Arz ve Talep Uygulamaları
Taban Fiyat uygulaması nedir? Piyasa denge fiyatının üstünde belirlenmiş taban fiyatın devlete yüklediği ödev nedir?
Taban fiyat bir ürünün, özellikle de tarımsal bir ürünün belirli bir fiyatın altında satılamayacağını gösteren ifadedir. Tarımsal üreticinin, iç ve dış piyasa koşulları sonucu ürün fiyatının belirli bir düzeyin altına düşmesini önlemeyi amaçlayan, ülkenin kamu otoritesince alınan bir karardır. Devletin piyasa denge fiyatının üstünde taban fiyat belirlemesi durumunda taban fiyat düzeyinde mal arzı talebi aşacak, ortaya arz fazlalığı çıkacaktır. Bu durumda hükümetin bu fazlalığı satın alıp stoklaması gerekir. Bu ise yüksek stoklama maliyetlerine neden olacaktır. Alternatif olarak hükümet üretimi de sınırlandırabilir.
Tavan Fiyat Uygulaması nedir? Belirlenen tavan fiyat piyasa denge fiyatının altında ise ortaya hangi sorunlar çıkar?
Tavan fiyat uygulamasıyla ise, hükûmet uygulanacak en yüksek fiyatı belirler. Amaç, denge fiyatını yüksek bulan tüketicileri desteklemektir. Eğer tavan fiyat denge fiyatının altında belirlenmişse tayınlama sorunu çıkar, talep arzdan fazla olduğu için her isteyen mala ulaşamaz ve ortaya karmaşa çıkar Yine bağlayıcı tavan fiyat ile özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde karaborsa fiyatının oluşması gündeme gelecektir. Ayrıca fiyat düzeyi üreticiler için düşük olduğundan maliyeti düşürmek için firmalar düşük kaliteye yönelirler.
Hükümet piyasa denge fiyatının üstünde bir tavan fiyat belirlemişse bunun ne tür etkisi olur?
Tavan fiyat daha üstüne çıkılamayacak bir fiyat sınırıdır. Piyasa kendi işleyişi ile bundan daha düşük bir fiyatta dengeye gelmişse tavan fiyatın bağlayıcı hiç bir özelliği olmayacaktır.
Piyasa kendi akışında işleyebilseydi karaborsa ortaya çıkar mıydı?
Hayır, çıkmazdı. Karaborsa denge fiyatının altında bir fiyatın tavan fiyat olarak belirlenmesinin bir sonucudur. Savaş ve kıtlık dönemi gibi durumlarda ürünler azalır, tüketiciler psikolojik nedenlerle ürüne hücum edip aşırı stoklama eğilimine girebilirler. Devlet bu noktada sosyal amaçlarla herkesin ihtiyacını karşılamalarını sağlamak amacıyla piyasa fiyatının altında bir fiyat belirleyebilir. Ancak bu durum talep fazlasına ve karaborsaya neden olacaktır. Karaborsa fiyatı denge fiyatının bile üstünde gerçekleşir. Piyasa kendi işleyişine bırakılsaydı talep fazlası fiyatların dengeye gelinceye kadar artmasına neden olacak ama sonuçta piyasada denge fiyatında arz ve talep birbirine eşit olacaktı.
Piyasa denge ücretinin üstünde belirlenmiş asgari ücretin işgücünün refahı üzerindeki etkileri nelerdir?
Asgari ücret piyasa denge ücretinin üstünde belirlendiğinde bunun çalışanlar açısından iki sonucu olur. Birincisi, yüksek ücret halihazırda çalışan ücretli kesimin refah seviyesini arttırır. İkincisi, asgari ücretin piyasa denge ücretinden yüksek belirlenmesi durumunda piyasada işsizlik ortaya çıkar. Bu işsizliğin bir kısmı daha önce çalışıyorken yüksek ücret dolayısıyla işini kaybedenlerden oluşuyorken, diğer kısmı ücreti yüksek bularak piyasaya giriş yapan ancak iş bulamayan kişilerden oluşur. Buna göre denge ücretinin üstünde belirlenen asgari ücret yüksek ücretler nedeniyle iş bulamayanların ya da işini kaybedenlerin refah seviyesini düşecektir.
Tarımsal Destekleme Fiyatı ne tür bir devlet müdahalesidir?
Tarımsal destekleme fiyatı da aynen asgari ücret düzeyi politikasında olduğu gibi bir taban fiyat uygulamasıdır. Bu uygulama, hükûmetçe belirlenen bir fiyat düzeyinin altında piyasada işlem yapılmasını engellemektedir. Bu uygulamanın daha çok ülke ekonomisi için kritik ürün niteliği taşıyan çay, tütün, pamuk vb. ürünler için uygulandığı görülmektedir. Tarımsal Destekleme Uygulaması ile hükûmetin olmadığı duruma göre hem fiyat düzeyi hem de ekonomide üretilen ürün miktarı artacaktır.
Devlet bir malın üretim miktarını sınırlandırarak nasıl rant yaratır?
Devlet stratejik özelliği olan bazı mallarda arz edilen mal veya hizmet miktarını sınırlayarak, tam rekabet koşullarında oluşmuş olan piyasa fiyatını üreticilerin lehine arttırabilir. Buna üretim kotası denilir. Bu uygulamanın fiyat kontrollerinden farkı, burada hükûmetin miktar kontrollerine yönelmesidir. Örneğin piyasa kendi haline bırakıldığında afyon üretimi 135 kg ve denge fiyatı 30 TL olacakken devletin afyon üretimini 80 kg ile sınırlandırması o miktar düzeyinde arz eğrisinin dirsek yaparak sıfır esneklikte bir eğriye dönüşmesine ve fiyatın 40 TL’ na yükselmesine yol açacaktır. Devlet bu yolla üreticilere kilo başına 10 TL rant sağlamıştır.
Devlet yurt içi mal ve hizmet üreticilerini dış rekabetten korumak için ithalata sınırlama getirebilir mi? Bunun faydası olur mu?
Getirebilir. İthal mallarının belli bir sayı ile sınırlandırılması ithalat kotası adıyla bilinir. Dünyada ve ülkemizde otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde zaman zaman uygulandığı gözlenmektedir. Kota uygulaması sonucunda ülkeye daha az yabancı ürün gireceği için yurt içi talep mecburen yerli ürünlere yönelecek, yerli ürünlerin fiyatları yükselecektir. Yüksek fiyatlar ulusal üreticileri üretimlerini artırmaları yönünde teşvik edecektir. Bu uygulama her ne kadar kısa vadede tüketicinin lehine gözükmese de, yavru sanayilerin bu yolla desteklenerek yabancı ürünlerle rekabet edebilir hale gelmesinin sonuçta ülkenin toplam refahı üzerinde olumlu etkisi olacaktır.
Üreticiler tarafından ödenen satış vergisi tüketici ve üretici davranışlarını nasıl etkiler?
Üreticiler böyle bir vergiyi maliyet şeklinde algılayacaktır. Üretim maliyetlerinin artması arz eğrisinin sola kaymasına neden olacaktır. Bu durum, vergilerin denge üzerindeki etkisini açıklamasına karşın, vergi yükünden kimin ne kadar pay alacağını kestirmek mümkün olmayacaktır. Vergi yükünün tüketici ve üretici arasında hangi miktarlarda paylaşılacağının yanıtı ise arz ve talep eğrilerinin eğimine bağlı olacaktır. Talep sabitken arzın sola kayması ise başlangıçtaki dengenin solunda yeni bir dengenin oluşmasına neden olacaktır. İlk duruma göre malın denge fiyatı yükselecek, talep ve arz miktarları azalacaktır.
Birim satış vergisi nedeniyle ortaya çıkan vergi yükünü üreticiler ve tüketiciler nasıl paylaşırlar?
Uygulanan birim satış vergisinin üretici ve tüketici tarafından hangi miktarda yüklenileceğini arz ve talep eğrilerinin eğimleri, ya da daha net bir biçimde esneklikleri belirler. Talep esnekliğinin arz esnekliğinden daha küçük olması durumunda, verginin daha büyük kısmı üretici tarafından tüketiciye yansıtılabilecektir. Talep esnekliğinin arz esnekliğinden daha büyük olması durumunda ise birim satış vergisinin daha büyük kısmını üretici yüklenecektir. Talep ve arz esnekliklerinin aynı olması durumunda ise vergi yükü üretici ve tüketici arasında eşit şekilde paylaşılacaktır.
Talebi sıfır esneklikte olan bir mala vergi konulduğunda vergi yükü üretici ve tüketiciler arasında nasıl paylaşılır?
Bir mala vergi konulması malın maliyetini arttırdığı için mal arzının sol yukarıya doğru kaymasına sebep olur. Mal talebi belli bir miktarda sıfır esneklikte bir eğri ise, arz eğrisinin yukarı kaymasıyla denge miktarı değişmeyecek ancak malın fiyatı vergi kadar yükselecektir. Burada verginin tümü tüketiciye yansıtılmıştır.
Talebi sonsuz esneklikte olan bir mala vergi konulduğunda vergi yükü üretici ve tüketiciler arasında nasıl paylaşılır?
Talebin sonsuz esneklikte olması talep eğrisinin belli bir fiyat düzeyinde yatay eksene paralel olması anlamına gelir. Bu durumda ürüne vergi konulması arz eğrisini sol yukarıya kaydıracak, ancak talep sonsuz esneklikte olduğu için malın satış fiyatı değişmeyecek, denge miktarı azalacaktır. Buna göre vergi yükünün tamamı üretici üzerinde kalacaktır.
Arz eğrisinin sonsuz esneklikte olması durumunda, talep eğrisinin eğimi 0 ile ∞ arasında iken, alınacak verginin yükü üreticiler ve tüketiciler arasında nasıl paylaşılacaktır?
Bu durumda arz eğrisi piyasa denge fiyatında yatay eksene paralel özellikte olacaktır. Vergi sebebiyle arz eğrisinin vergi miktarı kadar yukarıya kayması daha yüksek fiyatta yeni bir denge oluşmasına neden olacaktır. Yeni denge fiyatı eski fiyata vergi miktarının ilave edilmesiyle elde edilecek, tüm vergi piyasa fiyatlarına yansıtıldığından, verginin tüm yüklenicisi tüketici olacaktır.
Spesifik Vergi ve Ad Valorem Vergi talep eğrilerini aynı şekilde mi etkiler?
Spesifik ve Ad Valorem ayrımı vergi borcunun hesaplanma biçimine dayanan bir ayırımdır. Vergi borcunun ağırlık, hacim, uzunluk gibi ölçüler üzerinden hesaplanarak belirlendiği vergiler spesifik vergilerdir. Örneğin benzinin litresinden 2 TL vergi alınması gibi. Matrah değerleri üzerinden hesaplanan vergiler ise ad valorem vergilerdir. Örneğin benzinin fiyatı 4 TL ve vergi oranı %50 ise, litre başına alınan vergi 2 TL’dir. Ancak litre başına fiyatı 8 TL’ye çıkarsa ve vergi oranı aynıysa, vergi miktarı 4 TL’ye çıkacaktır.
Spesifik bir vergi, vergi öncesi durumu ifade eden talep eğrisini sol aşağıya paralel olarak kaydıracaktır. Çünkü her fiyatta alınan vergi aynıdır. Ad valorem vergi de talep eğrisini aynı şekilde kaydıracaktır. Ancak bu kayma paralel değildir. Talep eğrisinde spesifik vergi nedeniyle kayma ile ad valorem vergi nedeniyle meydana gelen kaymaları karşılaştırırsak, ikisi arasındaki aralığın fiyat ve vergi oranının çarpımına bağlı olduğunu belirtmemiz gerekir. Düşük fiyat düzeylerinde ikisi arasındaki aralık az iken, fiyat yükseldikçe iki doğru arasındaki aralık artmaktadır.
Tüketici artığı ile kişisel tercihler arasında bir ilişki var mıdır?
Evet vardır. Bir mal veya hizmete farklı kişilerin ödeyebilecekleri fiyatlar farklıdır. Çünkü kişisel tercihler söz konusu malı bazı tüketiciler gözünde daha değerli kılar. Fakat piyasada bir mal için fiyat tektir. Her ne kadar tüketici mala daha fazla ödemeye razı olsa da denge noktasında malın fiyatı razı olunan bu tutardan küçük olabilir. Bu durumda kullanıcı malı satın aldığında, bir tür kazanç (avantaj) elde etmiş olur. Buna tüketici artığı (tüketici rantı) denir. Kısaca, ödemeye razı olduğu fiyat ile piyasa denge fiyatı arasındaki farktır.
Tüketici artığı ile talep eğrisi ve denge fiyatı arasında bir ilişki var mıdır?
Tüketici artığı bir mal veya hizmet için talep eğrisi ile yakın ilişkilidir. Çünkü talep eğrisi tüketicilerin her bir miktar düzeyi için ödeme arzularını göstermektedir. Piyasada oluşan fiyat düzeyi ise bu mal için gerçekte ödedikleri tutardır. Bu iki tutar arasındaki fark tüketici artığını gösterir. Yani talep eğrisi altında ve piyasa fiyatı üzerindeki alan tüketici artığıdır. Denge fiyatının azalması tüketici artığını büyütecektir. Çünkü bir taraftan mevcut miktar için tüketiciler daha az öderken, diğer taraftan bu düşük fiyattan yeni tüketiciler piyasaya girecektir.
Arz eğrisi ile maliyetler arasında bir bağlantı var mıdır?
Doğrudan bir bağlantı vardır. Çünkü arz eğrisi üzerindeki fiyat seviyesi her bir üretim düzeyi için marjinal üreticinin maliyetini göstermektedir. Bu fiyatın altında ise marjinal üretici piyasadan çekilmekte ve böylelikle daha az üretim gerçekleşmektedir. Bu çerçevede üreticilerin her biri ilave miktarı üretmek için kabul edecekleri minimum fiyat, en az o ilave miktarı üretmek için katlanılan ek maliyet kadar olmalıdır ki üretim gerçekleşsin. Üretim artarken her ilave birimin oluşturduğu ek maliyet giderek artmaktadır. Bu durum arz eğrisinin neden genelde pozitif eğimli olduğunu yani daha yüksek miktarların üretimi için neden daha yüksek fiyatların oluşması gerekliliğini açıklamaktadır. Dolayısıyla arz eğrisi firmaların üretimlerini bir birim arttırdıklarında karşılaşacakları ek maliyetleri göstermektedir.
Üretici artığı nedir?
Üretici artığı üreticilerin her ilave birimi üretmek için kabul etmeye hazır oldukları minimum fiyatlarla piyasada oluşan denge fiyatı arasındaki farkların toplamıdır. Üretici rantı üreticilerin belli bir fiyattan satmaya razı oldukları malın razı oldukları fiyatın üzerinden satılmasından elde ettiği kazançtır. Kısaca, razı olunan arz fiyatı ile satış fiyatı arasındaki farktır.
Toplam artık nedir ve nasıl hesaplanır?
Bir piyasa için toplam artık; malın alıcılar açısından toplam değeri, yani alıcıların ödemeyi arzuladıkları değer ile bu malları üreten üreticilerin toplam maliyetleri arasındaki farktır. Toplam artık tüketici ve üretici artıklarının toplanması ile hesaplanır. Yani toplam artık piyasa denge fiyatı ile talep eğrisi arasında kalan alan ile (tüketici artığı) denge fiyatı ile arz eğrisi arasında kalan alanın (üretici artığı) toplamıdır. Serbest bir piyasada arz ve talep dengesi alıcı ve satıcıların elde ettikleri toplam faydayı maksimize etmektedir. Bu nedenle serbest bir piyasada bu toplam artık maksimuma ulaşmaktadır.
Devletin bir maldan vergi alması tüketici ve üretici artığı ile refahı nasıl etkiler?
Devletin bir maldan vergi alması durumunda malın fiyatı artacağı için piyasada alış veriş hacmi daralır ve hem tüketici artığı hem de üretici artığı azalır. Hükümet bu yolla vergi hasılatı sağlamasına rağmen daha az üretimden dolayı refah kaybı doğmuştur. Dolayısıyla hem üreticilerin hem de tüketicilerin refah kaybı ortaya çıkmıştır.