İdari Yargının Görev Alanı ve İdari Yargı Denetiminin Sınırı
İdari yargının görev alanı hangi ölçütlerle belirlenmeye çalışılmıştır?
İdari yargının ortaya çıkmasıyla, hangi uyuşmazlıkların bu yargı düzeninde çözümleneceği sorusuna cevap aranmaya başlanmış; kamu gücü ve kamu hizmeti ölçütleriyle idari yargının görev alanı belirlenmeye çalışılmıştır (Diğer ölçütler için bkz.
Giritli, Bilgen ve Akgüner, 2002, s.32 vd.).
Kamulaştırma Kanunu' nun amacı ve alanı nedir?
Kamulaştırma Kanunu, kamulaştırma işlemi dışında doğacak diğer uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesini öngörmektedir. İdarenin İş Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu kapsamındaki eylem ve işlemleri de adli yargının görev alanındadır. Nüfus ve tapu sicili ile ilgili davalar da yasa gereği adli yargıda görülmektedir (Darendeli, 2004, s.153 vd.).
İdari işlem ve eylemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar hangi gerekçelerle adli yargı tarafından denetlenir?
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarından anlaşıldığına göre, idari işlem ve eylemlerden
kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözümlenmesi zorunludur. Ancak haklı bir
neden ve kamu yararı bulunması koşuluyla, istisnai olarak idari işlemlerin adli yargıda denetlenmesi mümkün olabilecektir.
İdare işlevinin içeriği nedir?
İdare işlevinin içeriğini, idare etmek, ihtiyaçların belirlenmesi ve giderilmesi veya kişi, mal ve değerlerin korunmasına yönelik sürekli olarak yapılması gereken kamu hizmetlerini görme oluşturur.
Yasama organlarının geleneksel işlevleri nelerdir?
Bilindiği üzere yasama organlarının geleneksel işlevleri, yasa yapmak, devlet bütçesini kesinleştirmek ve yürütmeyi denetlemektir.
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin iki temel unsuru nelerdir?
Yargı faaliyeti ve yargı işleminin iki temel unsuru vardır: İlki bağımsız mahkemelerde görevli hâkimler; ikincisi ise yargısal usullerle yerine getirilme (Erkut, 1990, s.78).
Fiili yol ne anlama gelmektedir?
İdarenin, kişi hak ve hürriyetlerine açık ve haksız müdahale niteliği taşıyan eylemleri, fiili yol olarak adlandırılır ve bu eylemlerden doğan zararların tazmini, adli yargı mercilerinde dava edilir.
Tüm idari işlemlerin yargı denetimine tabi olmasını zorunlu kılan ilke nedir ve anayasanın kaçıncı maddesinde yer alır?
Anayasa’nın 2.maddesindeki hukuk devleti ilkesi, tüm idari işlemlerin yargı denetimine tabi olmasını zorunlu kılmaktadır. Ancak, devletin nitelikleri arasında hukuk devleti olmak da sayıldığı halde, bazı işlemler yargı denetimi dışında tutulmuştur. Dolayısıyla, yargı denetimi dışında bırakılan işlemler, idari yargı yetkisinin ilk sınırını oluşturmaktadır.
Hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı denetimi dışında tutulmasının kabul edilememe sebebi nedir?
Tekrar belirtmek gerekir ki hukuk devletinde, bazı idari işlemlerin yargı denetimi dışında tutulması kabul edilemez. Çünkü tüm kamusal işlemlerin yargı denetimine tabi olması, hukuk devleti ilkesinin temel esasıdır. Bu sebeple, Anayasa değişikliği çalışmalarında, Yüksek Askeri Şura ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bazı işlemlerinin yargı denetimi dışında bırakılması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 125.maddesi, Yüksek Askeri Şura’nın hangi işlem ve kararlarını yargı denetimi dışında tutmaktadır?
Anayasa’nın 125.maddesi, Yüksek Askeri Şura’nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma kararlarını yargı denetimi dışında tutmaktadır. 125. maddede yapılan değişiklik öncesinde Yüksek Askeri Şura’nın tüm kararları yargı
denetimi dışındaydı. Yapılan değişiklikte, meslekten çıkarma kararlarına karşı dava açma imkânı tanınmış oldu. Fakat terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemlerini dava etmek mümkün değildir. Bu işlemlerin yargı denetimi dışında kalması da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararında takdir yetkisi nasıl tanımlanır?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararında takdir yetkisi: “idareye alınacak karar konusunda belli ölçüde serbestlik tanıyan, yasal olarak kabul edilebilir kararlar arasından uygun gördüğünü seçme imkânı veren yetki” olarak tanımlanmıştır.
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken temel ilkeler nelerdir?
Takdir yetkisinin kullanımında uyulması gereken temel ilkeler şunlardır: “Takdir yetkisini kullanan bir idari makam:1. Yetkinin veriliş amacından başka amaç güdemez; 2. Yalnızca somut olaya ilişkin öğeleri dikkate alarak nesnelliğe ve tarafsızlığa uyar; 3. Hakkaniyete uymayan ayrımcılıktan kaçınarak yasa önünde eşitlik ilkesini gözetir; 4. İşlemin amacıyla, kişilerin hakları, özgürlükleri veya menfaatleri üzerindeki olumsuz etkileri arasında bir denge sağlar;” (Karahanoğulları, 1996, s.323 vd.).
İdarenin takdir yetkisini kullandığı işlemler yargı denetimi dışında mı kalmalıdır?
İdareye takdir yetkisi tanınan durumlarda yargının bu yetkinin kullanımına müdahale etmemesi gerektiği söylenebilir. Ancak, idarenin takdir yetkisi kullanarak yaptığı bir işlemin yargı denetimi dışında kalmasını ileri sürebilmek için, idarenin şaşmaz, yanılmaz biçimde kamu yararı amacıyla hareket ettiğini ve kamu yararını gerçekleştirdiğini de kabul etmek gerekmektedir. İdari işlemlerin şaşmaz ve yanılmaz biçimde kamu yararını gerçekleştirdiği söylenemeyeceğine göre, kişi hak ve hürriyetlerinin korunması bakımından bu işlemlerin yargı denetimine tabi olması vazgeçilmez bir güvencedir.
Özellikle taşınmaz mülkiyetine sınırlamalar getiren imar planlarının uygulanması ve kamulaştırma işlemlerinde idarenin uzun seneler hareketsiz kalması halinde hangi durumlar meydana çıkabilir?
Ayrıca özellikle taşınmaz mülkiyetine sınırlamalar getiren imar planlarının uygulanması ve kamulaştırma işlemlerinde idarenin uzun seneler hareketsiz kalması halinde, yargı kararı zorunlu hale gelmektedir. Taşınmazı kamulaştırılmayan veya imar planında değişiklik yapılmadığı için mülkiyet hakkını kullanamayanların, başvurabilecekleri tek hukuki yol, kamulaştırma veya plan değişikliği talebiyle idareye başvurmak; bu talebin reddi halinde ise iptal davası açmaktır. Ancak, bu tür davalarda idarenin yargı kararıyla
işlem yapmaya zorlanamayacağı yorumuyla karşılaşılmakta; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat zorunluluğu doğmaktadır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi neyi ifade eder?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi idari yargı yetkisinin sınırlarını belirlerken idari işlem veya eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini de hüküm altına
almıştır. Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri, önlerine gelen davalarda davayı kabul (işlemin iptaline- tazminata) veya ret kararı vermektedirler.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesine göre idari ve adli yargı arasındaki fark nedir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesi idari yargı yetkisinin sınırlarını belirlerken idari işlem veya eylem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğini de hüküm altına almıştır. Danıştay, idare ve vergi mahkemeleri, önlerine gelen davalarda davayı kabul (işlemin iptaline- tazminata) veya ret kararı vermektedirler.
Halbuki adli yargı mercileri için böyle bir sınırlama olmaması sebebiyle, adli yargı hâkimleri, idareye ne şekilde hareket edeceklerini söyleyebilmekte, bazen idare yerine
geçerek karar alabilmektedirler.
İdare mahkemesi kararlarının kendiliğinden sonuç doğurmaması kararların idare tarafından uygulanmasının gerekmesi nasıl bir sonuç doğurur?
İdare mahkemesi kararlarının kendiliğinden sonuç doğurmaması kararların idare tarafından uygulanmasının gerekmesi, idari yargının etkinliğini azaltmaktadır. Kanun’dan kaynaklanan sorun, idari yargının yetersizliği veya etkisizliği gibi algılanmaktadır. Oysa ki idare mahkemelerinin yetkisi sınırlıdır. Bu sınırlamanın önemi, kararların uygulanması görüldüğünde daha iyi anlaşılacaktır.
İdari yargı yetkisinin ilk sınırını neler oluşturur?
İdari yargı yetkisinin ilk sınırını doğrudan Anayasa ile yargı denetimi dışında bırakılan işlemler oluşturmaktadır.
Yerindelik ne anlama gelmektedir?
Yerindelik, takdir yetkisinin denetiminde işlemin hizmet gerekleri ve kamu yararı ölçütlerine uygun kullanılıp kullanılmadığının ötesine geçilerek işlemin isabetli veya yararlı olup olmadığına hâkim tarafından karar verilmesidir. Bu durumda hukuka uygunluk denetimi yapması gereken hâkim idarenin yerine geçerek bir işlemin, isabetli veya yararlı olup olmadığına karar verdiğinden Anayasayla kendisine verilen yetkiyi aşmış olur.
Yerindelik denetimi nedir?
Yerindelik denetimi, takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen işlemlerin yargısal denetiminde, idari yargı hâkiminin yetkisinin sınırıdır.