aofsorular.com
FEL407U

17. VE 18. YÜZYIL SANAT VE ESTETİK ANLAYIŞI

5. Ünite 20 Soru
S

On sekizinci yüzyıl aynı zamanda “estetik” sözcüğünün ortaya çıktığı dönemdir. Bu durumda estetik sözcüğünü kullanan ilk düşünür kimdir?

Baumgarten

S

İngiliz estetiğinde; Francis Hutcheson’un “Güzellik, Düzen, Uyum ve Dizayn” ve Edmund Burke’un “Güzel ve Yüce İdealarının Kaynağı Üzerine Felsefi Bir İnceleme” adlı eserlerinde vurgulanan yargı nedir?

Estetiğin temel konularından biri olan “beğeni” kavramı bu dönemde konuyla ilgili eserlerin ana teması olmuştur. Örneğin, Francis Hutcheson’un “Güzellik, Düzen, Uyum ve Dizayn”; David Hume’un “Beğeni Ölçütü Üzerine” ve Edmund Burke’un “Güzel ve Yüce İdealarının Kaynağı Üzerine Felsefi Bir İnceleme” adlı çalışmaları beğeni yargısını ele alır.

S

Francis Hutcheson, güzellik görüşünün ana ilkesini hangi sözleriyle ifade eder?

Hutcheson’un güzellik görüşünün ana ilkesi onun “güzellik, bizde ortaya çıkan ideadır” ifadesinde yatar.

S

Hutcheson, estetik hazzın ne aracılığıyla ortaya çıktığını savunur?

Hutcheson, estetik hazzın insandaki “iç duyu” aracılığıyla ortaya çıktığını savunan düşünürlerden biridir. Güzellik hazzı, bu iç duyu yardımıyla bilginin, aklın ve deneyimin herhangi bir katkısı olmadan; kişisel ilgiden ve yarardan uzak; doğrudan ve zorunlu olarak elde edilir.

S

Hutcheson'un çeşitlilik içinde birlik ilkesini açıklayınız.

Hutcheson, matematik şekiller üzerinden açıklamaya çalıştığı ‘çeşitlilik içinde
birlik’ ilkesinin tüm sanat eserleri için aynı şekilde geçerli olduğunu belirtir. Ona
göre, sanat eserindeki güzelliğin temeli parçalar arasındaki birliğin ve her bir parçanın bütüne olan oranında yatar. Bu oran ve orantı ilişkisi Çin, İran, Yunan ve Roma sanatlarında farklılık gösterir. Bu farklılık bu medeniyetlerin sanat ve estetik
anlayışlarını birbirinden ayıran bir özellik olarak ortaya çıkar.

S

David Hume’un felsefi gelişiminde, özellikle ahlak kuramında hangi düşünür etkili olmuştur?

Hutcheson

S

Hume’a göre, genel sağduyu yukarıdaki kuşkucu iddiayı desteklese de onu reddeden, en azından değiştiren veya sınırlandıran bir başka sağduyu görüşü de vardır. Bu ikinci sağduyu görüşü nedir?

İkinci sağduyu görüşüne göre, insanlık deneyimi göstermiştir ki bazı sanat ürünleri zaman, mekân, ülke ve kültür farkı olmaksızın ortak olarak güzel ve değerli olarak kabul edilmekte ve beğenilmektedir.

S

Hume'a göre;  Homer, Virgil, Terence ve Cicero gibi birçok düşünür ve sanatçının eserlerinin beğenilmesinin ana nedeni nedir?

Bu eserlerde zihnimizin hoşlanacağı belli niteliklerin olmasıdır. Bu niteliklerden ortak olarak zevk alıyor olmamız zihnimizin ortak “beğeni ilkelerine” veya “sanat kurallarına”
göre işliyor olmasından kaynaklanmaktadır.

S

Hume’a göre bir zihnin hangi dört noksanlık veya eksikliğe sahip değilse doğal olarak bir sanat eserinden haz duyar?

Birincisi, duyarlılık veya incelik eksikliğidir. İkinci olarak, pratik eksikliği estetik
duygu veya duyarlılığının olmayışının ana nedenlerinden biridir.  Üçüncüsü, belli güzellik türlerini karşılaştırma deneyimine sahip olmayan bir kişi gördükleri arasındaki farkı söyleyemeyecek ve onlar arasında bir değerlendirme ve derecelendirme yapamayacaktır. Dördüncü olarak, bir sanat eserini değerlendirebilmek için insan zihninin belli önyargılardan arınmış olması gerekir. 

S

Aşık Veysel’in “Güzelliğin beş para etmez, bendeki bu aşk olmazsa.” mısrasını Hume ve Hutsheson'un görüşüne dayanarak açıklayınız.

Bu düşünürlere göre, estetik hazzın ortaya çıkmasında nesnenin belli özellikleri etkili olmakla birlikte, asıl kaynak insan zihninin yapısında var olan belli bir iç duyudur. Bu iç duyu veya duygu olmasaydı bizde estetik haz ortaya çıkmazdı. Aşık Veysel’in “Güzelliğin beş para etmez, bendeki bu aşk olmazsa.” mısrası bu görüşü çok da güzel olarak yansıtmıyor mu? Aşık Veysel, herhangi bir felsefi çözümleme ve irdeleme yapmaksızın güzellik duygusunun özü itibariyle öznede olduğunu en yalın ifadesiyle ortaya koymaktadır. Aşk, aşık olanın duygusunu yansıtır. Ancak bu, sevgilinin veya aşık olunanın güzellik duygusu uyandıracak belli bir niteliği olmadığı anlamına gelmez.

S

Alman idealizminin önde gelen üç düşünürü olan Fichte, Shelling ve Hegel'in ortak noktası nedir?

Kant’tan miras kalan özgürlük-zorunluluk problemini felsefi çalışmalarının merkezine koymuş olmalarıdır.

S

Baumgarten'in  1750-1758 yılları arasında yazdığı, estetiği felsefenin bir dalı olarak özerkliğini, sınırlarını ve içeriğini ortaya koymaya çalıştığı eserinin adı nedir?

Aesthetica (Estetik)

S

Immanuel Kant’ın (1724-1804) başyapıtlarından olan Salt Aklın Eleştirisi ( 1781),
Pratik Aklın Eleştirisi (1788) ve Yargı Gücünün Eleştirisi (1790) üç farklı ana
problemin çözümüne odaklanır. Bu üç problem nedir?

Bunlardan birincisi, nesnel ve evrensel olarak geçerli deneysel yargılarda bulunmanın apriori koşullarını sorgular.  Kant, Pratik Aklın Eleştirisi’nde ise evrensel ahlaki yargılarda bulunmanın apriori koşullarını sorgular. Yaşlılık dönemi eserlerinden olan
Yargı Gücünün Eleştirisi ise estetik konusuyla ilgilidir. Kant, bu eserinde hazza dayanan yargılarımızın apriori koşullarının olup olmadığı sorusunu araştırır.

S

Kant'ın nitelik ve nicelik yönünden beğeni yargısı nasıldır?

Kant, daha ilk basamakta nitelik yönünden beğeni yargısını çözümlerken ‘güzel’ kavramını ‘iyi’ ve ‘doğru’ kavramlarından ayırarak kendi başına özerk bir estetik değer olarak ortaya koyuyor. Kant, nicelik yönünden beğeni yargısını ele alırken onun temelde öznel bir yargı olmasına karşın genel bir yargı olması gerektiğini savunur. Ona göre, haz ve hoşlanma söz konusu olduğunda bu duyuya dayanan beğeniler tartışılmaz.

S

Beğeni yargısının ilişki yönünden çözümlemesini yapmak için onun amaç veya ereğine bakmak gerekir. Kant'a göre amaçsallık türleri nelerdir?

Kant’a göre, iki tür amaçsallık vardır. Nesnel amaçsall›k bir kavram aracılığıyla bilinirken öznel amaçsallık kavram aracılığıyla bilinmez. Ahlaki yargılarda nesnel amaçsallık; beğeni yargılarında veya estetik yargılarda ise öznel amaçsallık bulunur. Kant öznel amaçsallığı “amaçsız amaçsallık” olarak tanımlar. Öznel amaçsallık anlama ve hayal gücü yetilerinin birbirleriyle oynadıkları özgür oyun olarak ortaya çıktığı ve belli bir kavramla ifade edilemediği için amaçsal değildir. Bu iki yeti arasındaki uyumun farkına haz ve hoşlanma hissi ile varırız. Ama burada, bu özgür oyunda bir biçimsel amaçsallık vardır.

S

Güzel bizi sakinleştirirken yüce sonsuzu düşünen akıl ile aşılmaz sınırları olan hayal gücü arasında uyumsuzluk ortaya çıkararak bizi sarsar ve kendimizden geçirir. Bundan yola çıkarak; " Güzel bizi ............, yüce ise .............." cümlesinde boş bırakılan yerler için uygun ifadeler nedir?

Büyüler, harekete geçirir

S

Schiller’in tasarladığı estetik eğitiminin temel amacı nedir?

Schiller’in tasarladığı estetik eğitiminin temel amacı, modern çağın kişi bütünlüğü bozulmuş insanını estetik ve sanat eğitimiyle kendini tamamlamış ve gerçekleştirmiş özgür bireyler kılmaktır. Böyle bir eğitimle insanın hem bilişsel ve rasyonel doğası; hem de duyuşsal doğası, hisleri, arzuları ve duyguları geliştirilebilir.

S

Hegel felsefesinde Tin ne anlama gelmektedir?

Hegel felsefesinde Tin, genel anlamda insan zihnini ve onun ürettiklerini ifade eder. Bu anlamda Tin, doğanın karşıtıdır. Tin, subjektif tin ve objektif tin olmak üzere iki şekilde kendini gösterir. Subjektif tin bireysel psikolojik yaşamın tamamını kapsar. Özü bakımından tinsel bir varlık olan insan bilinç ve özgürlük sahibidir. Ancak bu bilinçlilik ve özgürlük tek tek insanlarda doğuştan var olmadığı gibi, insan türü bakımından da
başlangıçta mevcut değildi. Bütün bunlar tarihsel süreç içerisinde gelişmiştir. Kendi egoizmi içinde tutkularının ve kör içgüdüsünün egemenliği altında olan sübjektif tin ilkin başkalarının kendi benzerleri olduğunu anlayarak özgürlüğün yalnızca kendisi için olmadığının farkına varır ve onu başkaları için de ister. Böylece objektif tin halk veya devlet şeklinde ortaya çıkmış olur. Bu anlamda objektif tin bir sosyal grubun geleneğinde veya yasalarında varlık bulan, grup üyelerinin bilinç ve karakterinde yerleşmiş ortak tindir.

S

"Felsefenin tek ve ebedi aracı sanattır" sözünü söyleyen düşünür kimdir?

Schelling

S

Schophenhauer’a göre, ideanın bilgisine ancak deha ulaşabilir. Schophenhauer, dehayı nasıl tanımlamıştır?

Deha yaşamdaki tüm ilişkilerin etkisinden kurtulmuş, yarar gözetmeyen, yeter sebep ilişkisinden bağımsız, isteklerinin ve iradesinin ötesine geçmiştir. Dehada “bireysel şeyleri değil, bu şeylerin idealarını bilme yeteneği vardır”.