Sanatta Yeni Ufuklar
Barok Sanat nedir?
Barok Sanat, Avrupa’da yaygınlaşan, sanatta bir anlatım biçimi olarak ortaya
çıktı. Barok sözcüğü, birbirinden ayrı iki şeyi tanımlamaktadır.
Sanat tarihinde, Rönesans ile klasikçilik arasında kalan bir
dönemi tanımladığı gibi, bir çağ ve dönem ayrımı yapılmaksızın,
bazı eserlerin tarzı, biçimsel yaklaşımı da barok şeklinde
tanımlanabilmektedir. Barok sanat mimarlık, müzik,
resim ve heykel sanatlarında Rönesans sonrası belirginleşmiş,
XIV. ve XVIII. yüzyıllar arasında şekillenmiştir. Mimarlık,
müzik, resim ve heykelin etkileyici temalar altında
birleştirilmesi amacını güder. Barok sanatın önemli özellikleri;
naturalizm ve idealizm anlayışlarının kaynaşarak zengin,
ihtişamlı, hatta bazen abartılı bir dünya yaratmasıdır.
Rokoko nedir?
Rokoko; Barok stilinden sonra ortaya çıkan sanat
akımlarına verilen genel bir isimlendirmeydi. XVII.
yüzyılın ortalarına doğru Barok stilinde kullanılan doğru
çizgilerden meydana getirilen süslemeye karşı tepki olarak
doğmuş olan stilin hatları gibi eğri büğrü çizgili motiflerden
ibaret olan Baroktan daha ince ve şekillerin kıvrımları,
daha zarif bir tarzdır. Rokoko en çok mimaride, iç mekan
süslemelerinde kendisini göstermiştir.
Yeni Gerçekçilik nedir?
Yeni Gerçekçilik (Neoclassicism) XVIII. yüzyılın ilk
yarısından itibaren Avrupa sanatında belirgin bir değişim
gözlenir. Barok anlayışa ve Rokoko sanatın aşırı taşkın
süslemeleri ile sembolik tavrına tepki olarak doğan bu sanat
anlayışının amacı, barok öncesi dönemin saf kabul ettikleri
sanat anlayışına dönmektir. Antik devir hayranlığının
sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu akıma mensup sanatçılar
için önemli olan çizgi ve form olup, renkler ve ışık etkileri
bütünüyle bir çizgi ve form bileşkesine bağlıdır. Antik form
anlayışı her şeye hakimdir. Yeni Gerçekçilik anlayışı Fransız
ihtilali ile çakışan, bir ölçüde de Napolyon devrinin sanat
anlayışı olmuştur.
Bernini hangi sanat akımında yer almaktadır.
XVII. yüzyıl Roma’sında,
Barok tarzında çalışan Bernini bir
heykeltıraş, ressam ve mimardır.
Roma’daki eserlerin yaklaşık yüzde
yetmişi Bernini’ye aittir. En çok
bilinen eseri Roma’daki “Dört Irmak
Çeşmesi”dir
Diego Velasquez yaşadığı dönemde sanatsal açıdan hangi özelliğiyle farklılaşmıştır?
Diego Velasquez: Barok döneminin kendine özgü
ressamlarından biridir. İspanyol Kralı’na olan yakınlığı
nedeniyle birçok soylunun ve saray yaşamının resimlerini
yapmıştır. Resimlerinde ışık ve gölgeyi ustalıkla
kullanmıştır. Kendi döneminde hakim olan sadece güzel
olanı resmetmek geleneğini kırdığından ve doğal olan her
şeyi resmeden ressamların ilklerinden biri olduğundan
“gerçeğin gerçek ressamı” olarak anılmaktadır.
Kuzeyin Mona Lisa’sı olarak da bilinen “İnci Küpeli Kız” eser hangi ressama aittir?
Kuzeyin Mona Lisa’sı olarak da bilinen
“İnci Küpeli Kız” eseri Hollandalı
ressam J. Vermeer'in Barok Dönem içinde yer alan
en önemli ve tanınmış eserlerinden
biridir. Eserdeki duygulu ışık kullanımı,
sadeliği ve zerafeti yıllarca izleyicileri
büyülemiş ve “İnci Küpeli Kız”a
izleyenleri hayran bırakmıştır. Bu eser
ahlaki vurgulardan tamamen uzakta
olmakla birlikte, nesnelerin renkleriyle
ve dokularıyla uyandırabileceği
etki konusunda önemli bir başarıya
sahiptir. İzleyicinin sezgilerini
harekete geçiren yalın, ancak derinlikli
bir eserdir.
Romantizm nedir?
Romantizm; başlangıçta yeni gerçekçilik (neo-klasizme) tepki olarak ortaya çıkmışsa da, aslen sanat alanına öznellik, sezgi ve duygusallık getirmeyi hedefl emiştir. Romantik yaklaşım, müzikte armoniden öte, melodiyi öne çıkardı, çünkü armoni peşinden koşmanın insanların yaratıcı-
lıklarını sınırladığını düşünüyorlardı. Aydınlanmanın vaat ettiği rasyonalizm Fransız Devriminin kanlı dönemiyle ortadan kaybolunca, sanatçılar kaos ortamıyla baş başa kaldılar. Çıkış noktası olarak sanatçının kendi iç duygularına güvenmenin en doğrusu olduğunu düşünüyorlardı.
Oryantalizm nedir?
Batı sanatçıları Doğu’ya yolculuklar yapıyor, anavatanlarının çok uzaklarında insanlar ve olaylarla ilgileniyorlardı. Cezayir, Mısır, Osmanlı topraklarında yaşadıkları ve gördükleri, resimlerinin konularını teşkil ediyordu. Bu yaklaşım Batı’da çok ilgi çekti ve rağbet gördü. Resimdeki Oryantalizm akımının diğer bir önemli yararı da bize belge teşkil etmesiydi. Gerçi çoğu zaman oryantalist ressamlar, resimsel arzuları doğrultusunda durum ve figürleri kurguluyor ve biçimlendiriyorlardı. Bu yüzden çoğu sosyolog oryantalistlerin bir belge yaratmak ve olaylara tanıklık etmek gibi bir endişelerinin olmadığından, sonuçlarının veri olamayacığını söyler.
Nicéphore Niépce kimdir?
Nicéphore Niépce: 1827 yılında,
tarihteki ilk fotoğrafı çekmiştir. Niepce
karakutu kullanarak görüntüyü
kurşun-kalay alaşımı özel bir plakaya
düşürmüştür. Bu plaka bitümen denilen
ışığa duyarlı bir maddeyle kaplıydı.
Kaydedilen görüntüler evrenine resmin
yanı sıra fotoğraf da girdi.
John Constable hangi sanat akımı içinde yer almıştır?
John Constable: Romantik dönemin önemli
ressam ve yazarı. Rubens, Ruysdaei ve özellikle
Claude Lorrain gibi ustaların yapıtlarını inceledi.
Bu ustaların sanatçı üzerinde önemli etkileri oldu,
ama Constable bu etkiyi çok kişisel bir tarzda
yorumlayarak, havanın ve ışığın titreşimleri,
rüzgâr, bulutlar ya da dalgaların köpüğü
gibi devingen öğeleri tual üzerinde saptamak yeteneğiyle
sanatına yeni boyutlar kattı.
Gerçekçilik nedir?
Gerçekçilik; XIX. Yüzyılın ortalarındabözellikle Fransa’da, sanat ve edebiyattabgörülen ilerici akım. 1855 yılında Courbet’in sergisiyle başladığı kabul edilir. Adından da anlaşılabileceği gibi yapay kurgulanmış ortamlardan çok, hayatın zorluklarını, toplumsal yozlaşmayı, yoksulluğu, çalışan
sınıfı kendilerine konu olarak alan sanatçıların oluşturduğu bir yaklaşımdır. Millet, Courbet gibi sanatçılar, bu yaklaşım ve sanat anlayışının önde gelenlerindendir.
Barbizon Okulu nedir?
Barbizon Okulu: “Açık hava” resmi kavramını
destekleyen, atölye yerine dışarıda başlanıp bitirilen,
manzara resmini portre resmi kadar önemli kılmak
için çaba sarfetmiş bir grup ressamın benimsediği
sanat anlayışı ve akımıdır. Bu akımın başlıca
ressamları Theodore Rousseau, Jean-François Millet
ve Charles-François Daubigny’dir. Çalışmalarıyla
“İzlenimcilik” akımının kapılarını aralamışlardır.
İzlenimcilik nedir?
İzlenimcilik (Empresyonizm); XIX. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan ve bütün sanat dallarını, özellikle resmi etkileyen akımların başında gelir. Doğadaki unsurların kişinin içinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler. İzlenimci sanatçılar, doğayı objektif
bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenimle resme aktarmayı benimsemişleridir. Empresyonist ressamlar sanatta yeni yollar keşfetme yolundaydı. Parlak renkler, güçlü ve
coşkulu bir ışık gevşek ve doğaçlama fırça vuruşları, yumuşak, şiirsel renk akışları, çarpıcı ve farklı bir görsel dil, empresyonist sanatçıların görsel karakterleri içinde yer aldı. Bu akımın başlıca temsilcileri arasında; Pissarro, Manet, Degas, Monet, Sisley, Renoir sayılabilir. İzlenimcilik, resim dışında edebiyat ve heykel sanatında da yankı bulmuştur.
Noktacılık nedir?
Noktacılık (puantilizm):
XIX. yüzyıl sonları ve XX. yüzyıl
başlarında Fransız yeni izlenimci
ressamlar tarafından yaygın olarak
kullanılmış bir resim tekniğidir. Bu
teknikle yapılan resimlerde, çok
sayıda ufak temel renk noktası,
birbiriyle karıştırılmadan bir araya
getirilerek izleyicinin gözünde çeşitli
ara renklerin illüzyonu oluşturulur.
Yeni İzlenimcilik nedir?
İzlenimcilik (Empresyonizm) akımının sonrasında bu akıma bağlantılı yeni bir anlayış şekil buldu. Bu anlayış sonraları Yeni İzlenimcilik (Neo Empresyonizm) olarak anıldı. Yeni izlenimciler, tıpatıp kopyalama anlayışından uzaklaşarak, sanatın içsel doğasına ağırlık vermek ve duygusal dışavurumlara daha fazla yer vermek kaygısı güdüyorlardı. Bu anlayışa yakın olan sanatçıların başında Van Gogh, Cezanne, Seurat ve Gaugin geliyordu. Yeni izlenimcilerin özellikle Van Gogh ve Seurat’ın bir ortak yanı da, saf renkleri kullanarak bağımsız fırça vuruşları oluşturmak ve renklerin optik olarak titreşerek karışımındaki duygusal enerjiyi kullanmalarıydı
Yeni Sanat(Art Nouveau) nedir?
İzlenimcilik (Empresyonizm) sonrası ortaya çıkan Yeni
İzlenimcilik (Neo Empresyonizm) özellikle Van Gogh ve
Gouigin’in sanata kattıklarıyla sürerken. Viyana, Münih ve
Berlin’de birçok sanatçı akademilerden ayrılmaya yeni fikirler
ve üsluplar geliştirmeye başladılar.
Mimaride daha güçlü hissedilen bu tavır, Yeni Sanat (Art
Nouveau) olarak isimlendirilmişti. Özellikle resim, heykel
ve mimarlık gibi güzel sanatlar alanları, tasarım ve uygulamalı
sanatlar arasında bir birlik oluşturmayı hedefleyen
Viyanalı sanatçı Gustav Klimt, “Sezession Grubu”nu kurdu.
Arkadaşlarıyla birlikte bu yeni anlayışı köklendirmeye
çalışan Klimt, iç mekan süslemeleri, resimleri ve içmekan
duvar uygulamalarıyla sanatı bir bütün olarak kurgulamaya
çalıştı. Viyana dışında da taraftar toplayan bu akım, tarihsel
etkilerden arınmış, bütün sanat ve tasarım dallarını kapsayacak
bir ideal peşinde koşuyordu.
Bir okul gibi planlayarak organize ettiği “Sezession
Grubu”nun çalışmaları dışında Klimt, kendi sanatında,
oldukça içedönük, cinsellik ağırlıklı, etkileyici bir teknik
ve tarz geliştirdi. Klimt’in resimleri, savunduğu anlayışa
paralellik teşkil eden bir duygusal ve plastik bütünlük
içeriyordu. Bu yüzden halen poster olarak, kitlesel üretim
biçimleriyle çoğaltılmış eserleri duvarları süslemektedir.
İnsanların onun basımevinde üretilmiş resimlerini çoğaltıp
duvarlarına asması bile, Klimt’in belirli ölçüde amacına
ulaştığının göstergesidir.
Fovizm nedir?
Fovizm: 1898-1908 yılları arasında
Henri Matisse tarafından Fransa’da
geliştirilen bir sanat akımıdır. En
önemli özelliği, tüpten çıkmış gibi
çiğ ve bağıran renklerin doğrudan
kullanımıdır. Matisse, Derain ve
Vlaminck’in Paris’te açtıkları bir
sergide ilk kez adını duyurmuştur.
Paul Cézanne'in modern sanattaki önemi nedir?
Paul Cézanne, Fransız postempresyonist
ressam ve gezgin.
Modern sanatın gelişmesine yaptığı
katkılar ve etkisi nedeniyle çoğu
zaman modern sanatın babası olarak
anılmıştır. Empresyonizm ile kübizm
arasında bir köprü oluşturmuştur.
Kübizm nedir?
Kübizm
1907 yılında Pablo Picasso ve Georges Braque, tamamen yeni bir üslup geliştirdiler. Kübizm şeklinde anılan ve XX. yüzyıl sanatına damgasını vuran bu yaklaşım biçiminin adı; Georges Braque’ın bir tablosunu gören Matisse’in bu tablo için “küçük küpler” sözünü kullanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu deyim, Picasso ve Georges Braque’ın resimde oluşturdukları ele alış biçimine tanım haline gelmiştir. Bu ressamlar, hacimlerin iç içe geçtiği portreler, manzaralar, natürmortlar yapmakta, iki boyutlu olan tuvalin yüzüne doğada üç boyutlu (en, boy, derinlik) olan nesneleri çizebilmenin yeni yöntemlerini araştırıyorlardı. Perspektif kullanımı olmaksızın, resimde derinlik ve boyutluluk duygusu peşindeydiler, kimi zaman çizdikleri figürün etrafında dolaşarak farklı yön ve biçimleri, figürün hareketini de resme eklemeye çalışıyorlardı. Hatta bu süreci, yani “zaman” boyutunu da resme ilave etmek gibi iddiaları vardı.
Dışavurumculuk (ekspresyonizm) nedir?
Dışavurumculuk (ekspresyonizm):
Doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve
iç dünyanın ön plana çıkarıldığı XX. yüzyıl sanat
akımı. Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü
ortamında Almanya’da pozitivizm ve naturalizm
ve empresyonizm akımlarına karşı olarak ortaya
çıkmıştır. Edward Munch, Wasily Kandinsky ve
Oscar Kokoschka bu akımın başlıca sanatçılarıdır