Çevre Sağlığı
Çevre sağlığında karşılaşılan problemler nelerdir?
Bu problemler,
• Halkın sağlıklı ve güvenilir içme suyu temin edememesi,
• Çeşitli endüstriyel faaliyetler sonucunda ortaya çıkan sıvı atıklar,
• Yüzey ve yeraltı sularının endüstriyel faaliyetlerle kirletilmesi, suların sahip olduğu kalite standartlarının düşmesi,
• Katı atıklar ve bertarafında yaşanan sorunlar,
• Tehlikeli atıkların taşınması ve bertarafında yaşanan sorunlar,
• Toprak kirliliği ve buna bağlı gıda güvenliği konusunda karşılaşılan sorunlar,
• Hava kaynaklı kirleticiler ve insan sağlığı üzerindeki etkileri,
• Enerji tüketimi ve üretiminden kaynaklanan sorunlar,
• Kentleşme, endüstrileşme ve ulaşım kaynaklı oluşan gürültü kirliliği,
• İş yeri sağlığı ve güvenliği,
• Hastane ve medikal endüstrisinde çalışan işçilerin korunması konusunda karşılaşılan problemler,
• Toksik kimyasallar,
• Radyasyon ve radyoaktif atıklar,
• Asit yağmurları,
• Ozon tabakasının incelmesi,
• Küresel ısınma,
• Doğal kaynakların tükenmesi,
• Ormanların azalması,
• Erozyon ve
• Afetlerdir.
Çevre sağlığı ile başa çıkmak için çalışan grup kimlerden oluşmaktadır?
Çevre sağlığı konusunda karşılaşılan sorunların karmaşık oluşu nedeniyle disiplinler arası yaklaşımlar gerekmektedir. Önemli bir çevre sorunuyla başa çıkmak zorunda olan çevre sağlığı grubu, bilim insanları, fizikçiler, epidemiyolojistler, mühendisler, hukukçular, matematikçiler, sosyologlar ve yöneticileri içermelidir.
Çevrenin tanımı yapılırken insan vücudu esas alındığında vücut içi ve vücut dışı olarak iki çevre tanımı yapılabilir. Bu iki çevre arasındaki üç adet bariyer bulunur. Bu bariyerler nelerdir?
Birinci bariyer; insan derisidir ve vücudu dışarıdaki kirleticilerden korur. İkinci bariyer; sindirim sistemidir ve vücudu yutulmuş iç kirleticilerden korur. Son bariyer olan akciğer ise vücudu solunum yoluyla alınan kirleticilerden korur.
Çevre Kanununa göre çevre nedir?
“Çevre Kanunu”na göre; çevre, canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı ifade etmektedir.
Çevre koruması neleri kapsamaktadır?
Çevre korunması; çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü kapsamaktadır.
Çevre kirliliği nedir?
Çevre kirliliği; çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiyi ifade etmektedir.
Sürdürülebilir çevre nedir?
Sürdürülebilir çevre, gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fiziki vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini ifade etmektedir.
Sürdürülebilir kalkınma nedir?
Sürdürülebilir kalkınma; bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmedir.
Alıcı ortam nedir?
Hava, su, toprak ortamları ile bu ortamlarla ilişkili ekosistemler, “alıcı ortam” olarak tanımlanmaktadır.
Atık su nedir?
Atık su; evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri kısmen veya tamamen değişmiş sulardır.
Doğal varlık nedir?
Bütün bitki, hayvan, mikroorganizmalar ile bunların yaşama ortamları “doğal varlık” olarak tanımlanır.
Doğal kaynak nedir?
Hava, su, toprak ve doğada bulunan cansız varlıklar “doğal kaynak” olarak tanımlanır.
Kirleten neye denir?
Faaliyetleri sırasında veya sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine, ekolojik dengenin ve çevrenin bozulmasına neden olan gerçek ve tüzel kişiler; “kirleten” olarak tanımlanır.
Ekosistem nedir?
Canlıların kendi aralarında ve cansız çevreleriyle ilişkilerini bir düzen içinde yürüttükleri biyolojik, fiziksel ve kimyasal sistem “ekosistem”dir.
Ekolojik denge nedir?
Ekolojik denge; insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini doğal yapılarına uygun bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli olan şartların bütününü ifade eder.
Sulak alanın özellikleri nelerdir?
Sulak alan, doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan; başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan yerlerdir.
Biyolojik çeşitlilik nedir?
Ekosistemlerin, türlerin, genlerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin tamamı “biyolojik çeşitlilik” olarak tanımlanır.
Atık nedir?
Herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü madde“atık” olarak nitelendirilir.
Katı atık nedir?
“Katı atık” üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken maddeler olarak tanımlanır.
Evsel katı atık nedir?
Tehlikeli ve zararlı atık kapsamına girmeyen konut, sanayi, iş yeri, piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıklar “evsel katı atık” olarak tanımlanır.
Tehlikeli atık nedir?
Fiziksel, kimyasal ve/veya biyolojik yönden olumsuz etki yaparak ekolojik denge ile insan ve diğer canlıların doğal yapılarının bozulmasına neden olan atıklar ve bu atıklarla kirlenmiş maddeler “tehlikeli atık”tır.
Tehlikeli kimyasal nedir?
Fiziksel, kimyasal ve/veya biyolojik yönden olumsuz etki yaparak ekolojik denge ile insan ve diğer canlıların doğal yapılarının bozulmasına neden olan her türlü kimyasal madde ve ürünler “tehlikeli kimyasallar”dır.
Çevresel etki değerlendirmesi nedir?
“Çevresel etki değerlendirmesi” gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır.
Stratejik çevresel değerlendirmesi nedir?
“Stratejik çevresel değerlendirmesi” onaya tabi plan ya da programın onayından önce planlama veya programlama sürecinin başlangıcından itibaren çevresel değerlerin plan ve programa bütünleşmesini sağlamak, plan ya da programın olası çevresel etkilerini en aza indirmek ve karar vericilere yardımcı olmak üzere katılımcı bir yaklaşımla sürdürülen ve yazılı bir raporu da içeren çevresel değerlendirme çalışmaları ifade eder.
Çevre yönetimi nedir?
“Çevre yönetimi” idari, teknik, hukuki, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel araçları kullanarak doğal ve yapay çevre unsurlarının sürdürülebilir kullanımını ve gelişmesini sağlamak üzere yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeyde belirlenen politika ve stratejilerin uygulanma bütünüdür.
Epidemiyoloji nedir?
“Epidemiyoloji” toplumda sağlıkla ilgili olayları kişi, yer ve zaman özelliklerine göre inceleyen nedenlerini araştıran ve olayların önlenmesi için uygun çözüm yollarını belirleyen yöntemler bütünü olarak tanımlanır.
Epidemiyolojinin temel amacı nedir?
Epidemiyolojinin temel amacı, hastalıkların kontrolü ve önlenmesi hedefiyle toplumdaki sağlık sorunlarının teşhis edilmesi, hastalıkların seyrinin incelenmesi, nedenlerinin ortaya çıkarılması ve korunma yollarının saptanmasıdır.
Toksisite araştırmaları ne demektir?
Kimyasal madde ile biyolojik sistemlerin teması sonucunda hücredeki fonksiyonel ve yapısal değişmenin niteliği ve ölçüsünün belirlenmesi çalışmaları “toksisite araştırmaları” olarak tanımlanır.
Zehirlilik nedir?
Zehirli olarak tanımlanan bir maddenin, belirli bir konsantrasyondan fazla olarak su ortamında bulunmasıyla insan sağlığını, çeşitli indikatör organizmaların sağlığını ve ekosistem dengesini tehdit etmesi ve akut veya kronik hastalıklara, teratojenik, genetik bozulmalara ve ölümlere yol açması özelliği “zehirlilik” ya da “toksisite terimi” ile ifade edilir.
Kimyasalların ve kirleticilerin toksisitesinin belirlenmesinde en önemli kavram nedir?
Kimyasalların ve kirleticilerin toksisitesinin belirlenmesinde en önemli kavram “doz-cevap ilişkisi”dir.
Akut toksisite testi nedir?
Her maddenin biyolojik sistemlerde etki gösterdiği minimum bir derişim değeri vardır. Bu değer, hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda belirlenmekte ve belirlenen faktörler ile çarpılarak insan vücudu için kimyasal veya kirleticinin toksik derişimleri belirlenmektedir. Kirletici veya kimyasalın tek dozla alınan cevap ilişkisi akut toksisite testidir.
En sık kullanılan akut toksisite testleri nelerdir?
En sık kullanılan akut toksisite testleri, minimum letal doz (MLD) ve letal doz50 (LD50 ) tayinidir.
Balık biyodeneyi nedir?
Atık suların “indikatör organizma” olarak kullanılan türden balıklar üzerindeki zehirlilik etkisini saptamaya yarayan, atık suların değişik seyreltilerinde 48 saat, 72 saat, 96 saat gibi belirli süreler sonunda balıkların sağ kalma yüzdelerinin belirlenerek zehirliliğin, seyrelti oranları ile ilişkili olarak ifade edilmesini sağlayan standart deneydir.
Endüsritiyel hijyen nedir?
Endüstriyel hijyen, iş yerindeki çalışma koşullarına bağlı olarak oluşan, hastalığa neden olan, sağlık ve iyilik hâlini bozan, çalışanlar ve toplumdaki bireyler arasında önemli ölçüde huzursuzluk ve verimsizlik yaratan çevresel etmenleri ve stresleri gözlemleyen, değerlendiren ve kontrol altına alan bilim dalıdır.
Çevre kirliliği küresel boyutta hangi sorunlara sebep olmaktadır?
Çevre kirliği küresel boyutta; küresel ısınma, iklim değişikliği, sera gazları ve ozon tabakasının incelmesi sorunlarını yaratmaktadır.
Çevre kirliliği bölgesel boyutta hangi sorunlara sebep olmaktadır?
Bölgesel boyutta karşılaşılan sorunlar; kentleşme, ulaşım, enerji üretimi, su temini ve hava kirliliği konularında yaşanmaktadır.
Çevre kirliliği yerel boyutta hangi sorunlara sebep olmaktadır?
Yerel boyutta oluşan katı ve tehlikeli atıklar, haşereler ve pestisitler, iç ortam havası kirleticileri, gıda güvenliği, iş yeri sağlığı ve radyasyon halk sağlığı açısından önemlidir.
Halk sağlığını etkileyen çevresel faktörler nelerdir?
Halk sağlığını etkileyen çevresel faktörler; içme suyu kirliliği, sıvı atıklar, hava kirliliği, toprak kirliliği, katı atıklar, enerji üretiminden kaynaklanan sorunlar, gürültü kirliliği, radyasyon ve afetler olarak sıralanabilir.
Çevre kirliliğinin ilk göstergeleri nelerdir?
Çevre kirliliğinin ilk göstergeleri genellikle duyusal ve estetik algılama sistemlerine hitap eden renk, tozuma, çamur, bulanıklık, görüş mesafesi gibi faktörler, görüntü kirliliği, ses kalitesi, koku kalitesi gibi parametrelerdir.
Çevre kalitesindeki bozulmaları ve çevre kirlenmesini önlemek için neler yapılmalıdır?
Çevre kalitesindeki bozulmaları ve çevre kirlenmesini önleme ve onarmak için etkin çevre politikaları, yasal düzenlemeler, etkin planlama ve pratik uygulamalar, etkin ve verimli kaynak kullanımı, çevresel etki değerlendirme sürecinde sürecin yönteme uygun sürdürülmesi, çevre konusunda teknolojik araştırma-geliştirme faaliyetlerine önem verilmesi ve ayrılan yatırımların arttırılması, çevre kirliliğinin maliyetinin göz önüne alınarak çevre ekonomisi açısından çevreyi kirletmeyen yeni yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması gibi önlemler yer almaktadır.
Kirliliğin önlenmesi veya azaltılmasında, ham madde ve yakıtta kontrol, proseste veya işletmede kontrol ve uygun arıtım sistemlerinin seçilmesi kritik önem taşımaktadır.
Çevresel sağlık etiği hangi kavramlar üzerinde yoğunlaşmaktadır? Açıklayınız.
Çevresel sağlık etiği “sürdürülebilirlik” ve “küresel sağlık” olarak iki önemli düşünce üzerinde yoğunlaşmaktadır. Sürdürülebilirlik, insan faaliyetlerinde yüksek talep gören doğal kaynakların uzun vadede en az tahribat ile kullanımını ifade ederken küresel sağlık, bölgesel sağlık sorunlarının küresel çapta etkilerini dikkate almaktadır. Bu bağlamda çevresel sağlık etiği, gelecek nesillerin kendi sağlık gereksinimlerini karşılamasına izin veren sürdürülebilir çevresel sağlık çalışmalarını sağlamasını temel almaktadır.
İçme suyu kaynaklarının kirlenmesine neden olan faktörler nelerdir?
Son yıllarda nüfusun hızlı artışı, plansız endüstrileşme ve bilinçsiz bir şekilde tarımsal kimyasalların kullanılması, katı atıkların gerektiği gibi uzaklaştırılmaması, atık suların istenilen kalitede arıtılmaması veya arıtılmadan alıcı ortama verilmesi ve benzeri faaliyetler, içme suyu kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır.
Su kirliliğinin sebepleri arasında yer alan mikroorganizmalar en basit yaklaşımla, boyutları 1 ile 100 mm arasında değişen, mikroskobik boyutlarda küçük organizmalar; olarak tanımlanabilir. Sulara özellikle insan ve hayvan dışkılarıyla karışan hastalık yapıcı (patojen) bakterilerin ve virüslerin önemli bir sağlık riski oluşturduğu bilinmektedir. Patojenler; hastalar ve hastalık taşıyıcılardan, idrar ve dışkı yoluyla su ortamlarına ulaşırlar. Su kaynaklarının hijyenik açıdan emniyetli olabilmesi için suyun fekal (dışkı veya idrarla) kirlenmeye maruz kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İçme suyu kirliliğinin sebep olduğu sağlık sorunları nelerdir?
Özellikle ılıman ve sıcak iklimlerde insan ve hayvan dışkısı ile kirlenen sularda bol miktarda mikroorganizma bulunur. Aynı şebekeden su temin eden insanların enfekte olmaları nedeniyle salgınlar çıkar. Tifo, kolera, viral hepatit bu gruba giren enfeksiyon hastalıklarıdır.
Suyu çok kıt olan yörelerde kişisel hijyenin sürdürülmesi güçleşir. Vücudun, yiyecek maddelerinin ve giysilerin yıkanmayışı nedeniyle hastalık yayılma olasılığı artar. Trahom ve bazı bağırsak hastalıkları (basilli dizanteri) bu gruba girer. Bu hastalıkların önlenebilirliği, kullanılan su miktarının arttırılması ile ilişkilidir.
İçme suyu kirliliğinin nedenleri nelerdir?
Doğal sular, hidrolojik çevrim esnasında çeşitli maddelerin çözünmesi ve suyun bu çevrim sırasında temas ettiği katı, sıvı ve gaz reaksiyonları sonucunda belirli bir kimyasal özellik kazanır. Bu özellikler deniz sularında ve tatlı sularda farklılık göstermektedir. Doğal suların kirlenmesi, alıcı ortam olarak kullanılması ya da insanların sıvı atıkları boşaltmaları sonucunda gerçekleşir. Su kirlenmesinin başlıca kaynakları; evlerden gelen kullanılmış sular, sanayi kuruluşları tarafından su yataklarına verilen sıvı atıklar, tarım alanlarından gelen azot ve fosfor içeriği zengin sulama sularının sızıntıları, erozyon toprağı taşıyan yağmur suları ve vahşi depolama alanlarından sızan çöp sızıntı sularıdır.
Su kirleticileri nelerdir?
Su kirleticileri;
- Organik kirleticiler,
- Patojen mikroorganizmalar,
- Besi maddeleri,
- Sentetik organik kirleticiler,
- Petrol kökenli kirleticiler,
- İnorganik kirleticiler,
- Sediment kökenli kirleticiler,
- Radyoaktif kirleticiler ve
- Atık ısı
olarak sıralanabilir.
Organik kirleticiler nelerdir?
Karbon, hidrojen, azot ve fosfor elementlerini içeren, su bünyesine evsel atıklar, hayvan atıkları, tarımsal faaliyetler ve canlı ölümleri sonucunda karışan, canlı kökenli kirleticilerdir.
Aerobik parçalanma nedir?
Organik maddenin suda biyolojik olarak parçalanması sırasında; ortamda bulunan bakteriler, suda bulunan çözünmüş hâldeki oksijeni kullanarak yeni hücreler ve enerji üretirler. Bu olay “aerobik parçalanma” olarak tanımlanır.
Anaerobik parçalanma nedir?
Zamanla mikroorganizma tarafından tüketilen oksijen miktarı, atmosferden kazanılan miktarından daha fazla olur ve ortamda oksijensiz koşullarda yaşayan mikroorganizmalar çoğalır. Organik maddenin mikroorganizmalar tarafından oksijensiz ortamda parçalanması olayına “anaerobik parçalanma” adı verilir.
Mikrobiyal kirlenme nedir?
Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi ve dolayısıyla mikrobiyolojik yapının bozulması “mikrobiyal kirlenme” olarak tanımlanmaktadır.
Mikrobiyolojik kirlenmeye neler yol açar?
Tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon sularında bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalar toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların mikrobiyolojik kirlenmesine yol açmaktadır.
Sentetik organik kirleticiler nelerdir?
Bu kirleticilerin başında plastikler, tarım ilaçları, pestisitler, deterjanlar ve besin katkı maddeleri gelir. Bu kirleticiler biyolojik olarak ayrışamadıklarından suda uzun süre kalır ve birikme özelliği gösterirler. Suya kötü renk ve tat verirler. Çok düşük derişimlerde bile sudaki canlılar için toksik etki gösterebilirler.
Asidite nedir?
“Asidite” genel anlamıyla bazları nötralize etme kapasitesi olarak tanımlanabilir.
Asiditenin sağlık açısından önemi nedir?
Asidite , sağlık açısından önemli sorunlara yol açmaz. CO2, maden suyu, gazoz ve bira gibi içeceklerde, doğal sulardaki derişiminden çok yüksek derişimlerde mevcuttur ve ciddi sağlık sorunları yarattığı gözlenmemiştir. Mineral asiditesine sahip sular, zaten içilemeyecek kadar kötü tatlı olduklarından içme suyu olarak kullanım alanları mevcut değildir.
Asiditesi yüksek sularda hangi işlemler yapılır?
Asiditesi yüksek sular, aşındırıcı (corrosive) karakter taşırlar. Bu yüzden aşındırıcı karakterlerini gidermek için belli işlemlerden geçirilmeleri gerekir. Pek çok doğal su kaynağında (özellikle yeraltı sularında) asiditenin nedeni CO2 dir. Asiditenin derecesinin belirlenmesi, hangi giderme işleminin (havalandırma, kireç veya sodyum hidroksit eklenmesi) uygulanacağının tasarlanması için gereklidir.
Alkalinite nedir?
“Alkalinite” suyun asit nötralize etme kapasitesi olarak tanımlanır. Titre edilebilen bütün bazların toplamıdır.
Karbonat sertliği nedir?
Kimyasal olarak karbonat ve bikarbonat alkalinitelerine eş değer olan sertliğe “karbonat sertliği” adı verilir. Karbonat sertliğinin özel olarak ayrılmasının nedeni, bu sertliğe neden olan karbonat ve bikarbonat iyonlarının yüksek sıcaklıklarda çökelti oluşumuna neden olmalarıdır. Karbonat sertliği, uzun süreli kaynatma ile giderilebildiğinden (ancak kazan taşı oluşumu göz önüne alınmalıdır) “geçici sertlik” olarak da adlandırılır.
Kalıcı sertlik nedir?
Toplam sertliğin karbonat sertliğinin dışında kalan kısmı ise “karbonat olmayan sertlik” veya “kalıcı sertlik” olarak ifade edilir. Bu sertliğe yol açan anyonlar; sülfatlar, klorürler ve nitratlardır ve bu sertlik kaynatma ile giderilemez.
Ağır metal terimi ne tür metalleri kapsar?
“Ağır metal” terimi genel olarak yüksek yoğunluklu ve düşük konsantrasyonda dahi önemli zehirli etkiler gösterebilen her türlü metal için kullanılabilmektedir. Önemli ağır metallere örnek olarak; civa (Hg), kadmiyum (Cd), arsenik (As), krom (Cr), talyum (Tl), ve kurşun (Pb) verilebilir.
Bölgesel ağır metal kirlenmesi nedir?
“Bölgesel ağır metal kirlenmesi” belirli bir alandaki ağır metal konsantrasyonunun, endüstriyel aktiviteler gibi emisyon kaynakları sebebiyle toprağın doğal bileşiminin çok üzerine çıkması olayıdır.
Ağır metal zehirlenmeleri neden kaynaklanmaktadır?
“Ağır metal zehirlenmeleri” ağır metallerin içme suyuna bulaşması (kurşun içeren su boruları), emisyon kaynaklarına yakın yerlerde solunum veya bu bölgelerdeki yiyeceklerden meydana gelebilmektedir. Ağır metaller, biyobirikim özellikleri sebebiyle tehlike arz etmektedirler.
Biyobirikim nedir?
“Biyobirikim” canlı bünyesindeki metal konsantrasyonunun zaman içerisinde çevrede bulunan metal konsantrasyonunun da üzerine çıkması olayıdır.
Çevre mühendisliği açısından en önemli fosfor bileşikleri nelerdir?
Çevre mühendisliği açısından en önemli fosfor bileşikleri; ortofosfatlar, polifosfatlar ve organik fosfatlardır.
Ötrofikasyon nedir?
Suların besi maddelerince, özellikle azot ve/veya fosfor bileşiklerince kirlenmesi; alg ve daha yüksek yapılı bitkilerin üremesini hızlandıracak, böylece sudaki canlıların dengesini bozacak ve su kalitesinde istenmeyen bozulmalara yol açacak şekilde zenginleşmesi “ötrofikasyon” olarak tanımlanmaktadır.
Klorür açısından zengin ve fakir su kaynakları nelerdir?
Yüksek bölgelerdeki ve dağlardaki kaynak suları klorür açısından oldukça fakirken nehir ve yeraltı suları genellikle bol miktarda klorür içerirler. Deniz ve okyanuslar, söz konusu bu büyük su kütlelerine boşalan doğal suların kısmi buharlaşmasından kaynaklanan kalıntıları barındırırlar. Dolayısıyla deniz ve okyanuslarda klorür seviyesi oldukça yüksektir.
İçme suyu arıtımında kullanılan süreçler nelerdir?
Yüzey suları için en yaygın arıtım tesisleri, kum yataktan hızlı süzdürme ve kireç soda yumuşatma tesisleridir. Yüzey suları için bazı durumlarda kum yataktan yavaş süzdürme tesisleri de kullanılır. Yeraltı suları genellikle yüzey sularından daha iyi niteliktedir ve bunun sonucu olarak en yaygın arıtım tesisleri; gaz sıyırma, klorlama tesisleri ve kireç soda ya da iyon değişimi şeklindeki yumuşatma tesisleridir.
Yeraltı suları, yüksek kaliteli sular olması nedeniyle yalnızca aşırı doygun miktarlarda bulunduğunda karbondioksit gibi gazların giderilmesi için “gaz sıyırma” ve dağıtım sistemlerinde kalıntı klor sağlayacak “klorlama” işlemini içerir.
Bazı yüzey sularının arıtımında, ızgaradan geçirme, ön çöktürme, havalandırma, soğurma ve ön klorlama gibi “ön arıtım” gerekli olabilir. Bazı yeraltı sularının arıtımında, havalandırma gibi ön arıtımlar istenebilir. Bazı nehirlerin suyu, arıtımdan önce ön çökeltmeye gerek duyulabilecek bulanıklık ve koliform sayısına sahip olabilir. Özellikle yeraltı sularından karbondioksit, hidrojen sülfür gibi istenmeyen gazlar ile demir ve manganın uzaklaştırılmasında “gaz sıyırma” ve “havalandırma” işlemi uygulanır. Havalandırma genellikle ardışık basamaklar (kaskat), çok tepsili havalandırıcılar, püskürtme uçları ya da sıkıştırılmış kabarcıklı hava tankları ile gerçekleştirilir.
Dezenfeksiyon nedir?
“Dezenfeksiyon”; patojenik mikroorganizmaların inaktive edilmesi olarak tanımlanır.
Dezenfektan nedir?
“Dezenfektan”; klor dioksit, klor amin ve ozon gibi patojenik mikroorganizmaları öldürmek ya da inaktive etmek amacıyla suya ilave edilerek dağıtılan oksidan madde veya suda bulunan patojenik mikroorganizmaları öldüren fiziksel veya kimyasal proseslerdir.
Atık su nedir?
Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri kısmen veya tamamen değişmiş sular ile maden ocakları ve cevher hazırlama tesislerinden kaynaklanan sular ve yapılaşmış kaplamalı ve kaplamasız şehir bölgelerindeki cadde, otopark ve benzeri alanlardan, yağışların yüzey veya yüzeyaltı akışa dönüşmesi sonucunda gelen sular “atık su” olarak tanımlanır.
Atık su kaynakları nelerdir?
Faaliyet ve üretimleri nedeniyle atık suların oluşumuna yol açan konutlar, ticari binalar, endüstri kuruluşları, maden ocakları, cevher yıkama ve zenginleştirme tesisleri, kentsel bölgeler, tarımsal alanlar, sanayi bölgeleri, tamirhaneler, atölyeler, hastaneler ve benzeri kurum, kuruluş ve işletmeler ve alanlar “atık su kaynakları”dır.
Endüstriyel atık sular nasıl sınıflandırılır?
Endüstriyel atık sular kabaca organik ve inorganik atık sular şeklinde sınıflandırılır.
En yaygın evsel atık su arıtım tesisleri nelerdir?
En yaygın evsel atık su arıtım tesisleri; birincil ve ikincil arıtım tesisleri, üçüncül arıtım tesisleri ve fiziksel-kimyasal artım tesisleridir. “Birincil arıtım” atık suda bulunan askıdaki katıların önemli bir miktarını uzaklaştırır. Toplanan katılar, çoğu durumda daha uygun şekilde uzaklaştırılmak üzere işlem görmelidir. “İkincil arıtım” kalan organik askıda katıların ve organik çözünmüş katıların biyolojik yükseltgenmesinden oluşur. Atık su arıtımında arıtım derecesi, atık suyun özellikleri ve arıtılacak suyun sahip olması gereken deşarj standartlarına bağlı olmakla birlikte sıklıkla ızgaralar, kum tutucu, birincil çökeltme, aktif çamur arıtımı ve klorlamadan oluşan bir aktif çamur tesisi kullanılmaktadır. İkincil arıtımdan çıkan suyun “üçüncül arıtımı” suyun niteliğinin iyileştirilmesi için daha fazla arıtım sağlar. Bir üçüncül arıtıma sahip bir tesis, kireçle pıhtılaştırma, yumaklaştırma, çökeltme, çökeltme, çok ortamlı filtreden süzme, karbonda soğurma ve kırılma noktası klorlaması birimlerinden oluşur.
Atık su arıtım yöntemleri nelerdir?
Atık su arıtımında kullanılan yöntemler fiziksel yöntemler, kimyasal yöntemler, biyolojik yöntemler ve ileri arıtım yöntemleri olarak özetlenmiştir.
Atık su arıtımında kullanılan fiziksel yöntemler nelerdir?
Fiziksel yöntemler; ızgaralar, kum tutucular, yağ tutucular, dengeleme havuzları, yüzdürme sistemleri ve çöktürme tankı ve havuzlarıdır.
Atık su arıtımında kullanılan kimyasal yöntemler nelerdir?
Kimyasal yöntemler; nötralizasyon, koagülasyon ve flokülasyondur.
Atık su arıtımında kullanılan biyolojik yöntemler nelerdir?
Biyolojik yöntemler; aktif çamur, damlatmalı filtreler ve stabilizasyon havuzlarıdır.
Atık su arıtımında kullanılan ileri arıtım yöntemleri nelerdir?
İleri arıtma yöntemleri; azot giderme, fosfor giderme, filtrasyon, adsorbsiyon, iyon değiştirme, ters osmoz ve ultrafiltrasyondur.
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ne zaman yürülüğe girmiştir? Amacı nedir?
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik 17.02.2015 tarihinde ve 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürülüğe girmiştir. Bu Yönetmeliğin amacı; insani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu ile suların kalite standartlarının sağlanması, kaynak suları ve içme sularının istihsali, ambalajlanması, etiketlenmesi, satışı, denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Bu yönetmelik; kaynak suları, içme suları ve içme-kullanma suları ile ilgili hükümleri kapsar. Ancak doğal mineralli sular, kaplıca ve içmece suları ile tıbbi amaçlı suları kapsamaz.
Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği ne zaman yürürlüğe girmiştir? Kapsamı nedir?
Su ve çevresinde tehlikeli maddelerden kaynaklanan kirliliğin tespiti, önlenmesi ve var olan kirliliğin kademeli olarak azaltılması amacıyla 26.11.2005 tarihinde 26005 sayılı Resmî Gazete’de Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik; yüzeysel sularda, Haliç sularında, bölgesel sularda kirliliğe neden olan tehlikeli maddelerin belirlenmesi, kirlilik azaltma programlarının oluşturulması, kirliliğin önlenmesi ve izlenmesi, suya deşarj edilen tehlikeli maddelerin envanterinin yapılması, deşarj standartları ve kalite kriterlerinin belirlenmesi ile ilgili teknik ve idari esasları kapsamaktadır.
Kentsel Atık Su Arıtımı Yönetmeliği ne zaman yürürlüğe girmiştir? Kapsamı nedir?
Kentsel atık suların toplanması, arıtılması ve deşarjı ile belirli endüstriyel sektörlerden kaynaklanan atık su deşarjının olumsuz etkilerine karşı çevreyi korumak amacıyla 08.01.2006 tarihinde 26047 sayılı Resmî Gazete’de Kentsel Atık Su Arıtımı Yönetmeliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik, kanalizasyon sistemlerine boşaltılan kentsel ve belirli endüstriyel atık suların toplanması, arıtılması ve deşarjı, atıksu deşarjının izlenmesi, raporlanması ve denetlenmesi ile ilgili teknik ve idari esasları kapsamaktadır.
Hava kirliliği nedir?
Hava kirliliği, atmosferde toz, gaz, duman, koku, su buharı şeklinde bulunabilecek olan kirleticilerin insan ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verici miktarlarda yükselmesi olarak tanımlanmaktadır.
Atmosfer nedir? Tabakaları nelerdir?
Atmosfer: Yer yüzeyini saran ve kalınlığı 120 km’ye ulaşan %78’i azot, %21’i oksijen ve % 1’i diğer gazlardan oluşan gaz karışımıdır. Atmosfer; troposfer, stratosfer, mezosfer ve iyonosfer tabakalarından oluşmaktadır.
Hava kirliliği atmosferin hangi tabakasında görülür?
Troposfer tabakası, canlı faaliyetlerinin olduğu tabakadır ve hava kirlenmesi denilince akla gelen troposfer tabakasındaki kirlenmedir.
Hava kirliliğinin sebep olduğu sağlık sorunları nelerdir?
Havanın taşıdığı partiküller, ozon, karbon monoksit, kükürt dioksit, doymamış hidrokarbonlar, aldehitler ve kanserojen kirleticiler insan solunum yollarını etkileyerek normal mekanizmasını bozar; bronşlarda iltihaplara ve daralmalara sebep olur; bu değişmeler sonucunda kronik bronşit ve anfizem gibi rahatsızlıklar meydana gelir. Ayrıca kirli hava, nefes darlığına yol açar. Araştırmalar, akciğer kanserinin meydana gelmesinde ve artmasında hava kirliliğin önemli bir rolü olabileceğini göstermektedir.
Hava kirliliğinin kaynakları nelerdir?
Hava kirliliğinin kaynakları birincil ve ikincil kirleticiler olarak ikiye ayrılmaktadır. Kirleticinin canlı veya cansız eşya üzerinde direkt etki etmesi olayına “birincil kirlenme”, kirleticinin değil de çeşitli reaksiyonlar sonucu meydana gelen ürünlerin canlılar ve cansız eşya üzerinde etki meydana getirmesi “ikincil kirlenme”dir.
Hava kalitesi nedir?
İnsan ve çevresi üzerine etki eden, hava kirliliğinin göstergesi olan, çevre havasında, mevcut hava kirleticilerin artan miktarıyla azalan kalitesini ifade etmektedir.
Hava kirleticileri nelerdir?
Atmosfere verilen başlıca kirleticiler; partiküller, karbon monoksit, azot oksitler, kükürt oksitler, hidrokarbonlar ve diğer kirleticilerdir.
Asit yağmurlarının sebebi nedir?
Asit yağmurlarına, azot oksitler ve kükürt oksitler neden olmaktadır. Bu gazlar, atmosferde bulunan su ile reaksiyona girerek sülfürik asit ile nitrik asidi oluşturur ve yağmur olarak yeryüzüne iner.
İnversiyon nedir?
Güneş ışınları uzaydan gelerek atmosferin dıştan içe yoğunlaşan tabakalarından geçerken yansıtılır, soğurulur ve geçirilir. Bu olaylar sonucunda yer kürenin ısınması gerçekleşir ve sıcaklık, yer kabuğuna en yakın kısımlarda en fazla iken yerden uzaklaştıkça azalır. Bu sıcaklık değişimleri sayesinde düşey hava hareketleri oluşarak ısınan hava yükselir ve onun yerini soğuk hava alır. Bu durumun tersine yerden yükseldikçe sıcaklığın artması olayına “inversiyon” denir.
Hava kirlenmesi kontrolünün aşamaları nelerdir?
Hava kirlenmesi kontrolü çalışmaları; kaynakların düzeltilmesi, toplama, soğutma, arıtma ve dağılma aşamalarını içermektedir.
06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği yürürlüğe konmasının amacı nedir?
Hava kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini önlemek veya azaltmak için hava kalitesi hedeflerini tanımlamak ve oluşturmak, tanımlanmış metotları ve kriterleri esas alarak hava kalitesini değerlendirmek, hava kalitesinin iyi olduğu yerlerde mevcut durumu korumak ve diğer durumlarda iyileştirmek, hava kalitesi ile ilgili yeterli bilgi toplamak ve uyarı eşikleri aracılığı ile halkın bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği yürürlüğe konmuştur.
Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği yürürlüğe konma amacı nedir?
Konut, toplu konut, kooperatif, site, okul, üniversite, hastane, resmi daireler, iş yerleri, sosyal dinlenme tesisleri, sanayide ve benzeri yerlerde ısınma amaçlı kullanılan yakma tesislerinden kaynaklanan is, duman, toz, gaz, buhar ve aerosol hâlinde dış havaya atılan kirleticilerin hava kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve denetlemek amacıyla 13.01.2005 tarih ve 25699 sayılı Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği yürürlüğe konmuştur.
Toprak kirliliğine neden olan etmenler nelerdir?
Toprak kirlenmesine neden olan bileşenler; yer altı deponi sahalarından sızmalar, pestisit uygulamaları, kirlenmiş suların toprak tabakalarına sızması, petrol ve yakıt dökülmeleri, atık depolama tanklarından gerçekleşen sızmalar ve endüstriyel atıkların doğrudan toprağa atılmasıdır. Toprak kirlenmesinde petrol kaynaklı hidrokarbonlar, solventler, pestisitler ve kurşun gibi ağır metallerle karşılaşılmaktadır.
Toprak kirliliğinin önlenmesinde uygulanan yöntemler nelerdir?
Toprak kirliliğinin önlenmesinde uygulanan yöntemler; katı atıkların uygun alanlarda ilgili yönetmelik uyarınca belirtilen esaslara göre bertaraf edilmesi, evsel ve endüstriyel atık suların en uygun arıtım yöntemiyle arıtılarak alıcı ortama verilmesi ve sonrasında sulama suyu olarak kullanılması, gübre ve tarım ilaçlarının bilinçli kullanımı ve toplumsal bilincin arttırılmasıdır.
Toprak kirliliğinin arıtımında özellikle metal kirleticileri için çökelme prosesi, organik maddeler için biyolojik ayrışma prosesi, iyonik karakterli maddeler için adsorpsiyon prosesi kirleticilerin giderilmesinde veya miktarının azaltılmasında kullanılan yöntemlerdir. Kirlenmiş toprakların temizlenmesi, insan ve çevre sağlığına yönelik zararların önlenmesini sağlamak amacıyla kirlenmiş toprak sahalarındaki kirleticilerin giderilmesidir.
Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmeliğin yürürlüğe konma amacı nedir?
Alıcı ortam olarak toprağın kirlenmesinin önlenmesi, kirlenmenin mevcut olduğu veya olması muhtemel sahaları ve sektörleri tespit etmek, kirlenmiş toprakların ve sahaların temizlenmesi ve izlenmesi esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde belirlemesi amacıyla 08.06.2010 tarih ve 27605 sayılı Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik yürürlüğe konmuştur. Bu Yönetmelik; toprak kirliliğinin önlenmesi, kirlenmenin mevcut olduğu veya olması muhtemel sahaların ve sektörlerin tespiti, kayıt altına alınması, kirlenmiş toprakların ve sahaların temizlenmesi ve izlenmesine ilişkin teknik ve idari usul ve esasları kapsamaktadır.
Oluştukları yerlere göre atık çeşitleri nelerdir? Açıklayınız.
Evsel katı atıklar: Günlük faaliyet sonucunda ev ortamında üretilebilecek tehlikeli ve zararlı özellik taşımayan her türlü atık, evsel katı atıklardır. Yiyecek atıkları, ev eşyası atıkları, ambalaj malzemeleri (cam şişeler, kâğıt, karton, teneke kutular), yakacak atıkları (kül) bunlardan bazılarıdır.
Tehlikeli atıklar: Teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan, çevre ve insan sağlığını tehdit eden endüstriyel nitelikli atıklardır. Endüstriyel atıkların tehlikeli ve zararlı özellik taşıyanları “tehlikeli atık” olarak adlandırılır. Rafineriler, enerji santralleri, yiyecek endüstrisi, oyuncak endüstrisi, ilaç fabrikaları bunlardan bazılarıdır.
Tıbbi atıklar: Hastane ve benzeri sağlık kuruluşlarından kaynaklanan ve pek çok hastalığa sebep olabilen atıklardır. Bunlar özelliklerine göre üç gruba ayrılır: Pataoljik atıklar, kesiciler ve ecza atıkları. Patolojik atıklar; doku, organ, vücut parçaları, kan ve vücut sıvılarından oluşan atıklardır. Kesiciler; iğne uçları, enjektörler, bisturiler, jiletler, kırık camlar vb. atıklardır. Ecza atıkları; kullanma tarihleri geçmiş veya kullanılmayan ilaç, aşı ve serumlardır.
Piller: İçerdikleri ağır metallerden dolayı toprak ve su kirliliğine neden olan atıklardır.
Arıtma çamurları: Evsel ve endüstriyel arıtma tesislerinden çıkan atıklardır.
Atık yağlar: Ev, iş yeri ve sanayi kuruluşlarında kullanıldıktan sonra uzaklaştırılmak istenen yağlardır.
Hafriyat toprağı: İnşaat ve yıkıntı atıkları, inşaat öncesinde arazinin hazırlanması aşamasında yapılan kazı ve benzeri faaliyetler sonucunda oluşan toprak ile konut, bina, köprü, yol vb. yapıların inşası veya tamiratı, tadilatı, yenilenmesi, yıkımı ya da doğal bir afet sonucunda ortaya çıkan atıklardır.
Katı atıkların çevreye zararları nelerdir?
Katı atıkların çevreye zararları genel olarak;
-
Sızıntı sularının yüzey sularına geçmesi,
-
Depo gazlarının atmosfere geçmesi,
-
Depo gazlarının yandan yer altına geçmesi,
-
Tozun rüzgarla atmosfere karışması,
-
Zararlı maddelerin bitki ve gıda maddelerine geçmesi,
-
Doğrudan (direkt) temasta bulunulması,
-
Epidemik (bulaşıcı) hastalıkların yayılması,
-
Hoş olmayan kokuların yayılması,
-
Sinek, fare vb. haşerenin çoğalması şeklinde özetlenebilir.
Katı atıkların bertaraf edilmesinde kullanılan yaygın yöntemler nelerdir?
Katı atıkların bertaraf edilmesinde kullanılan yaygın yöntemler, kompostlaştırma, düzenli depolama, yakma ve pirolizdir.
Düzenli depolama tesisleri nasıl sınıflandırılır?
Düzenli depolama tesisleri için üç tip sınıflandırma yapılmaktadır.
I. sınıf düzenli depolama tesisi: Tehlikeli atıkların depolanması için gereken altyapıya sahip tesislerdir. II. sınıf düzenli depolama tesisi: Belediye atıkları ile tehlikesiz atıkların depolanması için gereken altyapıya sahip tesislerdir. III. sınıf düzenli depolama tesisi: İnert atıkların depolanması için gereken altyapıya sahip tesislerdir.
Gürültü kaynakları nelerdir?
Gürültü; kara, hava, deniz yolu ulaşımı, endüstriyel faaliyetler, inşaat çalışmaları, eğlence merkezleri ve buna benzer kaynaklarda meydana gelmektedir. Bu kaynaklar, noktasal kaynak, düzlem kaynak ve çizgi kaynak olarak sınıflandırılabilir.
Gürültünün insan sağlığına etkileri nelerdir?
Gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkileri, gürültünün şiddeti ve maruz kalma süresine bağlıdır. Yüksek şiddetli gürültüler, insan işitme organında ani rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Düşük şiddetli gürültülere sürekli maruziyet durumlarında ise kronik problemler meydana gelmektedir. Gürültü insanda, huzursuzluk, sözlü iletişimde aksamalar, çalışma etkinliğinin azalması, uykusuzluk, davranış bozukluğu, öğrenme etkinliğinin azalması, sesler arasındaki nitelik farklılıklarının belirlenememesi, problem çözme yeteneğinde azalma, kalp atış hızı, solunum sayısı ve kan basıncında artışa neden olmaktadır.
Gürültü kontrolü için kullanılan yöntemler nelerdir?
Gürültü kontrolü için kullanılan yöntemler; gürültünün kaynağında azaltılması, gürültünün alıcıya ulaşmasını engellemek ve gürültüden alıcıyı korumaktır. Gürültü kontrolünde temel amaç, gürültünün kaynağında azaltılmasıdır. İkinci olarak gürültünün yayılma alanında azaltılması ve son olarak kişisel koruyucu ekipmanlar kullanılarak gürültü kontrolü gerçekleştirilir.
Açık Alanda Kullanılan Teçhizat Tarafından Oluşturulan Çevredeki Gürültü Emisyonu İle İlgili Yönetmeliğin amacı ve kapsamı nedir?
İnsan sağlığının korunması ve iç pazarın düzgün işleyişine katkıda bulunmak üzere, açık alanda kullanılan teçhizatın yarattığı gürültüye ilişkin gürültü emisyonları standartlarının uygulanması, teknik belgeler ve bilgilerin toplanması, uygunluk değerlendirme prosedürleri ve işaretleme ile ilgili usul ve esasları belirlemesi amacıyla 30.12.2006 tarihinde Açık Alanda Kullanılan Teçhizat Tarafından Oluşturulan Çevredeki Gürültü Emisyonu İle İlgili Yönetmelik 26392 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik; tarif edilen ve açık alanda kullanım amacıyla komple ünite olarak piyasada yer alan veya hizmete sokulan teçhizatı kapsamaktadır.
Çalışanların Gürültü ile İlgili Risklerden Korunmasına Dair Yönetmeliğin amacı nedir?
Çalışanların gürültüye maruz kalmaları sonucu oluşabilecek sağlık ve güvenlik risklerinden, özellikle işitme ile ilgili risklerden korunmaları için asgari gereklilikleri belirlemek amacıyla 28.07.2013 tarihinde Çalışanların Gürültü ile ilgili Risklerden Korunmasına Dair Yönetmelik 28721 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik, 20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki iş yerlerinde uygulanır.
Enerji kaynaklarının çevresel etkileri nelerdir?
Enerji üretiminde sık ve yaygın şekilde kullanılan kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yanma sürecinde yarattığı olumsuz etkiler sadece bölgesel olarak kalmamakta ve küresel olarak halk sağlığını tehdit eden boyuta gelmektedir. Bu kaynakların kullanımı sırasında ortaya çıkan sera gazları, atmosferin ısınmasına sebep olarak küresel iklim değişiklikleri sorunlarını ortaya çıkarmıştır.
Nükleer teknoloji, dünya elektrik ihtiyacının yaklaşık %20’sini karşılamakla birlikte, çevresel etkileri açısından değerlendirildiğinde; oluşan radyoaktif atıklar ve radyasyon sızıntıları sebebiyle halk sağlığı açısından tereddütle yaklaşılan bir enerji türüdür.
Radyasyon çeşitleri nelerdir?
Radyasyon; iyonize olan radyasyon ve iyonize olmayan radyasyon olarak ikiye ayrılır.
İyonize radyasyon nedir?
İyonize radyasyon; UV radyasyon, görünür ışık, infrared radyasyon, elektrik ve manyetik alanlardır. İyonize radyasyondan bahsedilirken halk sağlığı üzerinde biyolojik etkileri, birim ve doz-cevap ilişkileri ve maruziyet türleri önemlidir.
İyonlaştırıcı olmayan radyasyon nedir?
İyonlaşmaya neden olmayan elektromanyetik dalgaları ifade etmektedir. Elektromanyetik alan, elektrik ve manyetik alan bileşenleri olan dalgaların oluşturduğu alanı ifade etmektedir.