aofsorular.com
TAR116U

20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla: Savaşlar, Barış ve Küreselleşme Dönemi

8. Ünite 20 Soru
S

Dominyon nedir?

Eskiden Britanya İmparatorluğu’na ya da Commonwealth’e bağlı ülkeleri belirten terim. Bu devletler Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika Birliği, İrlanda ve Newfoundland’dır. Bunlar yasal açıdan özerk olmakla ve dış işlerinin yönetimini kendileri üstlenmekle birlikte, Büyük Britanya imparatorunu hükümdar olarak kabul ediyorlardı. Dominyon teriminin yerine 1947’den sonra, “Commonwealth üyesi” ya da “Comnonwealth devleti” terimi kullanılmaya başlandı.

S

Manda nedir?

Dünya siyasi tarihinde I. Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılmaya başlayan bu terim, kelime anlamı olarak Latince “madatum”, Fransızca “manda” kelimelerinden gelmekte olup özellikle “vekâlet” anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

S

Locarno Antlaşmaları ne zaman olmuştur? Almanya için önemi nedir?

Almanya Başbakanı Streseman’ın 1925 Şubatında Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya arasında bir saldırmazlık paktı imzalanması teklifiyle başlayan görüşmeler, 16 Ekim 1925’te İsviçre’de Locarno Antlaşmalarının imzalanmasıyla sonuçlandı.
Belgelerden biri Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere ve İtalya arasında olup Almanya-Fransa, Almanya-Belçika sınırlarını kesinleştiriyordu. Yine beş devlet arasında imzalanan diğer anlaşmayla da İngiltere ve İtalya birinci anlaşmayı garanti altına
alıyordu. Birinci ve ikinci belgelerle Almanya’nın sadece batı sınırları söz konusuydu ve Almanya sadece bu sınırlar hakkında garanti vermiş, ancak doğu sınırları yani Polonya ve Çekoslovakya ile ilgili bir garanti vermemişti. Fransa yine aynı gün Polonya
ve Çekoslovakya ile imzaladığı anlaşmalarla bunların Almanya ile olan sınırlarına garanti verdi. Bu anlaşmalar, Almanya’yı tekrar uluslararası iş birliğine sokması bakımından iki savaş arası dönemin önemli bir dönüm noktasıdır.

S

Faşizm nedir?

İtalyanca “fascio” sözcüğünden gelmektedir. Bu sözcüğün asıl anlamı çubuk demeti bağıdır. Mecazi olarak ise siyasal birlik anlamında kullanılır. Aslında siyasal ilkelere dayanmamaktadır. Devlet otoritesini sağlamlaştırmak ve zaferden elde edilen sonuçları korumak amacıyla hareket eden siyasal bir akımdan başka bir şey değildir. Bunun dışında bağlanmak istediği siyasal kurallar ulusalcılık ve emperyalizmdir, bir tür sağ otoriter idare biçimidir.

S

Birinci Dünya Savaşı'nın genel ve özel nedenleri nelerdir?

Birinci Dünya Savaşı'nın Nedenleri:
a. Genel Nedenler
1. Fransız Devrimi’nin yaydığı milliyetçilik düşüncesi,
2. Bağımsızlık isyanlarının artması,
3. Devletler arası bloklaşma,
4. Ham madde ve pazar arayışı,
5. Silahlanma yarışının hızlanması,
6. Sömürgecilik
b. Özel Nedenler
1. Almanya ve İngiltere arasında ham madde ve pazar arayışından kaynaklanan
rekabet,
2. Fransa’nın 1871 Sedan Savaşı’nda Almanya’ya kaptırdığı Alsas Loren’i geri
almak istemesi,
3. Balkanlar’da Avusturya ve Rusya’nın emperyalist emellerinin çatışması,
4. İtalya’nın Akdeniz’e egemen olma arzusu,
5. Rusya’nın tarihî emellerine ulaşmak istemesi (Boğazlar-Panslavizm),
6. Uzak Doğu ve Afrika sömürgelerinde yaşanan rekabet,
7. Avusturya-Macaristan Veliahdı Ferdinand’ın Saraybosna’da öldürülmesi

S

İttifak devletleri nelerdir? Nasıl oluşmuştur?

Alman İmparatorluğu birliğini sağladıktan sonra, Alsas-Loren meselesi yüzünden Fransa’nın kendisine karşı bir saldırıya girişebilme ihtimaline karşı ittifaklar aramaya başladı. Bu doğrultuda ilk anlaşma Rusya ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları ile yapıldı (Üç İmparator Birliği). Üç İmparator Anlaşması iki defa yenilenmesine rağmen, her ikisinde de Rusya tarafından bozuldu. Aslında Alman Başbakanı Bismarck eskiden beri Rusya yerine İtalya ile işbirliği yapmaktan yanaydı. Ancak Afrika’nın paylaşım sürecinde Tunus’u almak isteyen İtalya, bu konuda Fransa ve İngiltere’nin onayını almaya çalıştığından bu ittifaka yanaşmıyordu. Fransa 1881’de Tunus’u işgal edince, İtalya umduğunu bulamamanın kırgınlığı ile Almanya’nın ittifak önerisini kabul etti. Üçlü Bağlaşma/İttifak (Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya): 5 yıl süreli yapıldı ve süresi doldukça yenilendi.

S

İtilaf devletleri nelerdir? Nasıl oluşmuştur?

Üçlü Bağlaşma’nın gerçekleşmesiyle Almanya’dan öç almak isteyen Fransa ittifak karşısında tek başına kalmak tehlikesine düştü. Bu durumdan kurtulmak için kendisine müttefikler bulma çabasını yoğunlaştırdı. Fransa, İngiltere ve Rusya ile anlaşmak istiyordu. Fakat bu üç devlet arasında yüzyıllardır süren görüş ayrılıkları, çıkar çatışmaları vardı. Fransa ile İngiltere Avrupa’da olduğu gibi sömürgecilik alanında da birbirleriyle mücadele halindeydi. Rusya ile de Akdeniz ve Osmanlı İmparatorluğu’na ilişkin siyasette öteden beri bir anlaşma sağlanamıyordu. Kırım Savaşı’nda olduğu gibi 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı da İngiltere ve Fransa’yı Rusya ile karşı karşıya getirdi. İngiltere ile Rusya arasında bir başka anlaşmazlık alanı Asya idi. Çünkü Hindistan’a egemen olan İngiltere, Kuzeye, Afganistan’a doğru çıkmaya çalışırken; Sibirya’yı ve Orta Asya’yı ele geçiren Rusya, Afganistan üzerinden Hindistan’a inme planları yapmaktaydı. Tüm bu nedenlerle Üçlü Anlaşma çok güç ve geç gerçekleşebildi. Fransa bu örgütlenmenin öncülüğünü yaptı. Nitekim ilk önce Fransa-Rusya Bağlaşması (1891-1894), arkasından Fransa-İngiltere Dostluk Anlaşması(1904) ve nihayet Rusya-İngiltere Anlaşması ile Üçlü Anlaşma/İtilaf tamamlanmış oldu.

S

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na girişi nasıl olmuştur?

Osmanlı Devleti, özellikle 19. yy. sonu ile 20. yy. başında bir dizi savaşlarla, barış antlaşmalarıyla ciddi anlamda toprak kaybına uğramıştı. Avrupa’nın aklı esas alarak bilimde, sanatta, teknikte ilerlemesi, Osmanlı’nın bu gelişmelere kayıtsız kalması, devleti Avrupa karşısında “Hasta Adam” konumuna getirmişti. Tüm bunlara Türkleri Avrupa’dan ve Anadolu’dan sürüp çıkarmak diye özetleyeceğimiz “Doğu Sorunu” da eklenince Osmanlı sonun başlangıcına gelmişti. II. Meşrutiyet’in ilanı (23 Temmuz 1908) sonrasında yapılmaya çalışılan yenileşme hareketlerinin (idari-askerî) tam olarak gerçekleşmemiş olması, dünya savaşının ön günlerinde Osmanlı’yı, oluşan bloklara yanaşmaya itti. Kısmen bloklaşan dünyada yalnız kalma korkusu, biraz da yüzyıl başından beri kaybedilen toprakları tekrar kazanma arzusu ile Osmanlı Devleti kendini Almanya’nın yanında buluverdi (2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman İttifakı). İttifakın hemen sonrası genel seferberlik ilan edilerek ordu hazır duruma getirilmeye çalışıldı. Bu arada
devlet, tarafsızlığını ilan etti ve Meclis-i Mebusan dağıtıldı.

Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girdiğinde topraklarının genişliği 1.700.000 kilometre kare olup, sınırlarının uzunluğu 12.000 km’yi buluyordu. Nüfusu ise 1914 sayımındaki bazı eksikliklere rağmen 22-23 milyon tahmin edilmekteydi. 1914 yılında iki Alman gemisinin (Goeben-Breslav) Boğazlara sığınması ve satın alındığı ilan edilen bu gemilerin Karadeniz’de Rusya’nın sahillerini bombalaması üzerine Osmanlı fiilen savaşın içine girdi.

S

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı boyunca tek başarılı olduğu cephe hangisidir?

Osmanlı Devleti savaş süresince Çanakkale Cephesi hariç, diğer cephelerin hiçbirinde başarı sağlayamadı ve Bulgaristan’ın ardından ateşkes imzalayarak savaştan çekildi (30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması). Osmanlı’yı diğer müttefikleri izledi.

S

Birinci Dünya Savaşı'nda kaç kişi ölmüştür?

Savaştaki insan kayıpları, 17 milyona yakını Bağlaşma, 22 milyonu Anlaşma devletlerine ait olmak üzere 39 milyonu aştı.

S

Savaşın kaybedilmesinin ardından Osmanlı Devleti'nin işgalci güçlere karşı tutumu ne olmuştur?

Osmanlı Devleti’nin Mondros Ateşkesi’ni imzalamasından hemen sonra kimi zaman Ateşkes’in farklı yorumlanabilecek üstü kapalı maddelerinden yararlanılarak, kimi zaman da Ateşkes hükümlerine aykırı olarak Anadolu İtilaf Devletleri tarafından işgale başlandı. Osmanlı Padişahı ve yöneticileri bu durum karşısında sessiz kalıp tahtını koruma derdine düşmüş, Anadolu’yu/halkını yüzüstü bırakmıştı. Hatta işgallere direniş hareketlerini isyancılıkla suçlamışlardı. İtilaf Devletleri ile işbirliği içerisinde olan Osmanlı yönetimi ve onun Anadolu’daki temsilcilerinin tavrı Türk halkını ve bu halkın önderi Mustafa Kemal’i yıldırmadı. Halk,
bulunduğu bölgenin işgal edilmesini engelleyebilmek için dernekler kurarak haklarını savunmaya çalıştı.

S

Yusuf Hikmet Bayur'un Kurtuluş Savaşı sonrası değerlendirmeleri ne yöndedir?

Yusuf Hikmet Bayur’un 1939’da yaptığı değerlendirmeye göre; Cumhuriyet’in 15 yılda başardıkları, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüklük devrinde gerçekleştirdiği zaferlerden daha büyüktü. Bu yönüyle Türk Devrimi, dünyanın emperyalist devletler tarafından paylaşıldığı ve aralarındaki pazar çatışmalarının aralıksız sürdüğü bir ortamda, ulusal bağımsızlığın korunarak nasıl kalkınılacağını gösteren ilk uygulama oldu.

S

Paris Barış Konferansı'nın sonuçları nelerdir?

.
1919 Barış Konferansı’nın sonuçları şu şekilde özetlenebilir:
1. Avrupa’da yedi yeni devlet yaratıldı: Çekoslovakya, Yugoslavya, Finlandiya, Polonya, Estonya, Litvanya, Letonya.
2. Wilson’un halkların kendi kaderini tayin hakkı (self-determination) ilkesi benimsenmiş gözüküldü. Ancak sınırlar, egemen devletlerin belirlediği şekilde gerçekleşti. Ama yine de Avrupa’da milliyetçi akımların güçlenmesine zemin hazırladı. Self-determination ilkesinin pek çok farklı dili konuşan Doğu Avrupa’da uygulanmasının güçlüğü anlaşıldı.
3. Fransa’nın ısrarları üzerine Almanya’nın ağır biçimde cezalandırılması Alman halkında olumsuz tepkilere yol açtı ve Hitler’in iktidara gelmesinin alt yapısını oluşturdu.
4. ABD Kongresi Versay Antlaşması’nı onaylamadı. Aslında, Amerikan Kongresi İnziva Politikası’na başka deyişle Avrupa’nın iç işlerine karışmama ilkesine geri dönmek niyetindeydi.
5. ABD’nin bu tutumu, Fransa’yı tedirgin etti ve bu nedenle Almanya’yı izole etmek için onun komşuları ile ittifak antlaşmaları yapmaya başladı.
6. Versay anlaşmasının onaylanmaması, kuruluş fikri Wilson’a ait olan Milletler Cemiyeti’ni zayıflattı.

S

Paris Paktı nedir?

Fransa Dışişleri Bakanı Briand ile ABD Dışişleri Bakanı Kellog’un karşılıklı teklifleri üzerine gelişen savaşı bir ulusal politika aracı olarak kullanmaktan vazgeçme taahhüdünün tüm dünya devletlerince imzalanacak çok taraflı bir anlaşmada yer alması düşüncesiydi. Bu iki devletin girişimleri sonucunda 27 Ağustos 1928’de ilk önce 9 devlet (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Belçika ve Çekoslovakya) arasında imzalanan Briand-Kellog Paktı veya Paris Paktı’na göre; bu ülkeler anlaşmazlıklarını savaş yoluyla çözmeyeceklerini ve her zaman barışçı girişimleri ön planda tutacaklarını taahhüt etmekteydi.

S

Ekim Devrimi ve sonrasında Rusya'daki gelişmleer nelerdir?

Ekim Devrimi’nden hemen sonra bir dizi ekonomik, sosyal ve idari düzenlemeler getirildi. Toprak mülkiyeti kaldırıldı. Özel çiflikler devletleştirildi. İşçiler 8 saatlik iş gününe kavuştular. Ancak savaş sürecinin ülkeyi oldukça yıpratması nedeniyle 1919 başlarında ürünlere devletçe el konulmaya başlandı (Savaş Komünizmi). Lenin’in ölümünden sonra Stalin iktidara geldi (1924). Özellikle Troçki’nin yurt dışına sürülmesiyle başlayan süreç, gelecek 10 yılda, idam, hapis ve toplama kamplarıyla donatılmış parti içi, kanlı bir iç hesaplaşmanın başlangıcı oldu. Hiçbir devrim kendi evlatlarını bu ölçüde yememişti.

1927-1937 arasındaki on yıl, politik baskının yanında dev boyutlu sosyal ve ekonomik atılımların gerçekleştirildiği bir dönemdir. Bu dönemde üç temel kalkınma girişimi görülür: çifliklerin kolektifleştirilmesi, hızlı sanayileşme ve eğitimde devrim. Gelişmiş kapitalist ülkeler 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın yıkıcı etkileriyle uğraşırken, Sovyetler Birliği bu üç alanda şaşırtıcı bir gelişme sağladı. 1920’lerin açlık ve yoksulluk altındaki bu köylü ülkesi, 20 yıl içinde ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi haline geldi.

S

Adolf Hitler ne zaman başbakan olmuştur?

Ekonomik buhranla birlikte ortaya çıkan işsizlik ve durgunluk, halkın Nazi Partisine destek vermesini sağladı. 1928 yılı seçimlerinde 810.000 (%2) oy alıp sadece 12 milletvekiline sahip olan parti, 1930 seçimlerinde oy oranını %18,3 (6.409.000 oy)’e yükselterek 107 milletvekiliyle parlamentoda ikinci büyük parti haline geldi. 1932 seçimlerinde Hücum Kıtaları (SA)’nın ağır
baskı ve terörüne rağmen Naziler yine çoğunluğu sağlayamadı. Ancak oy ve milletvekili (13.745.000 oy-230 milletvekili) sayısını artırarak Almanya’nın en büyük partisi oldu. Hitler, parlamento çoğunluğunu ele geçirmek için bir kez daha (Kasım 1932) seçime gittiyse de amacına ulaşamadı. Ancak Cumhurbaşkanı Hindenburg 30 Ocak 1933’te başbakanlığı kendisine verdi.

S

Hitler'in 3 aşamalı dış politika planı nedir?

Dış politikada ise üç aşamalı bir plan uygulamaktaydı:
I. Almanya’nın Versay Barış Antlaşması’nın sınırlayıcı ağır koşullarından kurtarılması,
II. Almanya’nın dışında yaşayan bütün Almanların birleştirilmesi:
Tek Ulus, Tek Devlet ilkesinin gerçekleştirilmesi,
III. Hayat Sahası (Lebensraum) teziyle Almanya’nın refah seviyesinin artırılması.

S

İkinci Dünya Savaşı'nın nedenleri nelerdir?

1. I. Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletlerin dayatmalarıyla oluşan şartları ağır antlaşmalar,

2. I. Dünya Savaşı sonrası emperyalist çıkarlar doğrultusunda çizilen yeni sınırlar (Milliyet ilkesinin göz önünde bulundurulmaması),

3. Milletler Cemiyeti’nin barışı koruyacak, savaşı önleyecek yapıya sahip olmaması,

4. Almanya’nın her fırsattan yararlanarak Versay koşullarını esnetmesi,

5. İtalya’da faşizmin, Almanya’da nazizmin ortaya çıkışı,

6. Militarist eğilimlerle birlikte emperyalist düşüncenin de artması (Irkçılık ve saldırganlık),

7. Avrupa ülkelerinde, Mussolini ve Hitler’e istediklerini vererek yatıştırma politikasının başarısızlığı,

8. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ve korumacı ekonominin getirdiği yüksek gümrük duvarlarının devletlerarası rekabete ve sürtüşmelere yol açması,

9. Hitler’in Hayat Sahası (Lebensraum) ve Almanya’yı dünyanın hâkimi yapma çaba ve arzusu (Hâkimiyet hırsı), 

10. Savaşan tarafların Mihver Devletleri: Almanya, İtalya, Japonya; Müttefikler: İngiltere, Fransa, ABD, SSCB şeklinde bloklaşması.

S

İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya ve Çin'de durumlar ne şekilde gelişmiştir?

II. Dünya Savaşı’nda atılan iki atom bombası ile maddi ve manevi bir çöküntü yaşayan Japonya bu travmayı hemen atlatarak, kısa sürede demokrasi ve sanayi hamlelerini gerçekleştirdi. Siyasi ve ekonomik alanda atılan doğru adımlarla mucizevi bir şekilde kalkınarak dünyanın en zengin ve güçlü devletleri arasına girdi. Çin’de ise II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında iç savaş başladı. 1950’lerden sonra Mao Tse Yung liderliğinde komünist bir rejim kuruldu.

S

Küreselleşmenin değişik disiplinler için ele alınan 8 farklı boyutu nelerdir?

Siyaset Bilimi, İşletme, Finans, Sosyoloji gibi birçok farklı disiplinin küreselleşme kavramını kendi perspektifleri açısından ele almaları sonucunda, küreselleşmenin birbirinden bağımsız 8 farklı boyutu ortaya konmuştur:
1. Ekonomik Küreselleşme: Çok uluslu firmaların dünyanın her yerinden sermaye ve emek kullanan yeni küresel üretim sistemlerine geçmesi.
2. Siyasal Küreselleşme: Serbest pazar ekonomisi, kamu harcamalarının kısılması, özelleştirilme vs. yi öngören neo-liberal politikaların tüm dünyaya yayılması.
3. Sosyal Küreselleşme: Dünya toplumu fikirlerinin yaygınlaşması, uluslararası sivil toplum hareketlerinin yaygınlaştığının düşünülmesi.
4. Teknolojik Küreselleşme: Başta internet olmak üzere bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması.
5. Finansal Küreselleşme: Dünya sermaye piyasalarının artan karşılıklı bağımlılıkları ve ortaklıklar kurmaları.
6. Coğrafi Küreselleşme: Artan iletişim ve ulaşım fikriyle sınırsız dünya fikri.
7. Kültürel Küreselleşme: Başta Amerikan olmak üzere Batılı kültürel değerlerin egemenliğinde tek boyutlu bir dünya kültürünün oluşması ve küresel ürünlerin tüketilmesi.
8. Ekolojik Küreselleşme: Sınır tanımayan küresel ekolojik sorunların ortaya çıkışı ve ortak eylem planı gerektirmeleri.