Film ve Videonun Kullanımlar Tarihi

Sinemanın ilk yıllarında filmler panayır barakalarında, çadır tiyatrolarında, müzikhol salonlarında ya da tiyatro ve vodvil salonlarında gösteriliyordu.

Nickel, sinemaya film izlemeye girmek için ödenen beş sentlik metal paranın nikel madeninden olmasından, Odeon da Yunanca çeşitli gösterilerin seyredildiği binaya verilen ad olmasından gelir.

1903’de Amerikalı Edwin Porter’ın çektiği Büyük Tren Soygunu filmidir. 

1910’lu yıllar film yapımcıları arasında rekabetin ön plana çıktığı yıllar olmuştur. New York ABD’de, Paris ise Avrupa’da filmin başkentleri olmuştur. Amerika’da bir tröst şeklinde egemen olan bu şirketlerin dışında film yapmak isteyen bağımsız film yapımcıları 1909’da birleşerek Los Angeles, California’ya yerleştiler ve yüzyılın sinemasına yön verecek Hollywood’un temellerini attılar. 

Hollywood stili devamlı devingen bir şekilde yaşayan anlatımlar, kodlar, yetenekler ve teknik çözümlemeler üzerine kurulmuştur.

İlki 1927’de yapılan Caz Şarkıcısı (The Jazz Singer), diğeri ise New York Işıkları (1928; Lights of New York) adlı filmlerdir.

Geniş perde kullanımı başlar, geniş perdeyi dolduracak kalabalıkların yer aldığı filmler çekilmeye başlanır, sesin keşfiyle iç mekanlara giren filmler geniş perdenin keşfiyle dış
mekanlara çıkar. Sosyal eleştiriye sahip filmleriyle kültürel etkisini güçlendirir.

Pathé Frères film şirketinin tekelci gücünün farkına varan Thomas Edison, patent savaşı olarak bilinen büyük bir hukuksal mücadeleye girerek Fransız filmlerinin ABD’ye girişini yasaklatır. Benzer şekilde kendi tekelci anlayışını devreye sokar ve film çekme patentini dahi alarak başkalarının film çekmesini engellemeye çalışır. Ardından Edison’a karşı başlatılan hukuk mücadelesi sonucunda 10 büyük şirket MPPC'yi kurarlar. 

Kapitalist etkinliğin alışılmış üretim, dağıtım ve tüketim yapıları, sanayi devriminin getirdiği organize iş bölümü kavramı ile sinemanın bir sanayi kimliği almasını sağladı.

Anamorfik lensler kullanarak filmin çerçeve boyutunun 1:2,66 (filmin boyu:eni) oranında genişlemesidir. Bu oran klasik yapımda o tarihe kadar 1:1,37’lik akademik formattı.

İnsanlara bilmedikleri ya da belirsiz olarak algıladıkları dış dünyaları gösteren onlar hakkında bilgiler veren filmler olmuşlardır. 

Üç akımın başlıca ilkeleri; gerçeği kendi dramatik yapısı içinde ele almak, stüdyo, oyuncu ve öykü üçlemesinden uzaklaşmak. Bu yıllardan itibaren belgesel film yapımcılığı hız kazandı ve süreç gerçeklikle görüntü arasındaki ilişkinin ve belgeselin imkansız nesnelliği üzerine bir düşünme süreci olmuştur. 

Dönem birbirinden çok ayrı iki modelin ortaya çıkışına tanıklık etmiştir. Birisi ABD ile ortaya çıkacak “ticari televizyon”, diğeri ise Avrupa’da İngiliz yayıncılığının önderlik edeceği “kamusal yayıncılık”tır.

Tanınmamış oyuncularla yapılan ilk televizyon dramaları ve “dizi”lerin beklenenden fazla ilgi görmesidir.  

Bu değişimin merkezinde kablolar yoluyla video görüntüsü dağıtımı yapan şebekeler ve Amerikan toprakları üzerinde görüntüleri yayabilen yerel uydular vardır.

Bir telekomünikasyon organizasyonu olarak İngiltere'de  kurulan ve ilk radyo yayıncılığı yapan BBC  televizyon üzerine imtiyazlı bir ulusal tekel olacak ilk ve tek organizasyon olmuştur. Reklamın yayıncılığında yasak olduğu ve ekonomik varlığını televizyon ve radyo alıcılarından alınan yıllık lisans ücretleriyle karşılayan BBC, devlet tarafından düzenlemesi yapılan fakat hükümetin doğrudan kontrolü altında olmayan bağımsız bir organizasyon olma özelliği taşımaktadır. 

Tekelin dört büyük skandalı vardır: bürokrasi, kendini beğenmişlik, kayırmacılık ve faydasızlıktır. 

İngiliz televizyonun özelleşmesi kabloludan çok uydu yayıncılığının gelişimiyle esas dinamiğini bulmuştur.

1954’de ilk video görüntüsünü banda kaydedilmesinden ancak 20 yıl sonra ilk portatif kayıt sistemi ortaya çıkmıştır. Geçen 20 yıllık sürede video kaydediciler profesyonel kayıt amaçlı ve iri bobinlere sahip bantlar şeklinde kullanılır. Videonun evin sınırları içerisine girmesi Japon Sony firmasının 1975’de Betamax sistemini ortaya çıkarmasıyla mümkün olmuştur. 

Televizyonda yayınlanan programları daha sonra izlemek üzere kaydetme olanağı sunan bir sistemin sinema için kullanımı ile olmuştur.