Kur’ân Sünnet Bütünlüğü
Sünnetler hangi geleceğe dayanmaktadır?
Kaynağı büyük ölçüde hadisler olması sebebiyle geleneksel anlayışta genellikle hadis ile eş anlamlı olarak kullanılan sünnet ise, hadis kitapları yanında, çeşitli siyer kaynakları, sözlü gelenek ve İslâm toplumu tarafından canlı biçimde yaşatılarak sürdürülen fiilî geleneğe dayanmaktadır.
Kur’ân ve Sünnet’i anlamanın ve aralarındaki ilişkiyi en doğru şekilde kurmanın yolu nasıl açıklanabilir?
Kur’ân ve Sünnet’i anlamanın ve aralarındaki ilişkiyi en doğru şekilde kurmanın yolu tefsir, hadis ve fıkıh bilginlerinin ortaya koyduğu usûller ve esaslara göre hareket etmekten geçer.
Kur’ânî yaşantının tâbiîn nesline aktarılmasını sağlamaya yönelik Hz. Peygamber’in yöntemi ne olmuştur?
Hz. Peygamber’in Kur’ân-ı Kerîm’i sahâbe-i kirâma lâfzen öğretmesi, fiilen uygulamalarını sağlaması ve özellikle genç nesil sahâbîleri birer ilim ehli olarak yetiştirmesi, ortaya koyduğu örneklikte görünür hâle gelmiş Kur’ânî yaşantının tâbiîn nesline aktarılmasını sağlamaya yöneliktir.
Kur’ân Sünnet bütünlüğünün en açık göstergesi nedir?
Kur’ân Sünnet bütünlüğünü en açık şekilde ortaya koyan husus, konuya ışık tutan yüzü aşkın âyeti kerîmede Hz. Peygamber’in ve Sünnetinin önemine yapılan vurgudur.
Hz. Peygamber'e itaatin kapsamı nedir?
İman sadece Allah için söz konusu iken itaat Allah’a ve Resülü’ne birlikte uymayı kapsar. Ayrıca buradaki itaat, Hz. Peygamber’e hem sağlığında hem de irtihâlinden sonra itaati kapsamaktadır.
Hz. Peygamber'in vahyi açıklaması neden gerekliydi?
Allah Teâlâ insanlara doğru yolu vahiy aracılığıyla göstermeyi istediği gibi, peygamberlerine vahyi bizzat açıklanmasını da emretmiştir. Eğer Kur’ân kâğıtta yazılı bir kitap hâlinde gönderilseydi (Enâm 6/7) inanmayan kimseler ona yine apaçık bir sihir diyeceklerdi. Kitabın mânâ ve ahkâmının açıklanması bu sebeple gerekli olup, iniş ve uygulanışı eş zamanlı olarak gerçekleşmeliydi. Hz. Peygamber’in âyetleri açıklaması bundan dolayı gerekliydi.
Allah Resülü Kur’ân âyetlerinin tefsirinde nasıl bir yol izlemiştir?
Allah Resülü pek çok vesîleyle Kur’ân âyetleri tefsir etmiştir. Ancak ders verir bir tarzda âyetleri açıklamak yerine, fırsat düştükçe ve gereği kadar açıklamada bulunmuştur. Bazen bir âyet-i kerîmeyi okurken kendiliğinden açıklar, bazen muhataplarından birinin veya Müslüman olmayan bir kimsenin sorusuna cevap vermek üzere gerekli açıklamaları yapar, bazen ortamın gereği olarak bir âyeti izah eder, bazen muhteva uyumu sebebiyle bir hadisin sonunda ilgili âyete işarette bulunur, bazen de bir sözünün ardından ona uygun âyeti hatırlatmak suretiyle âyetleri açıklardı. Bu açıklamalar bazen çok kısa bir âyetteki kapalılığı anlaşılır kılmaktadır. Sünnetin Kur’ân’ı tefsiri sadece hadisler yoluyla değil, bazen Sevgili Peygamberimizin, âyetin âyetle tefsirine işaret etmesi ve bizatihî kendisinin âyetler arasındaki irtibatı kurması şeklinde de gerçekleşmiştir.
Kur’ân Sünnet bütünlüğü bağlamında tebliğ ve beyanın görevi nedir?
Kur’ân Sünnet bütünlüğünü ortaya koyan yukarıdaki hususlara ilâve olarak özellikle bu birlikteliğin yoğunlaştığı belirli alanlar vardır. Bunların başında, ilâhî vahiy olarak kendisine bildirilen âyetleri ve diğer hususları tebliğ etmesi bu alanlardandır. Tebliğ, kendisine bildirilen bir şeyi muhataplarına haber vermek demek olup, din olarak İslâm ve ona inananların ortaya koyduğu medeniyet, ilâhî haberin tez.hürüdür. Vahyin/haberin kaynağı Allah Teâlâ, haberi getiren Cebrâil, tebliğ etmek üzere haberi alan ise Hz. Peygamber’dir.
Allah Resülü Kur’ân’ın sadece tebliğ edicisi/ulaştırıcısı değil aynı zamanda beyân edicisi (mübeyyin), açıklayıcısıdır. Kur’ân âyetlerinin bir kısmı ihtiva ettikleri mânâyı açıkça ifade etse de bir kısmı kapalı (mücmel) olup açıklanmaya muhtaçtır. Bu tür mücmel âyetler çoğu zaman hüküm ifade eden konularda olmakla birlikte, yaratılış, kader, ecel, ölüm ve sonrası, gelecekte yaşanacak olaylar, cennet, cehennem gibi gaybî konuları da içermektedir.
Hz. Peygamber'in fiili beyanı hangi hususlarda özellikle önemlidir?
Hz. Peygamber’in beyân edicilik vasfı bağlamında verilen örneklerden hareketle belirli âyetleri hadislerle açıklaması üzerinde durulmuşsa da, bu vasıf daha ziyade bilfiil beyânını da içine alır. Kur’ân âyetlerini beşerî şartlarda bir insanın hayatında gözüktüğü şekliyle ‘yaşayan’ Kur’ân’a d.nüştürmesiyle açıklaması çok daha önemlidir. Özellikle âyetlerin anlaşılmasında ihtilâfların söz konusu olduğu durumlarda s.zlü ve fiilî Nebevî beyan belirleyici olmaktadır. Ayrıca, aralarında anlam bakımından zıtlık olduğu düşünülen âyetlerin anlaşılması konusunda da Sünnet açıklayıcı hükümler koymuştur.
Bazı âyetlerde genel olarak ifade edilen ve kelimenin içeriğine dâhil bütün mânâları ifade eden bir husus, gerek âyetle gerekse hadisle tahsis edilip anlam çerçevesi daraltılabilir. Bun örnek olarak ne verilebilir?
Bazı âyetlerde genel olarak ifade edilen ve kelimenin içeriğine dâhil bütün mânâları ifade eden bir husus, gerek âyetle gerekse hadisle tahsis edilip anlam çerçevesi daraltılabilir. Bu tür tahsisler de Allah Res.lü’nün beyan etme sorumluluğuna dâhildir. Bütün dinî konulardaki açıklamaları vahiy ve ilhâmla desteklendiği için Sünnetin Kur’ân’ı tahsis etmesi mümkündür. Sözgelimi, Kur’ân, us.lüne göre boğazlanmamış hayvanların etlerini yemeyi haram kılmış (Bakara 2/173; Mâide 5/3), Allah Res.lü bu genel haram kılma emrinden denizdeki .lmüş balığı hâriç tutmuştur. Deniz suyunu kastederek söylediği: “Onun suyu temiz, içindeki ölü balık helâldir" şeklindeki meşhur hadis bunu gösterir.
Hatırlatma ve Te’kit nedir?
Allah Res.lü’nün Kur’ân’ı açıklama bağlamındaki sözlerinin bir kısmı da âyetlerin mânâsını te’kit etmek için, aynı anlamı ifade etmek üzere söyledikleridir. Hatırlatma ve te’kit, bazen aynı âyeti tekrarlamak, bağlamında yeniden söylemek, bazen mânâyı başka bir sözle ifade etmek şeklinde olur. Bu durumda sözden maksat, âyetle ifade edilen hükmün mânâsını kuvvetlendirmektir.
Hadis ilmiyle meşgul olmanın âdâbından bazıları nelerdir?
Hadis okuyan kişinin, hadis öğrenirken veya mütalaa ederken meşguliyeti hâlis bir niyete sâhip olmalı, hadis tahsilinden önce Kur’ân’ı ezberlemelidir. Hadisin şanına yakışır bir biçimde, abdestli olarak hadisleri okumalı, tartışma veya mevcut hâlini meşrulaştırma düşüncesiyle değil, öğrenip uygulamak maksadıyla, hadislerle yapıcı ve müspet bir ilişki kurmalıdır. Hadisle meşguliyeti rızık kapısı gibi görmemeli, kendisinin ve ailesinin rızkını temin için ayrı bir meslek edinmelidir...
Hadisin Rivâyet Tarîkleri ne demektir?
Hadisin, hadis kitaplarının en meşhurlarında silsile halinde nasıl geçtiğini ifade eder.
Ayetle hadisin irtibatı hangi rivâyette kurulmaktadır?
Ayetle hadisin irtibatını sâdece Tirmizî rivâyetinin kurduğu görülür
Bir hadisi doğru anlamak için ne yapmak gerekir?
Bir hadisi doğru anlamak için mutlaka bütün tarîklerini görmek ve son hükmü öyle vermek gerekir. Bu bağlamda şuna da işaret edilmelidir ki, hadisin farklı tarîklerini bir araya getirmeden bir hadisi doğru anlamanın mümkün olmayacağını ileri sürerek, bu farklı tarîkleri birleştirip yeni bir metin oluşturmaya (metin inşâsı) da kalkışılmamalıdır. Zira bu, yeni hadisler uydurma anlamına gelecek bir teşebbüs olur.
Kur'an Sünnet bütünlüğünün açık şekilde görüldüğü alanlardan biri hangisidir?
Kur’ân Sünnet bütünlüğünün en açık şekilde g.rüldüğü alanlardan biri Hz. Peygamber’in pek çok âyeti açıklamak üzere ortaya koyduğu tasarruf, beyân ve davranışlarıdır. Bu sebeple Hz. Peygamber’in Kur’ân tefsirine gerek hadis kitaplarının ‘Kit.bü’t-tefsîr’ b.lümlerinde ve çeşitli konuların içinde, gerekse rivâyet tefsirlerinde geniş biçimde yer verilmiştir.
İlahi vahiy olan Kur'an neden peyderpey indirilmiştir?
Kur’ân İlâhî vahiydir. Cebrâil vasıtasıyla peyderpey Hz. Peygamber’e indirilmiştir. Âyetlerin Hz. Peygamber’in bizzat kendisi ve İslâm toplumu tarafından tam olarak ve kalıcı biçimde uygulanması için vahiy belirli bir süreçte indirilmiştir.
Kur'an'ın emir ve yasaklarının kesintisiz ve topyekün şekilde aktarılmasında Sünnet'in önemi nedir?
Kur’ân’ın nüzül, teblîğ ve temsîli ile birlikte Müslümanlar açısından yeni bir dünya ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Kur’ân, ona inananlar için bir varlık kaynağı olma vasfına sahiptir. Aynı şekilde, Kur’ân’ın oluşturduğu bu dünyanın temel özelliklerini sürdürmesi, Müslümanların onunla irtibatının bilfiil sürmesine bağlıdır. Bu da Müslümanların Allah Resülü ile doğrudan ve kesintisiz irtibatının devam etmesi anlamına gelmektedir. Aksi halde, Kur’ân ve Sünnetin Müslüman birey için varlık kaynağı olmasından söz edilemez. Davranış, söz, düşünce ve değerin topluluktan topluluğa aktırılması ile ilâhî kelâm olan Kur’ân, Sünnet sayesinde, kesintisiz ve topyekûn aktarılan ve sürdürülen bilfiil yaşantıya dönüşmüştür.
Kur'an'da açıklanmayan ahirete yönelik hususlar için hadisin önemi nasıl açıklanabilir?
Öte yandan, ahirette karşılaşılacak bazı durumlar hakkında da Kur’ân’da yeterli bilgi bulunmamaktadır. Yine Allah Resülü’nün her âyetle ilgili mutlaka plânlı bir açıklama yapmış ve bunun bize intikâl etmiş olması da gerekmez. Zira gaybın bilgisi sadece Allah Teâlâ’ya aittir ve ancak dilediği hususları Resülüne bildirmiştir. Kıyamet, Sûr’a üflenmesi, Îsâ’nın nüzülü, Deccâl gibi hususlarda Hz. Peygamber ancak alâmetler söyleyebilir. İbâdet ve muâmelâta dair bütün âyetleri bu şekilde hakkı ile tefsir edip açıklayan Allah Resülü gaybî konuları, ahiret halleri, geçmiş peygamberlerin ibretlik tecrübeleri kendisine bildirildiği kadarıyla açıklamıştır. Öte yandan, sözgelimi k.kü itibariyle Arapça bir kelimenin dinde terim olarak hangi mânâya geldiği ancak Allah Resülü’nün bildirip uygulamasıyla anlaşılır.
Sünnetin Kur’ân’ı takyit etmesine bir örnek veriniz.
Anlamı, ifade ettiği pek çok mânâdan biriyle sınırlandırması y.nüyle Sünnetin Kur’ân’ı takyit ettiğine dair de hadisler bulunmaktadır. âyette hüküm zâhiren genel gibi görünse de hadis, mânânın içine giren fertlerden biriyle anlamı sınırlandırabilir. Söz gelimi “Artık (namazda) Kur’ân’dan kolay gelen (miktar)ı okuyun Müzzemmil 73/20” âyetini Allah Resülü “(Namazda Fâtiha’yı okumayanın namazı yoktur/ Buhârî, Ezân 95, hadis no: 763” şeklindeki ifadesiyle sınırlamıştır.