İnsan Haklarının Korunması
İnsan haklarının korunması neden zorunludur?
İnsan haklarının korunması bu hakların insanın doğuştan gelen, dokunulamaz, devredilemez ve ertelenemez haklar olmasından dolayı zorunludur.
İnsan haklarını korumanın ön koşulları nelerdir?
İnsan haklarını korumanın ilk ön koşulu, insan haklarını ve tek tek hakların ne olduğunu açıkça kavramak; ikinci ön koşulu da herkesin kendisini insan olarak ilan edecek kadar yürekli olması, böylece kişi ve insanlık olarak herkesin sorumluluk taşıması ve bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmesidir.
Kuçuradi’ye göre insan haklarını koruma sorunu nedir?
Kuçuradi’nin (2011) ifade ettiği üzere insan haklarını koruma sorunu; felsefi, etik ve siyasal bir sorun olarak görülmelidir. “Felsefi bir sorundur, çünkü insan hakları kavramının açıklığa kavuşturulmasına – bu hakların gerektirdikleri konusunda daha sağlam sonuçlar çıkarmamızı sağlayabilecek bir açıklığa kavuşturulmasına – şiddetle ihtiyaç vardır. Etik bir sorundur, çünkü günlük yaşamda bu haklara saygı gösteren ya da onları çiğneyen, kişilerdir; ... Ayrıca siyasal bir sorundur; çünkü bütün yurttaşların insan olarak olanaklarını geliştirmeleri, ‘korku ve yoksunluktan uzak’ yaşayabilmeleri için gerekli koşulları doğrudan doğruya veya dolaylı olarak sağlamak, her devletin görevidir. Ama devletleri de … kişiler yönetiyor. Böylece görüyoruz ki, etik ve siyasal bir sorun olarak insan haklarının korunması da felsefeye ve felsefe eğitimine bağlıdır”
Devlet açısından insan hakları nasıl ifade edilmektedir?
Devlet açısından bakıldığında insan hakları, toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde dayanılacak normlardır – yani çeşitli düzeylerde hukukun oluşturulmasında/türetilmesinde hareket edilecek temel öncüller ve kamu işlerinin yönetimini belirleyecek normlar olarak ifade edilmektedir.
Devletin amacı ve görevi nedir?
Devlet, amacı insanların yaşama ve mülkiyet hakkı gibi haklarını korumak ve insanlara çeşitli sosyal, kültürel haklar sağlamak olan hukuksal bir kurumdur. Hukuksal bir kurum olarak amacına uygun kurulan ve işleyen bir devlet, temel insan haklarını güvence altına almalı, yani korumalı ve bu hakların yaşanabilmesini sağlamalıdır. Başka bir deyişle, bir devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla görevi, insan haklarının korunmasını sağlamaktır.
Uluslararası sözleşmelerin ulusal hukuk sistemleri üzerinde önceliği, Türk Anayasası'nda nasıl belirtilmiştir?
Uluslararası sözleşmelerin ulusal hukuk sistemleri üzerinde önceliği ‘Türk Anayasa’sının 65. maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir’ biçiminde belirtilmiştir.
Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının (UİHK) taşıması gereken niteliklere, yapısına ve işlevine ilişkin çerçeveyi belirleyen temel metin nedir?
Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının (UİHK) taşıması gereken niteliklere, yapısına ve işlevine ilişkin çerçeveyi belirleyen temel metin Paris Prensipleri'dir. 1991 yılında “insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için ulusal kurumlar” konusunda uluslararası bir çalıştay düzenlenerek UİHK’lerin statüsünün çerçevesi oluşturulmuş, 1993 Viyana İnsan Hakları Konferansı’nda da bu çerçeve, Paris Prensipleri adı altında kabul edilmiştir. 20 Aralık 1993’te BM Genel Kurulunda kabul edilen Paris Prensipleri, “ulusal kurumlar” olarak da anılan ulusal insan hakları kurumlarının taşıması gereken niteliklere dair çerçeveyi belirleyen temel bir metindir. Paris Prensipleri’nin önemi, UİHK’ların yapısını ve işlevini belirlemenin dışında esasen bu kurumlara meşruiyet ve güvenilirlik zemini kazandırmasından gelmektedir.
Paris Prensipleri çerçevesinde ulusal insan hakları kurumlarının taşıması gereken nitelikler nelerdir?
Paris Prensipleri çerçevesinde ulusal insan hakları kurumlarının taşıması gereken nitelikler şunlardır: Kuruluşunun yasal veya anayasal dayanağa sahip olması; hükümetten bağımsız olma ve özerklik; insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için geniş yetkilere sahip olma ve yeterlilik; üye seçiminde ve tayininde çoğulculuk ve bağımsızlığın sağlanması; yeterli mali kaynak ve mali özerklik; sivil toplum ve devlet arasında köprü olma.
Türkiye’de insan haklarının kurumsallaştırılması süreci ne zaman başlamıştır?
Dünya’da ulusal insan hakları kurumlarının yaygınlaşmaya başladığı 1990’lı yıllarda, Türkiye’de de insan haklarının kurumsallaştırılması süreci başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde insan haklarını korumak amacıyla oluşturtulan çeşitli kurum ve kuruluşlar nelerdir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde insan haklarını korumak amacıyla oluşturtulan çeşitli kurum ve kuruluşlar arasında Anayasa Mahkemesi, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları yer alır .
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, ne zaman ve neden açılmıştır?
Türkiye Cumhuriyeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuru hakkını 1987 yılında kabul etmiştir. İnsan hakları ihlallerini AİHM’e gitmeden çözebilmek amacıyla 2012’de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır.
İnsan hakları ihlalleriyle ilgili çalışma yapmak üzere kurulmuş olan Komisyonun görevleri nelerdir?
İnsan hakları ihlalleriyle ilgili çalışma yapmak üzere kurulmuş olan Komisyonun görevleri arasında şunlar sayılabilir: Uluslararası alanda genel kabul gören insan hakları konusundaki gelişmeleri izlemek; Türkiye’nin insan hakları alanında taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla T.C. Anayasası ve diğer milli mevzuat ve uygulamalar arasında uyum sağlamak amacıyla yapılması gereken değişiklikleri tespit etmek ve bu amaçla yasal düzenlemeler önermek; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca havale edilen kanun tekliflerini görüşmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının gündemindeki konular hakkında, istem üzerine görüş ve öneri bildirmek; Türkiye’nin insan hakları uygulamalarının, taraf olduğu uluslararası anlaşmalara, Anayasa ve Kanunlara uygunluğunu incelemek ve bu amaçla, araştırmalar yapmak, İnsan haklarının ihlale uğradığına dair iddialar ile ilgili başvuruları incelemek ve gerekli gördüğü hallerde ilgili mercilere iletmek; Gerektiğinde dış ülkelerdeki insan hakları ihlallerini incelemek ve bu ihlalleri o ülke parlamenterlerinin dikkatlerine doğrudan veya mevcut parlamenter forumlar aracılığıyla sunmak; Her yıl yapılan çalışmaları, elde edilen sonuçları, yurt içi ve dışında insan haklarına saygı ve uygulamaları kapsayan bir rapor hazırlamak.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun kuruluş tarihi ve kuruluş amacı nedir?
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 1990 yılında kurulmuştur. 1987 yılında Avrupa Birliğine (o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna) yapılan tam üyelik başvurusu sonrasında, insan hakları ihlalleri ile ilgili Parlamenter düzeyde çalışma yapmak üzere bir komisyon kurulması gündeme gelmiştir. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, ülkemizde insan haklarının ulusal düzeyde korunması amacıyla kurulan ilk ulusal insan haklarını koruma mekanizmasıdır.
Dünya tarihinde bazı sınıfların ya da insanların haklarını korumada önemli yeri olan en eski belgeler nelerdir?
İnsan hakları düşüncesi ve temel haklar ile özgürlükleri korumak üzere çeşitli sözleşmeler ve belgeler oluşturma, çok yeni bir girişim olsa da dünya tarihinde bazı sınıfların ya da insanların haklarını korumak için çeşitli sözleşmeler yapılmıştır. En eski belgeler arasında 1215 tarihli Magna Carta Libertatum ile 1689 tarihli İngiliz Haklar Bildirgesi bulunur. Her iki belge de günümüz insan hakları anlayışına göre değerlendirildiğinde, insan hakları belgeleri olarak görülmese de belirli hak taleplerinin yer alması bakımından tarihsel bağlamda önemli yeri olan belgelerdir.
İnsan haklarını koruma konusunda ortaya çıkan en radikal belgeler nelerdir?
İnsan haklarını koruma konusunda en radikal belgeler ise 18. yüzyılda ortaya çıkar. Bunlar tarihsel sırasına göre 1776’da Virginia İnsan Hakları Bildirgesi, 1776’da Amerika Birleşik Devletleri Bağımsızlık Bildirgesi, 1789’da Fransız İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi ve 1791’de ise Amerika Birleşik Devletleri Haklar Bildirgesi olarak sıralanabilir. Bu belgeler insan hakları tarihinde kilometre taşları olarak bilinir.
Birleşmiş Milletler ne zaman ve ne amaçla kurulmuştur?
İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım ve kitlesel vahşet sonrasında 24 Ekim 1945’te dünya barışını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) kurulmuştur ve insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı öne çıkararak kuruluş tüzüğünün başlangıç bölümünde insan onuruna ve insanın değerine, kadın ve erkeklerin, ayrıca dünya uluslarının eşit haklarına vurgu yapmıştır.
Evrensel Bildirgenin ilanından sonra bu bildirgedeki ilkeleri esas alan Birleşmiş Milletler'in temel uluslararası insan hakları sözleşmeleri nelerdir?
Evrensel Bildirgenin ilanından sonra bu bildirgedeki ilkeleri esas alan BM’nin temel uluslararası insan hakları sözleşmeleri şöyle sıralanabilir: Sivil ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi 1966, Ekonomik ve Sosyal Haklar Uluslararası Sözleşmesi 1966, Her türden Irk Ayrımcılığını Önlemeye Yönelik Uluslararası Sözleşme 1965, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Sözleşme 1979, İşkenceye ve Diğer Zalimce İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme 1984, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi 1989, Göçmen İşçilerin ve Ailelerinin Haklarına İlişkin Sözleşme 1990, Engelli Kişilerin Haklarına Dair Sözleşme 2006
Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine uygun olarak kurucu devletler ilişkilerine rehberlik edecek temel ilkeler nelerdir?
Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine uygun olarak kurucu devletler ilişkilerine rehberlik edecek 10 temel ilke belirlemişlerdir: Egemen eşitlik, egemenlik hakkına saygı, tehdit veya güç kullanımından kaçınmak; sınırların dokunulmazlığı; devletlerin toprak bütünlüğü; anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü; içişlerine müdahale edilmemesi; düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü dâhil olmak üzere insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı; halkların eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması; devletler arası işbirliği; uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi.
BM Genel Kurul kararınca 2006 yılında kurulan İnsan Hakları Konseyi'nin ön plana çıkan yetkileri nelerdir?
BM Genel Kurul kararınca 2006’da İnsan Hakları Konseyi kurulmuş olan bu yeni Konseyin yetkileri arasında şunlar ön plana çıkmaktadır: Konsey tüm insan haklarının ve temel özgürlüklerin herkes için korunmasına evrensel saygıyı, hiçbir ayrım gözetmeksizin ve adil ve eşit bir şekilde teşvik etmekten sorumlu olacaktır. Konsey, ağır ve sistematik ihlaller de dâhil olmak üzere insan hakları ihlali durumlarını ele almalı ve bu konuda tavsiyelerde bulunmalıdır. Konseyin çalışmalarına kalkınma hakkı da dâhil olmak üzere, kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar gibi tüm insan haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla evrensellik, tarafsızlık ve uluslararası diyalog ve işbirliği ilkeleri rehberlik edecektir.
Avrupa Konseyi’nin amaçları nelerdir?
Avrupa Konseyi’nin amaçları; insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek; ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak; Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak olarak özetlenebilir.