aofsorular.com
TRM201U

İpekböceği Yetiştirme

10. Ünite 20 Soru
S

İpek ilk kez nerede üretilmiştir?

Kaynaklara göre ipekböceği ilk kez İ.Ö.2600 yılında Çin’de saray bahçesinde imparatoriçe tarafından bulunmuştur. İlk yıllarını sarayda gizlilik içerisinde geçiren ipek ve ipekböcekçiliği daha sonra halka tanıtılmış, kozadan ipek elde edilişi ve ipekli dokuma teknikleri geliştirilerek koza ve ipek üretimine geçilmiştir.

S

Çin’de bulunmasından sonra ipekçiliğin gelişimi nasıl olmuştur?

Üç bin yıla yakın bir süre Çin’de büyük bir sır olarak kalan ipek, Batı’ya ilk kez İ.Ö.200 yıllarında ticari bir mal olarak gönderilmiştir. Çin’den ipekçiliği öğrenen ilk iki ülke Kore ve Japonya’dır. Köklü Japon kültürünün önde gelen unsurlarından biri olan ipekçilik ve ipekböceği yetiştiriciliğinin Batı’ya Tibet, İran ve Hindistan üzerinden ulaşması Bizans İmparatorluğu sırasında 552 yılında İstanbul’a getirilişiyle olmuştur. Venedik ve Fransa’da önemli bir üretim dalı olarak yükselen ipekböcekçiliği, patlak veren karataban (pebrin) hastalığı nedeniyle çöküş yaşamıştır. Osmanlıların Bursa’yı başkent yapmaları ile Bursa ve İzmit’te büyük bir gelişme göstermiş, oradan Edirne’ye kadar yayılmıştır. İpekçiliğin asıl gelişmesi 1840 yılından sonra ipekli kumaşlarımızın Avrupa’da çok tutulması ve ipekçilikten önemli düzeyde vergi geliri sağlayan imparatorluk yönetiminin bu iş kolunu desteklemesi, eğitim, araştırma ve yayımına büyük önem vermesi ile olmuştur. Bursa’da bulunan İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü’nün, 1888 yılında Avrupa’da yetişmiş bir uzmana kurdurulan “Harirdarültalimi” adlı; hastalıksız tohum üretim tekniklerini ve teknik ipekböceği yetiştiriciliğini öğreten bir okulun devamı olduğu düşünülür ise, o dönemde bu konuya verilen önem daha iyi anlaşılır.

S

Türkiye ipekçiliğinin gelişim süreci nasıl ilerlemiştir?

Türkiye ipekböcekçiliği ve ipekçiliği 1990’lı yıllara kadar çok parlak bir dönem geçirmiştir. Bir izlenim edinmek üzere şu bilgiler yararlı olacaktır: Ülkemizde yaklaşık değerlerle her yıl 42 bin ailenin 82 bin kutu ipekböceği besleyerek 2.000 ton koza ve 350 ton ipek ipliği üretimi gerçekleştirilmiştir. İpek halı ve ipekli tekstil sektörünün 650 ton ipek ipliği gereksinimi sıkı koşullara bağlı olarak dışalım ile karşılanmıştır. İpek halı ağırlıklı olarak ipekli ürün dışsatımımız 80-100 milyon dolar değerini bulmuştur. O yıllarda içte ve dışta yaşanan krizler ve değişimler nedeniyle başlayan gerileme günümüze kadar gelmiş, 2010 yılı verilerine göre; beslenen 6.000 kutu ipekböceği ile yaklaşık 130 ton yaş koza üretimi gerçekleşmiştir. Başta halı olmak üzere ipekli ürünlerimize dış talep olmasına karşın Türkiye ipek üretimini yeterli düzeylere çıkarmak yerine ipek ipliği gereksinimini Çin ve diğer kaynaklardan sağlamaktadır.

S

İpekçiliğin serbest piyasa yerine devlet desteğinde sürdürülmesi neden önemlidir?

İpekböceği yetiştiriciliği tek başına bir geçim kaynağı olma potansiyelinde görülmemektedir. Ancak; dut bitkisinin Türkiye florasında çok yaygın bulunması, tek yem kaynağı dut yaprağı olan ipekböcekçiliğini, küçük tarım işletmelerinde öncelikle ailede yaşlı ve çocuk işgücünün kullanılması ile bir ek gelir kaynağı olarak önemli kılmaktadır. Kültürel varlıklarımızdan ipek halıcılığımızın ve halı desenlerimizin sürdürülebilmesi de yerli üreti-mimizle mümkün görülmektedir. Bu amaçla ipekböcekçiliğinin ve ipekçiliğin serbest piyasa yerine devlet desteğinde sürdürülmesi bir zorunluluktur.

S

İpek çeşitleri nelerdir?

Dünya’da ticari olarak 4 çeşit ipek üretilir. Bunlar; Dut ipeği, Eri ipeği, Tasar ipeği ve Muga ipeğidir. Eri, Tasar ve Muga ipeği üreten böcekler özel ekolojilerde farklı bitkilerle beslenerek yöresel olarak tüketilen ipek yapısında lif üretirler. Dut ipeği dünya ipek üretiminin % 95’ini oluşturur. Bu nedenle “ipek” denilince dut yaprağı ile beslenen, bilimsel adı ile Bombyx mori böceğinin ürettiği ipek anlaşılmalıdır.

S

Dut ipekböcekleri nasıl sınıflandırılır?

Dut ipekböcekleri; coğrafik dağılımlarına göre Japon, Çin ve Hindistan orijinli; bir yıl içerisinde verdikleri generasyon sayılarına (voltinizm) göre ünivoltin, bivoltin ve multivoltin; deri değiştirme sayılarına göre 3, 4 ve 5 uykulu ve genel olarak saf ve hibrit olarak sınıflandırılırlar.
İpekböceklerinin bir yıl içerisinde verdikleri generasyon sayısı voltinizm özelliği olarak tanımlanır. Buna göre; univoltin ırklar ilkbaharda yumurtadan çıktıktan sonra larva ve krizalit evrelerini tamamlayarak kozadan kelebek olarak çıkıp çiftleşerek yumurtlarlar. Bu yumurtalar diyapoza girerek sonraki ilkbahara kadar durgun kalırlar. Bivoltinlerde ise birinci generasyon yumurtaları diyapoza girmeden 10-12 gün süren kuluçka döneminden sonra ikinci generasyona geçerler. Bu generasyonun yumurtaları diyopoza girerek gelecek ilkbahara kadar durgun kalırlar. Multivoltin ırklarda ise diyapoz özelliği yoktur ve generasyonlar ardarda gelerek yılda 7-8 generasyon verirler.

S

İpekböceklerinde yumurta evresinin özellikleri nelerdir?

Tohum da denilen ipekböceği yumurtaları, daha önce de belirtildiği gibi kışlayan (ünivoltin) ve kışlamayan (multivoltin) olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Multivoltin özellik tropik bölge ipekböceği ırklarına özgüdür. Kışlama (diyapoz) özelliği ise ılıman bölgelerde görülür.
Yumurta büyüklüğünü tanımlarken kimi ölçüler vermek yerine ağırlıkla canlandırma daha doğru olacaktır. Yirmi bin adet yumurta içeren bir birimin ait oldukları soya bağlı olarak 10-12 gram ağırlığında olması, yumurtaların ne kadar küçük olduklarını anlatmaktadır.
İlk yumurtlandıklarında saman sarısı kabuk renginde olan yumurtalar, döllülük durumuna göre 48 saat içerisinde ırk özelliği olan kabuk rengini, çoğunlukla da koyu gri ya da koyu yeşil rengi alırlar. Beyaz kabuk rengi dölsüzlüğün ve embriyo gelişiminin olmadığının göstergesidir.

S

İpekböceklerinde larva evresinin özellikleri nelerdir?

İpekböceğinde larva devresi yumurtadan çıkışla başlar ve mevsime bağlı olarak 24-28 gün sonra koza örümüne kadar sürer. Bu devre yaş ve uyku dönemleri olarak seyreder ve 5 yaş ve 4 uykulu olan ipekböceği ırkları ticari yetiştiriciliğe daha uygundur. Larva devresi ipekböceğinin beslendiği ve geliştiği tek dönemdir. Yaş dönemi olarak adlandırılan beslenme dönemleri optimum beslenme ve çevre koşullarında ünivoltin ırklarda 1. yaş 3, 2. yaş 2, 3. yaş 3, 4. yaş 5 ve 5. yaş 9-10 gün sürmektedir. Deri değiştirme süreci olan uyku dönemi ise böceğin bes¬lenmeyi kestiği, hareketsiz kaldığı ve eski derisini atıp yenisini oluşturduğu zaman dilimidir. Her yaş sonunda girilen bu dönemlerin süreleri 15-30 saat arasında değişmektedir. Yaş ve uyku dönemlerini geçiren ipekböceği bu devrenin sonunda gelişmesini tamamlamakta, başlangıç ağırlığının 10 bin katına ulaşmaktadır. Beşinci yaşın sonunda ipekböceği artık olgunlaşmış, ipek bezleri gelişmiş ve ipek salgılama aşamasına gelmiştir.

S

İpekböceklerinde pupa evresinin özellikleri nelerdir?

İpekböceği larvası koza örüm olgunluğuna ulaşınca beslenmeyi durdurarak besleme alanından kenarlara doğru hareket eder ve koza örebileceği bir yer arar. Uygun bir yer bulunca da ipek salgılayarak tutunduğu yerde kozasını örmeye başlar. Bu arada sindirim kanalını tümüyle boşaltır ve larvanın rengi şeffaf sarıya dönüşmüştür. Koza örümü 48- 72 saat içerisinde tamamlanır. Larva bundan sonra değişim göstererek krizalit (pupa) evreye geçer. Krizalit devresi 10-14 gün sürer ve değişim tamamlanınca salgıladığı alkali bir madde ile kozayı delerek kelebek olarak çıkar.

S

Hibrit tohumların saflara üstünlükleri nelerdir?

a. Larva dönemi daha kısadır.
b. Yaprak-koza oranı düşüktür.
c. Yaşama gücü yüksektir.
d. Koza ağırlığı ve ipek verimi yüksektir.
e. İpek lifi daha dayanıklıdır.
f. Kozalar şekil ve büyüklük bakımından daha birörnektir.

S

Tohum kozalarının seçimi nasıl yapılır?

Koza üreticilerinin yetiştirecekleri hibrit tohumların elde edilişinde kullanılacak olan ebeveynlerin sağlıklı ve yüksek verimli olmalarını sağlamak için damızlık kozalarda; hastalık, şekil, büyüklük ve ipek verimi bakımından kimi testler uygulanır. Bunlardan hastalıksız, temiz, ırk özelliğini taşıyan, ağırlığı ve ipek miktarı fazla olan kozalar seçilirler. Hibrit tohumu üretiminde en iyi sonuçlar, Çin ve Japon ırklarından ebeveynlerin çiftleştirilmeleri ile elde edilmektedir. Ana ve baba hatları olarak seçilen farklı ırklardan ya da hatlardan damızlık kozaların, kelebeklerin çıkış ve çiftleştirilecekleri zamana kadar ayrı bölmelerde, 23-25 °C sıcaklık ve % 75-80 nemli ortamlarda saklanmaları da bu işletmelerde yapılır.

S

İpekböceklerinde cinsiyet ayrımı neden ve nasıl yapılır?

Hibrit elde edilebilmesi için hat içi çiftleşmelerin önlenmesi gerekir. Bu amaçla damızlıkçı işletmelerde yapılan diğer bir iş de hatlarda erkek ve dişilerin ayrılmasıdır.
Cinsiyet ayrımı, larva, pupa ve kelebek evrelerinde yapılabilmektedir. Larva evresinde cinsiyet ayrımı 5. yaşın sonlarına doğru 8. ve 9. karın halkalarındaki işaretlere göre yapılır. Dişilerde her halkada bulunan birer çift İshiwata bezi ve erkeklerde aynı iki segment arasında süt beyazı renginde nokta halinde bulunan Herold bezi cinsiyet belirlemede kullanılır.
Krizalit evrede son iki karın halkasının bağlantı biçimi belirleyicidir. Erkeklerde bu bağlantı düz bir hat iken dişilerde “M” harfine benzemektedir.
Kelebekler ise yapılarından ve hareketlerinden kolayca tanınırlar. Dişi kelebekler yayvan karınlı, iri ve hareketsizdirler. Erkek kelebekler ise kıvrık ince karınlı, küçük yapılı ve çok hareketlidirler. Kelebekler çıkar çıkmaz çiftleştiklerinden bu evrede cinsiyet ayrımı damızlık kelebek kaybına neden olacağından önerilmemektedir.

S

Üretim tohumu üretirken çiftleştirme ve yumurtlatma aşamasında neler yapılır?

Hibrit tohum üretimi için önceden saptanmış istenen özellikleri taşıyan hatların erkek ve dişileri, erkek kelebek sayısı biraz daha fazla olarak bir tabla üzerinde karıştırılırlar. Hemen eşleşen kelebeklerin 3 saat süre ile birlikte tutulmaları yeterli döllülüğü sağlamaktadır.
Çiftleşme sonunda ayrılan dişi kelebekler önceden kolalanmış kâğıtlar üzerine yumurtlatılırlar. Yumurta yüzeyinde bulunan bir madde yumurtanın kâğıda yapışmasını sağlar. Dişi kelebeğin tüm yumurtalarını boşaltması için çiftleşme ile birlikte 24 saatlik bir süre yeterlidir.

S

Yumurtlamasını tamamlayan dişi kelebeklere hangi testler yapılır?


Yumurtlamasını tamamlayan dişi kelebekler 60 °C sıcaklıkta kurutularak hastalık testlerine alınırlar. Bu amaçla kese, tava ve Japon Baraj Testlerinden biri kullanılır.
Kese Testi; yumurtlatılan damızlık kelebeklerin tek tek incelenmesinde, Tava Testi; yumurtlatılan 10-20 adet kelebeğin oluşturduğu grupların incelenmesinde kullanılır. Bu testlerde hastalık bulunan kelebeğe ya da gruba ait yumurtaların tümü imha edilir. Üretim tohumlarının kitlesel üretilmesinde kullanılan çok sayıda kelebeğin toplu incelenmesi olan Japon Baraj Testinde ise anaç gruplar örnek büyüklüğüne göre önceden saptanmış tolerans sınırları ile kıyaslanır. Öngörülen düzeyin üzerinde bir bulaşıklık durumunda tüm örnek yok edilerek bulaşık yumurtaların üretime sokulması önlenmelidir.

S

Yumurtaların yıkanması ve kışlatma nasıl yapılır?

Yaz boyunca yumurtlandıkları kolalı kâğıtlar üzerinde saklanan yumurtalar, kışlağa alınmadan önce bu kâğıtlardan ayrılması, çatlak ve dölsüz olanların ayıklanması için yıkanırlar. Yıkama hava ve su sıcaklığının aynı olduğu zamanda, Türkiye’de Kasım ayının ilk haftasında yapılır.
Kolanın yumuşaması ve yumurtaların ayrılması amacıyla kâğıtlar önce ıslatılır. Yumurtalar bir elekte toplandıktan sonra özgül ağırlığı 1.06-1.10 olan tuzlu suya alınırlar. Burada sağlamlar üstte, çürükler ise altta toplanarak ayrılırlar. Sağlam yumurtalar yüzey dezenfeksiyonu amacıyla % 2’lik formalinden geçirilir ve gölgede kurumaya bırakılırlar. Kuru yumurtalar daha sonra 0,5 kg’lık torbalar halinde 5 derece sıcaklıktaki kışlağa alınırlar.
İpekböceği yumurtasında yumurtlandıktan sonraki 48 saat içerisinde embriyo gelişmesi olur. Bundan sonra diyapoz hormonunun etkisi ile gelişme durur ve yumurta diyapoza girer. Kışlak sıcaklığı olan 5 °C bu hormonun etkisini kırarak embriyo gelişmesini tekrar başlatmaktadır. Bu düşük sıcaklık aynı zamanda embriyonun gelişme hızını da yavaşlatmaktadır.
Kış sonunda bu yumurtalar tartılarak her kutuya 20.000 adet canlı yumurta düşecek şekilde kutulanır ve bölgelerin dut yaprağı gelişimine göre dağıtımı yapılır.

S

İpekböceği yetiştirme döngüsünde hangi gereçler kullanılır?

Bir yetiştirme döngüsünde kullanılan gereçler şunlardır: Isıtma ve nemlendirme düzenekleri, termometre ve higrometre, kuluçka donanımı, kerevetler, besleme tablaları, yaprak kıyma bıçakları, tüy ve çubuklar, yaprak sandığı, temizlik ağları ve askılar. Bunlardan ısıtma ve nemlendirme ile temizlik ağları ve askılar özellikle önemlidir.

S

Kuluçka dönemi için sağlanması gereken koşullar nelerdir?

Yumurta içerisindeki embriyonun gelişmesi ve canlı çıkması belli koşullarda saklanmasına bağlıdır. Kuluçka dönemi olarak adlandırılan bu dönem, ipekböceği yumurtaları için 24-25 °C sıcaklık, % 80-85 nem, cereyansız bir havalandırma ve parlak olmayan bir aydınlatma en uygun koşullar olarak belirlenmiştir. Kışlayan yumurtalar için bu koşullarda 12-14 gün süren kuluçka süresi, kışlamayanlar için birkaç gün daha kısadır.
Kışlama özelliği olmayan yumurtalar % 80-85 nem ve 25 °C sıcaklık düzeylerinde verimli bir kuluçka dönemi geçirmektedirler. Mono ve bivoltin yumurtalar ise diyapoz dönemlerini kışlakta düşük sıcaklıklarda geçirdiklerinden bunların doğrudan yüksek kuluçka sıcaklığına alınmaları çıkış gücünü önemli oranda azaltmaktadır. Bu nedenle kışlayan yumurtalara bir ısıtma programı uygulama gereği vardır. Buna göre; yumurtalar soğuktan çıkarıldıktan sonraki 3 gün 15 °C de ve izleyen 2 gün 18 °C de ön ısıtma yapıldıktan sonra optimum 24-25 °C olan kuluçka sıcaklığına alınmalıdırlar. Bu süre içerisinde ortam neminin ise % 75-85 arasında olması gerekir.
Kuluçka amacıyla kullanılacak etüv, dolap ya da yetiştirme evinin tümü hastalık etmenlerinden temizlenmiş olmalıdır.
Kuluçka sırasında ısıtmada soba kullanılması, nemlendirmenin gelişigüzel yapılması, hatta yumurtaların koltuk altında, mangal ya da soba yakınında, gübre içerisinde ve benzer biçimde kuluçka edilmeleri hem çıkış gücünü hem de çıkışta bir örnekliği olumsuz etkilemektedir.

S

Türkiye’de hangi askı çeşitleri kullanılmaktadır?

Askı, gelişmesini tamamlamış ipekböceklerinin sonraki değişim evresine geçmek üzere hazırladıkları kozalarını örmek üzere tutundukları malzemedir. Türkiye’de 3 çeşit askı kullanılmaktadır:
İlkel Askılar: Bunlar iki tel arasına yerleştirilen hububat saplarının bükülmesiyle hazırlanan çok ayaklı askılardır. Püren, katırtırnağı, hardal, su servisi gibi ince ve çok dallı bitkiler de bu amaçla kullanılmaktadır. İlkel askılar çok ucuz olmakla birlikte üretilen kozaların şekil ve büyüklük bakımından birörnek olmamaları, koza pamuğu oranının yüksek oluşu ve lekeli koza miktarının fazla olması önemli sakıncalarıdır.
Döner Çerçeveli Askılar: Bu tip askılar eşit büyüklükteki gözlerden oluşur. Daha çok ıslah amaçlı çalışmalar ile küçük ölçekli üretimler için uygun olan bu askılardan yüksek nitelikli, ipek verimi ve çekilebilirliği yüksek kozalar elde edilmektedir.
Plastik Ondulin Askılar: Bu askı tipi pratikliği, dayanıklılığı, nitelikli koza verimi, hatalı koza oranının düşüklüğü gibi üstünlükler sağlamaktadır. Ancak; üretim yetersizliği nedeniyle koza ürününün sınıflandırılması ve fiyatlandırmasının nitelik özelliklerine göre yapılmamasının yanı sıra yüksek maliyetli olması ülkemizde bu askı tipinin yaygın kullanımını sınırlamaktadır.

S

Askılama yöntemleri nelerdir?

İpekböceklerinin askılara yerleştirilmeleri iki şekilde yapılır. Olgun böceklerin tek tek el ile toplanarak askılara yerleştirildikleri ya da olgunlaşan böceklerin üzerlerine serilen askılara doğal davranışla tutundukları serbest askılama teknikleri kullanılmaktadır. Özellikle birinci durumda olgun böceklerin tanınmaları gerekir. Gelişmesini tamamlamış olgun böcekler krem renkleri, şeffaf derileri, beslenmeyi kesmeleri, sindirim sistemlerini boşaltma-ları, sağa sola ipek bulaştırmaları ve sürüden uzaklaşmaları ile kolayca seçilebilirler.

S

İpek lifinin yapısı ve işlenmesi nasıl olur?

Koza gömleğinden çekilen ipek lifinin uzunluğu 1.000-1.400 m arasında değişebilir. İpek lifi, böceğin sindirim kanalının iki yanında yer alan ipek bezlerinden salgılanır. Ana maddesi fibroin olan ipek lifi yine bezlerinden salgılanan kaplayıcı madde serisin ile birleştirilerek ipek kanalından tek lif halinde kozaya örülür. İpek lifi % 74-76 fibroin ve % 22-24 serisinden oluşur. İpek lifinin yapısında küçük oranlarda pigment, mum gibi maddeler de bulunmaktadır.
Kozanın yumuşatılması ile çekilebilirlik kazanan ipek lifi çekim sonrasında ya serisinli, sert dokulu olarak ham ipek, ya da pişirme işlemi ile serisinin uzaklaştırılması sonucu elde edilen parlak, yumuşak dokulu pişmiş ipek şeklinde kullanılmaktadır. Pişirme ile oluşan yüzde 25 düzeyindeki kayıp pişirme kaybı olarak tanımlanmaktadır Pişmiş ipeğin bükülme ve boya tutma özelliği özellikle halıya bilinen üstünlüğünü sağlar.
İpeğin pişirilmesinde zeytinyağından yapılmış saf sabun, kireçsiz su ve sodyum karbonatlı karışım kullanılır ve ipek çileleri bu karışımda 30’ar dakikalık sürelerle kaynatılarak serisin maddesi uzaklaştırılır. İpek ipliğinin inceliği denye olarak ifade edilir, bu da standart olarak 9.000 m ipliğin gram olarak ağırlığı ile ölçülür.