Hukukun Temelini Açıklayan Görüşler, Başlıca Hukuk Sistemleri ve Kanunlaştırma Hareketleri
Hukuku ilahi kaynağa dayandıran yaklaşımlarla hukuku beşeri kaynağa dayalı olarak açıklayan yaklaşımlar farklı mıdır ve benzer ya da farklılık hangi sistemlere yansımaktadır?
Hukuku ilahi kaynağa dayandıran yaklaşımlarla hukuku beşeri kaynağa dayalı olarak açıklayan yaklaşımlar önemli ölçüde farklıdır. Bu farklılık dini hukuk sistemleri ve beşeri hukuk sistemlerine yansımaktadır.
İlk bakışta hukukçu olmayan kişilerin anlamakta zorlanabildiği ve hatta onlar için şaşırtıcı da gelebilen, “Hukukçular halen hukukun ne olduğunu tanımlamaya çalışmaktadır” sözü hangi düşünüre atfen yaygın olarak konuşulmaktadır?
Bu ifade de geçen sözler, Hegel’e atfen karşılaştığımız sözlerdir. Bu ifade aslında bir gerçeği tespit etmektedir; hukuku tanımlamak pek kolay değildir. Çünkü hukukun tanımı neyin esas aldığına göre değişebilmektedir. Başka bir deyişle nereden bakıldığına, neyin temel alındığına göre bu tanımlama değişebilmektedir.
Genel olarak pozitivizmin hukuk alanına yansıması olan beşeri irade teorisi görüşü hukukun kaynağının insan iradesi olduğunu savunur. Bu savları neye dayanmaktadır?
Bu görüş, hukuku din ve ahlak düzeninden bağımsız olarak ele alan görüştür. Ancak, hukuku koyan beşerî iradenin kim olduğu sorusuna farklı cevaplar verilmiştir. Bir kısım düşünürler (örneğin J. Austin) hukukun kaynağını “egemenin iradesi” olarak açıklamışlardır. Egemen irade ise bir toplumda en üstün iradeyi ifade eder. Somut çerçevede bu güç kimilerince hükümdar iradesi, kimilerince siyasal iktidar iradesi, kimilerince ekonomik iktidarın iradesi kimilerince devlet iradesi şeklinde ifade edilmiştir. Her hâlükârda son sözü kim söylemekteyse, hukukun temelini de o oluşturmaktadır.
Hukuk sistemleri sınıflandırılırken, birbirleriyle bağımlı bazı değişkenler rol oynamaktadır. Bu değişkenler nelerdir?
Bu sınıflandırmada hukuksal kurumlar, hukukun kaynakları, yargılama usulleri, tarihsel gelişim, birey devlet ilişkileri, güçler ayrılığı, egemenliğin kaynağı ve sınırları gibi birbiriyle bağımlı değişkenler rol oynamaktadır.
Günümüzde uygulanmakta olan hukuk sistemleri öğretide kaç grupta toplanmaktadır ve isimleri nelerdir?
Hukuk sistemleri öğretide başlıca dört grupta toplanmaktadır. Bunlar Kara Avrupası Hukuk Sistemi, Anglo-Sakson Hukuk Sistemi, İslâm Hukuku Sistemi ve Sosyalist Hukuk Sistemi şeklinde isimlendirilmektedir.
Kara Avrupası Hukuk Sistemi başka hangi adlarla anılmaktadır ve kaynağını büyük ölçüde nereden almıştır?
Kara Avrupası Hukuk sistemi, Roma-Germen hukuk sistemi, kontinental hukuk sistemi, Kıta Avrupası hukuk sistemi gibi isimlerle de anılmaktadır. Kaynağını büyük ölçüde Roma Hukukundan almaktadır.
Kara Avrupası hukuk sisteminde bulunan yazılılık özelliği ile gelenek hukukunun ilişkisi nedir?
Roma hukukunun etkisi ile Kara Avrupası hukuk sistemleri yazılılık özelliği taşımaktadır. Hukuk yazılı kurallardan oluşmaktadır. Gelenek hukuku hukukun tamamlayıcı ve yorumlayıcı kaynağıdır. Yazılı kurallar izin verdiği ölçüde uygulamada kalır. Geçerliliği yazılı hukuka bağlıdır. Yazılı hukuka aykırı bir gelenek hukukundan söz edilemez.
Danıştay veya Yargıtay’ın emsal kararlarının tüm mahkemeler ve herkes için bağlayıcılığı var mıdır?
Ülkemizde zaman zaman Danıştay’dan emsal karar, Yargıtay falanca konuda emsal karar verdi şeklinde haberler çıkmakta ve sanki bu kararın tüm mahkemeler ve herkes için bağlayıcı bir güç kazanmış olduğu yönünde bir bilgi kirliliği oluşturulmaktadır. Oysa Kara Avrupası hukuk sisteminin benimsendiği bir ülkede hangi düzeyde mahkeme olursa olsun verdiği karar bundan sonraki kararları için ya da öteki mahkemeler için bağlayıcılık değeri taşımaz.
Kamu Hukuku ve Özel Hukuk hangi unsurları itibariyle değerlendirilmiş ve ayrılmıştır?
Tarafların eşitliğini ve irade serbestliğini esas alan ilişkiler ve kurallar özel hukuk; tek yanlılık, eşitsizlik, egemenlik gibi özellikler ise kamu hukuku ilişkisi ve özellikleri olarak değerlendirilmiştir.
Günümüzde “İlişkinin tarafları ölçütünün” kamu hukuku-özel hukuk ayrımını belirleme açısından birçok noktada yeterli olamaması nedeni nedir?
Çünkü günümüzde devlet de tıpkı bireyler gibi çok değişik hukuksal ilişkiler içerisinde bulunmaktadır. Başka bir deyişle devletin içinde bulunduğu her ilişki artık mutlaka kamu hukuku ilişkisi şeklinde nitelendirilmemektedir. Örneğin devlet bir alım satım işlemi de yapabilmektedir. Devlet olması bu alım satım işleminin otomatik olarak kamu hukuku işlemi olması sonucunu doğurmamaktadır. Dolayısıyla artık ayrımı ortaya koymada ilişkinin taraflarına bakmak tek başına yeterli olamamaktadır.
Kamu hukuku ile özel hukuk ayrımında kullanılan egemenlik ölçütü, ayrımda nasıl belirleyici olmaktadır?
Eğer bir ilişkide, kurumda ya da kuralda egemenlik kaynaklı yetkiler bulunmaktaysa kamu hukuku ile karşı karşıyayız demektir. Çünkü kamu hukuku egemenliğin hâkim olduğu bir hukuk alanıdır. Devlet egemenlikten doğan ayrıcalıklı yetkilere sahiptir. Bu nedenle egemenliğin söz konusu olduğu her durum, ilişki, kural ya da kurum kamu hukuku alanını oluşturur. Tersine eğer bir ilişkide, kurumda ya da kuralda egemenlikten kaynaklanan yetkiler yoksa özel hukuk alanından söz ederiz.
Anglo-Sakson Hukuk Sistemi hangi ülkede doğmuş ve hangi ülkelerde uygulama alanı bulmuştur?
Bu hukuk sistemi İngiltere’de doğmuş, buradan da İngiliz sömürgeciliği etkisiyle bu ülkelere taşınmış olan hukuk sistemidir. Günümüzde genel olarak ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Kanada, Sri Lanka, Kenya gibi İngilizce konuşulan ülkelerde uygulama alanı bulmuştur.
Gelenek ağırlıklı hukuk dediğimizde hangi ülkenin hukuku aklımıza gelir ve ağırlıklı ifadesi neyi kastetmektedir?
İngiliz hukukunun en temel özelliklerinden biri geleneksel kurallarının hukukta önemli bir yere sahip olmasıdır. Her ne kadar İngiliz hukukunun gelenek hukuku olduğu belirtilse de bunu salt geleneklerden oluşan hukuk şeklinde anlamamak gerekir. Zaten sadece geleneklerden ibaret bir hukuk sisteminden ne dün ne de bugün söz edilebilir. Bu nedenle İngiliz hukuk sistemini de geleneksel hukuk kurallarına dayalı bir sistem yerine geleneksel kuralların ağırlıkta olduğu sistem şeklinde belirtmek daha doğru olur.
Anglo Sakson hukuk sisteminin temel özelliklerini sıralayınız?
Anglo Sakson hukuk sisteminin temel özellikleri; Gelenek ağırlıklı hukuk, yargı birliği ilkesinin geçerli olması, yargı kararlarının hukukun ana kaynağını oluşturması ve kamu hukuku ile özel hukuk ayrımının olmamasıdır.
İslam hukukunun ana kaynağı nedir?
Kur’an İslam hukukunun ana kaynağıdır.
Kur’an ve sünnetten sonra gelen kaynak nedir ve hangi anlama gelir?
Kur’an ve sünnetten sonra gelen kaynak “İcma” dır. İcmâ, sözcük anlamında görüş birliği, bir konu hakkında ittifak etmek demektir. Bir konuda Kur’an ve sünnette açıklık bulunmadığı durumlarda o konuyla ilgili olarak belirli bir dönemde İslam âlimlerinin ittifak halinde bir kanaate ulaşmasıdır.
İslam Hukukunun dördüncü temel kaynağı nedir ve hangi hallerde kullanılır?
İslam hukukunun dördüncü temel kaynağı “Kıyas” tır. Kıyas”, Kur’an ve sünnette yer alan kurallardan hareketle hakkında kural (nas) bulunmayan sorunların çözümünde kullanılan bir yöntemdir. Kısaca belirtilecek olursa bir olaya uygulanacak hüküm aralarında büyük benzerlikler ve sebep sonuç ilişkisi kurulabilen ancak hakkında kural olmayan başka bir olay için de uygulanmaktadır. Örneğin Kur’an’da altın, gümüş, buğday, arpa, hurma ve kuru üzüm ödünç borçlanmalarında (karz) faiz yasaklanmıştır. Buğday için yasak olan şeyin kuru fasulye için de yasak oluşuna kıyas yolu ile varılmaktadır.
Hukukun derlenmesinde başvurulan yöntemlerden olan, somut yazılım yöntemi nedir?
Bu yöntem her bir durumu ve ihtimali dikkate alarak kurala bağlamayı amaçladığından “kazuistik” ya da “meseleci yöntem” olarak da adlandırılmaktadır. Bu yöntem hukukun her türlü olaya, soruna, cevap verecek şekilde, en ince teferruata varıncaya kadar kurallara bağlanmasını amaçlayan bir kural koyma yöntemidir. Bu yöntemde doğal olarak, düzenlenecek olan konunun önceden en ince ayrıntılarına varıncaya kadar kurala bağlanması düşünülür.
Hukukun derlenmesinde başvurulan yöntemlerden olan, soyut yazılım yöntemi nedir?
Bu yazılıma çerçeve yazılım, “ilke temelli yazılım” da denilir. Şurası açıktır ki sosyal hayatın bütün yönlerini ve ihtimallerini önceden görebilmek ve her bir ihtimali hesaplayabilmek neredeyse imkânsızdır. Kaldı ki hayatın ihtimalleri de tükenmez. Gerek geçmişte gerek günümüzde bir alanın kanunlaştırılmasında soyut yazılım yöntemine gidilmektedir.
Osmanlı Devletinde hukuk şeri hukuk ve örfi hukuk şeklinde iki kaynağa dayanmaktadır. Bu iki kaynak hakkında kısaca bilgi veriniz?
Şeri hukuk İslam hukukunun ana kaynaklarından oluşan hukuktur. Uyuşmazlıkların çözümünde başvurulan kaynaklar ve kurallar bunlardır. Örfi hukuk ise İslam hukukunun emir sahipleri anlamına gelen “ülü’l-emre” tanınmış olduğu kural koyma yetkisi (yasama) çerçevesinde Padişah tarafından çeşitli isimler altında çıkartılmış kurallardır. Örneğin fermanlar, emirnameler, talimatnameler, kanunnameler gibi. Bu kuralların şeri hukuk kurallarına uygun olması gerekliydi. Bu kurallar arasında Fatih Sultan Mehmet ile birlikte başlayan kanunnameler önemli bir yer tutmaktadır. Bu kanunnamelerde çeşitli konularda kurallara yer verilmiştir.