Fotoğraf Farklı Ortamlarda Yayılıyor
Paris’te 1839 yılının Ocak ayında kamuoyuna gösterilen dünyanın ilk fotoğraflarında kullanılmış olan Dagerotip yöntemindeki olumsuzlar nelerdi?
Paris’te 1839 yılının Ocak ayında kamuoyuna gösterilen dünyanın ilk fotoğraflarında kullanılmış olan Dagerotip yönteminde, görüntünün metal bir levha üzerine, çoğaltılamayacak
biçimde saptanması, karanlıkoda aşamasında son derece tehlikeli cıva buharı kullanılıyor olması, pozlama sürelerinin fazlasıyla uzun olması birer olumsuzluktu.
Dünyanın ilk fotoğraflarında yaşanan olumsuzlar 19. yüzyılda neler yapılarak aşılmıştır?
Tüm bu olumsuzluklar 19. yüzyıl boyunca birer birer aşıldı. Negatif tabanı için önce cam, daha sonra asetat kullanıldı. Duyarkat giderek daha duyarlı hâle geldi ve hem diyafram kullanımı (dolayısıyla net alan derinliği kontrolü) hem de kısa pozlama süreleri (dolayısıyla an yakalama ve hareket dondurma) mümkün oldu.
Fotoğraf teknolojisini geliştiren bilimciler renkli fotoğraf elde etmek için nasıl bir yaklaşım benimsemişlerdir?
Fotoğraf teknolojisini geliştiren bilimciler bir yandan da renkli fotoğraf elde etmeye çalışıyor ve türlü yöntemler deniyorlardı. Çoğunluğun yaklaşımı, mevcut renk kuramı ve
insan gözündeki ışık algılayıcı hücrelerin o tarihlerde bilinen yapısı temel alınarak bir görüntüyü oluşturan ışık demetini kırmızı, yeşil ve mavi bileşenlerine ayırıp, aynı veya zıt
renklerde üç farklı fotoğraf oluşturmak ve bu üç görüntüyü tek bir fotoğraf olarak birleştirmekti. Nitekim günümüzde de renkli fotoğraf elde edilmesinin temelinde aynı ilke yer
almaktadır.
İskoçyalı bilim insanı James Clerk Maxwell, 17 Mayıs 1861 tarihinde İngiltere Kraliyet Enstitüsünde “üç ana rengin teorisi” üzerine verdiği konferansta nasıl bir deneysel çalışma sunmuştur?
İskoçyalı bilim insanı James Clerk Maxwell, 17 Mayıs 1861 tarihinde İngiltere Kraliyet Enstitüsü’nde “üç ana rengin teorisi” üzerine bir konferans verdi. Maxwell kırmızı, mavi
ve yeşil filtrelerle çektiği üç ayrı siyah beyaz dia pozitifi aynı filtreleri kullanarak üst üste gelecek şekilde beyaz perdeye yansıttı. Perdede gerçeğe yakın renklerde nesnenin görüntüsü oluştu. Londra’daki bu konferans sırasında sunduğu gösterideki bir kurdelenin renkli görüntüsü ilk renkli fotoğraf çalışmaları sayılmaktadır. Ancak bu bir baskı değil yansıtmalı deneysel çalışmaydı.
Dünyada ilk renkli fotoğraf olarak kabul edilen Güney Fransa’nın Angoulême bölgesinden bir görünüm kaç yılında, kim tarafından basılmıştır?
Ducos du Hauron tarafından 1872 yılında kaydedilip basılan Güney Fransa’nın Angoulême bölgesinden bir görünüm tarihin ilk renkli fotoğrafı olarak kabul edilir.
20. yüzyılın başlarında fotoğrafçılığın tüm dünyaya yayılmasına ve fotoğrafın herkes tarafından kolaylıkla üretilmesine yol açan olay nedir?
20. yüzyılın başlarında fotoğrafçılığın tüm dünyaya yayılmasına ve fotoğrafın herkes tarafından kolaylıkla üretilmesine yol açan bir devrim yaşanmıştı. George Eastman (1854-
1932) adında Amerikalı bir girişimci, “Kodak” adını verdiği, son derece basit bir yapıya sahip olan ve içine yerleştirilmiş bulunan bobin hâlindeki film ile 100 kare (gerçekte daire
biçiminde) fotoğraf çekilebilen fotoğraf makinelerini üretmeye başladı. Amatör fotoğrafçılık doğmuş, fotoğraf gündelik yaşamın bir parçası hâline gelmişti.
Kodak firmasının sağladığı teknolojik gelişme neydi?
Kendisi de amatör bir fotoğrafçı olan George Eastman seri üretilmiş, kullanıma hazır olarak paketlenmiş kuru levhaların ticari başarı potansiyelini öngörebilmişti. Günümüzde de kullanılmakta olan, gümüş tuzları ve hayvansal jelatin karıştırarak elde ettiği duyarkatı cam üzerine uyguladı ve “Eastman Kuru Levha” (Eastman Dry Plate) markası ile pazarlamaya başladı.
Kodak firmasının sağladığı teknolojik gelişmenin profesyonel fotoğrafçılara sağladığı avantajlar nelerdir?
Kodak firmasının sağladığı bu teknolojik gelişme, profesyonel fotoğrafçıların çalışma yaşamlarını olağanüstü kolaylaştırmıştı. Bu anlamda üç önemli gelişmeden söz etmek gerekir:
• Fotoğrafçıların yükleri hafiflemiş ve ulaşılması daha zor yerlerde fotoğraf çekebilir olmuşlardır.
•Çok daha fazla görüntü elde edebilir hale gelmişlerdir.
• Görüntü kalitesinde hatırı sayılır bir artış olmuştur.
Fransa’da Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin 1907 yılında geliştirdiği Autochrome yöntemini açıklayınız.
Autochrome, bir cam levhanın üzerine sürülen kırmızı/turuncu, yeşil ve mavi/mor renkte mikroskobik saydam nişasta taneciklerinden oluşan bir katman ve üzerinde gümüş tuzlarından oluşan siyah-beyaz duyarkattan oluşuyordu. Pozlama sırasında camın diğer yüzünden gelen ışık, içerdiği renge bağlı olarak nişasta tanecikleri tarafından süzülerek duyarkata ulaşıyor, bu sayede bileşenlerine ayrışarak iç içe geçmiş üç farklı siyah-beyaz görüntü oluşturuyordu. Banyo işlemi doğrudan pozitif görüntü oluşturduğundan ve
renkli taneciklerden oluşan katman korunduğundan, cam levha bir ışık kaynağına doğru tutulduğunda renkli tanecikler bir kez daha işlev kazanıyor, duyarkatta siyah-beyaz olan
görüntü renkli olarak gözleniyordu.
1936 yılında ise bir Alman kuruluşu olan Agfa tarafından üretilen ilk renkli filmin fotoğrafçılığa nasıl bir katkıları olmuştur?
1936 yılında ise bir Alman kuruluşu olan Agfa ilk renkli negatif filmi üretti. Artık renkli çekimler çoğaltılmaya başlandı. Renkli fotoğraf amatör fotoğrafçılar tarafından da kullanışlı
hale gelmiş, renklerin nitelikleri ve dougunluğu sorunu halledilmişti.
Fotoğrafın resim sanatına nasıl bir katkısı olmuştur?
Fotoğrafa başta büyük bir korku ve tepkiyle yaklaşan, kendi mesleklerinin ortadan kalkacağı, sanatlarının artık değersiz sayılacağını zanneden ressamlar, tam tersine müthiş bir açılıma kavuştuklarını gördüler. Gerçekliğin aslına sadık bir biçimde resmedilmesi görevi artık fotoğrafçılığa devredilmişti. Ressamlar için bunun anlamı şuydu: Omuzlarından önemli bir yük kalkmıştı. Artık çok daha öznel, bireysel deneyimlerini ortaya koyan, paylaşılan gerçeklikle örtüşmesi gerekmeyen soyut resimler yapabileceklerdi. Nitekim öyle oldu. Modern resim sanatının en önemli isimleri arasında sayılabilecek Degas, Renoir, Van Gogh, Cezanne, Munch ve Picasso gibi sanatçılar bu tarihlerde yetiştiler.
Fotoğrafın işlevi ve görevi nedir?
Fotoğrafın temel işlevi ne olacak sorusu, 1850’lerde gündemde değildi. Zira fotoğrafçılığa daha çok teknik bir beceri gözüyle bakılıyordu. Görüntülenebilecek konular stüdyo
portreleri, manzara ve durağan düzenlemelerle sınırlıydı. Tekniğin gelişmesi ve fotoğrafın eriminin gözle görülebilen hemen her konuya ulaşmasıyla, temel bir soru ortaya çıktı:
Fotoğrafın işlevi ve görevi neydi?
• Fotoğrafın gerçekliğin, yaşanmışlığın su götürmez bir kanıtı olarak algılanması bugün hâlâ en önemli nokta olarak ortaya konmaktadır. Sayısal (dijital) fotoğrafa gösterilen büyük tepkinin arkasında bu algının zayıaması korkusu olduğu söylenebilir.
• Fotoğrafın estetik olanaklarını bir yana bırakan çok sayıda fotoğrafçı; tarih yazmak, bilgi paylaşmak, toplumsal konularda farkındalık ve mümkünse tutum değişimi yaratmak adına kendilerini sahaya attılar. Bu insanlar teknik değil, sosyal, entellektüel, insani becerileri, hassasiyetleri ile tanındılar. Bu tutum, belgesel fotoğrafçılığın, fotojurnalizmin yani haber fotoğrafçılığının doğmasına yol açtı.
Fotojurnalizm'in amacı nedir?
Fotojurnalizm: Bir iletiyi yaymaya yönelik fotoğrafçılıktır. Amacı, okuyucunun hızlı algılayabilmesi için iletiyi açık bir şekilde iletmektir. Türkçede haber fotoğrafçılığı, basın fotoğrafçılığı olarak adlandırılır.
Oskar Barnack’ın (1879-1936) 1905’ten itibaren üzerinde çalışmaya başlayıp 1925’te dünyaya duyurduğu devrimsel nitelikteki buluş nedir?
Amatör fotoğrafçılığın yanı sıra özellikle haber fotoğrafçılığını büyük ölçüde etkilemiş olan devrimsel nitelikteki bir başka buluş da sinema filmi yani 35mm film ile fotoğraf
çekilmesine olanak veren efsanevi Leica fotoğraf makinesidir. Alman makine mühendisi ve endüstriyel tasarımcı Oskar Barnack’ın (1879-1936) 1905’ten itibaren üzerinde çalışmaya başlayıp 1925’te dünyaya duyurduğu Leica, bugün hâlâ birçok belgesel fotoğrafçı için vazgeçilmezdir. Kendisi de fotoğrafçı olan Oskar Barnack, astım hastası olduğu için çok daha kolay taşıyabileceği, az yer kaplayan, kolay kullanılabilen, çekilen fotoğrafların daha sonra karanlık odada büyütülebileceği bir minyatür fotoğraf makinesi arayışı içinde Leica’yı geliştirmişti. Tabii ki o dönemde üretilen filmler yeterince kaliteli, görüntü yapısı yeterince ince tanecikli olmasaydı, bu buluş da anlamlı olamayacaktı.
1900’lerden itibaren, çok sayıda fotoğraf sanatçısının ulaşmak istediği amaç ne olmuştur?
Bugün bile çok az ilerisine geçilebilmiş kusursuz bir ton aralığına, mükemmel denebilecek optik kaliteye ulaşıldığı 1900’lerden itibaren, çok sayıda sanatçı bu yeni ve kolaylıkla
erişilebilir malzemeyi kullanmaya, resim sanatından teslim aldıkları mirası yepyeni bir çerçeve içinde, özellikle de gerçeklik ile ilişkisini, izleyicide yarattığı gerçeklik yanılsamasını göz önünde bulundurarak değerlendirmeye başladılar. Amaç, var olan teknik olanaklar içinde en uç estetik değerlere ulaşabilmekti.
Fotoğrafı sanat dünyasına kabul ettiren Alfred Stieglitz’in fotoğraf sanatına nasıl bir katkısı olmuştur?
Fotoğrafı sanat dünyasına kabul ettiren ve çok uzun vadeli etkileri olan en önemli isimlerden biri de ABD vatandaşı Alfred Stieglitz’dir (1864-1946). Almanya’da makine mühendisliği eğitimi alırken fotoğraf çekmeye başlayan Stieglitz, ABD’ye döndükten sonra New York’a yerleşti ve sadece fotoğraa uğraşmaya başladı. Avrupa’da bulunduğu sırada ilk örneklerini gördüğü Piktoryalizm (Resimselcilik) akımının etkisinde kalmıştı ve bu akımın ABD’deki öncüsü oldu. Bu anlayışa göre, fotoğraara çekim sonrasında çeşitli
yöntemlerle müdahale edilerek düz (doğrudan) fotografik bir görüntüden ziyade, idealize edilmiş, fırça, kalem vb. kullanılarak elde edilmiş gibi duran bir görünüm kazandırılıyordu. Stieglitz daha sonraları bu tür müdahalelerden vazgeçerek, görsel etkinin kendiliğinden oluştuğu durumlarda (sis, yağmur vb.) fotoğraf çekmeyi tercih etmiştir. Stieglitz daha sonra kendisine sanat alanında yer bulmaya çalışan fotoğrafçılar için büyük önem kazanan Camera Works dergisini çıkartmaya başladı. Aynı zamanda kapı numarasından dolayı 291 adını verdiği bir sanat galerisini de işleten Stieglitz, Avrupa sanatının ABD’de tanınmasında öncülük etmiştir.
Pürist fotoğrafçılık ne demektir?
Pürist Fotoğrafçılar: Pürizm saflaşma anlamına gelir. Örneğin resim sanatında bir resmin yabancı ögelerden ayıklanarak ifadenin öne çıkarılması. Pürist fotoğrafçılık ise fotoğrafın saf halini oluşturmaktır.
Basamak sistemini açıklayınız.
Bütün dünyada bugün de ileri düzeyde bir karanlık oda tekniği olarak uygulanan basamak sistemi
kısaca şöyledir:
• İlk önce çerçeveye giren konunun en aydınlık ve en karanlık noktaları arasındaki fark ölçülür.
• Daha sonra fotoğrafın içindeki kritik ayrıntıların, beyazdan siyaha doğru giden gri basamaklarının hangilerine denk düşmesinin istendiğine karar verilir. Buna göre
bir hesap yapılarak, film gerekiyorsa farklı bir ISO değerine uyarlanır ve bilinçli bir hata ile pozlanır.
• Bu hata, banyo işlemi sırasında geliştirme aşamasının süresini duruma göre kısaltarak ya da uzatarak telafi edilir. Böylece duyarkatın kontrast değerinin, arzu
edilen yönde kontrollu olarak kayması sağlanır.
• Sonuç, bütün sürecin belirli ölçülere uygun hâle getirilmesi (standart) ve hangi koşullarda fotoğraf çekilirse çekilsin eksiksiz bir ton aralığı elde edilmesidir.
Fotoğrafçılıkta 1980'lerde başlayan ve günümüze kadar ulaşan en belirgin eğilim nedir?
1980’lerden başlayarak tıpkı plastik sanatlarda modernizm sonrasında yaşanan “yeni bir şey yapma zorluğu” ve arkasından gelen postmodern (modern sonrası) dönem gibi, fotoğrafçılıkta da bu genç sanatın ulaştığı yüksek düzey ve önce elektronik, sonra da sayısal teknolojinin getirdiği önemli katkılara bağlı olarak yeni fotoğrafçıların bu yüksek düzeye görece kolay ulaşabilmeleri, benzersiz, özgün işler yapmayı zorlaştırdı. Bu dönemde başlayan ve günümüze kadar ulaşan en belirgin eğilim, fotoğrafçının
kendi öznel deneyimlerini, bireysel dünyasını, yakın çevresini ve kendi gerçeklik algısını ortaya koyan görüntüler üretmesidir. Bu görüntüler hayatın ta kendisini gösterebilmekte,
sahnelenmiş ya da yakıştırılmış da olabilmektedir. Bu tutumu sadece sanat alanında değil, belgesel fotoğraf dünyasında da görmek mümkündür.
1990’lardan itibaren İnternetin büyük bir ivme kazanması dünyada fotoğraf sanatına nasıl bir etki yapmıştır?
Bir başka gelişme de 1990’lardan itibaren İnternetin büyük bir ivme ile her alanda ilk sıradaki paylaşım platformu hâline gelmesidir. Bilgiye erişim olağanüstü kolaylaşmış, kültür yaşamı küreselleşmiş, batı sanatının yüzyıllar boyunca Avrupa’da yer değiştirip sonra okyanus ötesinde ABD’de, New York’da karar kılan merkezi belirsizleşmiş, çağdaş fotoğrafın yıldızları artık dünyanın dört bir yanından, özellikle de Uzak Doğu’dan ve Kuzey Avrupa’dan parlamaya başlamıştır.