üst pozisyonlara geldikleri görülmektedir. Örneğin bu tarz kişiler için maaşa yapılan zam paranın maddi gücünden öte kişinin bireysel başarısının kanıtı olduğundan güdüleyici bir etkiye sahiptir. Başarı gereksiniminde ailenin yetiştirme tarzının önemli olduğu bilinmektedir. Başarı gereksiniminin kültürden kültüre değişmesi bu konuda aile ve çevrenin önemini ortaya koymaktadır. Özellikle çocuğun küçük yaşlarda kendi seçimlerini yapmasına izin verilmesi, kendi parasını kazanabilmesi ve inisiyatif alabilmesi için bağımsız bir kişi olarak büyütülmesi başarı gereksiniminin artmasına yol açacaktır. Bir şekilde bağımsız yapı bireyin yapacaklarının sonuçlarının kendisi ile ilgili oldu- ğunun işaretidir. Aileye bağımlı yetişen çocuk her davranışını aileyi memnun etmek ya da onlardan onay almak için gerçekleştirecektir. Bir şekilde başarı gereksinimi yüksek bireyler için yaptıkları işin en iyi hatta kendileri için en mükemmel şekilde yapılması önemlidir. Bu noktada başarı gereksiniminin başarısızlık korkusu ile karıştırılmaması gerekmektedir. Bu yüzden başarısızlık korkusu yüksek bireyler başarılı olamayacakları işler yerine başarı olasılığı yüksek işleri tercih eder ve başaracak yeterlilikleri olsa dahi daha üst seviyedeki işlerden kaçınırlar.
İhtiyaçlar hiyerarşisini ortaya atan psikolog kimdir?
İhtiyaçlar hiyerarşisini insancıl psikolojinin savunucularından Abraham Maslow ortaya atmıştır.
Gereksinimler (ihtiyaçlar) hiyerarşisi nedir?
İnsanlarda güdüler en temelde öğrenilmemiş daha ilkel güdülerden, daha karmaşık güdülere uzanan bir yol izlemektedirler. İnsancıl psikolojinin savunucularından Abraham Maslow insan davranışlarını şekillendiren gereksinimleri bir piramit şeklinde en temel gereksinimlerden yukarı doğru en karmaşık olanına uzanan bir şekilde sınıflandırmıştır.
İhtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan bireylerin davranışlarını yönlendiren ihtiyaçlar nelerdir? Bu ihtiyaçları en alt basamaktan başlayarak en üst basamağa doğru sıralayınız.
Sırasıyla en alt basamaktan yukarıya doğru gereksinimler hiyerarşik olarak;
- açlık susuzluk, nefes alma, cinsellik, uyku gibi temel fizyolojik gereksinimler,
- ailenin, işin, sahip olunan kaynakların güvenliğinin gereksinimi
- aile, sosyal grup, yakın arkadaşlık gibi ait olma ve sevgiye ilişkin sosyal gereksinimler
- değer, başarı, saygının takdir edilmesi gereksinimi
- ahlakın üstünlüğü, yaratıcılık, problem çözme gibi unsurları kapsayan kendini gerçekleştirme gereksinimi şeklinde sıralanmaktadır.
İhtiyaçlar hiyerarşisine göre kişinin kendini gerçekleştirme sürecini açıklayınız.
Maslow’a göre piramidin alt tarafındaki gereksinimleri gidermeden üst taraftaki gereksinimleri gidermek mümkün olmamaktadır. Bir şekilde karnı doymayan ya da güvenlik gereksinimi tam olarak karşılanmamış bir bireyin kendisine yeni bir romantik ilişki araması ya da kendini gerçekleştirme yolunda gereksinim duyması mümkün olamamaktadır. Çok uzun süre aç kalmış birinin ilk yemek bulduğu anda toplum kurallarına göre hareket ederek yemek yemesi de bu doğrultuda beklenemez. İş hayatından örnek verecek olursak, işe yeni giren bir kişi için öncelikli olarak amaç fizyolojik ihtiyaçları karşılamak yolunda alınacak ücrettir. Daha sonra kişi işyerindeki sosyal güvenlik hakları gibi unsurlarla kendisini güvence altına almak isteyecektir. Bu gereksinimleri gerçekleştiren birey kendini işyerine ait hissedecek ve işini sevecektir. Bu gereksinimlerin de doyumundan sonra kişi yaptığı iş ile ilgili takdir ve saygı görmek gereksinimi de doyurulan birey kendini gerçekleştirme, elinden gelenin en iyisini ortaya koyma yolunda gereksinimini giderme yolunu araştıracaktır. Kendini gerçekleştirme noktası bireyin elinden gelenin en iyisini ortaya koyabileceği basamağı ifade eder. Piramidin en üst noktasındaki kendini gerçekleştirme aşamasına pek az sayıda kişi ulaşabilmektedir.
İhtiyaçlar hiyerarşisine göre kendini gerçekleştiren kişilerin özellikleri nelerdir?
Tarihteki örnek kişilerden yola çıkarak kendini gerçekleştirme ile ilgili benzer bazı kişisel özellikleri gerçekliği verimli bir şekilde algılamak, belirsizliğe tahammül edebilmek, kendilerini ve başkalarını oldukları gibi kabul edebilmek, yaratıcı olmak, bireylerden öte sorunlar üzerinde yoğunlaşabilmek, iyi bir mizah anlayışına sahip olabilmek, insanlığın refahına odaklanabilmek, başarısız deneyimlerini fırsata dönüştürebilmek, hayata daha nesnel bir açıdan bakabilmek şeklinde sıralayabiliriz.