aofsorular.com
EDB303U

Edebiyat-ı Cedide Şiiri

2. Ünite 20 Soru
S

Edebiyat-ı Cedide'nin en ünlü şairleri kimlerdir?

Edebiyat-ı Cedide'nin en ünlü şairleri kuşkusuz ki, Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin’dir. Ali Ekrem, Hüseyin Sîret, Fâik Âli, Celâl Sahir, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip ve Hüseyin Suat da Edebiyat-ı Cedide topluluğunun diğer önemli şairlerindendir.

S

Tevfik Fikret ilk şiirlerini nerede yayımlamıştır ve edebi tarzı ne şekildedir?

Edebiyat-ı Cedide zümresinin önde gelen şairlerinden Tevfik Fikret, şiir yazmaya Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken Farsça hocası, şair Muallim Feyzi’nin teşvikleriyle başladı. Muallim Feyzi Efendi, Muallim Naci, Tercüman-ı Hakikat'in kısm-ı edebî sütununu idare etmeye başladığı yıllarda, bu gazetede eski tarzda şiirler yayımlıyordu. Naci’ye yakınlığı nedeniyle, öğrencisi Tevfik Fikret’in şiirlerini de Tercümân-ı Hakîkat’e gönderdi. Bundan dolayı Fikret ilk şiirlerini, 1884’te Muallim Naci halkasının toplandığı Tercüman-ı Hakikat’te yayımlamış ve Nazmî takma adını kullanmıştır (Bilgegil, 1980, 249-281). Bu gazetede yayımlanan ilk gazelinin beyitleri, şairin bu dönemde Divan şiiri tarzında manzumeler yazdığını göstermektedir.

Fikret, bu gazelden sonra da Tercüman-› Hakîkat’te şiirler yayımlamış, o yıllarda daha çok Muallim Feyzî, Muallim Naci, Şeyh Vasfî, Recep Vahyî gibi Divan şiiri geleneğini sürdüren şairlerin şiirlerine nazireler yazmış veya onların gazellerini tahmis etmiştir.

S

"Malumat" hangi dönemde yayımlanmıştır ve kadrosunda kimler yer almaktadır?

Malûmât: 10 Şubat 1309/1894-20 Nisan 1311/1895 tarihleri arasında çıkan bir edebî dergidir. Derginin kadrosunda Tevfik Fikret, Cenap Şehabettin, Ali Ekrem, Hüseyin Sîret, İsmail Safa, Süleyman Nazif, H. Nâzım gibi yenilik yanlısı şairler yer almıştır. Malûmât, Edebiyât-ı Cedîde’nin çekirdek kadrosunun Servet-i Fünûn öncesinde toplandığı bir dergidir.

S

Tevfik Fikret'in Naci etkisinden çıktığını gösteren ilk şiirleri hangileridir ve hangi dergide yayımlanmıştır?

Fikret'in Naci etkisinden kurtulduğunu gösteren asıl şiirler, 1891’den itibaren Mirsad dergisinde yayımladıklarıdır. O, bu dergide “Bahar”, “Ulviyyattan”, “Ah, Bilsen Ne Âfet Olmuşsun”, “Hüsnün”, “Uzletgeh-i Mâderi Ziyâret” gibi eda bakımdan yeni şiirler yayımlamış; hatta tevhit konulu şiir yarışmasında birinci olarak edebiyat dünyasında adını duyurmuştur.

S

Tevfik Fikret'in şiiri 1891-1895 yıllarında nasıl bir değişim yaşamıştır?

Tevfik Fikret, 1891-1895 yılları arasında, Divan şiiri edasından sıyrılmış, yeni bir söyleyiş, dil ve biçim aramaya başlamıştır. Şiirlerinde esas itibariyle iyimser bir ruh hâli hâkimdir. Hatta “Sitayiş-i Hazret-i şehriyârî” gibi, devrin padişahı İkinci Abdülhamit’i öven manzumeler kaleme almış, Batı edebiyatıyla; özellikle Fransız şiiriyle yakından ilgilenmeye başlamış; hatta Malûmat’ta kimi Fransız şairlerden çeviriler yayımlamıştır.

S

Tevfik Fikret'in 1896'dan sonra şiirinde ve düşünce dünyasında yaşadığı değişim ne şekildedir?

Fikret’in, 1896 yılından sonra, şiirinde olduğu gibi, mizacında ve düşünce dünyasında da bir değişim göze çarpar. O döneme kadar, hayatı seven ve Tanrı’ya inanan şair, 1896’dan sonra giderek karamsarlığa gömülür, Tanrı’ya olan inancını da yitirmeye başlar, bunlara bağlı olarak mizacında gerçeklerden kaçma, hayale sığınma ve içe kapanma eğilimi dikkati çeker. Herhalde bunun başlıca sebepleri, şeker hastalığı, istibdat idaresi ve içinde bulunduğu Robert Kolej’deki yabancı çevredir. Kuşkusuz şairin mizacı ve düşünce dünyasındaki bu köklü değişim şiirine de yansımıştır.

S

Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret'in 1896 sonrası şiirlerini hangi başlıklar altında sınıflandırmıştır?

-Kendi ben’ini ve duyuş tarzını anlattığı şiirler

-Sanatla ilgili şiirler

-Kötümserlik temasını işleyen şiirler

-Hayal şiirleri

-Aşk şiirleri

-Tabiat şiirleri

-Halûk’a hitaben yazdığı şiirler

-Kızkardeşi için yazdıkları

-Portreler

-Merhamet şiirleri

-Vatan konulu şiirler

-Dini şiirler

S

"Balıkçılar" Tevfik Fikret'in hangi tür şiiri olarak kabul edilmektedir?

"Balıkçılar" Fikret’in, toplumdaki yoksul insanlara acıma duygusunu işlediği ve "Merhamet Şiirleri" başlığı altında incelenen ünlü manzum hikayelerinden biridir. Bu şiirde şair, yoksul bir balıkçı ailesinin geçim sıkıntısını bir balıkçı çocuğunun ailesinin karnını doyurmak için fırtınalı bir havada denize çıkmak zorunda kalışını ve geri dönemeyişini anlatmaktadır.

S

Tevfik Fikret'in "Tarih-i Kadim" adlı eseri neyi konu edinmektedir?

Tarih-i Kadim: Tevfik Fikret’in 1905’te yazdığı, dini inançları inkar eden manzumesi. Mehmet Âkif, bu şiirinde dinî değerleri kötüleyen Fikret’i “Süleymaniye Kürsüsü” adlı eserinde iiddetle eleştirmiştir. Fikret ise daha sonra “Tarih-i Kadîme Zeyl” ile Âkif’e cevap vermiştir.

S

Tevfik Fikret'in 1901-1908 arası şiirinin öne çıkan özellikleri nelerdir?

Edebiyat-ı Cedide, 1901’de birtakım anlaşmazlıklar ve siyasal baskılar nedeniyle dağılınca, Fikret, bir süre Robert Kolej’e ve 1903’ten sonra da Aşiyan’ına çekilir. Şairin inziva dönemi İkinci Meşrûtiyet’in ilanına kadar sürer. Ancak söz konusu yıllarda “Sis”, “Sabah Olursa”, “Mâzi... Âti”, “Bir Lâhza-i Taahhür” gibi istibdat ve İkinci Abdülhamit karşıtı şiirleri elden ele dolaşmaya başlar. Fikret, bu dönemde sanat sanat içindir anlayışını bırakmış, şiirde toplumsal/siyasal bir amaca yönelmiştir. Şairde, bu dönemde İkinci Abdülhamit ve istibdat aleyhtarlığı o dereceye varır ki; “Bir Lahza-i Taahhür”deki; “Ey şanlı avcı, dâmını bî-hûde kurmadın! / Attın... Fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın” dizelerinde, kalbi, İkinci Abdülhamit’e suikast düzenleyen Ermeni komitacıları ‘şanlı avcı’ diyerek alkışlayacak kadar padişah nefretiyle doludur.

S

Tevfik Fikret'in "Doksan beşe Doğru" adlı şiiri neyi konu edinmektedir?

Doksan beşe Doğru: Fikret’in İttihat ve Terakkî hükûmetini, Meclis-i Mebûsân’ı kapattığı için eleştirdiği şiiri. Şair, şiirine “Doksan beşe Doğru” adını vererek, hicrî 1295 yılına gönderme yapmıştır. Hicrî 1295, milâdî 1878 yılında Meclis-i Mebûsân, İkinci Abdülhamit tarafından kapatılmıştı.

S

Cenap Şehabettin şiire hangi çevrede başlar ve ilk dönem eserlerinin edebi tarzı nasıldır?

Cenap Şehabettin şiire, tıpkı Tevfik Fikret gibi Muallim Naci halkasında başlar. Şair, bu edebî halkaya, Askerî Tıbbiye’de öğrenciyken Şeyh Vasfî aracılığı ile katılır. Yayımlanan ilk şiiri olan “Nazire-i Gazel-i Muallim”, 1885’te ‹mdâdü’l-Midâd’da çıkar. Aynı yıl, Naci’nin çıkardığı Saadet’te başka şiirleri de yayımlanır. Söz konusu şiirler, Divan şiiri tarzında, Muallim Naci ve Şeyh Vasfî’nin şiirlerine nazire olarak kaleme alınmıştır. 1885-1887 yılları arasında Muallim Naci halkasında, Divan şiiri tarzında şiirler yazan şair, 1887’de Tâmât adlı ilk şiir kitabını bastırmıştır. 

S

Cenap Şehabettin'in Paris'te bulunduğu dönem onu edebi açıdan nasıl etkiler?

Şair Fransa’da iken şiirde empresyonist ve sembolist şairleri; özellikle Verlaine ve Mallarmé’yi okumuştur. Bu okumalar ve temaslar sonucunda, Cenap, Paris’ten yepyeni bir şiir anlayışıyla döner. Bu anlayışla kaleme aldığı şiirlerini, 1894’ten sonra Malûmât, Hazine-i Fünûn, Maârif ve Mektep gibi dergilerde yayımlamaya başlar. Bunlarda şairin, şiirde resim ve müziğe ayrı bir önem verdiği, tabiatı farklı bir gözle tasvir ettiği, değişik sözcük ve imgeler kullandığı dikkati çeker. Kuşkusuz bu yeni bakış, edâ, vokabüler ve imge tarzı, bir süre sonra yadırganmış; hatta bazı şiirleri Fransızcadan çeviri sanılmıştır.

S

Cenap Şehabettin'in şairliğinde Mektep Dergisi'nin rolü nedir?

Mektep dergisi, Cenap Şehabettin’in şairliğinde önemli bir evredir. Şair, bu dergide kırktan fazla şiir yayımlar. “Şi’r-i Mahzûn”, “Teflne-i Teb”, “Murg-ı Şikeste”, “Berk-ı Hazân”, “Ağlasam”, “Leyâl-i Zâhire”, “Terâne-i Mehtâb” bu dergide yayımlanmış şiirleridir. Hüseyin Cahit’in belirttiğine göre bu manzumeler; Garp çeşnisiyle zevki okşar. İfade düzgün, şekil Şarklı, fakat ruh Garplıdır (Akay, 1998, 26). Kuşkusuz Mektep’te yayımlanan bu yeni tarzdaki şiirler, yenilik yanlısı şair ve yazarlarca övgü ve heyecanla karşılanmıştır. Tevfik Fikret de Cenap Şehabettin’i alkışlayanlar arasındadır. Örneğin onun 1896’da Mektep’te yayımlanan “Ağlasam” redifli şiirine Fikret de nazire yazmıştır. Mektep’teki şiirleriyle, edebiyat dünyasında adından sıkça söz ettiren Cenap, daha sonra özellikle Fikret’in ve diğer Edebiyat-ı Cedîde şair ve yazarlarının kendisine gösterdikleri teveccüh üzerine Servet-i Fünun dergisine geçmiştir.

S

Cenap Şehabettin Edebiyat-ı Cedide evresinde eserlerinde hangi temaları ele alır?

Cenap, şiirlerinde, çoğu Edebiyat-ı Cedîde şairi gibi bireysel temaları işler. Aşk ve tabiat, işlediği başlıca temalardır. Nitekim bir şiirinde; “Aşk olmasa inmezdi yere şi’r ü terâne” der. Ancak aşk onda iki şekilde ele alınır. Bazı şiirlerinde aşkı romantik, duygusal bir bakış açısıyla dile getirir. Örneğin “Son Arzu” şiiri böyledir. “Don Juan” gibi bazı şiirlerinde ise, aşk, cinsellikle iç içe olarak ifade edilir.

Cenap’ın şiirlerinde işlediği ikinci önemli tema tabiattır. Şair, Avrupa’dan değişik bir tabiat görüşüyle dönmüş ve bunu şiirlerine yansıtmıştır. O, çoğu şiirinde tabiatı güzel bir tablo olarak ele alır. Bunun yanı sıra, kendi duyguları ile tabiat arasında bir münasebet arar. Onda tabiat, ölü bir manzara değil, ruhu ve duyguları olan bir canlı gibidir. 

Cenap Şehabettin’in şiirlerinde dikkati çeken bir başka unsur, resim ve musikidir. O, şiirin kelimelerle resim yapma sanatı olduğu düşüncesindedir ve bu doğrultuda şiirle tablo yapmayı hedeflemiştir.

Şairin şiir anlayışında önemli bir yer tutan ikinci unsur ise, ses ve musikidir. Nitekim “Elhân-ı Şitâ”, “Terâne-i Mehtâb”, “Elhân-ı Hazân” gibi şiir adları bile şairin şiirde musikiye ne kadar önem verdiğini gösterir. Ayrıca kendisi de bir sözün şiir olabilmesi için “en fledîd ihtiyacı[n] âhenk” oduğunu söyler. Hatta ona göre “edebiyat bir musikidir, sözün ve lisanın musikisi”.

S

Ali Ekrem Bolayır'ın Servet-i Fünun dergisinde yayımladığı başlıca şiirler nelerdir?

Ali Ekrem, Servet-i Fünûn dergisinde Ayn Nadir (A. Nadir) takma adını kullanmıştır. Bu dergide yayımladığı başlıca şiirler, “Nüvide Unvanlı Bir Hikâyeden”, “Serçe”, “Vedâ”, “Şükûfe-i Yâr”, “Gül On Para”, “Kanaryacığım” başlıklarını taşır. O, bunların dışında Servet-i Fünûn’da “Elvâh-ı Tabîattan”, “Yeni Beyler” ve “Küçük şeyler” başlığı altında dizi şiirler yayımlamıştır. Şair bu şiirlerden “Elvâh-ı Tabiattan” ve “Küçük şeyler” dizisini daha sonra Zılâl-i İlhâm adlı şiir kitabına almıştır. Yine Servet-i Fünûn’da çıkan “Asker şarkısı” ve “Vasiyet” başlıklı şiirler ise 1897 yılında patlak veren Osmanlı-Yunan Savaşı üzerine yazılmış, millî duyguları dile getiren manzumelerdendir.

S

Ali Ekrem Servet-i Fünun evresinde eserlerinde hangi temaları ele almıştır?

Ali Ekrem'in 1896’da Servet-i Fünûn dergisine geçtiği ve ilk şiirlerinden itibaren yenilik yanlılarının yanında yer aldığı görülmektedir. Şair, bu dönemde, esas itibariyle dil, tema ve şekilce Edebiyat-ı Cedîde’nin tarzına uygun manzumeler kaleme almış, şiirlerinde genellikle tabiat, aşk ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir. Şairin Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı ve 22 şiirden oluşan “Elvâh-ı Tabiattan” başlıklı dizisi, tabiatı ele alır. Ali Ekrem, bu şiirlerin büyük bir bölümünde tıpkı Cenap gibi geceyi, ayı ve yıldızları tasvir eder. “şeb-i Siyâh”, “Tulû-ı Zühre”, “Leyl-i Mükevkeb”, “Çehre-i Kamer” bu tür şiirlerdendir. Söz konusu şiirlerin çoğunda gece manzaralarına hüzün duygusu eşlik eder.

S

Ali Ekrem'in "Kırmızı Fesler" adlı eseri hangi temayı ele almaktadır?

"Kırmızı Fesler" Ali Ekrem’in 1908’de basılan şiir kitabıdır. Şairin bu kitabında istibdat dönemini, o dönemdeki hafiyeleri ve jurnalciliği eleştiren, müstezat tarzında yazılmış uzun bir manzume vardır.

S

Ali Ekrem'in "Kaside-i Askeriye" adlı eseri hangi temayı ele almaktadır?

Kaside-i Askeriye: Ali Ekrem’in, 1908’de basılan, babası Namık Kemal’in “Hürriyet Kasidesi”ne nazire olarak kaleme aldığı, Meşrutiyet’i ilân eden orduyu öven, vatan sevgisi, kahramanlık ve hürriyet temalarını işleyen 41 beyitlik uzun bir manzumesi.

S

Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında hangi temaları ele almıştır?

Hüseyin Suat, Edebiyat-ı Cedide yıllarında genellikle aşk, tabiat ve ölüm gibi bireysel temaları işlemiştir. Aşk onun şiirlerinde, romantik olmaktan çok cinsel yönüyle öne çıkar. Lâne-i Melâl’in “Pont-Aven” başlıklı bölümündeki “Senden Sonra”, “Mest ü Müstağrak”, “Âh Ey Hâb-ı Lâtîf” bu türden aşk şiirleridir. Şair, tabiat şiirlerinde ise, genellikle Edebiyat-ı Cedîde’nin tarzını sürdürür. Şiirlerinde hayalî bir tabiat tasvir eder. Bunlarda amaç, salt tabiatı tasvir değil, tabiat aracılığı ile kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmektir. O da şiirlerinin çoğunda Cenap Şehabettin gibi gece ve akşam manzaralarını tasvir eder. “Leyl-i fiitâ”, “fieydâ-yı Melâl”, “Hilâl-i Nev” bu tür şiirlerindendir. Söz konusu şiirlerden “Leyl-i fiitâ”, Cenap’ın “Yakazât-ı Leyliyye”sinden izler taşır. Bu şiirde kış gecesinin şairde uyandırdığı duygular dile getirilmiştir.