İdari Davalar
İdari yargıda davalar hangi başlıklar altında incelenmektedir?
İYUK’un ikinci maddesinde idari dava türleri şu şekilde sayılmıştır:
a. İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b. İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c. Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
Yukarıdaki maddeden de anlaşılacağı üzere, idari yargıdaki dava türleri iptal davası, tam yargı davası ve sözleşme davalarıdır. İdari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, iki davanın birden açılması ya da önce iptal sonra tam yargı davası açılması mümkün olmaktadır. İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar ise, iptal veya tam yargı davası şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda iki tür davanın düzenlendiğini söylemek mümkündür.
İtiraz yolu nedir? Bir idari dava türü müdür?
İtiraz yolunun yasada düzenlenmiş bir dava türü olmaması sebebiyle, dava süresi kısıtlı bir iptal davası olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. İdare mahkemeleri, itirazları iptal davaları için öngörülen usul doğrultusunda çözümlemeli; karar süresini ve başvuru süresini kısaltan; üst yargı yolunu kapatan hükümlerin ise Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalıdırlar.
İptal davası nasıl tanımlanabilir?
İdari işlemlere karşı menfaati ihlal edilenler tarafından, yetki, şekil, konu, sebep ve
maksat unsurlarından birinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla idari yargıda açılan
davadır.
İdari işlemlerin yasallık karinesinden faydalanması ne anlama gelir?
İdarî işlemler yasallık karinesinden yararlanır ve bu karine gereği, idarî işlemlerin yerindeliği ve hukuka uygun olduğu varsayılır. İdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması, kamu hizmetlerinin getirdiği yarar ve zararların bireyler üzerindeki etkilerinin adaletli bir surette dengelenmesi için vatandaşlara tanınmış bir haktır. İdarî davalar, idare hukukuyla birlikte hukukun üstünlüğü, Devletin hukuka bağlılığı ilkesinin sonucu olarak hukuk alanına girmiştir.
İptal davalarının objektif olmasından ne anlaşılması gerekir?
İptal davasının hukuk devleti ilkesini yaşama geçirme işlevi sebebiyle bu davaların objektif olduğu kabul edilir. Bu kabule göre: İptal davası neticesinde verilen karar sadece somut uyuşmazlık için değil, benzer tüm uyuşmazlıklar için geçerlidir. Ancak öğretinin benimsediği, iptal davasının objektifliği esasının, uygulamada geçerli olmadığı görülmektedir. Örneklemek gerekirse: Harcını ödemediği için yükseköğretim kurumlarıyla ilişkisi kesilen öğrencilerin açtığı davalarda, idare mahkemeleri, ilişik kesme işlemini iptal etmektedirler.
İptal kararlarına rağmen yükseköğretim kurumları, aynı durumdaki öğrenciler hakkında ilişik kesme işlemi tesis etmektedirler. Kamu yönetimimizin yaygın uygulaması, benzer durumda olanları ayrı ayrı dava açmaya zorlamaktadır. Bir başka ifadeyle idare, emsal karara itibar etmemektedir.
İptal davası sonucunda Mahkemece verilen iptal kararı davaya konu idari işlemi ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldırır mı?
İptal davalarının bir diğer özelliği, mahkemenin verdiği iptal kararının, dava konusu işlemi, ilk yapıldığı andan itibaren ortadan kaldıracak şekilde sonuç doğurmasıdır. Ancak, dava konusu işlem, mahkemenin iptal kararıyla kendiliğinden ortadan kalkmamakta; idarenin, yargı kararı doğrultusunda işlem yapması gerekmektedir. Yargı kararlarının uygulanması konusunda tekrar değinilecek olan bu durum, idari yargının etkinliğini azaltmaktadır.
İptal davasının açılabilmesi için hangi hususlara ilişkin şartların yerine gelmesi gerekir?
İptal davası açılabilmesi için konuya, davacıya, davalıya, dava açma süresine ve mahkemeye ilişkin bir takım şartların biraraya gelmesi gerekir.
İptal davası, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işleme karşı açılabilir. İdari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğu nasıl anlaşılır?
“Bir idari işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu sayılabilmesi, hukuk düzeninde varlık kazanabilmesi için gerekli prosedürün son aşamasını geçirmiş bulunmasına, başka bir idari makamın onayına ihtiyaç göstermeksizin hukuk düzeninde değişikliler meydana getirmesine, diğer bir ifadeyle, idare edilenlerin hukukunu herhangi bir şekilde etkilemesine bağlıdır.” (Aslan ve Berk, 2000, s.233). İdari makamlar tarafından bir kamu hizmetini yürütmek üzere, kamu gücü kullanılarak, tek yanlı iradeyle tesis edilen işlemler, tesis edildikleri alan kapsamında bulunan kişilerin hukukunu etkileyen sonuçlar doğuruyor ve menfaatlerini ihlal ediyor ise, bu işlemlere karşı dava açılabilecektir.
İptal davası açılabilmesi için davacıya ilişkin hangi şartın gerçekleşmiş olması gerekir?
İdari işlemlere karşı iptal davası açılabilmesi için davacının, fiil ehliyetine sahip olması gereklidir. Fiil ehliyetine sahip olmayanlar kanuni temsilcileri aracılığıyla dava açabilirler. İptal davalarında diğer boyutunu ise menfaat ihlali koşulu oluşturmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanununa göre iptal davası, idari işlemlerden dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecektir. İdari yargı uygulamasında menfaat, dava konusu edilen işlem ile dava açmak isteyen arasında kurulabilen güncel, meşru, ciddi ve makul ilişki olarak yorumlanmaktadır.
İptal davasında davacı olabilmek için menfaatin varlığının kabul edildiği durumlar nelerdir?
Somut olaylarda değişebilmekle birlikte, hemşeri olmak; kurum mensubu olmak; mezuniyet; kiracılık; hizmetten yararlanan olmak; bazen vergi yükümlüsü veya vatandaş olmak sıfatıyla açılan davalarda menfaatin varlığı kabul edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki çevre, imar, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin işlemlere karşı herkesin davacı olmak hakkı vardır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda dava ehliyeti sınırlanırken dahi bu konularda açılacak davalar ayrık tutulmuştur.
İptal davası hangi süreler içinde açılmalıdır?
İYUK’un 7. maddesine göre, dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış; vergi mahkemelerinde otuz gündür. İşlemin düzenlendiği yasada farklı bir süre öngörülmüşse, dava bu süre içinde açılmalıdır.
İptal davası açma süresinin ayrıca düzenlendiği haller nelerdir?
Örneğin Kamulaştırma Kanunu’na göre dava açma süresi otuz gündür. İvedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklarda (İyuk, madde 20/A) dava açma süresi otuz, Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlara ilişkin uyuşmazlıklarda dava açma süresi ise on gündür.
İdari başvuru hangi şekillerde gerçekleşebilir?
İdari başvuru; ya mevcut bir işlemin kaldırılması, geri alınması ya da değiştirilmesi istemiyle ya da ortada bir işlem yokken idari davaya konu olabilecek bir işlem yapılması için başvuru şeklinde gerçekleşir.
Zımni ret nedir?
İdareye yapılan başvurunun otuz gün içinde cevaplanmaması halinde reddedilmiş
sayılmasıdır.
İdari yargıda hangi mahkemeler görevlidir?
İdari yargıda, iptal davalarında genel görevli mahkemeler, idare mahkemeleridir. Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinde sayılan davalarda ise Danıştay görevlidir. Vergi uyuşmazlıkları, vergi mahkemelerinde çözümlenmektedir.
Danıştay hangi davalara ilk derece mahkemesi olarak bakar?
Danıştay Kanunu’nun 24. maddesine göre, şu davalarda, Danıştay ilk derece mahkemesi olarak görev yapar:
a. Cumhurbaşkanı kararlarına; Cumhurbaşkanınca çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışındaki düzenleyici işlemlere; Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere; Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine uygulanan eylem ve işlemlere; Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları ile bu Kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay Başkanlığı işlemlerine işlemlerine karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları.
b. Birden çok idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere,
c. Tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar.
d. Ayrıca çeşitli yasalarla da Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak çözümleyeceği
uyuşmazlıklar düzenlenebilir.
İdari yargıda genel yetki kuralı nedir?
İptal davalarında yetkili mahkemeler, İYUK’un 32., 33., 34. ve 35. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre: aksine yasal düzenleme bulunmayan hallerde yetkili mahkeme, dava konusu idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.
İdari yargıda açılmış olan davalar arasında bağlantı bulunması halinde nasıl hareket edilir?
Bağlantılı davalardan birinin Danıştay’da bulunması halinde dava dosyası Danıştay’a gönderilir. Bağlantılı davalar, değişik bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde dosyalar Danıştay’a gönderilir. Danıştay’ın dava konusu uyuşmazlığı incelemeye yetkili dairesi, bağlantının bulunduğuna karar verdiği takdirde davalardan biri Danıştay’da açılmış ve çözümlenmesi Danıştay’ın görevine dâhil bir uyuşmazlıkla ilgili ise, davaların tümü Danıştay’da görülür ve durum ilgili mahkemelere ve taraflara bildirilir. Davaların çözümlenmesi, ayrı bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki idare veya vergi mahkemelerinin görevlerine giren uyuşmazlıklarla ilgili ise, Danıştay’ın ilgili dairesi yetkili mahkemeyi kararında belirtir ve dosyaları bu mahkemeye göndererek diğer mahkemeye veya mahkemelere durumu bildirir. Yetkili mahkeme de durumu ilgililere duyurur. Danıştay’ca verilen karar bağlantı bulunmadığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahkemelere geri gönderilir (İYUK, m.39).
Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için gerçekleşmesi gereken şartlar nelerdir?
İYUK’un 27. maddesine göre yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için: a) İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması, b) İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tam yargı davasının tanımı nedir?
İdari işlem ve eylemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından bir hakın yerine getirilmesi, uğranılan zararın yerine getirilmesi ya da eski durumun iadesi amacıyla idari yargıda açılan davadır.
İptal davası ile tam yargı davasının farkları nelerdir?
Kişisel hakkın tazminine yönelik olması, tam yargı davalarını iptal davalarından ayıran önemli bir özelliktir. İptal davalarında işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı incelendiği için, bu davaların sonuçlarından iptal edilen işlemle ilgili herkes yararlanmaktadır. Tam yargı davaları ise sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuran davalardır.
Tam yargı davası açılabilmesi için davacıya ilişkin gerçekleşmesi gereken koşul nedir?
İYUK’un 2/b. maddesine göre, tam yargı davası, idari eylem veya işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılabilecektir. Yukarıda açıklandığı üzere, muhtel kelimesi, bozulmuş, eksilmiş, zarara uğramış anlamına gelmektedir. İptal davasında işlemle davacı arasında makul, güncel ve meşru bir ilgi aranırken, tam yargı davasında kişisel bir hakkın zarara uğraması gerekmektedir.
Tam yargı davasında hangi kamu kurum kuruluşu hasım olarak gösterilebilir?
Tam yargı davalarında uğranılan zararın karşılanması talep edildiği için, davalı idare, talep edilen tazminatı ödeyebilecek bütçeye sahip olmalıdır. Bu sebeple, tam yargı davaları bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri hasım gösterilerek açılabilir.
İdari merci tecavüzü nedir?
Dava açılmadan önce idareye başvuru zorunluluğu getirildiği hallerde, bu başvuru
yapılmaksızın doğrudan dava açılmasıdır.
Tam yargı davalarında hangi yetki kuralı uygulanır?
İdari yargının görevli olduğu tam yargı davalarında uygulanacak olan yetki kuralı ise İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 36. maddesidir. Madde düzenlemesi şöyledir:
İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme:
a. Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili,
b. Zarar bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
c. Diğer hallerde davacının ikametgâhının bulunduğu yer, idare mahkemesidir.
36.maddeden anlaşıldığına göre, idari sözleşmelerden doğan tam yargı davaları, idari sözleşmelerden kaynaklanan davalarla ilgili genel yetki kuralına tabidir. Kanun’un 32.maddesi, herhangi bir kanunla özel yetki kuralı getirilmemişse, dava konusu sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesini yetkili kılmaktadır.
Tam yargı davası açabilmek için önceden açılan iptal davasının davacı lehine sonuçlanması gerekir mi?
Bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır. Tam yargı davası açabilmek için önceden açılan iptal davasının davacı lehine sonuçlanması şart değildir. Bir başka ifadeyle, iptal davasının reddedilmiş olması, idarenin sorumluluğunu kaldırmaz. Eğer, somut olayda, idarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğu söz konusu edilebiliyorsa, tam yargı davası açılabilir. Örneğin, idare kaldırım üzerinde verdiği büfe ruhsatını, halkın gelip geçmesini engellediği gerekçesiyle iptal etmişse, bu işlemin iptali için açılan dava reddedilebilir. Ancak iptal isteminin reddedilmiş olması, bu yere ruhsat veren idarenin yol açtığı zararın tazminin engellemez. İdare ruhsat vermemesi gereken yere ruhsat verdiği için kusurludur veya halkın rahat geçişinin sağlanması için yapılan işlemde, kamu külfetlerinde eşitlik esası gereğince kusursuz sorumluluk söz konusu edilebilecektir.