HALKLA İLİŞKİLERDE ETKİLİ İLETİŞİM - Deneme Sınavı - 7

Karmaşık olmayışı

Sunumu Planlama: Dinleyici kitlesinin özellikleri göz önünde bulundurularak aktarılacak içeriğin en etkili biçimde verilmesi için kullanılacak araçların seçimi

Sunum İçeriğini Hazırlama: Sunum planının oluşturulmasının ardından verilmek istenen içeriğin sunuma aktarılması

Sunumu Gerçekleştirme: Sunumun sunucu tarafından ilgili kitleye aktarılması.

Sunum sırasında görsellerin ve ifadelerin hedef kitle tarafından algılanamaması veya farklı yorumlanmasına semantik gürültü denir.

Gürültü: İletişimi engelleyen her şey gürültüdür.

Sosyal davranış ve etkileşim yapılarına göre sınıflandırma

Katılımcı sayısı, sunumda belirlenen hedefin taşıması gereken temel özellikler arasında değildir.

Demografik veriler hedef kitle özelliklerinin sayısal biçimde verilmesidir.

Demografik veriler hedef kitle özelliklerinin sayısal biçimde verilmesidir, psikografik veriler yaşam tarzına ilişkin verilerdir.

''En ön sırada oturan dinleyiciler uzun süren sunumlar sonunda boyun ağrısı yaşayabilir'' avantaj değil dezavantajdır.

Bistro oturma düzeni, masaların tek ayaklı şeklinde hazırlanmasıyla ve katılımcıların da ayakta durarak toplantıya katıldığı yerleşim biçimidir.

Tutumlar değişmeye açık olgulardır. Bu değişkenlik pazarlama iletişimcilerinin en büyük fırsatlarından biridir. Bu nedenle markaların iletişim stratejileri süreklilik ve değişkenlik gösterir. Öte yandan negatif tutuma olan bağlılık konusunda çaba sarf etmek maliyetlidir. Bu yüzden pazarlama iletişimcilerinin, ürün ya da hizmetlerine negatif tutum besleyen hedef kitleleri ikna etme çabaları nadir görünür. Sosyal pazarlama çalışmalarının çok fazla zaman, para ve enerji gerektirmesi ve genelde başarısız olma nedeni buradan kaynaklanmaktadır.

Bir tutum geliştirirken önemli olan tanımlayabildiğimiz olguya maruz kalmamızdır. Tanımlayabildiğimiz bu olguya psikolojik obje denir. Örneğin daha önce hiç karşılaşmadığımız bir objeyi yolda bulduğumuzda o cismin ne olduğuna dair fikir geliştirirken referans çerçevemizde yer alan deneyimlere gider, tanımlamaya çalışırız. Bulduğumuz cismi tanımladığımız anda artık o bizim için psikolojik obje olmuştur. O cismin ne olduğunu anladığımız anda tutum geliştirmeye başlarız. Ardından bulunan nesnenin kime ait olduğunu düşünür ve bir eyleme geçeriz.

Düşünce, duygu ve davranış olarak belirttiğimiz tutum bileşenlerinin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
• Gücünün derecesi
• Karmaşıklığı
• Geliştirilmiş tutumlarla olan ilişkisi ve merkezîliği
• Ögeler ile arasındaki tutarlılık
• Diğer tutumlar ile tutarlılığı

Somutlaştırılabilme düzeyi diğerlerinden ayrı bir başlıkta değerlendirilmelidir. Somutlaştırılma, tutum bileşenlerinin özelliklerinden biri değildir. Tutumlar somutlaştırılamaz, davranışlarla gözlemlenebilir
ve kesin değildir.

Tutumların oluşum yolları şu şekilde gruplandırılmaktadır:
• Ailede ve toplumda yaşadığımız gelişme döneminde öğrenilen tepkiler
• Yaşanmışlıklarla ortaya konan çıkarımlar, sonuçlar
• Travmatik deneyimlerle oluşan tutumların, karşılaşılan yeni tutumla aynı şekilde değerlendirilmesi
• Taklit ile yeni tutumu benimseme

Görüleceği üzere tüm maddeler bireylerin yaşantı ve deneyimlerinden oluşan tutum oluşum yollarına işaret etmektedir. "Negatif tutum besleyen bireyleri ikna etme çabaları" diğerlerinden farklı bir başlıkta değerlendirilebilir. Negatif tutuma olan bağlılık konusunda çaba sarf etmek maliyetli olduğundan pazarlama iletişimcilerinin, ürün ya da hizmetlerine negatif tutum besleyen hedef kitleleri ikna etme çabaları nadir görünür. Sosyal pazarlama çalışmalarının çok fazla zaman, para ve enerji gerektirmesi ve genelde başarısız olma nedeni de buradan kaynaklanmaktadır. Örneğin organ bağışı yapmanın günah olduğunu düşünen ve bağışlamama fikrine sıkı sıkıya bağlanan birinin tutumunu negatiften pozitife taşımak zordur.

Bireyin çevreye uyumunu sağlayan bilişsel çerçeveler şeklindeki şemalar aşağıda yer alan sınıflandırmalar doğrultusunda oluşturulmaktadır (Tuna, 2008:204). Seçeneklerde fiziksel görünüşe göre sınıflandırma örnekleri yer alırken "eş" rol yapılarına göre sınıflandırmaya bir örnektir.

Seçeneklerde özellikleri verilen duyusal motor (devinim) döneminde (0-2 yaş) bebekler duyu organları ile çevreyi keşfederken çevre üzerindeki etkileri ile motor işlevlerinde kontrol kazanmaya başlamaktadırlar. Sembolik düşüncenin temelinin atıldığı bu dönem sonunda ortaya çıkan, bebeğin kendi bedeni ile dış nesneler arasında bir ayrım yaptığı ve nesnelerin kendi duyum ve devinimlerinden bağımsız olarak var olduklarına ve varlıklarını sürdürebildiklerine ilişkin nesnenin sürekliliği ile ilgili şema kavramı kazanılmaktadır.

Ben kavramından sıyrılma ve grup yaşantısına adapte olma şeklinde özetlenen nitelik ise soyut işlemler dönemine aittir.

Söz konusu matrisin bağımlı değişkenleri davranış, olay veya olgu karşısında altı basamağa ayrılır:

1. İkna içerikli iletinin sunulması

2. Kaynağın iletişime katılması ve konuyu kavraması

3. Alıcının ileti sonucunu kavrayana kadar iletinin tekrarlanması

4. Alıcının içeriği kavradığını kabul etmesi ya da sözlü olarak belirtmesi

5. Alıcının kavradığı konuyu ölçülünceye kadar kabullenmesi

6. Alıcının hedef davranışı sergilemesi

Artistik kanıtlar 3 kategoride incelenmektedir:
1. Ethos - Fiziksel kanıtlar
2. Pathos – Fazilet-Erdem/Duygusal çekicilikler
3. Logos – Mantıksal çekicilikler

Aristo, itibar ile ilgili özelliklerin yanı sıra jestlerin ve mimiklerin kullanımı, kullanılan kelimeler, iletilerin seslendirilme biçimi, katılımcılarla kurulan göz teması gibi uygulamaların iknada önemli faktörler olduğunu savunur ve bu özelliklere karizma adını verir. Bizlerin karizmatik birey olarak tanımladığımız kişiler aslında o kişilerin ethos’udur. Diğer seçeneklerde ise ağırlıklı olarak Pathos-Fazilet-Erdem / Duygusal çekicilikler yer almaktadır.