Uzun Süren Hastalık Tanısı Alan Yaşlı Bireyin Evde Bakımı-2 (Şeker Hastalığı, Kronik, Obstruktif Akciğer Hastalığı ve Kronik Böbrek Hastalığı)
Şeker hastalığı nedir ve ne gibi etkileri vardır?
Kronik hastalıklar arasında yer alan ve son yıllarda görülme sıklığı hızla artan Diyabetes Mellitus (DM) çeşitli klinik semptomlar ile seyreden, hasta ve ailesine ekonomik yük getiren, oluşturduğu komplikasyonlar nedeniyle organ ve işlev kayıplarına yol açarak hastaların yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen bir hastalıktır.
Yaş ve Şeker hastalığı arasındaki ilişki nasıldır?
Yaşla beraber hastalığın insidans ve prevalans giderek artar. Altmış beş yaş üstü diyabetik hastalar tüm diyabetiklerin hemen hemen %40’ını oluşturur. Yine geriatrik yaş grubunun %20’sinde bozulmuş glukoz toleransı vardır. Ayrıca yaşlı popülasyonun %10’unda tanı konmamış diyabet vardır.
Tip 1 ve tip 2 diyabet arasındaki fark nedir?
Genelde, tip 1 diyabetiklerde adacık hücre antikoru, insülin antikorları ve diğer pankreatik beta hücre-spesifik antikorlar gibi pankreas beta hücrelerinin immün harabiyetinin göstergeleri vardır.
Tip 2 diyabetiklerde pankreatik beta hücrelerinin otoimmün harabiyeti gözlenmez. Total beta hücre kütlesinde hafif bir azalma olsa da, ciddi bir kayıp söz konusu değildir.
Yaşlılarda diyabet gelişimine neden olan faktörler nelerdir?
Yaşlılarda diyabet gelişimine neden olan faktörler;
• Genetik
• Yaşlanmaya bağlı insülin salınımında azalma
• Yaşlanmaya bağlı insülin salınımında azalma
• Yağ dokusunun artışı
• Fiziksel aktivitede azalma
• İlaçlar
Şeker hastalığında en temel belirti ve bulgular nelerdir?
Şeker hastalığında en temel belirti ve bulgular şunlardır:
• Poliüri: Çok idrar çıkarma,
• Polidipsi: Aşırı susuzluk,
• Polifaji: Aşırı yemek yeme,
• Belirli bir açıklaması olmayan kilo kaybı,
• Görmede bulanıklık,
• Yara ve enfeksiyonların beklenenden daha geç iyileşmesi,
• Uykuya meyilde artış olması.
Diyabet tanısı için kullanılan kriterler nelerdir?
Açlık plazma glukozu (AKŞ: Açlık kan şekeri) ölçümü
Oral glukoz tolerans testi (OGTT)
Rastgele plazma glukoz ölçümü
HbA1c ölçümü
Açlık plazma glukozu ölçümü nasıl yapılır?
8 saat ve üzeri aç kalma sonrası kan tahlili yapılır. Tek ölçüm yeterli değildir. Ayrı günlerde yapılmış en az 2 kan tahlili bulunmalıdır. 100mg/dl’den düşük çıkan sonuçlar normal glukoz toleransı olarak değerlendirilir. 100-125mg/dl aralığı diyabet öncesi olarak kabul edilir. 126 mg/dl ve yukarısındaki değerler ise diabetes mellitus olarak tanı alır.
Rastgele plazma glukozu ölçümü nasıl yapılır?
Günün herhangi bir zamanında rastgele kan şekeri ölçümü yapılır. 200 mg/dl ve üzerindeki değerler diabetes mellitus teşhisine götürür. Diğer iki tahlilde olduğu gibi ayrı bir günde ikinci bir ölçüm gerekmektedir.
Diyabette karşılaşılan komplikasyonlar nasıl sınıflandırılır?
Makrovasküler komplikasyonlar
Mikrovasküler komplikasyonlar
Diyabette karşılaşılan mikrovasküler komplikasyonlar nelerdir?
Mikrovasküler komplikasyonlar deyiminin pratik anlamı; diyabet hastalarının gözlerinde, böbreklerinde ve sinir sisteminde meydana gelen değişikliklerdir, yani; retinopati, nefropati, nöropatidir.
• Diyabetik Retinopati: Optimal glukoz ve kan basıncı kontrolü sağlanmalıdır. Tip 2 diyabette tanıda göz dibi muayenesi yapılmalıdır. Tanıdan sonra her yıl göz dibi muayenesi yapılmalıdır.
• Diyabetik Nefropati: Glukoz ve kan basıncı kontrolü sağlanmalıdır. Mikroalbuminüri yılda bir ölçülmelidir. Serum kreatinin yılda bir ölçülerek GFR hesaplanmalıdır.
• Diyabetik Nöropati: vücudunun herhangi bir sistemini tutabilir. Özellikle alt ekstremiteleri tutan duyusal noropati infeksiyon ve iskemi ile birlikte en önemli ayak amputasyonu nedenidir.
Şeker hastalığının tedavisindeki unsurlar nelerdir?
Şeker hastalığının tedavisinde üç önemli unsur vardır, bunlar; ilaç tedavisi, tıbbi beslenme ve egzersiz tedavisi. Yaşlı bireylerin tedavilerine uyumları ileri dönem makro ve mikro vasküler komplikasyonların gelişimini engelleyecektir.
Diyabette tıbbi beslenmenin amaçları nelerdir?
• Optimum metabolik sonuçları elde etmek ve sürdürmek: Diyabet komplikasyonlarını azaltacak normal sınırlarda kan glukoz hedefleri, vaskuler hastalık riskini azaltacak kan basıncı değerleri, makrovaskuler hastalık riskini azaltacak lipid düzeyleri elde edilmeye çalışılır.
• Beslenmeyle ilgili komplikasyonları önlemek, geciktirmek veya tedavi etmek: obezite, dislipidemi, KVS hastalığı, HT, nefropati gibi.
• Sağlıklı yiyecek seçimleri ve fizik aktivite ile sağlığı iyileştirmek.
• Kişisel beslenme gereksinimlerini karşılamak.
• Diyabet hastası yaşlının beslenmesinde kalori kontrolü çok önemli olup, diyetisyenin ya da doktorunun uygun gördüğü kalori miktarını gün içinde üç ana üç ara öğün şeklinde tüketmesi önerilir.
Diyabet tedavisinde kullanılan bir yöntem olan egzersiz tedavisinde dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Aç karnına egzersiz yapılması önerilmez. En uygun zaman yemekten sonraki 1-2 saattir. Aç karnına ya da öğünlerden önce yapılacak egzersizde hipoglisemi (kan şekerinde ani azalmalar) oluşma riski vardır.
• Geç saatlerde ve soğuk havalarda egzersiz yapılmaması önerilir.
• İnsülin kullanan hastalarda egzersizden en az bir saat önce insülin enjekte edilmemeli, egzersizden önceki insülin dozunun azaltılması tavsiye edilmelidir.
• İnsülin egzersizde aktif olarak kullanılacak kol ve bacak kısımlarına yapılmamalıdır.
Hipoglisemi nedir ve nasıl seyreder?
Hipoglisemi yaşlı diyabet hastalarında sıklıkla yaşanılan ve acil müdahale edilmesini gerektiren durumlardandır. Belirtileri: Açlık hissi, aşırı terleme ve huzursuzluk, güçsüzlük, çarpıntı/titreme, baş ağrısı, bulanık görme, sinirlilik/zihin bulanıklığı, uyku hali ve bayılma/bilinç kaybıdır.
Hafif hipoglisemiyi düzeltmek için neler yapılmalıdır?
Hafif hipoglisemiyi düzeltmek için aşağıdakiler önerilebilir;
• 1 bardak meyve suyu içilmesi
• 3 çay kaşığı dolusu şeker, bal ya da 3-5 kesme şeker yenmesi,
• Belirtiler 5 ila 10 dakika sonra düzelmezse bu işlemler tekrarlanır.
• Bir sonraki öğün zamanı yakın değilse 30 g yavaş emilen karbonhidrat (bir iki
dilim ekmek, bir elma gibi) alınmalıdır.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) nedir?
Kronik bronşit ve amfizeme bağlı olarak gelişen kronik, geri dönüşümsüz ve ilerleyici olan hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır.
KOAH gelişimine neden olan faktörler nelerdir?
Tütün: KOAH gelişiminde en önemli risk faktörü sigara içimidir.
Hava kirliliği: Kronik bronşit ve amfizem hava kirliliği olan ve endüstri bölgelerinde
yaşayan insanlarda daha sık olarak görülmektedir.
Mesleksel faktörler: İşyerinde endüstriyel gazlar, dumanlar ve tozlarla temas içinde olan kişilerde KOAH gelişimi daha sık görülmektedir. Madenlerde, ağaç sanayiinde, metal işlerinde, ulaşım sektöründe, inşaat ve boya iş gruplarında, yem sanayiinde ve tarımla uğraşanlarda KOAH gelişme riski yüksektir.
Sosyoekonomik koşullar: Hijyenik şartların iyi olmadığı evlerde ve bölgelerde yaşayan
insanlarda KOAH gelişme oranı artmaktadır. Kişilerin eğitim düzeyleri de KOAH gelişiminde önem taşımaktadır.
Solunum yolu enfeksiyonları: Çocukluk çağında geçirilen solunum yolu enfeksiyonlarının
ileride gelişecek KOAH için uygun zemin hazırladığını, buna diğer faktörlerin de ilave olması ile KOAH gelişme sıklığının arttığını gösteren çalışmalar mevcuttur.
KOAH belirtileri nelerdir?
• Öksürük
• Balgam
• Nefes Darlığı
Kronik böbrek rahatsızlığı toplum üzerinde ne gibi etkiler göstermektedir?
Kronik böbrek hastalığı (KBH), dünyada ve ülkemizde epidemi halini almış önemli bir
halk sağlığı sorunudur. Giderek artan sıklığı, yol açtığı yüksek sakatlık ve ölüm oranları,
yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemesi, farkındalığının düşük olması ve tedavisi için gereken böbrek işlevini yerine koyma tedavilerinin yüksek maliyetleri nedeniyle toplumsal yükü büyük olan bir hastalıktır.
Kronik böbrek yetmezliği hangi gruplarda daha çok görülür?
• Şeker hastalığı olanlar
• Tansiyon yüksekliği olanlar
• Şişmanlar (obezler)
• Yaşlılar
• Ailesinde diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalığı bulunanlar
• Sigara içenler