aofsorular.com
FİN401U

ÇALIŞMA SERMAYESİ YÖNETİMİ

7. Ünite 22 Soru
S

Finansal yönetim ve muhasebe yönetimi açısından çalışma sermayesini tanımlayınız.

Finansal yönetim açısından çalışma sermayesi bir işletmenin dönen varlıklarından oluşmaktadır. Bu tanım aslında brüt çalışma sermayesinin de tanımı olup bir işletmenin dönen varlıklara (cari varlıklara) yaptığı yatırımı kapsamaktadır. Ancak özellikle muhasebe yönetimi daha dar bir tanım yapmakta ve net çalışma sermayesi tanımına odaklanmaktadır. Buna göre, net çalışma sermayesi dönen varlıklardan kısa vadeli yükümlülüklerin çıkarılması ile elde edilmektedir.

S

Çalışma sermayesinin yönetimi nedir? Hangi süreçleri içermektedir?

Bir işletmenin faaliyetlerini yürütebilmesi için duran varlıklara yapılan yatırımları dışında, nakit, alacak ve stokları gibi kısa vadeli varlıklarını da etkin bir şekilde yönetmesi ve kısa vadeli varlıklarının hangi kaynaklarla finanse edileceğini belirlemesi gerekmektedir. Çalışma sermayesinin yönetimi, dönen varlıklar ile bu varlıkların finansman kaynaklarının etkin bir şekilde idaresi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, her işletmenin yapmak zorunda olduğu hizmet veya mal üretiminde kullanılan stokların temin edilmesi, başta işçilik olmak üzere, diğer hammadde ve kaynaklara nakit ödemenin yapılması, mamul stokların pazarın ihtiyacına göre hazır edilmesi, müşterilere vadeli mal satabilme yeteneğinin geliştirilmesi ile bu faaliyetlerin gerek borç, gerekse özkaynak ile finanse edilmesi süreçlerini içermektedir.

S

Etkin bir çalışma sermayesi yönetiminin temel amacı nedir?

Etkin bir çalışma sermayesi yönetiminin iki temel amacı vardır:

  • İşletmenin kârlılığını artırma,
  • İşletmenin kısa vadeli likit yükümlülüklerini zamanında karşılama
S

Çalışma sermayesinin önemini ve yönetim politikalarını açıklayınız.

İşletme yöneticisi zamanının belirli bir kısmını çalışma sermayesi yönetimine ayırmak zorundadır. Tipik bir üretim işletmesinde, dönen varlıklar genellikle varlıkların yarısını teşkil etmektedir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışma sermayesi analizi, büyük işletmelere göre çok daha fazla önemlidir. Çünkü onlar, daha çok yatırımlarını dönen varlıklar üzerine yoğunlaştırmışlardır. İşletmelerde yöneticiler, işletme değerini artırma amaçları çerçevesinde çalışma sermayesi yönetiminde iki önemli kararı verme durumundadırlar.

  1. Dönen varlıklara yapılacak en uygun yatırım düzeyi,
  2. Dönen varlıkları desteklemek için yapılan kısa ve uzun vadeli finansmanın bileşimi.

İşletme yöneticisi bu kararları verirken her zaman olduğu gibi, risk ve getiri ikilemi ile karşı karşıya kalmaktadır. Dönen varlıklara yapılan yatırım azaldığında, yani işletme daha düşük düzeylerde dönen varlık bulundurduğunda, işletmenin satışlarının aksaması ihtimali ortaya çıkmakta, böylece işletmenin kârlılığı ve getirisi azalabilmektedir. Daha az nakit, stok ve vadeli satışları olan işletmelerin yükümlülüklerini yerine getirememe risklerinin olması kaçınılmazdır. Diğer taraftan, dönen varlıklara yönelik yatırımlar artırıldığında ise kaynakların iyi bir şekilde kullanılmama tehlikesi söz konusu olmaktadır. Yüksek düzeyde nakit, stok veya alacağı olan işletmelerin kârlılıkları düşmektedir. İşletme yönetimi uygun düzeyde çalışma sermayesi tutmaya karar verdiğinde, risk ve kârlılık ikilemini iyi bir şekilde yönetmek zorundadır. Bu konuda yönetici muhafazakâr davranabilir ve yüksek düzeyde dönen varlık bulundurarak kendini beklenmeyen durumlara karşı koruma altına alabilir. Böylece işletmenin satışlarının aksama ve kısa vadeli borçlarının ödenmeme riski düşecek, buna karşılık işletmenin kârlılığı azalacaktır. Diğer taraftan yönetim düşük düzeyde dönen varlık tutarak atak bir politika izleyebilir. Bu durumda işletmenin kârı artacak ancak kısa vadeli yükümlülükleri karşılama riski artacağı gibi, satışlarının da aksaması ihtimali ortaya çıkacaktır.

S

Nakit döngüsü nedir? Açıklayınız.

İşletmenin nakit döngüsü çalışma sermayesinin unsurları ile işletmedeki nakit akışları arasındaki ilişkiyi gösterir ve herhangi bir satış düzeyinde ihtiyaç duyulacak nakit miktarının belirlenmesine yardımcı olur. Nakit döngüsü aslında bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre işletmenin hammadde için yaptığı ödeme ile mamülün satılıp işletmeye girmesi arasında geçen toplam süredir. Şüphesiz bu süre arttığı zaman işletmenin çalışma sermayesi ihtiyacı da artacaktır. Nakit döngüsü üç faktörün süresi ile ilişkilidir:

  • Stok çevrim süresi: Hammaddeleri ortalama işlem yapmaya hazır hâle getirme, işleme ve müşterilere satma süresi
  • Alacak devir hızı süresi: Alacaklarını ortalama tahsil etme süresi
  • Satıcılara yapılan ödemenin devir süresi: Satış sonrası tedarikçilere yapılan ödemenin ortalama süresi

Nakit döngüsü süresinin matematiksel ifadesi şu şekildedir:

Nakit Döngüsü Süresi = (Stok çevrim süresi) + (Alacak devir hızı süresi) - (Satıcılara yapılan ödemenin devir hızı süresi)

S

Çalışma sermayesi nasıl sınıflandırılmaktadır? Açıklayınız.

Çalışma Sermayesi genel olarak iki şekilde sınıflandırılmaktadır:

  • Unsurlarına Göre,
  • Süresine Göre

Unsurlarına göre çalışma sermayesi, bilançoda dönen varlıklar ya da dönen varlıklar kalemi altında yer alan gruptur. Bu sınıf likidite derecesine göre alt gruplara ayrılır. Bu gruplar şöyle sıralanır:

  • Hazır Değerler,
  • Menkul Kıymetler,
  • Kısa Vadeli Ticari Alacaklar,
  • Diğer Kısa Vadeli Alacaklar,
  • Stoklar,
  • Diğer Dönen Varlıklar

bilanço özet biçimde düzenleniyorsa yalnızca yukarıda sıralanan grup başlıklarını içerecektir. Ayrıntılı biçimde düzenlendiğinde ise gruplar içinde yer alan kalemler de gösterilecektir.

Çalışma sermayesi sürelerine göre sürekli çalışma sermayesi ve mevsimsel çalışma sermayesi olarak ikiye ayrılır.

  • Mevsimsel (Dönemsel) Çalışma Sermayesi: İşletmenin dönemsel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan çalışma sermayesidir.
  • Sürekli Çalışma Sermayesi: İşletmenin uzun vadeli minimum ihtiyaçlarını karşılamak için bulundurulan dönen varlıklarıdır.

Mevsimsel Çalışma Sermayesi, bir işletmenin mevsimsel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan çalışma sermayesi olduğu için değişkendir, buna karşılık sürekli çalışma sermayesi işletmenin uzun vadeli minimum ihtiyaçlarını karşılamak için bulundurulduğu için çok daha istikrarlıdır.

S

Dönen varlıkların finansmanı konusunda genel olarak kaç tür yaklaşımdan söz edilir?

Üç değişik yaklaşım söz konusudur. Bunlar:

  • Dengeli (Korumalı) yaklaşım,
  • Muhafazakâr yaklaşım,
  • Atak yaklaşımdır.
S

Dengeli (korumalı) yaklaşımda hangi görüş desteklenmektedir?

Bu yaklaşımda işletme dönen varlıkların devamlı kısmını ve tüm duran varlıkları uzun vadeli fonlarla, dönen varlıkların kısa vadeli ve mevsimlik dalgalanmalarını kısa vadeli yükümlülüklerle finanse etmelidir görüşü desteklenmektedir. Bu yaklaşımın amacı vade eşlemesidir. Böylece kısa ve uzun vadeli faizlerdeki değişim bilançonun her iki tarafını da eşit bir şekilde etkileyecektir. İşletme uzun vadeli ihtiyaçlarını uzun vadeli fonlarla karşıladığı için nakit sıkışıklığı ile karşı karşıya gelmeyecektir. Bu yaklaşımda kısa vadeli finansman mevsimsel dalgalanmalarda kullanıldığı için, burada işletmenin dönen varlıkları kendi kendine likidite sağlayan bir konumda çalışmaktadır. Diğer bir ifade ile işletme kısa vadeli borç kullanarak satın aldığı hammaddeleri borcun vadesi içinde işleyip satacak böylece fazla miktarda borç kullanmayacağı gibi, borcunu da vadesinde ödeyebilecektir. Bu yaklaşım, dengeli bir finansman sağlamakta ve uygulayan işletmelerin orta düzeyde kâr ve riski olmaktadır.

S

Muhafazakâr yaklaşımın avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Muhafazakâr yaklaşım çok daha ihtiyatlıdır. İşletmenin ancak dönen varlıklarının kısa vadeli ve mevsimsel dalgalanmalara tabi olan kısmının bir bölümü kısa vadeli yükümlülüklerle, cari varlıkların kalan kısmı uzun vadeli yükümlülük ya da öz kaynak ile karşılanmaktadır. Riski çok daha az olan bu yöntemde devamlı olarak bir ihtiyat payı tutulmaktadır. İşletme bir süre kısa vadeli borç bulamasa bile durumunu idare edebilmektedir. Bu yaklaşımın en önemli avantajı işletmenin elinde bol miktarda ve uzun vadeli fon tutarak, sık sık kısa vadeli borçlarını yenileme zorunluluğundan kurtulmasıdır. Borç yenilemede işletme bankaya tekrar başvuracağından, zaman zaman aksama ve gecikme yaratabilmektedir. Bu yöntemin en önemli iki sakıncası vardır:

  • İşletme daima ihtiyacından fazla elinde fon bulunduracaktır.
  • Uzun vadeli kredilerin faizleri kısa vadelilerden fazla olduğu için, işletmenin Finansman maliyeti artacaktır.

Yöntemin riski düşük olmasına rağmen yukarıdaki sakıncalar nedeniyle kârlılığı da düşük olmaktadır.

S

Atak yaklaşımı açıklayınız.

Bu yaklaşım geleneksel yaklaşımdan farklı olarak dönen varlıkların mevsimsel dalgalanmalara tabi kısmı ile devamlı çalışma sermayesinin bir kısmı kısa vadeli borçlarla finanse edilmektedir. Duran varlıklar ile sürekli çalışma sermayesini bir bölümü ise uzun vadeli borçlarla finanse edilecektir. İşletme ihtiyat payı bırakmamakta ve kısa vadeli borç bulamama riski ile her zaman karşı karşıya kalabilmektedir. Kârlılığı daha yüksek olan bu yaklaşım daha çok riski seven yöneticilerce benimsenmektedir. Atak yaklaşımla çalışma sermayesini daha etkin olarak yönetmeye çalışırken aşağıda belirtilen bazı önemli risklerle karşılaşabilir.

  • Kısa vadeli borçlarını sık sık yenileme zorunda kalabilecektir.
  • Beklenmeyen durumlara karşı hazırlıklı olmayacaktır.

Ancak kısa vadeli borçların maliyeti, uzun vadeli borçlardan daha düşük olduğundan ve işletme ihtiyacından fazla borçlanmayacağından bu tür politika izleyen işletmeler yüksek riske katlanmaları karşılığında daha yüksek kârlılıkla çalışacaklardır.

S

Bir işletme hangi nedenlerden dolayı elinde nakit bulundurmaktadır?

Bunlar:

  • İşlem güdüsü ile nakit bulundurma: İşletmeler faaliyetlerini yürütmek için hammadde alır, işçilere maaş öder ve devlete vergi verir. Her zaman nakit girişleri ile çıkışlar yüzde yüz birbirlerini karşılayamayacağı için, kısa vadeli ihtiyaçlarını gidermek ve işlem yapabilmek için nakit bulundurmak zorundadır. Tutacağı nakit miktarını belirlemek için satış, tahsilat ve ödemelerini tahmin ederek nakit bütçeleri hazırlarlar.
  • Spekülasyon güdüsü ile nakit bulundurmak: İşletmeler piyasa koşullarına bağlı olarak zaman zaman çok uygun yatırım imkânları yakalar. Piyasaya gelen yeni bilgiler, faiz oranlarının değişmesi, hammadde fiyatlarının düşmesi gibi önceden öngörülmeyen bazı piyasa gelişmeleri onlara bazı fırsatlar sunabilir. Ellerinde yeterli nakit rezervi olan işletmeler bazen çok büyük getiri elde etme olanağını yakalayabilir.
  • İhtiyat güdüsü ile nakit bulundurma: Zaman zaman beklenmeyen olaylar nedeniyle işletmeler nakit ödeme yapmak zorunda kalabilirler. Beklenmeyen bir tazminat, vergi artışı ya da sel, yangın gibi felaketler karşısında işletmelerin kendilerini koruyabilmek için nakit bulundurmaları gerekmektedir. Bunların dışında işletmeler daha sonra vadesi gelecek bir harcama için şimdiden hazırlanmak amacı ile de nakit bulundurmaktadır. Bu tür harcamalar örnek olarak temettü, vergi veya yatırım harcamalarını örnek olarak verebiliriz.
S

Bir işletmenin tutabileceği en uygun nakit miktarının belirlenebilmesi için hangi faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir?

Bunlar:

  • İşletmenin nakit giriş ve çıkışlarının dikkatli bir şekilde tahmin edilmesi,
  • İşletmenin elindeki menkul kıymetler ve diğer likit varlıkların belirlenmesi ve yönetilmesi,
  • Nakit giriş ve çıkışlarının etkin bir şekilde yönetilmesi,
  • İşletmenin borçlanma kapasitesinin planlanması,
  • İşletmenin kabul edebileceği risk seviyesinin belirlenmesi.
S

Etkin bir nakit politikasının ana unsurları nelerdir? Açıklayınız.

Etkin bir nakit yönetimi politikası, işletmenin tahsilatını hızlı ve başarılı bir biçimde yapmasını gerektirirken, ödemeleri de zamanında ve işletmeye herhangi bir maliyet getirmeden yapmasını gerektirmektedir. Diğer bir anlatımla nakit tahsilatının hızlı ancak ödemelerin gereğinden önce veya vadelerinden sonra yapılamayacak bir şekilde planlanması etkin bir nakit politikasının ana unsurlarıdır. Hızlı ve etkin tahsilat politikalarının iki önemli faydası vardır. Bunlardan birincisi işletmenin daha az nakit bulundurması, diğeri ise elindeki fazla nakti kısa vadeli yatırım araçlarına yatırarak getiri elde etme fırsatı sağlamasıdır.

S

İşletmelerin tahsilatlarını daha hızlı yapmaları için hangi yöntemler geliştirilmiştir?

Bunlardan bazıları şunlardır:

  • İşlemlerin hızlı bir şekilde yapılarak faturanın gönderilmesi,
  • Müşterilerden paranın süratli bir şekilde tahsil edilmesi,
  • Ortalama tahsilat süresinin kısaltılmasıdır.
S

İşletmenin birçok banka ile çalışmak yerine tüm tahsilatını tek bir banka hesabında toplamasının yararları nelerdir?

Bunlar:

  1. Nakit giriş ve çıkışlarının denetimini geliştirir. Buradaki ana fikir tüm yumurtalarını bir sepete koy ve bu sepeti gözetle şeklindedir.
  2. Gereksiz hesapları azaltır. Bölgelerdeki ihtiyaç fazlası hesaplar toplama bankasına gönderilerek, gereksiz nakit kullanımları azaltılır.
  3. Daha etkin yatırım yapmayı sağlar. Eldeki fazla fonların bir noktada toplanması büyük çapta alışverişlerin daha iyi koşulda yapılmasını sağlayabilir.
S

İşletmelerin ödemelerini denetleme amacı ile uyguladıkları yöntemler nelerdir?

Bunlar:

  • Ödemenin tek bir bankanın hesabından yapılması,
  • Sıfır hesap yöntemi,
  • Ödemeleri ayın veya haftanın belirli günlerinde yapmak,
  • Süreden yararlanmaktır.
S

İşletmeler ellerinde hangi amaçlarla menkul kıymet tutar?

  • Birincisi İşletme hesaplarındaki muhtemel açıkları kapatmaktır. Diğer bir anlatımla, günlük nakit yönetiminde ortaya çıkabilecek nakit yetersizliklerine karşı hazır olabilmektir.
  • İkincisi belirli zamanlarda ödenmesi gereken nakdi hazırlamaktır (vergi, tazminat veya taksit ödemeleri). İşletmenin yakın bir gelecekte ödeyeceği nakdin kısa vadeli olarak menkul kıymetlere yatırılarak getiri elde edilmesidir.
  • Üçüncüsü ise işletmenin beklenmeyen, olağanüstü harcamalarını karşılamak için bir miktar pazarlanabilir menkul kıymet alınmasıdır.
S

Pazarlanabilir menkul kıymet türleri nelerdir?

Bu tür menkul kıymetler esas itibariyle para piyasalarının araçlarıdır. Kısa vadeli olan bu senetler yüksek kalitede devlet ya da şirket borçlarıdır.

Hazine Bonoları: Genellikle en güvenilir yatırım aracı olan bu menkul kıymet devlet güvencesi altındadır. Her ülkede faiz oranı en düşük menkul kıymet, hazine bonolarıdır. Vadeleri 3-12 ay arasında değişen bu senetler para piyasalarında kolayca nakde çevirebilmektedir.

Repolar: Bankalar ya da aracı kurumlar daha sonraki bir tarihte daha yüksek bir fiyattan satın alma garantisi vererek hazine bonosu veya devlet tahvili satar. Vadeleri bir gece ile üç ay arasındadır.

Banka Kabul Mektupları: Bunlar işletmeler tarafından çıkarılan ancak bankalara kabul ederek garanti verdikleri belli bir vadeye sahip poliçelerdir. Bunların getirileri genellikle hazine kâğıtlarından fazla olup ikincil piyasaları mevcuttur.

Finansman Bonoları: Büyük ve sağlam işletmelerin çıkardıkları vadeleri iki yılı geçmeyen aylık özel sektör borçlanma senetleridir. Diğer menkul kıymetlere göre biraz daha fazla getirisi vardır. Ancak ikincil piyasaları fazla gelişmemiştir.

Mevduat Sertifikası: Bankalara yatırılan vadeli mevduat karşılığında verilen senetlerdir. Genellikle vadeleri 1 yılın altındadır. İkincil piyasalarda satılmasına rağmen devlet tahvilleri kadar likit değillerdir. Mevduat sertifikaları onu ihraç eden bankalara göre çeşitli kalite düzeyinde olabilmektedirler.

Varlığa Dayalı Menkul Kıymet: Bir para piyasası aracıdır. Bankalar verdikleri tüketici ve konut kredisi karşılığında bu senetleri çıkarabilmektedirler. Kolayca nakde çevrilebilmektedir.

S

İşletmelerin alacaklar politikasını iyi bir şekilde yönetebilmesi için kullandıkları göstergeler nelerdir?

Bu amaçla kullanılan bazı göstergeler vardır, bunlar;

  • Ortalama Tahsilat Süresi (OTS)
  • Vade Tabloları
  • Ödeme Şekillerinin Takibi
  • Sayısal yöntemlerle işletmelerin kredi puanlamasının yapılması
S

Tipik bir üretim işletmesinde kullanılan stok türleri nelerdir?

Bunlar:

  • Hammaddeler: Üretim sürecinde kullanılan işlenmemiş malzemelerdir.
  • Satın alınan parçalar: Başka bir işletme tarafından mamul veya yarı mamul olarak üretilen ve işletmenin nihai ürününe eklenen malzemelerdir.
  • İşlenmekte olan mallar: Adından da anlaşılacağı gibi üretim süreci içinde olan ve henüz tamamlanarak satışa hazır olmayan ürünlerdir.
  • Üretimi tamamlanmış ürünler: Adından da anlaşılacağı gibi üretimi tamamlanan ve satışa hazır olan ürünlerdir.
  • Yardımcı malzemeler: Üretim faaliyetlerine yardımcı olan, enerji veya makine yağı gibi malzemelerdir.
S

En çok kullanılan stok denetim sistemleri nelerdir?

Bunlar:

  • ABC Stok Yönetim Sistemi,
  • Anında Sipariş Sistemi,
  • Bilgisayar Destekli Kontrol Sistemi,
  • Taşerona Verme Sistemi
S

Bir işletmenin stok yönetimi ile ilgili temel maliyetleri nelerdir? Açıklayınız.

Bunlar, bulundurma maliyeti ve sipariş maliyeti ve stoksuz kalma maliyetidir. Bulundurma Maliyeti, bir hammaddeyi depolama maliyeti olup aşınma, eskime, depo ücreti, sigorta, vergi ve hammadde için tahsis edilen fonun fırsat maliyetini içermektedir. Sipariş Maliyeti, bir malı yerine koyma ve teslim alma maliyeti olup nakliyenin denetimi, teslim alma, takip etme ve yazışma giderleri ile ilgilidir. Diğer taraftan, Stoksuz Kalma Maliyeti de bir işletmenin stokları olmadığı zaman karşılayacağı maliyetler olup satış kaybı, yeni bir malı yerine koyma maliyeti ve boşa giden işçilik giderlerini kapsamaktadır.