aofsorular.com
FEL102U

20. Yüzyılda Etik

5. Ünite 20 Soru
S

Uygulamalı etik nedir?

Etiğin özgürlük, ödev, etik bilgi, etik doğru, değerler, değerlendirme gibi geleneksel konu ve sorunlarının yanında, daha önce etikle ilgili görülmeyen kimi yeni konular/sorunlar da etiğin ilgi alanına girdi. Ötanazi, kürtaj, pornografi, savaş, şiddet, kadın sorunları vb. sorunlar da etik çerçevesinde ele alınmaya başlandı. Bunlara ya da bunlarla uğraşan etiğe pratik etik ya da uygulamalı etik denildi.

S

Değerler etiği ile ifade edilmek istenen nedir?

Değerler etiği” denen etik yaklaşım içinde yer alan görüşlerinin, özellikle değerlerin ontolojik özelliği ve bilgisi üzerinde durdukları ve değerlerin kendi başına var olduğunu, bilgilerine ulaşmanın da olanaklı olduğunu söyleyen görüşler oldukları söylenebilir.

S

Değerler etiğind eöne çıkan iki filazof kimdir?

Değerler etiği denince akla gelen iki filozofun, Fenomenolojik düşünce geleneğinden gelen Max Scheler ve Nicolai Hartmann oldukları söylenebilir.

S

Scheler ve Kant'ın etik anlayışları arasındaki farklar nelerdir?

Scheler’in Kant’ın ahlak yasasının temel özelliği olarak gördüğü “biçimselliğe” yönelik eleştirilerinden sonra, etik tarihinde Kant etiğine “biçimselci etik”, M. Scheler tarafından kurulan ve N. Hartmann tarafından geliştirilen etiğe de “içerikli değerler etiği” demek neredeyse bir gelenek haline gelmiştir. Scheler’in Kant’a eleştirisinin temelinde Kant’ın ahlaklılığı temellendirirken, insanı yalnızca akıl sahibi varlık olarak görmesi [ya da akıl sahibi varlık olarak insana yönelen tutumu] yer almaktadır. Böylece ona göre Kant, ahlaklılığı duygularından, isteklerinden, arzularından, sevgi ve nefretinden arındırılmış bir akıl varlığına, onun kendi deyişiyle bir “X’e” dayandırmaktadır. Bu durum ise yaşamımızı belirleyen ilkeler olarak değerler karşısında aklın kör kalmasına yol açmaktadır. Renklerin görüye dolaysız verilişi gibi, değerlerin duyguya dolaysız verilişini bu bakış gözden kaçırmaktadır. “Hissetmenin dolaysız nesneleri olan değerler”, insanın duygulara sahip bir varlık olması temelinde “duyusal a priori yoluyla dolaysız bilinmektedirler.

S

Max Scheler'in değer taşıyıcıları hakkında bilgi veriniz.

Değerler “taşıyıcıları” bakımından üç gruba ayrılabilirler: (1) Kişi değerleri, (2) vital değer(ler) ve (3) “şey”lerin taşıdığı değer(ler). Birinci grupta iyi-kötü, sevgi-nefret gibi kişinin taşıyıcısı olduğu değerlerdir. İkinci gruptaki değerler ise sağlıklı olma-hasta olma, bitkin-dinç olma, gürbüz-cılız olma gibi temelini canlı varlık dünyasında bulan değer(ler)dir. Üçüncü grubu oluşturan ise hoş, yararlı gibi değerlerle, kültür değerleri, ekonomik ve estetik değer(ler)dir. Bu değer hep bir şeyin değeridir, Scheler bu şeylere “değer taşıyan şeyler” demektedir.

S

Nicolai Hartmann’ın Değer ve Etik Görüşü hakkında kısaca bilgi veriniz.

Hartmann, Scheler’den farklı olarak değer(ler) sorununu ontolojik bakışla ele alır. Değerleri bilinç aktları olarak değil, kendi başına varolan şeyler olarak görür. Ama onların varlık tarzı belirli bir zamanda ve yerde bulunan, teklik gösteren real varolanlardan farklıdır. Onlar da, real varlıklar gibi kendi başına vardırlar, ama belli bir yerde ya da zamanda değildirler; teklik de göstermezler. Bu nedenle bilinmeleri de real varolanlar gibi olmaz. Hartmann’a göre “değerler alanı” ideal varlık alanı içinde yer almaktadır. Ama real ve ideal varlıklar arasındaki uçurumu köprüleyen, değerleri bu dünyada bir kez yaşatan her eylem ya da insan onların real dünyayla bağını kurmuş olur. Değerlerin sesini duyan, onu gerçekleştirebilecek ya da onlara sırtını dönebilecek olan tek varlık olan insan, bu iki varlık alanının, real ve ideal varlık alanlarının da birbirine kavuştuğu yerdir.

S

Nicolai Hartmann’ın değer duygusu ve değer yanılsaması kavramlarını açıklayınız.

Değerlerle insanın ilişkisine, değerlerin nasıl “bilindiğine” gelince, burada karşımıza çıkan ilk ana kavram “değer duygusu”dur. Hartmann’ın etik görüşünde merkezi bir yeri olan bu kavram, ilkin değerleri “hisseden”, “gören” bir duygunun adıdır. İkinci olarak ise “değer duygusu”, insanın değerleri ve bir buyruk olarak ortaya çıkan, “olması -yapılması- gerekeni” hissetmesini sağlayan bir “organ” olmasıdır.

Değer yanılsaması ‘değerin yanlış tanınmasıdır. Değer yanılsaması değer duygusuna bağlı değildir, aksine yalnızca değer duygusunun iş görmemesine bağlıdır’ (Hartmann 1962, s. 60-62, 156-160). Hartmann değer körlüğünü de şöyle tanımlar: Değer yanılsamasının ‘sıradan saf negatif biçimi, değer için yetisizlik’. Ama değer körlüğü değer yanılsaması değildir, ‘yalnızca değer duygusunun eksikliğidir.

S

Meta-etik ile kast edilen nedir?

Meta-etik ya da analitik etik, pozitivist ve analitik geleneğin -Mantıkçı Pozitivizmin- etikteki yansıması ya da etiğe uygulanmasıdır. Pozitivizmin ve bununla bağlantılı olarak pozitif bilim düşüncesinin tek bilgi biçimi olarak görülmesi, bunun dışında her türlü bilginin “metafizik” sayılmasının bir sonucu olarak felsefe de ya “bilimsel felsefe” olma ya da metafizik sayılma ikilemiyle karşı karşıya kalmıştır. Etik bu bakıştan en çok etkilenen alanların başında gelmektedir; çünkü metafizik olma suçlaması en başta estetikle birlikte etiğe yöneltilmiştir.

S

Filozofların etik ve bilgiye ilişkin görüşleri nasıl farklılaşmaktadır?

Kimi felsefeciler etiğin bilgisel olamayacağını, felsefe içinde yer alamayacağını söylerken; kimi felsefeciler etik -analitik bakış açısından- yalnızca meta-etik olabilir derken; kimileri de “metaetik çözümlemelere ve bu çözümlemelerle ortaya konan bilgilere dayanan, ama bu çözümlemeleri yalnızca başlangıç noktası olarak kabul eden, hem meta hem de normatif yanları olan bir etik kurmaya girişmişlerdir.

S

Etikte çözümleme (analiz) nedir?

Çözümleme”(analiz) meta-etiğin birincil ve ana bilgisel etkinliğidir. Eğer etik bilgi ortaya koyamayacaksa ya da etik bilgi mümkün değilse, etiğe geriye kalan iş en başta kavramların çözümlenmesidir. Etik terimlerin açıklığa kavuşturulması, anlamlarının ortaya konulması etik sorunların aydınlatılmasını sağlayacak, etikçileri metafiziğe düşmekten kurtaracaktır. Zaten etikten daha fazlasını da beklememek gerekir.

S

Temellendirme nedir?

Temellendirme, temellendirilen şeyin ilkenin, normun vb’nin türetildiği ya da çıkarıldığı yerin gösterilmesidir. Ama kimi zaman temellendirmeden sözkonusu ilkeyi ya da normu “haklı çıkarma”, kimi zamansa ona “gerekçe bulma” da anlaşılabilmektedir. Ama ilkeler, normlar söz konusu olduğunda, bunların doğrulaması-yanlışlaması yapılamayacağı için elde kalan tek sınama yolu temellendirme olmaktadır.

S

Etikte teori ve pratik sorunu nereden kaynaklanmaktadır?

Etiğin pratikle ilişkisi, teorik bir etkinlik olarak görülen felsefede zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Etiğin doğrudan ya da dolaylı olarak pratikle ilgili olduğu düşünülerek kimi zaman etik, başka bazı disiplinlerle birlikte, “pratik felsefe” başlığı altına yerleştirilmiş; bilgi felsefesi, mantık, varlık felsefesi gibi disiplinlerden oluşan “teorik felsefe”nin karşısına konulmuştur. Felsefenin hangi alanı tarafından ortaya konulmuş olursa olsun, felsefi bilginin aynı temel özelliklere sahip olduğu göz ardı edilerek, teorik ve pratik felsefe gibi bir ayrıma gidilmiş, felsefenin her durumda bir “theoria” etkinliği olduğu göz önüne alındığında, böylece “teorik teori” ve “pratik teori”den söz edilir olmuştur.

S

Genetik müdahalelerde etik kapsamında hangi soru ve sorular tartışılmaktadır?

Genetik müdahaleye hakkımız var mıdır? Genetik müdahale ne gibi etik sorunlar doğurmaktadır? Gen tedavisi, çeşitli genetik hastalıkların önceden saptanmasını amaçlayan insan genomu haritasının çıkarılması hangi durumlarda meşrudur? Gen haritası çıkarıldığında tek tip insan yetiştirmeyi, istenilen fiziki ve kişisel özelliklere sahip insan yetiştirmeyi amaçlayan kötü niyetli girişimler nasıl önlenebilir? Hangi durumlarda genetik taramaya ve genetik müdahaleye izin verilmelidir? şeklindeki sorular genetik müdahaleler ve etik kapsamında değerlendirilmektedir.

S

Ölüm cezası hangi bağlamda etik olup olmaması ile tartışılmaktadır?

Cinayet işleyenlerin, özellikle vahşice işlenen cinayetlerde suçluların ölüm cezasıyla cezalandırılması gerektiği, cinayet işleyerek bir insanın yaşamına son veren kişinin yaşamına son verilebileceği düşüncesi oldukça yaygındır. Bu aslında bilinen en eski “adalet!” ilkesidir: dişe diş, göze göz ilkesi. Buna karşılık cezalandırmayı intikam alma olarak görmeyenler, bu düşüncelere şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Ölüm cezasına karşı çıkılmasının ana nedenlerinden birisi budur. Cezalandırma intikam almaya değil, suçu önlemeye, suçluları rehabilite etmeye yöneltmeledir. Ölüm cezasıyla öldürülen kişinin öğreneceği bir şey yoktur. Kişinin rehabilete edilmesi yerine yok edilmesi seçilmektedir. Bunun dışında, ölüm cezasına karşı olanlar, bu cezanın a) kutsal olan yaşam hakkının ihlali olduğu, b) suçlunun değişme, iyileşme umudunu ve şansını ortadan kaldırdığı, c) iddia edildiği gibi caydırıcı etkisinin olmadığı, aksine devlet tarafından işlenen bir vahşet olduğu, d) verilen hatalı kararlardan geri dönüş olanağı olmadığı için ona karşı çıkmaktadırlar.

S

Meslek etiği hangi başlıklarda değerlendirilebilir?

Biyoetik” ya da “tıp etiği” olmak üzere, çevre sorunlarının insana ya da insanlığın geleceğine olası etkilerini konu edinen “çevre etiği”, en geniş anlamıyla iş ya da ticaret yaşamında ortaya çıkan etik sorunları ele alan “işletme etiği”, ayrıca siyaset ve kamu yönetimi alanında karşılaşılan etik sorunları ele alan “siyaset etiği” ya da “yönetim etiği” günümüzde kendilerinden en fazla söz edilen meslek etikleridir.

S

Tıp etiği hakkında kısaca bilgi veriniz.

Hekimlik etkinliği, yapılan işlerin teknik açıdan etkili bir şekilde gerçekleştirilmesinden ibaret değildir. Hasta insanla, onun bedeninin durumuyla ve yaşam durumuyla ilgilenme hekimliğin görev alanı içindedir. Hekimlik etkinliği, sadece teknik gerekleri yerine getirmekle yetinemez, aynı zamanda. Hem paragmatik buyruklar hem de hastanın kişi olarak tanınmasını gerektiren ahlak buyruğunu yerine getirmek durumundadır. 

Hekim ile hasta, uzman ile uzman olmayan arasında giderilmesi güç olan asimetridir. Hekim bilgili hasta bilgisizdir. Hekim konum olarak güçlü hasta güçsüz ve çoğunlukla hastalık karşısında çaresizdir. Bu durum ise sıkça suistimallere yol açabilmektedir. Hekimin gereksiz olduğunu bildiği bir ameliyatı salık vermesinde olduğu gibi, bilginin kötüye kullanımı bir etiğe gereksinimi acil bir talep haline getirmektedir.

S

İş etiği hangi sorularla, neye cevap aramaktadır?

İş ya da işletme etiği, ticaretin, sanayinin ve hizmet sektörlerinin gelişmesi, küçüklü büyüklü kurumsal yapıların oluşması, bu kurumların da para kazanmayı ana hedef olarak koymalarının sonucu ortaya çıkan etik sorunlar, bu alanlara etik açıdan bakan çalışmaları gerekli kılmıştır. “İşletmeler nasıl etik olur?”, “Para kazanma ve etik bir arada olabilir mi?”, “etik davranış kazandırır mı” gibi sorularla yola çıkan “işletme etiği” görüşleri, iş yaşamında etik sorunların azaltılmasını, bunu sağlayacak bilgiler, ilkeler ortaya koymayı amaçlamaktadırlar.

S

Meta-etik kuramlarını kaç grubu ayırmak mümkündür?

20. yüzyıl etiğinde ağırlıklı bir yeri olan meta-etik kuramlarına toplu olarak bakıldığında ise, bunlar üç gruba ayrılabilmektedir: (1) “Temel etik ve değer yargılarının her durumda temellendirilebileceğini” savunan Tanımcı Kuramlar; (2) temel ilkelerimiz ve değer yargılarımızın sezgisel ve kendiliğinden apaçık olduğunu savunan Sezgici ya da Doğalcı Olmayan Kuramlarla; (3) “değer ve etik yargılarının şeylere, kişilere ve eylemlere nitelikler yükleyen (veya onların varlığını reddeden) ifadeler veya iddialar olmadığını savunan Bilişselci ile Betimleyici Olmayan Kuramlar.

S

Meta-etiğinin çözümleme ile ilgili olan  3 sorusu nedir?

Frankena’nın dile getirdiği meta-etiğin dört sorusundan üçü “çözümleme”yle ilgilidir. “Genellikle kabul edildiği üzere, meta-etik şu soruları sorar: (1) “Doğru”, “yanlış”, “iyi”, “kötü” gibi etik terimlerin ya da kavramların anlamı ya da tanımı nedir? Bu tür terimleri ya da kavramları içeren yargıların doğası, anlamı ya da işlevi nedir? (2) Bu tür terimlerin ahlaki anlamda kullanılışı, ahlaki olmayan kullanılışından, ahlaki yargılar normatif yargılardan nasıl ayrılır? Ahlaki olmayanın zıddı olarak alındığında ahlakînin anlamı nedir? (3) “Eylem”, “vicdan”, “irade”, “özgür irade”, “niyet”, “söz verme”, “özür dileme”, “güdü”, “sorumluluk”, “akıl”, gibi birbiriyle bağlantılı terimlerin ya da kavramların açıklaması ya da anlamı nedir?”

S

İoanna Kuçuradi’nin değer ve etik görüşü hakkında kısaca bilgi veriniz.

Kuçuradi değer sorunlarını değerlendirme sorunundan hareketle ele alır. Onu bu konu üzerinde durmaya götüren, yaşamda karşılaştığı değerlendirmeler, aynı şeyin farklı kişilerce farklı şekilde değerlendirilmesi ve her kişinin kendi değerlendirmesini tek doğru değerlendirme saymasıdır. Buradan hareketle değer probleminin felsefede değerlendirme ve değerler problemi olarak karşımıza çıktığını söyler. Bunun için de yazılarında öncelikle değerlendirme etkinliği üzerinde durarak, farklı değerlendirme biçimlerini -değer biçme, değer atfetme ve doğru-yanlış değerlendirme dediği değerlendirme biçimlerini birbirinden ayırarak, doğru değerlendirmenin yapılabilmesinin önkoşullarını ortaya koyar.