İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı
“İdari düzen”, “icrai idare” sistemi olarak da adlandırılan idari rejimin temel özellikleri nelerdir?
-
İdare icrai (etkili) işlemler yapma ve re’sen (kendiliğinden) hareket etme yetkisine sahiptir. İdari düzende idare, kamu gücüne ve ayrıcalıklarına dayanarak tek taraflı işlem yapar ve bu işlemlerini gerekirse zorla kendisi yerine getirebilir (re’sen icra).
-
Yargı denetimi. İdare icrai işlemlerini, takdir ya da re’sen icra yetkisini keyfice ve hukuka aykırı olarak kullanamaz. Etkinliklerinde kanuna ve hukuka uygun hareket etmek zorundadır. Ancak bunu sağlamak için işlem ve eylemlerine karşı hukuki güvence ve korunma sağlayan yargısal başvuru yolları açıktır.
-
İdari yargı mercilerinin varlığı. İdari düzende idarenin etkinliklerinden doğan uyuş- mazlıkları çözümlemek üzere adli yargıdan ayrı, bağımsız ve tarafsız idari yargı düzeni ve mahkemeleri bulunur.
-
Uyuşmazlık mahkemesinin varlığı. İdari rejimin uygulandığı ülkelerde, adli ve idari yargı olmak üzere en az iki yargı düzeni bulunacağı için, bu yargı düzenleri arasında çıkabilecek görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmek üzere bağımsız bir uyuşmazlık mahkemesi bulunur.
Bağımsız ve özerk bir hukuk dalı olan idari yar- gılama usulü ile medeni ve ceza yargılama usulü hukuku arasındaki farklar nelerdir?
1. Medeni yargılama usulü ve ceza yargılama usulü ilgili oldukları maddi hukuk dalları olan medeni hukuk ve ceza hukukundan görece kopuk ve bağımsız hukuk dallarıdır. İdari yargılama usulü hukuku ise, ilgili ol- duğu maddi hukuk dalı olan idare hukuku ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Kamu hukukunun alt dalları olarak, gerek idare hukuku gerek- se idari yargılama usulü hukuku eş zamanlı ve birbirini tamamlayacak biçimde içtihatlarla gelişmiş hukuk disiplinleridir.
2. İdari yargılama usulü, medeni yargılama ve ceza yargılama usulünden farklı olarak görece yeni ortaya çıkmış ve içtihatlara daya- nan (jürisprudential) bir hukuk dalıdır. Medeni ve ceza yargılama usulü hukuku Roma Hukuku’na dayanıp bu dönemde kodifiye edilmişken, idari yargılama hukuku, idare hukukuna koşut olarak 19. yüzyılda yüksek idare mahkemelerinin (Danıştay) içtihatlarıyla gelişmeye başlamış ve sonra kodifiye (tedvin) edilmiş bir hukuk dalıdır.
3. Medeni yargılama usulündeki uyuşmaz- lıkların niteliği bireysel çıkar çatışmalarına dayanırken, idari yargılama usulündeki uyuşmazlıkların konusunu kamu yara- rı amacıyla yapılan idari işlem, eylem ve sözleşmelerdir. İdari yargılama usulünde, menfaati veya hakkı ihlal edilen kişilerin çı- karlarının korunması sağlanmakla birlikte, temel amaç idarenin işlem ve eylemlerinde hukuka uygun hareket etmesinin sağlanma- sıyla hukuk devletinin gerçekleştirilmesi ve nihai olarak kamu yararının tecelli etmesidir. Ceza yargılama usulün de adaletin te- celli etmesi temel olduğu için, kamu yararı bu usul dalında da bulunmaktadır.
4. Hukuk davalarında tarafların iradesi, ceza davalarında mahkemenin serbestçe yürütül- mesi temel kural iken, kamu yararı amacıyla idari kuruluşların yasalara uygun davranarak devletin hukuka bağlılığını sağlayan idari da- valarda, yargı yerinin yönlendirdiği kendine özgü yargılama yöntemi geçerlidir. Bu çer- çevede, adli yargılamada kişinin kendi çıkarını en iyi kendisinin koruyacağı gerçeğinden hareketle mahkeme pasif konumdadır, önüne getirilen kanıt, bilgi ve belgelerle bağlıdır (mahkemenin pasifliği ya da tarafların ege- menliği ilkesi). İdari yargılama ve ceza yargı- lamasında ise, kamu yararı temel amaç oldu- ğu için, hâkim mahkemeye sunulan belge ve kanıtlarla bağlı olmayıp gerekli gördüğü her türlü inceleme ve belge toplamayı bizzat ken- disinin gerçekleştirmesi zorunludur (mahke- menin aktifliği ya da re’sen tahkik ilkesi).
5. Medeni ve ceza yargılama usulünde yargı- lanan kişiler iken, idari yargılama usulünde her ne kadar davalı konumunda idare yer alsa da, aslında yargılanan idarenin işlem ve eylemleridir. İdari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun sağlanmasıyla nihai olarak hukuk devletinin egemenliği gerçek- leştirilmek istenir.
6. İdari yargılama usulü hukukunda, medeni yargılama usulü hukukunun bazı mües- seselerine yollamada bulunmakla birlikte bunlar son derece sınırlıdır (tahdidir). 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (Md. 31), 6100 sayılı Hukuk Muhakemele- ri Kanunu’nun somut olarak uygulanacağı belirtilen müesseseler dışında diğer hüküm ve yöntemleri uygulanamaz.
Türkiye'de "Şura-yı Devlet" yani Danıştay'ın kuruluşu ne şekilde gerçekleşmiştir?
Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik dönemi mülki yapılanmasında sancaklarda yer alan Sancak Divanı, eyaletlerde bulunan Divan-ı Ali ya da Paşa Divanı ile başkentteki merkez teşkilatında halkın idareyle ilgili şikâyetlerini de dinleyip karara bağlayan Divanı- Hümayun’un idari yargı işlevlerinin benzeri nitelikte görev yapmaktaydılar. Ancak Tan- zimatla beraber başlayan batılılaşma ve modernleşme hareketleri kapsamında özel hukuk ve yargılama alanında gerçekleştirilen reformların bir sonucu olarak, Fransa modelinden etkilenerek 10 Mayıs 1868 tarihinde Abdülaziz’in nutkuyla göreve başlayan “Şura-yı Devlet” (Danıştay) kurulmuştur. İlk başkanı Mithat Paşa olan Şura-yı Devlet “hükümet ile eşhas beyninde mütehaddis deaviyi rü’yet” (hükü- met ile kişiler arasında ortaya çıkacak davalara bak- mak) ile görevlendirilmiştir.
Ancak Şura-yı Devlet’e doğrudan dava açılamıyor, şikâyet dilekçeleri Sadaret Makamına sunulu- yor, bu makamın havalesiyle dava inceleniyordu.Yine, Şura-yı Devlet kararları doğrudan değil, Sadrazam’ın ve Padişahın iradesiyle yürürlüğe giriyordu. Yani “tutuk adalet usulü” uygulanıyordu: yargı kararları idari makamların onayından son-ra geçerlilik kazanıyordu. Bu çerçevede, Şura-yı Devlet’in yargılama görevinin sıkı kayıt, usul ve şartlara bağlandığını, dolayısıyla kâğıt üzerinde kal- dığını söylemek mümkündür. Ancak, bu dönem- de 1871 yılında kabul edilen İdare-i Umumiye-i Vilayat Nizamnamesi ile kurulan Meclis-i İdare-i Vilayet’ler (İl İdare Meclisleri), tutuk adalet usulünden bağımsız olarak, idareye ilişkin şikâyetleri bağımsız ve onaya gerek olmaksızın karara bağla- yabiliyorlardı.
1876 Kanun-u Esasi’si ile Şura-yı Devlet’in kâğıt üzerindeki hükümet ile kişiler arasındaki davaları yargılama görevi genel adli mahkemelere (Mehâkim-i Umumiyeye) bırakılarak idari yargı sistemine son verilmiş, Şura-yı Devlet “memurin muhakematı”, “kanun layihalarının (tasarılarının) hazırlanması” gibi idari nitelikli işlerle görevlen- dirilmiştir. Bundan sonra Cumhuriyete kadar önemli bir değişiklik olmamış, yalnız daha önce Heyeti Vükelanın (Bakanlar Kurulunun) bir üyesi olan Şura-yı Devlet Başkanlığı 1909 yılında Adliye Nezareti’ne (Bakanlığına) bağlanmış, 1912 yılında bu uygulamadan vazgeçilerek Bakanlar Kurulundaki eski statüsüne dönmüştür.
Türkiye’de uygulanmakta olan idari yargı siste-minin temel ve önemli hukuki, kurumsal ve işlev- sel özellikleri nelerdir?
Anayasal Dayanak
Danıştay Biçiminde Örgütlenme
Geniş/Karma Görevli Olma
Genel Görev İlkesinin Geçerliliği
Kapsamının İdari İşlem, Eylem ve Sözleşmeler Olması
Yasama Kısıntılarının Bulunması
Anayasanın 125. Maddesi ile İda-ri Yargılama Usulü Kanununun 2. Maddesi de göz önünde bulundurulduğunda ülkemizdeki idari yargı denetiminin sınırları nelerdir?
- İdari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olması
- Yerindelik (icab-ı hale uygunluk) denetiminin yapılamaması
- Yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak yargı kararının verilememesi
- İdari işlem ve eylem niteliğinde yargı kararının verilememesi
- İdarenin takdir yetkisini kaldıracak nitelikte yargı kararının verilememesi
"üç dereceli (aşamalı" idari yargı düzeni nedir?
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun değişikliği ile “istinaf kanun yolu” getirilmiş ve böylelikle idari yargı düzenimizde, 20.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren “üç dere- celi (aşamalı)” bir sisteme geçilmiştir.
-
İlk derece yargılama yapan idare ve vergi mahkemeleri,
-
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarını istinaf başvurusu yoluyla hem maddi hem de hukuki açıdan denetleyip lüzum görürse tekrar yargılama yapan bölge idare mahkemeleri,
-
Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla baktıkları belirli davaları hukuki noktalara özgü olmak üzere temyizen inceleyen Danıştay.
idari yargı sistemindeki dava türleri nelerdir?
İdari yargı sistemimizde iptal ve tam yargı davası olmak üzere iki tür dava bulunmaktadır:
1. İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
2. İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları.
1982 Anayasasının Danıştay’ı düzenleyen 155. Maddesi'nde Danıştay'ın tanımı nasıl yapılmıştır?
Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ka- nunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Danıştay, davaları görmek, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, idari uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.
Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sa- yılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
Danıştay genel Kurulu'nun görevleri nelerdir?
- Kendi üyeleri arasından üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için Da- nıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanlarını seçmek (DK, Md. 10/1).
- Başkanlık Kurulu’na üye seçmek (DK, Md. 19/B-1).
- Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin Kurulu’na üye seçmek (DK, Md. 20 ve 21).
- Danıştay Kanunu’nda öngörülen içtüzük ve yönetmelikleri kabul etmek (DK, Md. 45).
- Uyuşmazlık Mahkemesi’ne kendi daire başkan ve üyeleri arasından üçer asıl, üçer yedek üye seçmek (2247 UMK, Md.2/3).
Danıştay’ın tek idari dairesi olan birinci dairesinin görevleri nelerdir?
Danıştay’ın tek idari dairesi olan birinci dairesinin görevleri şunlardır:
-
- Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini,
-
- Kanunlarında Danıştay’dan alınacağı yazılı bulunan düşüncelere ilişkin istekleri,
-
- 6830 sayılı İstimlak Kanununun otuzuncu maddesinin uygulanmasından çıkan uyuş- mazlıkları,
-
- İdarei Umumiyei Vilayat Kanunu Muvakkatı gereğince doğrudan doğruya veya itiraz yoluyla Danıştay’a verilen işleri,
-
- Belediye Kanunu ile Danıştay’a verilip idari davaya konu olmayan işleri,
-
- Derneklerin, kamu yararına çalışan dernek- lerden sayılabilmesi için yapılacak teklifleri,
-
- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yar- gılanmalarına ilişkin mevzuat uyarınca görülecek işleri,
inceler ve gereğine göre karara bağlar veya düşüncesini bildirir.
İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları'nın görevleri nelerdir?
İdari / Vergi Dava Daireleri Kurulları:
a. Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla baktıkları idari davalardaki ısrar (direnme) kararlarını temyizen incelerler,
b. Danıştay idari/vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararları temyizen incelerler,
c. Danıştay idari/vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak baktıkları davalarda yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verdikleri kararlara karşı yapılan itirazları incelerler,
d. Danıştay idari/vergi dava dairelerinde çekinen veya reddedilen üye sayısının ikiden fazla olması halinde, bu husustaki istemleri incelerler.
Ayrıca Vergi Dava Daireleri Kurulundan farklı olarak İdari Dava Daireleri Kurulu, belediyeler ile il özel idarelerinin seçilmiş organlarının organlık sıfatlarını kaybetmelerine ilişkin istemler hakkında Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen kararlara karşı yapılan itirazları bir ay içinde inceler ve karara bağlar.
Başkanlar Kurulu'nun görevleri nelerdir?
Başkanlar Kurulunun görevleri şunlardır:
-
- Danıştay daireleri arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını karara bağlamak (DK, Md. 52/1)
-
- Ayrı yargı çevrelerinde bulunan idare ve vergi mahkemeleri arasında görev ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalarda merci tayinini yapmak (DK, Md. 52/1)
-
- Danıştay Başkanının Kurulda görüşülmesini uygun gördüğü işleri görüşmek ve karara bağlamak (DK, Md. 52/1)
-
- Görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği tam teşekküllü resmi sağlık kurulu raporuy- la kesin olarak anlaşılan Danıştay meslek men- suplarının görevine son vermek (DK, Md. 84)
- Çalışmaya ara verme süresi içinde çalışacak Da- nıştay nöbetçi dairesinin başkan ile üyelerini, Danıştay dairelerinin başkan ve üyeleri arasından karma olarak seçmek (DK, Md. 86/3)
Danıştay üyeleri kimler arasından seçilir?
Danıştay üyeleri:
a. İdari yargı hâkim ve savcılığı,
b. Bakanlık, Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakan yardımcılığı, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, elçilik, valilik,
c. Generallik, amirallik,
d. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Cum- hurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği,
e. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliği,
f. Genel ve katma bütçeli dairelerde veya kamu kuruluşlarında genel müdürlük veya en az bu derecedeki tetkik ve teftiş kurul başkanlıkları ile düzenleyici ve denetleyici kurumların başkanlıkları,
g. Yükseköğrenim kurumlarında hukuk, iktisat, maliye, kamu yönetimi profesörlüğü,
h. Kamu kurum ve kuruluşlarının başhukuk müşavirliği, birinci hukuk müşavirliği, hu- kuk hizmetleri başkanlığı ve hukuk işleri müdürlüğü,
Görevlerini yapanlar arasından seçilir.
Danıştay Başkanının Görevleri nelerdir?
Danıştay Genel Kurulu tarafından, en az altı yıl Danıştay üyeliği yapmışlar arasından dört yıllığına seçilen ve süresi bittiği zaman yeniden seçilebilen Danıştay Başkanı, Danıştay’ın genel işleyişinden so- rumludur. Kuruluşun düzenli çalışmasını sağlar. Gerekirse, ilgili daire başkanları veya Başkanlar Kurulu ile de istişare ederek lüzumlu idari tedbirleri alır.
Danıştay Başkanı, Danıştay Genel Kurulu ile İçtihatları Birleştirme Kuruluna, İdari İşler Kuruluna, idari ve vergi dava daireleri kurullarına, Yüksek Disiplin Kuruluna, Başkanlar Kuruluna ve Başkanlık Kuruluna başkanlık eder.
Danıştay Başkanlığının boşalması, Danıştay Başkanının izinli veya özürlü olması hallerinde başkanvekillerinde en kıdemlisi Danıştay Başkanına vekâlet eder.
Danıştay Başsavcısının görevleri nelerdir?
Başsavcı, incelediği dava dosyaları hakkında düşüncelerini bildirir.
İdari yargı mercileri tarafından verilmiş olup temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürür- lükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenleri, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden kanun yararına temyiz eder.
Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma istemlerini ret etmek ya da Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvur- mak suretiyle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarır.
Başsavcı her takvim yılı sonunda, işlerin durumu ve bunların yürütülmesinde aksaklık varsa sebepleri hakkında Danıştay Başkanlığına bir rapor verir ve alınmasını lüzumlu gördüğü idari tedbirleri bildirir.
Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri nelerdir?
Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri şunlardır:
-
İlk derece mahkemelerince verilen ve istinaf yolu açık olan nihai kararlara karşı yapılan isti- naf başvurularını inceleyerek karara bağlamak.
-
İlk derece mahkemelerince yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek karara bağlamak.
-
Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözmek.
-
Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk derece mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mah- kemenin yargı çevresi sınırlarında tereddüt edildiği veya iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya yetkili olduklarına karar verdikleri hâllerde; o davanın bölge idare mahkemesi yargı çevresi içinde bulunan başka bir mahkemeye nakline veya yetkili mahkemenin tayinine karar vermek.
Anayasada İdari ve Vergi Mahkemelerinin görevleri ne şekilde belirtilmiştir?
İdare ve vergi mahkemeleri başkanları;
-
- Görüşme ve duruşmaları yönetirler, düşün- ce ve görüşlerini bildirirler, oylarını verirler. Mahkemelerinde görevli bulunanların gö- revlerine devamlarını, düzenli çalışmalarını, mahkeme işlerinin verimli bir şekilde yürütülmesini sağlarlar,
-
- Her takvim yılı sonunda, mahkemelerinde- ki işlerin durumu ve bunların yürütülmesinde aksaklıklar varsa sebepleri hakkında bölge idare mahkemesi başkanlığına bir rapor verirler ve alınmasını lüzumlu gördük- leri tedbirleri bildirirler.
-
İdare ve vergi mahkemeleri üyeleri, bulundukları mahkemelerde başkanlar tarafından kendilerine ve-rilen dosyaları geciktirmeden inceleyerek mahkeme kuruluna gerekli açıklamaları yaparlar, düşünce ve görüşlerini bildirirler, oylarını verirler, kararları ya- zarlar ve mahkeme ile ilgili olmak üzere kendilerine başkan tarafından verilen diğer işleri görürler.
Türkiye'de Sayıştay'ın kuruluşu hangi süreçlerden geçerek gerçekleşmiştir?
Sayıştay, 28 Mayıs 1862 yılında Sultan Abdülaziz’in “İrade-i Seniyye”si ile Divan-ı Muhasebat ismiyle kurulmuş, 1866’da “Divan-ı Muhasebat Nizamnamesi” ile yasal olarak düzenlenmiştir. İlk başkanlığını Tanzimat’ın önde gelen devlet adamlarından Ahmet Vefik Paşa’nın yaptığı Sayıştay, 1876 Kanuni Esa- si’sinde düzenlenerek anayasal statüye kavuşmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra 24 Kasım 1923 tarih ve 374 sayılı “Divan-ı Muhasebat’ın Sureti İntihabına Dair Kanun” ile Sayıştay tekrar düzenlenmiş, 1924 Anayasasının sonunda yer alan Mevadd-ı Müteferrika (Türlü Maddeler) bölümünün 100. Maddesinde yer alarak yeniden anayasal kuruluş statüsüne kavuşmuştur. 1934 yılındaki “Divan-ı Muhasebat Kanunu” ile kuruluş ve işleyişi dağınıklıktan kurtarılarak sistemli ve bütüncül olarak tek bir yasal çerçeveye oturtulmuştur.
Sayıştay 1961 Anayasası’nın 127. Maddesinde Yü- rütme başlığı altında “genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Mil- let Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yap- makla görevli” olarak düzenlenmiştir. Daha önce 1967 yılında kabul edilen 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na göre düzenlenen Sayıştay, güncel gelişmelere uyumunu sağlamak üzere en son 3 Aralık 2010 tarihinde 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir.
Anayasamıza göre Sayıştay’ın görevleri ne şekilde sıralanabilir?
-
Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Tür- kiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek,
-
Sorumluların hesap ve işlemlerini “beraat” ya da “zimmetlerine” karar vermek suretiyle kesin hükme bağlamak,
-
Kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmak,
-
Mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin denetlemek ve kesin hükme bağlamak,
-
Cumhurbaşkanınca ilgili olduğu yılın sonundan itibaren en geç altı ay içinde TBMM’ye teslim edilen kesin hesap kanun tasarısı ile ilgili uygunluk bildirimini en geç yetmiş gün içinde TBMM’ye sunmak.
Sayıştay’ın kuruluşuna dâhil başkanlık, yargı ve karar organları nelerdir?
-
Başkanlık,
-
Daireler,
-
Genel Kurul,
-
Temyiz Kurulu,
-
Daireler Kurulu,
-
Rapor Değerlendirme Kurulu,
-
Yüksek Disiplin Kurulu,
-
Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu,
-
Denetim, Planlama ve Koordinasyon Kurulu,
-
Başsavcılık.
Yargılamanın iadesi sebepleri nelerdir?
Hesapta maddi hata, isim yanlışlığı veya eksikliği bulunması, noksanlık veya mükerrerlik olması.
Hükme etki yapmış olan bir belgede sahtecilik bulunması.
Denetleme veya hesap yargılaması sırasında görülmeyen yanlış veya usulsüz bir işlemin hükümden sonra meydana çıkmış olması.
Denetleme veya hesap yargılaması sırasında bulunmayan hükme tesir edebilecek bazı belgelerin hükümden sonra ortaya çıkması.
Hükme esas tutulan bir ilamın bozulma su- retiyle ortadan kalkmış olması.
Bilirkişi veya uzmanın gerçeğe aykırı rapor düzenlediğinin ortaya çıkması.