HELLEN VE ROMA TARİHİ

Rodos adası, On İki Adalar da denilen Dodekanesa grubuna aittir.

Tunç Çağı uygarlıkları Girit’te Minos, adalarda Kiklad ve Yunanistan’da Hellas olarak adlandırılır yani “Minos, Kiklad, Hellas” sıralaması doğru seçeneği temsil eder.

Santorini adasının antik adı Thera’dır.

Kiklad Adaları’nda İlk Tunç Çağı’na özgü karakteristik bir buluntu grubunu oluşturan mermer idollerin büyük kısmı mezarlarda bulunmuştur, bu yüzden de mezara koymak için yapıldıkları düşünülmektedir. Bunun dışındaki diğer seçenekler yanlıştır. Birkaç santimden daha büyük boyu 1 metreyi bulan idoller de vardır, yüzlerine dair detaylardan burun mermere işlenmiş ve diğer ayrıntılar boya ile betimlenmiştir, idollerin çoğu kadına aittir ve diğer adalarda ve Anadolu ile Yunanistan’da da bulunmuşlardır.

Homeros’un İlyada Destanı’nda Girit’in en büyük kenti olarak adı geçen kent Knossos’tur.

Tunç Çağı’ndaki Giritlilerin inançlarında dağlarda yer alan Doruk Tapınakları'na kilden yapılmış ve çiftçilerle ilgili olduğu düşünülen hayvan figürleri ve muhtemelen sağlığına kavuşmak isteyen insanların adakları olan kol ve bacak figürleri bırakılmıştır. III ve IV. Seçenekler doğrudur. Ancak diğerleri yanlıştır. Bu tapınaklar yerleşim yerinden görülecek ve yerleşimi görecek yerlere yapılmışlardı. Ayrıca hem halk hem de saraydakiler tarafından kullanılmışlardır.

Linear B adı verilen yazı türü Michael Ventris ve John Chadwick tarafından 1952’de çözülmüştür. Çözülememiş olan Linear A yazısıdır. Dolayısıyla A şıkkı hariç diğerlerindeki bilgiler doğrudur.

Metal işçiliği Miken saray ekonomisinde oldukça önemliydi. Diğer iş kolları da vardı ama metalcilik ön plandaydı. Akhalar metal işçiliğinde oldukça gelişmişlerdi.

Tunç Çağı’nda Ege ve Akdeniz’de ticaret altın ve gümüş gibi metaller, mal ve armağan değiş tokuşu ile yapılmaktaydı. Sikke ya da para henüz icat edilmemişti.

Schliemann tarafından yapılan ve Troia hazineleri olarak bilinen eserlerin bulunduğu Troia’daki ilk kazılar 1870’lerde yapılmıştır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Ege Dünyası, M.Ö. yaklaşık 3100 yılı civarında tarihöncesi çağlardan çıkmış ve “Tunç Çağı” olarak adlandırılan bir sürece girmiştir. Bu süreç yaklaşık M.Ö. 1100 civarında tamamlanır. Ancak bu tarihler daha ziyade Girit ve Yunanistan için geçerlidir; Kikladlarda süreç daha önce (M.Ö. 1400 civarında) son bulmuştur. Dönemin Tunç Çağı olarak adlandırılmasının nedeni, bakır-kalay alaşımı olan tunçtan yapılmış eşyaların ya da silahların Ege Dünyası’nda görülmeye başlama­sıdır. Fakat bu metal objeler nispeten nadir olup, daha çok toplumun üst tabakala­rındaki kişilerin elindedir. Tunç Çağı’nın yaklaşık ilk bin yılı İlk Tunç Çağı’nı kap­samaktadır. Tunç Çağı, Girit’te Minos, adalarda Kiklad, Yunanistan’da ise Hellas olarak adlandırılır. Örneğin Yunanistan’ın İlk Tunç Çağı’ndan söz edecek olursak, “İlk Hellas” dememiz gerekecektir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı D şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Ege Dünyası, M.Ö. yaklaşık 3100 yılı civarında tarihöncesi çağlardan çıkmış ve “Tunç Çağı” olarak adlandırılan bir sürece girmiştir. Bu süreç yaklaşık M.Ö. 1100 civarında tamamlanır. Ancak bu tarihler daha ziyade Girit ve Yunanistan için geçerlidir; Kikladlarda süreç daha önce (M.Ö. 1400 civarında) son bulmuştur. Dönemin Tunç Çağı olarak adlandırılmasının nedeni, bakır-kalay alaşımı olan tunçtan yapılmış eşyaların ya da silahların Ege Dünyası’nda görülmeye başlama­sıdır. Fakat bu metal objeler nispeten nadir olup, daha çok toplumun üst tabakala­rındaki kişilerin elindedir. Tunç Çağı’nın yaklaşık ilk bin yılı İlk Tunç Çağı’nı kap­samaktadır. Tunç Çağı, Girit’te Minos, adalarda Kiklad, Yunanistan’da ise Hellas olarak adlandırılır. Örneğin Yunanistan’ın İlk Tunç Çağı’ndan söz edecek olursak, “İlk Hellas” dememiz gerekecektir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı A şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Ege Dünyası, M.Ö. yaklaşık 3100 yılı civarında tarihöncesi çağlardan çıkmış ve “Tunç Çağı” olarak adlandırılan bir sürece girmiştir. Bu süreç yaklaşık M.Ö. 1100 civarında tamamlanır. Ancak bu tarihler daha ziyade Girit ve Yunanistan için geçerlidir; Kikladlarda süreç daha önce (M.Ö. 1400 civarında) son bulmuştur. Dönemin Tunç Çağı olarak adlandırılmasının nedeni, bakır-kalay alaşımı olan tunçtan yapılmış eşyaların ya da silahların Ege Dünyası’nda görülmeye başlama­sıdır. Fakat bu metal objeler nispeten nadir olup, daha çok toplumun üst tabakala­rındaki kişilerin elindedir. Tunç Çağı’nın yaklaşık ilk bin yılı İlk Tunç Çağı’nı kap­samaktadır. Tunç Çağı, Girit’te Minos, adalarda Kiklad, Yunanistan’da ise Hellas olarak adlandırılır. Örneğin Yunanistan’ın İlk Tunç Çağı’ndan söz edecek olursak, “İlk Hellas” dememiz gerekecektir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı B şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Kiklad Adaları’ndaki İlk Tunç Çağı Kültürü’nün en karakteristik bulun­tuları mermer idolleridir; bu idollerden Paros Adası yakınındaki Saliagos Adası’nda çok miktarda bulunmuştur. Birkaç santimetreden bir metreye ka­dar değişik boylarda yapılmış olan Kiklad mermer idollerinin yüzlerinde sadece burun gösterilmekte, kaşlar, gözler ve dudaklar, doğal minerallerden elde edilen boya ile belirtilmekteydi. Erkeğin tasvir edildiği örnekler var­sa da idollerin çoğu, kadını temsil etmekteydi. Sayıca önemli bir kıs­mının mezarlarda bulunmuş olması, onların, daha ziyade ölüyle birlikte mezara bırakılmak için imal edilmiş olduklarını işaret etmektedir. Gerek yukarıda sözünü ettiğimiz Kiklad kökenli hammaddelerin gerekse mermer idollerin Ege Denizi’ndeki diğer adalarda, Yunanistan’ın do­ğusu ve güneyi ile Batı Anadolu’da ele geçmiş olması, bu kültürün etki alanını ya da en azından dış ülke­lerle ilişkisini göstermesi açısından önemlidir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı B şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Girit’e yakın olan güneydeki Kiklad Adaları, M.Ö. yak. 1700’den itibaren (Orta Kiklad dönemi başı), Girit’in etkisine girmeye başladı. Thera Adası’ndaki Akrotiri’de yapılan arkeolojik kazılarda birkaç katlı, duvarları fresklerle süslü et­kileyici bir yapı ortaya çıkarıldı. Kazılarda bulunan Linear A tablet parçaları ve freskler, adadaki Girit etkisini ve hatta egemenliğini göstermektedir. Orta Kiklad Dönemi’nde, önceki dönemin mermer idollerinin aksine, bu kez geometrik beze­meli çanak çömlek dikati çekmektedir. Thera Adası’ndaki volkanik patlama, bu yapının da lav ve küller altında kalarak “korunmasına” neden olmuştu. Kazılarda insan iskeletlerine rastlanılmamış olması, burada yaşayanların kaçmaya fırsat bu­labildiklerini göstermektedir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı D şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Homeros’un İlyada Destanı’nda (XIX.172-179) Knossos ve Kral Minos’un ad­ları geçmektedir. İlyada Destanı’nda Knossos’tan “Girit’in en büyük kenti” olarak söz edilmekte; Minos adlı kralının da “Zeus ile sohbet edecek kadar güçlü” oldu­ğu vurgulanmaktadır. Yunan tarihçi Thukydides ise, Girit’in, “denizlere ilk hük­meden Kral Minos’un yurdu” olduğunu anlatmaktadır (Thuk. I.4). Thukydides, Minos’un bu gücünü, thalassokrasi ile ifade etmektedir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı A şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Girit’te iki tür yazı kullanılıyordu: M.Ö. 2 binyılın başlarında hiyeroglif (piktog­rafik yazı = resim yazısı), M.Ö. 1600’lerden sonra ise bir tür çizgi yazısı olan Linear A yazısı. Knossos’ta ele geçen ve M.Ö. 1450’lerden sonraya tarihlenen Linear B yazısının ise Girit’e değil, fakat Yunanistan’daki Akhalara özgü bir yazı olduğu an­laşılmıştır. Çünkü, Linear A yazısı, Girit’in başka merkezlerinde de bulunmasına karşılık, Linear B yazısı Knossos ve Kydonia (Khania) dışında ele geçmemiştir. Oysa Yunanistan’daki Akha merkezlerinde, örneğin, Mykenai ve Pylos’ta çok sa­yıda Linear B yazılı tablet ele geçmiştir. Ele geçen tabletlerden çıkan bir sonuç da, Girit’te önce hiyeroglif yazısının, sonra da Linear A yazısının kullanılmış olması­dır. M.Ö. 1450 civarında Yunanistan’dan gelen Akhalar, Girit’i istila etmişlerdi ve ada Knossos’tan yönetilmeye başlanmıştı. Akhalar, Giritlilerin kullandığı Linear A yazısını kendi dillerine uydurarak Linear B’yi oluşturmuş olabilirlerdi. Yeni yazı sistemi kısa süre sonra Yunanistan’daki Akhalarca da benimsendi. Nitekim, sa­raylardaki fresklerde ve vazo resimlerinde görülen üslup değişiklikleri ile diğer bazı veriler de Akhaların adaya geldiklerine işaret etmektedir.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı A şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Akhalar, M.Ö. 2. binyılın ortalarından itibaren Yunanistan’da yüksek bir uy­garlık meydana getirdiler. Bu dönem, Girit’in Üçüncü Saray Dönemi’ne (M.Ö. 1450-1200) ya da Ege Dünyası’nın Son Tunç Çağı’na (Geç Hellas) denk düşmek­tedir. Son yıllarda yapılan karbon 14 ve dendrokronoloji ölçümleriyle Son Tunç Çağı’nın başı M.Ö. yak. 1700’e çekilmiştir. Mısır, Mezopotamya, Kıbrıs, Anadolu ve en fazla Girit ile ticari ve kültürel ilişkileri olduğu anlaşılan bu uygarlık, en güçlü temsil edildiği yer olan Argolis Bölgesi’ndeki Mykenai kentinden dolayı “Mykenai” ya da “Miken” Uygarlığı olarak da adlandırılır.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı A şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Akhalar, M.Ö. 2. binyılın ortalarından itibaren Yunanistan’da yüksek bir uy­garlık meydana getirdiler. Bu dönem, Girit’in Üçüncü Saray Dönemi’ne (M.Ö. 1450-1200) ya da Ege Dünyası’nın Son Tunç Çağı’na (Geç Hellas) denk düşmek­tedir. Son yıllarda yapılan karbon 14 ve dendrokronoloji ölçümleriyle Son Tunç Çağı’nın başı M.Ö. yak. 1700’e çekilmiştir. Mısır, Mezopotamya, Kıbrıs, Anadolu ve en fazla Girit ile ticari ve kültürel ilişkileri olduğu anlaşılan bu uygarlık, en güçlü temsil edildiği yer olan Argolis Bölgesi’ndeki Mykenai kentinden dolayı “Mykenai” ya da “Miken” Uygarlığı olarak da adlandırılır. Akhalar; saraylar, ka­leler ve anıtsal mezar yapılarıyla o dönemdeki Yunanistan ve Ege’nin en güçlü uygarlığına damgalarını vurdular. M.Ö. 16.-15. yüzyıllar (Geç Hellas I-II) Akha uygarlığının Sarayöncesi veya Erken Saraylar Dönemi’ni kapsar. Akhaların parlak dönemi olan M.Ö. 14. ve 13. yüzyıllar (Geç Hellas IIIA-B) büyük sarayların inşa edilmiş olduğu bir dönemdir ve aynı zamanda “Kahramanlar Çağı” olarak anılır.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı C şıkkıdır.

“Hellen ve Roma Tarihi” Kitabının “Ege’de Tunç Çağı” başlıklı 1. Bölümünde bu soru ile ilgili şu bilgiye yer verilmektedir.

Sosyal ve siyasal yapısı hakkında Homeros destanlarına çok şey borçlu olduğu­muz bu yüksek uygarlık, M.Ö. 13. yüzyılın ikinci yarısında kuzeyden gelen istilacıla­rın baskısı sonucu zayıflamış ve “Ege Göçü” olarak anılan bu istilanın son dalgasını oluşturan Dorlar tarafından da M.Ö. 1200-1150 civarında tamamen ortadan kaldı­rılmıştır.

Bu nedenle sorunun doğru cevabı E şıkkıdır.