Çizgi, doku, form, şekil, renk, değer ve espas resmin elemanlarıdır.
Soru 2
İtalyanlar ve Yunanlılar Antik dönemden itibaren hangi pigment bağlayıcıları kullanmışlardır?
Çözüm Açıklaması
İtalyanlar ve Yunanlılar da Antik Dönem’den itibaren zeytinyağı ve yumurtayı bağlayıcı olarak kullandılar.
Soru 3
Aşağıdakilerden hangisi mor rengin komplementeridir?
Çözüm Açıklaması
Ana renkler ikişerli olarak ve eşit miktarlarda karıştırıldığında ortaya çıkan yeni renk karışıma katılmayan üçüncü rengin komplementeridir. Bu durumda mavi ve kırmızı karıştırıldığında mor renk ortaya çıkar. Sarı mor renk oluşturmada kullanılmaz dolayısıyla sarı morun komplementeridir.
Soru 4
Aşağıdaki ilkelerden hangisi, resmin içindeki bir veya birkaç elemanın, ilgi merkezi olarak belirlenmesi, izleyicinin hemen algılamasını sağlamak için öne çıkarılması olarak tanımlanır?
Çözüm Açıklaması
Vurgu, resmin içindeki bir veya birkaç elemanın, ilgi merkezi olarak belirlenmesi, izleyicinin hemen algılamasını sağlamak için öne çıkarılmasıdır.
Soru 5
Fotoğrafta görülen Johannes Vermeer'in "Sütçü Kadın" adlı eseri hangi konuya bağlı olarak sınıflandırılabilir?
Çözüm Açıklaması
Tür resmi 17. yüzyılda özellikle de Hollanda’da gelişmeye başladı. En tipik konularını ise orta sınıfın ve köylülerin günlük yaşamı, çalışma yaşamını ve eğlenceleri oluşturuyordu.
Soru 6
İnsanlığın sanatsal ve kültürel gelişiminin başlangıcı olarak kabul edilen ilk resimler hangi çağa aittir?
Çözüm Açıklaması
İnsanlar, yazıyı icat etmeden çok önce çeşitli amaçlarla resim yapmaya başladılar. Hangi amaçla olursa olsun insanlığın bu entelektüel üretimleri onların yaşam biçimlerini ve inançlarını yansıtan göstergeler olarak kullanılmaktadır. Bu ilk üretimler insanlığın sanatsal ve kültürel gelişiminin başlangıcı olarak ilgili araştırmaların merkezinde yer almaktadır. İnsanlar, Üst Paleolitik Çağ’da mağara duvarlarının yanı sıra kemiklerin üzerine, hayvan derisine resimler yaptılar. Ancak bu dönemden günümüze kalan örneklerin büyük çoğunluğunu taşınamaz sanat eseri olarak sınıflandırdığımız mağara duvarlarına uygulanan resimler oluşturmaktadır.
Soru 7
Ahşap panel hangi dönemde en yaygın kullanım alanına sahipti?
Çözüm Açıklaması
Rönesans’a kadar resimlerin yapılması için en yaygın kullanılan taşınabilir yüzey materyali ise ahşap panellerdi. Ahşap panel, elde edilmesi kolay bir araç olmasına rağmen, özellikle de nemli iklim koşullarında çürümeye, çatlamaya ve bozulmaya son derece duyarlı bir materyaldi.
Soru 8
Aşağıdaki ifadelerden hangisi tuval için söylenebilir?
I 15.yy dan itibaren en yaygın resim yüzeyi olarak kullanılmıştır.
II Ahşap, bez ve astar malzeme ile yapılan kolay taşınabilir resim yüzeyidir.
III Venedikli sanatçılar tarafından kullanılmaya başlayan tuval tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
IV 14.yy da İngiltere'de keşfedilmiştir.
Çözüm Açıklaması
15. yüzyıldan itibaren sanatçılar tuval kullanmaya başladılar. Sağlam bir ahşap çerçeveye gerilmiş kenevir, keten ya da pamuktan üretilmiş kumaşın jips ve tebeşir pigmentlerinden üretilmiş bir tür alçıyla (gesso) astarlanmasından oluşan tuvallerin boya için en ideal yüzey olduğunu keşfettiler. Her ne kadar tuvalin keşfi 15. yüzyılla ilişkilendirilse de sanat tarihi, daha önceki dönemlerde kumaşın bir resim yüzeyi olarak kullanıldığının örneklerini gösteriyor. Örneğin, Romalı tarihçi Pliny (M.S. 24-79), Roma İmparatoru Neron’un (M.S. 37-68) tuval üzerine yapılmış bir portresinden söz etti. İtalyanca kimi kaynaklarda da 14. yüzyılda Venedikli ressamların kumaş üzerine resim yapmayı Alman ressamlardan öğrendiği yazılmaktadır. Tuvalin ahşap panolara göre çok daha hafif olması hızlı bir şekilde ahşap panoların yerini almasına neden oldu. Böylece tuval üzerine yapılmış büyük kompozisyonlar daha kolay taşınabiliyordu. Tuval, başlangıçta özellikle Venedik’te yaygın olarak kullanıldı. Zengin bir ticaret limanı olan Venedik’teki birçok atölyede keten ve diğer kumaşlardan yapılmış yelkenler üretiliyordu. Bu nedenle de keten Venedik’te kolay bulunabiliyordu. Venedik’in nemli iklimi ahşaptan daha dayanıklı olan tuvalin popülerleşmesini tetikledi. Tuval, 16. yüzyıldan itibaren sadece Venedik’te değil tüm İtalya’da oradan da Avrupa’nın diğer sanat merkezlerinde hızlı bir biçimde yağlı boya için en çok tercih edilen yüzey hâline geldi.
Soru 9
Aşağıdakilerden hangisi boya yapımında bağlayıcı olarak kullanılmaz?
Çözüm Açıklaması
Antik Mısırlılar, pigment bağlayıcı olarak reçine, hayvan derilerinden elde ettikleri bir tür zamk (jelatin) ya da yumurta kullandılar. İtalyanlar ve Yunanlılar da Antik Dönem’den itibaren zeytinyağı ve yumurtayı bağlayıcı olarak kullandılar. Romalılar fresk resimler için kullandıkları boyayı elde etmek için limon suyu ya da süt ile saf bir kil olan kaolini karıştırarak elde ettikleri bir bağlayıcı kullandılar. Romalı ressamlar, ahşap üzerine resimler için kullandıkları boya için ise balmumu ve yumurtayı temel pigment bağlayıcısı olarak kullandılar. Bugünkü Afganistan’da yer alan mağaralarda yapılan incelemeler Budist ressamların M.S. 5. yüzyıldan itibaren yağı, pigment bağlayıcı olarak kullandıklarını kanıtlıyor. Bizans ve Orta Çağ boyunca duvar resimleri ya da elyazmalarını açıklayan resimler için kullanılan boyalar, balmumu ve yumurta kullanılarak elde edildi.
Soru 10
Renk için hangisi söylenemez?
Çözüm Açıklaması
Renkler sınıflandırılırken ana, ara, üçüncül, tarafsız, sıcak ve soğuk olarak adlandırılırlar. Ana (birincil) renkler olarak kabul edilen üç renk var: Sarı, kırmızı ve mavi. Tüm diğer renkler bu üç rengin karışımından elde edilir. Ara (ikincil) renkler, ana renklerin ikişer ikişer eşit miktarda karıştırılması sonucu ortaya çıkan renklerdir: Kırmızı ve sarının karışımından turuncu, mavi ve sarının karışımından yeşil, kırmızı ve mavinin karışımından mor elde edilir. Üçüncül renkler, bir ana ve bir ara rengin karıştırılması sonucunda ortaya çıkan renklerdir. Tarafsız (nötr) renkler, üç ana rengin eşit ya da farklı miktarlarda karışımından ortaya çıkar: Siyah, gri ve kahverengi. Beyaz renk de tarafsız bir renktir. Komplementer renkler yan yana geldiklerinde birbirlerini daha parlak ve daha şiddetli gösterirler. Ancak mevcut renkleri karıştırarak beyazı elde etmek pratikte mümkün değildir. Resimlerde kullanılan renklerle ilişkili araştırmalar bazı ressamların bazı temel renk kombinasyonlarını kullandıklarını gösteriyor: Komplementer (tamamlayıcı), bölünmüş (split) komplementer, çifte (duble ya da tetradik) komplementer, triadik (üçlü), benzer (komşu), monokromatik ve monoton akromatik renk ilişkisi. Pigment renkleri ile ışık renklerinin karışımının sonucu farklıdır. Pigment renklerinde ana renkler magenta kırmızısı, cyan mavisi ve sarıdır (CMYK). Işık renklerinde ise ana renkler mavi, yeşil, kırmızıdır (RGB). Üç ana pigment renklerini eşit miktarda karıştırdığımızda siyahı, üç ana ışık rengini karıştırdığımızda ise beyazı elde ederiz. çemberi üzerinde karşı karşıya duran renkler komplementer renklerdir. Bu renk ilişkisi tamamlayıcı renkler ya da zıt renkler olarak daadlandırılır. Ana bir rengin komplementeri ara bir renktir. Ana renkler ikişerli olarak ve eşit miktarlarda karıştırıldığında ortaya çıkan yeni renk karışıma katılmayan üçüncü rengin komplementeridir. Örneğin, kırmızı ve sarı karıştırıldığında turuncu ortaya çıkar. Turuncunun oluşumunda mavi yoktur, dolayısıyla turuncu mavinin komplementeridir. İki komplementer renk karıştırıldığında ortaya koyu bir gri çıkar. Komplementer renkler yan yana geldiklerinde birbirlerini daha parlak ve daha şiddetli gösterirler. Empresyonist ressamlardan itibaren kimi ressamlar, bir objenin gölgesini betimlerken o objenin rengine komplementerini ilave ederek gölge etkisi elde ettiler. Vincent van Gogh (1853- 1890), Andre Derain (1880-1954), Henri Matisse (1869-1954) resimlerinde güçlü komplementer renkleri kullanarak titreşimli, coşkulu etkiler oluşturan sanatçılardır. Bölünmüş (split) komplementer renk ilişkisi, bir renk ve o rengin komplementerinin renk çemberi üzerinde her iki yanında yer alan iki rengin ilişkisi olarak tanımlanır. Örneğin, turuncu rengin komplementeri mavidir. Renk emberi üzerinde mavinin yanında yeşilimsi mavi ve morumsu mavi yer almaktadır. Bu durumda turuncunun split komplementerleri morumsu mavi ve yeşilimsi mavidir. Çifte komplementer (tetradik) renk ilişkisine dayalı tasarımlarda dört (iki çift komplementer) renk kullanılır. Böyle bir tasarımda sıcak ve soğuk renkler arasında bir denge de oluşur. Triadik (üçlü) renkler, renk çemberi üzerinde birbirine eşit uzaklıkta yer alan renkleri tanımlar. Renk çemberi üzerinde yan yana duran renkler ise benzer renkler olarak adlandırılır. Örneğin, mavi ve mor benzer renklerdir. Bir rengin saf hâli ve ondan elde edilen farklı değerleri (tint ve gölgeler) içeren renk ilişkisi monokromatik olarak adlandırılır. Örneğin kırmızı rengin saf hâli, kırmızıya beyaz katarak elde ettiğimiz kırmızının tintleri; siyah ya da komplementerini katarak kırmızının gölgelerini elde ettiğimizde bir monokromatik kırmızı renk spektrumu oluşturmuş oluruz. Monoton akromatik renk, tarafsız bir rengin siyahtan beyaza dizilimi anlamına gelir. Tek bir tarafsız renge örneğin kahverengiye farklı miktarlarda siyah ve beyaz eklenerek elde edilen kahverenginin farklı değerlerinden oluşan ilişki kahverengi monoton akromatik bir renk ilişkisi üretmiş olur.
Soru 11
Aşağıdaki ifadelerden hangisi tür resmi için söylenemez?
Çözüm Açıklaması
Resim sanatında janra yani tür terimi, gündelik hayattan sahnelerin resmedilmesi, sıradan insanların günlük yaşam deneyimlerinin gerçekçi bir şekilde tasvir edilmesini ifade eder. Peyzaj, portre, natürmort, dinî temalar, tarihî olaylar ya da geleneksel olarak idealize edilmiş herhangi bir konu ile örtüşmeyen günlük yaşamdaki samimi sahneler, zaman zaman resimlerin konusu olmasına karşın ancak 17. yüzyılda özellikle de Hollanda’da gelişmeye başladı. En tipik konularını ise orta sınıfın ve köylülerin günlük yaşamı, çalışma yaşamını ve eğlenceleri oluşturuyordu. Bu tür resimler ölçek olarak küçük olma eğilimi gösteriyordu. Tür resmi terimi ise orta sınıf yaşamı konusunda uzmanlaşmış sanatçıların resimlerini tanımlamak için 18. yüzyıl Fransa’sında türetildi ve sanatta ideal ya da yüce konuların taraftarlarınca aşağılayıcı bir amaçla kullanıldı.
Soru 12
Aşağıdaki ifadelerden hangisi ankostik için doğru kabul edilebilir?
I Ankostik teknikte kullanılan boyanın elde edilmesi için bitki, taş ya da topraktan edilen pigmentlerin bağlayıcısı olarak balmumu kullanılır.
II Ankostik resimlerin ilk örnekleri M.Ö. 7. yüzyıldan kalmadır.
III Ankostik Yunanistanlılar ve Romalılar tarafından kullanılan en eski resim tekniklerinden biridir.
IV Ankostik tekniğin en yetkin örnekleri Fayyum portreleridir.
V Ankostik boyanın çözücüsü su olan bir boya olduğu için yağlı boya ile kıyaslandığında çok daha çabuk kurur.
Çözüm Açıklaması
Enkaustik olarak da Türkçeleştirilen ankostik teknikte kullanılan boyanın elde edilmesi için bitki, taş ya da topraktan edilen pigmentlerin bağlayıcısı olarak balmumu kullanılır. Balmumunun ilk kez bağlayıcı olarak ne zaman ve nerede kullanıldığı kesin olmamakla beraber Antik Çağ’da Akdeniz havzasında birçok farklı örneği olduğu bilinmektedir. Bu terim Yunanca yakmak anlamına gelen enkaustikos teriminden türetilmiştir. Balmumu ısıtılarak pigmentlerle karıştırılır ve sıcakken yüzeye sürülür. Kimi zaman resim tamamlandıktan sonra tekrar ısı uygulanarak renkler arasında geçiş sağlamak da mümkündür. Isı olmadan balmumu içeren boyalar ankostik olarak kabul edilemez. Ankostik resimlerin ilk örnekleri M.Ö. 7. yüzyıldan kalmadır. Genellikle ahşap paneller veya duvarlara uygulanmasının yanı sıra heykellerin renklendirilmesi için de kullanılmaktaydı. Mısır, Yunan, Roma ve Bizans sanatında yaygın şekilde kullanılmıştır. Ankostik tekniğin en yetkin örnekleri, milattan sonra dört yüz yıl boyunca Mısır’ın Fayyum bölgesinde Greko-Roman ressamlar tarafından üretilen tabut başına konmak için üretilen Fayyum portreleridir. Dolayısıyla, Yunanistanlılar ve Romalılar tarafından kullanılan en eski resim tekniklerinden biridir. Bu teknik, Mısır’da gemilerin dışını kapatmak için de kullanılmıştır. Romalılar salon ve banyolarda fresk benzeri resimlerinde kullandıkları boyanın yapımında ve resimlerin korunması için sıvı mum kullanmışlardır. İtalya’nın güney kısmındaki Pompeii ve Herculaneum kentlerinin volkanik küllerinin altından çıkarılan kalıntılardan elde edilen veriler, resimlerde bu tekniğin kullanıldığını kanıtlıyor. Roma’nın yıkılmasından sonra 20. yüzyılın ortalarına kadar ankostik boya çok nadir olarak kullanıldı. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bazı sanatçıların mat kalın boyaya ilgi duyması ankostik tekniğe bir yönelim oluşturdu. Bunun yanı sıra popüler bir hobi tekniği hâline gelmeye başladı. Özellikle de sanat eğitiminde giderek yaygınlaşmaya başladı.
Soru 13
Grafiti için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Çözüm Açıklaması
Grafiti sözcüğünün kökeni yazmak olduğundan, grafiti iletişim için içgüdüsel bir insan ihtiyacı olarak yorumlanabilir. Grafiti üreten nedenler, sanatçıdan sanatçıya büyük farklılıklar gösterir. Bununla birlikte, iki ana gruba ayrılabilir: kitle iletişimi ve bireysel ifade.
Soru 14
Gazete kupürlerini, elişi kâğıtlarını, duvar kâğıtlarını, çeşitli tekstil ürünlerini, paket etiketlerini ya da mümkün olan düzinelerce başka materyali resimlere, baskılara, hatta heykellere yapıştırmak için kullanılan tekniğe ne ad verilir?
Çözüm Açıklaması
Kolaj; gazete kupürlerini, elişi kâğıtlarını, duvar kâğıtlarını, çeşitli tekstil ürünlerini, paket etiketlerini ya da mümkün olan düzinelerce başka materyali resimlere, baskılara, hatta heykellere yapıştırmak için kullanılan bir tekniktir. Zanaatçılar bu tekniği yüzyıllarca kullanmış olsa da güzel sanatlar alanında yaklaşık yüz yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Bu teknikte amaç büyük oranda deneme, şaşırtma ya da katmanlı anlam yaratmaktır. Sentetik kübist evrede, Pablo Picasso ve George Braque (1882- 1963) resim sanatının geleneğinde olmayan kâğıt ya da tekstil gibi malzemeleri resme dâhil ederek kübist sanatın ilkelerini genişletmeye ve yeni bir gerçeklik yaratmaya çalıştılar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dadacı ve sürrealist ressamlar, sadece kolaj çalışmakla yetinmeyip kolajdan türeyen bir yaklaşımla buluntu nesneleri kendi bağlamlarının dışında kullandılar. Kolaj, Pop Art sanatçıları için de en sevilen tekniklerden biri oldu. Örneğin, Richard Hamilton (1922-2011), Pop Art’ın ikonu olarak görülen Bugünün Evlerini O Kadar Farklı Kılan Nedir? (1956) adlı resmi için dergilerden kestiği görüntüleri birleştirdi.
Soru 15
Tarih öncesi dönemlere ait resimlerin ilk keşfedildiği mağara aşağıdakilerden hangisidir ve bu mağara hangi ülkede bulunmaktadır?
Çözüm Açıklaması
Mağara resimlerinin ilk keşfi;1879 yılında Kuzey İspanya’da Marcelino de Sautuola, Altamira mağarasını incelerken küçük kızı Maria’nın bizon figürlerini fark etmesiyle gerçekleşti.
Soru 16
Evrenin işleyişini ve insanın doğasını anlamayı merkeze alan hümanist felsefe hangi dönemin sanat anlayışını etkilemiştir?
Çözüm Açıklaması
Rönesans Dönemi’ne kadar, çok uzun bir dönem resim sadece el emeğine dayalı bir üretim biçimi; ressamlar da birer işçi olarak görüldü. Bu tür tartışmalar ve algılar resim sanatının gelişimini geciktirdi. Evrenin işleyişini ve insanın doğasını anlamayı merkeze alan hümanist felsefenin güçlenmesiyle birlikte Leon Battista Alberti (1404-1472) ve Leonardo da Vinci (1452-1519) gibi sanatçıların resim sanatının da şiir gibi entelektüel bir alan olduğunu savunmaya başlaması, resim sanatının değerinin yükselmesini sağladı.
Soru 17
Aşağıdakilerden hangisi resim sanatının temel elemanlarından biri değildir ?
Çözüm Açıklaması
Resim sanatının temel elemanları; çizgi, doku, form, şekil, renk, değer ve espasdır.
Bir resim kompozisyonunda temel elemanların düzenlenmesi için kullanılan ilkeler ise şunlardır; denge, vurgu, orantı, derecelendirme, tekrar, çeşitlilik, zıtlık, hiyerarşi, gestalt, armoni, ritim, hareket, desen, hizalama ve perspektif.
Soru 18
"Çizginin farklı kalınlıklarda, değerde, renkte, açıda, uzunlukta ve yönde olması; bir rengin farklı tonlarının, değerlerinin ve doygunluklarının bir araya getirilmesi", hangi resim ilkesine uyulduğunu göstermektedir?
Çözüm Açıklaması
Örneğin, çizginin farklı kalınlıklarda, değerde, renkte, açıda, uzunlukta ve yönde olması; bir rengin farklı tonlarının, değerlerinin ve doygunluklarının bir araya getirilmesi çeşitlilik ilkesini ortaya çıkarır.
Soru 19
Avrupa'da manzara resmi kendi başına bir konu olarak görülmeye hangi dönemde başlamıştır?
Çözüm Açıklaması
Erken Rönesans (yklş.1300-1400) sanatçıları manzarayı, sadece dinî ve figürlü sahneler için bir mekân ya da arka plan olarak kullanmaya başladı. Sanatçıların yeniden manzarayı kendi başına bir konu olarak görmeye başlaması 16. yüzyıldan sonra özellikle Flaman sanatçılarla gerçekleşti.
Soru 20
I-17. yüzyılda özellikle de Hollanda’da gelişmeye başlamıştır. II-Gündelik hayattan sahneler resmedilmiş, sıradan insanların günlük yaşam deneyimleri gerçekçi bir şekilde tasvir edilmiştir. III-Geleneksel olarak idealize edilmiş herhangi bir konu ile örtüşmeyen günlük yaşamdaki sahneler, resimlerin konusu olmuştur. IV-En tipik konuları orta sınıfın ve köylülerin günlük yaşamı, çalışma yaşamı ve eğlenceleri olmuştur. Yukarıda tanımlanan resim konusu aşağıdakilerden hangisidir?
Çözüm Açıklaması
Resim sanatında janr yani tür terimi, gündelik hayattan sahnelerin resmedilmesi, sıradan insanların günlük yaşam deneyimlerinin gerçekçi bir şekilde tasvir edilmesini ifade eder. Peyzaj, portre, natürmort, dinî temalar, tarihî olaylar ya da geleneksel olarak idealize edilmiş herhangi bir konu ile örtüşmeyen günlük yaşamdaki samimi sahneler, zaman zaman resimlerin konusu olmasına karşın ancak 17. yüzyılda özellikle de Hollanda’da gelişmeye başladı. En tipik konularını ise orta sınıfın ve köylülerin günlük yaşamı, çalışma yaşamını ve eğlenceleri oluşturuyordu.